Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family...

32
Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 12/10, p. 329-360 DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.11774 ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY Article Info/Makale Bilgisi Referees/Hakemler: Doç. Dr. Ahmet İNANIR Doç. Dr. Merter Rahmi TELKENAROĞLU Yrd. Doç. Dr. Arif ATALAY This article was checked by iThenticate. İSLÂM AİLE HUKUKUNDA BOŞANMALARI ÖNLEYİCİ BİR TEDBİR OLARAK TAHKÎM MÜESSESESİNE HUKUKİ İŞLERLİK KAZANDIRILMASI İbrahim YILMAZ * ÖZET İslâm hukukunda boşanma hakkının kullanılması ile ilgili; talâk (tek taraflı irade beyanı ile boşanma), hul/muhâlea (anlaşarak karşılıklı rıza ile boşanma) ve tefrîk (yargı yoluyla boşanma) olmak üzere üç temel yöntem/metod vardır. Eşlerden her birinin bu üç yöntemden birini kullanma hakkı olmakla birlikte, “talâk” hakkı öncelikle erkeğe/kocaya, “hul/muhâlea” ve “tefrik” hakkı ise öncelikle kadına verilmiştir. Bununla birlikte tarihi süreçte evliliğin sona ermesinde, erkeğin/kocanın, -kadının rızasına ve mahkemeye başvurmaksızın- tek taraflı irade beyanı ile kullanmış olduğu “talâk” yöntemi belirleyici olmuştur. Ancak uygulamada erkeğin/kocanın talâk yetkisini, -İslâm hukukunda yer alan kurallara aykırı olarak- bilinçsizce kullanması, boşanma oranlarının artmasına ve anlaşmalı sahte hülle evliliği gibi gayr-i ahlaki bazı olayların yaşanmasına sebep olmuştur. Diğer taraftan klasik İslâm hukuku doktrininde, kocanın boşama (talâk) yetkisini kötüye kullanmasını önlemeye yönelik dinî ve ekonomik bazı tedbirlere yer verilmiştir. Ancak günümüzde aile ve toplum yapısının değişmesi, dinî ve ahlakî kuralların yaptırımını yitirmesi vs. gibi nedenlerle bu tedbirlerin kocanın talâk (boşama) yetkisini istismar etmesini önleme veya boşanma sürecinin İslâm’ın/Kur’an ve Sünnet’in öngörmüş olduğu kurallara uygun olarak icra edilme hususunda yeterli olmadığı görülmektedir. Bundan dolayıdır ki günümüzde, kocanın “talâk” yetkisini Kur’an ve sünnetin öngörmüş olduğu kurallara uygun olarak kullanmasını sağlayacak hukukî bir denetim mekanizmasına ihtiyaç vardır. Bu çerçevede hukukî bir denetim mekanizması olarak, 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nin “Aile Meclisi” (md. 130) diye isimlendirdiği tahkîm müessesesine boşanma sürecinde işlerlik kazandırılması önem arz etmektedir. Bu makalede, Kur’an’ın Müslümanlara emrettiği (Nisa, 4/35) tahkîm müessesesinin/aile meclisinin resmi olarak yürürlüğe girmesi ve boşanma sürecinde toplumun ve devletin denetimi sağlanarak boşanmaların hukukî bir prosedür çerçevesinde yapılmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur. * Doç. Dr. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, El-mek: [email protected]

Transcript of Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family...

Page 1: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

Turkish Studies

International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 12/10, p. 329-360

DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.11774

ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY

Article Info/Makale Bilgisi

Referees/Hakemler: Doç. Dr. Ahmet İNANIR – Doç. Dr. Merter

Rahmi TELKENAROĞLU – Yrd. Doç. Dr. Arif ATALAY

This article was checked by iThenticate.

İSLÂM AİLE HUKUKUNDA BOŞANMALARI ÖNLEYİCİ BİR

TEDBİR OLARAK TAHKÎM MÜESSESESİNE HUKUKİ İŞLERLİK KAZANDIRILMASI

İbrahim YILMAZ*

ÖZET

İslâm hukukunda boşanma hakkının kullanılması ile ilgili; talâk

(tek taraflı irade beyanı ile boşanma), hul/muhâlea (anlaşarak karşılıklı

rıza ile boşanma) ve tefrîk (yargı yoluyla boşanma) olmak üzere üç temel

yöntem/metod vardır. Eşlerden her birinin bu üç yöntemden birini kullanma hakkı olmakla birlikte, “talâk” hakkı öncelikle erkeğe/kocaya,

“hul/muhâlea” ve “tefrik” hakkı ise öncelikle kadına verilmiştir. Bununla

birlikte tarihi süreçte evliliğin sona ermesinde, erkeğin/kocanın, -kadının

rızasına ve mahkemeye başvurmaksızın- tek taraflı irade beyanı ile

kullanmış olduğu “talâk” yöntemi belirleyici olmuştur. Ancak

uygulamada erkeğin/kocanın talâk yetkisini, -İslâm hukukunda yer alan kurallara aykırı olarak- bilinçsizce kullanması, boşanma oranlarının

artmasına ve anlaşmalı sahte hülle evliliği gibi gayr-i ahlaki bazı

olayların yaşanmasına sebep olmuştur. Diğer taraftan klasik İslâm

hukuku doktrininde, kocanın boşama (talâk) yetkisini kötüye

kullanmasını önlemeye yönelik dinî ve ekonomik bazı tedbirlere yer verilmiştir. Ancak günümüzde aile ve toplum yapısının değişmesi, dinî ve

ahlakî kuralların yaptırımını yitirmesi vs. gibi nedenlerle bu tedbirlerin

kocanın talâk (boşama) yetkisini istismar etmesini önleme veya boşanma

sürecinin İslâm’ın/Kur’an ve Sünnet’in öngörmüş olduğu kurallara

uygun olarak icra edilme hususunda yeterli olmadığı görülmektedir.

Bundan dolayıdır ki günümüzde, kocanın “talâk” yetkisini Kur’an ve sünnetin öngörmüş olduğu kurallara uygun olarak kullanmasını

sağlayacak hukukî bir denetim mekanizmasına ihtiyaç vardır. Bu

çerçevede hukukî bir denetim mekanizması olarak, 1917 tarihli Osmanlı

Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nin “Aile Meclisi” (md. 130) diye isimlendirdiği

tahkîm müessesesine boşanma sürecinde işlerlik kazandırılması önem arz etmektedir. Bu makalede, Kur’an’ın Müslümanlara emrettiği (Nisa, 4/35) tahkîm müessesesinin/aile meclisinin resmi olarak yürürlüğe

girmesi ve boşanma sürecinde toplumun ve devletin denetimi sağlanarak boşanmaların hukukî bir prosedür çerçevesinde yapılmasının gerekliliği

üzerinde durulmuştur.

* Doç. Dr. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, El-mek: [email protected]

Page 2: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

330 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Anahtar Kelimeler: İslâm Aile Hukuku, Koca, Talâk, Sınırlama, Tedbir, Tahkîm Müessesesi, Aile Meclisi

THE LEGALIZATION OF THE ARBITRATION INSTITUION AS A PREVENTIVE MEASURE THE DIVORCE IN ISLAMIC FAMILY

LAW

ABSTRACT

There are three basic methods on using the right of divorce

including “talâq” (divorce with unilateral declaration of will),

“hul/muhâlaa” (divorce with mutual agreement) and “tefrîq” (judicial divorce/divorce through the courts) in Islamic law. With each of the

spouses having the right to use one of these three methods, using the

right of divorce was given to male/husband; using the right of

“hul/muhâlaa” and “tefrîq” were given to woman/wife. However, upon

the end of marriage in historical process, the method of talâq which the husband hasn’t been applied to the woman’s consent and court has been

decided. But in practice, using husband the authority divorce

unconsciously contrary rules situated in İslâmic Family Law caused the

increasing of the divorce rate and the experienced some problems such

as the fictitious marriage. On the other hand, in classic İslâmic law

doktrine there is some precaution that prevent the problems that emerged from the hasband’s divorce authority (talaq). But nowadays,

because of reasons such as changing structure of the family and society,

lost its religious and ethical rules for sanctions etc. these measures are

not sufficient prevention abuse to the authority of the husband divorce

or the divorce process to be performed according to rules in İslamic Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a

judicial control mechanism that ensures husband’s authority divorce to

use according to rules in Quran and Sunnah today. In this context, as a

legal control mechanism, it is important to consult the arbitration

instituion which 1917 The Ottoman Law-Family Settlement entitle it as

"Family Council" (Article 130) in the divorce process. In this article, emphasized on the arbitration instituion/family council that Quran was

ordered the müslims in Women/an-Nisáa, 4/35 and necessitiy of the

process of divorce must be in a juridical procedure.

STRUCTURED ABSTRACT

There are three basic methods on using the right to divorce

including “talâq” (divorce of husband/male with the unilateral

declaration of), “hul/muhâlaa” (divorce of couple/husband and wife by

mutual agreement) and “tefrîq” (judicial divorce/divorce through the courts) in Islamic law. With each of the spouses having the right to use

one of these three methods, using the right of divorce was given to

male/husband; using the right of “hul/muhâlaa” and “tefrîq” were

given to woman/wife.

Page 3: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 331

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

However, upon the end of marriage in historical process, the method of talâq which the husband hasn’t been applied to the woman’s

consent and court has been decided. But in practice, using husband the

authority divorce unconsciously contrary rules situated in İslâmic Family

Law caused the increasing of the divorce rate and the experienced some

problems such as the fictitious marriage. Because of that there is a need

to a judicial control mechanism that ensures husband’s authority divorce to use according to rules in Quran and Sunnah today. In this context, as

a legal control mechanism, it is important to consult the arbitration in

the divorce process.

As a legal term the arbitration means that the people/person who

are competent to be appointed the arbitrator/mediator as consensual or by the judge to resolve the controversy and animosity between the two

parties.

Application to arbitration institution is required when irretrievable

breakdown of marriage was occurred between couple to prevent damage

caused for family and community and the best way to resolve the problem

between couple in the Qur’an.

The basic legal regulation is as follows in the Qur’an when

irretrievable breakdown of marriage was occurred between couple:

“If ye fear a breach (es-shiqâq) between them twain, appoint (two)

arbiters, one from his family, and the other from hers; if they wish for

peace, Allah will cause their reconciliation: For Allah hath full knowledge,

and is acquainted with all things.” (Women/an-Nisáa, 4/35)

The word “es-shiqâq” in verse is means such as conflict, hostility,

discussion in the dictionary. Islamic jurists say that the word “es-shiqâq”

in verse includs all discrepancies occurring between couple and the

application of both spouse to arbitration institution is required when

irretrievable breakdown of marriage was occurred between couple.

According to a clear understanding of the verse an arbitration

committee Family Council will be created from husband-wife’s family

when irretrievable breakdown of marriage was occurred between couple.

This arbitral committee will primarily investigate the source of

irretrievable breakdown of marriage was occurred between couple and

will resolve the problem as reconciliation or divorce.

Thus in accordance with the provision of the above verse (an-Nisáa,

4/35) Islamic jurists unanimously agreed that it is permissible in the

application to arbitration institution when irretrievable breakdown of

marriage was occurred between couple and the creation of judge is

required primarily an arbitral committee consisting of from family of couple/spouses for the research and investigation the source of discord

was occurred between couple when the case transferred to court.

On the other hand the majority of Islamic jurists say that the appeal in verse “... send/ فابعثوا...” is made to the judge on behalf of society and

the order in verse “... send/ فابعثوا...” is includes the obligation.

Thus the appeal in verse “... send/ ثوا فابع ...” is not to the spouse, on the contrary made to third parties as “you fear / إن خفتم” revealed another

aspect of the subject that it is this the dissension between husband and

Page 4: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

332 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

wife and the collapse of the family / the end of marriage is not only of interest to couple but concerns to close relatives, society and the state

also.

According to this, a competent authority is required to fulfill sending arbitrator orders in verse “... send/ فابعثوا...”. The perpetrator in

the statement “you fear a breach between them/… إن خفتم” in verse is not

husband and wife. Thus the order to appoint arbitrator in verse is not made to husband and wife contrarily to made to Muslim societies. Now

then / In this case the courts / judges are required to fulfill this order on

behalf of society and the state.

The arbitration first time has been put into legal action as an official

in 1917 Ottoman Family Law Decree named “family councl” in Islamic Law. According to the Decree, A Family Council is to be established if one

of the couple apply to court for divorce.

According to this, In the context of/within the framework of an-

Nisáa, 4/35 and other verses (like an-Nisáa, 4/34; al-Bakara, 2/229,

282; at-Talaq, 65/2) on the subject, it is possible to say for religious

procedures to be applied in the divorce process according to Islamic family law today;

1) Attention is drawn to the two main stages about the divorce

procedure in Qur’an when irretrievable breakdown of marriage

between couple is occurred. The first is informal stage related whit

family/ domestic procedures (an-Nisáa, 4/34, 128), the other is

the official stage related whit control of society and state.

2) According to this, couple/spouse firstly will apply to all remedies

and solutions between themselves in informal stage to protect

family unity (an-Nisáa, 4/19, 34, 128).

3) If an agreement cannot be achieved on the continuation of

marriage in informal stage, husband or wife who wants to divorce

will go to court due to the irretrievable breakdown of marriage.

After the divorce case, judge firstly will order an arbitration

committee and (judge) will be finalized/decide the case in peace

(sulh) or divorce (tefrîq) according to the decision of the arbitration

committee.

As a result, to provide legal content and function to the "arbitration

institution/family council" by making a legal arrangement regarding the

religious divorce process, not only that the divorce is more conscious but

also at the same time it will reduce the divorce rates by avoiding/preventing the realization of divorce as impulsive whit the non-

serious causes.

Keywords: Islamic Family Law, Husband, Divorce, Restrictive, Measure,

Arbitration Instituion, Family Council

Page 5: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 333

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Giriş: Konunun Güncelliği ve Önemi*

Ülkemizde yürürlükte bulunana Türk Medeni Kanuna göre boşanmalar, mahkeme aracılığı

ve hâkimin kararı ile olmak zorundadır. (Bk. -4721 saylı- TMK, md. 167-170.) Ancak, günümüzde

kolayına geldiği için veya hukuki bir yaptırımı olmadığı için mütedeyyin kocaların yasal olmayan

“dini boşanma (!)” yöntemine başvurduğu da bilinen bir gerçektir. Nitekim Diyanet İşleri

Başkanlığına aile ile ilgili gelen sorular içerisinde kocanın boşanma (talâk) hakkını kullanması ile

ilgili gelen sorular büyük bir yekûn teşkil etmektedir. (Bk. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2015, s. 127-

167. Ayrıca bk. http://arsiv.sabah.com.tr/2007/03/22/gun119.html, Erişim: 27. 06. 2016).

Diğer taraftan son yıllarda, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de boşanma oranlarında

ciddi bir artış olduğu görülmektedir. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK’in) her yıl

yayınlamış olduğu sonuçlara bakıldığında 2004-2013 yılları arasında boşanma oranlarının önceki

yıllara göre %38 oranında arttığı görülmektedir.1 Boşanma oranlarındaki artış hızı ise her yıl bir

önceki yıla göre daha da artmaktadır.2 Boşanma oranlarındaki bu hızlı artışın dinî, ahlakî, ekonomik,

sosyal, kültürel vs. pek çok sebepleri bulunmaktadır. (Heyet, 2009)3.

