GORUNTU •• •• •• YÖNETMENLİÖİNE GiRiŞ · 2016-09-14 · ( 1864 -1948 ) Sinemayı...
Transcript of GORUNTU •• •• •• YÖNETMENLİÖİNE GiRiŞ · 2016-09-14 · ( 1864 -1948 ) Sinemayı...
•• •• •• GORUNTU YÖNETMENLİÖİNE
• • GiRiŞ
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
•• •• •• GORUNTU • • • 'lıJ • YONETMENLIGINE
• • GiRiŞ
Dr. Ertuğrul Algan
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
© Ertuğrul Algan ı 999
Çözüm iletişim Hizmetleri Ltd. Şti
Eskişehir - 0222.230 61 79
Algan. Ertuğrul
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ı Sinemada Görüntü Yönetmenliği, Aydınlatma
2 Televizyonda Görüntü Yönetmenliği, Aydınlatma
ISBN 975-96938-0-1
4'1ff 1'<t
ONSOZ ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ışık insanoğlu için çok önemli . Ateş ise insanoğlunun dünyayı gündüzleri aydınlatan güneş ve geceleri aydınlatan aydan sonra tanıdığı i lk aydınlatma kaynağı, aynı zamanda ısısıyla da güven verici ve rahatlık sağlayıcı .
Belki de binlerce yı l boyunca insanlar, çevresinde toplandıkları , aydınlatan ve ısıtan o ateşin de yardımıyla sohbetler ettiler, bir şeyler anlattılar birbirlerine, ateşin yaratt ığı titreşimlere ve gölgelere farklı anlamlar yüklediler.
zaman iç inde ateşin b iç imi ve anlamı değişti , aydınlatma için kandiller, mumlar kullanılmaya başlandı . Mağara duvarlarında oynaşan gölgeler ve ışık, "ev" !ere taşındı. Aydınlatma bir gereksinim haline geldi .
Aydınlatma t iyatrolarda kullanılmaya başlandı . ı 780'li yıllarda Fransız kimyacı Lavosier yağ lambalarına reflektörler ekleyerek ışığı yönlendirdi . Yönlendirilen bu ışığın tiyatrolarda kullanıldığı bil iniyor. Amaç muhtemelen sahneyi görünebilir kılmaktı . o dönemde belki de ışığın oyuna olabilecek dramatik katkısı pek düşünülmüyordu veya olanaklar böylesi bir anlatım için yeterli değildi.
Giderek. havagazı vb. teknikler aydınlatmada kullanılmaya başlandı ve ı 900 ' lü yılların başlarında elektrik ener
j isine ve gelişen aydınlatma kaynakları teknoloj isine bağlı olarak ışık, t iyatro, sinema ve televizyonda , hem aydınlatma, hem de dramatik yapıyı oluşturmada kullanılmaya başlandı ve günümüze dek gelindi . Günümüzde aydınlatma ve
ışık tüm görsel - işit isel sanatlar için çok önemli ve fotoğraf, sinema ve televizyonun da varoluş nedeni .
Görüntü yönetmenliğine giriş ni teliğinde olan bu çalışmada ana başlıklarıyla ışığı tanımaya çalışacağız, detaylara pek fazla girilmeyecek. Ancak her bölümün sonunda bölümle ilgili temel başvuru kaynaklarının bir listesi verilecek. Bu çalışma takip edecek olan "Sinemada Görüntü Yönetmenliği" ve " Televizyonda Görüntü Yönetmenliği " adlı çal ışmaların temelini oluşturmak amacıyla hazırlandı . Yararlı olmasını umuyoruz.
• • o iÇiNDEKiLER ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER GİRİŞ
BÖLÜM 1
Görüntü Yönetmenliği Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı ı . ı Kısaca Geçmiş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı ı . 2 Görüntü Yönetmeni Neyi Yönetir? . . . . . . . . . . . . . . 4 ı .3 Görüntü Yönetmeni Neleri Kullanır? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 ı .4 Görüntü Yönetmeninin Araçlarından Bazıları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 2 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 2
BÖLÜM 2
Işık Olmadan Göremeyiz. . . . . . . . . . . 2 . ı Işık Neye Benzer? . . . . . . . . . . 2 . 2 Işığın özellikleri . . . . . . . . . . 2 . 3 Nasıl Görüyoruz? Nasıl Algıl ıyoruz? 2 .4 Işık Algımızı Nasıl Şekillendirir? Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . 1 3 . . . 1 3
. . . . . . . . . . 1 6 . . . . . . . . 1 8
. . . . . . . . . . . 1 9 . 20
. . . . . . . . . . . 2 1
BÖLÜM 3
Temel Elektrik Bilgileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 3 . ı Biraz Elektrik. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 3 3 . 2 Devreler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 7 3.3 Sigortalar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 7 3.4 Voltaj Düşmesi ve Renk ısısına Etkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 8 3.5 Kablolar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 8 3 .6 Biraz d a Uygulama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29 Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30
BÖLÜM 4
Renk Isısı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 ı 4. ı ışığın özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 ı 4 .2 Gün Işığı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35 4.3 Tungsten Ampuller . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 36 4.4 Tungsten Halojen Ampuller . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 7 4.5 Güvenlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 8 4 . 6 Floresans Ampuller . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 8 4 .7 Ark Lambaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 0 4 .8 Filtreler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 ı
4 .8 . Siyah Beyaz Filmlerle Kullanılan Filtreler . . . . . . . . . . . . . . . . . 44 4.8 .2 Siyah Beyaz ve Renkli Filmlerde Ortak Kullanılan Filtreler . . . . . 4 7 4 .8 .3 Renkli Filmlerle Kullanılan Filtreler ı Renk Düzeltme Filtreleri . . . 48 4.9 Filtrelerin Bakımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50
Kısaca· . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50
BÖLÜM 5
Işığın Yoğunluğu ve Işık ölçümü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 I 5. I Pozlama Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 52 5 .2 Işıkölçer Nedir? Nasıl Kullanılır? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 54 5.3 Lüksmetreler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 5 .4 Işıkölçer ve lüksmetrelerin Bakımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57
BÖLÜM 6
Işığın Niteliği ve Kontrolu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59 6. I Işığın Niteliğ i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60 6 .2 Işıgın Niteligi Nasıl Kontrol Edilir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 I 6.3 Fresnel Kaynaklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64 6 .4 Elipsoid Kaynaklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64 6 .5 Takip Işıkları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65 6.6 Ark Lambaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65 6. 7 Güvenlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 66 6.8 Işığın Kontrolunda Kullanılan Araçlar ve Aksesuarlar . . . . . . . . . . . . 67 6.9 Görüntü Yönetmeni Işıkla Resim Yapar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 68 Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 4
BÖLÜM 7
Film . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 75 7. I S iyah Beyaz Film . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76 7 .2 Renkli Film . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 78 7 .3 Filmlerin Duyarlılıkları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 78 7 .4 Sensitometri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : . . . . . 79 7 .5 Karakteristik Eğri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80
7.6 Filmlerin Korunması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 ı Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82
BÖLÜM 8
Video . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83 8 . ı Kısa Tarihçe ve özellikler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83 8.2 Televizyonda Renk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 85 8.3 CCD Elemanlar ve Video Kameralarda Kullanılması . . . . . . . . . . . . 87 8 .4 waveform Monitör ( Dalga salınımölçeri) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 88 8.5 Vektörskop . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 90 8 .6 Video için Aydınlatma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 ı Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 92 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93
BÖLÜM 9
Aydınlatmada ilk Adımlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95 9. l üç Nokta Aydınlatma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 96 9.2 Anahtar ış ık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97 9.3 Dolgu Işıgı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99 9.4 Arka Işık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99 9.5 üç Aydınlatma Kaynağının Birlikte Kullanılması . . . . . . . . . . . . . . . ı 00 9.6 Fon Işığı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı o ı 9. 7 Aydınlatmaya Başlarken cevaplanması Gereken Sorular Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 02 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 03
BÖLÜM 1 0
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 05 ı o. ı Biçem Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 06 ı 0.2 Görüntü Yönetmeni Sahnede Aydınlık ve Karanlık Bölgeler Oluşturur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 07 ı 0.3 ışığın Farklı Anlamları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı ı o ı 0.4 Aydınlatma Yapabilmek için ışığın işlevlerini Bilmek Gerekir . . . . ı ı ı ı 0.5 Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel Yapısına Etkisi . . . . . . . . . . ı 1 3 Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 6 Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı ı 7
BÖLÜM 1 1
Aydınlatma Uygulamaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı ı 9 Proje ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 20 Proje 2 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 22 Proje 3 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 24 Proje 4 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 26
Çözüm ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 28 Çözüm 2 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29 Çözüm 3 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30 Çözüm 4 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 3 1
EKLER
KAYNAKÇA
. . 1 33
. 1 43
G 9 GiRiŞ ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Günümüzde geçmişte olduğundan daha fazla görüntü tüketiliyor. insanoğlu görüntülerle kuşatılmış durumda . Yaşamın her anında görüntüler yer al ıyor. görüntüye gerek duyuluyor. Görüntü insanlıkla birlikte varolmuş bir olgu . Hep bir şeyleri görüntüyle anlatma isteği duymuş insanoğlu ve onu kullanmış. Kayaüstü resimlerinden. mağara duvarlarına. vazolara . tablolara. fotoğraf kartlarına, sinema perdelerine ve televizyon ekranlarına yansımış görüntüler.
Fotoğraf ve ona bağlı olarak sinema ve televizyonun gelişimi , bir başka deyişle görüntünün bir araç tarafından üretil ip , saptanmasıyla ve opt ik ve mekanik yollarla çoğalt ı labilmesiyle görüntü kavramı , gerek bilgi verme ve mesaj aktarma anlamında , gerekse estetik boyutta tartışmalara neden olmuş
ve görüntü üzerine farkl ı kavramlar ve kuramlar ileri sürülmüştür.
S inema kullanı lmaya başladığı ondokuzuncu yüzyılından sonra zaman içerisinde kendi anlatım biçimini , dilini , teknik alt yapıs ını ve elemanlarını yaratt ı . S inemanın ilk yıllarında görüntünün üretiminden ve gösteriminden sorumlu olan bir tek kişi vardı . Bu kişi kameramandı . Görüntü kaydının tüm aşamalarının yanı s ıra . filmin banyosunu da bu kişi yapıyordu.
Kameraman: " o günlerde yalnız başına çalışıyordu ve görevi de nesnelerin belgelenmesi olarak kabul ediliyordu ." ( Nilsen , ı 959: 1 4)
Zaman içinde farklı alanlarda çalışanlarını yaratan, bir kısmını tiyatro
Xlll
XIV
ve fotoğraftan ödünç alarak kendi bünyesine uyarlayan sinemada . yönetmen . senarist , ışıkçı. kurgucu ve görüntü yönetmeni gibi kişi ler yer almaya başladı. Günümüzde sinemada çalışanlar bir ordu gibidir. Farklı alanlarda çalışanların sayıları yüzlere ulaşır ve sinema endüstrisi içinde yüzlerce de meslek tanımı yapılabili r . i lk yıllarda görüntü yönetmeni ve kameraman aynı kişiydi, bir süre daha aynı kişi olmaya devam ett i . Bazı ülke sinemalarında görüntü yönetmeni ve kameraman arasında kesin ayrımlar varken bazı ülkelerde hala aynı kişidir .
Görüntü yönetmeni , yönetmenin düşüncesindeki sahneleri , sinematografik teknikleri de kullanarak görselleştiren kişidir. Filmi üreten ekip içinde farklı bir yere sahip olan görüntü yönetmeni . estetikle tekniğin kesiştiği krit ik bir noktada bulunur. Ham madde olarak ışığı kullanır, ışıkla boyar ve resim yapar. Estetik bilgisi ve duygusu gelişmiştir , sinema tekniğinden iyi anlar. Kameraları . filmleri . objektifler i . filtreleri .
aydınlatma kaynaklarını . elektriği iyi bilir ve onlardan görüntüyü oluştururken yararlanır .
Görüntü yönetmeni sinemanın yanı sıra . özellikle ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra gelişen televizyonda da yerini aldı. Televizyon yapımlarında . fi lmin özell iklerine ek olanak videonun da özelliklerini öğrendi ve onları kullanmaya başladı .
En büyük görüntü tüketicilerinden olan televizyonda önceleri yoğun olarak tüketilen film üzerine kaydedilmiş görüntülerin yanı sıra . video kameralarla video bantlar üzerine yapılan görüntüler de önem kazandı . özellikle son on yıllarda ise televizyon için üretilen programların çoğu elektronik yollarla elde edilmeye başlandı .
Batılı dillerde görüntü yönetmeni sözcüğüne karşılık gelen " cinematographer" sözcüğüyle birlikte televizyon ve video için görüntü yönetmenliği yapan kişi anlamında " videographer" sözcüğü de kullanılmaya başlandı . Ancak sözcük ne olursa olsun. işin teknik boyutu
dışında büyük farklılıklar gözlenmiyor, her iki ortamda da yapılan iş ayn ı , görüntüyü oluşturmak.
Görüntü yönetmeni ister sinema isterse video için çalışsın belli teknik bilgilerle donanmalıdır . özellikle ışık ve ışığı etkileyen etmenleri iyi bilmelidir. Sinema ve televizyonda kullanılacak temel teknik altyapı , gerektiği zaman işlenebilecek ve genişletilebilecek bilgileri içerir ve bunlar da bir görüntü yönetmeninin bilmesi ve kullanması gereken öğelerdir .
xv
BÖLÜM} � � ) .
, .. �"- Pı' - -, l'f' I ·�_J lJ ı <.tl hı , L.
YONETMENLIGl .
NEDiR? ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümde kameramanlığın / görüntü yönetmenliğinin doğuşuna, görüntü yönetmeni, kameraman arasındaki ayrım ve benzerliğe, görüntü yönetmeninin görevlerine ve görüntü yönetmeninin kullandığı araçlara kısaca değinilecektir.
"Kameraman" veya "görüntü yönetmeni terimi tüm ekipten sorumlu olan kişi anlamındadır . bunlar önem ve sorumluluklarına göre operatör (alıcı kullanımından sorumlu olan kiş i ) , odaklayıcı , magazin doldurucu-şakşakçı ve araba kaydırmacıdır . Görüntü yönetmeninin ana sorumluluğu alıcının gerçek kul lanımından ziyade aydınlatmadır . Amerika Bi rleşik Devletleri'nde film
tanıtma yazılarında genellikle "Director of Photography" veya "Director of Cinematography" olarak geçer; Fransa'da ise bir çoğu basit bir tanıtma yazısını "Images" veya "Chef Operateur" sözcüğünü kullanır. . . bu Birleşik Devletlerde standart iş bölümlemesine göre böyledir. Ancak Fransa'da görüntü yönetmeni alıcıyı kendisi kullanmak istediği zaman aydınlatma ve alıcı kullanımını tek bir iş olarak birleştirir . " (Sharon A. Russell , ı 98 ı )
ı. ı Kısaca Geçmiş Bir film bir çok yaratıcı grubun
çal ışmasıyla ortaya çıkar. Sinematografik sanat bir çok teknik işlemin bir arada yapılmasını gerektirir. Sinema yalnızca sanat ın bir dalı değil endüstrinin de önemli bir dalı olma özelliğini taşımaktadır. Endüstrinin bu dalı içinde önemli
ı
Lou1' lumlıı:re ( 1864 - 1948 ) Sinemayı
haşlatan Lumiere ailesinin en küçük üyesi. Baba
Antonie Lurniere (1840 -1906), fotoğrafçı ve ressam. Eciison'dan
Kinetoskop \ı aklı ve oğullan Augusre Lurniere ve Louis Lumiere'in sinemaya girmelerine önayak
oldu. Louis Lumiere. 28
Aralık 1895'cle Grand Cafe'de ilk sinema gösteri
mini yaparak sinema tarihine geçti. Film çekti ve
film çekimine yarayan araçları geliştirdi. Bulduğu aygıta sinematograf adını
vereli. Dünyanın her yanına kameramanlar
göndererek o ülkelerle ilgili ilk sinema göıiinıü
leıini kaydettirdi. Sinemada yarıay olan
lıerşe_yden kaçındı. Belgesel filmi savundu.
1900 Dünya Fuarında ilk 70 mın.lik gösteriyi yaptı.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
göreve sahip kişilerden biri de kameramandır. Kameraman hem sanatçı hem de teknik adamdır. Kameramanlar sinemanın ilk yıllarında yalnız çalışıyordu ve i lk yıllardaki sinematografik kayıtlar bu tek başlarına çalışan kameramanlar tarafından yapılıyordu. "O günlerde sinemada dramaturg, yönetmen , aktör veya sanat yönetmeni yoktu." ( Nilsen , ı 959: 1 1 )
Teknoloj ik gelişmeler sinematik üret imin temel ini teşkil eder. ı 9. yüzyılın başındaki teknik gelişmeler önce fotoğrafın daha sonra da s inemanın gelişimini sağladı . Fotoğraf, insanoğlunun çevresindeki gerçekleri sabit görüntüler haline sokma isteğinden doğdu . Sinema ise bu görüntülerin dinamik olarak yeniden üretilmesini sağladı . Kameraman. bu dinamik üretim sürecinin baş rol oyuncusudur.
ı 895'lerde Louis Lumiere ile başlayarak günümüze dek süren ve sürecek olan bir meslek olan kameramanlık / görüntü yönetmenliği giderek
gelişim göstererek sinemada saygın bir yere oturmayı başardı . Kameraman filmin üretiminde yönetmenden sonra ikinci adam oldu.
Sinemanın ilk yıllarında kameraman . çekimi yapan . çekimi yapabilmek iç in ış ıkları hazırlayan , optik düzeni kuran , çekim sonrası banyo , baskı ve kurguyu yapan kişiydi. Gösterimi yapmak da kameramanın işiydi. ı 920' li yıllara dek, kameraman yalnızca görüntüyü kaydeden kişi olarak düşünüldü .
" ı 890'larda film alıcısının gel işimi mükemmeleştirildiğinde onu kullanmak için bir kişiye gereksinim vardı . Bu kiş i , çekilmesi istenen her neyse o na merceğini çevirecek ve filmi kare kare i lerleten kolu hareket ett irerek, f i lmi pozlayacaktı . Yine aynı kişi film bobinini karanlık odaya alıp banyo ediyordu. Muhtemelen bu ustalığı geliştiren kişi aynı zamanda alıcıyı da geliştiren kişiydi . Bunlar i lk kameramanlardı " . ( Malt in, 1 978: 1 )
Sadece tekn ik konular değil günümüzde de kullanılan ve sinemanın anlat ım diline mal olmuş bir çok öğe de kameramanlar tarafından gerçekleştirild i . örneğin sinema dil inin önemli öğelerinden olan kaydırma hareketi istanbul'a çekim için gelen kameramanların , alıcılarını Haliç'te bir kayık üzerinde kullanmaları sırasında bulunmuştur. Bu ve buna benzer bir çok dil öğesi çeşitli çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. ı 920'li yıllarda filmin istenilen karede pozlanmasını sağlayacak alıcı motorları geliştirildi. ı 920'li yıllara değin kameramanlar filmin ilerlemesini sağlamak için bir kolu çevirmek zorundaydılar. Alıcılara il işkin gelişmeler yalnızca motorlar da olmadı . Sinemanın anlatım olanaklarına yardımcı bir çok aygıt bu dönemde kameramanlar tarafından geliştirildi .
Sinemanın ilk yıllarında çekimler yalnızca gündüz yapılabil iyordu . Bu günlerin uzun olduğu bol güneşli Kaliforniya için pek sorun yaratmıyordu ancak günlerin kısa olduğu kuzey
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ülkelerinde, özellikle sinema endüstrisinin o yıllara göre ileri olduğu Almanya'da önemli sorunlar yaratıyordu ve ı 9 ı O'lu yıllarda Alman kameramanlar ark ış ığını gel işt irdiler. Ark ışığının geliştirildiği yıllara değin çekimler genell ikle çatıları olmayan, ya da kolaylıkla sökülebilen stüdyolarda yapıl ıyordu . ışığı denetleyebilmek, yumuşatmak için de tülbent benzeri bezler, yansıtmak, yönlendirmek içinse aynalar kullanılıyordu . Dolayısıyla ark ışıklarının ve sinemada kullanılan projektörlerin geliştirilmesi , oyunculuktan, anlatıma değin bir çok faktörü önemli biçimde etkiledi .
Yukarıda da sözü edildiği gibi i lk yıllarda kameramanlar tüm teknikten sorumlu kişilerdi . ı 9 ı O'lu yıllarda çekim teknikleri karmaşıklaştıkça ve anlatım biçimi gel işt ikçe sinemada giderek uzmanlık alanları doğdu. Sonraki yıllarda yönetmenler çerçeve ve kurguyla ilgi lenmeye başladılar , laboratuvar işlemlerin i yapan , ış ıkla ilgilenen teknisyenler sinema endüstrisinde yerlerini almaya başladılar ve kameramana
3
4 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
da yardım edecek asistanlar , netlik yapan kişiler vb. leri ortaya çıkt ı . Yirmili yıllarla birlikte , estetik görüntüler elde etme isteği ve gerekl iliği belirdi . Birinci Dünya Savaşı öncesi yetersiz olan optik olanaklar ve az duyarlı olan fi lm duyarkatları yerine daha hassas objektifler ve daha duyarlı iilmler gündeme geldi .
ı . 2 Görüntü Yönetmeni Neyi Yönetir?
i lk yıllarda çekim , banyo , kurgu ve gösterimden sorumlu olan kameraman , zaman içinde üzerindeki görevlerin bir kısmını bu konudaki uzmanlara devretmişt ir . Ancak gelişen alıc ı , fi lm, ışık teknolojisi ve sinematik anlatım kavramları . görüntü yönetmenine filmin üretimi süres ince farklı görevler yüklemiştir.
Görüntü yönetmeni , film üretim sürecinde ik i önemli görevden birini yapan , yönetmenin görselleşt irmek istediği senaryonun duyarkat üzerine
kaydedilmesini sağlayan onu görselleşt iren kiş idir.
Görüntü yönetmeninin en önemli özelliği gelişmiş sinematografik duygu ve filmin üzerine kurulacağı teknik temeli anlamak ve uygulamak olmalıdır. O hem bir sanatçı hem de teknisyendir. Çalıştığı filmdeki en iyi fotografik görüntüyü elde etmek görüntü yönetmeninin görevidir. Çekim aşamasında filmle ilgili planları yapar, hangi tür fi lm , ışık kaynakları , filtre ve aksesuarlar , vb. kullanılacak sorularının yanıtlarını bulur. Işığı kurar fi lmi çeker . Batı sinemasında , özel l ikle Fransa'da , görüntü yönetmeni film çekimi sırasında di lerse alıcıyı kul lanır , çerçevelemeyi ve sahnenin aydınlatılması işini yapar. Yukarıda sözü edilen katılımlar kişiden kişiye değişse de pratik düzeyde görüntü yönetmeninin tümüyle kontrol ettiği alan aydınlatmadır.
Rudolph Harms' a göre: " . . . o nun (görüntü yönetmeninin) görevi resmi alıcı merceğinin yardımıyla boyamaktır, derinliği vurgulayarak, biçimleri ayırarak .
onların keskinlik ve yumuşaklığını derinleştirerek. en parlak ışık ve tümüyle karanlık arasında oluşan gölgeleri yakalayarak ve tüm bunları yaparken . (filmin) tüm detaylarında belirgin temiz resim yapmaktır . Görüntüler akışkan ve yumuşak olabilir ancak belirsizlik olmamalıdır. keskin ve vurgulayıcı olabilir ancak aşırı derecede sert ve bozunmuş olmamalıdır" (Aktaran Nilsen , ı 959: ı 85)
Aydınlatmayı gerçekleştirmek için . görüntü yönetmenının emri alt ında çalışan bir çok insan vardır.
"Görüntü yönetmenının iki ana sorumluluğundan biri sahnenin aydınlatı lması ve al ıcının kullanılmasıdır. Fakat bunların yanı s ıra başka sorumlulukları da vardır ve onları yerine getirebilmek için küçük bir asistanlar ordusu -alıcı ekibi vardır . " ( Young, ı 972: 24 )
Batı s inemalarında genell ikle görüntü yönetmeni film yapımı öncesi ilk anlaşma yapılan kişilerden biridir . Yapım öncesi çalışmalarda görüntü yönetmeni yapım ile ilgil i olabilirl ikleri
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
göz önünde tutarak. teknik detayları ortaya koyar. Yapım aşamasındaysa al ıcının setteki yerleri. ışık planları . al ıcının yönlendirilmesi . kullanılacak optik malzemeler . ham film seçildikten sonra prova çekimler yapılarak sonuç görülür.
Görüntü yönetmeninin emri altında çalışan ekipte kameraman vardır . Kameraman alıcının mekanik kulanımından bizzat sorumlu olan kiş idir . Görüntü yönetmeni Orhan Oğuz. yapılan söyleşide şöyle diyor: "Görüntü yönetmeni alıcı ile pek bağıntılı deği l . O resmi yapar . ışıklar ı . atmosferi kurar. Alıcıyı da kameraman kullanır , kameraman sadece takipçidir. kamerayı iyi kullanandır" ( Orhan Oğuz , 1 4 Ekim 1 993 , İstanbul)
Görüntü yönetmeni n başında bulunduğu ideal bir ekibe değinilecek olursa;. Bunlar; kameraman, odaklayıcı , m a g a z i n d o l d u r u c u / ş a k ş a k ç ı , kaydırmacı . başışıkçı , başışıkçı yardımcısı , ışıkçı gibi teknisyenler grubudur.
s OıbanOğuz (1948, Kırklareli ): Göı�inıü Yönetmeni. yöneunen. Mesleğe adımını fotoğrafçı ola rak attı. Kameı�ı asistanı olarak çalıştı. 1979 yılında Kartal Tibet"in yönettiği Uımıclumuz Şaban adlı filmle göıi.intü yönetmenliğine başladı . Deylet Kuşu ( Memduh Un, 1980 ) Toımuk ( Şerif Gören. ı 983) filmlerindeki başarılı görüntüleriyle dikkati çekti. Herşeye Rağmen adlı filmle yönetmenliğe başladı. Gerek göıi.intü yönetmenliği, gerekse yönetmenlik yaptığı filmlerle yarışmalarda ödüller aklı. Filmleri: Herşeye Rağmen, Üçüncü Göz, İki Başlı Dev, Dönersen Islık Çal, Manisa Tarzanı. Odülleri: 1983, Tomruk, en iyi göıi.intü yönetmeni. 1985 Dul Bir Kadın ( Atıf Yılmaz) en iyi görüntü yönetmeni. 1988, Üçüncü Göz, en iyi göıi.intü yönetmeni. 1993, Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri, en iyi göıiintü yönetmeni. Aynca filmlerinden Herşeye Rağmen, Dönersen Islık Çal, Manisa Tamını ela festival ve yarışmalarda değişik ödüller almıştır.
6 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Kameramanın ekipteki görevi , çekimden önce yapılan provalarda , oyunu izlerken, netlik, zoom , çerçeve gibi öğeleri kontrol etmekt ir . Görüntü yönetmeninin istediği çerçeveyi koruyarak gerekl i izlemeleri yapar , eğer kaydırma arabası kullanılıyorsa, kaydırmacı ya gerekli hızı tarif eder. Hepsinden önemlisi alıcının mekanik konumunun her zaman çekim yapılacak gibi olmasını sağlar. Görüntü yönetmenini sette olmadığı durumlarda onun işini üstlenir.
Ekipteki diğer kişi odaklayıcı ise. kameramanın çekim sırasında rahat hareket edebilmesini , çevrinme işlemlerini rahat yapabilmesini sağlar. Mesafe ölçümü yaparak objektif üzerinde doğru mesafe ayarı , çekimler arasında alıcının gerekli ayarlarını yapmak diğer görevleri arasındadır. Aynı zamanda dolu magazinleri alıcıya takmak, objektif değiştirmek, alıcının temizliğiyle uğraşmak, kameraman tarafından verilen diyafram değerlerini uygulamak, gerekiyorsa filtreleri takıp söker. Bat ı s inemasında focus puller olarak adlandırılan odak-
layıcı, kameramanın olmadığı durumlarda onun görevini üstlenir. Kameramanın yardımcısıdır , kamera asistanlarından en kıdemlisidir .
Magazin doldurucu ı şakşakç ı , boşalan film magazinlerin i doldurur , pozlanan filmleri kutulara koyar, üzerine gerekli bilgileri yazarak laboratuara gönderir . Çekim sesliyse , şak şak yazma ve çekim öncesi şak şak verme görevi de bu kişinindir.
Kaydırmacı , alıcının kaydırma arabasında kullanıldığı durumlarda kaydırma işlemini yapar. Ayrıca vinç vb. aygıtların kullanılması görevini de yerine getirir.
Başışıkçı , sahnenin görüntülenebilmesi için gerekli ışık düzenlemelerini yapan kişidir . Görüntü yönetmenine bağlı olarak çalışır . Işık kaynaklarının görüntü yönetmeninin istediği gibi yerleşt irilmesini sağlar. Çekim için gerekl i , yeterli sayıdaki ışığın sağlanması onun görevidir. Işık kaynaklarını , elektriği , ışık kaynaklarıyla birlikte kullanılan filtre. ve
diğer aksesumları çok iyi tanıması gerekir . Görüntü yönetmenının en büyük yardımcısıdır. Bu işler s ırasında ışıkçılar ve elektrik teknisyenleri kendisine yardımcı olur.
Görüntü yönetmeni Jean Rabier: " . . . ve herkes yokolur. . . kendimi elektrikçiyle başbaşa bulurum . . . bazen kameraman da oradadır . Ama genellikle değildir. Sonra aydınlatırım . daha doğrusu . aydınlatmaya başlarım . . . aydınlatırım , aydınlatırım , barış dolu olarak, elektrikçiyle başbaşa. Kimse beni rahatsız etmez. Beni acele etmem için zorlamaya gelmezler . Kimseyi görmem. " diyor. (Aktaran Russel l , 1 98 1 : 1 46)
Usta bir ressamın fırça darbeleriyle duygusal atmosferi yaratması gibi , bir görüntü yönetmeni de bu atmosferi ışıkla yaratır. Görüntü siyah-beyaz veya renkli olabilir , ışığın yarattığı duygusal atmosfer mutlaka öykünün duygusal atmosferiyle örtüşmelidir.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Alıcının yerleştirileceği yer, dekor, dalıili ışık kaynakları , pencereler. ışıklar, güneşin konumu , iç yüzeylerdeki ve oyuncunun kostümlerindeki tona! değerler, kameramanın düşünüp halletmesi gereken sorunlardır .
1.3 Görüntü Yönetmeni Neleri Kullanır?
Her sanat dalının başat bir ortamı vardır. Ressamın tuval i , heykeltraşın mermeri gib i . Sinemanın da başat ortamı ışıktır. ışık olmaksızın sinema olmaz. Ressam boya ve fırçasını kullanarak tuvalin i , heykeltraş keski ve çekicini kullanarak mermerini biçimlendirir. Görüntü yönetmeniyse ışık alıcı ve diğer aygıtları kullanarak sahneyi biçimlendirir ve filme aktarır.
Aydınlatma araçları , alıcı , objektifler , fi lmler veya duyarkatlar sinematografik anlatımı sağlayan araçlardır. Bunlar aracılığıyla görüntü yönetmeni görüntüyü oluşturur ve duyarkat üze-
7
8
( 1904 - 1948) Ünlü Amerikalı görüntü yönet
meni. Orsan Welles ve William Wyler gibi önemli
yönetmenlerle çalıştı. Siyah beyaz kontrastını ve
alan derinliğini oldukça başarılı şekilde kullandı. Çalışmaları araşurrııalara
komı oldu. Döneminin en önemli göıiintü yönet
meni olarak biliniyordu. Rüzgarlı Bayır ( 1939.
Oscar), Gazap Üzümleri. Yuntaş Kane, Hayaumızın
En Güzel Yılları. Brooklyn'li Çocuk gibi
filınleıin görüntü yönetmenliğini yaptı.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
rine kaydedilmesini sağlar. Bu araçların kullanılması belli bir eğitimi ve ustalığı gerektirir.
Sinema diğer sanat dallarından farklı olarak büyük gruplar ve teknolojik aygıtlarla yaratıl ır . Bu yarat ımda teknisyen ve sanatçılar bir arada çalışır. Ancak sinemada her şeyi araçlar yaratmaz. Bu araçların arkasında gören bir göz ve düşünüp uygulayan bir beyin olmalıdır.
örneğin: "Yurttaş Kane" filminde , görüntü yönetmeni Gregg Toland geniş açılı objektif yerine normal açılı bir objektif veya dar açılı objektif kullansaydı ne olurdu?
Sinema tarihinde alan derinliğinin mükemmel olarak kullanıldığı "Yurttaş Kane" filmi büyük olasılıkla sinema tarihinde yerini alamaz ve bir baş yapıt olmazdı . Çünkü "Yurt taş Kane"'de o muhteşem alan derinliğini yaratan geniş açılı bir objektifle elde edilen görüntüyü normal veya dar açılı bir objektifle yaratmanın olanağı yoktur. Filmde o derinliği
yaratan görüntü yönetmeninin geniş açılı objekt i fini ustaca kullanmasıdır.
Aynı biçimde herhangi bir ışık kaynağının yerine bir diğerinin kullanılması veya ham film olarak şu film yerine bu marka olanının kullanılması da filmin anlatımını etkileyecektir.
Bir söyleşide ünlü Fransız Yönetmen Godard şöyle diyor:
" . . . fotoğraflar için Raoul Coutard'la Kodak kullanmışsınız?
Godard: Fuji kullanmak istemiyordum. Japonların yaptığı film. Japonyaya özgü renklere. ışıklara duyarlı; ver-meer'inkilere ya da Rembrandt'ınkilere değil. Ayrıca düz renklerle, mat yüzler üzerinde çalışıyorlar ki bunlar Matisse'in ya da Picasso·nun düz renkleri değil. Fuji o sonucu almak için hazırlanmış. Batıda yüzlerin . . . yüzlerin solgun olduğu söylenir ama yanlıştır bu; pembedir. sarıdır; heyecan duyulduğunda pembedir, öfke duyulduğunda kızarır . . . Kodak Hollanda resim geleneği içinde kalıyor. " (Godard, ı 99 1 : 267)
Görüntü yönetmeninin görevlerine değinirken, aydınlatmanın bir görüntü yönetmeni için alıcı kullanımından daha fazla önem taşıdığından söz edildi. Teknolojik gelişimlerin önem kazandığı sinema sanatında . teknik aygıt lar . örneğin; alıcılar. ışık kaynakları , mercekler ve filmler belirleyici olabilmektedir. Alman Dışavurumcu Sineması'nın ark ışıklarıyla biçimlendiği , Yeni Dalga'nın omuzda kolaylıkla taşınabilen . Eclair ve benzeri alıcılar. ses kayıt aygıtları ve hızlı filmlerin gelişmesine bağlı olduğu göz ardı edilemez. Aynı sesin sinemaya girişiyle birlikte, Amerika'da Hollywood kameramanının ses geçirmez kabinlere hapsedilerek onların hareket olanağının kısıtlanması . yıldız oyunculara göre yazılan senaryo ve onlar için düşünülmüş mise-en-scene'lerin anlatıma doğrudan etki etmesi gibi .
