X:V. KIRKANBARKIRKANBAR sini de istanbul'da bulunan yeğeni Meh med Cevdet'in adıyla yayımlamayı...

2
KIRKANBAR Sultan Mahmud hikayesi, çerçeve hikaye, vezirlere da hatuna ai t olmak üzere seksen hikaye Elias John W. Gibb'in Th e History of the Fort y Ve zirs KIRKA ri ve Bosna için Ve- nedik tuzuna ihtiyaç or the Story of th e Forty Morns and Eve s Writt en in Turkisch by Sheykh- z ad e çevrisi (London 886 ), eserin seksen hikayeden ve Tarih-i Vezir (Matb aa -i Ebüzz iya , istanbul 1 326 ) Gibb, tercümesine bu mukad- dimesini onun yerine Belletete çevirisindeki mukaddimeyi Eserinin sonuna Belletete çevirisinden dört , Behrnauer çevrisinden The Li- brary of lndia Office yirmi ve Mr. Quaritch iki olmak üzere toplam otuz iki hikayeyi de ekle- böylece hi kaye 112'ye (ese rin dill ere için Chauvin, bk. bibl. ) Tietze, Aziz Ali Efendi'nin Muhayye - ile vezir hikayeleri benzeriikiere dikkat çekerek Mu- bu hikayelerden fay- ileri vezir hikayelerinin meddahlar tara- veya meddah hikayete- rine bunlardan motif veya epi- bilinmektedir (Nutk u, b k. bi bl.). Mübeccel eser üzerinde bir dokt ora (bk. bibl.). : Petis de la Croi x, L ' histoire de la s ultan e de Perse et des v iz ir s, Pari s 1722; A. W. Fr. Behr- nauer, Die Vierzig Veziere ader weisen Meister ein Altmorgen/an li seher Sittenromen aus dem Türki sehen Üb ertrage n, Leip zig 1851; Rieu, Ca talogue, s. 216-219; W. Pertsch, Di e Hand- schriften- Verze ichni sse der König li chen Bib- lioth ek zu Berlin , Berlin1 889 , s. 433-435 , 446- 44 7, 456; E. J. W. Gibb, Th e History of the Forty V ezirs or the Story of the Forty Mornsa ndEv es, London 1886 ; V. Chauvin, Bibli og raphie d es ouvrages arabes, Li eg e 1904, VIII , 18-21 , 112- 118 ; Köprülü, rk Tarihi (istanbul 19 19), 198 1, s. 357; Must afa Ni hat Özön. Ede biy a t v e Tenkid 1954 , s. 160-1 6 1; 1. Goldziher. Gesammelte Schri{ten )oseph Desomogyi), Hildesheim 1970, IV, 1-25; Özdemir Nutku, Meddahl ar ve Med da h Hikay e/eri, Ankara 1977, s. 91 ; H. Du- da, Die Sprache der Qyrq Vezir-Erzahlungen Verlag von Edwa rd Preiffer, Leipzig 1980, tür.yer.; Gürer Güls evin, Vezir Hikayeleri" , Mill etler Türkolo ji Kongres i, Teb- Türk Dili , 1985, I, 117-126 ; Mübeccel V ezir Hikay eleri (do k- tora tezi, 1991), Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1-11, tür.yer.;A. Tietze, " Azi z Efendis Muhayyelat", Oriens, I ( 1948 ). s. 266, 281, 285; Ahmet "Sindbad- name", X, 679; B. Carra de Vaux. "Sindibad-name", E/ (Fr.).IV, 454; Nuri Akba- . yar. Vez ir Hikayesi", TDEA , V, 325-326. M üB ECCEL da L eski b ir _j Önceleri Klis (Kili s) için- de iken bu sancaktan Kuzey Dal- (Lika araz isi de denir) içine ala- rak 1 SBO'de yeni bir sancak olarak kurul- Krka çevresindeki Merkezi. yu- kesiminde bulunan Knin Os- bölgeyle ilgili stratejik ilgi- leri X:V. yolunu açmak ve Adriyatik'te bir deniz üssü