Hiç şüphesiz, boşanma oranlarını önleyici en önemli tedbir, ailenin sağlam temeller üzerine

kurulmasıdır. Boşanmanın zorlaşmasında, oranının düşmesinde veya önlenmesinde çocukların da

önemli bir etken olduğu görülmektedir.4 Ancak aile sağlam temeller üzerine kurulmuş olsa veya

çocuklar bir dereceye kadar boşanmayı önlese de, aile içi ve dışı bazı faktörlerin etkisi ile zaman

içerisinde eşleri boşanma sürecine sürükleyen bazı sorunlar olabilecektir. Bu sorunların birçoğu

eşlerin karşılıklı fedakârlık ve gayretleri ile çözülmesi (Bk. Nisa, 4/19, 34, 128.) mümkün olmakla

birlikte, bazı sorunların çözümünde devreye aile büyüklerinin (hakem heyeti/aile meclisi) girmesi

(Bk. Nisa, 35) sosyal bir ihtiyaç, hatta zorunluluk olmaktadır. Ancak eşlerin ve aile büyüklerinin tüm

gayretlerine rağmen anlaşmazlıkların giderilmesi mümkün olmayabilir ve aile bireyleri için huzur ve

sükûnetin kaynağı olması gereken evliliğin sona ermesi zorunlu hale gelebilir. Kur’an, evliliğin

boşanma sürecine girdiğinde hakem heyetine/aile meclisine başvurulmasını emretmektedir. (Nisa,

4/34-35)

* Bu makalenin hazırlanmasında kısmen, bazı ilave ve düzenlemlerle kitaplaştırdığımız “Yetki ve Sistem Açısından İslâm

Hukukunda Boşanma” isimli doktora tezimizden istifade edilmiştir. 1 Konuyla ilgili geniş bilgi için bk. http://www.yasingirgin.av.tr/bosanma-orani-son-10-yilda-yuzde-38-oraninda-artti/ ;

http://www.tuik. gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21515, Erişim: 26. 06. 2016). 2 Yıllara göre boşanma oranlarındaki artış hızı ile ilgili TÜİK sonuçları için bk.

http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18628 (Erişim: 26. 06. 2016). 3 Ege Bölgesinde yer alan il müftülüklerine bağlı Aile ve Dini Rehberlik Bürolarına 2005-2011 yılları arasında gelen sorular

arasından ‘boşanma nedenleri’ konulu sorulara verilen yanıtlarda, boşanma nedenleri/sebepleri ile ilgili en önemli faktör

olarak “erkeğin olumsuz karakteri” belirtilmiştir. Bundan sonra aldatma, şiddet, cinsel problem ve hastalıklar, ailedeki

diğer fertlerden kaynaklanan problemler, eşler arası sevginin olmaması gibi konular boşanma nedenleri arasında

sayılmaktadır. Konuyla ilgili yapılan bir araştırma için bk. AYBEY, S., (2015). “İl Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik

Bürolarına Gelen Sorular Işığında Boşanma Nedenleri (Ege Bölgesi Örneği)/ Reasons For Divorce Family And

Religious Guidance Office Of The Provıncial Mufti Questions From The Light (Examples Of The Aegean Region)”,

TURKISH STUDIES -International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic-, ISSN:

1308-2140, (Prof. Dr. Şefik Yaşar Armağanı), Volume 10/10 Summer 2015, ANKARA/TURKEY,

www.turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.8374, p. 147-166. 4 Konuyla ilgili bir araştırma için bk. Doğan, Ş. (2016). “Çocukların Boşanmaya Caydırıcı Etkisi / Then Deterrent Effect

of Children on Divorce”, TURKISH STUDIES -International Periodical for the Languages, Literature and History of

Turkish or Turkic-, ISSN: 1308-2140, (Prof. Dr. Hayati Akyol Armağanı), Volume 11/2 Winter 2016,

ANKARA/TURKEY, www.turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.9352, p. 321-

352.

Page 6: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

334 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

İslâm hukukunda boşanma hak ve yetkisini kullanma ile ilgi; talâk (tek taraflı irade beyanı

ile boşanma)5 (Bakara, 2/228-229; Talâk, 65/1-2.), hul/muhâlea (eşlerin anlaşarak boşanması)

(Bakara, 2/229) ve tefrîk (yargı yoluyla boşanma) (Bakara, 2/229; Nisâ, 4/35) şeklinde

alternatifli/karma bir sistem getirilmiş, bu konuda erkeğe ve kadına olduğu gibi, kısmen hâkime de

yetki verilmiştir. (İbn Rüşd, 1985,II, 56 vd.; Elmalılı, 1979, VII, 5048-5049; Mevdûdî, t.y., s. 69;

Zerkâ, 1968, I, 37; Sıbâî, 1997, I, 216, 217; Ebû Zehra, 1950, s. 282-283; Şaban, 1993, s. 473; Sâbûnî,

1983, II, 493; Karaman, Çağrıcı, Dönmez, Gümüş, 2006, IV, 382-383.)

Eşlerden her birinin bu üç yöntemden biriyle evliliği sona erdirme hak ve yetkisi olmakla

birlikte, prensip olarak, tek taraflı irade beyânı ile evliliği sona erdirme (talâk) hakkı öncelikle

erkeğe, buna karşılık, kadının vereceği bir bedel mukâbilinde, eşiyle anlaşarak (hul’/muhâlea) ve

belirli sebeplerin bulunması halinde mahkemeye başvurarak yargı yoluyla boşanma (tefrîk) hakkı da

öncelikle kadına verilmiştir.6

Kanaatimizce boşanma sürecinde, mütedeyyin ailelerde boşanma oranını hızlandıran

faktörlerden biri de, kocanın sahip olduğu “talâk” yetkisini bilgisiz ve bilinçsiz bir şekilde Kur’an

ve sünnette belirtilen şartlara aykırı olarak kullanmasıdır. Bundan dolayıdır ki tarihi süreçte, klasik

İslâm hukuku doktrininde cumhurun görüşü olarak bilinen ictihadların referans alınması ile adeta

kültürel kodlarımıza kazınan ve nikâh akdi ile birlikte, kocanın sahip olduğu tabii-dinî mutlak7 bir

hak olarak kabul edilen, kocanın tek taraflı irade beyanı ile karısının rızasına/görüşüne ve

mahkemeye başvurmaksızın kullanma yetkisine sahip olduğu “talâk” yetkisi,8 geçmişte olduğu gibi

günümüzde de aile kurumunun korunması ve boşanma oranlarının artması ile ilgili ciddi sorunlara

sebebiyet vermektedir.9

İslâm hukukunda, kocanın talâk/boşama yetkisini kötüye kullanmasından kaynaklanan

sorunları önlemeye yönelik olarak; prensip olarak boşamanın meşru bir sebebe/gerekçeye (bir

5 İslâm hukukunda kocanın talâk hak ve yetkisini karısına veya (hakiki veya hükmi) yabancı bir şahsa tefvîz etmesi

(devretmesi) de mümkündür. Buna tefvî-z talâk denilmektedir. (Bk. Bilmen, 1985, II, 177, 258; Şa’bân, 1993, s. 452.) 6 Klasik İslâm hukuku doktrinine göre eşlerin boşanma hakkı ve bu haklarını kullanma yöntemleri ile ilgili geniş bilgi için

bk. Yılmaz, 2007, s. 55-321. 7 Burada “mutlak” kavramı ile doktrinde “sünnîn talâk” olarak ifade edilen Kur’an ve sünnetin öngörmüş olduğu kural ve

şartlara uyma zorunluluğu olmaksızın kocanın talâk/boşama hak ve yetkisini kullanmasının geçerli olması,

kastedilmektedir. 8 Burada, “O halde ne yapalım? Bunun çözümü talak yetkisini iptal etmek midir? Şarinin kocaya verdiği yetkiyi elinden mi

alalım?” şeklinde bir soru yöneltilebilir. Ancak bir bütün olarak okunduğunda makale, talâk yetkisinin kocadan

alınmasını değil, bu yetkinin mahkeme aracılığıyla, gerektiğinde tahkîm müessesesinin/hakem heyetinin de devreye

girerek boşanma sürecinin toplumun ve devletin denetim ve kontrolünde gerçekleşmesini önermektedir. Bu öneri zaten

makalenin özünü oluşturan Nisa, 4/34-35. ayetleri çerçvesinde Kur’an’ın da Müslümanlardan istediği ilahi bir

buyruktur. 9 Günümüzde kocanın (mutlak) talâk yetkisinden kaynaklanan sorunların başında şunlar gelmektedir; boşanma sürecinin

hızlanması ve boşanma oranlarının artması, bir anda üç talak uygulamasının geçerli kabul edilmesi ile aile yuvasının

yıkılması veya üç talaktan kaynaklnan sıkıntıyı gidermek için kadının anlaşmalı hülle nikâhı yapmaya zorlanması,

mahkemede resmen boşandığı halde dini boşama gerçekleşmedi inancı ile resmen boşanmış bir kadının bir başka eş

adayı ile mutlu bir yuva kurmasının engellenmesi ve nişanın bozulması ile dini nikâh (imam nikâhı) yaptıran eş adayları

arasında dini boşama sorunun yaşanması.

Nişanın bozulması veya resmi boşanmanın gerçekleşmiş olmasına rağmen kocanın dini boşanma yoluna gitmemesi

halinde yaşanan sorunun “tahkîm” yolu ile çözümü ile ilgili geniş bir değerlendirme için bk. Keleş, 2004, s. 193-209.

Page 7: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 335

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

ihtiyaç ve zarurete) dayanması10; boşama öncesi sulh prosedürünün uygulanması11; boşamanın

Kur’ân ve sünnette belirtilen ölçülere uygun olarak yapılması (sünnî talak)12; dini kurallara uygun

olmayan boşamanın yasaklanması (bid’î talak)13; boşama sayısının üçle sınırlı olması ve şer’î tahlil

(hülle) müeyyidesi (Bakara, 2/229-230); boşama sonrasında kocanın karısına mehir (Bk. Bakara,

2/229, 236-237; Nisâ, 4/20-21, 24), iddet nafakası (Bk. Talâk, 65/1, 6, 7), hıdane (çocuk bakım ve

terbiye) ücreti (Talâk, 65/ 6.)14 ve boşama tazminatı (müt’a) (Bk. Bakara, 2/236)15 ödemesi gibi dinî

ve ekonomik (maddi ve manevi) bazı tedbirlere yer verilmiştir.16 Ancak günümüzde aile ve toplum

yapısının değişmesine bağlı olarak dinî ve ahlakî kuralların yaptırımını yitirmesi vs. gibi nedenlerle

mezkûr tedbirlerinin kocanın talâk (boşama) yetkisini istismar etmesini önleme veya boşanma

sürecinin Kur’an’ın ve sünnetin öngörmüş olduğu kurallara uygun olarak icra edilmesi hususunda

yeterli olmadığı görülmektedir. Bundan dolayıdır ki, kocanın “talâk” yetkisini Kur’an ve sünnetin

öngörmüş olduğu kurallara uygun olarak kullanmasını sağlayacak tahkîm müessesesinin resmi

olarak devreye girmesinin zorunlu hale getirilmesi gibi hukukî bir denetim mekanizmasına ihtiyaç

vardır. Nitekim günümüzde dinî ve resmî denetim mekanizmasından uzak olan “dinî boşanma

süreci”, eşlerin, özellikle bu yetkiyi elinde bulunduran kocanın inisiyatifine terk edilmiş olduğundan,

İslâm’ın öngördüğü ölçülere ve önleyici tedbirlere riayet edilmemekte, bu durum ise boşanma

sürecini hızlandırmaktadır. Bundan dolayıdır ki, günümüzde İslâm’ın boşanmada öngörmüş olduğu

kurallara uygun bir boşanma sürecinin olması ve eşlerin haklarının denetim altına alınması için “dinî

boşanma” sürecinin “resmi/hukuki bir prosedüre” bağlanması daha isabetli bir uygulama olacaktır.

Nitekim İslâm hukukunda kamu otoritesinin sahip olduğu yasama hak ve yetkisinden hareketle,17

siyâset-i şer’iyye, maslahat, sedd-i zerâi, istihsan, örf ve âdete itibar edilmesi gibi doktrinde yer alan

temel hukûkî ilke ve esasları devreye sokarak boşanmanın şekli/prosedür boyutuyla ilgili zamanın

şart ve icaplarına uygun gerekli hukukî düzenlemeleri yapması mümkündür. (İslâm hukukunda kamu

otoritesi tarafından mubahın sınırlandırılması düşüncesi ile ilgili bk. Seyyid Bey, 2010, s. 104-155;

10 İslâm hukukunda boşanma meşru/mubah olmakla birlikte “Allah’ın en sevmediği helâl” (Bk. İbn Mâce, “Talâk”, 1; Ebû

Dâvûd, “Talâk”,3. Muhaddis Elbânî, bu hadisin zayıf olduğunu söylemektedir. Bk. Elbânî, İrvâu’l-ğalîl, VII, 106.)

olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayıdır ki içerisinde Hanefi hukukçuların da bulunduğu bazı İslâm hukukçuları

boşanmada asıl olanın hazr/yasaklık olduğunu, dolayısıyla meşru bir sebep/gerekçe olmadan boşanmanın günah

olduğunu söylemektedirler. (Bk. Mergînâni, 1986, I, 227; İbnü’l-Hümâm, t.y., III, 465; İbn Âbidîn, 1984, III, 228;

Şîrâzî, t.y., II, 86; İbn Kudâme, 1989, X, 323; Cezîrî, 1990, IV, 264, 278; Sâbûnî, 1983, I, 99; Ebû Zehra, 1950, s. 284.)

“Aile içi sulh teşebbüsleri” olarak da isimlendirebileceğimiz bu prosedürler/tedbirler sırası “eşlerin karşılıklı tahammül

ve hoşgörü sahibi olmaları” (Nisa, 4/19); “eşlerin birbirini uyarması” (Nisa, 19, 34, 128) ve “akrabaların müdahalesi:

aile meclisi (tahkîm müessesesi)” (Nisa, 4/35).

Konuyla ilgili ayrıca bk. Cârullâh, 1999, s. 89-94; Elmalılı, 1979, II, 560; Ebû Zehra, 1950, s. 280; Sıbâî, 1997, I, 213-

215; Serîtî, 1995, s. 209-211; Aktan, 2002, s. 5-15; Güncel Dîni Meseleler İstişâre Toplantısı-I, (Hamza Aktan’ın

Görüşleri), 2004, s. 248-250; Aydın, 1989, C. II, s. 200. 12 Boşa(n)maların Kur’an ve sünnette belirtilen şartlara (sünnî talâk’a) uygun olması ile ilgili düzenlemeler için bk. Talâk,

65/1-2; Bakara,2/228-229; Buhârî, “Talâk” 1-3, 44, 45; Müslim, “Talâk”, 1; Tirmîzî, “Talâk”, 1; Ebû Dâvût, “Talâk”, 4;

Nesâî, “Talâk” 1-5; İbn Mâce, “Talâk”, 2-3; Dârimî, “Talâk”, 1; Ayrıca bkz. Şevkânî, t.y., VI, 249. 13 Bu konuda karısını ay halinde (hayızlı iken) bid’at üzere/sünnete aykırı olarak boşayan Abdullah b. Ömer (ra) için Hz.

Peygamber’in (as) uyarısı için bk. Buhârî , “Talâk” 1-3, 44, 45; Müslim, “Talâk”, 1; Tirmîzî, “Talâk”, 1; Ebû Dâvûd,

“Talâk”, 4; Nesâî, “Talâk” 1-5; İbn Mâce, “Talâk”, 2-3; Dârimî, “Talâk”, 1. 14 Hidâne ücreti için bk. Bilmen, 1985, II, 426, 441; Ebû Zehra, 1950, s. 410; Karaman, 1986, I, 343; Erbay, t.y., s. 148-

149. Hidâne hakkı ve çocuğun bakım masrafları ile ilgili bk. Bardakoğlu, 1998, C. XVII, s. 467-471; Memduhoğlu,

2010, s. 71-83. 15 Boşanma sonrasında kadının mağdur olması halinde boşanma tazminatı ödenmesi gerektiği ile ilgili bk. Sâbûnî, 1983, I,

103-104; Gandûr, 1967, s. 75; Sertâvî, 1997, s. 287, 290, 291, 292; Şâkir, 1389, s. 123-125, 129. 16 Bu tedbirlerle ilgili geniş bilgi için bk. Yılmaz, 2007, s. 90-174. Ayrıca bk. Aktan, 2002, s. 5-15; Dalgın, 1999, s. 36-44. 17 Kamu otoritesinin mubahı sınırlandırma hak ve yetkisine “hakku’l-imâme/hakku’s-saltâne” denilmektedir. (Bk. Bûtî,

1990, s. 58, 244-245.