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
1 .4 Görüntü Yönetmeninin .Amçlannd.an Bazılan
Görüntü yönetmeninin çevresinde bulunan her şey onun görüntüyü oluşturmak ve gerekli atmosferi kurmak için kullandığı araçlar arasında yer al ır . Ancak, görüntü yönetmeninin kullandığı araçların başında aydınlatma kaynakları gelir . Bunlar çok sayıda ve çok çeşitlidir. Aralarında , gün ışığı renginde ışık veren ark lambaları , tungsten ışıklar . floresan ış ıklar ve diğerleri vardır . Bunlara ilerleyen bölümlerde ayrıntı l ı olarak değinilecektir . Aydınlatma kaynakları dış ında , ışığın önüne konarak ışığın gücünü azaltan, gölgeler yaratan çeşitli engelleyici ve ışığı yumuşatıcı araçlar vardır.
ışık örtüsü; istenmeyen noktalardaki fazla ışığı keser . Kare ışık örtücü; Çeşitli boylarda olur ve gölgeyi yönlendirir. Işıldak örtücüleri ; Işık kaynağı önüne monte edilir , hızla açılıp kapatılarak flaş ışığı , şimşek etkisi yapmaya yarar . Bunlar dışında özellikle dış gece
9
]cm I.uc Godaıd 0930 - ): Yirminci Yüzyılın önemli Fransız Yönetmenlerinden. Eleştirmenlik ve kısa filmcilikten sinemaya geçti. Yönetmenliğini yaptığı" Serseri Aşıklar - A Bout de Souffie ( 1959) " adlı film Fransız Yeni Dalgasının önemli ilkelerini içeren filmlerdendir.Uzun, sabit planlar, gündelik yaşarrun içinden seçilmiş sahneler ve her filmdeki yenilikleriyle sinemanın yapısını ve görüntünün niteliğini sürekli gündemde tuttu.
ıo
( 1924 - ): Frarnız Sineması'rım. özellikle Yeni Dalga'nın önemli
görüntü yönetmenlerinden. Serseıi Aşıklar, Piyarıisıi Vurmak, Lala,
Jules ve ]im, Çılgın Pierroı, Siyah Gelinlik, Z,
İtiraf, Sıkıyönetim gibi filmlerde Godard,
Tnıffaul, Costa Garvas gibi yönetmenlerle çalıştı.
Ayrıca "Hoa - Bilın( 1969) " ve ·'Kolweziye Saldıran
Birlik ( 1979)" adlı iki filmi yönetti.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
çekimlerinde fazla ışığı kesmek, gölge yaratmak için değişik engeller ve ışık yumuşatıcıları kullanılır .
Görüntü yönetmeninin kullandığı araçların başında gelenlerden biri de alıcılar (kameralar) dır. Alıcılar görüntüyü duyarkat üzerine kaydedebilmemiz için kullanılan mekanik veya elektronik araçlardır.
Alıcıları; a) Sinemada kullanılan, film alıcılar ı , b) Televizyonda kullanılan. elektronik alıcılar olarak ikiye ayırabiliriz.
Sinema alıcıları stüdyoda kullanılan alıcılar ve taşınabilir alıcılar olarak ikiye ayrıl ır. Işık kaynaklarında olduğu gibi kullanılan alıcının biçimi , kullandığı film formalı , filmin biçimini de etkiler. örneğin; Yeni Gerçekçi , Yeni Dalga , özgür Sinema filmlerin büyük çoğunluğu elde taşınabil ir alıc ılarla çekilmişt ir . Hollywood müzikalleri , stüdyoda yapılan dramalarda ise. stüdyoda kullanılan türde büyük alıcılar kullanılmıştır .
Alıcı seçimini ;
ı . Film boyutu
2 . Alıcıda kullanılan optik sistemler
3. Son gösterim baskısında kullanılan filmin boyutu
4. Resim çerçeves inin baskıda göreceli boyutu
5. Görüntünün baskısında kullanılan optik işlem.etkiler.
Alıcılar bir film şirketi veya kiralama şirketi için büyük yatırımdır. Mekanik standartları yüksek ve kullanım ömürleri çok uzundur.
Alıcı sehpaları kullanılması zorunlu araçlar arasındadır. Bunlar dış ında hidrolik alıcı vinçleri , kaydırma arabası , mini vinçler , gibi araçlar vardır.
Kaydırma arabası : üzerine alıcının yerleştirilerek, görüntüye hareket katmaya yarayan tekerlekli arabalardır . Raylar üzerinde hareket edebildiği gib i , lastik tekerlekli tipleri de vardır.
Mini vinç: Küçük bir vinç olup , kaydırma arabası üzerine monte edilir .
Vinç (boom): Çeşitli tip ve boylarda olur. üzerine alıcı monte edilir ve türüne göre iki veya üç kişiyi de taşıyabilir. Elle, hidrolik ve elektrikle idare edilir .
örneğin: Hollywood' da kullanılan. kamyon üzerindeki bir vinç modeli . alıcı ve operatörleri yaklaşık on metreye kadar yükseltir ve stüdyo dışı sürat sahnelerinin çekimi için hızı yaklaşık ı 00 kilometreye kadar ulaşır.
Objektifler alıcıların gözüdür. Görüntünün optik kaydının en önemli aracı olan objektifler , sinema dilinin yaratımı ve aktarılmasında çok önem taşır . imalatları yüksek teknoloji gerektiren objektifler , konudan gelen ışık ışınlarını toplayarak film üzerine düşürürler . Sinemada kullanılan bir alıcının çok sayıda objektifi olabilir. Objektifler, alan derinliği , odaklama ve fi lm üzerine düşen ışığın miktarına dek bir çok etmeni denetler.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Objekti fleri temel olarak dörde ayrılır:
ı . Normal açılı objektifler.
2 . Geniş açılı objekt ifler.
3. Dar açılı (tele) objektifler.
4. Değişir odak uzaklıklı (zoom) objektifler.
Bunlar dışında özel amaçlarla kullanılan, siparişle yapılan objektifler de vardır.
Kuşkusuz sinemada kullanılan araç ve aksesuarlar bunlarla sınırlı değildir, çalışmanın amacı bu aygıtları incelemek olmadığı için konuya çok kısa olarak değinilmiştir .
ı ı
DIŞA.VURUMCULUK VE .A1MAN DIŞA.VURUMCU slNEMAfil Dışa vurumculuk. 191 O'lu yıllarda Münih'te İzlenimcilik (Empre;yonizm) ve Doğalcılık (Naturalizm) akımlarına karşıt olarak çıkan müzik, yazın, tiyatro ve resim alanlanncla etkisini gösteren bir akımdır. Dışavurumcu akım sanatsal aktarımı dış dünyanın okluğu gibi değil ancak iç dünyanın süzgecinden geçirilerek " defonne·· biçimde aktaıılrrıası olarak düşünüyordu. dışavurumculuk kL�a zamanda sinemaya ela yansıclı ve " Dr. Calligari'nin Muayenehanesi ·· ( 1919 ) bu akımın ilk önemli filmi oldu. Bu akımın Almanya'daki önemli örnekleri, Roben Wiene'in Raskolnikov, Onlac'ın Elleri, Fritz l.ang'ın Üç Işık, Weganer'in Golem, Paul Leni'nin " Balmumundan Heykeller Odası'" gibi filmlerdir. Bu akım 1925'lerde giderek önemini yitirdi.
ıı
YENİ DALGA
1950'li yılların sonlarında Fransa 'da onaya çıkan bir
sinema akımıdır. " Nouvelle Vague" olarak da bilinir. Klasik Fransız
sinemasının anlatım biçimine karşı çıktı ve
yeni anlatım olanakları denedi. Yeni Dalga'cılar
Calıiers du Cinema çevresinde toplanmış
yönetmenlerdi. Önemli yönetmenleri arasında
François Tn.ıfaaut, Jean -Luc Godard, Claude
Clıabrol, Alain Resnais, Louis Maile, Jaques Rivet gibileri vardır. 400 Darbe
(François Tn.ıffaut), Hiroşirna Sevgilim ( Alain
Resnais) , Yeğenler (Claude Clıabrol), Aşıklyar
(Louis Maile), Serseri Aşıklar ( )ean Luc
Go<lard) gibi tilmler ise Yeni Dalga'nın önemli
filmleridir.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Kısaca Bu bölümde görüntü yönetmenliğinin kısaca geçmişine, görevlerine ve kullandığı araçlara değinildi. 1880' li yıllarda başlayan ve günümüzde en üst noktalara ulaşan görüntü yönetmenliği ve kameramanlık, sinema endüstrisi içinde yer alan önemli mesleklerdendir. Filmin görsel boyutunun oluşturulmasından sorumlu olan görüntü yönetmeni teknisyenlik ve sanatçılığı bir arada bünyesinde barındıran kişidir. Oldukça güçlü bir teknik altyapıya sahip olmalıdır ve gelişmiş bir sanatçı kişiliği olmalıdır. Görüntü yönetmeninin birinci derecede sorumlu olduğu konu, sahnenin aydınlatılması işlemidir. Ayrıca kendisi veya birlikte çalıştığı grup içinde yer alan kame-ramanla birlikte görüntünün kaydını yapmak, bu işi yapabilmek için de gerekli aygıt ve filmleri belirlemek görevleri arasındadır.
Bölüm İçin Kaynakça
Godard, Jean Luc. Gcxtard Goclaı-d'ı Anlatıyor. Çeviren: Arkut Derman, lstanbul: Metis Yayınları, 1991 Güngör, A. Şefik. Sinemada Görüntü Yönetmeni. Ankara: Kitle Yayıncılık. 1994 Mailin, Leonarcl. Tlıe Aıt of tlıe Cinematographer. New York: Dover Publications, 1978 Nilsen, Vladimir. Cinema as a Graplıic Aıt. New York: Wang and Hill, 1959 Özön, Nijaı . Sinema Uygulayırnı, Sanatı, Tarihi. İstanbul: Hil Yayınlan, 1981 Özön, Nijat. Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kun.ımu Yayınları, 1982. Russell, Slıaron A. Semiotirs and Liglıting, A Study of Six Modern Frenclı Caıner.ıınan. Ann Arbor: UM! Researclı Press. 1970. Young. Freddie, Paul Pelzold. Tlıe Work of the Motion Picture Caıner.ıman. Londra: Faca\ Press, 1972.
2 lSIK .'.>
()Li\L\lJ1\N .. .
(}()l{l��1iE'Y IZ ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümde ışığın ne olduğuna, spektrumun (izge) özelliklerine, görmenin nasıl gerçekleştiğine, ışığın yansıma, dağılma, kırılma, bir ortamdan diğerine geçme özelliklerine ve algılarımızı nasıl etkilediğine değinilecektir.
Işık dünyayla birlikte var. Binlerce yıldır da insanlar ışığın ne olduğunu . onun özelliklerini çözmeye çalışıyorlar. Işık nesnelerin görünebilirliğini sağlıyor. ısaac Newton, Christian Huygens , James Clerk Maxwell . Heinrich Hertz, Albert Einstein gibi biliminsanları , ışık konusunda çeşit l i kuramlar ileri sürdüler ve deneyler yaptılar. ışığın ne olduğunu açıklamaya çalıştılar. Günümüzde ışığın gizleri çözülmüş görülüyor. en azından şimdilik ışıkla ilgili bilgiler işimizi görüyor.
2. ı Işık Neye Benzer?
Işık çevremizi ve nesneleri görünür kılan , örneğin; kar, yağmur, rüzgar gibi algılanamayan, ancak olmadığı zaman farkedilebilen, bildiğimiz anlamda hiç bir şeye benzemeyen bir olgudur. Işık, tanecikler halinde (foton) ve dalgalar biçiminde hareket eden bir enerj i biçimidir. Işık olmaksızın göremeyiz , ışık olmaksızın fotoğraf, sinema ve televizyonda görüntü oluşturulamaz.
Elektromanyetik dalgalar ve tanecikler biçiminde yayılan ve saniyede 300 bin km. hızla hareket eden ışığın dalga boyları 3X ı 0-22 -cm ile milyonlarca kilometre arasında değişir . ışık üzerine düştüğü cisimleri etkiler. Işık dolayısıyla meyvelerın renkleri değişir, uzun süre güneş altında kalan cisimlerin renkleri
NBWI'ON, Sir İsaac ( 1642 - 1727 ):
İngiliz bilimirısaru, matematik, fizik ve astronomi konularında çalıştı. Yerçekimi kanununu k�feden NeMon hep bu yönüyle bilindi. Oysa ışık konusundaki çalışmaları da oldukça önemlidir. Bir prizma yardımıyla ışığı renklerine ayırdı ve bunlan tekrar birleştirdi. NeMon matematik ve astronomide de önemli çalışmalar yapmıştır.
14 Spekırum
( İzge. TayO : Bilindiği gibi Newton\ın en büyük
buluşlarından biri beyaz ışığın çeşitli renklerden
meydana geldiğini oıtaya koymasıdır. NeMon 1666 da beyaz ışığı bir prizma
aracılığıyla mordan kırmızıya dek giden ren
klere ayırdı daha sonra ikinci bir prizma
aracılığıyla hu renkleıi tekrar beyaz ı�ık haline
gelirdi. Renklerin sıralanması �öyledir. Mor. mavi -
mor. mavi, yeşil , sarı, tunıncu \'e kırıruzı. Bu
sıralamada yedi renk görünmesine karşın,
gerçekte renklerin sayısı binleri geçer. Renklerin heıhiri farklı ommbrn girdikleri z.1man. farklı
biçimde kırılırlar. bu kırılma işlemi fotoğraf
makinabnnın. sinema ve televizyon kameralarının
objektiflerinde de gerçekleşir. Eğer kullanılan mer
cekler kaliteli değilse veya hal<ılı tasarlanmışsa
değişik renkleri aynı odak noktasında toplayamaz.
Dolayısıyla kaliteli göıüntü elde edilemez. Bu hara
··renklerin yanlış sapması" olarak adlandırılır.
Spektnımun güzel bir örneği gökkuşağıdır.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Kozmik Gamına Ifhnlar Ifhnlar>
IOll ıoı•
"' E ,o ... o 2
Görünebilir Ifl>nlar
X Ifhnlan Mor K>fffi>Z> Radyo Dalgalar>
Ötesi Ötesi YHF TV Telsiz
Alçak Frekans!>
Ifhnlaı Ifl>nlar Sesler
,...,._, ,--"---, ,...---'--, ,--"---,
1015 ıoıı ıo' 106 ıo' 10 lkc
1 1 11
· : ·: · :·:·: · :· :·:·:·:·:·:·:· : ·: ·�:ı: .: ·:·: ·:·: · :·:·: · : · : ·:·:·:·:·:·:·:·:·:·:·:·:·: ·:·:·:·: · :· :·:·:·: ·:· : · : ·:·:·:·: · :·:·:·:·: ·:·:·:·:·:·:·:·:· :::::::::::::::::::::::::::::::�:i:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::: :::::::::::::::::::::::::::::j.:!�::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
/
... ·;;: o " 2 2 1 1 1
400 500
/ ' / '
'
§ <:c:: � en
1 1 600
' !mm 106 109 ' '
' '
'1 � ;::: � 1
700mµ
üstteki ölçek dalgaboylarını kilosaykıl olarak vermektedir. Ortadaki ölçek ise milimetre olarak. insan gözünün görebildiği ışıma spektrumda çok küçük bir yer kaplar. Bu 400 - 700 milimikron arasındadır .
solar. derimiz güneş altında esrnerleşir , evlerimizdeki gümüş eşyalar kararır.
Dalga l1oyu Dalga boyu iki dalganın tepe noktaları arasındaki mesafedir.
insan gözünün a l g ı l a y a b i l d i ğ i
dalga boyları ışımanın belli biçimleridir. Işıma dalga hareketinin özelliklerini taşır. Bu dalgalar dalga boyuyla ölçülür ve tanımlanır. Işık ışınlarının dalga boyları santimetrenin milyonda birlerinden kilometrelerce genliğe dek ulaşır . Genellik.le mil imikron , nanometre veya Angstrom birimleriyle ölçülür. Görünebilen ışık, 400 milimikron (mor ışık) ve 700 milimikron (kırmızı ışık) veya (4000 Angstrom - 7000 Angstrom) arasındadır. Bu genel spektrum içinde çok küçük bir yer alır. Bunun dışında kalan morötesi (ultraviolet) ve kızılötesi ( infrared) ışık ve diğer ışık ışınlarını insan gözü algılayamaz, bunlar ancak özel aygıtlar ve özel filmler aracılığıyla görülebilir veya algılanabilir .
Işık Olmadan Göremeyiz
Aynı dalga boyundaki ışık ışınları aynı renkleri oluşturur. Görünebilir spektrumda kısa dalga boyları mor - maviye doğru eğilim gösterirken , uzun dalga boyları kırmızıya doğru gider. Morun ötesinde kozmik ışınlar yer alırken, kırmızının öte noktalarında düşük frekanslı ses dalgaları bulunur.
Kırmızı
Mor
Mavi-mor
M:.ıvi
Yesil
S:.ırı
Kuruncu
Kırmızı
Bir prizma kullanılarak beyaz ışık renk-lerine ayrılabilir. Bu gökkuşağında gördüğümüz renklerdir.
Çoğumuz bir yağmur sonras ı gökkuşağını görmüşüzdür veya prizmada beyaz ışığı renklerine ayrıştırmışızdır. Eğer renklerin ayrıştırma işlemi ideal la-
1 5
Elektromanyetik ışınım: Uz.1yc.b veya maddesel bir oıtamda elektromanyetik dalgaların, kozmik ışınlar, görünür ışık ve radyo dalgaları biçiminde yayılan eneııi. Elektromanyeıik dalgalarla ilgili ilk düşünceleri İngiliz fizikçi fames Clerk Maxwell ileri ·sürdü. Buna göre ışık ışıyan diğer eneıji biçimleri gibi dalgalar lıalinde lıareket etmektedir.
1 6
( Rudolf ) ( 1857 - 1894 ): Alman biliminsanı. Radyo
dalgalarını üretti, bunları yaydı ve yeniden aldı.
E lektromanyetik dalgalan laboratuar orıaınında üretti, bunların dalga boylarını
ve hızlarını ölçtü. Elektromanyetik dalgaların
ışık ve ısı dalgaları gibi titreşerek hareket ettiğini
ve yansıma ve kınlma gibi özelliklerinin olduğunu
buldu.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
boratuar koşullarında yapılsaydı ve hassas aygıtlarla ölçülebilseydi , bu bant içinde kalan binden fazla rengi görmek olanaklı hale gelecekt i . Prizmada en kısa dalga boyuna sahip mor renk en fazla , en uzun dalga boyuna sahip kırmızı ise en az kırılır.
2.2 Işığın Özellikleri
ışık, nokta gibi bir kaynaktan veya bir çok kaynaktan çıkarak nesnelerin üzerine düşer ve onları görünür kılar. Nokta gibi kaynaktan çıkarak belli bir açıyla nesneyi aydınlatan ışık. nokta ışık olarak adlandırıl ır . Nokta ışık. sert ve yoğun gölgeler oluşturur . Güneş bir nokta kaynaktır. Stüdyolarda kullanılan spot ışıklar da nokta kaynaklardır .
Dağınık ışık ise farklı açılardan. farklı noktalardan gel i r . Yumuşak gölgeler oluşturur. Bulutlu bir gündeki gün ışığı dağınık ışıktır. Aynı biçimde stüdyoda önüne yumuşat ıc ı fil tre konmuş bir aydınlatma kaynağı da yumuşak ışık verir .
ışık ışınları , farklı ortamlara girdiğinde kırılır veya geliş açısına bağlı olarak geçer. parlak bir yüzeyden yansır. yarı geçirgen bir ortamda dağılır ve beyaz ış ık içinde çeşitl i dalga boylarındaki renkleri barındırır.
Yansıma: Yansıma da aynı aynada olduğu gibi veya dağınık biçimde olabilir. Aynasal yansıma, ışık ayna gibi parlak bir düzleme geldiği zaman geliş açısıyla yansır. Dağınık yansıma da ise. ışık mat veya pürüzlü bir yüzeye çarpar ve değişik yönlere değişik açılarla yansır. Karışık yansıma da ise yüzey. su gibi veya cilalı bir yüzeydir. Işık hem geliş açısıyla yansır. hem de yüzeyin yapısına bağlı olarak dağınık yansıma gözlenir. Nesnenin rengine bağlı olarak da y a n s ı m a
-------------, oranı değişir. Açık renk y ü z e y l e r . koyu renkli
o� yüzeylerden . fazla ışık � ışık. ayna gıb! parlak
...._ yüzeylerden geldıgı açıyla yansıtır. yansır.
Kırmızı
Kırmızı
Mavi
Yeşil
Kırmızı renkli bir elma üzerine düşen kırmızı, yeşil. mavi ışıktan yeşil ve maviyi emer, kırmızıyı yansıtır. Bu yüzden kırmızı görünür.
Emilme: Yansımayan veya geçmeyen ışık emilir. Cisimler değişik dalga boylarındaki renkleri emer veya yansıt ır . Bir yüzeyin rengi o yüzey tarafından yansıyan ve emilen dalga boyları aracılığıyla belirlenir . Bir elma mavi ve yeşil renkleri emip kırmızıyı yansıtt ığı için kırmızı görünür. Yeşil bir yaprak ise kısa dalga boylarını emip daha uzun dalga boyunda olan yeşili yansıttığı için yeşil görünür. Beyaz, siyah veya gri , renklerse spektrumdaki tüm ışığı emdikleri için bu renklerde görünürler.
Işık Olmadan Göremeyiz
Geçme: Cam gibi saydam bir yüzeye çarpan ışığın bir kısmı yansır, bir kısmı emil irken önemli bir kısmı geçer. Geçirgen maddeler, renksiz, başka bir deyişle saydam oldukları sürece tüm dalga boylarını eşit olarak geçirirler. Renksiz bir cam için bu böyledir. Mavi renkli bir cam mavi rengi geçirir diğer renkleriyse emer, kırmızı bir filtre kırmızı rengin geçmesine izin verir. Buzlu cam gibi yarı saydam malzemeler ise ışığın bir kısmını geçirirken bir kısmını emer. Geçen ışık dağınık bir biçimde diğer tarafa ulaşır. Işık üzerine düştüğü nesnenin özelliğine göre farkl ılıklar gösterir. örneğin saydam olmayan bir cisim ışığın geçişını engeller. Işığın bir kısmı emilir, diğer bir kısmı da yansıtılır.
K ı r ı l m a :
: :
� Işık bir ortamdan yoğu n-
-
�
ışık saydam bir >----ortamdan geçer.
1 7
EINSTEIN. Allıeıt
( 1879 - 1955 ): Musevi asıllı bilinıinsanı. Fizik ve matematik konularında çalıştı. Kütle, yerçekinıi, hareket, zaman gibi komılarda yeni göıi.işler ortaya attı. Işık üzerine de çalıştı. Yaptığı çalışmalar ona 1,921 yılında Nobel Fizik Odülünü getirdi. 1933 yılında Naziler Musevi olduğu gerekçesiyle mallarına el koydular ve Alman vatandaşlığından çıkaıttılar.
1 8
Elektromanyetik ışııumın en küçük birimi. Bu
kavraıru ilk ileri süren Albeıt Einstein olmuştur (
1905 ). Einstein ışığın iletilmesinin enetji paketleıi aracılığıyla okluğunu
ileri sürdü. Tüm dalga boyları foton içerir ve
fotonlar ışık. hızıyla
hareket ederler.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
luğu farklı olan bir
-ış ı k
-
�
-
bir oıamdan
diğer ortama g e ç t i ğ i z a m a n a ç ı s ı n d a belli b ir d e ğ i ş i k l i k olur. Bu d e ğ i ş i k l i k kırılma olara adlandırılır.
k diğerine geçerken kırılır.
2.3 Nasıl Görüyoruz? Nasıl Algılıyoruz?
-
En önemli duyu organlarımızdan biri göz. Görmemizi sağl ıyor. Gözü tanımlarken , yapısı ve optik özellikleriyle bir fotoğraf makinasına benzetebiliriz. Çok genel bir tanımla göz fotoğraf makinasına benzer veya fotoğraf makinası göze. Nesneleri kaydeden fotoğraf maki-
nası veya kameralar göz gibi çal ışır. Gözün ön kısmında ışığın göze girmesini sağlayan saydam bir tabaka bulunur. Bu bölüm kornea olarak adlandır ı l ı r . Korneanın arkasında göz merceği vardır. Bu mercek ışık ışınlarını toplar, gelen ışınların kırılarak gözün arka kısmında bulunan duyarlı yüzey , retina veya ağtabaka , üzerine düşmesini sağlar. Bu merceği fotoğraf makinasının objektifi gibi düşünebiliriz. Ağtabakaya ulaşan ışık ışınları duyarlı hücreleri uyararak ağtabakada nesnenin ters bir görüntüsü oluşur. Ağtabaka ise, fotoğraf makinasındaki fi lmin veya duyarlı yüzeyin olduğu bölüm gibi düşünülebi l i r . Ağtabaka üzerinde milyonlarca çubuk ve koni biçiminde ışığa hassas duyarga bulunur. Ağtabakanın üzerinde göz merceğinin arka hizasında , fovea adı verilen bir küçük çukur vardır, burası gözün görme anlamında en hassas noktasıdır. En net görüş ve renklerin en ayrıntılı biçimde çözümlenmesi burada gerçekleşir. Ağtabakada oluşan görüntü sin irler aracılığıyla beyine aktarılır ve görme beyinde tamamlanır . Gözün
çevresindeki kaslar, bakılan nesnenin net olarak görülmesini sağlamak için kasılıp gevşeyerek, gözün ön kısmında bulunan merceğin durumunu değiştirir. Yine bu mercek iris adı verilen ve bir dizi kas tarafından denetlenen , gelen ışık miktarına göre açılıp kapanarak göze yeterli ışığın girmesini sağlayan bir bölümü içerir . Yüksek ışıkta gözbebeğimiz küçülür, az ışıkta açılır. Bu da bir fotoğraf makinasının diyaframına benzer.
2.4 Işık Algımızı Nasıl Şekillendirir?
Işık dünyayı görsel olarak algılamamızda en önemli etkendir. Biz dokunma veya koku duyularımızdan fazla görme duyumuzu kullanırız.
Işık bize biçimi belirt ir . Perspektifle ve değişmezlik etkileriyle fiziksel dünyanın biçimini ışığın ve gölgenin onun üzerine nasıl düştüğüyle algılarız.
Işık Olmadan Göremeyiz
Bir nesnenin dokusu onun aldığı ışık ile belirlenir.
Mesafe ve perspektif ışığın niteliğinden etki lenir . Bir başka deyişle mesafe ve perspektifi ışık aracılığıyla algılarız.
ışık aracılığıyla rengi algılarız. Rengin psikolojik etkisi göz ardı edilemez. Kültürel değerler (karanlık: kötülük, aydınlık: iyi l ik , psikoloj ik değerler (kırmızı: sıcak, mavi : soğuk) (turuncu ı mor : batan güneş , titreyen kızıllık: ateş) gibi etmenler bizim dünyayı algılamamızda ve algılarımızı şekillendirmede önemli rol oynar. Işığın bu
Görüntü ağ tabakada ters olarak oluşur ve beyinde düzeltilir.
1 9
( 1629 - 1695 ): Hollandalı biliminsanı, matematik. fizik. astronomi konulannda çalıştı. Ancak en önemli çalışmalarını ışık üzerine yaptı ve ışığın farklı özelliklerini keşfetti. Kurduğu ışık dalgaları kuramı bugünkü optik biliminin temellerini oluşturdu. Ayrıca yaptığı güçlü bir teleskop ile Satüm gezegenini inceledi.
20
Dalga llayu: Bir dalganın en üst nok
tasıyla takip eden (blganın en üst noktası
arasındaki mesafe dalga boyudur. Bir saniyede bir
noktadan geçen (blga sayısına frekans adı verilir.
Frekansla dalga boyunun çarpımı ise dalganın hızını verir. Durgun suya bir taş attığımızı düşünelim, taşın
düştüğü noktadan başlayarak birbirine para
lel daireler biçimindeki su dalgaları çevreye doğm
yayılırlar. Bu dalga hareketinin basit bir
örneğidir.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
özellikleri ayrı bir çalışma konusu olarak Kısaca karşımıza çıkar.
Işık, nesneleri ve uzayı algılamamızda önemli rol oynar. Gösterilmek istenen nesne aydınlatılır .
Işık duygu , atmosfer ve zamanı belirten en önemli etmenlerdendir.
Işık görmemiz veya görüntüyü oluşturabilmemiz için gereklidir. Işık ışınları dalgalar ve partiküler halinde hareket eden, bir enerji biçimidir. Işık ışınları farklı dalga boylarına sahiptir ve milimikron, nanometre veya Angstrom gibi birimlerle ölçülür. Görünen ışık spektrumun çok küçük bir bölümünü kapsar ve görünebilen bölümü 400 - 700 milimikron arasında olan bölümdür. Beyaz ışık görünebilir spektrumdaki renkleri içinde barındırır ve bir prizma aracılığıyla ayrıştırılabilir. Işık ışınları, yansır, dağılır, bir ortamdan diğerine geçerken kırılır ve belli yüzeyler tarafından emilir. Görmemizi sağlayan gözümüz, yapısı biçimiyle bir fotoğraf makinasına benzer. Fotoğraf makinası veya kamera tarafından oluşturulan görüntü ise, gözde oluşan görüntü gibidir. Işık algılarımızı şekillendirir. Gerek teknik anlamda, gerekse psikolojik anlamda oluşan algılarımızı ışık belirler.
Bölüm İçin Kaynakça Amlıeiın, Rudolf. Aı1 and Visual Perception, A Psyclıology of Creative Eye, University of Califoınia Press, 1974. Millerson, Gerakl. Tlıe Tedınique of Liglıting, 2. Baskı, İskoçya: Focal Press, 1982. Özön, Nijat. Sinema Uygubyııııı, Sanatı, Tarihi. İstanbul: Hil yayınları. 1983
Işık Olmadan Göremeyiz 2 1
MAXWELL, James aeık ( 1831 - 1879): İskoçyalı hiliıninsanı. Bilime katkıları Newton ve Einstein ile eş tutulan Maxwell elektronıanyetizma kuramını geliştirdi. Geometri ve optik üzerine çalışmalarla, günümüzde fotoğraf ve sinenıada kullanılan balıkgözü objektiflerin ilkelerini ve ışığın elektronıanyetik dalgalardan oluştuğunu ela ortaya koydu, " renk kutusu·· adını verdiği renkli ışıkları üst üste düşüren bir aygıt geliştirdi ve üç temel renk, nıavi, kırmızı ,.e yeşilden diğer tüm renklerin elde edilebileceğini ortaya koydu. 1861 yılınd� mavi, kırmızı ve yeşil filtreler kullanarak fotoğrafladığı bir nesnenin görüntüsünü yine aynı renkteki ışıklan kullanarak bir ekrana düşürdü ve ilk renkli fotoğrafı elde etti.
22 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ı�öı.diJıvı3 l:iLEKl'H.l K BİLfi İLEH.İ
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Günümüzde gerek stüdyoda, gerekse stüdyo dışında elektrikle çalışan aydınlatma kaynakları oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu aydınlatma kaynaklarına ek olarak, kameralar, vinçler ve diğer bir çok aygıt da elektrikle çalışmaktadır. Genellikle her film setinde veya stüdyoda bir elektrik teknisyeni bulunur. Ancak temel elektrik bilgilerine sahip olmanın hiç bir görüntü yönetmenine zararı olduğu da görülmemiştir. Bu bölümde temel elektrik kavramlarına, kablolara, sigortalara ve basit elektrik hesaplamalarına değinilecektir.
3. ı Biraz Elektrik
Günümüzde gerek sinema gerekse televizyon sistemlerinin , aydınlatma kaynaklarının çalıştırılmasında elektrik enerjisine gereksinim vardır. Elektrik enerjisi elektrik santralleri aracıl ığıyla elde edilebildiği gibi çekim mekanına getirilen jeneratörler aracılığıyla da elde edilir.
Bir çekim ekibinde kuşkusuz önemli yüklerden biri elektrik teknisyenleri üzerindedir ve her ekipte en az bir elektrik teknisyeni bulunur, ancak görüntü yönetmenleri , kameramanların ve set işçilerinin de temel elektrik bilgilerine sahip olmaları gerekmektedir.
ilk filmler günışığında çekiliyordu . o günlerde stüdyoların tavanları sökülebiliyor , gelen fazla ışığı kesmek için de
24
FRANKLIN, BeJıjamln ( ı706 - 1790 ): Amerikalı
bilim ve devlet insanı. Bastonlu ı 7 çocuklu bir
ailen.in çocuğuydu. Küçük yaşlarda ç;ı lışmaya başladı,
matlıaacılık öğrendi ve zaman içinde keneli mat
baasını kurdu. Gazetecilik yaptı. 1731 yılında Amerikan kitaplık
kulübünü hırclu ve girişim Amerikan
kütüphaneciliğinin temelini oluşturdu. Çeşitli
gazetelere bilim üzerine yazdığı yazılar için malzeme toplarken
şimşek ve elektıik arasındaki ilintiyi buldu,
elektrik üzerine kuramlar ürelli. paratoneri icat elti.
sokaklara aydınlatma lam-balarının korunası
düşüncesini geliştirdi. Plıiladelplıia Akademisi ve
Pennyslvania Üniversitesini kurdu.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
tülbent vb. yumuşatıcı malzemeler kullanıl ıyordu . Günümüzde çoğu çekimlerde artık gün ışığı altında bile aydınlatma kaynakları kullanılmaktadır ve bu aydınlatma kaynaklarının hepsi elektrik ile çalışmaktadır.
Elektriğin ne olduğuna ilişkin bir çok kuram ileri sürülmüştür, bunlardan en çok rağbet görenlerden biri Amerikalı bil iminsanı Benjamin Franklin'in "akışkanlar kuramı" adını verdiği kuramdır. Bu kurama göre elektrik su gibi akabilen , ancak görünmeyen bir cisim ı kavramdır . Yine bu kurama göre cisim fazla elektriklenmişse pozitif ( + ) az elektriklenmişse negatif ( - ) yük taşır. Elektrik yüklü cisimler birbirlerine yaklaştırılınca elektrik adı verilen akışkan çok yüklü olandan az yüklü olana doğru akar. Diğer yasa ise "elektron kuramı" olarak bilinir. Atom ve moleküllerin yapıları öğrenildikten sonra Frankl in'in "akışkan kuramı" bir yana bırakılmış , elektron kuramına yönelinmiştir.
Bilindiği gibi tüm maddeler atom adı
verilen küçük parçacıklardan oluşur. Her atom taneciği proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdeğe sahiptir ve bu çekirdeğin çevresinde ı yörüngesinde dönen ve elektron adı verilen küçük parçacıklar bulunur.
Negatif (-) elektrik yükü taşıyan elektronlara karşıt olarak protonlar pozitif (+) elektrik yükü taşırlar. Nötronlar ise nötr yüke sahiptir . Bazı elektronlar atomdan bağımsız olarak hareket eder , bunlar serbest elektron adını al ır . Elektrik
Bakır Atomu Hidrojen Atomu iletken metaller, içlerinde çok sayıda
serbest atom barındırırlar. Hidrojen ve karbon gibi maddelerse daha dengeli atomlara salıiptir ve elektrik akımının geçmesini engeller.
akımını yaratanlarsa bu serbest elektronlardır. Eğer bir ortamda çok sayıda serbest elektron bulunuyorsa bu ortamlar iletken ortamlardır. örneğin bakır içindeki fazla sayıdaki serbest elektronlar dolayısıyla iletkendir. Plastik veya lastik gibi maddelerde ise serbest elektron sayısı azdır , dolayısıyla iyi iletken değillerdir . i letkenliği kötü olan , bir başka deyişle elektrik enerj isini bir yerden diğer bir yere taşımayan maddeler yalıtkan maddeler olarak adlandırılır.