elde etmek için Bosna'dan Bu durdurmak isteyen ile Bosna sancak beyi Yakub kuman- askerler U dbina Krbava ( 149 3) (Yakub Pa- bu ilgili bir fahri yye de bu ovada" ilahi bir emir olarak bölgeyle ilgili bu 1S27'de Zadar'- dan 30 km. kadar denize stratejik ve zengin kay- bulunan alarak gerçek- daha sonra, özellikle Senj'de Os- kara ve deniz da ve Venedikliler 'le ticarette önemli rol Etimotojik olarak dan bin kadar önce buraya gelen Avar Türkleri'ne izafet Obrovac ta ve ticarette rol kadar burada edilen tersaneden Peçuylu'- yu, Kuzey Dalmaçya ve içine alan Obrovac merkezli olarak da- ha 1 SZ7'de kanaatine götür - X:V. meydana gelen tahribat - lar ve yerlere göç et - mesiyle bölgenin kapasitesi Gidenlerin yerine genellikle Ulahlar (V lac h) müslümanlar da kasa- ba merkezlerine iskan edildi. ihtiyaç duyulan zirai ürünlerin U lahlar ve müslümanlar gördü. Özellikle Zadar ve Sibenik Sokullu Perhad ve Gazi Hüsrev Bey ait köyler üre- timinde epey ileri Bu durum, bütün olumsuz Venedik kolonilerinin ticari da layacak boyutlara ve zaman- da bir faaliyet Os- buna kendi üretimle- Bölgenin zaman zaman Us- kok Ulah ve tehdit ediliyordu. Bu ailesinden Halil Bey'in sebebiyet verdikleri özellikle dikkat çe- ker. Bu aile idare etti. Halil Bey kendi ailesine linde verilmesini sancakta elli kadar idarecilik Zaman zaman Venedik, Ulahlar ve mahalli müs- lüman içine gi- ren Halil Bey nihayet Venedikliler'e esir ve 16S4'te Venedik'te öldü. dönemine ait sanat ve mimari eserlerin za- man içinde sadece Vrana'da Yusuf Ham günümüze tir. döneminin serhat özellikleriyle kültürü halk hikaye- leri ve ne önemli : BA, TO, nr. 533 , TK , TD,nr. 475 ; Evliya Çelebi. Seyah atname, V, 458-472, 480-495 ; Aleoles- nicki, "Bosnjak Hactum j akub , pobjednik na Krb avskom polju g. 1493 ".• Rad JAZU 264 , Zagreb 1938, s. 153; A. Muftic, Mosch ee und Sti{tung Ferh ad-Pasa's in Ba nja Luka, Leipzig 1941 ; Petricioli, " Han )usufa M ask ovica", Po- vij es t Vran e, Zadar 1971 , s. 379-388 ; S. Traljic, "Vrana i njezini gospodari u doba turske vl a- dav ine", a.e., s. 343-377 ; a. mlf .. "1zvoz drva preko Obrovca kraj em XV! stoljeca" , Radovi lnstituta JAZU uZadru , 21, Zadar 1974, s. 261- 269; N. Moacanin. "Naselj enost !ike i i zv ori feudalne ren te pocetkom 7. stolj eca po d tur- s ko m v lascu" , HZb ., XLVI /!, Zagreb 1994, s. 61-65 ; Dragoljub Joksimovic, "Klis ", Enciklo- pedija Jugos lavije, Zagreb 1962, V, 256- 257 ; Nada Klaic .. "Lika ", a. e., V, 528 - 532 ; " Kli s", Hr vats ki Leksikon, Zagreb 1996, I, 600. L NENAD M DACANl N KIRKANBAR Ahmed Mi dhat Efendi'nin 1873- 1876 popüler lr dergisi. _j Ahmed Midhat Efendi'nin ömürlü Devir ( 1872, bir ve Be dir (I 873, on üç gazetelerinin lisan" se- bebiyle üzerine Da - 873, on dört dergisinin ya- da Rodos'a sürgün edilen Ahmed Midhat. orada otuz sekiz ay içinde bir yazma im- gibi dergi- 475