Page 8: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

336 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Mansurizâde Said, 1330, s. 295-303; Mansurizâde Said, 1330, s. 234-235; Medkûr, 1984, s. 317-

369; Abdüllâvî, 2011, s. 113-245; Yılmaz, 2015).18

Bu çerçevede, kocanın “talâk” yetkisini kötüye kullanmasından kaynaklanan boşanma

olaylarını sınırlayıcı ve gayr-i ciddi sebeplere dayalı fevrî boşanmaları önleyici bir tedbir olarak,

Kur’an’ın Müslümanlara emrettiği (Nisa, 4/35) 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nin

de “Aile Meclisi” (md. 130) olarak isimlendirdiği tahkîm müessesesinin/hakem heyetinin devreye

sokulması ve dini kurallara uygun boşanma sürecinde toplumun ve devletin denetimini sağlayarak

boşanmaların resmi/hukukî bir prosedür çerçevesinde yapılması önem arz etmektedir. Nitekim

Kur’ân’da eşler arasında anlaşmazlık ve geçimsizlik baş gösterdiğinde boşanmanın prosedürü ile

ilgili iki temel aşamaya dikkat çekilmiştir; bunlardan birincisi aile içi prosedürü ilgilendiren gayr-i

resmi aşama (Bk. Nisâ, 4/34, 128); diğeri ise toplumu ve devletin denetimini ilgilendiren resmi

aşamadır. (Krş. Nisa, 4/35; Bakara, 2/229.)19

Çalışmamızda özellikle kocanın “mutlak” olarak sahip olduğu (düşünülen) talâk yetkisinden

kaynaklanan sorunları önleyici/sınırlayıcı bir tedbir olarak, eşlerin boşanma sürecinde başvurmaları

gereken resmi prosedür, bir diğer ifade ile tahkîm müessesesi/aile meclisine hukuki işlerlik

kazandırılması konusu üzerinde durulmuştur. Bu yüzden makale başlığının, “Kocanın Talâk

Yetkisini Sınırlayıcı Bir Tedbir Olarak Tahkîm Müessesesine (Aile Meclisine) Hukuki İşlerlik

Kazandırılması” şeklinde düşünülmesi de mümkündür.

Çalışmamız; 1) Klasik Doktrinde Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm

Müessesesi, 2) Günümüzde Tahkîm Müessesesine Hukuki İşlerlik Kazandırılması ve 3) Genel

Değerlendirme ve Öneriler, olmak üzere üç ana başlıktan oluşmaktadır.

I. Klasik Doktrinde Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm Müessesesi

İslâm hukukunun temel kaynaklarında toplumun ve devletin denetimiyle bazı esas ve

hükümlere yer verilmekle birlikte, ilk dönemlerde, boşanmayla ilgili olaylara ağırlıklı olarak

yargıdan ziyade, dini ve sosyal değerler/motifler (örf) müdahale ettiğinden, bu esaslara hukûkî bir

form ve içerik verilme ihtiyacı olmamıştır. (Krş. İbnü’l-Arabî, 1957, I, 421; Ebû Zehra, 1950, s. 365;

Aktan, 1998, s. 10; a.mlf., 2002, s. 12).

Şimdi tahkîm müessesesinin (hakem heyetinin/aile meclisinin) klasik İslâm hukuku

doktrinindeki yeri üzerinde durulacaktır.

A. Tahkîm ve Hukûkî Dayanağı

1. Tahkîm

İnsanlar arasında meydana gelen anlaşmazlıkların bilinen en eski çözüm yollarından20 biri

de “tahkîm” usulüdür.21 İslâm hukukunda da aralarında anlaşmazlık bulunan kişilerin, bu

anlaşmazlığın çözümü için kendi rızaları ile resmi olarak kazâî selahiyete/yargılama yetkisine sahip

olmayan birisini hakem tayin etmeleri mümkündür. (Merğînânî, 1986, III, 108; Atar, 1991, s. 221).22

18 Konuyla ilgili ayrıca bk. İbn Nüceym,1997, II, 173, 281, V, 152; İbn Âbidîn, 1984, III, 72; Âlûsî, t.y., V, 66; Mecele,

md. 1197; Ali Haydar, 1330, I, 74; Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi (Esbâb-ı Mûcibe Lâyihası /Nikâh-ı Mükreh),

2012, s. 90-91; Ebu Zehra, 1986, s. 282-283; Zerkâ, 1968, I, 191, 195; Dirînî, 2013, s. 262-270; Karadâvî, 1997, s. 60-

62; Nebhan, 1980, s. 369-373; Köse, 1997, s. 81-83; Erdoğan, 1990, s. 157-158; Akgündüz, 1991, s. 21-26. 19 Ayrıca bk. Güncel Dîni Meseleler İstişâre Toplantısı-I, (Yunus Vehbi Yavuz’un Görüşleri), s. 251-252) 20 İnsanlar arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde başvurulan; sulh, tahkîm ve mahkeme olmak üzere üç yol vardır.

(Çeliker, 2005, s.18.) 21 Tahkîm müessesesinin tarihçesi hakkında geniş bilgi için bk. Yeğengil, 1974, s. 11-82. 22 İslâm hukukunda “tahkîm müessesesi”nin meşruiyetinin Kur’an ve sünnetten dayanakları hakkında geniş bilgi için bk.

Dûrî, 1985, s. 89-117.

Page 9: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 337

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Dolayısıyla İslâm hukukunda da tahkîm müessesesi, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların

giderilmesinde başvurulan önemli bir kurum olarak kabul edilmektedir.23

Sözlükte, “bir konuda aralarında hüküm vermesini emretmek/istemek”, “bir konuda hüküm

ve karar vermeyi bir kişiye bırakmak”, “bir işin hükmünü başkasına havale ve tefvîz etmek” (İbn

Manzûr, 1984, “h-k-m” mad., II, 952; Erdoğan, 1998, s. 428; Yıldırım, 2010, C. XXXIX s. 411) gibi

anlamlara gelen “tahkîm”, fıkhî/hukûkî bir terim olarak, “iki şahıs arasındaki tartışma ve husumeti

gidermek için, kendi rızaları ile veya hâkim tarafından ehil olan kişilerin hakem/arabulucu tayin

edilmesi” anlamına gelmektedir. (Cühenî, 1994, s. 33; Bilmen, 1985, VIII, 205; Atar, 1991, s. 221;

Erdoğan, 1998, s. 428; Akgündüz, 1997, C. XV, s. 171; Yıldırım, 2010, C. XXXIX, s. 411.)

Mecelle ise tahkîmi şöyle tarif etmektedir: “Aralarında anlaşmazlık bulunan iki şahsın bu

anlaşmazlığı çözüme kavuşturarak hükme bağlaması için rızaları ile bir başkasını hâkim tayin

etmeleridir.” (Mecelle, md. 1790).24 Fıkıh/hukuk dilinde, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı çözmek

için kendi ihtiyarlarıyla başvurdukları şahıs veya mercie ise hakem/muhakkem denilmektedir.

(Mecelle, md. 1790; Bilmen, 1985, VIII, 205; Yıldırım, 2010, C. XXXIX, s. 411; Akgündüz, 1997.

C. XV, s. 171)25

Modern hukukta da tahkîm; “Bir hak üzerinde uyuşmazlığa düşmüş olan iki tarafın

anlaşarak, bu uyuşmazlığın çözümünü özel kişilere bırakmaları ve uyuşmazlığın özel kişiler

tarafından incelenip karara bağlanması” (Kuru, 1984, IV, 3965)26 olarak tanımlanmaktadır. Modern

hukukta tahkîmin bağlayıcı olmasının biri akit, diğeri kanun olmak üzere iki dayanağı vardır.

(Yeğengil, 1974, s. 94). Ayrıca tahkîmin, hukuken geçerli ve bağlayıcı olabilmesi için kanunun men

etmediği veya izin verdiği yerlerde olması gerekir. (Yeğengil, 1974, s. 94, 95).

İslâm hukukunda genelde ihtiyarî tahkîm söz konusu olduğu için hakem heyetini belirleme

yetkisi taraflara verilmiştir. Ancak bir meselenin mahkemeye intikal etmesi halinde devlet doğrudan

hakem tayin edilebilir. Diğer meselelerde olduğu gibi karı koca arasındaki anlaşmazlıklarda da

taraflar meseleyi kendilerinin belirlediği bir hakem heyeti aracılığı ile çözebilirler. Ancak aile

hukuku ile ilgili meselelerde de olayın yargıya intikal etmesi halinde hâkim gerekli görürse tahkime

başvurabilir ve meselenin çözümü için re’sen hakem heyetinin kurulmasını isteyebilir. (Yıldırım,

2010, C. XXXIX, s. 412.)

Tahkîm kurumu (hakem) ile genel yargı kurumu (hâkim) arasında hukuki açıdan bazı farklar

bulunmaktadır. Bu farkların en önemlisi ise prensip olarak tahkim sonucunda oluşturulan hakem

heyetinin kararı taraflar için bağlayıcı değilken, yargının/hâkimin verdiği karar kesin bağlayıcıdır.

Bununla birlikte tahkimde hakem heyetinin kararının kesin bağlayıcı olduğu kanunen belirtilmiş

23 İslâm hukukunda “tahkîm müessesesi” ile ilgili geniş bilgi için bk. Akgündüz, 1997, C. XV, s. 171-173; Yıldırım, 2010,

C. XXXIX, s. 411; Yeğengil, 1974, s. 58-72; Yıldırım, t.y., s. 47-220; Çeliker, 2005, s.17-46. 24 Ayrıca bk. İbn Nüceym, 1997, VII, 41; İbn Âbidîn, 1984, VIII, 125; Zerkâ, 1968, I, 555; Dûrî, 1985, s. 21.

التحكيم فهو تولية الخصمين حاكما يحكم بينهما25 Hakem tayin edilen kişilerde; 1) Müslüman olmak, 2) Eda ehliyetine sahip olmak, 3) Hürriyet, 4) Adalet, 5) Sağlam ve

sıhhatli olmak, 6) Hukuk bilmek, 7) Karı-koca arasındaki hakemlerin eşlerin (öncelikli olarak) yakın akrabadan olması

gibi bazı şartların bulunması gerekmektedir. Konuyla ilgili geniş bilgi için bk. Zeydan, 1994, VIII, 419-422; Dûrî, 1985,

s. 197-248; Yıldırım, t.y., s.103-108; Çeliker, 2005, s.29-36; Açık, 2006, s. 34-40. 26 Belgesay, Postacıoğlu ve Baki Kuru gibi birçok hukukçunun tanımını aktardıktan sonra bunların eksikliklerine dikkat

çeken modern hukukçulardan Rasih Yeğengil ise -kendi ifadesiyle- eksiksiz olarak tahkîmi şöyle tanımlamaktadır:

“Kanunun men etmediği konularda, taraflar arasında doğmuş ve doğacak anlaşmazlıkların, bir akit veya kanun hükmü

uyarınca devlet yargısına başvurulmadan, taraflarca veya kanunla doğrudan doğruya seçilmiş olan veya tarafların ya da

kanunun yetki tanıdığı şahıs veya mercilerce tayin edilmiş bulunan kimseler aracılığıyla çözümlenmesidir.” (Yeğengil,

1974, s. 94.)

Türk hukukunda tahkîmle ilgili hükümler, 12.01.2011 tarihinde kabul edilen 6100 kabul nolu Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’nun 407-444. maddelerinde düzenlenmiştir.

Page 10: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

338 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

veya taraflar kendi arasında böyle bir sözleşme yapmış ise tahkim sonucunda alınan karar tarafları

bağlar. (Krş. Akgündüz, 1997, C. XV, s. 172; Yıldırım, 2010, C. XXXIX, s. 412.)27 Buna göre

tarafların arasındaki uyuşmazlığı çözmek için hakem tayin edilen kişi şayet kâdî/hâkim konumunda

ise verdiği hüküm bağlacıdır. (Merğînânî, 1986, III, 108). Ancak hakem heyetinden küküm sadır

olmadan önce tahkîm taraflar için bağlayıcı değildir. (Zerkâ, 1968, I, 555).

Aile hukukundan borçlar hukukuna, ceza hukukundan milletler arası birçok hukuk dalında

uyuşmazlıkların çözümünde başvurulan tahkîm müessesesi, resmi yargı yoluna alternatif bir kurum

olmayıp yardımcı ve uzlaştırıcı bir kurum olarak kabul edilmektedir. Hakemi hâkimden ayıran temel

özellik ise hakemin kamu hukukundan doğan genel, resmi bir sıfat ve yetkisinin bulunmamasıdır. Bu

yüzden hakemler uyuşmazlık sorunu yaşayan tarafların kendi ihtiyarlarıyla tayin ettikleri kişiler olup

sadece kendilerine havale edilen uyuşmazlık çerçevesinde yetkilidirler ve verdikleri karar kazıyye-i

muhkeme (taraflar için yaptırımı olan kesin bağlayıcı bir hüküm) teşkil etmez. (Akgündüz, 1997, C.

XV, s. 172. Ayrıca bk. Zerkâ, 1968, I, 555).28

2. Hukukî Dayanağı

İslâm hukukunda taraflar arasındaki uyuşmazlıkların tahkîm yoluyla çözülmesine dayanak

oluşturan birçok nass (ayet ve hadis) bulunmaktadır.29 Ancak burada bizi ilgilendiren evliliğin sona

ermesinde, bir başka ifade ile boşanma sürecinde eşlerin tahkîm müessesesine (hakem heyetine/aile

meclisine) başvurmasıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de eşler arasında “şiddetli geçimsizlik ve fena

muâmele (şikâk)” baş gösterdiğinde, bu durumun aile ve toplum için meydana getireceği zararı

önlemek ve eşler arasındaki sorunu en güzel bir şekilde çözüme kavuşturmak gayesiyle “tahkîm”

usulüne başvurulması istenmektedir. 30

Kur’an-ı Kerim’de, eşler arasında şiddetli geçimsizlik ve fena muamele başgösterdiğinde

(şikâk) tahkîm usulüne başvurulmasına dayanak oluşturan temel düzenleme şöyledir:

“Eğer, karı-kocanın aralarının açılmasından (şikâk) korkarsanız, erkeğin ailesinden bir

hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderiniz. Şayet bu hakemler eşleri uzlaştırmak isterlerse,

Allah onların aralarını bulur. Muhakkak ki Allah hakkıyla bilen ve haberdar olandır.” (Nisâ, 4/35).

Ayette geçen “şikâk/شقاق” kelimesi sözlükte “anlaşmazlık, düşmanlık, niza/tartışma” gibi

anlamlara gelmektedir. (İbn Manzûr, 1984, IV, 2301; Kal’acî-Kuneybî, 1985, s. 265; Erdoğan, 1998,

s. 432). Son dönem İslâm hukukçularından Ebu Zehra (ö. 1974) ise ayette geçen “şikâk/ شقاق”

kelimesinin eşler arasında meydana gelen her türlü geçimsizliği içerdiğini ve eşlerin her ikisinin de

fena muamele ve geçimsizlik halinde, tahkîm usûlüne başvurmalarının gerekli (vâcip) olduğunu

söylemektedirler. (Ebû Zehra, 1950, s. 363).