Elektrik bir telin içinden akıp gider. telin içindeki elektronlar bir basınçla iti l ir . Bu it ilme işlemi elektromotiv güç olarak adlandırılır ve bu gücün ölçü birimi volttur. Ülkemizde evlerdeki elektrik gücü 220 volt sanayi tesislerinde ise 380 voltttur. Bazı ülkelerdeyse ı ı o volt kullanılır . Volt , elektriğin kullanılacak mekana geliş gücü olarak da tanımlanabilir.
Belli bir noktadan bir saniyede geçen elektrik akımının miktarı amper ile ölçülür. Bir başka deyişle elektrikle
Temel Elektrik Bilgileri
çalışan herhangi bir aracın çektiği akımdır.
Bir kablonun çapı içinden geçen elektrik akımının direncini belirleyen bir etmendir. Çapı dar olan bir kablo, çapı geniş olan bir kablodan daha fazla elektrik akımına direnç gösterir. Direncin ölçü birimi Ohm'dur.
Elektrik enerjisinin belli bir zamanda belli bir işi yapması adına güç adı verilir ve güç watt ile ölçülür. Bir başka deyişle elektriğe bağl ı herhangi bir aletin harcadığı ve elektrik saat in in yazdığı birimdir. (kw/s) Kilowatt ı saat denilince elektrik sayacının ı 000 wattlık birimler halinde ı saate yazdığı harcamadır. ( ! kw= 1 000 w.) .
Bu birimlerin her biri arasında belli bir ilişki vardır . Basit bir formülle bu ilişkiler şöyle kurulabilir.
Volt= Watt ı Amper
Amper= Watt ı Volt
Watt=Arnpcr X Volt
ıs
26 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Elektrik akımının akt ığı tamamlanmış geçirgen bir yol , devre olarak adlandırılır. Bir devrede elektrik akımı iki biçimde yol alır. Bunlar ; Doğru Akım (Direct Current - DC - ) ve Alternatif Akım (Alternating Current - AC- )dır .
Bir devrede elektrik akımı daima negatiften pozitife doğru hareket eder. Yukarıdaki çizimde doğru akımın hareket yönüne dikkat ediniz.
Doğru akım devrede belli bir yöne doğru akar. Alternatif akım ise aralıklı olarak akım yönünü değiştirir, hareket belirli aralıklarla her iki yöne de değişikl ik
�-------' gösterir.
Bataryalar ı piller doğru akım kaynaklarıdır. Bataryalar bir başka deyişle aküler sulu ve kuru tip olmak üzere ikiye ayrılır. Sulu bataryalar şarj edilebilir. Sulu batarya bir kabın içindeki asit ve onun içendeki metalin reaksiyona girmesiyle elektrik üretir .
Kuru bataryalar ise her yerde yaygın olarak bulunan bil inen tipteki pillerdir . Pilin içinde bulunan
· metal bir çubuk ve
toz birlikte reaksiyona girerek elektrik enerj isini oluşturur. Çinko alkalin piller şarj edilemezken, nikel kadmiyum (NiCd) piller şarj edilerek tekrar tekrar kullanılabilir. Akü ve pillerin sinema ve televizyon aydınlatmasında kullanılması , uzak mesafelere kablolar aracı l ığıyla taşınması çok pratik değildir . Ancak küçük ampulleri yakmada , kamera üstü ışıkları çal ıştırmada kullanılır.
Elektrik üretmeye yarayan araçlardan biri de jeneratörlerdir, bir benzin veya mazotlu motora bağlı olan bir dinamonun çalışmasıyla elektrik enerjisi elde edilir. Hem DC hem de AC akım üreten jeneratörler vardır. Jeneratörler çeşit i boylarda olabili r , bunlar 30 amperden , 5000 ampere dek güç üretirler. Büyük güçler üreten jeneratörler çok gürültülü çalışt ıkları için sesli çekim yapılan mekanların uzaklarına yerleştiri l ir ve akım kablolarla çekim mekanına ulaştırılır , ayrıca kapalı kascılı izolasyonlu
jeneratör kamyonlarında da kullanılır. Küçük boyutlu olanlar arasındaysa neredeyse bir fısı l t ı gibi çalışanları vardır, bunlar küçük ölçekli çekimlerde büyük kolaylıklar sağlar .
Elektrik enerj isi elektrik santrallarında AC olarak üretilir, AC elektrik akımı akış yönünü saniyede ı 00 - ı 20 kez değiştirir bu da 50 - 60 Hertz'e eşittir.
3.2 Devreler
Elektrik akımının içinden aktığı ampul vb. elektrikli gereçlerin üzerinde olduğu geçirgen yola devre adı verilir. Devre üzerinde AC veya DC bir güç kaynağı da bulunur .
3.3 Sigortalar
Bir devrenin taşıyabileceği güç bellidir. Bir başka deyişle devreye hangi güçte kaç adet elektrikle çalışan araç
Temel Elektrik Bilgileri
bağlanabileceği bellidir , sözü edilen devreye daha fazla güç çeken araç ı cihaz bağlandığı zaman artan yük, yaygın terimiyle sigortaların atmasına neden olacaktır . Sigortalar ve devre kesiciler, devrenin taşıyabileceğinden fazla yük binmesi karşısında devredeki elektrik akımını kesen güvenlik sistemleridir . Eğer bir devreye kapasitesinin üzerinde cihaz bağlanırsa , devrenin direnci artar, direncin artması ise kabloların aşırı ısınması , dolayısıyla erimesine neden olabilir. Devre üzerinden yer alan sigortanın içinde aşırı ısı yükselmelerinde kolaylık.la eriyebilen bir tel parçası vardır. Devredeki direnç artıp kablo ısınmaya başlayınca sigorta içindeki ince tel parçası eriyerek devredeki akımı keser. Bu işlem yaygın kullan ımıyla sigortanın atması olarak adlandırıl ır .
Bir güvenlik tedbiri olarak devrenin gerektirdiğinden daha büyük değerde sigorta kullanmamak gereklidir . Sigorta attığı zaman eriyen telin yerine başka bir tel parçası bağlanır , bu uygula-
27
28 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
madan kesinlikle kaçınmak gerekl idir, çünkü tehlike yaratır . Bunun yerine aynı değerlere sahip yeni bir sigorta takmak gerekir .
Son yıllarda geleneksel sigortalar yerine devre kesiciler kullanılmaya başlanmıştır. Bunlar da sigortalarla aynı görevi yapar , ancak sigortanın at tığı zaman değiştirilmesi gerekirken devre kesicilerde sadece anahtarın kaldırılması devrenin çalışır hale gelmesi için yeterlidir.
3 .4 Voltaj Düşmesi ve Renk Isısına Etkisi
Eğer çekim yapılan mekan ile elektriğin sağlandığı yer arasındaki mesafe çok uzak ise , bir başka deyişle kullanılan kablo çok uzun ise artan direnç dolayısıyla vol taj düşecektir . Voltaj ın düşmesi tungsten filamanlı ampullerde. mamanın daha az ısınmasına dolayısıyla daha düşük renk ısısına neden olacaktır. Her ı o voltluk düşüş renk ısısının l 00°Kelvin düşmesine neden olur.
3.5 Kablolar
Kablolar genellikle iki veya üç tane yalıtımlı tel içerirler, yalıtımı sağlayan lastik veya plast ik bir koruyucuyla kaplanmışlardır . Çekimde kullanılan kablolar yeterli kalınlığa sahip değilse izolasyonu sağlayan koruyucular erir ve tehlikeli sonuçlar ortaya çıkar.
Uluslararası normlar elektrik kablolarında kendine özgü renklerin kullanılmasını beraberinde getirmişt ir . Buna göre:
Kahverengi veya siyah renk faz
Mavi renk nötr Sarı - yeşil boyuna çizgili kablo ise
toprak olarak belirlenmiştir.
1 1 Topraklı bir kablonun kesiti j----, ______ _
Kabloların iç inde bulunan bakır teller de kullanım alanlarına göre gerek yapı olarak gerekse çap olarak farklıl ıklar gösterirler. Bazıları tek parça sert telden oluşur, bazıları ise bir çok ince telin birbirilerine sarı lmasından meydana gelmiştir. Sert tek parça teller antigron kablo adıyla bilinir ve genellikle sabit hatların çekilmesinde ve tesisatlarda kullanı l ır . Bu kablolar NY A kablolar olarak da bilinir.
Bir çok ince telden meydana gelen kablolar ise elektrikli aletlerin fişlerini bağlamada veya uzatma kablolarında kullanılır. Bu tür kablolar FW kablolar olarak bilinir .
Tek parçalı NY A kabloların çapları ve kullanılabilecekleri güçler:
ı .5 m m . > ı o ampere kadar ı OX220= 2200 Watt güce kadar
2 . 5 mm > ı 6 ampere kadar ı 6X220= 3500 Watt güce kadar
4 .0 m m . > 2 5 ampere kadar 25X220= 5500 Watt güce kadar
Temel Elektrik Bilgileri
Çoklu FW kabloların çapları ve kullanılabilecekleri güçler:
ı .5 mm > 6 ampere kadar 6X220=750 watt güce kadar
2 . 5 mm > ı o ampere kadar ı o X 220 = 2200 Watt güce kadar
4.0 mm > 26 ampere kadar 26 X 220 = 3500 Watt güce kadar
3.6 Biraz da Uygulama
Formülümüz şöyleydi:
Amper x Volt = Watt
örneğin sigortamızın kaldırabi leceği güç ı 6 Amper ve akım ise 220 volt olsun. Bu mekanda kullanılabilecek aydınlatma kaynaklarının toplam gücü : ı 6 X 220=3520 waıı olur. Bu mekanda üç adet 800 Watt'lık bir adet ı 000 Wattlık ve iki adet de 60 Wattlık aydınlatma kaynağı kullanabiliriz.
Kullanılması gerekli aydınlatma kaynakları için kaç amper dolayısıyla ne
29
30 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
güçte bir sigorta ve devre kesici kullanılması gerektiği ise şöyle hesaplanabilir:
Watt ı Volt = Amper
örneğin bir çekimde iki adet ı 000 Wattlık. üç adet 800 Wattlık dört adet de soo Wattlık toplam 6400 Watt aydınlatma kaynağı kullanmak zorunda olalım ve voltajımız ise 220 v . olsun . Bu mekanda bize gereken sigortanın amperi ; 6400 ı 220 = 29. ı olmalıdır.
Kısaca Günümüzde gerek stüdyoda, gerekse stüdyo dışında elektrikle çalışan aydınlatma kaynakları oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır. Bir film setinde veya stüdyoda, gerek kullanılan cihazların sağlıklı çalışmasını sağlamak, gerekse can güvenliği için belli elektrik terimlerini bilmekte yarar vardır.
Bölüm İçin Kaynakça Değişik Ansiklopedilerin Elektıik n1JCkleleri . Morand. Geneveieve. Madde, Elektrik. Eneıji, Gelişim Yayınları, ısıanbul, 1975.
{) 4'1 " "' 4 BOLU1V1 · ısısı ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümde ışığın temel özelliklerinden ve değişkenlerinden biri olan renk ısısına değinilecektir. Farklı aydınlatma kaynaklarının farklı renk ısılarına sahip olduğu bilinmektedir. Görüntü yönetmeninin temel araçları olan aydınlatma kaynaklarının renk ısılarındaki farklılıklar hem teknik olarak, hem de estetik boyutlarda görüntülenen sahneyi etkileyecek, filme veya video banda aktarımda renk değişiklikleri ortaya çıkacaktır. Bölümde doğal ve yapay aydınlatma kaynakları ve özellikleri, renk düzeltme ve özel etki filtreleri konularına değinilecektir.
4. ı Işığın Özellikleri
Işığın temel olarak üç özelliği vardır. Bunlar ışığın rengi veya renk ısısı , ışığın yoğunluğu ve ışığın niteliğidir . Bu ve takip eden bölümlerde ışığın bu özelliklerine ve değişkenlerine değinilecekt ir. Sinemanın ilk yıllarıyla karşılaştırılacak olursa günümüzde kullanılan film duyarkat ları son derece h ızlı . gren açısından da oldukça az grenli ve keskin detaylar veren yapıdadır. Televizyonda kullanılan kameralar da daha az ışıkta daha iyi görüntüler üretebilir durumuna gelmiştir. Tüplü kameralar , onları takip eden CCD elemanlı kameralar , gelişen elektronik ve bilgisayar teknoloj isine bağlı olarak geliştirilmekte olan, sayısal (digital) kameralar görüntü yönetmenlerine büyük kolaylıklar sağlamaktadır .
32 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Gelişmelerin yalnızca fi lm ve video teknoloj isinde olduğunu düşünmek yanlış olacaktır. Gelişme sektörün tüm dallarında sürmektedir. Bu gelişmelere aydınlatma araç ve aksesuarları da dahildir. Fotoğraf. sinema ve televizyonda kullanılan aydınlatma araç ve gereçleri görüntü yönetmenlerinin çalışmalarında büyük esneklik sağlamaktadır. Son yıllarda sözü edilen sektörlerde kullanılan aydınlatma araçlarının çeşitliliği, birlikte kullanılan bu kaynakların renk ısılarının dengelenmesi konusunu da beraberinde getirmiştir.
Bir görüntü yönetmeni kullandığı kaynakların renk ıs ılarını çok iyi bilmek ve farklı aydınlatma kaynaklarının renk ısılarını dengeleyebilmek için kullanılan filtreleri de çok iyi tanımak zorundadır.
insan gözü yaşam deneyimleri dolayısıyla renkleri olması gerektiği gibi algılar. örneğin, beyaz bir kağıt parçası . gün ışığında da, çalışma masasındaki tungsten ışık kaynağı altında da floresans ışık kaynağı altında da hep beyaz
olarak algılanır. Aynı biçimde evde kullanılan tungsten filamanlı bir ampulün ürettiği ışığı da, floresans bir ampulun ışığını da , gün ışığını da hep beyaz ışık olarak algılanır. Bil indiği gibi herhangi bir kaynaktan çıkan ışıkta yalnızca belli dalga boyları baskındır ve tüm renközü (hue) veya renkısısı bu dalga boyları tarafından belirlenir.
Renkli film emülsiyonu yaln ızca belli dalga boylarına. bir başka deyişle , belli renkısılarına duyarlı olarak üretilmiştir ve yalnızca o renkısısını üreten aydınlatma kaynağı altında doğru tepkiler verir.
Siyah beyaz (pankromatik) film ise spektrumun mavi bölgesine doğru daha hassast ı r . dış çekimlerde doğal ışık alt ında kullanıldığı zaman gökyüzü normalden daha açık renk, deri tonları ise daha koyu renkte çıkar . Tonları olarak elde etmek isteyen bir fotoğrafçı veya görüntü yönetmeni kamerasının önünde kullanacağı sarı turuncu veya kırmızı tonlardaki bir filtre ile baskın olan
mavi rengi engeller ve daha doğala yakın tonları elde eder.
Filtreler cam veya jelatinden yapılan kamera objektifinin önünde kullanılan veya aydınlatma kaynağıyla birlikte kullanılan saydam veya yarı saydam aksesuarlardır. özelliklerine göre kendi görünebilir renklerini geçirir ve diğer renkleri engelleyerek film emülsiyonu üzerinde oluşan görüntüyü etkiler.
Renk ısısı konusu renkli film veya renkli video çekimlerinde önem kazanır. Görüntü yönetmeni doğru renkleri elde etmek adına doğru ışık kaynakları ve doğru fil treler kullanılmak durumundadır. Tungsten bir ışık kaynağının renk ısısına göre dengelenmiş bir film, tungsten ışık altında kullanılırken doğru renkler verirken, gün ışığı altında renkler mavileşecektir , günışığına dengeli bir film emülsiyonu ise gün ışığı altında doğru renkleri verirken, tungsten ış ık kaynağı altında kırmızı renk hakim olacaktır . Dolayısıyla ışık kaynağının renk ıs ısı ve film emülsiyonunun renk den-
Renk Isısı
gesi konuları mutlaka bir çekim sırasında göz önünde tutulması gereken kavramlardır.
Video kameralarda ise kamera üzerinde bulunan elektronik devreler görüntü yönetmenine değişik renk ısılarında otomatik olarak doğru renklerde çekim yapma olanağı sağladığı gibi , objektifin hemen arka kısmında bulunan elle ayarlanabilen filtreler de doğru renkleri sağlamaya yardımcı olur . Elle ayarlamada belli bir ışık kaynağı alt ında beyaz renk referans olarak alınır. Belli model kameralarda ise fabrika çıkışında beyaz rengin referans olarak alındığı , önceden çeşitli renk ısılarındaki aydınlatma kaynakları için ayarlanmış devreler de bulunur .
Eğer bir nesne, örneğin: bir elektrik ocağının rezistansı ısıt ılacak olursa , onun ısısının yükseldiğini bil inir . öncelik.le ısı hissedilir. ısı yükseldikçe rezistansta koyu kırmızıdan başlayıp sarıya dek uzanan bir değişim gözlenir. Renkteki bu değişim Kelvin {K0) derece-
33
34
KELVIN, Slr Wllllam 'Ibıımas
(1824 - 1907) İsk0<,1'alı biliminsanı. Mühendislik,
matematik ve fizik temel çalışma alanları oldu.
Kendi adıyla anılan birimle ölçülen mutlak sıcaklık
ölçeğinin yanısıra termocli-namik elekııik ve
manyelizrna konularında çalışmalar yaptı. Çağclaş fiziğin oluşturulmasında önemli bir yere sahiptir.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
siyle ölçülür. Kelvin ölçeği ı 9. yüzyılın sonlarında Lord Will iam Kelvin'in geliştirdiği bir sistemdir.
Kuramsal olarak siyah bir karbon nesnenin oda sıcaklığında sıfır ışık yansıttığı kabul edil ir . Bu karbon nesnenin ısı t ı lması sonucunda düşük ıs ılarda kırmızı , yüksek ısılarda ise turuncu , sarı ve maviye dek giden renközü (hue) verdiği kabul edilir. Isıt ılan bu bloğun önce santigrad cinsinden (C0) ısısı ölçülür , bu ısıya 273° C eklenerek renk ısısı bulunur. Sözü edilen -273° c mutlak sıcaklık adı verilen ve yine kuramsal olarak tüm moleküler akt ivitelerin durduğu kabul edilen bir s ıcakl ıkt ır . Bilindiği gibi suyun 0° C'da donduğu kabul edil ir , buna göre 0° c = -273° K'dir. Kelvin ölçeği akkor bir kaynağın renk ısısını ölçmek için ideal bir yoldur, çünkü akkor kaynakların spektrumdaki tüm renk-leri verdiği kabul edilir, ancak floresans veya belli ark ışığı kaynaklarının renk ısısını Kelvin değerleriyle doğru olarak belirlenemez çünkü spektrumdaki tüm renkleri yaymazlar. Bu tür kaynaklar
için ilişkisel renk ısısı kavramı kullanıl ır .
Filmler ışık değişimlerine insanlar gibi adapte olamazlar, bu yüzden film üreticisi firmalar , film emülsiyonlarını değişik renk ısılarına tungsten ış ığa (indoor) , 3200° K veya 3400°K ve gün ışığına (daylight) 5500°K'e dengelenmiş olarak üretilirler. Görüntü yönetmenleri , kullandıkları filmler arasında renk tonları açısından farklık ve gren farklıl ığı olmaması içen genellikle hem iç hem de dış çekimlerde bu emülsiyonlardan yaln ızca birini kullanıp filtreleme yolunu tercih ederler. Genellikle de tercih edilen film renk ısısı 3200°K'dir, bu film dış çekimde kullanılmak istendiği zaman kamerada #858 turuncu filtre kullanılır ve 5500°K lik günışığı 3200°K tungsten ış ığa uyarlanmış olur. Fotoğrafçıl ıkta tungsten ışık kaynakları az kullanılır , o yüzden piyasada bulunan fotoğraf fi lmleri günışığına dengelenmiştir . Tungsten fotoğraf filmleri de vardır ancak çok yoğun olarak kullanılmaz.
( çeşilli aydınlatma kaynaklarının yaklaşık renk ısısı değerleri için bkz. EK ı )
4 . 2 Günışığı
Günışığının renk ısısı neye göre belirlenir? Bilindiği gibi günışığının renk ısısı her ne kadar adı günışığı olsa da günün her saat inde aynı değildir . Günışığının rengi güneşin gökyüzündeki pozisyonuna göre değişiklik gösterir . Güneş ufka yaklaştıkça atmosfere giriş açısı değişecek ve daha kalın bir atmosferden geçerken daha fazla toz ve diğer partiküller tarafından daha fazla emilecek ve kırılacak rengi beyazdan sarıya, kırmızıya dek değişecektir . Bunun sebebi ise sadece uzun dalga boylarının (kırmızı) yeryüzüne ulaşmasıdır . Sabahın erken saatlerinde , gündoğumunda ve akşam saatlerinde günbatımında güneş ışığı dünyayı daha sarı , daha turuncu aydınlatı rken , gün ortasında güneş ışınları daha dik gelir ve daha maviye giden renkler oluşur. Günbatımı sırasında günışığının renk ısısı 2000°K civarında olur. Güneş ışınlarının atmosfere giriş açısı günışığının da renk ısısını belirler.
Renk lsısı
o
o -- ı �111111111111�
Güneş öğle üzeri tam tepedeyken spek-� trumun mor ucundaki dalga boyunu daha_
fazla geçirir. Gün batımındaysa mor ve mavi dalga boyları dağılır ve günbatımında bildiğimiz kırmızılık oluşur.
Kuramsal olarak güneş ışınlarının dünyaya 6000°K - 7000°K civarında ulaştığı kabul edil ir . Atmosfere dik olarak girdikten sonra güneş ışınları atmosferde dağılırlar, dağılan ışık ışınları kısa dalga boyları . bir başka deyişle spektrumun mavi bölgesinde yer alan ışınlardır , dolayısıyla günışığının değeri 5500°K civarına düşer. Bu gün ışığının renk ısısı olarak kabul edilir. Çok parlak güneşli ve açık günlerde atmosfere giren yüksek Kelvin değerindeki güneş
35
36 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ışıkları atmosferde mavi dalga boylarını dağıtıp atmosferde yansıt t ıkça Kelvin değeri yükselecektir. Parlak güneşli ve beyaz bulutlu günlerde bu değer ı o .000°K den 20.000°K'e dek ulaşacaktır.
4.3 Tungsten Ampuller
Film ve video prodüksiyonunda kullanılan temel ışık kaynağı akkor filamanlı lambalardır. Bu lambalar tungsten ve tungsten halojen olmak üzere ikiye ayrılır.
Edison'un icat ettiği lamba, evlerimizde kullanılan lambaların atası tungsten filaman değil karbon filaman kullanıyordu ve çok zayıf ışık veriyordu. ı 909 yılından it ibaren tungsten filaman geliştir i ldi ve aydınlatmada kullanılmaya başlandı . Karbon filamanlı ampullere göre hem daha uzun ömürlüydü hem de daha fazla ışık veriyordu ve sinemada kullanılmaya başlandı .
Havası alınmış cam bir fanusun içinde tungsten filaman tel bulunur. bu tele elektrik akımı uygulandığı zaman tel elektrik akımına direnç gösterir ve ısınır. Bu ıs ınma sonucunda ışık yaymaya başlar. Fanusun içinde bulunan azot gazı filamanın okside olmasını önler.
Bu türler için en yaygın örnek evlerde kullanılan ampullerdir Bu aydınlatma kaynaklarının çok verimli oldukları söylenemez . Tükett ikleri güce göre (Watt olarak ölçülür) ürettikleri ışık (lümen olarak ölçülür) oranı düşüktür. Evlerde kullanılan lam-baların güçleri 1 0-250 Evlerde watt arasındadır. kullanılan ürettikleri ışık watt başına �-
a_m_p_u_
l_� ı 4- ı 8 lümen arasındadır ve renk ısıları da düşüktür ( ,,,,2900°K ) . Ampul kullanılıp ömrü azaldıkça renk ısısı da düşer. Renk ısısının düşme nedeni tungsten filamanın yüksek ısıda
parçacıklara ayrılarak siyah toz halinde fanusun içine düşmesi , giderek incelen tungsten telin ise bir süre sonra çok parlak bir ışık vererek kopmasıdır . Bu olay halk arasında "ampulün yanması" veya "ampulün bitmesi" olarak adlandırılır.
Yukarıda sayılan gerekçeler dolayısıyla evlerde kullanılan ampuller sinema ve video yapımlarında kullanılmaz. Ancak çekim yapılan mekanlarda bulunuyorsa kullanılmaları düşünülebilir . 500 Watt gücünde olup profesyonel amaçla kullanılan ampuller fotoflood lambalar olarak adlandırılır ve özellikle fotoğrafçılar tarafından portre çekimlerinde kullanılır . Fotoflood ampullerin renk ısısı 3400°K'dir . Renkısısı 3400°K değerindeki aydınlatma kaynakları A tipi renkli emülsiyonlarla (3400°K'e dengelenmiş emülsiyonlar) ve pankromatik filmlerle kullanılır.
4.4 Tungsten Haloj en Ampuller
Bilindiği gibi halojenler periyodik tablonun vııa grubunu oluşturan beş
Renk ısısı
kimyasal elementtir. Bunlar floür (F) , klor (Cl) , brom (Br) , iyot (!) ve astain(At)dir. Edison ı 880'li yıllarda bir halojen gazın, örneğin iyotun akkor ampul fanusuna pompalandığı zaman, tungstenin en aşağı 3000°C 'ta ulaşarak çok parlak bir ışık vereceğini ve yanmış tungsten
Tungsten l1alojen ampuller sinema endüstrisinde en çok kullanılan ampulleridir.
parçacıklarının (siyah tozların) filaman üzerinde tekrar toplanabileceğini hesaplamışt ı . Bunun ıçınse cam fanusun veya zarf olarak adlandırılabilecek kılıfın çok küçük olması gerekl iydi . Ancak hiç bir kap bu denli yüksek ısıya dayanamıyordu. ı 950 yılında General Electric şirketi yüksek ısıya dayanıklı quartz camı ürett i . Bu gelişme üzerine tungsten halojen ampullerin üretimi olanaklı hale geldi .
37
38
DIMMER
( AZALTICI): Film veya televizyon çekimlerinde
ışığın ıniktannın yava� yavaş azaltılıp
çoğaltılmasına yarayan aygır.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Tungsten halojen ampullerin yüksek ışık güçleri (20 lümen /Watt) , ampullerin zaman içinde kararmamalarının önlenmesi , renk ısısının ampulün kullanılma süresi içinde hiç düşmemesi ve ortalama ömürlerinin uzun olması (yaklaşık 4000 saat) bu ampulleri kısa sürede sinema endüstrisinin standart ampulü haline getirdi . Tungsten halojen ampuller 3200°K sabit ışık vermek üzere tasarlanmıştır.
4.5 Güvenlik
Bu tür ampullerin en olumsuz yanı açığa yüksek ısı çıkarımalar ıdır . dolayısıyla kullanımları sırasında gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır. Ampuller sıcakken çıplak elle dokunulmamalı . hal ı . perde , ahşap malzeme gibi kolaylıkla tutuşan maddelerden uzakta tutulmalıdır. Ayrıca bu ampullere soğukken bile çıplak elle dokunulmamalıdır. ampul üzerinde oluşacak parmak izleri ve elden lambaya geçecek kir ve yağ birikintileri
ampul üzerinde dal1a sonra ampulün çatlamasına veya farklı renklerde ışık vermesine neden olabilir. Ampullerin değiştirilmeleri sırasında satın alınan ambalajın içinden çıkan sünger veya özel yumuşak bezler kullanılmalıdır . Tungsten mamanın en büyük düşmanı sarsınt ıdır , özel l ikle ampuller soğumadan lambaların yerleri değiştirilmemelidir ve sallanmamalıdır. Bu tür aydınlatma kaynakları . ışığın yoğunluğunu ayarlamaya yarayan dimmerlerle kullanıldığı zaman renk ısısında düşmeler olur ve renkler kırmızıya doğru gider. Bu tür kullanımlarda renk ısısı ve renkteki değişimlere dikkat etmek gereklidir.
4.6 Floresans Ampuller
Bir görüntü yönetmeni için en büyük sorunu çıkartan aydınlatma kaynaklarından biri floresan ampullerdir . Ortalama ömrünün ı 0.000 saat ve veriminin 40-80 lümen /Watt olması floresan ampullerin l1er yerde kullanılır olmasını
da beraberinde getirmiştir. Okul , fabrika , mağaza . büro gibi mekanlarda en çok kullanılan aydınlatma kaynağı olması , bu tür ampulleri sözü edilen mekanlarda yapılan çekimlerin temel sorunlarından biri hal ine getirmesi için yeterli olmaktadır. General Electric firması tarafından 1 938 yılında geliştirilen bu ampulün çalışma ilkesi , onun görüntü yönetmenleri tarafından istenmemesinin nedenidir. Kısaca bu ampulün çalışma ilkesine göz at ılacak olursa konu daha açık hale gelecekt ir.
Floresan ampuller içinde alçak basınçlı gaz ve civa buharı bulunan cam tüplerdir . Bu cam tüpün iki ucunda elektrik enerj isi uygulandığı zaman tüpün içindeki gazı ısıtan ince teller vardır . Tüpün içindeki gaz elektronların tüpün içinde bir uçtan bir uca gitmesini sağlayan iletken bir ortamdır. Akım verildiği zaman atomlar iyonlaşır ve morötesi (ultraviyole ) ışınlar verir. Bilindiği gibi morötesi ışınları gözle görme olanağı yoktur, ancak floresan tozlarla sıvanmış olan cam tüpün iç yüzeyine değdikleri
Renk ısısı
anda gözle görünen bir ışık haline gelir. Tüpün iç yüzeyini kaplayan floresans tozların bileşimi ampulün rengini de belirler.
Floresan lambaların sinema ve televizyonda kullanılmamalarının temel nedenlerinden biri de sabit ışık vermemeleridir . Lambaya giren alternatif akıma göre ışık zaman zaman titremeler yapar . Gözle de hissedilebilen bu titremeler emülsiyonu veya video bandı daha belirgin biçimde etkiler.
1 �) Floresans ampuller ekonomik olmaları �
dolayısıyla kısa sürede lıer alanda� kullanılmaya başlandı.
Eğer çekim yapılan mekanda floresan ampuller varsa bunlar bir biçimde filtrelenmelidir . Filtrelenme işlemi ya her bir floresan ampulün tek tek jelatin filtre ile sarılmasıyla veya kamera önünde floresan fi l trelerinin (FLA FLB)
39
40 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılmasıyla gerçekleşebilir. Diğer bir yol ise her biri görünebilir spektrumun değişik ışımalarını veren floresan lambaların birlikte ve dengeli biçimde kullanılmasıdır.
Son yıllarda bazı floresans lamba üreten firmalar, özellikle sinema ve televizyon endüstrisinde kullanılmak üzere, tüplerini iç yapısında değişiklikler yaparak yeni ampuller üretmişlerdir.
Geleneksel floresans tüplerdeki bir çok sorunu ortadan kaldıran bu lambalar, daha geniş alanlara yumuşak ve gölgesiz ışık verdikleri ve daha az ısı ortaya çıkartıp daha az enerji tükettikleri için özellikle stüdyo kullanımlarında " soğuk ışık" adıyla kullanım alanı bulmuşlardır.
4. 7 Ark Lambaları
Ark lambaları kabaca ikiye ayrılır. Bunlar : a)Karbon Ark Lambalar ve b)Kapalı Ark lambalardır .
Karbon ark lambalar sinema ve televizyon endüstrisinde kullanılan ve bilinen en güçlü aydınlatma kaynaklarıdır . Sinemanın i lk yıllarından beri bil inen ve kullanı lan aydınlatma kaynakları arasındadır. Sinema ve televizyonda sert , yoğun gün ışığı gerektiren veya sert ay ışığı efekti gerektiren durumlarda kullanılan , kullanılması ve bakımı oldukça zahmetli bir kaynakt ır. Tercih edilme nedeni yukarıda da sözü edildiği g ibi çok güçlü olması ve renk ısısının 5800°K , bir başka deyişle fotografik gün ışığına çok yakın olmasıdır. ı 80 ı yıl ında Sir Humprey Oavy tarafından icat edilen bu lambanın kullanılabilmesi için 72 volt üreten bir oc jeneratöre gereksinim vardır , ayrıca her kırk dakikada bir lambanın karbon çubuklarının değişt irilmesi ve sürekl i olarak t ıraşlayacak bir teknisyenin olması zorunludur.
Son yıllarda sinema endüstrisinde devrim sayılacak gelişmelerden biri kapalı ark lambaları olarak bi l inen fotografik günışığına çok yakın renk ısısı olan lambaların kullanılmaya başlamış olmasıdır . Bu tür lambalar alternatif akım ile çalışır, lambayı çalıştırabilmek için yüksek voltaj sağlayan bir starter ve akımı düzenleyen bir balasta gereksinim duyulur.Bu tür ark lambaları HM! , cıo ve csı gibi tipler ve adlarla bilinir .
HM! (Hydrargyrum Medium ArcIodide) lambalar günışığı gibi yoğun ve aynı renk ısısında ışık yayan aydınlatma elemanlarıdır. Sinema ve televizyonda yaygın biçimde kullanılan bu lambalarda filaman yerine civa buharı ve metal iyot ile doldurulmuş fanusun içinde iki elektrod bulunur. Bu iki elektroda uygulanan elektrik akımı bir ark oluşturur ve ışık verir. HM! lambalar tungsten halojen lambalardan çok daha etkili ve onlardan çok daha az ısı açığa çıkartan lambalardır . 2500 Wattlık bir HM! lamba 240 .000 lümen ışık verirken 2000 Wat tl ık tungsten halojen bir lamba
Renk ısısı
50000 lümen ışık verir. 3200°K renk ısısına sahip tungsten halojen ampullerden farklı olarak da 5500°K renk ısısına sahiptirler.
Olumsuz yanları ise gerek lambaların gerekse balastın çok ağır olması . çok enerj iye gerek duyması ve ampullerinin tungsten halojen lambalarla kıyaslandığı zaman daha pahalı olmasıdır.
CID lambalar da 5500°K renk ısısına sahiptir. csı lambalar ise 4200°K renk ısısına sahipt ir , csı lan kullanım durumlarına göre hem tungsten, hem de günışığı emülsiyonlara göre filtrelemek gerekir.
4.8 Filtreler
Filtreler fotoğraf, sinema ve televizyonda kullanılan en önemli aksesuarlar arasındadır. Gerek estetik gerekse teknik nedenlerle kullanılan filtreleri öncelikle SB ve renkli emülsiyonlar için
4 1
DAVY, Slr Hıımpry ( 1778 - 1829) İngiliz bil
iminsaru. Ağırlıklı olarak kimya konusunda çalıştı. Bir çok buluşa imzasını attı. Bu çalışmaları arasınc1'1 en önemlilerinden bir tanesi Davy lambası olarak da bilinen madencilerin kullandığı güvenlik lambasıdır. Ayrıca elektrik üzerine yaptığı çaylışmalar sırasında ark lambasının kuramsal temelleıini attı.
42 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılanlar olarak ikiye ayırabiliriz. SB görüntülemede tonların , kontrastların doğru olarak yaratılmasında kullanıldığı gibi , renkli emülsiyonlarda da renklerin doğru olarak ortaya konmasında filtrelerden yararlanılır.