Transcript of X:V. KIRKANBARKIRKANBAR sini de istanbul'da bulunan yeğeni Meh med Cevdet'in adıyla yayımlamayı...

Page 1: X:V. KIRKANBARKIRKANBAR sini de istanbul'da bulunan yeğeni Meh med Cevdet'in adıyla yayımlamayı başar mıştır. Bazı sayılarının kapağındaki ba sım tarihlerine ve üzerindeki

KIRKANBAR

Sultan Mahmud hikayesi, çerçeve hikaye, ı

kırkı vezirlere kırkı da hatuna ait olmak üzere seksen hikaye vardır. Elias John W. Gibb'in The History of the Forty Vezirs

KIRKA ı ri yetmediğinden Kırka ve Bosna için Ve­

nedik tuzuna ihtiyaç duyuyorlardı.

or the Story of th e Forty Morns and Eves Written in Turkisch by Sheykh­zade adlı çevrisi (London ı 886 ), eserin seksen hikayeden oluşan ve Tarih-i Kırk Vezir adıyla yapılan baskısına (Matbaa-i Ebüzz iya , istanbul 1326) dayanmaktadır.

Gibb, tercümesine bu baskının mukad­dimesini a l mamış , onun yerine Belletete çevirisindeki mukaddimeyi koymuştur. Eserinin sonuna Belletete çevirisinden dört, Behrnauer çevrisinden altı . The Li­brary of lndia Office nüshasından yirmi ve Mr. Quaritch nüshasından iki olmak üzere toplam otuz iki hikayeyi de ekle­miş . böylece hikaye sayısı 112'ye çıkmıştır (eserin diğe r dillere yapılmışçevril e ri için Chauvin , bk. bibl. )

Tietze, Aziz Ali Efendi'nin Muhayye­ldt'ı ile kırk vezir hikayeleri arasındaki bazı benzeriikiere dikkat çekerek Mu­hayyelCıt yazarının bu hikayelerden fay­dalanm ış olabileceğini ileri sürmüştür.

Kırk vezir hikayelerinin meddahlar tara­fından anlatıldığı veya meddah hikayete­rine bunlardan bi rtakım motif veya epi­zotların girdiği bilinmektedir (Nutku, bk. bi bl.). Mübeccel Kızıltan eser üzerinde bir doktora çalışması yapmıştır (bk. bibl.) . BİBLİYOGRAFYA :

Petis de la Croix, L 'histoire de la sultane de Perse et des vizirs, Pari s 1722; A. W. Fr. Behr­nauer, Die Vierzig Veziere ader weisen Meister ein A ltmorgen/an liseher Sittenromen aus dem Türkisehen Über tragen, Leipzig 1851; Rieu , Cata logue, s. 216-219; W. Pertsch, Die Hand­schriften- Verzeichnisse der König lichen Bib­liothek zu Berlin, Berlin1 889, s. 433-435, 446-44 7, 456; E. J. W. Gibb, Th e History of the Forty Vezirs or the Story of the Forty MornsandEv es, London 1886; V. Chauvin , Bibliographie d es ouvrages arabes, Li ege 1904, VIII , 18-21 , 112-118; Köprülü , Tü rk Edebiya tı Tarihi (istanbul 19 19), İstanbul 198 1, s. 357; Mustafa Nihat Özön. Edebiyat ve Tenkid Sözlüğ ü, İ stanbul 1954, s. 160-1 6 1; 1. Goldziher. Gesammelte Schri{ten (n ş r. )oseph Desomogyi), Hildesheim 1970, IV, 1-25; Özdemir Nutku, Meddahlar ve Meddah Hikay e/eri, Ankara 1977, s. 91 ; H. Du­da, Die Sprache der Qyrq Vezir-Erzahlungen Verlag von Ed w ard Preiffer, Leipzig 1980, tür. yer.; Gürer Gülsevin, "Kırk Vezir Hikayeleri" , Beşinci Milletler Arası Türkoloji Kongresi, Teb­liğler/. Türk Dili, İ stanbul 1985, I , 117-126; Mübeccel Kızı ltan . Kırk Vezir Hikay eleri (dok­tora tezi, 1991), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1-11, tür.yer.;A. Tietze, "Aziz Efendis Muhayyelat", Oriens, I ( 1948 ). s. 266, 281, 285 ; Ahmet Ateş, "Sindbad- name" , İA , X, 679; B. Carra de Vaux. "Sindibad-name", E/ (Fr.).IV, 454 ; Nuri Akba- . yar. "Kırk Vezir Hikayesi" , TDEA, V, 325-326.