Ayetten sarih bir şekilde anlaşıldığına göre, eşler arasında şiddetli geçimsizlik baş

gösterdiğinde karı-kocanın ailesinden bir “hakem heyeti/aile meclisi” oluşturulacaktır. Bu hakem

heyeti öncelikli olarak eşler arasında meydana gelen şiddetli geçimsizliğin (şikâk) kaynağını

araştırarak, sorunu sulh (uzlaşma) veya tefrik (boşanma) şeklinde çözüme kavuşturacaktır. (Ebû

Zehra, 1950, s. 365). Nitekim İslâm hukukçuları yukarıdaki ayetin (Nisâ, 4/35) hükmü gereğince,

eşler arasında geçimsizlik çıktığında tahkîm usulüne başvurulmasının caiz olduğu ve olayın

mahkemeye intikal etmesi halinde hâkimin, eşler arasındaki geçimsizliğin kaynağını araştırması ve

27 Tahkîm (hakem) ile genel yargı kurumu (hâkim) arasındaki farklar için bk. Çeliker, 2005, s. 24-28; Yıldırım, 2010, C.

XXXIX, s. 412. 28 Hakemlik müessesesi hakkında geniş bilgi için bk. Akgündüz, 1997, C. XV, s. 171-173. 29 İslâm hukukunda tahkîmin hukuki dayanakları ile ilgili nasslar ve sahabe uygulamları hakkında bk. Yıldırım, t.y., s. 47-

53; Çeliker, 2005, s. 24-26. 30 Boşanmada “tahkîm usûlü”nün devereye sokulması ile ilgili geniş bilgi için bk. Keleş, 2004, s. 193-209.

Page 11: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 339

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

incelemesi için öncelikle eşlerin ailelerinden oluşan bir “hakem heyeti”ni teşkil etmesi gerektiği

üzerinde görüş birliği (icma) etmişlerdir.31 (Ebû Ceyb, 1987, I, 218-219).

Diğer taraftan İslâm hukukçularının çoğunluğu, ayetteki hitâbın toplumu temsilen kamu

otoritesine yani hâkimlere olduğunu32 ve “...gönderiniz فابعثوا...” emrinin de vücup ifade ettiğini33

söylemektedirler. Dolayısıyla ayette yer alan “karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız…

gönderiniz/ فابعثوا ifadesi, zamanın şart ve icaplarına göre devlete/kamu otoritesine ”وإن خفتم شقاق بينهما

boşanmaya müdahale etme imkânı vermektedir. (Karaman vd., 2006, II, 62; Derveze, 1388h., VIII,

112; Cühenî, 1994, s. 59).34 Ayette hitâbın eşlere değil de, “korkarsanız / إن خفتم” şeklinde üçüncü

şahıslara yapılmış olması konunun bir başka yönünü daha ortaya koymaktadır ki bu da; karı-koca

arasındaki geçimsizlik ve ailenin yıkılması sadece eşleri değil, yakın akraba ile birlikte toplumu ve

toplumu temsilen devleti de ilgilendirmektedir. (İbnü’l-Arabî, 1957, I, 421).

Buna göre ayette “فابعثوا” şeklinde geçen “hakem gönderme” emrini yerine getirecek “yetkili

bir makama” ihtiyaç vardır. Nitekim İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre, ayetteki “aralarının

açılmasından korktuğunuzda” ifadesinde, “ خفتم” fiiliyle ifade edilen korkunun fâili karı-koca

değildir. Bu yüzden ayette hakem tayin etme emri karı-kocaya değil müslümanlara yapılmıştır. Şu

halde bu emri müslüman toplum ve devlet adına mahkemelerin/hâkimlerin yerine getirmesi

gerekmektedir. (Cessâs, t.y., III, 150-151; İbnü’l-Arabî, 1957, I, 421-422; Kurtubî, 1987, V, 175).

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Kur’ân’da yer alan bazı esas ve hükümler,

boşanmaların toplumun ve devletin denetiminde yapılmasına imkân sağlamaktadır. Nitekim

boşanma sürecinde tahkim uslüne başvurulması ile ilgili doktrinde yer alan aşğaıda ilgili yerde

verilen görüşler de bunu desteklemektedir.

B. Boşanma Sürecinde Tahkîm Usûlüne Başvurmanın Hükmü ve Hakem Heyetinin

Yetkisi

1. Tahkîm Usûlüne (Aile Meclisine) Başvurmanın Hükmü

Yukarıda ifade edildiği üzere, tahkîm müessesesine yer veren ayette (Nisa, 4/135) hitâbın

eşlere mi, velilere mi yoksa toplumu temsilen kamu otoritesine mi olduğu hususunda ihtilaf olmakla

birlikte35 İslâm hukukçularının ve müfessirlerin çoğunluğu hitâbın toplumu temsilen kamu

otoritesine yani hâkimlere olduğunu ve “...gönderiniz/ فابعثوا...” emrinin de vücup ifade ettiğini

söylemiştir. Ancak burada hitabın öncelikle topluma, bir diğer ifade ile yoplumu temsilen kamu

otoritesine yapılmış olması, eşlerin bizzat kendilerinin hakem teşkil etmelerine engel değildir.

(Zeydan, 1994, VIII, 417; Karaman vd., 2006, II, 61).36

Buna göre eşler arasında “şiddetli geçimsizlik ve fena muâmele” baş gösterdiğinde, evliliğin

sağlıklı ve huzurlu bir şekilde devam etmesi için başta eşler olmak üzere toplumu ve devleti temsilen

hâkimin, geçimsizliğin kaynağını araştırmak ve soruşturmak üzere eşlerin ailelerinden birer hakem

tayin ederek sorunu usulünce çözüme kavuşturması gerekmektedir. (İbn Rüşd, 1985, II, 81; İbn Âşûr,

31 Eşler arasında şikâk/şiddetli geçimsizlik ortaya çıktığında tahkîm müessesesine başvurma konusu hakkında geniş bilgi

için bk. Dûrî, 1985, s. 404-601; Açık, 2006, s. 47-74; Gürdal, 2007, s. 135-176. 32 Konuyla ilgili görüşler için bk. Taberî, 1954, VIII, 318; Cessâs, t.y., III, 150; İbnü’l-Arabî, 1957, I, 423; Kurtubî, 1987,

V, 175; Râzî, 1841, X, 92; İbn Âşûr, 1984, V, 45; Mevdûdî, t.y., s. 90; Karaman vd., 2006, II, 61. 33 Konuyla ilgili görüşler için bk. Ebussuud Efendi, t.y., II, 175; Reşid Rızâ, 1954, V, 77; İbn Âşûr, 1984, V, 46; Ebû Zehra,

1961, s. 36; Sâbûnî, t.y., I, 471; Sâbûnî, 1983, II, 755; Zeydan, 1994, VIII, 415-416; Dûrî, 1985, s. 406. 34 Hüseyin Atay ise, konuyla ilgili âyette geçen “...gönderiniz / فابعثوا ...” emrinin cevâz değil, hukûkî bir form olarak

kanunlaştırılması gerektiğini söylemektedir. (Bk. Atay, 1985, s. 14.) 35 Konuyla ilgili görüşler için bk. Zeydan, 1994, VIII, 416-417; Dûrî, 1985, s. 404. 36 Boşanma sürecinde tahkîm müessesine başvurulması açısından TMK’daki düzenlemeler ile İslâm aile hukukundaki

düzenlemelerin karşılaştırılması hakkında bk. Erik, 2016, s. 62-92.

Page 12: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

340 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

1988, V, 46; Şaban, 1993, s. 492; Sâbûnî, 1985, II, 753; Zeydan, 1994, VIII, 417; Karaman vd., 2006,

II, 61).

Nitekim 1917 Tarihli Osmanlı Hukuk-i Aile Kararnamesi de boşanmada “tahkîm”

müessesesinin devreye sokulmasını kanunlaştırarak boşanmada başvurulan bu süreci “Aile Meclisi”

olarak isimlendirmiştir. (HAK, md. 130).

Eşler arasında şiddetli geçimsizlik baş gösterdiğinde kocanın tek taraflı irade beyanı ile

evliliği sona erdirme yöntemine (talâk) başvurmak yerine, tarafların tahkîm usûlüne başvurmalarının

gerekli olduğunu ifade eden müfessir ve İslâm hukukçularından bazılarının görüşlerini vermek

istiyoruz;

(1) Ebû Bekir el-Cessâs (ö. 370/980):

Hanefi fakihlerden ve müfesirlerinden Cessâs, tâbiînden Sâid b. Cübeyr (ö. 94/713) ve

Dahhâk’a (ö. 180/797) göre hitâbın hâkimlere olduğunu naklettikten sonra, konuyla ilgili kendi

görüşünü şöyle belirtir:

“Evlâ olan hitâbın, iki hasım arasındaki davaya bakan ve zulme engel olan hâkime

olmasıdır. Çünkü bir önceki ayette (Nisa, 4/34), kadının itaatsizliği halinde erkeğin ne yapması

gerektiği bildirilerek, önce ona nasihatte bulunması, sonra yatağını terk etmesi ve nihayet kadının

geçimsizliğe devam etmesi halinde onu hafifçe dövmesi emredildikten sonra, son çâre olarak

erkekten, haklıyı ve haksızı tespit ederek aralarında hüküm verecek olan hâkim huzurunda

muhâkemeleşmek için durumu mahkemeye intikal ettirmesi istenmiştir”. (Cessâs, t.y., III, 150-151).

(2) Ebû Bekir İbnü’l-Arabî (ö. 543/1148):

Mâlikî fakih ve müfessirlerden İbnü’l-Arabî’nin, tahkîm usûlüne başvurmanın hükmü ile

ilgili değerlendirmesi ise şöyledir:

“Tahkîm ayeti, İslâm hukukunda temel esas ve prensipleri oluşturan, mâna ve ifade

yönünden en açık olan ayetlerden biridir. Ayette hitâp kesinlikle hâkimlere olup, tahkîm usûlüne

başvurmak tatbîkî/uygulamalı bir sünnet olarak zorunludur. Bu sebeple erkeğin bir önceki ayette

(Nisa, 4/34) belirtilen usullere başvurduktan sonra, boşama yoluna gitmeden durumu mutlaka

mahkemeye intikal ettirmesi gerekmektedir.” (İbnü’l-Arabî, 1957, I, 421-423).

İbnü’l-Arabî, tahkîm ayetinin İslâm tarihinde uygulanmadığını, ayette ifade edilen hükmün

doğru anlaşılmadığını, ayete göre, erkeğin boşama yoluna gitmeden önce olayı hâkime intikal

ettirmesi gerektiğini ve tayin edilen hakem heyetinin sulh ve tefrîke yetkili olduğunu ısrarla

belirterek, kendisinin kadılık/hâkimlik görevini üstlendiği dönemlerde bu ayetin hükmüyle amel

ettiğini belirtmektedir. (İbnü’l-Arabî, 1957, I, 421-423).

(3) M. Reşid Rızâ (ö.1935)

Son dönem müfessirlerden biri olan M. Reşid Rızâ ise ilgili ayet hakkında şu

değerlendirmeyi yapmaktadır:

“Geçimsizlik kadından olursa erkek bir önceki ayette (Nisa, 4/34) belirtilen usullerle kadını

te’dîb eder. Ancak kadın geçimsizlikte ısrar eder veya erkek geçimsizliğe sebep olursa ya da

geçimsizlik her ikisinden olur ve şiddetli geçimsizlik sebebiyle aile hukukuna riayet

edemeyeceklerinden korkarlarsa, bu durumda eşlerin tahkîm usûlüne başvurmaları vâcip olur ve

hâkimin hükmüne râzı olmaları gerekir. Çünkü ayetin zâhiri, tahkîm usûlüne başvurmanın vâcip

olduğunu göstermektedir. Ne var ki ulema bu konuda ihtîlâf ederek “...gönderiniz...” emrinin vücup

mu yoksa nedb mi ifade ettiğiyle meşgul olmuşlar, ancak ayetin hükmüyle amel etmeyi ihmal

etmişlerdir.” (Reşid Rızâ, 1954, V, 77-79).

Page 13: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 341

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

(4) Elmalılı M. Hamdi Yazır (ö.1942)

Cumhuriyet dönemi fakîh ve müfessirlerinden Elmalılı M. Hamdi Yazır ise, kadının

geçimsizliğe devam etmesi halinde durumun mahkemeye intikal edeceğini, ayetin hükmü gereğince

toplumu ve devleti temsilen hâkimin, geçimsizliğin kaynağını araştırmak ve soruşturmak üzere,

eşlerin ailelerinden birer hakem göndermesi gerektiğini söylemektedir. (Elmalılı, 1979, II, 1352-

1353).

(5) Muhammed Ebû Zehra (ö.1974)

Muâsır İslâm hukukçularından Muhammed Ebû Zehra, İslâm hukukçularının çoğunluğuna

göre tahkîm usûlüne başvurmanın vacip olduğunu belirterek (Ebû Zehra, 1961, s. 36) konuyla ilgili

görüşünü şöyle ifade etmektedir:

“Tahkîm usûlünün uygulandığı özel bir geçimsizlik hali yoktur. Eşler arasında meydana

gelen her türlü geçimsizlik halinde tahkîm usûlüne başvurmak zorunludur. Çünkü “şikâk (şiddetli

geçimsizlik)”, Kur’ân-ı Kerîm’de mutlak olarak zikredilmiş ve tahkîm usûlüne başvurulması

emredilmiştir.” (Ebû Zehra, 1950, s. 365).

(6) Abdülkerim Zeydan (ö. 2014)

Son dönem İslâm hukukçularından Abdülkerim Zeydan (1917-2014) ise İslâm

hukukçularının ayetin mendup mu yoksa vücup mu ifade ettiği hususunda ihtilaf ettiklerini

belirtikten sonra kendisinin vücûb görüşünü tercih ettiğini şöyle ifade etmektedir:

“Ayette “...gönderiniz فابعثوا...” ifadesi bir emir sigası olduğu için karı-koca arasında şiddetli

geçimsizlik başgösterdiğinde hakem heyetinin teşkil edilmesi vaciptir. Çünkü vucûptan başka bir

şeye delalet ettiğine dair bir karine olmadığı sürece emr kipinde asıl olan vucûp bildirmesidir.

Burada ise emir kipini vucuptan başkasına sarfedecek bir karine bulunmamaktadır. Aksine, İslâm

hukukunun eşlerin arasını birleştirmeyi (vifâk), evlilik bağının devam etmesini, eşler arasında evlilik

hayatının sevgi ve uyum içerisinde sürüp gitmesini teşvik etmesi hakem heyetinin teşkil edilmesinin

vacip olduğunu tekit etmektedir. İşte bu gibi karineler ve ayetin “...gönderiniz فابعثوا...” şeklinde emir

kipinde gelmiş olması hiç tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tercihimizin böyle olmasını

gerektirmektedir.” (Zeydan, 1994, VIII, 415-416).

Yukarıda nakledilen görüşlerden de anlaşılacağı üzere, konuyla ilgili ayette (Nisâ, 4/35)

hitâbın toplumu ve devleti temsilen hâkimlere (idârecilere) olması ve “...gönderiniz / فابعثوا ...”

emrinin vücup ifade etmektedir. Dolayısıyla İslâm hukukunda eşler arasında şiddetli geçimsizlik baş

gösterdiğinde, özellikle erkeğin tek taraflı irade beyanı ile boşa(n)ma yoluna gitmeden önce tahkîm

usûlüne (aile meclisine) başvurması ve oluşturulan hakem heyeti aracılığı ile olayın çözüme

kavuşturması dinî açıdan zorunluluk arz etmektedir. (Krş. Taberi, 1954, V, 71; İbn Atiyye, 1993,

IV, 108-109; İbn Kesir, 1987, II, 259; Âlûsî, t.y., V, 27; Şaban, 1993, s. 493).