Filtreler, objekt iften geçerek film üzerine düşen ışığı emen , engelleyen veya renklerine etki eden , cam. jelatin vb. gibi malzemelerden çok hassas olarak üretilmiş optik aksesuarlardır. Filtreler emilen ışığın oranı , ışığın kalitesi ve görüntülenen nesnenin renkleri , kullanılan filmin türüne bağlı olarak, sinemada perdeye yansıyan televizyonda ise ekranda izlenen görüntü üzerinde etkilerinin gösterirler. Bilindiği gibi beyaz (renksiz) ışık kırmızı , yeşil ve mavi ışığın bileşiminden oluşur. Diğer tüm renkler ise bu üç temel rengin belli oranlarda karışmalarından meydana gelir . Objektifin önünde kullanılan herhangi bir renge sahip filtre. beyaz ışığı oluşturan, mavi , yeşil ve kırmızı renklerin film üzerine düşen oranlarını bell i biçimde değiştirir. Bu değişiklik renkli filmin kul-
!anıldığı durumlarda . elde edilen görüntünün tüm renklerine etki etmek biçiminde olurken, SB filmde ise kullanılan filtre görüntülenen nesne veya sahnenin göreceli parlaklıklarını değiştirmek biçiminde olmaktadır .
örneğin bir sahnenin görüntülenmesinde kırmızı bir filtrenin kullanıldığını düşünelim, görüntüleme işleminde eğer renkli bir film kullanılıyorsa . sonuçta elde edilen görüntü tek renk (monokromatik) kırmızı olacaktır. Çünkü kırmızı filtre mavi ve yeşil renklerin tümünü emerken kırmızı rengi geçirecekt ir dolayısıyla görüntü yalnızca kırmızı renk tarafından oluşturulacaktır . SB bir emülsiyonun kullanılması durumunda ise tona! değerlerin değişmesi sonucunda örneğin ; mavi gökyüzü koyu gri . beyaz bulutlar fırtınalı bir günün bulut renklerinde olur. Kırmızı dudaklar veya tuğla ve kiremitler ise beyaz görünür.
Belli filtreler objektiflerin önünde kullanıldığı zaman geçen ışığın miktarını azaltacağı için pozlamaya dikkat etmek
ve "filtre faktörü" nü göz önünde tutmak gereklidir.
SB çalışmalarda filtreler renk düzeltme, renkli filmlerde ise ışık dengeleme veya dekamired (decamired) filtreleri olarak adlandırılabilir . Ayrıca özel etkiler ve estetik uygulamalar için hem renkl i , hem de siyah beyaz görüntülemede kullanılan özel efekt filtreleri de vardır, bunlar yıldız, sis , yumuşak görüntü vb . gibi filtrelerdir.
üretici kuruluşlar ürettikleri filtreleri belirlemek için belli kodlama ve numaralama sistemleri kullanılar. Zaman zaman da filtrenin yapt ığı etkiyi tanımlayan adlarla anılırlar, örneğin ; sarı , kırmızı , turuncu, dörtlü yıldız, altılı yıldız gibi , ancak tüm dünyada referans alınan ve yaygın olarak kullanılan kodlama biçimi Kodak Wratten numaraları üzerine kurulmuş olanıdır .
Yukarıda da sözü edildiği gibi filtreler f i lm üzerine düşen ışığın miktarını azaltırlar , bundan dolayı poz düzeltmesi mutlaka yapılmalı filtre faktörü hesaba
Renk Isısı
katılmalıdır. Poz ölçümünü objektiften geçen ışığa göre yapan TTL t ipi fotoğraf ve film makinalarında poz düzeltmesi yapmaya gerek yoktur, ancak böyle bir ölçüm yapma olanağımız yoksa filtre faktörü mutlaka göz önünde tutulmalı ve gerekli poz düzeltmesi buna göre yapılmalıdır.
Filtre faktörü pozlamanın mutlaka artırılması gereken miktarıdır. Bu faktörler filtrenin kullanma kılavuzunda veya filtre üzerinde ı X , ı ,SX, 2X, 3X gibi değerlerle mutlaka gösteri l ir . Pozlamanın düzeltilmesinde bir çok yöntem kullanılabil ir . Bunlardan ilki kullanılan filmin ASA ı ıso türünden hız değerini filtre faktörüne bölerek ve çıkan değeri ASA ı ıso değeri olarak uygulanmasıdır. örneğin 400 ASA değerinde bir SB film kullanıldığını ve bu filmle birlikte filtre faktörü 2X olan bir filtre kullanıldığı varsayılacak olursa , yukarıdaki tanıma göre pozlama için temel alınacak yeni ASA değeri 200 ASA olacaktır.
Filtre faktörü f/stop ve örtücü hızı
43
(1840 - 1926): İngiliz mucit ve fotografık malzeme üreticisi. 1878 yılında fotoğraf malzemeleri üretimi ve satışı işini kurdu. O dönemde fotoğraf makinalannda kullanılan cam filmleri üretiyordu. 1906 yılında İngiltere'de ilk pankromatik fotoğraf camlannı üretti ve önemli bir filtre üreticisi oldu. 1912 yılında Eastman Kodak Wratten'in firmasını satın aldı ve Wratten adını fil-
44 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
bağlamında da kullanılabilir . Giren ışık miktarının azalmasına koşut olarak diyafram açılabilir veya örtücü hızı düşürülebilir. Filtre faktörü 2X olan bir filtre kul lanıldığını düşünelim ve poz değerinin 64 ASA bir film için 1 /60 f: ı 6 olsun pozlama örtücü hızını ı /30'a düşürerek veya diyaframı f: ı ı e dek açarak düzeltilebilir.
Her ne kadar filtreler fotoğrafçılıkta kullanılan diğer aksesuarlara göre daha ucuz malzemelerse de yüksek kaliteli optik malzemelerden üretilmiş olmaları gerekmektedir. Kullanılan malzemenin kalitesinin düşmesi optik yanılgılara ve renkte değişikliklere sebep olabilir .
4.8. 1 Siyah Beyaz Filmlerde Kullanılan Filtreler
Günümüzde genel amaçlı olarak kullanılan SB filmler pankromatik filmlerdir. bir başka deyişle bu filmler tüm renklere karşı duyarl ıdırlar. üretilen bu filmler kusursuz görünmelerine karşın
zaman zaman fotoğraflanan nesnenin /sahnenin tonlarını gözün gördüğü gibi kaydedemezler. Gökyüzü gibi mavi tonlar daha açık renk çıkarken. kırmızılar daha koyu çıkar. Bunlar ancak profesyonel gözlerin farkedebilecekleri küçük kusurlar olsa da ciddi amatörler ve profesyoneller sürekli olarak renk düzeltme fil !relerini kullanırlar.
a) Sarı Filtreler ( Ycllow) Sarı filtreler kontrast ı art ır ır . Bu
amaçla en çok kullanılan filtrelerden biri No.8 (Sarı 2) olarak adlandırılan fi ltredir. Bu filtre gökyüzünü koyulaştırıp bulutları belirgin hale getirirken kırmızı ve yeşil renkleri açar . Bunun nedeni sarının yeşil ve kırmızı renklerin bileşimi olmasıdır. Sözü edilen sarı filtreden kırmızı ve yeşil serbestçe geçerken mavi rengin bir kısmı engellenir , sonuç olarak da baskıda daha doğal gri tonlar elde edilir.
Sarı filtreler aynı zamanda güneş alt ında kar sahnelerinin görüntülenmesinde de yarar sağlar, gölgelerin kar üstünde oluşturduğu mavi ışığı emerek
daha iyi görüntülerin elde edilmesini sağlar.
Sarışın tenler ve sarı saçlar bu filtrelerle açıklaşırken , mavi gözler koyulaşır ve çiller yumuşar, ağaç kabuklarındaki detayları ortaya çıkartmada sonbaharda yapraklardaki tona! farklılıkları ortaya çıkartmada sarı filtre kullanılır .
Sarı filtrelerde No. 8 (sarı 2) ilk tercih edilecek filtrelerden biridir ve SB emülsiyonla birlikte bir renk düzeltme filtresi olarak düşünülebilir . Ancak koyu gökyüzü , kontrası deniz manzaralarının görüntülenmesinde No. 9 (Sarı 3 ) ve No. ı s (Koyu sarı) kullanılacak filtreler arasındadır.
b) Koyu Sarı - Turuncu Filtreler (Orangc)
Koyu sarı ve ve turuncu filtreler bu dizgedeki en koyu filtrelerdir . gökyüzünü çok daha fazla koyulaştırır. kar, kum ve kayalıklarda dokuyu ortaya çıkartmada , sarı ve kırmızı nesnelerin
Renk ısısı
tonlarını iyice açmada kullanılır. Bu filtrelerin pusu yok edici özellikleri vardır. insan yüzü görüntülenirken (zenci olmadığı sürece) yüzler solgun, dudaklar daha açık renk çıkar. Koyu sarı filtre hava fotoğrafçılığında pus giderici olarak kullanıl ır , özellikle ufka yakın mekanların çok yüksekten fotoğraflanmasında , kentlerin havadan fotoğraflanmasında mutlaka kullanılması gereken bir filtredir.
Turuncu filtre sarıdan kırmızıya dek olan dizgedeki renkleri açarken, yeşilden mora dek olan dizgedeki renkleriyse koyulaştırır.
c) Sarı - Yeşil Filtreler (Ycllow -Grecn)
Bu filtreler de sarı dizgesindeki filtrelerde olduğu gibi kontrastı artırır. Mavi renkler daha belirgin hale gelirken . yeşil renkler daha açılır , beyaza doğru kayar . Kırmızı renkleri daha doygun verir . Gökyüzünün, deniz kenarlarının ve karlı manzaraların görüntülenmesinde kullanılır.
45
46 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
d) Yeşil Filtreler (Grcen) özellikle yeşil lerin çekiminde kon
trastı azaltmada kullanılır. Kırmızılar daha koyu ve belirgin çıkar. Doğada özellikle ağaç , yaprak ve bi tki çekimlerinde başarılı sonuçlar verir .
e) Kırmızı Filtreler (Red) Kırmızı filtreler, sarı filtrelerle yaratı
lan etkileri çok daha yoğunlaşt ırarak daha dramatik etkilerin ortaya çıkartılmasında kullanıl ır .
Açık kırmızı filtre gökyüzünü çok koyulaştırır. insanların görüntülenmesinde kullanıldığı zaman ten renkleri iyice beyazlaşır . Mimari çekimlerde önerilen bir f i l tredir , kontrast ı art ır ır . Doğada kırmızı renkli nesnelerin, örneğin kırmızı çiçeklerin renklerini açarken yeşil tonları koyulaştırır.
Kırmızı ı olarak bilinen filtre . fırtınalı gökyüzü ve deniz sahnelerini yaratmada kullanılan bir filtredir.
Bu filtre Infrared (kızılötesi) fotoğrafçılıkta da kullanılır , infrared emülsiyon-
!arla kullanıldığı zaman mavi gökyüzü siyah . yeşil yapraklar ve bitkiler beyazlaşır. Sis ve puslu havalardaki çekimler için idealdir. Bil imsel ve t ıbbi fotoğrafçılıkta ve film çekilmlerinde, kullanılır. özellikle mavi renkte çekilmiş plan ve projelerin fotoğraflanmasında iyi sonuçlar verir
Koyu Kırmızı filtre çok kontrast grafik etkil i görüntüler elde etmek için kullanılan bir filtredir.
f) Mavi Filtreler ( Bluc) Kontrast sağlamada kullanılan filtre
lerden biri de mavi filtrelerdir. Bu filtre kırmızının tersi etkiler yaratır. Mavi rengi geçirip, kırmızı , turuncu ve sarı renkleri engellediği için kırmızı renkleri koyulaştırır , mavi renklerin kontrastını azalt ır . Gökyüzü daha soluk ve açık renkte çıkar.
4.8.2 Siyah Beyaz ve Renkli Filmlerle Ortak Kullanılan Filtreler
a. Ultraviolet (Morötesi) Filtreler Güneş ışığı bilindiği gibi değişik
dalga boylarındaki ışık ışınlarının bir karışımıdır. Bu karışım hava durumu , mevsim. günün belli zamanları , yükseklik gibi etkenlere bağlı olarak film üzerinde değişik etkilerde bulunur. Bilindiği gibi , güneş ışıkları gün doğumu ve gün batımında daha kırmızı , öğle üzerleri daha mavidir. Daha önce de sözü edildiği gibi insan gözü bu değişikliklere uyum gösterir ve algı aynı kalır. oysa bir film bu değişikliklere uyum gösteremez . .
uv olarak adlandırılan çok kısa dalga boylarını insan gözü görmemesine karşın , bu dalga boyları f i lm tarafından görülür .
UV filtreler genellikle açık havada ı ooo metrenin üzerindeki dağlarda . karda ve deniz kenarında kullanıl ır .
Renk ısısı
Gözle görünmeyen UV ışınlar filmi etkiler. Bu ışınlar görünen spektrumdaki renklerle , aynı odak noktasına gelemez dolayısıyla hafifçe beliren ikincil bir görüntü oluşturur. Çok az düzeltme gereken durumlarda Haze ı veya Haze 2 olarak adlandırılan filtreler veya renkli emülsiyonlarla kullanılan Skylight ı A filtresi kullanılabilir. Pozlamaya etkisi olmayan bu filtreler genellikle sürekli olarak objekt iflerin üzerinde koruma amacıyla bulundurulur. Ancak koruma amacıyla kullanılması gereken asıl filtre optik camdan yapılan Clear adıyla anılan filtrelerdir . Filtreler kullanılırken üzerinde parmak izleri bulunmamasına toz ve leke olmamasına dikkat edilmelidir . UV filtrelerle ilgili doğru olanı ise , koruyucu olarak kullanmaktan ziyade. bu filtreleri yalnızca çekim sırasında kullanmaktır.
b . Polarizc Filtreler Polarize bir filtre nötr renkli bir filtre
olup , yalnızca bell i açılardan gelen ışıkların geçmesine olanak tanır. Metal veya cam gibi parlayan yüzeylerden ve
47
48 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
gök yüzünden belli açılarla yansıyan ışıklar . fotoğraflanmak istenen nesne ı mekanın istenildiği gibi görüntülenmesini engeller. yansıyan bu ışık ışınlarının ortadan kaldırılması için bu titreşimlerin belli biçimlerde polarize edilmesi gereklidir . Bu işlem ise polarize filtrelerle yapıl ır . Fi ltre kendi ekseni etrafında döndürülerek istenmeyen parlama ve yansımalar yok edilir veya azalt ı l ı r . Polarize bir filtrenin çalışma prensibi . iki filtrenin üst üste monte edilerek onlarını polarizasyon düzlemlerinin kesişmesine kadar çevilmesine dayanır.
Açık mavi gökyüzünden dik açıyla gelen güneş ışığı polarize filtreler yardımıyla koyulaştırılabilir.
Polarize filtrenin çalışması
c. Nötr Gri veya Yoğunluk Azaltıcı Filtreler (Ncutral Dcnsity - ND)
Filmin üzerine düşen ışığın m iktarı bil indiği gibi diyafram ile denetlenir . Ancak kimi zaman diyaframın çok kısılmasına karşın giren ışık miktarı yine de fazla olur. Bu durumda renkleri etkilemeden ışığın miktarını azaltmada ND adıyla anılan gri renkli filtreler kullanılır.
d. özel Etki Filtreleri Bu filtreler de hem siyah beyaz hem
de renkl i filmlerle kullanılır ve çoklu görüntüler. yıldız etkiler i , yumuşak görüntüler. hafif netsiz görüntüler elde etme de özel amaçlarla kullanılır.
4.9 Renkli Filmlerle Kullanılan Filtreler / Renk Düzeltme Filtreleri
Renkli f i lmlerle kullanılan renk düzeltme filtreleri çekim sırasında kullanılan ışığın ve filmin renk ısılarını birbirlerine dengelemeye yarar. Renkli fi lmler
bil indiği gibi tungsten ış ığa veya günışığına duyarlı olarak imal edilirler. sözü edilen duyarlıktaki bu filmler farklı aydınlatma kaynakları altında pozlandığı zaman renklerde bozunmalar ve kaymalar meydana gelecekt ir . Bu renk bozunmalarını düzeltmek için renk düzeltme filtreleri kullanılır . Bu amaçla kullanılan filt reler arasında Wratten serisinden 80, 85 nolu filtreler kullanılır. 80 serisi filtreler mavi renkli olup doğal ışık kaynağına dengeli filmleri ( daylight ) yapay ışık altında (3200 Kelvin'de ) pozlamada kullanılır. 85 serisi filtreler ise amber rengindedir. Bunların yanı sıra floresans ışığını doğal ışığa dengelemek için kullanılan FLA ve FLB adıyla anılan renk düzeltme filtreleri de vardır.
(Filtrelerle ilgili detaylı liste için Ekler bölümüne bakınız)
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
RENK DUZEL TME FİLTRELERİ
Filtre No.
85 B Tungsten filmleri günışığında pozlamak için
85C Kimi zaman tungsten filmleri günışığında pozlamada kullanılan filtre.
BOA Günışığı filmleri tungsten ışık altında 3200° K'de pozlama için mavi filtre
BOB Günışığı filmleri, tungsten ışık altında 3400° K'de pozlama için mavi filtre
BOC Günışığı filmleri tungsten ışık altında 3800° K·de pozlama için mavi filtre
poz Sağladığı artışı dönüşüm
2/3 ssoo° K'den 3200°'e
ı 13 SS00°K'den 3800°'e
2 3200°K'den ssoo0ye
ı 2/3 3400°K.de ssoo0ye
3800°K'den 5500°'ye
49
50 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
4. ı O Filtrelerin Bakımı Kısaca Bu bölümde ışığın temel özelliklerinden ve değişkenlerinden biri olan renk ısısına değinildi. Değişik aydınlatma kaynaklarının renk ısıları, özellikleri aralarındaki farklar ele alandı. Ayrıca gerek renk düzeltmede gerekse özel etkiler yaratmada kullanılan filtreler de ele alınarak incelendi. Doğal aydınlatma kaynağı günışığı, yapay aydınlatma kaynakları, tungsten, tunsten halojen, floresans ampuller ve ark lambaları aralarındaki farklar ele alınmaya çalışıldı. Filtreler başlığı altında da siyah beyaz filmlerle kullanılan ve renkli filmlerde kullanılan filtrelere ve polarize filtrelere değinildi.
A) Filtrelerin cam veya jelatin yüzeylerine elle dokunmayınız . Parmaklardaki yağ ve toz filtre üzerinde zaman zaman çıkmayacak leke ve izler bırakabilir.
b) Oluşan parmak izini hemen temizleyiniz , temizlikte yumuşak bir fırça , basınçlı hava içeren tüpler kullanılabilir . Fil treye yapışan kir ve tozlar , filtre hohlanıp nemlendirildikten veya bir parça objektif temizleme sıvısı güderi veya optik temizleme kağıdı veya bezine damlatıldıktan sonra zorlamadan temizlenebilir . Gözlük camlarını silmekte kullanılan güderi , kağıt mendil . tuvalet kağıdı gibi kağıtların kullanılması filtreyi çizebilir.
c) Filtreler kutularında , özel olarak yapılmış taşıma çantalarında taşınmalıdır.
Bölüm İçin KaynakçJ , Mannlıeim, L. Andrew ve Hanwonlı Viscount (ecl.) D.A. Spencer s Color Plıotograplıy in Practice. Focal .rress, Londra - New York, 19�5. Gökgöz Aydemir, Bütün Yönlerıyle Sıyalı Beyaz ve Renklı Fotoğrafçılık, Hüsnütabiat Matbaası, Istanbul , 1977. . Sınitlı, Robb. Tlıe Tiffen Practical Filter Manual, Aınplıoto, New Yoı k, 1975 Feininger, Andrear, Liglıt and Liglıting in Plıotograplıy, Amplıoto, New York, 1976 .
. - f 8.1 1 · Ceyhan, z.eki. Amatör ve Profesyoneller için Renklı Fotogra ı gı erı, Anadolu Universitesi Yayınları, Eskışelıır, 1998.
� BOLUJ\;1 Q VE
. . . . . . IŞIK OLÇlJlVIU
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümde ışığın bir diğer özelliğine yoğunluğuna, pozlama ve ışığın nasıl ölçüldüğü konularına, ölçümde kullanılan aygıtlardan ışıkölçer/er, lüksmetre/ere değinilecektir.
Görüntünün oluşmasında birinci koşulun ışık olduğundan her fırsatta söz edildi . Bir görüntü yönetmeninin ışıkla ve ışığın ölçümüyle ilgili olarak aklında tutması gereken beş önemli değişken vardır . Bunlar ışığın yoğunluğu , ışığın niteliği , renk ısıs ı , ışığın geliş yönü ve kaç farklı kaynağın kullanıldığıdır .
ışığın yoğunluğunun denetlenmesi , b i r yapımdaki temel değişkenlerden birinin denetlenmesi demektir . Bir yapım sırasında sahneler arasındaki renk
değerleri , yoğunlukları ve dengeleri dikkatle oluşturulmal ı , bir sahnenin diğerine baskın gelmesi önlenmeye çalışılmalıdır. Ayrıca ışığın yoğunluğunun denetlenmesi sırasında sahneye özgü anlatımın ve duygusal atmosferin yok olmamasına dikkat edilmelidir. Farklı renkler, sahnelerde farklı duygusal atmosferler yaratır. Ayrıca anlatıma da etki eder. insan gözü yapısı dolayısıyla renk ısıları arasındaki farkları göremeyebilir. Ancak öğrenilmiş bilgileri bir sahnenin nasıl aydınlatılması gerektiği konusunda ona yardımcı olacaktır. Görüntünün normal kontrastında ve doğru renklerde kaydedilebilmesi için pozlama çok önemlidir. Doğru pozlama yapabilmek içinde ortamda bulunan ışığın yoğunluğunun çok iyi ölçülmesi gereklidir.
52 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
5 . ı Pozlama Nedir?
Pozlama en basit tanımıyla ışığa duyarlı malzemenin, örneğin ; filmin ışık almasıdır. ışığın yoğunluğu pozlamayı da etkilecektir. Doğru renk tonlarını ve kontrastı elde edebilmek için pozlamanın doğru yapılması gereklidir. Aydınlatma ve pozlama işlemleri birbirlerinden ayrılmaz ve birbirlerine bağlıdırlar. Işık ölçümüyle ilgili standart , bir tek mumun ışıması temeline dayanır. ışık ölçme bir bilimdir ve bu bilim dalı fotometri olarak adlandırıl ır .
Işık ölçümünü doğru yapabilmek için ışık kaynağı , belli bir yüzeye düşen ışığın miktarı , aydınlatı lan yüzeyden yansıyan ışığın mikan gibi kavramları birbirlerinden ayırtedebilmek gerekl idir.
Bir ışık kaynağından çıkan ışıma parlaklık yoğunluğu olarak adlandırılır ve mum (candela) ile ölçülür. Aydınlatma kaynağından bir nesnenin üzerine düşen ışığın toplamı "düşen ışık" olarak adlandır ı l ı r . Aydınlatı lan nesne veya
sahne üzerine düşen ışığın bir kısmını yansıtır , yansıyan bu ışığın toplamı ise "yansıyan ışık" olarak adlandır ı l ı r . Bir nesne ı sahne üzerine düşen ışığın toplamı . aydınlatma ı ışık kaynağının parlaklığına ı ışıma yoğunluğuna bağlıdır . Ayrıca kullanılan aydınlatma kaynağının (eğer yapay bir aydınlatma kaynağı kullanılıyorsa) optik yapısı , aydınlatılan nesne ı sahneyle aydınlatma kaynağı arasındaki mesafe , ışığın geçtiği ortamda bulunan ve ışığın yoğunluğunu azaltan . kırılmasına neden olan duman, s is , cam, filtre gibi etmenler de sahne I nesne üzerine düşen ışığın toplam değerini etkiler.
Amerika Birleşik Devletlerinde parlaklık yoğunluğu ( ayak-mum) footcandle olarak ölçülür. Nijat özön bu kavramı şöyle tanımlıyor : "Bir ayak - mum " ı ayak çapındaki bir yuvarın özeğine yerleştirilen ı mumluk ışık kaynağının, bu yuvarın yüzeyini aydınlatma yeğinl iğine eşit olan aydınlatma b irim i . " ( ı 98 ı : 25 ) Bu kavramı şöyle de tanımlayabiliriz; bir footcandle bir mumdan bir
root ( 3 1 .2 cm. ) uzaklıktan ölçülen düşen ışığın miktarıdır.
ışık ölçümünün uluslararası terimi lüks
(lux) tür. ı o. 76 lüks, ı footcandle' a eşittir.
Düşen ışıkta toplam lüks . aydınlatma kaynağının parlakl ık yoğunluğuna , aydınlatma kaynağ ı i le aydınlatılan yüzey arasındaki mesafeye ve ışığın hareket ettiği ortama bağlıdır. Konuya açıkl ık getirmek için belli ortamların lüks olarak değerlerine değinilecek olursa : Güneşli bir günde gün ışığı yaklaşık 30000 - 1 00000 lüks arasında değişir .
TV stüdyolarında ortalama yoğunluk ı 500 lüks civarındadır.
Aydınlık bir büro 400 lüks civarındadır. Ay ışığı ise o. ı lüks civarındadır.
Işığ ın sozu edilen yoğunluğunu ölçmek için lüksmetre adı verilen ölçüm araçları kullanılır.
Işığın parlaklık yoğunluğu mesafe ile orantıl ı olarak azalır. Bu şöyle formüle edilebilir .
Işığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü
Yoğunluk = ( 1 / aydınlaıılan nesne ile ışık
kaynağı arasındaki mesafe )nin karesi.
Bunu şöyle açıklayabiliriz:
Mesafe ı 2 Yoğunluk ı 1 /4
3 1 /9
4 . . ı / 1 6
Işığın yoğunluğu mesafe ile oranıılı olarak azalır.
Bir başka deyişle ışık kaynağından iki birim uzaktaki bir yüzey , bir birim uzaktaki yüzeyden dört kez daha az ışık alır . Bu ters kare kuralı olarak bilinir. Işığ ın parlak.lığı ise pozlamayı belirler.
53
54 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Bir yüzeyden yansıyarak bize gelen ışık yansıyan ışık olarak bilinir. Yansıyan ışığın belirleyicileri , düşen ışık miktarı (ne kadar ışık düşerse o oranda ışık yansır) . yüzeyin koyu veya açık olması , yüzeyin dokusu (ayna veya ahşap , beyaz örtü veya siyah kadife).
Yansıyan veya düşen ışık, ışıkölçerle ( pozometre) ölçülür.
5.2 Işıkölçer Nedir? Nasıl Kullanılır?
Fotoğraflanan veya filme kaydedilen bir nesnenin ı sahnenin renk değerlerinin ve tonlarının doğru olarak görülebilmesi için doğru pozlanması gerekir. Filmin kare hızına göre doğru diyafram değerinin saptanmasında en sağlıklı yol ışıkölçer kullanılmasıdır. Film üzerine düşmesi gereken doğru ışık miktarını bulmada , görüntülenecek sahneyi ı nesneyi aydınlatan ışığın miktarını ölçmede kullanılan araçlar ışıkölçer olarak adlandırılır. Bazı kaynaklarda bu
pozometre olarak da geçer. Yaygın olarak iki t ip ışıkölçer kullanılır . Bunlar : Yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerler (Reflected Lightmeter ). Düşen ışığı ölçen ışıkölçerler ( ıncident Lightmeter) olarak adlandırılır.
Yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerlerde kendi içlerinde a) yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerler, b) Yansıyan ışığı ölçen spotmetreler , c) Yansıyan ışığı ölçen TTL ışıkölçerler olarak üçe ayrılır.
Yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerler kameranın gördüğü alandaki sahne ı nesneden tüm ışık değerlerini ölçer ve ortalama bir değer verir. Ancak bu tür ışığın miktarını ölçen ışıkölçerlerin verdiği değerler dikkatle okunmalı ve yorumlanmalıdır. Işıkölçerler ortalama değerlere göre kullanılacağı varsayılarak imal edilmiştir. Bu normal bir sahnenin kontrastının ı /7 olduğu varsayımı veya sahnenin üzerine düşen ışığın % ı 8'ini yansıtt ığı varsayımıdır . Sahnenin kontrastının ı ı 7 olması en parlak bölgenin en az ışık almış olan bölgeden 7 kez
daha parlak olması demektir. Eğer en parlak alan ile en az ışık almış alan arasında daha fazla kontrast farkı varsa ışıkölçer yanılacağı için göstereceği sonuçlar da farklı olacaktır . örneğin bir manzara çekiminde oldukça gölge bir ormanın çok parlak gökyüzü altında çekileceğini düşünelim , ış ıkölçer gökyüzünden gelen fazla tştk dolayısıyla veya koyu gölgeler dolayısıyla yanılacaktır. Bu tip tştkölçerler kullanılırken fark.i t farklı alanlardan ölçüm alıp ortalama bir değer uygulamak daha doğru olacakt ır .
Yansıyan tip ışıkölçenlerin % 1 S'lik bir yansımayı (orta gri) ölçmek üzere ayarlandık.larından söz etmiştik. Bu yüzden ölçüm yapılırken bir görüntü yönetmeni öncelik.le nesnenin % 1 S'lik bir yansımaya göre görüntülenip görüntülenmeyeceğinin kararını vermek durumundadır. % ı S'lik yansımanın ortalama bir insan yüzünün yansıtt ığı değer olduğu düşünülür , ancak çok açık bir ten gelen ışığın % 30' unu yansıtabileceği gibi , çok koyu bir ten de %
lşığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü
ı S'in alt ında yansıtabilir . Hatalardan kaçınmak ve nesneden ı sahneden % 1 8 yansttıctlığı olan gri bir kartttan ölçüm almak daha doğru olacakttr. Bu tür kartlar özel olarak imal edilmiş olup fotoğraf ve sinema malzemesi satan mağazalarda bulunabilir.
Yine yansıyan tip bir ışıkölçer olan ve spotmetre olarak adlandırılan t ip ışıkölçer ise üzerlerine ek.lenmiş objektiflerin de yardımıyla çok dar açılardan yans ıyan ış ığın ölçümünü alabilen . örneğin 1 °- 4 o arasındaki açıyı ölçen, tşıkölçerlerdir . Bazı türleri bir kaç farkl ı ölçümün ortalamasını verebilecek gibi tasarlanmıştır. Spotmetrelerle sahnenin çok küçük alanlarının kesin ölçümleri alınabilir. Kritik ölçümlerde spotmetre kullanılması yararlı olabilir. Spotmetreler uzaktaki nesnelerden yansıyan ışığın , konser salonlarında konser veren kiş inin vb. mekanlarda yapılan çekimlerinde yarar sağlar.
Bazı kameraların içinde, özellik.le ı 6 mm. olanlar ve kolay taşınabilen
55
Gri kaıt sabit bir yansıtma oranına sahip, üzeıine düşen J!iığın o/o 1 8" ini yansıtmak üzere tasarlanmış, görüntülenecek nesnenin en parlak bölge ile en az ışık alan bölgesi arasında ortalama parlaklığını veren kartlardır. Bu kartlar düşen ışığı ölçen ışıkölçerlerin ayarlarına karşılık gelir ve yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerlerle aynı sonucu veıir.
56 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
aktüel amaçlarla kullanılan kameralarda . objektiften geçerek gelen ışığı ölçen ışıkölçerler bulunur. Bunlar TTL ışıkölçerler olarak adlandırılır. Bu tür ışıkölçerler genel ölçümler yapmak üzere tasarlanmışt ır . Bir kısmı ise doğrudan diyaframı da kontrol edebilir .
Genellikle yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerlerin önüne konan yarı saydam bir malzeme, bu ışıkölçeri düşen ışığı ölçen ışıkölçer biçimine getirir.
Düşen ışığı ölçen ışıkölçerler gerek sinema gerekse televizyon endüstrisinde çok yoğun biçimde kullanılır. Yukarıda sözü edilen yarı saydam bir malzeme, bu genellikle beyaz bir yarıküredir , üç boyutlu bir ışık toplama yüzeyi olarak düşünülebilir.
Bu tür ışıkölçerler kullanıl ırken . sözü edilen yarıküre kameraya doğru tutulur. Bu yarıkürenin yapısı dolayısıyla dengelenmiş bir ışık ölçümü okunur. Yansıyan ışık ölçülmediği için , bir başka deyişle , ışıkölçeri yanıltacak, karanlık veya parlak yüzeylerden gelen ortalama ışık değeri
ölçülmediği için , ölçüm sonuçları daha doğru olur.
5.3 Lüksmetreler
özellikle televizyon stüdyolarında , sahneye düşen ışığın miktarın ı lüks olarak ölçen bir tür ışıkölçer vardır. Bu lüksmetre olarak adlandırıl ı r . Bazı ışıkölçerler, özellikle son yıllarda imal edilenler aynı zamanda lüksmetre olarak da kullanılabilmektedir.
5 .4 Işıkölçerlerin ve Lüksmetrelerin Bakımı
ışıkölçerler ve lüksmetreler hassas araçlardır , dolayısıyla düşürülmemeli veya kullanırken herhangi bir yere çarpmamalıdır . ışıkölçerlerin kalibrasyonlarıyla oynanmamalıdır . Kalibrasyonu bozulan ışıkölçerler mutlaka servisine gönderilerek ayarlanmalıdır . ölçümde şüpheye düşüldüğü an mutlaka başka
ışıkölçerlerle ölçüm yapılmalı ve birbirleriyle kıyaslanmalıdır.
Bazı ışıkölçerlerde bulunan delikli filtrelerin her biri , kendi ışıkölçerleriyle kullanılmak üzere tasarlanmıştır . Bunları birbiriyle karıştırmamak gereklidir. ışıkölçerler temizlenirken, benzin tiner vb. gibi maddelerle silinmemelidir. Kuru veya hafif nemli bir bez tercih edilmelidir.
Kullanılmadığ ı durumlarda eğer pil ile çalışıyorsa , pil mutlaka çıkartılmalıdır ve kıl ıfında veya kutusunda saklanmalıdır. Eğer pil kullanılmıyorsa , ışığ ı ölçen CdS gibi ışığa hassas maddenin boş yere ışımasını önlemek için kapalı durumda tutulmalıdır.
Kısaca
lşığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü
Bu bölümde ışığın yoğunluğu ve ışığın yoğunluğunun ve poz/amanın nasıl belirlendiği konularına değinildi. Işığın yoğunluğunu ve ve pozlamayı belirleyen kavramlar ortaya konmaya çalışılarak, lüks, ayak - mum gibi kavramlara değinildi. Işık ölçer/erin ve lüksmetrenin kullanım nedenleri ve biçmleri, ışıkölçer/erin bakımı konulan da ortaya konmaya çalışıldı.
Bölüm İçin Kaynakça: Amlıeim, Rudolf. Arı and Visual Perception, A Phychology of Creative Eye, University of California Press, 1974. Millerson. Gerald. The Teclınique of Lighting, 2 . Baskı. İskoçya: Fornl Press, 1982. Samuelson, David W. Motion Picture Camera Teclıniques. 2. Baskı. Londra ve Boston: Focal Press, 1984.
57
58 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
0 0 @ $
B O' f. UTT\. /1 '1 L 1l'A K(>NTH.OtlJ • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Bu bölümde ışığın niteliği, ışığın kontrolu ve ışığın niteliğini belirleyen, aydınlatma araçları konularına ayrıca görüntü yönetmenine kaynaklık eden büyük ressamların ışığı kullanmalarına değinilecektir
Masa lambasından stüdyolarda kullanılan aydınlatma kaynaklarına , gün ışığından ay ışığına dek her ışık kaynağının kendine özgü özellikleri vardır . Bu aydınlatma kaynaklarının renk ısılarıyla birlikte , ış ığın n iteliği olarak adlandırılan ışığın geliş biçimi de önemlidir. Işığın yönü , yoğunluğu ve niteliği görüntünün dramatik boyutunda önemli rol oynar.