~ M üB ECCEL KızıLTAN

Hırvatistan' da

L eski bir Osmanlı sancağı.

_j

Önceleri Klis (Kilis) sancağı sınırları için­de iken bu sancaktan ayrılan Kuzey Dal­maçya'yı (Lika arazisi de denir) içine ala­rak 1 SBO'de yeni bir sancak olarak kurul­muştur. Krka ( K ı r ka ) çayı çevresindeki toprakları kapsadığından sancağa Kırka

adı verilmiştir. Merkezi. Kırka çayının yu­karı kesiminde bulunan Knin şehriydi. Os­manlılar'ın bölgeyle ilgili stratejik ilgi­leri X:V. yüzyıl sonlarında başlamış , İtalya yolunu açmak ve Adriyatik'te bir deniz üssü elde etmek için Bosna'dan akın cı saldırıları gerçekleşmiştir. Bu akınları durdurmak isteyen Hırvatlar ile Bosna sancak beyi Hadım Yakub Paşa kuman­dasındaki askerler arasında U d bina yakın­larında Krbava ovasında yapılan savaşı ( 1493) Osmanlılar kazanmıştı (Yakub Pa­şa bu savaş la ilgili yazdığı bir fahriyyede Krbava'yı " Kır bu ovada" şeklinde ilahi bir emir olarak yoruml amı şt ır) . Osmanlılar'ın

bölgeyle ilgili bu arzuları, 1 S27'de Zadar'­dan 30 km. kadar kuzeydoğudaki denize açılan stratejik ve zengin ormancılık kay­nakları bulunan Obrovac' ı alarak gerçek­leşti. Burası daha sonra, özellikle Senj'de üstenmiş Uskoklar'ın akıniarına karşı Os­manlılar'ın kara ve deniz savunmasın­da ve Venedikliler ' le ticarette önemli rol oynadı. Etimotojik olarak Osmanlılar' ­

dan bin yıl kadar önce buraya gelen Avar Türkleri 'ne izafet taşıyan Obrovac savaş­ta ve ticarette oynadığı rol kadar burada inşa edilen tersaneden dolayı Peçuylu'­yu, Kuzey Dalmaçya ve Lika'yı içine alan sancağın Obrovac merkezli olarak da­ha 1 SZ7'de kurulduğu kanaatine götür­müştür.

X:V. yüzyılda meydana gelen tahribat ­lar ve Hırvatlar'ın başka yerlere göç et ­mesiyle bölgenin tarım kapasitesi düştü .

Gidenlerin yerine genellikle Ulahlar (Vlach) yerleştirildi , ayrıca müslümanlar da kasa­ba merkezlerine iskan edildi. Dolayısıyla ihtiyaç duyulan zirai ürünlerin U lahlar ve müslümanlar tarafından yetiştirilmesi teşvik gördü. Özellikle Zadar ve Sibenik arasında Sokullu Perhad Paşa ve Gazi Hüsrev Bey vakıflarına ait köyler tahıl üre­timinde epey ileri gitmişlerdi. Bu durum, bütün olumsuz şartlara rağmen Venedik kolonilerinin ticari ihtiyaçlarını da karşı­

layacak boyutlara ulaştı ve aynı zaman­da karlı bir faaliyet imkanı hazırladı. Os­manlılar buna karşılık kendi üretimle-

Bölgenin güvenliği zaman zaman Us­kok saldırıları , Ulah isyanları ve savaştarla tehdit ediliyordu. Bu sıkıntılar arasında Memlbeyoğulları ailesinden Halil Bey'in sebebiyet verdikleri özellikle dikkat çe­ker. Bu aile sancağı yaklaşık yüzyıl idare etti. Halil Bey kendi ailesine ocaklık şek­linde verilmesini sağladığı sancakta elli yıl kadar idarecilik yaptı. Zaman zaman Babıali , Venedik, Ulahlar ve mahalli müs­lüman eşrafla silahlı çatışmalar içine gi­ren Halil Bey nihayet Venedikliler'e esir düştü ve 16S4'te Venedik'te öldü.