Hatta Mâlikî fakîhi ve müfessir İbnü’l-Arabî’ye göre, hâkimin (toplumun maslahat ve

huzurundan birinci derecede sorumlu olan sultan/devlet başkanı adına), eşler arasında şiddetli

geçimsizlik olduğunu bildiği an, onların durumu mahkemeye intikal ettirmelerini beklemeksizin

tahkîm usûlünü devreye sokması gerekmektedir. Çünkü hâkimi beklemeye zorlayan bir durum

olmamasına rağmen, eşlerin durumu kendisine intikal ettirmelerini beklemesi esnasında, Allah’ın

koymuş olduğu sınırlar çiğnenmektedir. (İbnü’l-Arabî, 1957, I, 427).

Netice olarak görülmektedir ki, İslâm hukukçuları eşler arasında şiddetli geçimsizlik (şikâk)

baş gösterdiğinde tahkîm usûlüne başvurulmasını ve eşlerin mahkemeye başvurusu üzerine toplumu

ve devleti temsilen hâkimin tahkîm usûlünü devreye sokması gerektiği üzerinde ittifak etmişlerdir.

(Kurtubî, 1987, V, 178; Elmalılı, 1979, II, 559; Zühaylî, 1989, VII, 527; Karaman, 1986, I, 318; Ebû

Page 14: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

342 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Zehra, 1961, s. 36; Sâbûnî, 1985, II, 755). Çünkü fertler arasında meydana gelen anlaşmazlık ve

geçimsizlikleri toplumun maslahatı doğrultusunda çözüme kavuşturmak -toplumu ve devleti

temsilen- hâkimin görevlerindendir. (Mâverdi, t.y. s. 51; Şaban, 1993, s. 9).

2. Hakem Heyetinin (Aile Meclisinin) Yetkisi İle İlgili İslâm Hukukçularının Görüşleri

Klasik dönem İslâm hukukçuları, eşler arasında şiddetli geçimsizlik baş gösterdiğinde

“tahkîm” müessesine başvurulması gerektiği hususunda ittifak etmekle birlikte, hakemlerin

“tefrîk/boşanmaya hükmetme” yetkisine sahip olup olmadıkları hususunda ihtilâf etmişlerdir. (İbn

Rüşd, 1985, II, 81; Karaman, 1986, I, 318).

Hanefi ve Şâfiî hukukçulara göre, hakemler eşlerin vekilleri hükmündedir. Dolayısıyla

hakemlerin, eşlerin izni (vekâlet) ve rızâsı olmadan boşanmaya (tefrîke) hükmetme yetkileri yoktur.

Çünkü şer’an “talâk” hakkı erkeğe, “hul” ile boşanma hakkı da kadına verilmiştir. Bu sebeple erkeğin

talâk’a, kadının da hul’a izni ve rızâsı olmadan hakemlerin boşanmaya (tefrîke) hükmetmeleri

mümkün değildir. (Cessâs, t.y., III, 151 vd; İbn Nüceym, 1997, VII, 42; Nevevî, 1992, V, 678;

Şirbînî, t.y., III, 261; Elmalılı, 1979, II, 560). İmam Şâfiî diğer görüşünde hakemlerin tefrîke de

yetkili olduklarını söylemiştir. (Bk. Şirbînî, t.y., III, 262.)

Bu görüş sahiplerine göre hâkim taraflara nasihat eder ve gerekirse haksız olan tarafa

ta’zirde/te’dip amaçlı ceza uygulamasında bulunur. Ancak hâkim, kocanın yetkisinde olan talâk

hakkını onun izni olmadan kullanamaz. Buna göre kadın, kocasının kendisine kötü muamelede

bulunduğunu iddia eder ve bu durum kocanın ikrarı veya kadının delil getirmesiyle ispatlanırsa

hâkim kocayı ta’zir ile cezalandırır ve evlilik hukukuna riayet etmesini emreder. Sonuç olarak hâkim,

karı-koca yetki vermeden onlar adına boşanmaya hükmedemez. (Şâfiî, t.y., V, 286; Bilmen, 1985,

II, 362-363). (Hanefi ve Şâfiî hukukçuların dayandıkları deliller için bk. Cessâs, t.y., III, 152-154;

Kurtubî,1987, V, 177; Sâbûnî, 1983, II, 761-762.)

Mâliki ve Hanbeli hukukçulara göre ise, hakemler hâkim hükmündedirler. Bu sebeple

eşlerin izni ve rızâsı olmadan re’sen boşanmaya (tefrîke) hükmetme yetkisine sahiptirler. Buna göre

hakemler yaptıkları araştırma ve soruşturma neticesinde erkeği suçlu bulurlarsa “talâk”, kadını suçlu

bulurlarsa “hul” yoluyla boşanmaya hükmederler. (İbn Rüşd, 1985,II, 81; İbnü’l-Arabî, 1957, I, 424;

Kurtubî, 1987, V, 176; Halid Abdürrahman, 1993, I, 528; İbn Kudâme, 1989, X, 264 vd.; Zerkeşî,

1993, V, 352-353; Bilmen, 1985, II, 363-365).

Son dönem islâm hukukçuları da hakemlerin “hâkim” hükmünde olduğunu, dolayısıyla

sulha/uzlaştırmaya olduğu gibi tefrike/boşanmaya da yetkili olduklarını söylemektedirler. Buna göre

hakemler öncelikli olarak uyuşmazlığı gidererek, eşlerin arasını sulhetmeye çalışırlar. Tüm çabalara

rağmen sulh mümkün değilse hakemler eşlerin ayrılmasına hükmedeceklerdir. (İbn Âşûr, 1984, V,

46-47; Karaman vd., 2006, II, 62).

II. Günümüzde Tahkîm Müessesesine Hukuki İşlerlik Kazandırılması

A. İslâm Ülkeleri Aile Hukuku Kanunlarında Tahkîm Müessesesinin Yeri

Klasik İslâm hukuku doktrininde, eşler arasında şiddetli geçimsizlik çıktığında kocanın talâk

yetkisini kullanmadan önce Kur’ân’da emredilen “tahkîm” müessesine başvurmasının gerekliliği

üzerinde durulmuş, ancak “tahkîm” müessesesine başvurmayı emreden ayete, sosyal (gayr-i resmi)

ve hukûkî (resmi) bir işlerlik kazandırılmamıştır. (Bk. İbnü’l-Arabî, 1957, I, 421; Cârullâh, 1999, s.

90; Ebû Zehra, 1950, s. 365; HAK Esbâb-ı Mûcibe Lâyihası, Ansay, 1952, s. 30-31; Osmanlı Hukuk-

ı Aile Kararnamesi, 2012, s. 101-102; Aktan, 1998, s. 10; a.mlf., 2002, s. 12.).

Çoğunluk, evliliği özel ve şahsi bir ilişki olarak görmüş, sorunların aile dışına çıktıkça

çözümün de zorlaşacağını düşünmüş, aile içinde doğan problemlerin de ikili ilişkiler, kocayı

Page 15: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 343

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

çevreleyen dîni ve ahlâki telkinler ve sosyal baskı ile halledilebileceğini söylemiştir. Dolayısıyla

hâkim veya benzeri merciler (hakem heyeti) tarafından “tefrîk/boşanmaya hükmetme” şeklinde

yapılacak böyle bir müdahalenin gerekli olmadığını düşünmüşlerdir. (Bardakoğlu, 1998, s. 14-15;

Köse, 2014, s. 337-339. Ayrıca bk. İbnü’l-Arabî, 1957, I, 421-422.).

Günümüzde ise sosyal hayat şartları değişmiş, kadın ve insan hakları konusu, sadece

bireyleri değil bütün toplumu ve devleti de ilgilendirir hale gelmiştir. Dolayısıyla boşanma konusuna,

sadece erkeğin veya kadının kendine tanınan bu hakkı dilediği gibi kullanabilir şeklinde yaklaşılması

bireyin ve toplumun maslahatları ile örtüşmemektedir. Buna göre talâk hakkının kötüye

kullanılmasını önlemek için “tahkîm” ayetine hukûkî bir düzen vermek ve boşanmaları belirli bir

prosedüre bağlamak günümüz şartları açısından kaçınılmaz olmuştur. (Aktan, 1998, s. 31. Ayrıca bk.

Cühenî, 1994, s. 58-59; Atay, 1985, s. 14. Döndüren, 1995, s. 387, 451.)

İslâm hukukunda “tahkîm” müessesesine ilk defa resmi olarak 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-

ı Aile Kararnamesi’nde “Aile Meclisi” adıyla hukûkî bir işlerlik kazandırılmaya çalışıldığını

görüyoruz. Kararnamenin “esbab-ı mucibe layihası”nda bu müesseseye neden yer verildiği

delilleriyle birlikte açıklanmıştır. (Ansay, 1952, s. 30-31; Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi, 2012,

s. 101-102; Aydın, 1985, s. 280-281).

HAK Esbâb-ı Mûcibe Lâyihasında/Gerekçeli Kararında “hakem heyeti” teşkil edilmesi ile

ilgili olarak şöyle denilmektedir:

“Böyle bir hakem heyetinin luzûm-u teşekkülü (ayette) me’mûrun bih/emredilmiş olduğu

halde memleketimizde tatbik edilememesinin sebebi, indel Hanefiyye, hey’eti hakemiyyenin yalnız

ıslah-ı beyne/eşlerin aralarını düzeltmeye me’zûn olması ve tarafeyn cânibinden tevkîl edilmedikçe

beynlerini tefrîka/aralarını ayırmaya/boşanmaya hükmetmeye salahiyetdar olmamasıdır…”

(Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi, 2012, s. 101).

Kararnameye göre eşlerden birinin boşanma talebiyle mahkemeye başvurması halinde

mahkeme tarafından “aile meclisinin” oluşturulması öngörülmüştür. Mâlikî mezhebinin görüşünü

esas alan Kararnamenin “tahkîm” müessesesi ile ilgili düzenlemesi şöyledir:

“Karı koca arasında anlaşmazlık ve geçimsizlik meydana gelip de taraflardan biri hâkime

başvurursa, hâkim iki tarafın ailelerinden birer hakem tayin eder. Bir veya iki taraf ailesinden tayin

olunacak kimse bulunamaz veya bulunup da hakem olacak vasıflara haiz olmazsa dışardan münasip

kişileri tayin eyler. Bu şekilde teşekkül eden “aile meclisi”, tarafların iddia ve savunmalarını

inceleyerek aralarını ıslaha çalışır. Bu mümkün olmadığı takdirde, kusur kocada ise talâk ile

aralarını tefrîk eder. Kusur (suç) karıda ise, mehrin tamamı veya bir kısmı üzerine muhâlea yoluyla

hükmeder. Hakemler ittifak edemezlerse hâkim, gerekli vasıflara hâiz diğer bir hakem heyeti veya

taraflara akrabalığı olmayan üçüncü bir hakem tayin eder. Hakemlerin vereceği karar kesin olup

itiraz edilemez.” (HAK, md. 130).37

Ayrıca kararname, yukarıdaki usûle göre meydana gelen boşanmanın “bir bâin talâk”

sayılacağını ve usûlüne göre tescîl edileceğini de kanunlaştırmıştır. (HAK. md. 131).

Bugün İslâm ülkelerinin büyük çoğunluğu da “fena muâmele ve geçimsizlik” sebebiyle

eşlerin mahkemeye başvurup boşanma talebinde bulunabileceklerini kabul ederek “tahkîm” usûlünü

Mâliki mezhebine göre düzenlemişlerdir. Nitekim Lübnan, Suriye ve Irak Medeni Kanunları da 1917

tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nde olduğu gibi aynı esas ve hükümleri kabul ederek

“tahkîm” usûlünü Mâliki mezhebine göre düzenlemişlerdir. Hatta Suriye ve Lübnan MK’sına göre,

37 Konuyla ilgili ayrıca bk. Aydın, 1985, s. 203-205, 214, 260, 280; Cin, 1988, s. 131-132; Karaman, 1986, I, 319;

Döndüren, 1995, s. 430.

Page 16: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

344 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

zarar ve geçimsizlik sâbit olunca hâkim, tahkîm usûlüne başvurmaksızın doğrudan tefrîke de

hükmedebilmektedir. (Sâbûnî, 1983, II, 773-779. Ayrıca bk. Lübnân MK, md. 130-131; Suriye MK,

md. 112/12-3; Irak MK, md., 40/1-4 ve 41-42).

Mısır ve Ürdün Medeni Kanunları ise, fena muâmele ve geçimsizlik sebebiyle

tefrîk/boşanma talebinde bulunma hakkını sadece kadına vermiştir. Ancak bu kanunlar da “tahkîm”

usulünü Mâliki mezhebine göre tanzim etmişlerdir. (Sâbûnî, 1983, II, 775-776. Ayrıca bk. Mısır

MK., md. 96/a.b, ve 97; Ürdün MK, md. 6-11).

1929 tarihli Mısır Ahval-i Şahsiyye Kanunu, ailenin devamını sağlamak üzere bir hakem

heyeti teşkilini öngörmüş ve kadının kocası aleyhine kendisine kötü davrandığı gerekçesiyle dava

açması halinde mahkeme tarafından, eşler arasında anlaşma sağlamak üzere öncelikle aile içinden,

mümkün olmadığı takdirde aile dışından bir “hakem heyeti” teşkil edilmesine yer vermiştir. (Geniş

bilgi için bk. Ebû Zehra, 1950, s. 361-362. 1929 tarih ve 25 nolu Ahvâl-i Şahsiyye Kanunu, md. 6-

11.)

1929 tarihli Mısır Ahval-i Şahsiyye Kanunu’nun ilgili maddelerindeki düzenlemeye göre,

teşkil edilen hakemler, eşler arasında anlaşmayı sağlayabilirlerse dava sulh ile kapanmış olur. Eşler

arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, hakemlerin eşlerden hangisinin ne ölçüde kusurlu olduğu

konusunda verecekleri karara göre hüküm farklı olacaktır. Eğer koca kusurlu veya her iki taraf

kusurlu ise veya hangi tarafın kusurlu olduğu konusunda bir kanaate varılamamışsa, hâkim bir bâin

talâkla boşama kararı verir. Eğer kadının kusurlu olduğu anlaşılmışsa, hâkim kadının boşanma

talebini reddeder. (Ebû Zehra, 1950, s. 361.)

B. Tahkîm Müessesesine Hukuki İşlerlik Kazandırılması

Bugün İslâm dünyasının en önemli meselelerinden biri, İslâm’ın evrensel hükümlerinin,

değişen sosyal hayat şartlarına uygun bir hukuk sistemi haline getirilememesiyle ilgili tartışmalardır.

Bundan dolayıdır ki İslâm hukuku, tartışma konusu olarak gündemdeki yerini sürekli korumaktadır.

(Güngör, 1987, s. 91-92.) Bu tartışmada, İslâm hukukunun niçin geri kaldığı veya değişen

modern/sosyal hayat şartlarına niçin ayak uyduramadığı konusunda en çok sözü edilen ve özellikle

İslâm karşıtı aydınlara cazip gelen görüşlerden biri de, yeni gelişme ve değişmelere kapalı, statik

(donuk, durgun) bir yapıya sahip olduğu iddiasıdır. (Bu yöndeki iddia ve görüşler için bkz. Zerkâ,

1968, I, 48-49; a.mlf., 1992, s. 45; Mesud, 1997, s. 19, 25; Muhammed Şerîf, 1995, s. 6, 25; Güngör,

1987, s. 99; Köse, 2004, s. 15-16.)