Sinema ve televizyonda her türlü ışık kaynağını kullanmak olanaklıdır. Gün ışığından evlerde kullanılan ampullere dek çok geniş bir yelpazede yer alan bu kaynaklar, teknoloj inin bizlere sunduğu hızlı objekt ifler , hızlı duyarkatlar ve televizyonda kullanılan, görüntüyü elektronik olarak görülebilir kılmaya yarayan olanaklar , çok düşük ışık değerlerinde çekim yapabilmemizi sağlar . Günümüzün teknik olanakları bir sahnenin aydınlatılabilmesi için bizlere çok değişik ışık kaynakları ve yardımcı malzemeler sunmaktadır. Ancak sahnenin aydınlatılmasında ve yapımın ruhuna uygun atmosferin sağlanmasında görüntü yönetmenin görüşü. duyguları ve bilgisi ön plana çıkar , önemli olan aydınlatmayla ilgili olarak her türlü araç ve gerece sahip olmak değil , elde varolan aygıtlar-
60 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
la film veya videonun ruhunu yakalamak ve yönetmenin anlatmak istediği yapıyı kurmaya çalışmaktır.
Yaşamımız boyunca çevremizdeki nesneleri görünebilir kılmayı sağlayan gün ışığı , bizlere günün değişik saatlerinde değişik atmosferler ve duygusal durumları yakalama olanağı sağlar. öğle üzerinin sert ışığı , akşam üzerinin , bulutlu ve puslu bir günün yumuşak ışığı sinematografik aydınlatmada hep ruhu ve duyguyu belirleyici olmuştur. Yaratıcı nedenlerle yapılan aydınlatma aslında ışıklı ve gölgeli alanların düzenlenmesi , sinematografik yapıtın estetik boyutunun öne çıkartılması işlemidir.
6. ı Işığın Niteliği
Bir nesnenin aydınlat ılması sırasında görüntü yönetmenini en fazla meşgul eden konu , sözü edilen sahneye ne tür bir aydınlatmanın uygulanacağı konusudur. Bu konuyla ilgili olarak akla ilk gelen soru sahnenin aydınlatıl-
masında ortamda var olan ışığın mı kullanılacağı yoksa yapay aydınlatma mı yapılacağı ile ilgili olanıdır.
Aydınlatmada ortamda var olan ışıklar kullanılabilir , bunlar; gün ış ığı , gece cadde görüntüsü , oda iç inde varolan doğal ışığa , örneğin , floresans , mum ışığı , gibi farklı kaynaklar eklenebilir ve karışık biçimde aydınlatılmış bir ortam doğabilir, başka deyişle ortamda her zaman var olan aydınlatma kullanılabilir .
Bir sahnenin aydınlat ı lmasında ışığın niteliği gibi bir kavramdan söz ediliyorsa bunun doğrudan sahnede veya çekimi yapılan nesnenin üzerinde bulunan gölgenin niteliğiyle bağıntılandırmak doğru olacaktır. Sahnede veya çekimi yapılan nesne üzerindeki gölgeler sert veya yumuşak olabilir. Gölgenin sert veya yumuşak olmasını etkileyen iki önemli etmen vardır . Bunlardan i lki nesne ve aydınlatma kaynağı arasındaki mesafedir . Mesafe arttıkça gölgelerin sertl iği azalacaktır . Bir başka deyişle sahne veya nesne üzerindeki gölgeler
yumuşayacakt ı r . Diğer etmen ise aydınlatma kaynağının büyüklüğüdür. örneğin ; bulutlu bir gökyüzü oldukça büyük bir aydınlatma kaynağıdır ve gölgeleri yok eder. Aydınlatma kaynaklarının önüne konan büyük. yarı geçirgen yüzeyler, aydınlatma kaynağının yüzeyini de büyütür ve yumuşak bir ışık elde edilmesini sağlar. Bu da gölgelerin azalmasını sağlar.
Eğer aydınlatma kaynağımız nesneye yakınsa gerek sahnede gerekse nesnenin üzerinde sert gölgeler oluşur. Aynı biçimde güneş gibi bir kaynaktan bulutsuz bir günde nesnenin üzerine düşen ışık serttir ve sert gölgelere neden olacaktır.
Yapay aydınlatmada ise konuya uygun aydınlatma biçimi değişik aydınlatma kaynakları kullanılarak yaratılabilir.
Aydınlatma kaynaklarının "sert" ışık verenler ve "yumuşak "ışık verenler olarak ikiye ayırabiliriz. Sert ışık çok belirgin koyu gölgeler oluşturur. yüksek
lşığın Niteliği ve Kontrolu
kontrastlıdır. Bu tür kaynaklar genellikle yönlendirilebil inen kaynaklardır. Dış çekimlerde doğrudan ve dik açıyla gelen güneş ışıkları , stüdyo ve sette ise ark ışıkları , fresnel lambalar gibi kaynaklar sert ışık veren kaynaklardır . Yumuşak, keskin olmayan gölgeler yaratan kaynaklar ise genellikle filtrelenmiş , dağınık olarak yönlendirilmiş veya yansıtılarak verilen ışık kaynaklarıdır. Bu kaynaklar düşük kontrast ve yumuşak gölgeler yaratır , yönlendirilmesi zordur. stüdyo aydınlatmalarında genell ikle dolgu ışığı olarak da bu kaynaklar kullanılır.
6. 2 ışığın Niteliği Nasıl Kontrol Edilir?
Bu soruyu yanıt lamadan önce ışığın niteliğinin niçin kontrol edilmesi gerektiğine bir göz atmakta yarar vardır. Bir görüntü yönetmeni , aydınlatma kaynağı seçerken onunla yaratacağı gölgeyi veya gölgenin nasıl yok
6 1
62 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
edileceğini düşünür. Kimi zaman filmin anlatımında görüntüler önem kazanırken , kimi zaman da gölgesiz, yumuşak bir aydınlatmaya gerek duyulur. özellikle ses kaydının yapıldığı çekimlerde boom mikrofonun gölgesi fona düşebil ir , onu yok etmek için de farklı aydınlatma kaynakları kullanılır. Filmin anlat ımı , senaryo ve diğer bir çok etmen aydınlatmayı ve aydınlatma kaynaklarının seçimini etkiler .
Sert gölgeler oluşturan kaynaklar genellikle nesnelerin biçimlerini . karakterlerini ve dokularını ortaya çıkartmaya yarar. Gerek fotoğraf gerekse sinema ve televizyonda üçüncü boyut yanılsaması yaratılmaya çalışıldığı için sert ışık veren kaynaklar önem kazanır. örneğin bir top yumuşak ışıkla gölgesiz biçimde aydınlat ı l ırsa . bir daire . yuvarlak bir nesne gibi görünebilir. Eğer aynı top sert ve yumuşak ışık kaynaklarının karışımıyla aydınlatılırsa topun şekli ortaya çıkacaktır.
Aydınlatma kaynaklarının tipleri , bu
kaynaklarla birlikte kullanılan yardımcı malzemeler ışığın yönlendiriliş biçimi gibi etmenler ışığın niteliğinin kontrolunda önemli rol oynayacaktır.
Sinema ve televizyon endüstris inde çok sayıda farklı aydınlatma kaynakları kullanılmaktadır. Bunlara önce kısaca bir göz attıktan sonra. ayrıntılı biçimde i ncelemeye girebiliriz.
Aydınlatma kaynakları üç önemli parçadan oluşur. Bunlar reflektör. lamba ve aydınlatma kaynağının önündeki mercektir. Reflektör lambadan gelen ışığı
Reflekıör Mercek
Lamba
Reflektör. gelen ışığı toplayıp merceğe yöneltir.
toplayıp merceğe yöneltir ve mercek te gelen bu ışığı toplayıp yoğunlaştırarak nesnenin üzerine düşmesini sağlar.
Doğal olarak aydınlatma kaynağının bu yapısını çevreleyen , emniyetli biçimde kullanılmasını sağlayan bir kutusu vardır. Bu kutu üzerinde aydınlatma kaynağının ısınmasını azaltan havalandırma delikleri , ışığı belli bir noktaya odaklayabilmek için reflektör ve ampulü birl ikte hareket ettiren bir mekanizma bulunur. Ayrıca aydınlatma kaynağını stüdyo tavanına asmak veya bir sehpa üzerine monte edilmesini
D A- 1 Iava landırma yarıkbrı - il- Fresnel mercek _ C- Aksesuar ve filtre yuvaları E D- Taşıma kolu
E- Ayar düğmeleri F- Ampul ve reOeklör kutusu
F G- Sehpa monte vidası il- Kablo
spot ışık
lşığın Niteliği ve Kontrolu
sağlamak için taşıyıcı kolları da vardır .
Reflektör aydınlatma kaynaklarında bulunan genell ikle parlak metalden yapılmış , ısıya dayanıklı iç bükey ayna biçiminde bir parçadır. Odak noktasına yerleştirilmiş ampulden gelen ışık ışınlarını toplar ve kaynağın ön tarafında bulunan merceğe doğru yönlendirir. Genellikle yarı küre biçimindedir. Sözü edilen reflektör küçük bir ray üzerine monte edilmiş olup , ileri geri hareket edebilir. Bu hareket aydınlatma kaynağının dışında bulunan çok kolaylıkla ulaşılabilen ve kullanılabilen vida türü bir mekanizmayla sağlanır. Bu mekanizma sağa sola hareket ettiri lerek reflektör ve ampulün hareketi sağlanır bu hareket ise ışığın yumuşamasını veya sertleşmesini sağlar. Reflektör ve ampul bu hareketle merceğe yaklaştıkça ışık dağılır ve yumuşar, mercekten uzaklaştıkça yoğunlaşır ve sertleşir.
Aydınlatma kaynaklarında kullanılan reflektörlerin tasarımları çok ciddi çalışmalar sonucunda ortaya çıkar.
63
64
FRFSNl!L, Aııgwıliıı -Jean ( 1788 - 1827): Fransız
fizikçi, optik alanıntlaki çalışmalanyla tanındı.
Işığın sapmasını inceledi. Fresnel merceği olarak
bilinen ve sinemada kullanılan Fresnel aydınlatma
kaynaklarının ön kısrrunda bulunan merceğin de
aralannda olduğu bir çok optik araç geliştirdi. Bu
merceğin özelliği dar ve yoğun bir ışın demeti oluşturmasıdır ve kısa
odak uz.�klığına salıiptir. Genellikle tek parça camclan dökülür. fresnel mercekler ilk önce deniz fen-
erlerinde ve araçlannda kullanım ortarru
bulmuştur.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Reflektörün biçimi , yukarıda sözü edilen yarı küre yapısı , değiştikçe ışığın ni teliği de değişecektir .
Aydınlatma kaynağı üzerinde bulunan aksesuar yuvalarına yumuşatıcı filtreler , renk düzeltme filtreleri , renk filtreleri veya diğer aksesuarlar bağlanabilir ve konabi l i r . ışığın yumuşamasını sağlayacak başka düzenekler de monte edilebilir.
Aydınlatma araçlarının önünde bulunan mercek sistemleri çok önem taşır . Bu mercekler ya bir yüzeyi düz diğer tarafı dış bükey bir yapıya sahiptir veya Fresnel adı verilen bir türdedir. Son yıllarda aydınlatma kaynaklarında tümüyle Fresnel mercekler kullanılmaktadır , Bu mercekler diğer tür merceklere göre daha hafif ve etkilidir.
Yukarıda özellikleri ortaya konmaya çalışılan aydınlatma kaynakları genelde sert ışık veren ve ışığı yönlendirilebilen kaynaklardır. Bunun yanı sıra yumuşak ışık veren tasarımları farklı aydınlatma kaynakları da vardır . Sert ışık veren
aydınlatma kaynaklarından farklı olarak önlerinde mercek yoktur.
6.3 Fresnel Kaynaklar
Sinema ve televizyonda kullanılan temel aydınlatma kaynakları arasında yer alan Fresnel aydınlatma kaynakları , ön kısımlarına konan bir tür mercekten bu adı alırlar. Fransız fizikçi Augustine Jean Fresnel'in buluşu olan ve ışığı çok yoğunlaştıran sözü edilen mercek aracıl ığıyla ışığın yoğunluğu kolaylıkla kontrol edilebilir. Bu tür aydınlatma kaynaklarıyla elde edilen ışık sert ışıkla yumuşak ışık arasındaki bir karışımdır.
6.4 Elipsoid Kaynaklar
Elipsoid aydınlatma kaynağı sert odaklanmış ışık elde edilmesini sağlar. El ipsoid aydınlatma kaynaklarının ön kısımlarına renkli cam veya jelatinler konarak yapımlarda renk havuzları yaratılır.
Bazı türlerinde ise çeşitl i desenlerin konabildiği bölmeler vardır. örneğin; bir pencere, bulut vb. etkisi yaratılmak istendiğinde kullanılır.
6.5 Takip Işıkları
Takip ışıkları Fresnel mercekleri bulunan çok güçlü ışık veren aydınlatma kaynaklarıdır . Takip spotları , bir örtücü , ışığı odaklamak için bir mercek, reflektör ve farklı renkteki filtrelerin konabileceği bir bölme içerir. Genellikle müzik eğlence programlarında vb . kullanılır.
6.6 Ark Lambaları
Renk ısısı 5500° - 6000° Kelvin olan ışık kaynaklarıysa ark ışığı olarak adlandırıl ır , günışığı efekti gerektiren durumlarda ve dış mekanlarda destek ve aydınlatma ışığı olarak kullanıl ır. Bu ışık kaynaklarıyla da 5500° Kelvin'e den-
lşığın Niteliği ve Kontrolu
gelenmiş gün ışığı (daylight )t ipi filmler kullanılır.
Ark lambalarında , basit olarak artı ve eksi uçlar arasında elektrik gerilimi dolayısıyla oluşan kıvılcım , parlak, gün ışığına yakın renk verir. Beyaz karbon alevi yaklaşık olarak 6000° Kelvin civarındadır. Bunu gün ışığına dengelemek için (WFG - White Flame Green) filtre kullanılır. 3200° Kelvin'e dengelenmiş filmlerde kullanmak içinse (CTOColour Temperature Orange) filtre kullanılır .
üç ana tür ark lambası vardır . Bunlar: Büyük ışıldak ( brute ) , 1 50 amper ark ve duarktır . Büyük ışıldak, 225 amperlik odaklanabil ir özell iğe sahip ışık kaynağıdır. Büyük ölçekli yapımlarda temel aydınlatma kaynağıdır. 1 50 amper ark, büyük ışıldakla aynı çalışma biçimine sahiptir, daha az ışık gücüne sahiptir. Duark'lar en küçük boy aydınlatma kaynaklarıdır , daha yumuşak ışık elde edilmesini sağlar.
Bunlar dışında Hollywood'da az
65
66 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılan. su soğutmalı 300 amperlik aydınlatma kaynakları vardır. ışıldağın ısınmaması için su dolaşım sistemiyle donatılmıştır , dağınık ve odaklanmış ışık elde etmede kullanılır . Genelde takip spotu olarak kullanılır . Çok güçlü bir ışık kaynağıdır.
6 . 7 Güvenlik
özell ikle stüdyolarda kullanılan aydınlatma araçları oldukça ağırdır ve çok ısınır. Gerek tavana asılarak gerekse sehpa üzerindeki kullanımlarda gerekli önlemler alınmalıdır. Sehpalar kolaylıkla devrilebilir bu da sette yangın çıkmasına veya çalışanların yaralanmasına neden olabil ir . O yüzden sehpa ayaklarına konan . sallanmayı ve devrilmeyi önleyen çeşitli ağırlıktaki kum torbaları yararlı olacaktır. Tavana asılan aydınlatma kaynaklarının güçlü kilitleri olmasına karşın düşmeye karşı mutlaka emniyet teliyle ikinci bir güvenlik sağlanmalıdır. Setteki kazaların bir çoğu kablolara takılıp
düşmek biçimindedir . Tüm kablolar takılmayı önleyecek biçimde olabildiğince duvar diplerinden geçirilmeye çalışılmalı . gerekli gerginlikleri sağlandıktan sonra güçlü bir bantla belli noktalarından yere veya dekora yapıştır ı lmal ıdır . Eğer kabloların üzerinden geçilmesi gerekiyorsa veya kullanılan bir yolda bulunuyorsa üzerlerine kabloların ezilmesini ve takılmayı önleyecek köprüler konmalıdır . Bir arıza anında mutlaka elektrikçiye haber verilmeli . kızgın ampullere elle dokunulmamalıdır. Aydınlatma kaynakları soğumadan yerlerinden oynatılmamalıdır.
6.8 Işığın Kontrolunda Kullanılan Araçlar ve Aksesuarlar
ışığın ni teliğini kontrol etmek, çekim için gereken etkileri yaratmak için çok sayıda araç ve aksesuar kullanılır. Bunların genel kullanım amaçları , ışığı yumuşatmak, aydınlatılması gerekmeyen bölgeleri karartmak. fazla ışığı kesmek veya ışığı yönlendirmektir .
a. Işık Yöneltici Kepenkler ( Bam -Door):
Aydınlatma kaynağının ön kısmında yanlarda bulunan iki veya dört tane metalden oluşan kapak biçiminde ısıya dayanıkl ı , ışığı kesmede veya yönlendirmede kullanılan aksesuarlardır. Kimi kepenkler aydınlatma aracı üzerinde sabitken , kimileri de hareketli , sökülüp takılabilen türde olur. Genelde çok koyudan daha açık gölgelere yumuşak bir geçiş yapmada kullanılır. Kapaklar tümüyle veya yarım kapatılabilir. Işığın istenirse çok ince bir çizgi olarak yönlendirilmesi sağlanabilir.
Işığın Niteliği ve Kontrolu
b .Tcl örgüler ( Serim) Genellikle metalden sık bir ağ gibi
örülmüş , ışığın renk ısısını bozmadan yoğunluğunu azaltan ve aydınlatma kaynağının aksesuar yuvasına takılarak kullanılan parçalardır. Bunlar genelde tam, yarım çeyrek olarak anılır ve imal edilirler . Temel amaç ışığı azaltarak yumuşatmaktır .
c. Huniler Aydınlatma kaynağının onune
takılarak ışığın belli bir noktaya keskin daire olarak düşmesini sağlayan metal parçalardır.
d.Işık örtüleri Aydınlatma kaynağı onune
konarak ışığı kesmede kullanılan, belli noktalara ışığın gitmesini önleyen çeşitli boylarda metal parçalardır. Aydınlatma kaynağına bağlanabileceği gibi, aydınlatma kaynağından ayrı olarak sehpa ile de kullanılabil ir .
e.Yumuşatıcı Filtreler Genellikle ısıya dayanıklı sentetik
malzemelerden yapılan ışığın renk
67
68
( 1918 -) Önemli İsveçli yönetmen, tiyatrocu ve
senaryo yazan. 194 5 yılında yönetmenliğe başladı. Genelde ileri
san.-ıyi toplumlarınadaki bireylerin sorunlanrıı
işledi. Çok sayıda film çekti ve çektiği tüm film
lerin senaryo çalışrnalanna katıldı. Bergman'ın zen
gin filmografısinin bir kısmı; Bekleyen Kadınlar,
Bir Yaz Gecesi Gülümsemesi, Yedinci
Mühür, Yaban Çilekleri, Aynanın İçinden Yüzyüze,
Yılan Yumurtası.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ısısını bozmadan yoğunluğunu azaltan malzemelerdir . Aydınlatma kaynağının aksesuar yuvasına konarak kullanılır . Tel örgülerden farkı , metal değil sentetik, kumaş türü bir malzeme olmasıdır.
f. Reflektörler ışığı yumuşatmak. bir ışık havuzu
oluşturmak üzere , beyaz, gümüş rengi veya alt ın rengi sentetik malzemelerden yapılmış şemsiye biçiminde veya düz akseuarlardır. Aydınlatma kaynağı reflektöre yönlendiri l ir ve reflektörden yansıyan ışık sahneyi veya nesneyi yumuşak bir ışıkla aydınlatır.
g. Oymalı örtü ( cookie) üzerinde değişik biçimde delikler
veya şekiller bulunan. örneğin; haç biçimi , pencere biçimi gibi - ve bunların duvara düşürülerek özel etkiler yapılmasını sağlayan aksesuarlardır .
Yukarıda sayılanlar dışında bu aksesuarları gerek dekora . gerekse aydınlatma kaynağı veya kamera önüne monte etmeye yarayan . çeşit l i türde pensler. bu aksesuarları sabitlemeye
yarayan ağırlıklar . emniyet kabloları , yükselt iler vb. bir çok aksesuar da s inema ve televizyon yapımlarında kullanılmaktadır.
6.9 Görüntü Yönetmeni Işıkla Resim Yapar
Görüntü yönetmeni aynı bir ressamın yapıt ını yarat ırken boya ve fırçasını kullandığı gibi davranır. Ressamın fırça darbeleri sert ya da yumuşakt ır . Fırça yerine spatula veya parmağını kullanarak resmini yapabilir. Görüntü yönetmeni de ışığı aynı biçimde kullanır. Işık sert ya da yumuşak o labilir . Işık kaynaklarının önünde anlat ımı etkileyen şu ya da bu filtre bulunabilir. Filmini seçerken dilediği rengi elde edebilmek için farklı marka ve hızlı filmler tercih edilebilir. Gelişmiş sinema endüstrilerinin olduğu ülkelerde anlatı m ve yaratım ıçın gerekli olan araç ve gereçlere ulaşmak pek zor değildir . Oysa gelişmekte olan sinemalarda, s inema
endüstrisinin yok veya güçsüz olduğu ülkelerde bir takım araç ve gereçlere ulaşmakta zorluk çekilir. Dolayısıyla . görüntü yönetmeninin biçemini elde varolan aygıtlar belirlemektedir.
"Bir film yapımcısının sinemasını bir diğerinden , Fellin i'yi Bergman'dan. Resnais'i Renoir'den ayıran nedir? Edebiyatta bunu . bir yazarın diğerinden ayrılmasını sözcüklerine bakarak anlayabiliriz. Resimde Rembrandt'ı Monet'den. her ressamın resimlerindeki uygulamalarından, renkleri seçiminden ve iletişim için kişisel görüşünü , koyduğu fırça darbelerinden ayırtedebiliriz. Filmde ise sinemacının biçemini onun görüntülerinin hareketlerine bakarak ayırtedebiliriz. Alıcı hareketleri filmin ritmini yaratan ve onun görsel biçemini yaratan aygıtlardır. örneğin; biz keşfeden . tanımlayan yavaş alıcı hareketiyle, devamsızlık yaratan , düzensiz veya parça parça hızlı çekimlerin bir diğeri ardına birleşt i ri lmesiyle elde edilen alıcı hareketlerinden ayırtederiz." (Etzkowitz. ı 983: 54)
ışığın Niteliği ve Kontrolu
Sinemanın tarihsel gel işimini izlenirken . aydınlatmanın belirleyici bir öğe olduğu görüldü . Aynı biçimde aydınlatma, film türlerinde de belirleyici bir rol oynamaktadır . Gangster filmlerinden Film Noir'e , müzikalden komediye dek geniş bir yelpazeye yayılan film türlerinin herbirinin kendine özgü , belirleyici bir aydınlatma biçiminin var olduğu da bil inmektedir . Görüntü yönetmeni sinemada , filmin görüntülerini gerçekleştirmeye çalışırken , elinde bulunan araç gereç ve çalıştığı türde kendine özgü olan aydınlatma biçemini ortaya koymaya çalışmakta ve estetik alanı yaratma çabasına girmektedir.
zettle'a göre ilk estetik alan ışık: "Işık yaşam için gereklidir. O bir çok şeyin büyümesi için gereklidir. Görsel algıyı kolaylaştırır, bizi uzaya ve zaman uydurur." ( Zettl , ı 973 : 54 )
Yaşam deneyimleri ve sinemayla ilgili bilgiler bir komedi filminin ve bir melodramın nasıl aydınlatılması gerek-
69
( 1920 - 1998 ): İtalyan film yönetmeni. Gördüğü dini eğitimini ardından çizgi roman ve karikatür alanlannda çalıştı. 1940'lı yıllarda başlayan Yeni Gerçekçilik akırru içinde yer aldı ve kısa film senaryolan yazdı. Yeni Gerçekçilik akırru içinden sıynlarak daha bireysel anlatım biçimleri geliştirdi. Filmlerinde dine ve papazlara eleştiriler getirdi. Olağanüstü lıayalgücüyle işlediği filmleri yankılar uyandırdı. 1950 !erden başlayarak bir çok film çekti. Başlıcalan, Varyete Işıklan, Aylaklar, Beyaz Şeyh, Sonsuz Sokaklar, Tatlı Hayat, Amarcord vd.
70
}ean RENOIR (1894 - 1979 ): FrJnsız
yönetmen. Ünlü ressam Auguste Renoir'ın oğlu.
Sessiz sinema döneminden başlayarak,
ı 970'lere dek çalıştı. Çok sayıdaki öncü filmlerinden
bazılar: Nana, Küçük Kibritçi Kiz, Dişi Köpek,
Ayak Takımı Arasında, Paris Eğleniyor, son filmi
ise 'Jean Renoir'ın Küçük Tiyatrosu'' oldu. Filmleri yanısıra üç roman ve bir
biyografi yazdı. çok sayıda senaryoya imza anı.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
tiği yönündeki bilgileri verir. Filmin ışığı kurulurken bu bilgiler göz önünde tutulur. Film türleri için söz konusu olan aydınlatma biçimi , görüntü yönetmenının biçemiyle birleşerek sinematografik anlatımın oluşmasını sağlar.
Işık, iki boyutlu bir düzlemde üçüncü boyutun algılanmasını sağlar. Bir ışık ışınını her hangi bir yolla engellenirse , gölge ortaya çıkar. Gölgeler de uzayın belirlenmesini sağlar. "Gölgeler bağlı ya da düşen olabilir. Bağlı gölgeler doğrudan nesnenin üzerinde bulunur onun biçimini , uzamsal uyumunu (orientation) ve ışık kaynağından uzak.l ığını yaratır . Düşen gölgeler bir nesneden diğer bir nesne üzerine düşebilir , veya aynı nesnenin bir parçasından diğer bir parçası üzerine düşer. Fiziksel olarak her tür gölge aynı doğaya sahiptir, gölgelerin oluşmalarının nedeni , gölge oluşan yerlerde ışığın daha az olmasıdır . " (Arnheim, 1 974: 3 1 5)
Deneyimli bir görüntü yönetmeni ışık kaynaklarını al ıcıya göre belli nokta-
!ara yerleşt irerek gölgeleri yaratır . Eğer ana ışık kaynağı hemen al ıcının yanındaysa, nesneden alıcıya yansıyan ışık ışınları genelde aynı karakterde olacaktır, düz bir aydınlatma söz konusu olduğu için de girinti ve çıkıntılar yok olacak ve nesnelerin karakteri belirsizleşecektir.
Buradan yola çıkarak şu söylenebilir. Aydınlatma, ışıktan ziyade gölgelerin denetlenmesi anlamına da gelebilir. Alıcının lıemen yanında bulunan ışık kaynağının açısın ı , alıcıya göre artırdığımızda, gölgeler artacak. doku , boyut , uzay belirlenmeye başlayacaktır. Sinemada estet ik amaçlarla yapılan aydınlatma , resim sanatından yararlanmış , Caravaggio , Rembrandt gibi resim ustalarının , tablolarını oluştururken kullandıkları ışık ve aydınlatma teknikleri sinemaya uyarlanmıştır.
Chiaroscuro aydınlatması aydınlık ve karanlık kontrastını oluşturmak için yapıl ır .
"Chiaroscuro" İtalyanca bir sözcüktür,
anlamı aydınlık ve karanlıktır . (chiaro : "aydınl ık" , oscuro : "karanlık") Chiaroscuro aydınlatması adını ve tekniğini mannerist (rönesans öncesi) ve Barok dönem ( ı 530' dan ı 650 'ye dek ) sanatçılarından almıştır .. bu sanatçılar çalışmalarında yüksek kontrastlı "aydınlatmayı" vurgulamıştır. Bu sanatçılar arasında İtalyan ressam Caravaggio ( ı 573- 1 6 ı O) vardır ve Chiaroscuro okulunun babası olarak bilinir ve Hollanda'lı ressam Rembrandt ( ı 606- ı 669) . Chiaroscuro tekniğini en mükemmel düzeye ulaşt ırmıştır .
Chiaroscuro aydınlatmasının üç şekli vardır . Bunlar: a) Rembrandt aydınlatması . b) Cameo aydınlatması ve c) Siluet aydınlatma biçimleridir.
Rembrandt aydınlatması . seçici bir aydınlatma biçimidir. Seçilmiş alanlar aydınlatıl ırken . diğer bölgeler karanlıkta bırakı l ır . Kontrast farkı fazladır . ışıklı alanlardan gölgeye geçişte çizgiler keskindir ve gölgeler sertt ir . Konuda yalnızca önem taşıyan noktalar
lşığın Niteliği ve Kontrolu
aydınlatılır. Sert ışık veren aydınlatma kaynaklarının kullanı ldığı Rembrandt aydınlatması . Chiaroscuro türleri içinde görüntüde derinliğin en mükemmel biçimde oluşmasını sağlar.
İtalyanca'da cammeo, Fransızca'da cameieu sözcükleriyle ifade edilen ve orijini belirsiz olan bir sözcüktür cameo. Bir mücevher veya değerli taş üzerine kabartma biçimide kazılmış resim anlamındadır . özellikle değişik renklerdeki değerli taş tabakalarından yararlanarak bir desenin veya rengin diğeri üzerinde oluşması sağlanır . Cameo aydınlatmasında ön plandaki figürler doğrudan yönlendirilmiş ışık kaynakları keskin ve sert ışıkla aydınlatılır , arka plan ise karanlıkta kalır. Aynı kabartma bir resim gibi , görüntü karanlık fondan sıyrıl ır.
Cameo aydınlatmasında nesneler ön taraflarından aydınlatıl ırken . siluet aydınlatmasında bunun tam tersi olmaktadır. Nesne arkasından aydınlatılır veya nesnenin önünde bulunduğu fon çok
7 1
Pilm Nolr (Kara Film) Fransızlann polisiye öyküleri anlattıkları filmlere verdikleri ad. Gangster filmleri, polisiye filmler ve dedektif filmleri bu dal altında cleğerlencliıilir.
72
Van Rt;ı Rl!MBRANDT ( 1606 - 1669): Hollandalı ressam. Dünya resim tari
hinin önemli ressamlarından biri olarak kabul edilir. Küçük yaşta
resme merak saldı. 14 yaşında bir ressamın yanında çırak olarak
çalışmaya başladı. Aımterdam'a gitti ve
orada dönemin önemli ressamları ya runda
çalışınalanru sürdürdü. Işık - gölge üzerine bilgisi
ni artırdı. Işık ve gölgeyi ustaca kullanan sanatçı,
kendinden sonra gelen bir çok ressamı cb etkiledi.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
parlaktır. Dolayısıyla nesne kontür olarak görünürken, arka plan aydınlıktır , en yüksek kontrast oranının olduğu aydınlatma biçimidir. Siluet aydınlatma Chiaroscuro aydınlatmayla , düz aydınlatma arasında bir melezdir.
Chiaroscuro aydınlatmanın tam zıddı olan bir biçim daha vardır , bu aydınlatma biçimi düz veya notan aydınlatma olarak adlandırıl ır . Bu tür aydınlatmada söz konusu olan yalnızca nesnelerin görünebilir olmasıdır . Aydınlatmanın dramatik ve estetik boyutunu , düz aydınlatmada izlemek olanaklı değildir. Mağazalarda , bürolarda evlerde tavandan yapılan aydınlatma , düz aydınlatmanın örnekleridir. Işık kaynağının yeri belli değildir, keskin gölgeler yoktur.
Düz aydınlatmanın temel özellikleri şunlardır:
ı . Işık belli bir yönden gelmez, çok yönlüdür.
2 . Tüm alanlar eşit olarak aydınlatılmıştır, dolayısıyla seçici bir
aydınlatmadan söz etmek olanaklı değildir.
3. Bağlı gölgeler çok yumuşaktır , düşen gölgeler ise neredeyse yoktur.
4. Görüntüye alçak kontrast hakimdir.
s. Arka plan genellikle aydınlıkt ır .
ışığın niteliği , nesnenin kendi üzerine ve arkasına düşen gölgesinin doğasını etkileyen bir etmendir. Aydınlatma kaynağının n iteliği nesneni n gölgesinin ve nasıl görüneceğini de belirleyicisidir. Gölgenin sert ya da yumuşak olması doğrudan aydınlatma kaynağının niteliğine ve nesneyle aydınlatma kaynağı arasındaki mesafeye bağlıdır.
Gölgenin sert ya da yumuşak olmasını belirleyen konu ise ışığn sert ya da yumuşak oluşudur. Sert ışık küçük bir noktadan çıkan ve birbirine paralel olarak gelen ışık ışınlarından oluşur. Bu odaklanmış bir spot ışığı , öğle üzerinin gün ışığı olabilir. Sert ışıklar keskin gölgeler oluşturur. örneğin: sert bir ışıkla aydınlatılan yüzdeki kırışıklıklar, sivilceler
ortaya çıkar. Bu zaman zaman istenmeyen bir durumdur. Aynı ışığı bir nesnenin dokularını ortaya çıkartmak için kullanmaksa , örneğin bir mücevherin detaylarını , istenen bir durum olabilir.
Yumuşak ışık ise , dağınık gelen veya bir yerden yansıyarak gelen ışıktır. Bu bulutlu bir gündeki gün ışığının yumuşaklığı veya içi beyaz kaplı bir şemsiye reflektörden yansıyıp gelen bir ışık biçiminde olabilir. Yumuşak ışık detayları yok eder. Yumuşak ışığın yapay olarak elde edilmesi için , stüdyolarda reflektörler , şemsiyeler ve yumuşatıcı filtreler kullanılır.
Nesneyle arka fon arasındaki mesafe arttıkça gölgeler yumuşar . aynı zamanda aydınlatma kaynağının boyutları da gölgenin niteliğini belirleyen etmenler arasındadır. Aydınlatma kaynağı büyüdükçe yumuşak gölgeler oluşacaktır , kaynak küçüldükçe de sert gölgeler oluşacaktır. örneğin stüdyolarda dağınık ışık veren aydınlatma kaynakları yumuşak gölgeler oluşturacaktır.
Işığın Niteliği ve Kontrolu
Bu tür kaynaklar sert gölgeleri yok etmede dolgu ışık kaynakları olarak kullanılır. Spot ışık veren aydınlatma kaynakları ise dağınık ışık veren kaynaklara göre göreceli olarak küçüktür. Oluşturdukları gölgeler ise daha sert olacaktır.
Kısaca
Bu bölümde kısaca, ışığın kontrolu ve aydınlatmada kullanılan yapay aydınlatma araçlan ve özelliklerine değinildi. Bilindiği gibi bir görüntü yönetmenini en fazla meşgul eden konulardan biri, verilen bir sahnenin nasıl aydınlatılacağı konusudur. Bunu yaparken doğal aydınlatma kaynakları ve yapay aydınlatma kaynaklarından yararlanılabilir. Bu aydınlatma kaynaklan kendi içlerinde öncelikle sert ışık verenler ve yumuşak ışık verenler olmak üzere ikiye aynlır. Sert ışık veren
73
Qıude MONEI'
(1840 - 1 926): Fransız ressam. İzlenimciliğin kurucusu. Yapıtlan ilk zamanlarda toplumun çeşitli kesimlerinden tepkiler aldı. Hemen hemen yalnızca manzara resimleri yapmışur. Daha sonra eleştiriye uğrayan çalışmaları baş tacı edildi ve dünyanın bir çok önemli müzesinde yerini aldı.
74
CARAVAGGİO asıl adı M!dıe!angeln Mıml
( 1573 - 1610): Venedik doğumlu ressa.m. Bir
mimarın oğluydu. Onemli resim eleştirmenleri
Caravaggio'nun ışığı kullanışını, Rönesans'ta perspektifin bulunması ve kul-
lanılmasıyla eşdeğerde sayarlar. Işık Caravaggio
resimlerinde renk ve çizgi katlar belirleyici olmuştur.