Kırka sancağında Osmanlı dönemine ait sanat ve mimari eserlerin çoğu, za­man içinde kaybolmuş, sadece Vrana'da Yusuf Paşa Ham günümüze ulaşabilmiş­

tir. Osmanlı döneminin serhat hayatı özellikleriyle oluşan kültürü halk hikaye­leri ve kahramanlık şiirler i nin gelişmesi­

ne önemli katkı sağlamıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

BA, TO, nr. 533 , TK, TD,nr. 475 ; Evliya Çelebi. Seyahatname, V, 458-472, 480-495 ; Aleoles­nicki, "Bosnjak Hactum j akub, pobjednik na Krbavskom polju g . 1493" .• Rad JAZU 264, Zagreb 1938, s. 153; A. Muftic, Moschee und Sti{tung Ferhad-Pasa's in Banja Luka, Leipzig 1941 ; ı. Petricioli, "Han )usufa M askovica", Po­vijest Vrane, Zadar 1971 , s. 379-388; S. Traljic, "Vrana i njezini gospodari u doba turske vla­dav ine", a .e., s. 343-377 ; a.mlf .. "1zvoz drv a preko Obrovca krajem XV! stoljeca" , Radovi lnstituta JAZU uZadru, 21, Zadar 1974, s. 261-269 ; N. Moacanin. " Naseljenost !ike i i zvori feudalne ren te pocetkom ı 7. stoljeca po d tur­s ko m v lascu" , HZb., XLVI /!, Zagreb 1994, s. 61-65 ; Dragoljub Joksimovic, "Klis" , Enciklo­pedija Jugoslavije, Zagreb 1962, V, 256-257 ; N ada Klaic v. dğr .. "Lika " , a. e., V, 528 -532 ; "Klis", Hrvatski Leksikon, Zagreb 1996, I, 600.

L

~ NENAD M DACANlN

KIRKANBAR

Ahmed Midhat Efendi'nin 1873 -1876 yıllan arasında çıkardığı

popüler kültür dergisi. _j

Ahmed Midhat Efendi'nin kısa ömürlü D evir ( 1872, bir say ı) ve Bedir (I 873, on üç sayı) gazetelerinin "şiddet-i lisan" se­bebiyle kapatılması üzerine çıkardığı Da­ğarcık ( ı 873, on dört say ı) dergisinin ya­yımı da " neşriyyat- ı muzırra"dan dolayı

durdurulmuştu. Rodos'a sürgün edilen Ahmed Midhat. orada geçirdiği otuz sekiz ay içinde bir kısım kitaplarını yazma im­kanı bulduğu gibi Kırkanbar adlı dergi-

475

Page 2: X:V. KIRKANBARKIRKANBAR sini de istanbul'da bulunan yeğeni Meh med Cevdet'in adıyla yayımlamayı başar mıştır. Bazı sayılarının kapağındaki ba sım tarihlerine ve üzerindeki

KIRKANBAR

sini de istanbul'da bulunan yeğeni Meh­med Cevdet'in adıyla yayımlamayı başar­mıştır. Bazı sayılarının kapağındaki ba­sım tarihlerine ve üzerindeki kayda göre 1873 Eylülü ile 1876 Haziranı arasında otuz dört sayı çıkan derginin "on beş-yir­

mi günde bir" yayımlanması planlanmış­sa da zaman zaman vuku bulan aksaklık­

lar sebebiyle ortalama ayda bir çıkabil­miştir. Kapağı dışında, düzenli olarak çift sütun üzerine otuz iki sayfa halinde ya­yımlanan Kır kanbar'da sayfa numaraları devam etmiş ve otuz iki sayıda 1 088 say­fa olarak tamamlanmıştır. On sayı bir cilt olduğundan 1 O, 20 ve 30. sayılarda birer genel fihrist bulunmaktadır. insan bey­ninin şemasıyla ayrı birer tablo halinde verilen hazım.cihazı ve göz şernaları dışın­da dergi tamamen resimsizdir.