Yukarıda dile getirilen iddiayı İslâm hukuku açısından kabul etmek mümkün değildir. Çünkü

İslâm hukukunda, hukuksal değişime zemin teşkil edecek ve ona dinamizm kazandıracak olan

siyâset-i şer’iyye, maslahat, ictihad, sedd-i zerâi, istihsan, örf ve âdete itibar edilmesi gibi doktrinde

yer alan temel hukûkî dinamikler ve esaslar, dün olduğu gibi bugün de mevcuttur.38 Bu nedenle İslâm

hukuku, değişen soysal hayat şartlarına ve her çağın ihtiyacına cevap verebilecek gerekli hukûkî

dinamizme ve esnekliğe sahiptir. (Hallâf, 1987, s. 9-15; Zerkâ, 1968, I, 49; Muhammed Şerîf, 1995,

s. 25, 41-72; Döndüren, 2003, s. 29-50; Koca, 2003, s. 64-73). Nitekim İslâm tarihinde zamana ve

zemine göre şekillenen fıkıh kültürü, İslâm hukukunun sosyal değişimlere ne kadar açık olduğunun

bir göstergesidir. (Mesud, 1997, s. 36-37; Muhammed Şerîf, 1995, s. 6-7; Erdoğan, 2003, s. 95-103).

Dolayısıyla, toplumsal değişime zemin teşkil edecek ve buna dinamizm kazandıracak olan

bu temel esaslar etkin bir şekilde devreye sokulup işletildiği takdirde, birçok alanda olduğu gibi aile

hukuku/evlenme ve boşanma konusunda da toplumsal sorun ve ihtiyaçlara uygun hukûkî bir

38 İslâm hukukunun, değişime kapalı statik/durgun bir yapıya sahip olduğu ile ilgili iddialar ve bu iddiaların

değerlendirilmesiyle ilgili bk. Köse, 1996, s. 255-295; Köse, 2004, s. 9-42; Konuyla ilgili ayrıca bk. Döndüren, 2003, s.

29-50; Aktan, 1997, s. 167-180; Dalgın, 2003, s. 73-109; Ekinci, 2005, s. 1-74; Sağlam, 2011, s. 1-24.

Page 17: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 345

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

düzenleme yapma imkânı her zaman mümkün olacaktır. (Muhammed Şerîf, 1995, s. 155-169). Buna

göre yöneticiler, boşanma konusunda, yukarıda sayılan temel dinamikleri ve esasları devreye sokarak

İslâm’ın maksatlarını gerçekleştirecek ve aynı zamanda topluma, çağa ve değişen sosyal şartlara

uyum sağlayacak aile hukuku alanında yeni hukuki düzenlemeler yaparak gerekli kanunları

çıkarabileceklerdir. (Zerkâ, 1968, I, 49, 107-110, 200,202, 206, 207-210; Karadâvî, 1997, s. 63;

Akgündüz, 1991, s. 25).

Diğer taraftan, “Kur’ân’da 30 kadar âyette (Bk. Abdülbâki, M. Fuâd, el-Mu’cemü’l-

müfehres li elfâzı’l-Kur’âni’l-Kerîm, “urf” md. s. 458-459) ve pek çok hadiste kullanılan ‘ma’rûf’

kelimesi, İslâm’ın sosyal konularda sürekli olarak güncelleşmesini sağlayacak formül bir sözcüktür.

Çünkü “ma’rûf”, toplumdaki değişmelere göre içerik kazanır. Sözcüğün hemen bütün

kullanımlarının belirtme takısıyla “el-ma’rûf /المعروف : o toplumda bilinen” şeklinde olması dikkat

çekicidir. Bu nedenle, İslâm’ın genel ve açık hükümleriyle çelişmeyen yeni örf ve kültürler bu

kapsamda olup, bunların toplumsal değişime etkisi önemli bir yer tutar.” (Döndüren, 2003, s. 45-

46). Buna göre yerleşik örfün, yani zamanın şart ve icaplarının dikkate alınarak, toplumun tüm

kesimi için boşanma sürecinde yargıya/mahkemeye başvurulmasının zorunlu olması ile de uygunluk

arzeden Kur’an’ın öngörmüş olduğu (Nisa, 4/34-35) tahkîm messesenin resmi olarak yürürlüğe

konulmasında ve boşanmaların yargı yoluyla olmasında İslâm hukuku açısından da bir sakınca

olmaması gerekmektedir. (Krş. Bardakoğlu, 1987, s. 42; Güneş, 1994, s. 71 vd.; Bardakoğlu, 2017,

s. 109, 257). Nitekim son dönem bazı İslâm hukukukçuları, şartlar ve ihtiyaçlar gerekli kıldığında

boşanmaların mahkeme aracılığıile/yargı yoluyla olması gerektiğini ifade etmektedirler. Konunun

daha açık ve net bir şekilde ortaya konabilmesi için bu yöndeki görüş ve önerilerden bazılarını

vermek uygun olacaktır.

Bu konuda, İslâm hukukunun boşanmada getirmiş olduğu talâk yönteminin, aile kurumunu

teenni ile ve karı-kocanın kendi elleriyle düzeltici yönüne ve hâkim kararıyla boşanmanın

sakıncalarına dikkat çeken Kamil Miras (1874-1957), günümüz açısından da geçerli olan şu görüşleri

dile getirmektedir:

“Bir cemiyette umûmî ahlak düzgün olursa talâk (kocanın tek taraflı irade beyanı ile evliliği

sona erdirmesi), hâkim huzurundaki fesh-i nikâhtan (evliliğin hâkim kararıyla sona ermesinden) çok

iyidir. Fakat ahlâk-ı umûmiyyesi bozuk olan cemiyetlerde hakk-ı talâk, fertlerin elinde sû-i isti’male

(kötüye kullanılmaya) müsait bulunduğundan çok tehlikelidir, bu cihetle de hâkimin feshi (hâkim

kararıyla boşanma) daha isabetlidir.” (Miras, 1983, XI, 337)

İslâm hukukunda kişinin sahip olduğu hakkını, Şâri’in/Allah’ın koyduğu sınır ve amaçlar

doğrultusunda kullanması esasından hareketle, muâsır İslâm hukukçularından İbn Âşûr (ö.1973) ise,

hakkın kullanılması ve sınırlandırılması ile ilgili şu değerlendirmeyi yapmaktadır;

“İslâm hukukunda dîni tavsiye, emir ve yasakların çoğunluğunun uygulanması, kendilerine

hitap edilen kişilerin dindarlığına bırakılmıştır. Ancak, herhangi bir zaman veya toplumda

dinî yaptırımlar zayıfladığında, devlet gücüne dayanan yaptırımlara başvurulur. Nitekim Hz.

Osman (r.a.) “Kur’ân’la yola gelmeyeni, Allah Sultan’la (devlet gücü ve otoritesiyle) yola

getirir” demiştir.” (İbn Âşûr, 1988, s. 195).

“Buna göre, her ne zaman dînin/şeriatın bir hakkın korunmasını ve kullanmasını emanetine

verdiği kişinin, bu hakkı amacı doğrultusunda kullanmasında bir tereddüt ortaya çıkarsa, bu

hakkın uygulanmasının sultana (devlet gücüne) bırakılması doğru olacaktır.” (İbn Âşûr,

1988, s. 195). “Bu duruma göre, dinî duyguların zayıfladığı veya cehaletin yayıldığı

dönemlerde, dîni kural ve hükümlerin uygulanmasında kendilerine güven duyulan kişilerin

emanet ve diyânetlerine bırakılan konuların, bu kişilerin yetkilerinden alınma imkânı

vardır.” (İbn Âşûr, 1988, s. 196).

Page 18: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

346 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

“Bilinmelidir ki, önemli olan dîni kuralların uygulanmasıdır. Bu yüzden amme velâyetini

yürütenlerin, dinî yaptırımı/motifi ihmale uğramaktan korumaları gerekmektedir. Şâyet

ihmalinden veya suistimalinden korkulursa, devlet gücüne dayalı yaptırımla uygulanması

vacip olmaktadır.” (İbn Âşûr, 1988, s. 1975).

Prensip olarak talâk’ın erkeğin hakkı olduğunu ve bunun hâkime devredilemeyeceğini ısrarla

vurgulayan (Mevdûdî, t.y., s. 42-43) son dönem İslâm âlimlerinden Mevdûdî (1903-1979) ise,

erkeğin boşama hakkını kötüye kullanmasını engellemek için gerektiğinde devletin boşanmaya

müdahale etme yetkisi ile ilgili şöyle demektedir;

“İslâm’da bütün haklar, zulüm olarak kullanılmamak ve Allah’ın koymuş olduğu sınırları

(hududullah) aşmamak kaydıyla sınırlandırılmıştır: “…Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa

kendine zulmetmiş olur..” (Bakara, 2/229; Talâk, 63/ 1) Bundan dolayı Allah’ın koymuş

olduğu sınırları aşan kişi, kendisinden bu hakkın alınmasını hak etmiş olur: “(Böylece) ne

zulmetmiş olursunuz, ne de zulme uğratılmış olursunuz.” (Bakara,2/279) Bu İslâm

hukukunda, her kanuna ve her işe uygulanan temel kaidelerden biridir. Bundan erkeğin talâk

hakkı da müstesna değildir. Bundan dolayı, kadın kocasının kendisine zulmettiği ve zarar

verdiği konusunda şikâyetçi olursa, kanun uygulayıcılarının, ülü’l-emr yani devlet başkanı

adına, “Ey iman edenler! … Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve

onun elçisine götürün…” (Nisa, 4/ 59) ayetinin hükmü gereğince, kocadan talâk/boşama

hakkını almaları ve onu kendilerinin kullanmaları gerekir. Çünkü İslâm’ın, hâkime vermiş

olduğu fesih, tefrîk ve boşanmayı emretme yetkisi bu temel esas üzere mebnidir/kuruludur.”

(Mevdûdî, t.y., s. 93).

“Fukahadan bazıları, Bakara, 237. ayette geçen, “…nikâh bağı elinde olan kişinin

bağışlaması hariç…” ifadeleriyle, talâk hakkının erkeğe mutlak ve şartsız olarak verildiğini,

dolayısıyla erkeğin karısını boşamayı reddetmesi halinde, hâkimin bu hakkı erkeğin elinden

alarak kendisinin kullanamayacağını söylemektedirler. Ancak, Kur’ân bu görüşü

desteklememektedir. Çünkü Kur’ân, insanın haklarını “illa bil hak/ancak hakka uygun”

olarak kullanmasını istemiştir. Buna göre, nasıl olur da, zulmetse, Allah’ın koymuş olduğu

sınırları aşsa ve başkasının hakkını zayi etse dahi, erkeğin talâk hakkının mutlak olduğu

düşünülebilir.” (Mevdûdî, t.y., s. 93-94).

Tarihi süreçte “evlilik anlayışında” ve “aile kurumunda” meydana gelen değişikliğe dikkat

çeken İslâm hukukçusu Mehmet Erdoğan, artık günümüzde evlilik ile ilgili sorumluluğu eşlerin her

ikisinin birden üstlendiğini, bu yüzden boşanma sürecinde de eşlerin müşterek hak ve yetkiye sahip

olması gerektiğine vurgu yaparak şöyle demektedir:

“Davulun, eşlerin müştereken boynunda olduğu bir evlilik anlayışında, tokmağın sadece

koca elinde olması ve kadının rızasını aramaksızın tek taraflı evliliğe son vermesi şeklindeki

anlayış, adaletli, insaflı, hikmetli gözükmüyor. Zira bu, sorumsuz kişinin yetkili kılınması

gibi bir anlama geliyor. Bugün yuva içindeki kadının sorumluluğu oldukça fazla iken, aileyi

temsil etme ve ailenin geleceği hakkında karar verme noktasında onun gözardı edilmesi

uygun düşmüyor. Aile sorumluluğunu büyük ölçüde eşiyle paylaşmış olan kocanın, eskiden

olduğu gibi hâlâ tokmağı sadece kendi elinde tutması, değişen bu iki mahiyetin dikkate

alınmayıp, sadece isim ve görüntülere takılıp kalma, ona hak etmediği bir yetkiyi

kullandırma anlamına geliyor.”

“Hal böyle olunca, bu yetkinin yalnızca kadına verilmesi doğru olmadığı gibi, yalnızca

kocaya kullandırılması da isabetli, hikmetli, maslahata uygun gözükmemektedir. O zaman

hal çaresi ne olmalıdır?

Page 19: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 347

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Erkeğin, bu evliliğin gerçekten çekilmez olduğuna inanması ve eşinin rızasının bulunmaması

halinde yapacağı iş, boşanma isteğini hâkime iletmek olmalıdır. Ancak, boşama yetkisi

hâkime de verilmemeli, bu yolla aile mahremiyet ve sırları mahkeme salonlarına

taşınmamalıdır.” (Erdoğan, 2008, s. 173-174).

Olayın mahkemeye intikal etmesi ile Aile Hukuk Kararnamesi’nde öngörüldüğü şekilde bir

“aile meclisi”nin oluşturulması gerektiğini ve hâkimin görevlendirmiş olduğu hakem heyetinin

gerekli inceleme ve araştırmayı yaptıktan sonra, aile birliğinin devamına veya eşlerin boşanmalarına

karar verebileceklerini, hâkimin de hakem heyetinin kararını uygulamaya koyacağını ifade eden

Erdoğan, tahkîm müessesesine hukuki işlerlik kazandırılmasının önemi ile ilgili şöyle demektedir:

“Boşamanın bu şekilde (hakemlerin/hâkimin kararı ile) kullanılması halinde, ne sarhoşun

talâkının geçerli olup olmayacağı, birden verilen üç talâkın bir sayılıp sayılmayacağı, talâk

esnasında şahit bulundurulup bulundurulmayacağı gibi öteden beri süre gelen tartışmalar

da anlamını yitirir, bu yüzden ortaya çıkan mağduriyetler sona erer.” (Erdoğan, 2008, s.

175).

Kamil Miras, İbn Âşûr, Mevdûdî ve Mehmet Erdoğan gibi son dönem İslâm

hukukçularından ve âlimlerinden naklettiğimiz yukarıdaki görüşler de göstermektedir ki, İslâm

hukukunda yöneticiler, değişime ve dinamizme zemin teşkil edecek olan maslahat-ı mürsele,

istihsan, sed-i zerâi, örf ve âdete itibar edilmesi gibi İslâm hukukunda yer alan temel hukûkî esasları

devreye sokarak, boşanma konusunda İslâm’ın maksatlarını gerçekleştirecek ve aynı zamanda

topluma, çağa ve değişen sosyal şartlara uyum sağlayacak kanunlar çıkarabileceklerdir. (Zerkâ, 1968,

I, 49, 107-110, 200, 202, 206, 207-210; Karadâvî, 1997, s. 63; Akgündüz, 1991, s. 25).