Caravaggio'nun resimlerindeki ışık doğal
değildir. Göstermek isteği bölüm bir ışık demetiyle
aydınlatılmıştır. Resimlerinde aydınlık ve karanlık alanlar dramatik
etkiyi artıracak ve karşıtlık oluşturacak biçimde
düzenlenmiştir. Bir çok önemli ressam
Caravaggio'dan ışık -gölge konusunda etkilen
ıniştir.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ve yumuşak ışık veren aydınlatma kaynakları farklı renk ısılarındadırlar ve bu özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerekir. Ayrıca yapay ışık kaynaklan arasında gün ışığı renginde (yaklaşık 5500° Kelv�n ) ışık verenler olduğu gibi tungsten halojen lambalar ise daha sarı ( 3200 "Kelvin ve civarında ) ışık verirler. Bu kaynaklar imal ediliş biçimlerine göre de farklılıklar gösterirler.
Bölüm İçin Kaynakça Moir Alfred, Caravaggio, Harry N. Alırarns ine., Japonya, 1989. Feininger, Andreas. Light and Liglıting in Plıotograplıy, Amplıoto, New York, 1976. Milerson, Gerald. Tlıe Teclınique of Liglıting far Television and Film. 3. Baskı, Focal Press, Londra, 1991. janice Etzkowitz, Toward a Concept of Cinematic Liteıature, An Analysis of Hiroslıima mon Amour New York - Landon: Garland Pulılislıing ine., 1983 Rudolf Amlıeim, Art and Visual Perception, A psyclıology of tlıe Creative Eye, University of Califomia Press, 1974.
BÖLÜM 7 . FlLJ\ıl
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Sinemada ve fotoğrafçılıkta görüntünün kaydedilebilmesi için .filmlere gerek duyulur. Filmleri öncelikle negatif ve pozitif .filmler olarak ikiye ayırmak olanaklıdır. Hem siyah beyaz hem de renkli .filmlerin pozitif ve negatifleri bulunur. Filmler farklı ışık şiddetlerine tepki verecek gibi üretilirler, farklı hız/ardadır. Filmin ışığa karşı hızını ölçme bilimi sensitometri olarak adlandırılır ve pozlama için çok önemli bilgiler verir. Filmler elektromanyetik spektrumdaki her tür ışık ışınından etkilenir, aynca nem ve ısı da filmi etkileyen etmenler arasındadır. Filmler üreticilerinin önerdiği koşullarda korunmalıdır.
En basit tanımıyla film, görüntüyü saptamakta kullanılan, ışığa duyarlı bir emülsiyonu (duyarkat ) üzerinde taşıyan plastik bir malzemedir . Filmin taşıyıcı tabakasını oluşturan, plastik veya asetat malzemenin üzerinde bulunan emülsiyon aktif olan bölümdür ve görüntülerin kaydedilmesine olanak sağlar. Emülsiyon çok ama çok küçük gümüş kristallerinden oluşan ve sözü edilen asestat tabakanın üzerine sürülmüş ışığa duyarlı bir maddedir. Bu gümüş kristalleri "gren" olarak adlandırıl ı r . Pozlama sırasında objektiften geçen ışık film emülsiyonu üzerindeki gümüş bileşikleri-ne çarpar, burada bir reaksiyon oluşur, ışık alan gümüş tuzları kararır ve görüntü oluşur. Ancak film banyo işleminden önce oluşan bu görüntü görülemez. Filmler ister siyah beyaz, ister renkli olsun önce-
76 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
likle negatif ve pozitif filmler olmak üzere ikiye ayrıl ır . Negatif filmlerde görüntünün renkleri ve tonu ters olarak oluşur. Bir başka deyişle koyu olan yerler filmde açık, açık olan yerler ise koyu olarak çıkar. Siyah beyaz filmde negatif görüntü beyazdan siyaha doğru gider ve grinin tonlarından oluşan bir dizgede oluşur. Renkli filmlerde ise renkler . renk çarkındaki zıttı b içiminde negatif film üzerinde belirir . örneğin ; kırmızı renk negatif fi lmde yeşil olarak görünür . Pozitif filmlerde ise görüntü film üzerinde konunun aynı renklerinde oluşur.
Pozlanmamış Film kesiti
7. ı Siyah - Beyaz Film
Filmin görüntüyü nasıl kaydett iği konusunu daha kolay anlayabilmek için öncelikle siyah - beyaz filmle işe başlamak yarar sağlayacaktır.
Nesneden yansıyan ışıklar film makinasının objekt ifinden geçerek filmin üzerine saniyenin çok küçük bir diliminde düşer. Bu çok az bir süre gibi görünebil ir ancak emülsiyon üzerine düşen ışığın filmi etkilemesi ve üzerinde görüntünün oluşması için yeterli bir süredir. Gümüş kristalleri bu ışıktan etkilenir ve ancak banyo edildikten sonra ortaya çıkacak bir siyahlık oluşur. Film banyo edildikten sonra gümüş kristalleri üzerine düşen ışığın kararttığı tanecikler filmin üzerinde belirir. Bu görüntüler hala sabit değildir, ancak film tesbit banyosuna sokulup, üzerine ışık düşmeyen gümüş taneciklerinden temizlendiği zaman negatif görüntü elde edilir. Eğer kullanılan bir fotoğraf makinasıysa , elde edilen negatif film baskıya sokulduktan sonra kart üzerinde nesnenin görüntüsü
oluşur. Sinema filmiyse tekrar bir film üzerine basılarak gösterime hazır film elde edilir.
Negatif olarak adlandırılan bu film . nesnenin görüntüsünün tersini üzerinde taşır. film üzerindeki en siyah bölümler ışıktan en fazla etkilenen bölümlerdir . Negatif filmde en açık renk olan bölümler ise emülsiyon üzerine ışığın en az düştüğü , bir başka deyişle film üzerine kaydı yapılan nesnenin ışığı en az yansıttığı bölümlerdir.
IŞIK
ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ::::: POZLANMIŞ DUYARKAT :::::
���i'�����;:�� �A ..... ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,� ışık , film üzerindeki fgümüş tanecikleri
ni karartır.
Film
Siyah beyaz filmler her türlü ışık altında kullanılır.
Film ve fotoğrafta çeşitli amaçlarla kullanılan değişik türde siyah beyaz filmler vardır. Bunlar:
a) Mavi renge duyarlı filmler: Bu filmler mavi renge ve bir kısım ultraviolet ( morötesi ) ışığa duyarlıdır. Mavi ve mavi içeren renkler gri , kırmızı ve siyah renkler ise siyah olarak görünür.
b) Ortokomatik filmler : Bu filmler mavi , yeşil ve sarıya duyarlı , kırmızı ışığa karşı duyarsızdır. Kontrast oranı çok yüksek olan bu tür filmler özellikle grafik amaçlar için kullanıl ır . Kırmızı emniyet ışığı altında banyo edilebilirler.
c) Pankromatik filmler: Bu filmler tüm renklere duyarlıdır, piyasada en çok bulunan ve her tür işte kullanılanlar bu tür filmlerdir.
d) Kızılötesi f i lmler: Kızılötesi ışınlara duyarl ıdır . Havadan çekilen görüntülerde . polisiye amaçlarla , gece
77
78 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ve askeri amaçlarla görüntü kaydında kullanılır.
7 .2 Renkli Film
Siyah beyaz film yerine renkli film kullanıldığı zaman renkli görüntüler elde edil ir . Siyah beyaz film üzerinde sadece bir kat ve siyah beyaz negatif görüntüler elde etmeye yarayan emülsiyon tabakası vardır. Renkli filmde ise her katı farklı bir rengi kaydeden bir kaç tabaka emülsiyon bulunur. Kuşkusuz bu emül-
Mavi ışığa duyarlı katman Sarı filtre
Yeşil ışığa duyarlı katman Kırmızı ışığa duyarlı katman
��t��z������ Renkli film kesiti
siyon tabakalarının kalınlığı bir insan saçı kalınlığını bile geçemez.
7 .3 Filmlerin Duyarlılıkları
Filmler ışığa karşı farklı duyarlıl ıkta imal edilirler. Filmlerin duyarlığı dendiği zaman akla gelmesi gereken f i lmin görüntüyü saptama hızıdır. Eğer film düşük duyarlıkta bir film ise daha fazla ışığa ve pozlama süresine gerek duyacakt ır . eğer daha duyarl ı , bir başka deyişle daha hızl ı bir filmse daha az ışık ve daha kısa süreli pozlama gerekecektir . Her filmin duyarlığı pozlama indeksi (Exposure lndex - El - ) değeriyle belirlenir. El yükseldikçe filmin hızıda yükselir , dolayısıyla film ışığa karşı hassaslaşır. El değerleri ASA değerlerine karşılık gelir . bu değerler uluslararası standartlarla belirlenmiştir. Birimler lSOASA- DiN gibi farklı adlandırma biçimleri gösterse de aynı amaca hizmet ederler. Bu kısaltmaların açılımları şöyledir:
lSO lntcrnational S tandarts
Organization ASA: Amcrican
Association Standarts
DiN: Deutsche Industric Norm
Filmler düşük, normal ve yüksek duyarlıklı filmler olmak üzere ayrılırlar.
a) Düşük Duyarlıklı Filmler; Bu tür filmler çok ışığa gereksinim duyar, gren boyutları küçüktür ve film üzerinde birbirine yakındır. Çok keskin detaylar elde etmeye yarar .
b) Normal Duyarlıklı filmler; genel amaçlarla kullanılır , gren ve kontrastlık oranları normaldir .
c)Yüksek duyarlıklı filmler; az ışığa gereksinim duyar, gren boyutları büyük ve film üzerinde birbirlerinden uzaktır .
Film
7 .4 Sensitometri
Filmin ışığa karşı olan duyarlılığını ölçme bilimi sensitometri olarak adlandırılır. Fotoğraf ve film çekimlerine başlayanların düştükleri hatalardan biri , bir sahne için uygulanacak " tek " doğru pozlama olduğu yönündeki kanıdır. Oysa uygun pozlama daima görüntü yönetmeninin istediği etkiye bağlıdır. Bilindiği gibi bir sahnede parlaktan, karanlığa dek giden bir çok yansıyan değer vardır . insan gözü bunların tümünü görebilirken film ancak bunların bir kısmını kaydedebi l i r . Dolayısıyla görüntü yönetmeni fotoğraflanmak ı görüntülenmek istenen sahnede nelerin önemli olduğunu belirledikten sonra filmin kayıt dizgesi içinde bunların poz değerlerinin ne olacağını saptayarak uygular.
Sensitometrik işlemler filmin üzerine düşen ışık miktarına bağlı olarak emülsiyonda oluşacak kararmayı grafiklerle ortaya koyar. Bir başka deyişle fi lmin kontrast derecesi bağlamında
79
80 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
özelliklerini belirtir. Farklı markalardaki filmler aynı süratte olsalar bile ışığa karşı aynı tepkiyi vermez. Kimi duyarkatlar daha kontrast sonuçlar verirken, kimileri normal veya daha yumuşak görüntüler verir . ( ıso ı ASA ı DiN değerleri arasındaki i l işkiler için bkz. EK 4)
7. 5 Karakteristik Eğri
Filmlerin tona! dizgeleri karakteristik eğriler biçiminde kullanıcıya veri l ir . karakterist ik eğri bel l i bir emülsiyon üzerindeki pozlama ve yoğunluk arasındaki ilişkiyi ortaya koyar. Bu bir örnekle açıklanırsa anlaşıl ırl ığı daha kolay olacaktır . Parlak bir günde beyaza boyanmış duvarları olan bir odada gri giysiler giymiş birini görüntülediğimizi düşünelim. Sahnemizin her noktasında farklı ışık olacaktır. Pencere çok parlak ışık almayan yerler ise çok gölge olacaktır. Kullanılacak filmin farklı parlaklık dizgelerine karşı vereceği tepki bir grafikle gösterilebilir . Film duyarkat yapısına
göre çok karanlık veya gölgeli alanlardaki detaylara tepki vermeyecek, aynı biçimde çok parlak bölgelerdeki detaylar da belli olmayacakt ır. Görüntü yönetmeni görüntüleyeceği nesne I sahneyi karakteristik eğiri üzerinde uygun bir noktaya yerleşt irerek istenilen sonuçları almaya çalışır. Bunun için de farklı marka ve hızlardaki filmlerin özelliklerini çok iyi bilmek zorundadır.
2.0 1 .8 1 .6
� 1 .lı ::ı 1 .2 ....l z 1 .0 ::ı 0.8 •(.) o 0.6 >- 0.·1
0.2 O.O
POZIAMA 0 1 2 3 1 5 6 7 8 9 ] ()
En koyu Orta En açık resim tonları wnlar tonlar
Karakteristik eğri
ideal bir filmin 45°· lik bir açı yapması beklenir ancak böylesi bir film yoktur. 45°' l ik açının anlamı f i lmin yoğunluğunun pozlamaya göre doğru tepki vermesidir. Yukarıdaki grafikte A noktasına dek olan bölüm koyu tonları ve detayları tam olarak ortaya koyamayacakt ır . A- B noktaları aras ında pozlamaya bağlı olarak yoğunluk orantılı bir biçimde artmaktadır. B noktasından sonra ise detaylar yok olacaktır.
7. 6 Filmlerin Korunması
Filmler elektromanyetik spektrumda görünen ışığın dışında kalan kızılötesi , morötesi , X ışınları ve kozmik ışınlara da tepki gösterir. Bu ışık ışınlarıyla etkilenen filmlerin renklerinde ve kontrastlarında bozunmalar olacağı gibi filmde de sislenme olur.
Aynı biçimde filmi etkileyen etmenlerden biri de nemdir. Gerek pozlanmış , gerekse pozlanmamış filmler belli nem
Film
oranlarında korunmalıdır. Aşırı nem ve çok kuru ortamlar filmi etkiler . Pozlanmamış filmlerin % 70 veya daha az nem oranının olduğu ortamlarda. pozlanmış filmlerin ise % 40 - % 50 arasında nem oranının olduğu ortamlarda korunması öneri l ir . Filmler aynı biçimde sıcaktan da etkilenir. Filmler doğrudan güneş ışığından ve sıcaktan korunmalıdır. Kısa süreli korumalarda filmin ı 3° c 'da korunması daha uzun süreli - altı ayı aşkın süreler için - daha düşük ısılarda - ı 8° C'da korunması önerilir. Film kullanılmak üzere korunduğu soğutucu gibi ortamlardan alındığı zaman sıcaklığının oda ısısına gelmesi beklenmelidir. Aksi durumlarda duyarkatta çatlamalar meydana gelecektir. Çekilen filmler hemen banyoya gönderilmel i , banyo edilmiş filmler tozdan korunmalıdır.
Havaalanlarında güvenlik kontrolunda kullanılan X ışığı cihazları filmleri etkiler ve sislenmelere neden olur. özellikle terörün yoğun olduğu ülke havaalanlarında yüksek dozda X ışını
8 1
82 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılır. X ışınının filmi etkilemesini önlemek için X ışınlarına karşı kullanılan filmin içine konduğu poşet ve kutuların kullanılması önerilir .
Kısaca En basit tanımıyla film, ışığa duyarlı bir emülsiyonu ( duyarkat ) üzerinde taşıyan plastik bir malzemedir. Filmler görüntüyü saptamak için kullanılır. Filmin taşıyıcı tabakasını oluşturan, plastik veya asetat malzemenin üzerinde bulunan emülsiyon aktif olan bölümdür ve görüntülerin kaydedilmesine olanak sağlar. Filmler pozitif ve negatif olmak üzere ikiye ayrılır. Filmler ışığa karşı farklı duyarlılıkta imal edilir. Filmlerin ışığa duyarlılıkları elde edilecek görüntünün renklerini, tonlarını da etkileyen etmenler arasındadır. Filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarını ölçme bilimi sensitometri olarak adlandırılır, görüntüde tonların diz-
gesinin istenildiği gibi elde edilmesi için sensitometrik ölçümler ve karakteristik eğriler önem taşır. Filmler spektrumdaki ışık ışınlarının hemen hemen tümünden etkilenir, ayrıca nem ve ısı da .filmleri etkiler. Bu anlamda filmlerin istenmeyen ışık ışınlarından korunması ve belli nem ve ısı değerlerinde tutulması önem taşır
Bölüm İçin Kaynakça . Ertan, Güler. Fotoğraf Terimleri Sözlüğü, Afa Yayınları, ıstanbul, 1994 Lmgford. MJ Professional Plıoıograplıy, Focal Press, Londra, 1978. L�ngforcl, M.j. Tlıe Step by Step Guide to Plıotograplıy, Alfrecl A. Knopf, New York, 1984. Millerson, Gerakl. Tlıe Teclırıique of Liglıting for Television and Film. 3. Baskı, Focal Press, Lonclra, 199L
BÖLÜM 8 . ViDEO
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Günümüzde belki de film kameralanndan ve kayıt ortamı olarak filmden daha fazla kullanılan ortamlardan biri video ortamıdır. Video, gerek kullanılan kamera, gerekse kullanılan kayıt ortamı ve araçları olarak elektronik bir ortamdır. Bu bölümde kısaca video kameraları, ve video görüntüsünün kontrolu konusuna değinilecektir.
8. ı Kısa Tarihçe ve Özellikler
ı 920'li yıllarda çalışmaları başlayan , ikinci Dünya Savaşı öncesi ilk yayın denemelerini yapılan ve ı 950 sonrası giderek yoğun biçimde kullanılan televizyon ve ona bağımlı olarak gelişen video sistemleri , günümüzün yayıncı-
lığında çok yoğun biçimde kullanılmaktadır. i lk yıllarda canlı televizyon yayınlarını ve haberleri kaydetmek üzere geliştirilen video ve ona bağlı teknoloj iler, filme göre farklılıklar gösterir .
Video ve televizyon görüntünün elektronik olarak elde edildiği ve kaydedildiği , bir yerden bir başka yere aktarıldığı elektronik ortamlardır. Video görüntüsünü elde etmede ve kaydetmede elektronik kameralar ve kayıt aygıtları kullanılır. Televizyonda görüntü elde etme ve kayıt işlemleri elektronik olarak yapılır ve elektromanyetik dalgalar halinde aktarıl ır . Elektromanyet ik dalgalar biçiminde aktarılan yapımlar çeşitli mekanlarda televizyon alıcıları tarafından alınır , izlenir ve videobantlara kayıtları yapılabil ir .
84 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Televizyonun ilk yıllarında yapımlar yoğun olarak "film" ile gerçekleştiril iyordu . Günümüzde de . televizyon yapımlarında film kullanılmaktadır . Görüntünün film veya videobant üzerine kaydedilmesi yönetmen . görüntü yönetmeni veya yapımcının tercihi olabilir. Ancak hem kullanım kolaylığı . hem ekonomik olması ve zamandan kazandırması dolayısıyla "film" ortamında gerçekleştirilen yapımların bir çoğu artık "video" ortamında gerçekleştirilmektedir. Günümüzde çok çabuk üretilmesi ve tüketilmesi gereken , dolayısıyla hızlı işlemler yapılması gereken haber ve benzeri programlar dışında da bir çok dizi , belgeseller ve diğer programlar " video kamera" ile çekilmekte , elektronik ortamlarda kurgulanarak yayına verilmektedir.
Çekimlerde video kamera kullanmayı tercih eden görüntü yönetmeni , kullandığı elektronik kamera ve kayıt ortamını çok iyi tanımal ı , sistemin çalışması konusunda bilgil i olmalıdır . Video yapımlarında aydınlatma , filme
göre farklılıklar gösterir. özellikle stüdyolarda gerçekleştirilen yapımlar da bu farklılık izlenebilir.
" Film aydınlatması devamsız . kısa süreli eylemler ıçın gerçekleşt ir i l i r . Filmde her çekim değilse bile her sahne ayrı ayrı aydınlatılır . Aydınlatmanın kontrolu olağanüstü denecek kadar yüksektir . Oyuncuların. kameraların , mikrofonların ve diğer her şeyin hareketi başlangıçta çok ayrıntılı olarak planlanır . aydınlatma elemanları stüdyo zeminine veya tavana uygun biçimde yerleştirilir veya asıl ır , aydınlatma elemanlarının önüne konan ışığı denetleyen araçlarla gölge kontrolu sağlanır.
Bunun zıddı olarak, stüdyodaki televizyon aydınlatması sıkça, sahneyi farklı açılardan aynı anda alacak birden fazla kamera için tasarlanır. Aydınlatma sahnenin değişik noktalarında , devaml ı , uzun süreli hareketleri , örneğin, oyunlar . durum komediler i , görüşmeler , talk showlar veya stüdyo dramaları gib i , tatmin edici olmalıdır. Teknik olarak. bunun
anlamı aydınlatma araçlarının, kamera ve oyunculara gerekli hareket alanını sağlamak için tavana asılması demektir , stüdyo zeminine çok az araç yerleştiril ir ." ( Zettl , ı 990: 5 l )
Video kameraların çalışma prensipleri film kameralarına benzer. Ancak film kamerasındaki film yerine görüntünün oluşmasını sağlayan görüntü tüpleri veya CCD ( Charge Coupled Device ) adı verilen elektronik elemanlar bulunur.
Kırmızı
Gelen ışık prizmada ayrışır. aynalar yardımıyla tüplere gider. Ayrılan sinyaller
video görüntüsünü oluşturmak üzere tekrar birleşir.
Video
Son yıllarda üretilen kameralarda görüntüyü oluşturan tüpler yerine CCD elemanlar daha fazla kullanılmaktadır.
Stüdyolarda kullanılan ve stüdyo yapımları için üretilmiş elektronik kameraların yanı sıra daha ziyade dış çekimlerde kullanılan kaliteli görüntüler üreten EFP (Electronic Field Production) tipi kameralar ve genelde haber ve benzeri yapımlarda kullanılan ENG ( Electronic News Gathering ) t ipi kameralar vardır.
önceleri siyah - beyaz görüntü üreten televizyon kameraları kısa sürede renkli görüntü üret ir hale gelmişt ir. Renkler ise yukarıda sozu edilen tüpler veya CCD elemanlar aracılığıyla elde edilir.
8.2 Televizyonda Renk
Bil indiği gibi çevremizde nesnelerin renkleri , onların emdiği veya yansıttığı ışıkların renkleriyle belirlenir. örneğin yeşil. bir yaprak yeşil dışındaki
85
86 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
tüm renkleri emdiği ve yalnızca yeşil rengi yansıttığı için yeşil görünür. Bir başka tanımla ışık ışınları veya beyaz ışık yeşil yaprağın üzerine düştüğü zaman . yaprak yeşil dışındaki tüm renkleri emer ve yeşili yans ıt ır (çıkartır) . Burada karşımıza rengin çıkartılması gibi bir kavram çıkmaktadır. Çıkartımsal renk sistemine karşılık bir de toplamsal renk sistemi vardır . öncel ikle toplamsal ve
Mavi
Toplamsal Renk Sistemi Kırmızı. yeşil ve mavi ışıklar birleşerek
beyaz ışığı oluşturur.
çıkartımsal renk sistemlerinin tanımlanması konunun anlaşılması için yarar sağlayacakt ır . Toplamsal renk sisteminde ana renkler olarak bilinen kırmızı . yeş il ve mavi birleşerek beyaz ışığı oluşturur. Bu üç renk belli oranlarda karıştırılarak gözle görülebilen diğer renkler elde edilebilir. Çıkartımsal renk sisteminde ise bu renklerin karış ımından oluşan sarı . majenta ( yaklaşık açık mor ) ve siyan ( yaklaşık cam göbeği ) renkleri karışarak siyah rengi oluştururlar. Diğer tüm renkler emilmiştir .
Bir başka tanımla çıkartımsal renk sisteminde . farklı renkler beyaz ışıktan çıkartılarak elde edilir.
Bu kısaca şöyle formüle edilebilir :
Sarı ( kırmızı + yeşil ) = ( beyaz - mavi ) Majenta ( kırmızı + mavi ) = ( beyaz - yeşil )
Siyan ( yeşil + mavi ) = ( beyaz - kırmızı }
Televizyon renk sisteminde kırmızı . mavi ve yeşil renkler birincil renkler olarak adlandırılırken. sarı , majenta ve
Sarı Macenta
Siyan
Çıkartımsal Renk Sistemi
Sarı . macenta ve siyan ışıklar birleşerek s iyalı ırengi oluşturur.
siyan renkleri ikincil renkler olarak adlandırılır. Renk çarkında yer alan iki zıt renk karıştırı ldığı zaman sonuç beyazdır.
Renkli televizyon kameralarında objektifin hemen arkasında bulunan ve kırmızı , mavi ve yeşil renkleri üreten görüntü tüpleri veya CCD elemanlarda ayrılan üç renk. televizyon cihazlarında
Video
ve monitörlerde yeniden birleşerek görünebilir hale gelir.
Yukarıda, günümüzde televizyon için gerçekleştirilen yapımların çoğunda video kameraların kullanıldığından söz edildi . Elektronik ve bilgisayar teknolojilerine bağlı olarak gelişen video kameralar da büyük değişmeler göstermiş . eskinin ağır , hantal kameralarının yerlerini boyut olarak daha küçük ve daha kal i tel i görüntüler üreten kameralar almıştır. Geçtiğimiz yıllarda görüntü üretiminde kullanılan kameraların yerlerini ise artık CCD elemanlar almıştır.
8.3 CCD Elemanlar ve Video Kameralarda Kullanılması
Günümüzde kullanılan video kameralarda görüntünün üreti lmesine yarayan bilgisayar yongaları CCD (Charged coupled Device) olarak adlandırıl ır . Bir kamerada bir cco eleman kullanıldığı gibi birden fazla . iki veya üç adet CCD eleman da kullanılır .
87
88 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Birden fazla cco eleman kullanıldığı zaman kamera objektifinden geçen ışık bir prizma aracılığıyla ayrışır ve iki veya üç CCD elemanın üzerine düşer CCD elemanların üzerinde ışığa hassas noktacıklar vardır . Bu noktacıklar piksel (pixel) olarak adlandırılır. cco elemanın yüzeyinde noktacık sayısı arttıkça görüntünün kalitesi de yükselecektir . Görüntü kal i tesinin yüksek olması demek çözünürlüğün (resolution} , bir başka deyişle seçme veya ayırma gücünün yüksek olması demektir. "Seçme Gücü: Bir optik dizgenin, birbirine yakın iki noktayı seçiklikle aktarabildiği en küçük uzaklık." olarak tanımlanmaktadır. (Özön, 1 98 1 :256)
Bir video kameranın çozunurlüğünün az veya çok olmasının anlamı , o kameranın detayları ne denli keskin ürettiğini belirten bir kavramdır. Çözünürlüğün az olması detayların yok olması , görüntünün çok keskin detaylarla görünmemesi anlamına gel irken , çözünürlüğün yüksek olması üretilen görüntünün çok keskin görünmesi ve detayları daha
iyi vermesi anlamındadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu . detayların keskinliği kavramının objektif aracı l ığıyla sağlanan optik netlikle karıştırılmaması gereğidir.
8.4 Waveform Monitör ( Dalga Salınımölçeri )
Günümüzde kullanılan bir çok kamera ve kayıt sistemi oldukça kesin sonuçlar veren otomatik sistemler haline gelmiştir . Renk ayarlarından netl iğe değin bir çok işlem istenirse otomatik olarak yapılabilir. Ancak belli ayarları yapmak için waveform monitör ve vectörskop adı verilen iki elektronik cihaz kullanılır . Profesyonel kayıt işlemleri ve kayıt sonrası işlemler sırasında waveform monitörler sahneler aras ındaki video niteliğini korumak ve ölçme için kullanılırlar.
Televizyonda kullanılan waveform monitör, bir anlamda filmdeki ışıkölçerin (pozometre) bir benzeridir . V ideo
sinyalinin ış ık değerlerini ölçmeye yarar. Bu aygıt sahnedeki ışığın ne olması gerektiğini gösterir. Görüntüyü ıesbit eden kameradan gelen video sinyali waveform monitörde elektronik olarak görülür. Waveform monitörün ekranında beliren bu grafiğe göre video görüntüsünün sağlıklı olup olmadığı belirlenir. Bir sahnenin parlaklık düzeyi , kontrast ı , elektronik kameraların diyaframları bu araçla kontrol edilir . waveform monitörde sıfır noktası , siyah düzeyi noktasıdır . üstteki nokta ise beyaz düzeyini ortaya koyar. waveform moni tördeki ölçek en altlarda -30 düzeyinde başlar ve en yukarıda + ı 20 ye dek ulaşır. Kaliteli görüntüler için siyahın + 7 . 5 civarında başlaması ve beyazın da + ı 00 civarında olması tercih edilir. Işık yoğunluğunun % ı OO'ü geçtiği durumlarda gürültü adı verilen ve video görüntüsünün kalitesini bozan durum ortaya çıkar. Bunu bir örnekle aç ıklamak gerekirse ; beyaz giysileri olan bir oyuncu düşünelim, bu oyuncunun giysisindeki ışığı waveform monitörün % ı 20 gibi ölçtüğünü düşüne-
Video
! im. Bizim çalışma limitlerimiz % 7 .5 (siyah) ve % ı oo (beyaz) arasında olacağı için , % 1 20 gibi bir beyaz düzeyi yüksek olacaktır. Stüdyo mühendisi bu değeri kısarak % ı 00 düzeyine indirdiği zaman diğer renklerde 20 birimlik bir eksilme olacaktır, bu ise örneğin oyuncunun yüzünün kararmasının dekordaki detayların yok olmasının nedenidir. Bu durumda her sahne için , referans olabilecek siyah ve beyaz değerlerinin saptanması çekimin sağl ıkl ı olmasını sağlayacakt ır.
100
50
()
-40
+100 beyaz
+7.5 siyah
----i l ZAMAN----
Wave form monitörde görüntü
89
90 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
8.5 Vektörskop
Televizyonda kullanılan kontrol araçlarından biri de vektörskop olarak adlandırılan aygıttır. Bilindiği gibi televizyonda birincil renkler olarak adlandırılan kırmızı , yeşil ve mavi ve ikincil renkler olarak adlandırılan sarı , majenta ve siyan renkler vardır. Bunların İngilizce karşılıklarının başharfleri televizyonda kullanılan ve renkleri simgeleyen uluslararası kavramlardır . Birçok c ihazın üzerinde bu renklere karşı l ık gelen harfler kullanılır Kırmızı (Red - R) , Yeşil ( Green - G) , Mavi (Blue - B) ve Sarı ( Yellow - Y veya YI) Majenta (Magenta - M ) Siyan (Cyan - c veya Cy).
insan gözü renkleri her türlü ışık altında olması gerektiği gibi algılar. Bir başka deyişle, örneğin ; insan gözü , beyaz rengi günışığı altında da , tungsten ışık altında da, floresans ışık altında da beyaz olarak algılar. Oysa filmler ve video bantlar bu renkleri kullanılan aydınlatma kaynağının renkısısına göre algılar . Bu yüzden televizyon yapım-
larında insan gözüne güvenmemek gereklidir. Kesin renkleri elde etmek ve gerekli ayarları yapabilmek için vektörskop adlı araç kullanılır.
Vektörskop üzerinde birincil ve ikincil renklerin harflerle simgelendiğ i alt ı nokta vardır. Renk çubuğu ( colorbar) üreten, kamera . vlya diğer aygıtların
. . . . . : - : - : t : - : - : . . . . . · : B.e<ı: · : · : · i · : · : · : · : · : · : · .
Vektörskop ile renklerin ve faz açılarının kesin konırolu yapılır.
ürettiği bu renklerin vektörskoptaki noktalarla çakışması gereklidir. Eğer herhangi bir nedenle renkler ve noktalar birbirleriyle çakışmıyorsa , teknik yönetmenler gerekli ayarları yaparak renklerin doğru kaydedilmesini sağlar. Renklerin doğruluğuna ek olarak bu aygıt renklerin doygunluğunu da denetlemeye yarar.
8.6 Video İçin Aydınlatma
Televizyon için yapılan programlar oldukça çeşitlidir ve geniş bir yelpazede yer alır. Aydınlatma biçimleri de programın türüne , nerede nasıl kullanılacağına bağlıdır. Film için yapılan aydınlatmanın devamsız olduğundan ve her sahneye göre yapıldığından yukarıda söz edildi . Stüdyo dışında , televizyon için , video kameralarla çekilen drama türü programlar da aynı film üretim sürecinde olduğu gibi titiz bir aydınlatmaya gerek duyar. Haber türü programlarda genellikle ortamda varolan , sokak
Video
lambasından floresans aydınlatmaya , hatta son yıllarda o lükslük ortamlarda çekim yapabilen kameraların geliştirilmesiyle neredeyse ışıksız ortamlardaki çekimlere dek çok değişik görüntüler kullanılabilir veya kamera üzerindeki ve elde taşınabilen akülü lambalar da haber çekimlerinde kullanılabilir.
Stüdyolarda yapılan programlar ise programın türü , içeriği ve atmosferine göre aydınlat ı l ır . Ancak gözönünde tutulması gereken birden fazla kameranın aynı zamanda kullanılıyor olmasıdır.
Film ve video aydınlatmasındaki temel ayrılık filmin ve videonun ışığa verdikleri tepkiden kaynaklanır. Film ve video ortamlarının kontrast oranları farklıdır. Bu fark video görüntüsünün filme göre üç boyutluluktan yoksun olduğu duygusunu da beraberinde getirir. Bir çok video kamera yaklaşık olarak filmdeki ı oo ASA'ya göre ayarlanmıştır. Video kameralardaki ışık duyarlılığı " kazanç kontrolu" ( gain control ) ile denetlenebilir. Video sinyal-
9 1
91 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
!erinin yoğunluğu desibel ( dB ) ile Kısaca ölçülür. Kameranın kazancı o dB'den 6
Televizyon ve video günümüzde belki de film ve sinemadan daha fazla yaşamımızda yer almaktadır. Video ortamı, yalnızca profesyonel anlamda veya yayıncılık anlamında değil, amatörler arasında da oldukça yaygın bir kullanım alanı bulmuştur. İster profesyonel amaçlarla, isterse amatörce kullanılsın, videonun tercih nedenlerinin başında kullanım kolaylığı, pratikliği ve hızı yatmaktadır. Video ortamında kullanılan aygıtların -kameralar, kurgu cihazları, yayında kullanılan cihazlar - tümü elektronik aygıtlardır ve video ortamı elektronik bir ortamdır. Video kameralar da görüntü son yıllarda CCD elemanlar aracılığıyla tesbit edilmekte ve video bantlar üzerine kaydedilmektedir.
dB'ye çıkartıldığı zaman ı oo ASA yerine 200 ASA'lık film kullanılmış gibi olur. Ancak haber türü programlar dışında eğer özel bir etki istenmiyorsa kazancın artırılması pek istenmez çünkü görün-tüde gürültüye neden olur. Bu da görün-tü kalitesinin düşmesi demektir.
Video kameralar yaklaşık 32 : ı lik bir kontrast değeri üretir. Bunun anlamı bir sahnedeki en koyu ve en parlak bölgeler arasındaki fark 32 kattır. Siyaha gören en parlak bölge 32 kat daha parlak olabilir . Oysa renkli negatifler ı 28 : ı l ik bir kontrast farklılığın bile kaydedebilir . Bu yüzden video için yapılan aydınlatmalarda daha fazla dolgu ışığı kullanılır. Bu ise karanl ıkta kalan bölgelerin görünebilirliğini sağlamaya yarar.