Daha önce önemli bir ihtiyacı karşılamış ve birkaç yıldır yayımı durmuş olan Mec­mua-i Fünun'u örnek alan, ancak orada­ki yazılar sadece erbabını memnun ede­bildiğinden, halbuki halkı fennl konulara ısındırmak için "mebahis-i fünun"u eğ­lence tarzına koymak lazım geldiğinden Dağarcık'ı çıkaran Ahmed Midhat Kır­kanbar'da da aynı yayın siyasetini devam etti rm iştir. Böylece tarih, coğrafya, din. felsefe. psikoloji. pedagoji. edebiyat, fizik, tıp, tabii olaylar gibi birbirinden farklı alanlarla ilgili pek çok telif ve tercüme yazı, müellifin bütün eserlerinde olduğu gibi hikaye ve latifelerle süslenerek oku­yucularla diyalog halinde derginin sayfa­larında yer almıştır. Hiçbir yazının altında imza bulunmamaktaysa da gerek üs!Gp­tan gerekse bu yazılarda işaret edilen eser adlarından hemen hepsinin Ahmed Midhat tarafından kaleme alındığı anla­şılmaktadır. Çeşitli alanlarla ilgili yazı di­zilerinden ve hacimli makalelerden başlı­caları şun lardır: "Yu nanller'in Akaid-i Ad­be ve Ma'lumat-ı Garlbesi" ( Odise ve İlya­

da'ya göre), "Akıncılar" (Osmanlı akıncıla­rının tarihi). "Amazonlar Yani Cengave­ran-ı Zenan", "Laponya Seyahatnam esi", "Bundan Üç Bin Sene Sonra Dünya Ne Hale Girecek". "Nevresldegan-ı Etfal". Bunlardan başka islam dünyasından imam-ı Azam, imam Yusuf. Sa' di-i Şlra­zl, Hafız-ı Şlrazl. İbn Rüşd. Barbaros kar­deşler: Batılı yazarlardan Aristo. Schiller, Schelling'in biyografileri: Paris, Londra, Berlin, Viyana gibi büyük Avrupa şehirle­riyle Fas coğrafyası hakkında bilgiler bu­lunmaktadır. Edebiyata fazla yer verilme­yen dergide Hace-i Cihan. İbn Bessam. İb­nüzzeyn ve Fahreddin er-Razl'nin Arapça.

476

Sultan Veled'in Farsça bazı beyit ve kıta­larının tercüme ve şerhleri vardır. Meh­med Zihni Efendi'nin Abdullah et-Tercü­man'dan çevirdiği Tuhtetü 'l-erib fi'r-red­di altı ehli's-salib'in (İstanbu l 1291) ya­yımı vesilesiyle konuyla ilgili olarak Ah­med Midhat Efendi'nin esere yaptığı kat­kılar da önemli bir yazı dizisi oluşturur (beş sayıda elli sayfa). Dizinin başlıca ara başlıkları şöyledir: "Nasara indinde Haz­ret-i lsa'nın U!Ghiyyeti Meselesi". "Kata­likler'in Nazarında Papa Demek Ne De­mektir", "İnciller Meselesi"," İnciller'le Tevrat Arasındaki Münasebet". Osmanlı topraklarında misyonerierin faaliyetlerini arttırdığı yıllardaki reddiyelerden olan bu yazı dizisinde Ahmed Midhat, Voltaire'in kilise, papaz ve papalar aleyhindeki yazı­larını da tercüme ederek yer yer iktibas etmiştir. Bu arada, yine misyonerierin İn­cil'in muharref olduğuna dair müslüman­lar arasında olan inancı cerhetmek için Protestanlar'ın kaleme aldığı Kitô.bü Mi­z ani'I-hak (eski harflerle, Londra 1861)

adlı esere dair eleştiriler de bulunmakta­dır. Bu yazı dizisi üzerine Namık Kemal bir mektubunda, "Bu yoldaki neşriyatı maz­har-ı takdir olarak Hristiyanlık hakkında yazdırılması tasavvur olunan reddiyeyi Midhat'a yazdırınayı münasip görmüş­ler" demektedir (Namık Kemal'in Husus i Mektupları, ı. 40 I ) .

Devrin yazarlarının yetişmesinde hiç değilse gençlikyıllarında rol oynamış olan Kırkanbar'dan ve içindeki yazılardan Fatma Aliye Hanım takdir le bahsetmiştir (Ahmed Midhat, FatmaAliye Hanımya­hut Bir Muharrire-i Osmaniyye'nin Neş'e­ti, istanbul 1311, s. 95). Ahmet Harndi Tanpınar da FatmaAliye Hanım'ın sözle­rinden hareketle onu devrin fikir hayatına tesir etmiş bir dergi olarak kabul eder ( 19. Asır To.rk Edebiyatı Tarihi, s. 438).