Nitekim Osmanlıda Tanzimat’la başlayan devletin evlenme ve boşanmaya müdahale etmesi

gerektiği şeklindeki tartışmalar ve kocanın boşama yetkisini kısıtlama veya mahkemeye devretme

yönündeki öneriler, İslâm ülkelerinin büyük bir kısmında bu alanda köklü değişikliklere sebep

olmuş, yapılan kanunlaştırmalarda kadına belli sebeplerin varlığı halinde tefrîk/yargı yoluyla

boşanma imkânı tanınmış,39 bir kısmında kocanın boşama yetkisini hâkimin bilgisi dâhilinde

kullanabileceği benimsenirken, bazılarında ise, ancak hâkimin izin ve kararıyla boşanma sistemi

benimsenmiştir.40

Diğer taraftan Hz. Peygamber (as) ve sahabe döneminde, bugünkü anlamda kurumsallaşmış

bir hukuk düzeni mevcut değildir. Bundan dolayıdır ki aile hukukuyla ilgili meseleler,

kurumsallaşmış yargı organlarında/mahkemelerde değil; prensip olarak dîni, ahlâkî ve örfî kurallara

göre veya bu kurallar çerçevesinde oluşan hakem heyeti gibi kurumlar tarafından karara bağlanmakta

ve çözüme kavuşturulmaktadır. (Krş. Bardakoğlu, 1987, s. 41; Atay, 1985, s. 13). Dolayısıyla

kurumsallaşmış yargı organlarının, aile hukuku ile ilgili sorunların çözümüne müdahale etmesinin

zorunlu olmadığı dönemlerde, -bazı istisnalar dışında41- boşanma ile ilgili sorunların dinî, ahlakî ve

39 İlgili kanunlaştırma faaliyetleri için bk. Ebû Zehra, 1950, s. 347-370; Sıbâî, 1997, I, 229-243; Gandûr, 1967, s. 677-683;

Şehbûn, 1987, s. 220-247; Râfiî, 1983, s. 141-146. 40 Bugün Irak, Tunus, Fas gibi bazı İslâm ülkelerinin Medeni Kanununlarına göre boşanmalar mahkeme aracılığı ile olmak

zorundadır. Bk. Sertâvî, 1997, s. 294-295; Şehbûn, 1987, s. 250. 41 Hz. Peygabber (as), peygamberlik görevi yanında devlet başkanlığı ve kadılık gibi vasıflara da sahip olduğu için zaman

zaman bazı boşanma olaylarına müdahale etmiştir. Örneğin Hz. Peygamber (as), İbn Ömer’in hayız halinde iken eşini

boşaması olayına müdahale etmiştir. (Buhârî , “Talâk” 1-3, 44,45; Müslim, “Talâk”, 1; Tirmîzî, “Talâk”, 1;Ebû Dâvûd,

“Talâk”, 4;Nesâî, “Talâk” 1-5; İbn Mâce,”Talâk”, 2-3; Dârimî, “Talâk”, 1.) Yine Hz. Peygamber (as), Sâbir b. Kays’ın

muhâlea yöntemiyle eşinden boşanması olayına müdahale etmiştir. (Buhârî, “Talâk”, 12-13; Nesâi, “Talâk”, 34-53;

Ebû Dâvûd, “Talâk”, 17-18; Tirmîzi, “Talâk”, 10; İbn Mâce, “Talâk”, 22; Dârimî, “Talâk”, 7; Muvatta, “Talâk”, 11;

Müsned, VI, 433, 434.)

Page 20: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

348 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

örfî kurallar çerçevesinde bireyin insiyatifine göre veya aile içerisinde oluşturulacak hakem

heyetinin/aile meclisinin takdirine göre çözümlenmesi kadar doğal bir süreç olamaz.42

Günümüzde ise aile ve toplum yapısının değişmesinden dolayı eşler arasında çıkan

sorunların aile içerisinde çözülmesi zorlaşmış, aile hukukuyla ilgili birçok hüküm/kuralda olduğu

gibi Kur’an’ın emretmiş olduğu tahkîm müesesesi/aile meclisi, -son dönemlerde İslâm ülkelerindeki

kanuni düzenlemeleri göz ardı edersek- özellikle Türkiye’deki gayr-i resmi (dini) boşanma süreçleri

açısından adeta rafa kaldırılmıştır. Bundan dolayıdır ki, günümüz Türkiye’sinde boşanmaları

önleyici bir tedbir olarak, erkeğin talak yetkisini kullanmadan veya eşlerin birlikte boşanma yoluna

gitmeden önce tahkîm müessesesinin kurumsallaştırılarak resmen devreye sokulması ve bu kuruma

hukukî bir işlerlik kazandırılması, aile ve toplumun maslahatı açısından zorunluluk arz etmektedir.

(Krş. Köse, Aile Medeniyetinin Sonu, s. 340). Çünkü boşanma sürecinde eşlerin tahkîm usûlüne

başvurmalarını emreden Nisa, 4/35. ayette hitap, eşlere değil topluma yapılmıştır.43 Dolayısıyla,

kocanın talâk yetkisini kötüye kullanması halinde, toplumu temsilen yargının devreye girmesi ve

tayin edilen hakem heyeti (aile meclisi) aracılığı ile eşler arasındaki anlaşmazlıkları çözüme

kavuşturması gerekmektedir. (Karaman vd., 2006, II, 62).

Diğer taraftan hukukun en muhafazakâr ve hassas alanı aile hukukudur. Çünkü sosyal düzen

kuralları olan din, ahlâk, görgü kuralları ve hukuk (Bilge, 1992, s. 25-33) ile toplumun değer

yargıları/davranışları arasında genel anlamda bir ilişki olduğu gibi, her toplumda aile kurumunun, o

toplumun kültür yapısını oluşturan dînî ve ahlâkî değerlerle de yakından bir ilişkisi vardır.

(Bardakoğlu, 1991, I, 204-205; Can, 1997, s. 70-72.) Bu yüzden tarihi süreçte değişime en kapalı

olan ve toplum tarafından en çok tepki ile karşılaşan hukuk dalı aile hukuku olmuştur.

Nitekim 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nin Esbâb-ı Mûcibe Lâyihası’nda (Gerekçeli

Kararında) “Aile Hukuku”nun bir millet için ifade ettiği anlam ve önem konusunda şöyle

denilmektedir;

“Aile teşkilatı insanlar için o kadar tabiî bir ihtiyaçtır ki, tarihin en eski zamanlarına bile

irca-ı nazar edilse bu hususta mektup ve gayr-ı mektup adetlere veya kanunlara tesadüf

olunabilir. Ve bir milletin seciye-i ilm-u irfanının sâha-yı medeniyette işgal ettiği mevkii

teşkilat-ı ailesini tetebbu ve tedkîk ile temyiz ve tayin etmek pek mümkindir. İş bu teşkilatın

rûh-i millette işgal ettiği mevki-i mühim sebebiyledir ki, her şeyden ziyade bütün milletler

fevkalede muhâzakarlık etmeye ve bu bâbtaki müessesât-ı milliye veya mezhebiyyesini

tebdilde son derece dikkat ve îtina sarf etmeğe mecburdurlar.” (Osmanlı Hukuk-ı Aile

Kararnamesi, 2012, s. 68).

Bu bağlamda, Katolik Hırstiyan hukukundan iktibasla hazırlanan 1926 tarihli Türk Medeni

Kanunu’nun Müslüman-Türk toplumunda meydana getirmiş olduğu olumsuz tepkinin sosyolojik

nedenleri ile ilgili medeni hukukçu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun (ö. 1992) şu değerlendirmeleri

önem arzetmektedir;

“Medeni kanunumuzun malları ve borç ilişkilerini, hatta mirası ilgilendiren kuralları da

güçlüğe uğramadan uygulandı. Fakat maalesef “Aile Hukuku” alanında en büyük direnç

ve güçlük kendini gösterdi ve Türk kadını, yasalarda yazılı kaidelerle kendisine tanınmış

olan haklardan birçoğunu aile içinde kullanamadı ve kullanamamaktadır. Bunun

nedenlerinden biri, eski hukukumuzda (İslam hukukunda) Aile Hukuku alanının, öteki

42 Tarihi süreçte, özellikle Osmanlı döneminde devletin boşanma sürecine müdahalesi ile ilgili düzenlemeler hakkında

geniş bilgi için bk. Yılmaz, 2007, s. 292-322 43 Hüseyin Atay, konuyla ilgili âyette geçen “...gönderiniz / فابعثوا ...” emrinin cevâz değil, hukûkî bir form olarak

kanunlaştırılması gerektiğini söylemektedir. (Bk. Atay, 1985, s. 14.)

Page 21: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 349

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

hukuk alanlarına kıyasla daha kutsal sayılmasıdır. Bu hukuk, tıpkı ibadet gibi dinsel

hükümlerle bir tutulmak istenmiştir. Çünkü Kur’an’da ve hadiste “Aile Hukuku” ile ilgili

hükümler en geniş yeri kaplamaktadır. Aile Hukuku, öteki hukuk dallarına oranla, Kuran’da

ve hadiste daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İşte Aile Hukukunun İslam’da adeta kutsal

sayılmasının sebep ve hikmeti budur.” (Velidedeoğlu, 1976, s. 65-66. ).

Bugün İslâm hukukçularının, çağın şartlarına ve insanların maslahatlarına daha uygun

olabilecek yeni çözüm önerileri de Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun yukarıda 1926 tarihli yeni

TMK’için bahsettiği tepkilerin benzeri ile karşılaşmaktadır. Nitekim İslâm aile hukuku adına

boşanma sürecinin yargı yoluyla (hâkim kararı ile değil) gerçekleşmesi ile ilgili önerilen hukuki

prosedüre; “Bu görüş, asırladır oluşan İslâm aile hukuku paradigmasını ters yüz etme anlamına

gelmektedir” şeklinde itirazlar yapılmaktadır. Ancak şunu ifade edelim ki, Kur’an ve sünnette yer

alan boşanma ile ilgili esas ve hükümlerin tarihi süreçteki bazı yorum ve uygulamaları, üzerinde

tekrar düşünülmesine ve zamanın ihtiyaç ve şartlarına göre yeni çözüm önerilerin getirilmesine engel

değildir. Nitekim yukarıda, Mevdûdî (Mevdûdî, t.y., s. 93-94), Kamil Miras (Miras, 1983, XI, 337)

ve Mehmet Erdoğan (Erdoğan, 2008, s. 173-174) gibi son dönem İslâm âlimleri ve İslâm

hukukçularından naklettiğimiz görüşler, gerektiğinde İslâm aile hukukunda “nâsa erfak ve asrın

maslahatına evfak” (Mecelle, md. 1801), yani toplumun ihtiyaçlarını karşılayan ve çağın

maslahatına/şartlarına uygun bazı hukuki düzenlemelerin yapılabileceğini ifade etmektedir.

Diğer taraftan İslâm hukukunda korunması zorunlu beş temel esastan biri olan neslin/nesebin

korunmasını (Şâtıbî, t.y, II, 9, 10; İbn Âşûr, 1988, s. 249-251) güvence altına alan “aile

kurumunun/aile birliğinin” korunmasına yönelik olarak önerilen tahkîm müessesesine (aile

meclisine) hukukî işlerlik kazandırılmasının, “geleneksel aile hukuku paradigmasını koruma”

düşüncesinden daha öncelikli bir maslahat olduğu söylenebilir. Nitekim eşlerin kendi aralarında

çözemedikleri veya küçük olayları büyüterek aile birliğini çözülme noktasına getirdiklerinde eşler

arasındaki anlaşmazlıkları (şikâk) çözmenin ilacı tahkim usulüne/hakem heyetine başvurmaktır.

(Dihlevî, 1990, II, 362). Dolayısıyla toplumun gayr-i resmi olarak sosyal işlerlik kazandıramadığı

tahkîm usulüne hukukî işlerlik kazandırmanın, “ما ال يتم الواجب اال به فهو واجب /Bir vâcibin varlığı

(mütemmimi) için zarûrî olan şeyler de vâciptir” (Şâtıbî, ty., I, 125; III, 158; Şevkânî, 1992, s. 411.)

kaidesi gereğince aile ve toplumun maslahatını koruma açısından şer’î bir zorunluluk haline geldiği

söylenebilir.

Bu çerçevede yukarıda üzerinde durduğumuz Nisa, 4/35. ayeti ve konuyla ilgili diğer ayetler

(Örnek olarak bk. Nisa, 4/34; Bakara, 2/229, 282; Talak, 65/2) ışığında günümüzde İslâm aile

hukukuna göre “dini kurallara uygun boşanma sürecinde” başvurulması gereken prosedür ile ilgili

şu değerlendirme ve önerileri yapmak mümkündür;

1) Kur’ân’da eşler arasında anlaşmazlık ve geçimsizlik baş gösterdiğinde boşanmanın

prosedürü ile ilgili iki temel aşamaya dikkat çekilmiştir; Bunlardan birincisi aile içi prosedürü

ilgilendiren gayr-i resmi aşama (Bk. Nisâ, 4/34, 128); diğeri ise toplumu ve devletin denetimini

ilgilendiren resmi aşamadır. (Krş. Nisa, 4/35; Bakara, 2/229).

Buna göre eşler, gayr-i resmi aşamada, önce kendi aralarında, aile birliğini korumak için

bütün çare ve çözüm yollarına başvuracaklardır. (Bk. Nisa, 4/19, 34, 128). Gayr-i resmi aşamada,

evliliğin devamı yönünde bir uzlaşma sağlanamadığı takdirde, boşanmak isteyen karı veya koca,

genel boşanma sebepleri olarak değerlendirebileceğimiz; “aile hukukunu çiğneme korkusu”(Bakara,

2/229) ve “şikâk/şiddetli geçimsizlik” (Nisâ,4/35) gibi sebeplerle mahkemeye başvuracaktır. Açılan

boşanma davasından sonra ise hâkim ilk olarak bir hakem heyeti tertip edecek ve hakem heyetinin

kararını da dikkate alarak davayı uzlaşma (sulh) veya boşanma (tefrîk) ile sonuçlandıracaktır. (Krş.

Page 22: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

350 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

HAK, md. 130; Sıbâî, 1997, I, 213-214; Gandûr, 1985, s. 344; Ömer Ferruh, 1994, s. 150. Ayrıca bk.

Ebû Zehra, 1950, s. 365; 1924 tarihli Hukuk-i Aile Kararname Tasarı, md. 112-122).44

2) Kur’ân-ı Kerim’de, aile hukukunun korunmasında toplumun da sorumlu olduğu, (Bakara,

2/229), şiddetli geçimsizlik halinde tahkîm usûlüne başvurulması (Nisa, 4/35), (Zahiriler ve Caferiler

başta olmak üzere bazı çağdaş İslâm hukukçularına göre) boşanmanın şâhidler huzurunda yapılarak45

tescil edilmesi (Bk. Talâk, 65/1-2) ve karşılıklı hak ve borç doğuran muâmelelerin tescil edilmesi

(Bakara, 2/ 282) gibi hukûkî içerikli esaslar yer almaktadır.

3) Konuyla ilgili yukarıdaki ayetler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, boşanmanın

sadece erkeğin veya eşlerin insiyatifine bırakılmayarak, ferdi olduğu kadar sosyal bir olay olduğuna

da işaret edildiği gibi, bu konuda toplumun da duyarlı olması/devreye girmesi ve gerektiğinde toplum

adına devletin şeklen de olsa boşanmaya müdahale etmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim çağdaş

bazı İslâm hukukçuları, büyük hadis âlimi Buhâri’nin (ö. 256/869) sünnî boşama kriterleri arasında

boşanmada iki şahidin bulunmasını da öngörmesinden (Buhârî, “Talâk”, 1) hareketle, günümüzde

yapılan boşanmaların sünnî olabilmesi için bunun yargı yoluyla gerçekleşmiş olması şartının da

aranabileceğini söylemektedirler. (Yaman, 2002, s. 71-72; Çolak, 2016, s. 235).

4) Günümüz toplumunda sosyal ve ekonomik yapı değişmiş, insanlarda dîni ve vicdani

hassasiyet azalmış, evlenme ve boşanmayla ilgili aile fertlerinin hukukunu ilgilendiren konularda

insanlar duyarsız hale gelmişlerdir. Böylece ailevî sorunların çözümünde, dîni, ahlakî, ailevî ve

sosyal yaptırımlar eskiye nispeten etkisini yitirmiştir. Artık aile hukukunun korunmasında, eşlerin

hak ve sorumluluklarının yerine getirilmesinde dîni, ahlakî, ailevî ve sosyal yaptırımlar ve denetim

yerine, yasal/hukûkî prosedüre uyulup uyulmadığını tespit görevinin yargıya bırakıldığı bir döneme

gelinmiştir. Dolayısıyla toplumun manevi değerlerinin dejenerasyona uğratılmaması ve fertlerin

hukukunun/maslahatının korunması için İslâm hukuku adına teklif edilen çözümlerde, sosyal

gerçeklerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. (Aktan, 1998, s. 1-3; amlf., 2002, s. 6-7.

Ayrıca bk. Döndüren, 1995, s. 451).