Video için yapılan aydınlatma biçim olarak sinemaya benzemesine karşın, film ortamı ile video ortamı arasında
oldukça ciddi kontrast farkları olduğu için video aydınlatması yapılırken bu farklılık mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Gerek stüdyo aydınlatmasında, gerekse dış mekanlarda video için yapılan aydınlatmalarda, vektörskop ve waveform monitörler kullanılarak görüntünün kalitesi kontrol edilebilir.
Bölüm İçin Kaynakça Durmaz, Ahmet. Televizyon Tekniği, Anadolu Üniversitesi Yay., Eskişehir, 1994 Lyver Des - Swainson Graham , Video Lighting, Focal Press, 1995. Television Studio Practices Manual, CBC Yayınlan, 1962.
Video 93
94 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
BÖLÜM 9 i\ Y 1) E� L.ı\'f i\·L\l.) ,,\
. iLK 1\D IIVlL1\I{
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Bu bölümde üç nokta aydınlatma konusuna giriş yapılacaktır. Anahtar ışık, dolgu ışığı, arka ışık, fon ışığı gibi kavramlar açıklanmaya çalışılacak, bu aydınlatma kaynakları arasındaki dengenin nasıl sağlanacağına kısaca değinilecektir.
çevremizde bulunan her tür aydınlatma kaynağının televizyon ve sinema yapımlarında kullanılabileceğinden söz edilmişt i . Aydınlatma kaynağının niteliği ne olursa olsun dört temel aydınlatma biçiminde kullanılabilir. Bunlar, anahtar ışık. dolgu ışığı , arka ışık ve fon ışığıdır.
Bilindiği gibi sinema ve televizyonda aydınlatma yapmanın üç temel
nedeni vardır. Bunlardan i lki teknik nedenlerdir . Nesnelerin görüntülerini kaydedebilmek için ışığa gereksinimimiz olduğunu biliyoruz. Bir nesnenin görüntüsünü kaydedebilmek için film veya video kamerasının da belli bir ışığa gereksinimi vardır. Nesneleri görünür kılabilmek ve teknik anlamda bu görüntüyü film veya video bant üzerine kaydedebilmek için ışığa gereksinim bulunmaktadır. Diğer bir aydınlatma nedeni , işin estetik boyutudur. iki boyutlu bir düzlem olan sinema perdesi veya televizyon ekranında uçuncü boyut yanılsamasını yaratabilmek için aydınlatma gereksinimi bulunmaktadır. üçüncü olarak, psikolojik ortamı yaratmak ve zamanı belli etmek için aydınlatma yapma gereği vardır. Aktarılmak istenen duygu ve düşünceler, filmin psikoloj ik
96 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
atmosferi aydınlatma aracılığıyla yaratıl ır . Ayrıca aydınlatmayla günün veya yılın belli zamanları ortaya konabilir .
Aydınlatmayla üçüncü boyut yanılsamasını yaratabilmek, bir başka deyişle gerçek yaşamdaki görüntüye benzer görüntüler oluşturabilmek için yapımlarda üç nokta aydınlatması olarak adlandırılan aydınlatma biçimi kullanıl ır . üç nokta aydınlatma tekniği sinemayla ortaya çıkmıştır ve televizyonun sinemadan ödünç aldığı bir olgudur. Aydınlatılacak nesne veya ortamın özel-1 iklerine göre üç farklı aydınlatma kaynağı stüdyo veya film setine yerleştirilir. Doğal olarak etkili bir derinlik yaratabilmek için, aydınlatılacak mekan veya nesnenin her yüzeyi farklı ışık yoğunluklarıyla aydınlatılmalıdır.
9. ı üç Nokta Aydınlatma
Bu tür aydınlatmaya üç nokta denmesinin temel nedeni üç farklı aydınlatma kaynağının kullanıyor olmasıdır . Bu
kaynaklar , anahtar ışık, dolgu ışıg ı , ve arka ışık olarak adlandırılır. Aydınlatılan sahne veya nesne üzerinde bu üç kaynağın her birinin farklı etkileri vardır. Sözü edilen üç aydınlatma kaynağı farklı açılardan , farklı yoğunluklarda ve farklı yönlerden aydınlatılacak nesne ı sahne üzerine yönlendiri l ir . Bu kaynakların ışıkları odaklanmış veya dağınık olabilir. üç ışığın bir arada kullanılmasıyla doku , gerçeklik yanılsaması , psikolojik atmosfer ve ilgi nokta ( sı ) lan. ortaya çıkartılır. üç nokta aydınlatma genellikle tek kamera ıçın düşünülür ve uygulanı r . Televizyon çekimlerinde de aydınlatma üç nokta mantığı üzerine kuruludur , ancak spor karşılaşması , konser , gibi kamera sayısının kimi kez onları aştığı çekimlerde çok sayıda aydınlatma kaynağı kullanılarak bir ışık havuzu oluşturulur.
9.2 Anahtar Işık
Anahtar ışık, bir nesne veya mekanın aydınlatılmasında kullanılan en önemli aydınlatma kaynağıdır . Genellik.le hemen kameranın yanından nesne veya mekanı görünür kılmak, nesnenin temel biçimini ortaya çıkartmak için kullanılan aydınlatma kaynağıdır . Anahtar ışığın aydınlatmasını güneş in nesneleri aydınlatması gibi düşünebiliriz . Eğer sert bir gölge yaratılmak isteniyorsa, sert ışık veren bir spot ışığı kullanılabilir . Bunu öğle üzerinin sert ışığına benzetebiliriz. Eğer gölgesiz yumuşak bir görüntü isteniyorsa . yumuşak ışık veren bir aydınlatma kaynağı kullanılması gerekl idir. Bu türdeki bir aydınlatmayı ise bulutlu gölgelerin olmadığı bir ışığın bulunduğu güne benzetebiliriz. Anahtar ışık prensip olarak kameranın hemen yanından kullanılsa da yapımın niteliğine ve anlatıma bağlı olarak kamera ile belli açılar yapabilir. Bu ise anlat ımda farkl ı l ıkları ortaya çıkartabilir.
Aydınlatmada İlk Adımlar
Anahtar ışığın bulunduğu noktaya göre tüm nesneleri eşit olarak aydınlattığı düşünülür. Tüm noktalar aynı biçimde aydınlatıl ırsa derinlik etkisi ortadan kalkar. iki boyutlu bir görüntü oluşur. örneğin ; bir küre tek bir kaynak.la önden aydınlatılırsa gölgeler ve derinlik oluşmayacaktır , dolayısıyla küre bir daire gibi görünecektir. Anahtar ışık kameranın hemen yanında olursa gölgeler küçük olacakt ır ve yukarıda sözünü ettiğimiz gibi nesnenin biçimi net olarak ortaya çıkmayacaktır. Eğer kamerayla arasındaki mesafe ve açı artarsa gölgeler uzayacaktır . Anahtar ışığın kamera ile nesne arasında yatay ve düşey düzlemlerde 45°'1ik bir açı yapması ideal konumlardan biridir . Kullanılan anahtar ışığın ışık düzeyi . çok düşük veya çok yüksek olmamalıdır . Çok düşük ışık düzeyi, film veya video için teknik gereksinimleri karşılamazken. çok yüksek ışık düzeyi ise, görüntüde bozulmalara neden olabilecektir .
97
98 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Anahtar ışık. kameranın yanından 45 derecelik açıyla verilir.
Anahtar ışık nesnenin veya mekanın yalnızca bir kısmını aydınlatacakt ır . örneğin ; bunun bir insan olduğunu düşünecek olursak. yüzün , ışığın geldiği tarafı aydınlatılacak diğer taraf ise
Anahtar ışık. kameranın üstünden 45 derecelik açıyla verilir.
aydınlatma kaynağının niteliğine göre (sert veya yumuşak ışık oluşuna göre) gölgeli kalacakt ır . Eğer aydınlatma kaynağı sert ışık kaynağı ise gölgeler sert olacak, keskin ve koyu gölgeler oluşacaktır . Anahtar ışığın ortaya çıkardığı sert gölgeleri yok etmek için ikinci bir aydınlatma kaynağına gereksinim duyulacaktır. Bu ise dolgu ışığı olacaktır.
9.3 Dolgu Işığı
Anahtar ışığın oluşturduğu gölgeleri yok etmek veya anlatıma uygun biçimde azaltmak için dolgu ışığı kullanıl ır . Kullanılacak bu aydınlatma kaynağı , anahtar ışıkta olduğu gibi sert ışık veren bir aydınlatma kaynağı i�e veya bu kaynağın oranı anahtar ışıga eşit ise aydınlatılan nesnenin diğer tarafında da sert veya istenmeyen gölgeler oluşacakt ır . Anahtar ışığın oluşturduğu sert gölgeleri yok etmek ve doğal bir anlatımı sağlayabilmek için daha yumuşak, bir ikinci ışık kaynağına gereksinim vardır. Dolgu ışıkları genellikle dağınık ve yumuşak ışık veren aydınlatma kaynaklarından oluşur. Dolgu ışığı için ideal noktanın kameranın hemen üzeri olduğu düşünülür , ancak aydınlatma kaynağının bu biçimde yerleştirilmesi zor olabilir , o yüzden dolgu ışığın , kameranın , anahtar ışığa göre aksi tarafında ve aşağı yukarı aynı açıyla yerleştirilme�i yaygın bir kullanım biçimidir . Dolgu ışıgı gölgeleri en aza indirir ve görüntülenen
Aydınlatmada İlk Adımlar
nesne veya mekanda biçim , doku ve boyutların ortaya çıkmasında yardımcı olur.
9.4 Arka Işık
Aydınlatılan nesne veya mekanda üçüncü boyut yanılsamas ını yaratabilmek için bir üçüncü aydınlatma kaynağına gereksinim vardır . Bu aydınlatma kaynağı , film veya video ile kaydedilen nesnenin fondan ayrılmasını sağlamaktır . Bu aydınlatma kaynağı arka ışık olarak adlandırılır. Bazı kaynaklarda tepe ışığı olarak da geçer. Arka ışık nesneyi fondan ayırmada ve derinl ik etkisini artırmada kullanılır. Arka ışık genelde sert bir ışık kaynağıdır . Nesnenin tam arkasından veya arka üst açısından veri l ir . Arka ışığın çok yukarıda olması durumunda , örneğin aydınlatı lan bir insansa yüzdeki aydınlatmayı bozar, omuzlarda ve saçlarda sert parlamalara çene altlarında ve göz çukurlarında gölgeye neden olur.
99
1 00 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Bu aydınlatma kaynağı çok altta olursa kamera tarafından görülme tehlikesi olabilir veya oluşan ters ışık film üzerinde istenmeyen etkilere neden olabilir . Bu etki genellikle diyafram biçiminin bir ışık kümesi olarak görüntüde yer alması biçimindedir .
Arka ışığın kullanıldığı durumlarda , eğer bir insan veya dekor malzemeleri varsa bunlar fondan uzakta olmalıdır. Böylelikle arka ışığın , nesneleri fondan ayırma işlevi tam olarak ortaya çıkacaktır. Arka ışığın eğer yoğunluğu az ise üçüncü boyutu oluşturma işlevi azalacaktır. Bu yüzden arka ışığın anahtar ışığa eşit veya ondan biraz az şiddette olması tercih edilir .
9.5 üç Aydınlatma Kaynağının Birlikte Kullanılması
Televizyon veya sinemada üç nokta olarak adlandırılan aydınlatmayı uygularken , her üç aydınlatma kaynağının da güçlerini göz önünde tutmak gereklidir.
Eğer anahtar ışık ve dolgu ışığı eşil yoğunluklara sahipse aydınlatılan mekan veya nesnede hem anahtar ışıktan . hem de dolgu ışığından kaynaklanan gölgeler oluşur . Bu genellikle istenmeyen bir sonuçtur, sinema ve televizyon aydınlatmasında genellikle tek gölge istenir . Yoğunluğu fazla olan bir dolgu ışığı anahtar ışığın ortaya çıkarttığı biçimi yok edebilir. Eğer anahtar ve dolgu ışığının güçleri eşitse derinlik duygusu yok olacaktır. Aydınlatılan bir mekanda birden fazla gölge varsa dolgu ışığının anahtar ışık gibi bir işlev gördüğü düşünülebilir . Dolgu ışık kaynaklarının yumuşak ışık veren kaynaklar olduğundan söz edilmişti. Dolgu ışık kaynakları birden fazla sayıda olabilir.Ancak bunların oluşturacakları gölgelerin çok iyi denetlenmesi gerekmektedir.
Anahtar, dolgu ve tepe ışığı birlikte kullanıldığı zaman görüntünün derinliği ve boyutu ortaya çıkacak ve ekranda veya perdede üçüncü boyut yanılsaması ortaya çıkacaktır .
9. 6 Fon Işığı
Yukarıda sc:ıyılan üç aydınlatma kaynağına ek olarak fonu aydınlatmada kullanılan aydınlatma kaynaklarına gereksinim duyulur . Nesnenin arkasında kalan kısmı aydınlatmak için genelde yumuşak ışık kaynakları kullanılır ve bu kaynakların anahtar ışığın bulunduğu yönden kullanılması tercih edilir. Fon aydınlatmasıyla . fon ortaya çıkart ı l ı rken . fonda oluşan gölgeler , örneğin mekanda bulunan nesnelerin gölgeleri ve özellikle sesli çekimlerde boom mikrofonun gölgesi yok edilebilir.
9. 7 Aydınlatmaya Başlarken Cevaplanması Gereken Sorular
• Ne tür aydınlatma kaynakları kullanılacak?
• Aydınlatma kaynaklarının renk ısıları ne olacak?
• Yeterli sehpa , vb. aksesuarlar var mı? Aydınlatma kaynakları tavanda
Aydınlatmada İlk Adımlar
mı , yerde mi kullanılacak? • Ne tür filtreler kullanılması
gerekiyor? Yeterince var mı? • Elektrik nasıl sağlanacak?
Elektrik kesilmelerine karşı izlenecek yol ne olacak?
• Jeneratör kullanıl ıyorsa nereye nasıl yerleştirilecek, sesi nasıl izole edilecek? Jeneratör sesinin çekim sesini etkilemesi tehlikesi var mı?
• istenilen duygusal I dramatik atmosfer ne olacak?
• Hangi mevsim oluşturulacak? • Günün hangi saati oluşturula
cak? • Sahnedeki hareketler ne olacak? • Sahnede kaç kişi bulunacak,
oyun ı sunuş sırasında birbirlerini örtecekler mi?
• Sahnede önemli nesne veya aksesuarlar var mı? Bunların ışıkla vurgulanması gerekiyor mu?
• Sahnedeki oyuncuların giysi ve makyajları nasıl?
• Star oyuncunun yüzünün hangi tarafı daha iyi görüntü veriyor? özel ışık gerekir mi?
1 0 1
1 02 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
• Tavan ve döşeme görünüyor mu? • Sahnede mikrofonlar nereye
yerleştirilecek? Mikrofonların gölgesi nasıl yok edilecek?
• Sahnede açılıp kapatılan radyo , televizyon cihazı , ışık üreten farklı elemanlar var mı? Bunlar nasıl görülmek isteniyor?
• Sahneye dışarıdan etki eden ışık var mı? Varsa renk ısıları ne? Işıkların renklerinin dengelenmesi gerekiyor mu?
• Çekim sırasında takip spotu vb. aydınlatma kaynağı kullanılacak mı? Kim kullanacak? Renk ısısı veya renkleri ne olacak?
• Işık devamlılığı olmak zorunda mı? önceki ve sonraki sahneler ışık bağlamında birbirleriyle ilişkili mi?
• Çekilmesi gereken detaylar, ara planlar var mı? Bunlar için nasıl ışık isteniyor?
• Kameranın doğrudan gördüğü doğal veya yapay aydınlatma kaynağı var mı?
Kuşkusuz bu soruların sayıs ını artırmamız olanakl ı , aydınlatmaya başlamadan önce bu tür soruların
yanıtlarının bulunması aydınlatma sırasında kolaylık sağlayacağı gib i , aydınlatma , dolayısıyla yapım sürecini de kısaltacaktır.
Kısa.ca:
Sinema ve televizyondaki aydınlatmanın temelini üç nokta aydınlatma oluşturur. Üç nokta terimi, aydınlatmada üç farklı aydınlatma kaynağının kullanılmasından gelmektedir. Hollywood'da kullanılan klasik aydınlatma biçimidir. Üç nokta aydınlatmada anahtar ışık, dolgu ışığı ve arka ışık bulunur. Anahtar ışık nesne / sahneyi aydınlatan temel ışık kaynağıdır. Dolgu ışığı anahtar ışığın oluşturduğu sert gölgeleri yumuşatır, nesne / sahnenin anahtar ışık tarajindan aydınlatılamayan bölümlerini
görünür hale getirir. Arka ışık ise nesne veya sahne de üçüncü boyut yanılsamasını yaratmak ve nesneyi fondan ayırmak için kullanılır. Bu üç aydınlatma kaynağı birlikte kuı /anılarak sahne / nesnenin hem görünür hale gelmesini, hem de iki boyutlu düzlemde üçüncü boyut yanılsamasını yaratır.
Bölüm İçin bynakc;a: Milleı�n. Gerald Tlıe Technique of Lighıing for Film and Television. Focal Press. Londra:l991. feininger, Andreas. Liglıı and Liglıting in Plıotogrnphy, Amphoto, New York. 1976. Zeııl, Herbeıt. Siglıı Sound Motion. Wadswoıth Pub . . Co. , Belmonı. 1990 Lyver, Des - Swaimon, Grahaın Video Lighting, Fcx:al Pres.\ Londra, 1997.
Aydınlatmada İlk Adımlar 1 03
1 04 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
- � . " ' � , • ,- ) " { r - " ' , .,, ' � .
BÖLÜM 10 ��)��:;�.�NLiGi VE l�IC3ElV1 :.
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Bir film bir çok yaratıcı grubun çalışması ve oldukça karmaşık teknik işlemler sonucunda ortaya çıkar. Sinema hem sanatın bir dalı, hem de çok gelişmiş eğlence endüstrisinin bir parçasıdır. Sinematografik gelişimin temelinde teknik yatmaktadır. Kameramanlık veya görüntü yönetmenliği, sinemanın ilk yıllarında bilindiği gibi, nesnel gerçekliğin film üzerine mekanik ve optik aygıtlar kullanılarak kaydı olarak algılanıyordu, ancak zaman içinde oluşan sinema dili, bu pasif, teknisyenlikten ileri gitmeyen işi bir sanat haline getirdi. Yine ilk bölümr /erde sözü edilen görüntülemeye yarayan ve yardımcı olan bir çok aygıtın icadı da görüntü yönetmenleri tarafından gerçekleştirildi ve
günümüzde de bu hala devam etmektedir. Her yıl A.B.D ve diğer ülkelerde teknik gelişmeler için verilen ödüllerin hemen hemen tümünü görüntü yönetmenleri alır. Teknolojiler kullanıcıları tarafından geliştirilir. Örneğin, çeşitli ışık kaynakları, ışık ölçerler, gölgeler yaratan çeşitli aygıtlar, vinçler, kaydırma arabaları ve burada sayamayacağımız çoklukta araç ve gereç, hep görüntü yönetmenleri tarafından geliştirilmiştir. Yeni geliştirilen bir çok aygıt ise sinema dilinin gelişmesinde temeli oluşturan taşlar gibidir.
1 06 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ı o. ı Biçem Nedir?
sanat yapıtlarını anlamaya ve açıklamaya çal ışırken bir takım kolaylıklar sağlayacağı düşüncesiyle sözü edilen sanat yapıtları çeşitli biçimlerde kategorize edilerek incelenmeye çalışı l ır . zaman zaman sanat yapıtlarını çağlarına , ülkelerine, sanatçılarına , sanatçıların bağlı oldukları okullara ve öğretilere göre sınıflamak. sanatı iletişim boyutunda ya da eleştirel boyutta inceleme aşamasında yardımlar sağlar. Yukarıda bel irtilen , çağlar , ülkeler, sanatçılar ve bağlı oldukları öğretiler gibi başlıklar sanatın biçemsel ayrıştırılması için gerekli olan bir çok başlıktan yalnızca bir kaç tanesidir . Bazin'e göre ; "fi lmler yalnızca biçemleri anlaşıldığı zaman anlaşılabilir olur."
Orhan Hançerlioğlu , Felsefe Ansiklopedisi adlı yapıtında biçem kavramını şöyle açıklıyor:
"Üslup (Osmanlıca . üslub, Usul .Tarzı
Beyan , Tarzı ifade, Tarz, inşa; Fransızca . İngilizce. Style , Almanca.St i l . İ talyanca.Stile) Belli b i r sanatçıya veya belli bir çağa özgü anlatım ve biçimlendirme özelliği . " ( Hançerlioğlu , 1 980: 1 1 0 )
Hançerl ioğlu'nun açıklamasında görüldüğü gibi biçem kavramı bireyselliği içermektedir. Konuyla ilgisini kurulmaya çalışılırsa, sinemada dönemlere özgü oluşan biçem ve gerek yönetmen gerekse de görüntü yönetmenlerinin özgün biçimlendirme özelliklerinden söz etmek olanakl ıdır.
Biçem bir yapı t ın , sanat yapıt ı olmasını sağlayan etmenlerden biridir . Biçemle birlikte özgünlük kavramı da gündeme gel ir, özgün olma ise sanat ve zenaat kavramlarını birbirinden ayıran özelliktir.
ı o. 2 Görüntü Yönetmeni Sahnede Aydınlık ve Karanlık Bölgeler Oluşturur
Aydınlık ve karanlık, bu iki zıt kavram insanoğlunun yaşamında , başlangıcından bu güne dek tarihsel süreç içinde hep farklı anlamlar ve yananlamlar içermişt ir . Sözü edilen yananlamlar mitoloj ik çağlardan . tek tanrılı dinlere dek sözlü ve yazılı kaynaklarda hep yer almıştır . Mitoloj ilerde karanl ığa ve aydınlığa hükmeden tanrılar vardır. Kitab-ı Mukaddes aydınlık ve karanlığın nasıl yaratıldığını anlatarak başlar.
Tüm dinler. mitoloj iler . destanlar. kutsal kitaplar, aydınlık-karanlık karşıtl ığı , aydınlığa ve karanlığa yüklenen anlamlarla doludur. Aydınlık ve karanlık kutsal kitaplar dışında toplumların yaşamlarında da farklı anlamlar taşır. Aydınlık ve karanlığa farklı toplum ve kültürler farklı anlamlar yükler .
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
"Amerikan gangster filmlerinde. örneğin bir limanın parlak basamakları endişe ve terslik izlenimi uyandırır . . . Sahne yarı karanlık, terk edilmiş rıhtım , dizili sandıklar, yukarıda sallanan vinçler gösterilir. . . Ve dokların istenen görüntüsünü elde etmek için aydınlatma efektlerine bağımlı çekim teknikleri çağrışımın- yananlamın gösterenlerini biçimlendirmek için bir araya gelmeler . . . değişik aydınlatma teknikleri içinde çekilen aynı sahne farklı izlenimler yaratacaktır . " ( Metz, ı 974: 45)
Sinematografik anlatımı sağlayan kavramlar şöyle sıralanabilir. Işık bunlardan yalnızca bir tanesidir.
a) ışık ve Renk
b) Çerçeve: iki Boyutlu Alan
c) Derinlik ve Hacim: üç Boyutlu Alan
d) Zaman ve Hareket: Dördüncü Boyut
e) Ses'tir ( Zettl , ı 973 : 1 8)
1 07
1 08 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ışık olmaksızın aydınlatma olmaz. Aydınlatmayla diğer bir deyişle. ışık ve gölgelerin düzenlenmesiyle filme kaydedilen görüntüye değişik anlamlar verilebilir.
Fotografik ve sinematografik yapıyı oluşturan ışık her zaman görüntünün anlaşılmasında ve ona anlamlar yüklemede de kaynaklık yapar. Işığın hareketliliği olmaksızın fotografik ve sinematografik görüntüyü oluşturmak olanaksızlaşır, değişik görsel etkiler ve anlamlar yaratmak için bir görüntü yönetmeni çeşitli aydınlatma biçimleri kullanır. Bu biçimler çok kabaca ikiye ayrılabilir.
Bunlar, doğrudan aydınlatma ve dağınık aydınlatmadır. Doğrudan aydınlatmanın kullanıldığı durumlarda görüntüde ışık ve gölgenin sert kontrastlarını görürüz. Doğrudan aydınlatmada gölgeler koyu, beyaz yüzeyler temizdir. Dağınık aydınlatmada ışık bir yüzeyden yansıtılır veya yarı geçirgen bir ortamdan geçerek yumuşar. ışık ve gölge arasındaki kontrast azdır, sert olmayan gölgeler vardır.
Görüntü yönetmeni . filmde ış ığın düzenlenmesinden sorumludur. Bu düzenleme yönetmenin özel ve genel istekleri doğrultusunda gerçekleşt irilirken teknik ve estetik bilgilerin de bir araya getirilmesini gerektirir. Sanatsal değer taşıma iddiasında olan her film için aydınlatma büyük önem taşır. Sinema aydınlatmasını , televizyon aydınlatmasından ayıran öğe film aydınlatmasının devamsız (discontinuous) , televizyon aydınlatmasının da devamlı (continuous) olmasıdır.
Bir sahne aydınlatılırken. mikrofonların konumu , oyuncu ve al ıc ının hareketleri gibi etmenlere ek olarak fotoğraflanan mekan /nesne/ oyuncuların renk, biçim , doku , tonları gibi etmenlerin de göz önünde tutulması gerekir. Bilindiği gibi her doku , renk ve biçim , ışığı değişik biçimlerde yansıt ır . Mekanın geniş ya da dar olması da aydınlatmayı değişik biçimlerde etkiler .
Fi lm aydınlatması ve televizyon aydınlatmasının farklılıkları olduğundan
yukarıda söz edildi , fotoğraf için yapılan aydınlatma da film ve televizyona göre ayrılıklar gösterir. Aydınlatmanın yanı sıra , bir fotoğrafçı çekim sonrasında çok değişik sayıda müdahale ile fotoğrafını oluşturma olanağına sahiptir . özellikle baskı aşamasında çok değişik teknikler kullanılarak fotoğrafa farklı anlamlar yüklenebilir veya var olan anlamların üzerine bir takım yenileri eklenebilir . Oysa sinemada görüntü yönetmeninin müdahale şansı pek bulunmamaktadır veya olanlar da çok kısıtlıdır. Dolayısıyla perdeye yansıyacak olan görüntünün oluşturulması aşamasında her şey düşünülmek zorundadır. Görüntü yönetmeni ışığı kullanarak sahneye anlamlarını yükler.
Sinemada aydınlatma. filmin ruhuna ve biçimine göre değişiklikler gösterir . Hiç bir zaman bir polisiye filmle , bir melodramın, bir westernle bir müzikalin aynı biçimde aydınlatılması düşünülemez. Filmlerin türlerine göre , sinemanın ilk yı llarından günümüze dek gelen aydınlatma biçimleri oluşmuştur.
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
örneğin , komedi ve müzikaller güçlü anahtar ışıkla (higt1 key lighting) aydınlatı l ı r . Parlak bir ışık havuzu oluşturulur. Melodramlar , polisiyeler . zayıf anahtar ışıkla (low key lighting) aydınlat ı l ı r . Daha fazla gölge söz konusudur. Gölgelere anlamlar yüklenmiştir. Bu tür filmlerde zaman zaman amaç nesneleri/kişileri aydınlatmaktan ziyade gölgeler yaratmak da olabilir .
Bunun mükemmel kullanım örnekleri ı 920'li yıllardaki Alman Dışavurumcu Sineması'nda izlenebilir. Dışavurumcu görüntü yönetmenleri tarafından sinemada ışığın anlatım özelliklerini ve önemini kavrayarak, çok güzel görüntüler elde ederek ışığa alt ın çağ yaşatılmıştır. Doğal ışık kaynaklarının nitelikleri bozularak, yapay ışık kaynakları alışılmışın dışında kullanılarak farklı sembolik anlamların anlatımına yönelmişlerdir. Dış mekanlarda çekilen filmlerle. stüdyo ortamında oluşturulan filmler arasında aydınlatma açısından önemli farklılıklar izlenir. Stüdyoda çekilen filmler daha stil ize aydınlatılırken ,
1 09
ı ıo Görüntü Yönetmenliğine Giriş
gerçek mekanlarda oluşturulan aydınlatmalar daha doğaldır.
Bir görüntü yönetmeni kendinden önceki sanatçıları çok iyi izlemeli . özellikle klasik ressamları ve onların ışığı nasıl kullandıklarına dikkat etmelidir . Yapt ıkları resimlerde ışığı mükemmel biçimde kullanan sanatçılar , arasında Rembrandt , Caravaggio . Goya gibi ressamlar vardır. Bu sanatçılar, resimlerinde aydınl ık-karanlık karşıtlığını psikolojik amaçlarla kullanmışlardır.
ı o. 3 Işığın Farklı Anlamları
Karanlık insanlarda . korku , kötülük, ve bilinmezlik duygularını harekete geçirir. sanatçılar karanlığı bu bilinmezlik, korku ve kötülüğü ortaya koymakta kullanmıştır . Aydınlık genelde güvenlik , gerçek, doğruluk, neşe gibi duyguları harekete geçirir. Aydınlık ve karanlığın bu sembolik birlikteliği beraberinde, görüntü yönetmenlerinin onlara çeşitli anlamlar yükleyerek kullanmalarını da getirir .
örneğin; aşağıdan aydınlatılan bir yüz genellikle kötülüğü çağrıştırır. Iş ığın onune konan engeller , gölgeler yaratarak, güvensizlik, korku gibi duyguların yaratılmasına yardımcı olur. Bir tepe ışığı saçlar üzerinde haleler oluşturur ve uhrevi duyguları çağrışt ır ır . Yüzyıl lar boyunca kiliseler ve diğer mekanlardaki mozayiklerde, fresklerde ve resimlerde azizler başlarının üzerinde ışıkla betimlenmişlerdir. İslamiyette de benzeri çağrışımlar söz konusudur.
Aşk sahneleri yumuşak arka ışıklarla ve yumuşatıcı filtrelerle fotoğraflanır ve romantik bir hava yaratılmasına çalışılır . Bu konularda örnekleri çoğaltmak olanaklıdır . Işığın , fotoğraflanan nesneyle yaptığı her açı filme çekilen sahneye farklı bir anlam yükler.
Spot ış ıklar kullanılarak görüntülerde aydınlık ve karanlığın kontrastları oluşturulur. Kontrast görüntüler nesnelerin yüzeylerinin bozunmuş olarak görünmelerine sebep olabilir. özell ikle Dışavurumcu sinemada bozulmuş
yüzeyli görüntüler ve kontrastl ık psikoloj ik ve ıematik amaçlarla kullanılmıştır .
ı 0.4 Aydınlatma Yapabilmek İçin Onun İşlevlerini Bilmek Gerekir
Çalışmanı n birinci bölümünde , görüntü yönetmeninin görevleri tanımlanırken , temel görevinin sahnenin aydınlatılması olduğundan söz edildi ve takip eden alt başl ıklarda görüntü yönetmenin kullandığı araçlara değinild i . Sinemada aydınlatmanın teknik boyutu da önemlidir , estetik ve anlamsal boyutu oluşturabilmek için öncelikle teknik boyutun oluşturulması gereklidir . Aydınlatma bil indiği gibi öncelikle teknik nedenler dolayısıyla gereklidir. Nesnelerin görünebilmesi ve görüntülenebilmesi için ışığa gereksinim vardır. ışık / aydınlatma olmaksızın görüntü gerçekleştiri lemez . Görsel sanatların varlığının temel öğesi ışıktır.
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
Resim fotoğraf, sinema televizyon ve diğer sanat dallarında ışık olmaksızın görünebilirlik söz konusu değildir.
iki boyutlu alan olan sinema perdes i . fotoğraf kart ı veya televizyon ekranında temel sorunlardan biri aydınlatmayla derinlik yaratmak, bir başka deyişle üçüncü boyutu oluşturmaya çalışmak, diğer sorun ise aydınlatmanın kullanılarak anlam yaratılması olacaktır .
Çevremizdeki nesnelerden değişik yoğunluklarda yansıyan ışıklar nesnelerin biçimlerin ortaya çıkartır ve insan beyni bu nesnelerde oluşan ışık ve gölgelerin bu değişimlerini biçim ve doku şeklinde yorumlamayı öğrenir. Çevremizdeki nesnelere ait biçim bilgileri ışık ve gölgeyle ortaya çıkarken , yansıyan ışık diğer yandan da nesnenin dokusunu , örneğin ; ahşap, parlak çelik yüzey , kumaş ,vb. olup olmadığını ortaya koyar.
Sinema , fotoğraf, televizyon gibi estetik i letişim alanlarının başat
ı 1 1
1 1 2 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
malzemesinin ışık olduğundan hep söz edildi . Yeterli ışık düzeyi bize aynı zamanda doğru renkler ve tonlar elde etme olanağını da sağlayacakt ır . Teknik nedenler dışında estetik kaygı güderek de aydınlatma yapma gerekliliği vardır. Aydınlatma, estetik öğelerin görüntü içinde birleştirilmesine yardımcı olur.
Bil indiği gibi sinematografik görüntü iki boyutlu bir ortamda oluşur. Görüntüsü kaydedilen nesnelerin biçim ve boyutları aydınlatmayla belirlenir ve üç boyutluluk duygusu aydınlatmayla gerçekleştirilir. Boyut ve biçim ışık ve gölge elemanlarının kullanımıyla ortaya çıkar.
Bir nesnenin şekil ve boyutlarını yaratmada ışıktan çok gölgeler önem kazanır . Nesnenin şeklini oluşturan / ortaya ç ıkartan gerçekte ışık değil , gölgedir. üçüncü boyutu oluşturmaya çalışmak estetik olduğu kadar teknik bir konudur da . Sinema , fotoğraf ve televizyonda nesnenin uçuncü boyutu yanılsama olarak ortaya çıkar. Nesneler
arasındaki i l işkilerin betimlenmesi veya nesnenin uzaydaki durumunun açıklanması derinlik olarak bel irtilebil i r . Nesnenin biçiminin ortaya çıkartılması üçüncü boyutu , yine nesnenin çerçeve içindeki konumu ise derinlik etkis ini oluşturur.
Gerçek yaşamda var olan ışık karakterist iğ i , sinematografik ortamda aydınlatmayla gerçekleştiri l ir . Sinema gerçek gibi olanı aktaran bir iletişim ortamıdır. Yapay ışık kaynakları kullanılarak, gerçek gibi olan ortam yaratıl ır .
Aydınlatmayla psikolojik ortam yaratılır. Film atmosferine uygun ortamları yaratmak aydınlatmayla olanaklı hale gel ir. Aydınlatmanın kullanılmasıyla, korku , gizem, sevinç , hüzün gibi duygu ortamları yaratılabilir .
Aydınlatmayla zaman belirlenir, ışık kullanılarak filmdeki zamanı belirtilebilir. Filmsel zaman ışıkla kurulur. Günün , ayın , mevsimin belli zamanları ışıkla ve gölgelerle ortaya konabilir. Bu yapılırken ışık kaynağımızla birl ikte çeşitli aksesuar-
!ar da kullanılabilir .
Aydınlatma dikkatin belli bir noktaya yoğunlaşmasını sağlar. Dikkati belli noktalara yoğunlaştırarak gösterilmek isteneni ön plana çıkartır ve diğer bazı görüntülerin önemini azaltır . ışık işaret edici bir özelliğe sahiptir.