Ahmed Midhat'ın Rodos'tan dönüşü üzerine Kırkanbar'ın yayımı da son bul­muştur. Ancak dergiyle beraber kurulan Kırkanbar Matbaası'nda 1873-1899 yıl­ları arasında çoğu kendi telifi olmak üzere pek çok kitap basılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Ahmed Midhat, Menfa (haz. İsmail Cüneyt Kut). İstanbul 1988, s . 68, 116; "Ahmed Mid­hat Efendi'nin Hayatı Üzerine İhsan Sungu'­nun Konferansı", Ahmed Midhat'ı Anıyoruz (haz. Hakkı Tarık Us). İstanbul 1955, s. 52-53, 58; Ahmed Harndi Tanpınar. 19. Asır Türk Ede­biyatı Tarihi, İstanbul 1967, s. 438; Namık Ke­mal'in Husüsf Mektuplan (haz. Fevziye Abdul­lah Tansel). Ankara 1967, I, 401; Cengiz Yurda­nur, "Kırkanbar", TDEA, V, 326-327.

Iii M . ÜRHAN ÜKAY

L

KIRKÇEŞME SUlARI

Belgrad ormanlarından toplanarak İstanbul'a su getiren tesislerin

genel adı. _j

istanbul'un zamanla artan su ihtiyacını karşılamak amacıyla Kanuni Sultan Sü­leyman devrinde Kırkçeşme tesisleri yap­tı rı ldı. Bu tesisler. o döneme kadar inşa edilen tesislerin en mükemmeli olduğu gibi mühendislik bakımından Mimar Si­nan'ın en önemli yapısı ve hacim yönün­den de en büyük eseridir. Nitekim Süley­maniye Külliyesi 38 milyon akçeye, Kırk­çeşme tesisleri SO milyon akçeye mal ol­muştur. Kırkçeşme tesislerinin inşasına başlanılmasıyla ilgili bilgiler Tezkiretü'l­bünyan'da ve EyyQbl'nin şiirlerinde ay­rıntılı olarak bulunmaktadır.

Kaynaklar arasında en güvenilir olan­ları, Mimar Sinan tarafından arkadaşı Sal Mustafa Çelebi'ye yazdırılan Tezkiretü '1-bünyan ve Tezkiretü'l-ebniye ile şair Eyyubl'nin Menakıb-ı Sultan Süleyman Han (Risale-i Padişahname) adlı eserinin Kırkçeşme tesislerine ayrılan elli sekiz sayfalık bölümüdür. Peçevl, Selanik!. Ah­med Refik gibi tarihçileri n eserlerinde de Kırkçeşme'ye ait bilgiler mevcuttur. Bu bilgilere göre Kanuni bir gün av maksa­dıyla Kağıthane civarında gezinirken eski bir suyalundan sızan suları görerek o ci­vardan istanbul'a su getirmenin müm­kün olup olmadığını araştırmaya başlar. istanbul'a eskiden suyun ne şekilde geti­rildiğini tesbit için komisyonlar kurup bil­giler alır ve bu suların toplanarak şehre getirilmesinin mümkün olup olmadığını incelemek üzere de Mimar Sinan'ı görev­lendirir. Mimar Sinan, Belgrad ormanın­

dan gelen suları ve dereleri inceler, bun­ların istanbul'a getirilmesinin mümkün olduğunu padişaha arzeder. Bunun üze­rine padişah suyailarının yapımını emre­der. Ancak devrin sadrazamı Rüstem Pa­şa ile diğer bazı kişiler bu suların istan­bul'a getirilmesine muhalefet eder: hat­ta Rüstem Paşa, Sinan'ın yanında çalışan Kiriz (Gürz) Nikola adındaki bir su uzma­nını hapsettirir. Rüstem Paşa. şehre bol su getirilirse devletin çeşitli yerlerinden insanların istanbul'a geleceğini, . şehrin nüfusunun artacağını, iaşesinin zorlaşa­cağını ileri sürerek suyun getirilmesinin doğru olmayacağını söylerse de Kanuni Sultan Süleyman suların kendi vakfı ola­rak getirilmesi ve inşaata devam edilme­si emrini verir. inşaata başlanınca bu de-