Perspektif, biçim ve doku aydınlatmayla belirt i l ir . ışığın nesneye veya alıcıya göre yerleştiriliş biçimi derinlik ve dokunun algılanmasını sağlar. Böylelikle iki boyutlu bir düzlemde üç boyut yanılsaması da yaratılmış olur. Bir başka deyişle uzaysal ilişkiler ve perspektif ışıkla kurulur ve çevre belirt il ir. örneğin ; ışık kaynağı hemen alıcı merceğinin yanına konup nesne aydınlatılırsa düz aydınlatma elde edilmiş olur, ancak ışık kaynağının nesneye göre açısı değiştiri lmeye başlandığı zaman derinlik duygusu oluşmaya başlar.
Gerçekte varolan ışık karakteri aydınlatmayla yarat ıl ı r . Aydınlatma gerçekçi olarak veya dışavurumcu
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
olarak kullanılabil ir . Günümüzde giderek daha fazla biçimde dış mekanlarda , gün ışığı altında ark ışıkları , reflektörler veya farklı aydınlatma kaynakları gün ışığına destek olmak üzere veya güneşin oluşturduğu sert gölgelerin ve kontrastın yok edilmesi için kullanılmaktadır. Bunlardan ayrı olarak, karanlık mekanlarda , hiç ışık kullanmaksızın. süratli filmler ve özel objektiflerle çekimler de yapılmaktadır.
Görüntülenen nesneler arasında kompozisyonel ve tona! dengeleri kurmak için aydınlatma gereklidir ve görsel devamlılık için de aydınlatmadan yararlanılır.
1 0.5 Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel Yapısına Etkisi
Görüntü yönetmenine özgü bir biçemin olup olmaması konusundaki tartışmalar, görüntü yönetmenliğinin bir meslek olarak gündeme gelmesiyle birl ikte başlamışt ır . Görüntü yönetmen-
1 1 3
1 14 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
l iğinin teknisyenlik olarak algılandığı durumlarda, görüntü yönetmenine özgü bir biçemden söz edilmesi olanakl ı değildir . Ancak estetikle tekniği birleştiren, filme katkıda bulunan görüntü yönetmenlerinin varlığı kuşkusuz ortaya çıkan yapıta farklı anlamlar katacaktır.
Sinemanın ilk yıllarından başlayarak yaklaşık ı 930'lu yıllara dek, görüntü yönetmenlerine özgü biçemlerinden söz etmek olanaklı değildi . Bu dönemde özel l ikle Hol lywood sinemasında bir görüntü standartlaşması söz konusuydu.
Sinema anlatım dilinin pekişmesiyle birlikte , yönetmen - görüntü yönetmeni birlikteliği gündeme geldi . Giderek, birlikte çalışmayı yeğleyen , birbirini tamamlayan, yönetmen görüntü yönetmeni , oyuncu , görüntü yönetmeni ç iftleri oluşmaya başladı .
Fi lmin oluşmasında birinci kişi kuşkusuz yönetmendir. Senaryoda yazılı olan malzemeyi görsel ortama aktaran bir sanatçıdır yönetmen. Yönetmenle birl ikte filmin görselleştirilmesini sağlayan.
görselleştirmenin teknik ve estetik boyutunu oluşturan kişiyse görüntü yönetmenidir. Yönetmen ve görüntü yönetmeni filmin görselleştirilmesini birl ikte gerçekleştirir. 6 Ocak ı 994 tarihinde Yeşilçam'ın emektar kameramanlarından Ali Uğur ile yaptığımız söyleşide , Uğur: "Yönetmen ve kameraman ikiz kardeştir ayrılamazlar" diyor.
Sinema tarih inde birbir inden ayrılmayan , adları birlikte anılan bir çok yönetmen görüntü yönetmeni çiftinden söz edilebilir. Bunlar arasında GriffithBitzer , Welles-Toland, Godard-Coutard , Eisenstein-Tisse, Fritz Lang-Karl Freund gibi isimler vardır. Kuşkusuz bu listeyi uzatmak olanaklıdır.
"Biçemin görsel elemanlarına değinirken , görüntü yönetmenine de değinmek gerekir, görüntü yönetmeni çok belirleyici bir rol oynar ve alıcıyla ilgili tüm işleri o yapar. Ancak bizler hep sette olamayız ve 'iç' bilgi görüntü yönetmeninin filme katkısını saptamak için gereklidir. Birth of a Nation'da Billy Bitzer .
Citizen Kane'de Greg Toland veya Seventh Seal'de Gunnar Fisher'in filmlere ne denli katkısı olduğunu bilemeyiz. Dolayısıyla genelde yönetmenler istedikleri görüntü yönetmenini seçtikleri için , biz onların bu seçimlerinin 'görsel felsefelerinin' uyumundan dolayı gerçekleştiğini varsayarız ve kolaylıkla filmin görsel biçemini yönetmene yakıştırırız." ( Boggs , ı 978: 1 60)
Günümüzde görüntü yönetmeni , sinemanın temel malzemesi olan ve görüntüyü oluşturan ışık, çizgi, şekil, gölge, ton , renk, leke , derinlik, ölçek, bakış açısı gibi değişkenler. görüntü teknoloj isinin sağladığı optik, mekanik, kimya, elektronik, bilgisayar teknolojisi gibi öğelerin de yardımıyla , sonsuz sayıda görüntü düzenlemesi yapma olanağına sahiptir. Bu öğelere hakim olma durumunda bulunan görüntü yönetmeni ressamın fırçasını kullanması gibi , bu öğeleri kullanarak kendine özgü görüntüleri yaratmaya çalışır .
Yukarıda da görüldüğü gibi aydın-
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
!atma kavramı bir çok etken tarafından belirlenmektedir. Sinemada biçem; bir filmin alçak ya da yüksek güçlü anahtar ışıkla aydınlatılmış olması . ışığın sert ya da yumuşak olması , aydınlatmanın gerçekçi veya dışavurumcu olması açılarından ele alınabilir.
Bir film görüntü yönetmeninin filme olan katkısı , bir başka deyişle görüntü yönetmeninin biçemi açısından ele alınabilir örneğin : Nestor Almendros'un "sihirli saat" adını verdiği bir zaman dilimi vardır ve bu saatler arasında görüntülerini ustalıkla oluşturur. Bu saatler. gün doğumu ve gün batımı sırasında renklerin sürekli değiştiği , gökyüzünün tam aydınl ık olmadığı , özellikle günbatımı sırasında binaların, otomobillerin ışıklarının yanmaya başladığı ancak her şeyin rahatlıkla görünebildiği andır.
İsveçli görüntü yönetmeni Sven Nykvist'in yumuşak ışığı , Gregg Toland'ın alan derinliği ve Raoul Coutard'ın "günün ışığı" adını verdiği ve ortamda varolan aydınlatma kay-
1 1 5
1 1 6 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
naklarını kullandığı veya ortamda varolan aydınlatma kaynaklarına çok az müdahalede bulunarak yarattığı gerçekçi ışık ortamları, sürekli hareket halinde ve elde kullanılan alıcılar , otomobillerin içine , el arabalarına , bisiklet ve motosiklet üzerine yerleştirilmiş alıcılar . görüntü yönetmenlerine özgü biçemleri ortaya koyar.
Aydınlatma fi lmin ozune göre değişiklikler gösterir. Yüksek kontrastlı aydınlatma ve alçak kontrastlı aydınlatmalar fi lmlerin biçimlerine göre değişiklikler gösterir. Görüntü yönetmenleri bu değişik biçimdeki filmlere kendi biçemlerini koyarlar.
"Deneyimli bir Hollywood yönetmenının bir resmin nasıl fotoğraflanacağına dair kendine özgü düşüncesi vardır ve yıllar boyunca çekim teknikleri bunların doğruluğunu kanı tlamışt ır . " (Henry , 1 957: 77)
Resmin nasıl fotoğraflanacağına dair olan bu düşünce görüntü yönetmeninin biçemidir. Deneyimli görüntü
yönetmenleri filmlerin tarzına göre kendilerine özgü olanı ortaya koymak için çalışır. Kuşkusuz burada görüntü yönetmeninin amacı kendini ön plana çıkartma değildir. " Görüntü yönetmeni görüntünün teknik ve estet ik boyutunda yönetmene katılır . . "
Kısaca Görüntü yönetmeni, yönetmenle birlikte filmin oluşumunu sağlayan ikinci adamdır. Yönetmenin düşüncesindeki görüntüyle ilgili kavramları, film veya videobant üzerinde görsel hale getiren, ışıkla filmin teknik, estetik ve duygusal boyutunu oluşturan insandır. Görüntü yönetmenlerinin zaman zaman filmin görsel yapısını etkileyecek boyutta, kendilerine özgü biçemleri olabilir. Ancak bu görüntü yönetmeninin biçeminin, yönetmenin düşüncelerinin önüne geçmesi anlamında değildir.
Bölüm İçin Kıynakça Hançerlioğlu, Orhan. Felsefe Ansiklopedisi Cilt 7 ( İsıanbul: Remzi Kiı:,1bevi. 1980). Myers, Bemarcl. The Book of Aıt, How to Look al Aıt, Cilt 10 ( New York: Grolier, 1%5). Kagan, Moissej . Estetik ve Sanat Dersleıi, Çeviren: Aziz Çalışlar. ( Ankara, İmge Kitabevi, 1993). Meız, Christian . Film L1nguage ( Lonclon: Oxforcl University Press, 1974) Zettl, Herbeıt. Sight Souncl Motion. Applied Meclia Aesthetics, ( Califomia: Wadswoıth Publishing Co., ine., 1973). Boggs, Joseplı M . . The Aıt of Watching Films, ( Califomia: Tlıe Benjamin / Cummings Publislıing Co., ine., 1978). Henry Joe. " Tedıniques of Hollywood Cinematographers .. . Aınerican Cineınatographer. ( Ocak. 1957).
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem ı 1 7
1 18 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
BÖLÜM } } 1\ 'r l) iN L ,:\'1'1\'li\ UY G ULi\ı\ıt1\L1\lll
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Bu bölümde bir takım çizimler ve kaynaklar verilerek sahnelerin aydınlatılması istenecektir. Bunu yaparken kitabın daha önceki bölümleri göz önünde tutulacak ve en ekonomik ve estetik aydınlatma biçimine ulaşılmaya çalışılacaktır. Her sahne için kuşkusuz birden fazla aydınlatma biçimi uygulanabilir. Her görüntü yönetmeni kendine özgü aydınlatma yapabilir. Öncelikle gözetilmesi gereken teknik koşullara uyulmasıdır. Olası çözümler ilerleyen say/ alarda verilmiştir.
1 20 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 1 :
Stüdyoda tartışma programı:
Biri sunucu olmak üzere beş kişi bir masada oturmaktadır. Sunucu ortadadır. Masanın arkasındaki panoda programın adı yazılıdır. üç adet stüdyo kamerası kullanılacak çok küçük hareketleri olacaktır .
Varolan Malzemeler:
s Adet ı kW spot aydınlatma kaynağı 5 Adet 5 kW spot aydınlatma kaynağı 5 Adet 2 kW yumuşak aydınlatma
kaynağı Yeterli sayıda renk filtreler i . renk
düzeltme filtreleri , sehpa ve aksesuarlar .
Aydınlatma Uygulamaları l 2 l
1 22 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 2
Gece balkon:
Bir adam gece balkonda masa başında oturmaktadır, önünde bir masa, içki kadehi ve kitapları vardır. Bir başka adam balkon merdivenlerinde belirir , yarı karanlıktadır. Elinde silahı vardır ve yönetmen silahın mutlaka vurgulanmasını istemektedir. Evin içinde tungsten aydınlatma vardır. Filmde tek kamera kullanılacaktır, sette elektrik yoktur jeneratör kullanılacaktır, ancak çekim sessiz yapılacak daha sonra ses efektleri ve konuşmalar eklenecekt ir. Tungsten tip film kullanılacaktır. ( Ayrıca günışığı tipi film kullanıldığını da düşünerek ikinci bir aydınlatma gerçekleştiriniz.)
Yaralan Malzemeler:
ı o Adet ı kW tungsten lamba.
4 Adet 2 kw günışığı t ipi lamba.
Yeterli sayıda renk fil treleri . renk düzeltme filtreleri , sehpa ve aksesuarlar.
ı o kW jeneratör ve yeterli elektrik kablosu.
lll l
lJII,11
1 �:>>
'.�>>>x
?;l;;»»
;J»>>>
»>»»
»»>»0
;,,, .
. .. . 2�>�
»»>:;:�
5'.V�>�
�>.>.§>.>.>.>.Z
J.>.>.>.t2?»
>.>.>.>.>.::t2>.>.
>.>.:?t{1>.:�
·· · · .. -<;;w
&m>.>.>.� :
l' .f
/1/(<
<<'<<·X
<'«"<'<"·
:«< «
«'/ff;)
«' «·:<<
<f;:. · ., i .
;>>
<{'('}�
·' .f<<'<s
· ./•./
.(.( ./<
'! ««
· ...... . /<
.<'< .<'(\(.'..(
.(•./ ........
(• . ... J\<(
.. .. .. · ./< '!< • . . • ! f J;�
a?; ;;;;/;
y/;;::%:
::;;(%;;/; ;
;;;f {;J;;;
;; �· ?22'
.
::222224
222222
2 y222
2222;.2
222222
?2.:?22
?2'2.
[» · · »»
Y.»»»
»>»»
»Y::;!/!
/l!!?X
!;?»»X
m ,
:ı••
tın r•
A
[Y/,)//22
22222//2
222////2
22222 222
22?.??.W
.>2' .... ··,>
,>?IX
?d??
????
?d.
$>>»»
»»»»
»»>»
»»>�»
>»11»
�»9?
. . . .
. . ;·?« ?
»>»»
: �% %t
ttf:f:%f:%t<"f A
%tttf %tt%
f:f:f:f:%}�J?tf:
f:j////
...... ��;;·
W�m� l})J
lmı•�Hff fü
füfülll lr&.
lllifü
Q 2: :ı 2": -<
o'
:ı 11> 3 11> ::!. �( 5· 11> ç;ı .;
;;· - N
l.N
1 24 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 3 :
Stüdyoda Ders Programı:
Stüdyoda öğretmen ders anlatmakta. zaman zaman telefonla sorulan soruları tahta başında yanıtlamaktadır . Programda üç adet stüdyo kamerası kullanılmaktadır. 3 numaralı kamera programın başında tüm stüdyoyu görebilecek biçimde, gerilerden kaydırma ile ı numaralı noktadan 2 numaralı noktaya gelir .
varolan Malzemeler:
Stüdyoda her türlü malzeme bulunmaktadır, ayrıca iki ışık yardımcısı , iki de elektrik teknisyeni vardır. istenen en ekonomik aydınlatmanın yapılmasıdır. Malzemeleri siz seçin .
� � /. I I 1 1 \ \
Görüntü Yönetmenliğine Giriş 1 25
\ '
' -� \K3�
1 26 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 4.
Barlar Sokağında Cinayet:
Olabildiğince loş bir caddede otel ve bar arasındaki karanlık sokağın başında vurulmuş bir kişi yatmaktadır. Karanlık sokağın hemen başında meraklı beş kişi vardır. Maktulün başında bir polis durmaktadır. Polis aracının farları yanmakta tepe lambaları ( kırmızı - mavi ) çalışmaktadır. Ayrıca bar ve otelin önünde neon lambalar vardır ve otelin adının olduğu neon lamba yanıp sönmektedir . Otel ve barın hemen karşısında bir sokak lambası vardır. Sokak lambası 3200 Kelvin'e dengelidir. Film çekilecektir . ancak elde 5500 Kelvine dengeli günışığı tipi film vardır . Otel ve bardan elektrik alma imkanı vardır.
Varolan Malzeme:
Malzemenizi siz seçiniz. En fazla 50 kW ışık kullanabilirsiniz. Yeterli tüm filtre ve aksesuarlar vardır.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş 1 27
•
1:
1 28
ÇÖZÜM. l
� Kamera
' 2 kW dolgu
c:::=- 1 kW spot o• 5 kW spot
Reflektör
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
o .....
'
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
o ..
1 29
ÇÖZÜM.2
Kamera
2 kW dolgu
1 kW spot 2 kW spot Reflektör
.... -.....-.....-...;::.'"'-...;::0.."'-.."'-.."'-.. ''"'' ,.�
1 30
ÇÖZÜM.3
Kamera
2 kW dolgu
1 kW spot 5 kW spot Reflektör
'..'Y0.. ....._ 'Y0.. ...... ....._ ............ ....._ ....._ ....._ ............ '
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
' o o ...... .......
� +
o ......
I I 1 1 \ \
1
\ '
' -� �
<:), , ~
� •
ı: fi
1L o
�
Görüntü Yönetmenliğine Giriş l 3 l
@ Kamera
' 2 kW dolgu
C1I 1 kW spot o• 5 kW spot
Reflektör
1 32 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
EKLER • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
EK 1
ÇEŞİTLİ AYDINLATMA KAYNAKLARININ y AKLAŞIK RENK ısısı DEGERLERİ
IŞIK KAYNAGI TİPİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . KELVİN DEGERİ
KIZGIN DEMİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 800 KIZGIN DEMİR (BAYRAK KIRMIZI) MUM IŞIGI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . I OO WATT AMPUL . . . . . . . . . . . . . . . . 200 WA TT AMPUL . . . 500 WATT PROJEKSİYON AMPULU . . . . . . . . . . . . . . . 500 WA TT STÜDYO AMPULU . . I 000 WA TT TUNGSTEN AMPUL I OOOWATT HALOJEN AMPUL . . . . . . . . . FOTOFLOOD AMPUL . . . . . . . . . FLORESANS AMPUL . . . . . . . . . . . . . . FLORESANS AMPUL (DA YLIGHT) . . REFLEKTÖRLÜ AMPUL . . . . . . . RENKSİZ FLAŞ AMPULU . . . . . . . . . MAVİ FLAŞ AMPULU ELEKTRONİK FLAŞ GÜNIŞIGI . . . . BULUTLAR BULUTSUZ GÖKYÜZÜ
. . 1 250 . I 900
. . . . 2860 . .2900
. . . . 3 I OO . . . . 3200
. . . . . . . . . 3 1 00 - 3200 . . . . . 3400
. . . .3700 . . . . . . . . . . . . . 3700
. .4800
. .3300 - 3400 . . . . 3800
. . 6000 .6000 - 7000
. . . . . . 5000 - 6000 . . 6000 - 7000
. . . . . . . . 7000 - 1 4000
1 34 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
FİLTRE PEMBE
SARI
KODU I A
2A
T/\NIMI VE KULLANIMI Açık pembe. uv ışımaları emer. Genellikle renkli filmlerle kullanılır . Deniz kenarlarında ve yüksek dağlarda uv ışımalardan oluşan maviliği azaltır.
Açık sarı . 405 nm altında olan uv ışımayı emer. SB malzeme i le kullanılır. Yüksek rakımlardaki pusu azaltır .
28 Açık Sarı 390 nm altındaki uv ışımayı emer. Yüksek rakımlarda 2A'dan biraz daha fazla etkilirdir.
2E Açık sarı. 4 1 5 nm altındaki uv ışımayı emer. Kodak kart baskılarında kullanılır.
3 Açık Sarı. SB hava fotoğrafçılığında ve sinemada kullanılır , aşırı mavilik için kısmi düzeltme sağlar.
8 Sarı . SB fotoğrafçılıkta çok yoğun olarak gökyüzü ve bulutların bel irginleştirilmesinde kullanılır
9 Koyu Sarı. No .8 gibidir, ancak daha dramatik etkiler verir .
ı ı Sarımsı yeşil . UV ışımaları emer, aynı zamanda mavi ve biraz da kırmızıyı emer. SB Pankromatik malzemeyle tungsten ışık altında doğru renkler elde
TURUNCU VE KIRMIZI
Ekler
edilmesini sağlar.
I 2 Koyu Sarı . Renkli ve SB infrared filmlerle infrared ve biyoloji fotoğrafçılığında kullanılır .
I 5 Koyu Sarı . Sararmış kağıtlardaki dökümanların kopyalanmasında kullanılır.
1 6 Sarı - Turuncu. UY ışımayı , mavi ve bir miktar yeşili emer no. I 5'den daha fazla gökyüzünü belirginleşt irir ve tuğla , mobilya gibi malzemede detayı artırır.
2 ı Turuncu. Kontrast filtresidir mavi - yeşili emer.
22 Koyu Turuncu . No. 2 ! 'den daha fazla kontrast sağlar . Fotomikrografide mavi çözeltilerin kontrastını artırır.
23A Açık Kırmızı. Kontrast filtresi . No. 2 1 ve 22 'den daha fazla yeşili emer .SB fotoğrafçılıkta ve sinemada özel etkiler yaratmak için kullanılabilir.
24 Kırmızı. iki renkli fotoğrafçılıkta kullanılır.
25 Kırmızı . Ticari ve dış çekimlerde kontrast etkisi yaratır. Hava fotoğrafçılığında pusu kaldırır , infra - red fotoğrafçılıkta maviyi azal tır.
1 35
1 36 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
MAGENTA VE MOR
MAVİ VE MAVİMSİ YEŞİLLER
29 Koyu Kırmızı . Renk ayrımında ve baskıda kullanıl ır .
30 Açık Magenıa. Fotomikrograficle yeşili emmek için kontrası filtresidir.
32 Magenta. Eksi yeşil olarak bilinir . Yeşili azaltır.
33 Magenta. Yeşili emilimi için en güçlü filtredir . . Renkl i fotoğraf baskılarında kullanılır.
34 Koyu mor. Yeşil emilimi için kontrası filtresidir. No . 32'den daha az mavi ve dana fazla kırmızı emilimi sağlar.
35 Mor. Fotomikrografide kullanılır. Yeşil emilimi için kontrası filtresidir. Kısmen mavi ve kırmızıyı emer.
38
44
Açık Mavi . UY ve kırmızı emilimi için kontrası filtresidir.
Açık mavi - yeşil . Daha fazla uv emililimi için eksi kırmızı filtre
44A Açık mavi - yeşil .Daha fazla uv emililimi için eksi kırmızı filtre
45 Mavi - Yeşil . UY ve Kırmızı emilimi için kontrast fi l tresi . Fotomikrografide kullanılır.
47
478
50
YEŞİLLER 54
57
58
6 1
DAR BANTTA 70 YER ALANLAR
728
74
75
Mavi . Renk ayrım işlemlerinde kullanılır. SB fotoğrafçıl ıkta kontrast elde etmede kullanılır.
Koyu Mavi . Renk ayrımında kullanılır.
Koyu Mavi
Ekler
Koyu Yeşil . Kırmızı ve mavi emilimi için kontrast filtresi
Yeşil . Kontrast filtresi
Yeşil . Renk ayrımında kullanılır . Mikrografide kontrast oluşturur
Koyu Yeşil . Renk ayrımında kullanılır.
Koyu Kırmızı. Renkli negatiflerden renk ayrımı yapmada kullanılır.
Koyu Kırmızı - turuncu . Monokromat
Koyu Yeşil . Civa buharlı aydınlatmada yeşil ışımanın % ı O'unu geçirir ve sarıyı geçirmez.
Koyu mavi - yeşil . Monokromat
1 37
l 38 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
RENK DÜZELTME FİLTRELERİ
RENK DENGELEME FİLTRELERİ
80A. 808, 80C
85 , 858,85 C , 85N3 , 85N6
8 1 , 8 1 A, 8 1 8, 8 1 C , 8 1 D, 8 1 EF
82 , 82A ,82 B ,82C
Mavi . Bu filtreler renkli filmler için düzeltme filtreleridir ve sinemada yoğun olarak kullanılır. Genellikle objektifin önünde kullanıl ır . örneğin: 80A Filtresi 3200K ışık altında pozlanmış günışığı filmin renklerinin doğru oluşmasını sağlar.
Amber renkli filtreler. Renkli filmlerde renk düzeltmede kullanıl ır . örneğin 85 B Tungsten filmin günışığında pozlanması durumunda doğru renklerin oluşmasını sağlar.
Sarımsı filtreler. Renk dengelemede kullanılır.
Mavimsi filtreler. Renk dengelemede kullanılır . 8 ı serisi ışık kaynağının efektif renk ısısını azaltmada , 82 serisi de artırmada kullanılır.
DEGİŞİK FİLTRELER
Ekler
87-87C , 88A
infra - red fotoğrafçılıkta istenmeyen görünen ışınların emilmesi için kullanılır.
898 infra - red fotoğrafçılıkta özellikle hava fotoğrafçılığında kullanılır.
90 Koyu gri - amber . Ton değerlerini doğru olarak algılayabilmek için görüntü yönetmenlerinin kullandığı filtredir. Renklerin parlaklığını azaltır. Ton değerlerini öne çıkartır .
92 Kırmızı . No. 93 ve 94A ile birlikte filmlerin densitometrik ölçümlerinde kullanılır.
93 Yeşil . No. 92 ve 94A ile birl ikte filmlerin densitometrik ölçümlerinde kullanılır.
94A Mavi . No . 92 ve 93 ile birlikte filmlerin densitometrik ölçümlerinde kullanılır.
1 39
1 40 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
EK 3: SERTTEN YUMUŞAGA DOGRU
AYDINLATMA KAYNAKLARI
Doğrudan ve dik gelen güneş ışığı
Ark ışıkları
Elipsoidal spot ışıkları
Fresnel ışıklar (HMI ve Quartz)
PAR lambalar ( Bu ışık kaynaklarının tümü yumuşatılabilir ve dağıtılabilir. dağıtma / yumuşatma işleminde çeşitli filtreler ve filtre görevi görecek çeşitli türde kağıt , kumaş vb. malzemeler kullanılabilir . )
Flourescent, fotoflood, softtone ev ampulleri
Köpük, beyaz duvar ve çeşitli yansıtıcılardan yansıtılan ışık kaynakları
Bulutlu günde gün ışığı , sis
şafak vakti ve günbatımı saatleri
Ağaç , bina vb. tarafından oluşturulan gölgeler.
Ekler 1 4 1
EK 4 64 / 1 9 o 64 1 9
ISO / ASA / DiN DEGERLERİ 80 / 20 o 80 20
ARASINDAKİ İLİŞKİLER 1 00 / 2 1 ° 1 00 2 1
150 ASA DiN 1 25 / 22 o 1 25 22
4 / 7 ° 4 7 1 60 / 23 o 1 60 23
5 / 8 ° 5 8 200 / 24 o 200 24
6 / 9 o 6 9 250 / 25 o 250 25
8 / 1 0 o 8 1 0 320 / 26 o 320 26
1 o / 1 1 o 1 0 1 1 400 / 27 o 400 27
1 2 / 1 2 ° 1 2 1 2 500 / 28 o 500 28
1 6 / 1 3 o 1 6 1 3 640 / 29 o 640 29
20 / 1 4 o 20 1 4 800 / 30 o 800 30
25 / 1 5 o 25 1 5 1 000 / 3 1 ° 1 000 3 1
32 / 36 o 32 1 6 1 250 / 32 o 1 250 32
40 / 1 7 ° 40 1 7 1 600 / 33 o 1 600 33
50 / 1 8 o 50 1 8 2000 / 34 o 2000 34
1 42 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
2500 / 35 o 2500 35
3200 / 36 o 3200 36
4000 / 37 o 4000 37
5000 / 38 o 5000 38
6400 / 39 o 6400 39
8000 / 40 o 8000 40
1 0000 / 4 1 o 1 0000 4 1
1 2500 / 42 o 1 2500 42
1 6000 / 43 o 1 6000 43
20000 / 44 o 20000 44
25000 / 45 o 25000 45
32000 / 46 o 32000 46
40000 / 47 o 40000 47
50000 / 48 o 50000 48
KAYNAKÇA • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Adanır, Oğuz. Görsel ve işitsel Anlam üretimi, İzmir: ı 986
Adanır, Oğuz. Sinemada Anlam ve Anlatım, Ankara: Kitle Yayınları , ı 994
Ana Britannica , Cilt 9 . Ana Yayıncılık, İstanbul: ı 987
Andrew, J . Dudley. Büyük Film Kuramları , çeviren: İbrahim Şener. İstanbul : Sistem Yayıncılık, ı 995
Antonioni , Michelangelo. Blow Up, Londra: Lorrimer Publishing, ı 977 .
Arnheim, Rudolf. Art and Visual Perception, A Psychology of Creative Eye , University of California Press . ı 974
Bazin, Andre. Çağdaş Sinemanın Sorunları . Çeviren: Nijat özön, Ankara: Bilgi Yayınevi , ı 966.
Barlow, John O . German Expressionist Film, Boston: T.Wayne Publishers. 1 982 .
Benjamin , Walter . "Tekniğin Olanaklarıyla Çoğaltılabildiği Çağda Sanat Yapıtı" Çeviren: Ahmet Cemal , Oluşum 40/82 (Şubat ı 98 ı )
144 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Boggs , Joseph M. The Art of Watching Films , a Guide to Film Analysis , California : The Benjamin ı Cummings publishing co . , ınc. ı 978 .
Bordwell , David. French ımpressionist Cinema : Film Culture , Film Tl1eory and Film Style , New York: Arno Press, ı 980.
Bordwell , David ve Kristin Thompson. Film Art , California : Wesley Publishing Co . , ine. 1 980.
Bresson. Hemi Cartier. "Fotoğrafı Yakalamak" Yeni Fotoğraf 4: 29 - 36, Ocak 1 977
Burrows , Thomas, Donald Wood, Lynne Gross . TV Production, Dubusque: Wm. C.Brown Publishers , Tarih Belirsiz.
Büker , Seçil. "Metz'in Sinema Diline Yaklaşımı" Kurgu 4 (Ekim ı 98 ı ) ı 4 ı - ı 69
Büker, Seçil . "Sinema Dil Oluyor" Tan Dergisi 7 (Kasım ı 982) 66 - 78
Büker, seçil . Sinemada Anlam Yaratma . İstanbul: Milliyet Yayınları, ı 985.
Büker, Seçil ve Oğuz Onaran . Sinema Kuramları. Ankara: Dosı Kitabevi , ı 985 .
Büker , Seçi l . Sinema Dili üzerine Yazılar. Ankara: Dost Kitabevi . ı 985 .
Büker, seçil . Film ve Gerçek. Eskişehir: Anadolu üniversitesi Yayınları, ı 989.
Ceyhan , Zeki . Amatör ve Profesyoneller için Renkli Fotoğraf Bilgileri , Anadolu üniversitesi Yayınları , Eskişehir , ı 998 .
combes , Peter ve John Tiffin. TV Production for Education , Londra: Focal Press , ı 978 .
Des Lyver - Graham Swainson , Video Lighting , Focal Press, 1 995.
Kaynakça
Durmaz, Ahmet . Televizyon Tekniği , Anadolu Üniversitesi Yayınları , Eskişehir, 1 994.
Edmonds , Robert . Sights and Sounds of Cinema and Television. New York ve Londra: Teachers college Press , 1 982 .
Ertan, Güler. Fotoğraf Terimleri Sözlüğü , Afa Yayınları , İstanbul , ı 994.
Etzkowitz, Janice. Toward a Concept of Cinematic Literature , an Analysis of 'Hiroshima mon Amour'. New York - Londra: Garland Publishing ine. , ı 983 .
Feininger. Andreas . Light and Lighting in Photography, Ampohoto, New York, 1 976.
Finneman. Gerald. lnternational Phoıographer Magazine. A .B .D : Eastman Kodak Company, ı 992 .
Genç, Adem ve Ahmet Sipahioğlu. Görsel Algılama . Sanatta Yaratıcı Süreç. İzmir: Sergi Yayınevi , ı 980.
Godard, Jean Luc. Godard Godard'ı Anlatıyor. Çeviren: Aykut Derman. İstanbul: Metis Yayınlar ı , ı 99 ı .
Griffith , David wark. "Sinema . Modern Fotoğrafın Mucizesi" Türk Dili Sinema özel Sayısı . Çeviren : Nijat özön. Cilt xvıı . Ocak ı 968 .
1 45
146 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Güngör, A. Şefik. Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel üretimine Katkısı . Yayımlanmamış Doktora Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi . ı 99 ı .
Gökgöz , Aydemir, Bütün Yönleriyle Siyah - Beyaz ve Renkli Fotoğrafçılık, Hüsnütabiat Matbaası , İstanbul , ı 977.
Güngör, A.Şefik. Sinemada Görüntü Yönetmeni. Ankara: Kitle Yayıncılık, ı 994.
Hançerlioğlu . Orhan. Felsefe Sözlüğü , 5. Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi , ı 979.
Hançerlioğlu , Orhan. Felsefe Ansiklopedisi Cilt 7, İstanbul: Remzi Kitabevi , 1 980.
Henry, Joe. "The Techniques of Holywood Cinematographers" American Cinematographer, Ocak ı 957 .
Kagan, Moissej . Estetik ve Sanat Dersleri . Çeviren: Aziz Çalışlar. Ankara: imge Kitabevi , ı 993.
Langford, M.J . Professional Photography, Focal Press , Londra , ı 978.
Langford. M.J . The Step by Step Guide to Photography, Alfred A. Knopf. New York, ı 984.
Lotman, Yuriy M. Sinema Estetiğinin Sorunları , Filmin Semiotiğine Giriş . çeviren : Oğuz özügül . İstanbul : De Yayınevi, ı 986.
Maltin, Leonard. The Art of the Cinematographer. New York: Dover Publications . ı 978 .
Metz, Christian . Film Language , A Semiotics of the Cinema. ingilizceye çeviren:Michael Taylor. New York: Oxford university Press , ı 974.
Mannheim, L. Andrew ve Hanworth Viscount (ed. ) D .A Spencer's Color Photography in Practice , Focal Press , Londra - New York, ı 975 .
Kaynakça
Millerson, Gerald. The Technique ot Lighting, 2 . Baskı . iskoçya: Focal Press , 1 982 .
Millerson. Gerald. The Technique of Lighting for Television and Film, 3. Baskı , Focal Press , Londra , ı 99 ı .
Moir, Alfred , Caravaggio, Harry N . Abrams ine . , Japonya , ı 989.
Moradn , Geneveieve, Madde , Elektrik. Enerj i , Gelişim Yayınları, İstanbul , ı 975 .
Myers , Bernard. The Book of Art , How to Look at Art . Cilt . ı o. New York: Grolier Publishing, ı 965 .
Nilsen, Vladimir. Cinema as a Graphic Art . New York: wang and Hill , ı 959.
oğuz, Orhan , Görüntü Yönetmeni , ile yapılan "Görüntü Yönetmenliği" konulu söyleşi . İstanbul: ı 4 Ekim ı 993 .
özön, Nijat . Sinema Uygulayımı, Sanatı . Tarihi . İstanbul: Hil Yayınları , ı 98 ı .
özön. Nijat . Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü . Ankara : Türk Dil Kurumu Yayınları , ı 982 .
Pincus , Edward. Guide to Filmmaking. New York: Signet Books, ı 972 .
147
1 48 Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Potts . James. "Uluslararası Film Dili üzerine" Çeviren: Yalçın Demir, Kurgu 3 , 1 46 - 1 69 , Ekim 1 980.
Russel , Sharon A. Semioties and Lighting, A Study of Six Modern Freneh eameraman. Ann Arbor: UMI Researeh Press . ı 98 1 .
Samuelson . David w. Motion Pieture eamera Teehniques 2 . Baskı. Londra ve Baston: Foeal Press . ı 984.
Television Studio Praetiees Manual , ese Yayınları , 1 962.
Wollen, Peter. Sinemada Göstergeler ve Anlam, Çeviren: Zafer Areagök. İstanbul: Metis Yayınları. ı 988.
Young Freddie, Paul Pelzold. The Work of the Motion Pieture eameraman. Londra: Foeal Press . ı 972 .
Zettl , Herbert . Sight Sound Motion, Applied Media Aestheties. ealifornia: Wadworth Publishing eo. , ine. ı 973 .
Zett l , Herbert . TV Produetion Handbook, 4. Baskı. ealifornia : woodsworth Publishing eo. , ine. ı 98 ı .
1 49