Bu nedenle, günümüzde aile hukukuyla ilgili hükümlerin, İslâm’ın/Kur’ân’ın temel gayesi

doğrultusunda doğru bir şekilde anlaşılabilmesi ve uygulamaya aktarılabilmesi için, İslâm

hukukunda boşanmada başvurulması gerken sürecin, çağımız insanının anlayacağı şekilde yeniden

değerlendirilmesi ve bu sürecin sadece kişilerin vicdânına terk edilmeyerek, dînî olduğu kadar hukûkî

yaptırımlarla da desteklenmesi gerekmektedir.

5) Burada, İslâm hukukunun tarihi süreçteki gelişimi açısından, Osmanlı Devleti’nde

Tanzimatla başlayan sosyo-kültürel dinamizm ve hukûkî süreç dikkate alındığında, genelde aile

hukuku ve özelde boşanma konusunda şöyle bir soru yöneltmemiz yerinde olacaktır:

“Acaba, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ve onun yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti

Devleti’nin ilk dönemlerinde, İslâm hukukunun temel kaynaklarına dayanılarak hazırlanmış olan

1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi ile 1923 ve 1924 tarihli Aile Hukuku Kararname Taslakları

doğrultusunda, aile hukuku alanındaki hukuk politikaları devam ettirilip günümüze kadar gelinmiş

44 Diyânet İşleri Başakanlığı’nın düzenlemiş olduğu “Güncel Dini Meseleler İstişâre Torlantısı-I” Sonuç Bildirgesi’nin 16.

maddesinde “Evlilik birliğinin devamı asıl gaye olmakla birlikte İslâm dini, eşlerin, birbirleri ile uyuşamadığı ve

ayrılmanın zaruret haline geldiği durumlarda, Kur’ân ve Hz. Peygamber'in gözettiği amaçlar ve hukukî süreç dikkate

alınarak bu birliği sona erdirme haklarının bulunduğunu kabul eder.” denilmektedir. Ancak bu maddede yer alan

“hukukî süreç”ten maksadın ne olduğu açıkça ifade edilmemiştir. Bk. Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı-I, 2004,

s. 784. 45 Bu yöndeki görüşler için bk. İbn Hazm, t.y., X, 251; Âlûsî, t.y., XXVIII, 134; Ebû Zehra, 1950, s. 392; Seyyid Sâbık,

1993, II, 231-232; Sâbûnî, 1983, I, 477; Şâkir, 1389, s. 119-120; Karaman vd., 2006, V, 389.

Şia, “talâk”ta şahidlik vaciptir derken ric’atte bu şartı aramazlar.(Bk. Şerâiu’l-İslâm, 208-209’den naklen, Şâkir, 1389,

s. 119.)

Page 23: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 351

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

olsaydı, bugün İslâm hukuku adına boşanmalarda nasıl bir hukûkî düzenleme ve boşanma prosedürü

öngörülürdü?”

Bu soruya (İslâm hukukçusu Mehmet Erdoğan’ın dilinden) şöyle cevap vermek mümkündür;

“Eğer bu süreç devam etseydi, nihaî adımda kanaatimizce bu yetki, sırf bu işler için

oluşturulacak özel bir mahkemeye tevdi edilecek ve o da oluşturacağı aile meclisleri

maharetiyle bu işleri yürütecek, bir karara bağlayacaktı. Karar sürecine ailelerin katılımı

da sağlandığı, eşler birbirine nispetle eşit konumda tutulduğu için, varılan sonuç herkes

tarafından daha kolay kabul edilebilecek, hakka ve hakkaniyete, hikmet ve maslahata daha

uygun bulunacaktı.” (Erdoğan, 2008, s. 175).

Erdoğan’ın verdiği bu cevap Kur’an’ın öngörmüş olduğu maslahat ve maksatlarla da

örtüşmektedir. Dolayısıyla bu sorunun cevabının daha geniş bir akademik kurulda tartışılması ve

Kur’an’ın, boşanma sürecinde eşlerin şahsında İslâm toplumuna ve kamu otoritesine

önermiş/emretmiş olduğu tahkîm usûlünün günümüz toplum yapısına ve hukuk formatına uygun

olarak yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

6) Din ve devlet denetiminden uzak bir şekilde devam eden dini boşanma süreci (!?)

toplumda birçok yönden sakıncaları da beraberinde getirmektedir. Nitekim medeni hukukçu Halil

Cin, Müslüman-Türk toplumunda, Medeni Kanun’a rağmen İslâmî geleneğe göre devam eden

boşanmalarda yaşanan sorunlara dikkat çekerek geleneksel dini boşanma sürecini eleştirmekte ve

konuyla ilgili şu tespitlere yer vermektedir:

“Bugün Türk toplumunda İslâmî boşanma adına mahkemeye gitmeden, karısına “boş ol”

veya “üçten dokuza boş ol” diyen koca, karısının boşanmış olduğuna ve artık nikâhın da

ortadan kalkmış bulunduğuna inanmaktadır. Ancak şunu da belirtelim ki, İslâmî boşanmaya

müracaat eden koca veya karı, bu boşanmanın bütün icaplarını yerine getirmezler. Örneğin

iddet mecburiyetine uyulmadan, boşanmadan hemen sonra karı bir başka erkekle

evlenebilir.” (Cin, 1988, s. 144).

“İslâm hukukunun kocaya tanıdığı “talâk” hakkı, değişikliğe uğrayarak halk arasında bir

nevi “fiili ayrılık” haline dönüşmüştür. Karı-koca, İslâm’ın boşanma halinde kabul ettiği

iddet mecburiyetine uymadan başkalarıyla imam nikâhıyla evlenmektedirler. Karı da

dilediği zaman, imam nikâhı ile akdettiği evlenmeye son verebilmektedir. Görülüyor ki

imam nikâhı ile evlenirken dine uygun hareket ettiği inancında olan halk, İslâm’a aykırı

olarak boşandığından habersizdir.” (Cin, 1988, s. 148).

Halil Cin’in yapmış olduğu bu tespitlere aynen biz de katılıyoruz. Dolayısıyla günümüzde

evlenme ve boşanma sürecinin İslâm hukukunun öngörmüş olduğu şartlara ve kurallara uygun olarak

icra edilebilmesi için dinî olduğu kadar yargı yoluyla olmasının zorunlu hale getirilerek hukuken de

denetim altına alınması gerekmektedir.

7) Buna göre günümüz şartlarında İslâm Aile Hukukuna göre evlilik birliğini sona erdirecek

bir hukûkî düzenleme yapılacak olsa; Mâliki mezhebinin öngördüğü,46 1917 tarihli Hukuk-i Aile

Kararnamesi’nin kanunlaştırmış olduğu (HAK, md.130), 1923 ve 1924 tarihli Hukuk-i Aile

Kararname tasarılarının benimsediği (Bk. 1923 tarihli Tasarı, md. 130; 1924 tarihli Tasarı, md. 86-

88, 112-122) ve bugün birçok İslâm ülkesinde uygulandığı şekilde47, yukarıda ayrıntılı bir şekilde

46 Konuyla ilgili Malikilerin görüişleri için bk. İbn Rüşd, 1985, II, 81; İbnü’l-Arabî, 1957, I, 424; Kurtubî, 1987, V, 176;

İbn Kudâme, 1989, X, 264 vd.; Bilmen, 1985, II, 363-365; Şaban, 1993, s. 493-494; Ebû Zehra, 1950, s. 361-365; Sıbâî,

1997, I, 241. 47 Bugün Irak, Tunus, Fas gibi birçok İslâm ülkesi Medeni Kanununa göre de boşanmalar mahkeme aracılığı ile olmak

zorundadır. (Bk. Sertâvî, 1997, s. 294-295; Şehbûn, 1987, s. 250.)

Page 24: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

352 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

vermeye çalıştığımız boşanmada tahkîm usulüne başvurmayı emreden ayetin (Nisâ, 4/35)48 hükmü

gereğince eşlerin, dini kurullara göre gerçekleştirecekleri boşanma sürecinde, özellikle kocanın tek

taraflı irade beyanı (talâk) ile evliliği sona erdirme yoluna gitmeden önce, tahkîm usûlüne (aile

meclisine) başvurması gerekmektedir. (Krş. Köse, 2014, s. 340)49 Günümüz şartlarında Kur’an’ın

sarih bir şekilde emretmiş olduğu tahkim usûlünü gerçekleşmesinin yolu ise boşanma sürecinde

mahkemeye başvurulmasının ve tahkîm müessesesinin resmi olarak devereye sokulmasının zorunlu

olması ile mümkündür.

8) Bu bağlamda, dini kural ve esaslara göre gerçekleştirilmek istenilen boşanma sürecinde,

kanunda belirtilen bu hukûkî prosedür ve şekil şartlarına uymayanlara ceza vermek yoluna

gidilebileceği gibi (Döndüren, 1995, s. 454),50 kanunun zorunlu hale getirdiği tahkîm usûlüne (aile

meclisine) başvurulmadan gerçekleşen boşa/n/maların dinen geçersiz olabileceğini söylemek de

mümkündür. (Aktan, 1998, s. 32; Atay, 1993, I, 15,19; a.mlf., 1985, s. 13-14; Dalgın, 1999, s. 208;

Acar, 2000, s. 61-62 ).

9) Diğer taraftan günümüz şartlarında dini boşanma sürecinde, devletin resmi bir kurumu

olan müftülüklere başvurmanın zorunlu hale getirilerek, müftülüklerce tayin edilecek hakemlerin

vereceği kararın resmi boşanma yerine de geçmesine ve boşanmanın sonucu ile ilgili hükümlerin

usulünce tescil edilerek, ilgili kurumlara bildirilmesine imkân tanıyacak hukûkî bir düzenlemenin

yapılması da mümkündür.51

Nitekim 1926 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu’nun kuvvetli

savunucularından biri olan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu (ö. 1992), bugün ülkemizde hâlâ bir sorun

olarak varlığını sürdüren “resmi nikâh-dini nikâh” ikileminden kaynaklanan sorunların çözümüyle

ilgili köy memurlarına resmi nikâhla birlikte dini nikâh yapma yetkisinin de verilmesi önerisinde

bulunmakta (Velidedeoğlu, 1976, s. 184-185),52 gerektiğinde kanunların sosyal ihtiyaçlara göre

1929 tarih ve 25 Nolu Mısır Ahvâl-i Şahsiye Kanunu da (md.6-11) ailenin devamını sağlamak üzere “Hakem Heyeti”

teşkilini öngörmüştür. Bk. Ebû Zehra, 1950, s. 361-362. 48 HAK Esbâb-ı Mûcibe Lâyihasında/Gerekçeli Kararında belirtildiğine göre, Nisâ, 4/35. âyetinin hükmü gereğince “hakem

heyeti” teşkil edilmesi, bir tavsiye değil, emirdir. (Bk. Ansay, 1952, s. 30-31; Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi, 2012,

s. 101.)

İzzet Derveze (ö. 1984) ise, bu âyette yer alan “karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız” ifadesinde hitabın

öncelikle devlet başkanına yani kamu otoritesine olduğunu söylemektedir. (Bk. Derveze, 1388h., VIII, 112.) 49 Boşanmanın hukûkî prosedür çerçevesinde yargı yoluyla olması gerektiği ile ilgili teklifler için Bk. Aktan, 1998, s. 30-

33; Güncel Dîni Meseleler İstişâre Toplantısı-I, (Hamza Aktan’ın Görüşleri), 2004, s. 249-250; Atay, 1993, I, 15,19;

amlf., 1985, s. 13-14; Dalgın, 1999, s. 233-234; Acar, 2000, s. 307. Ayrıca bk. Gandûr, 1967, s. 68; Muhammed Şerîf,

1995, s. 221-222, 226-229, 255. 50 Nitekim 1917 tarihli HAK da, boşanmanın meydana gelmesi halinde durumu 15 gün zarfında hâkime bildirmeyen

kocanın bir haftadan bir aya kadar hapis cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir. Bk. Hukûkî Aile Kararnamesine

Müteallik Muamelat-ı İdariye Hakkında Nizâmname, md. 15; Bu nizâmname için bk. Ansay, 1952, s. 32-35; Kanuni

Cezanın 200’üncü Maddesinin 19 Rebiu’l-Ahir 1332 Tarihli Zeyl-i Sanisini Muadil Kararname, md.1; Bu Kararname

için bk. Ansay, 1952, s. 36; Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi, 2012, s. 107-108. 51 Başbakan Bin Ali Yıldırım’ın açıklamasına göre yapılacak olan yeni düzenleme ile köy muhtarlarına, il ve ilçe

müftülerine resmi nikâh kıyma yetkisi verilecektir. (http://www.ensonhaber.com/basbakan-yildirim-muhtarlar-nikah-

kiyacak-2016-06-28.html , Erişim tarihi: 29.06.2016).

Şayet bu uygulama yasallaşırsa aynı şekilde müftülüklerin resmi boşanma sürecine müdahale etmesi de mümkün

olabilecektir. 52 Velidedeoğlu, “sakat gelenek” olarak tanımladığı “dîni/imam nikâh” geleneği ile ilgili şu çözüm önerisinde

bulunmaktadır:

“Ancak şu gerçeği özellikle belirtmek isterim ki, ceza konulmakla suç ortadan kalkmaz. Nitekim gerek imam nikâhı ile

gerek çok karılılık uygulaması ile mücâdele için ceza yasamızın 237. maddesinin koyduğu azımsanamayacak cezaya

rağmen, ülkede ne imam nikâhı ortadan kalkmıştır, ne de çok karılılık. Bunlar birer sosyal dert olarak süre gelmiş ve

sadece ceza önlemlerinin hiçbir zaman yeterli olmadığı böylece anlaşılmıştır… Burada bir tedbir daha düşünülebilir:

Sakat gelenek ile savaşımda acaba halkın dinsel duygularından yararlanılamaz mı? Cumhuriyet idaresinin

Page 25: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 353

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

yeniden düzenlenebileceğine dikkat çekerek “Medeni Kanuna el uzatılması prensip olarak doğru

mudur?” diye yönelttiği soruya şu cevabı vermektedir:

“Yurttaşlar Yasasına hiç el değdirmemek”, dün bir değişmez kalıptan kurtulduk, bugün

değişmez başka bir kalıpta kalalım demektir. Oysa hukuk kalıp değil, yaşamın düzenidir ve

bu nedenle yaşam gibi canlıdır; onu izlemek, ona uymak, onun gereksinimlerini karşılamak

zorundadır. Karşılayamadığı gün o hukuk artık gerçek anlamda hukuk olmaktan çıkar;

bunun sonucunda ise toplum yapısında aksamalar olur ve toplumun gereksinimleri hukuku

zorlamaya başlar. Bu, dün böyle olmuştur, bugün böyledir ve yarın da böyle olacaktır.”

(Velidedeoğlu, 1976, s. 163).

Velidedeoğlu’nun resmi nikâhta yaşanan sorunlarlarla ilgili bu çözüm önerisinin resmi

boşanma sürecinde yaşanan sorunlar için de geçerli olduğunu söylemek mümkündür. Şunu da ifade

edelim ki günümüzde, sosyal problemlere getirilen dinî çözüm önerilerini Anayasa’nın “laiklik”

ilkesine (Anayasa, md. 24) aykırı bulanlar da olabilir. Ancak sosyolog Erol Güngör’ün (ö. 1983)

ifadesiyle bu konuda şunları söylemek mümkündür;

“Bizim bir sosyal bilimci olarak işin siyasi tarafıyla ilgimiz bulunmamakla birlikte, bu

noktada laiklik prensibiyle çatışan herhangi bir husus da göremiyoruz. Meseleyi fazla

uzatmamak için şu kadarını söyleyelim ki, dine uygun hukuk ile dîni hukuk birbirinden ayrı

şeylerdir. Bir hukukçunun şu veya bu meselede İslâm hukukunun hükümlerine itibar

edilmesini istemesi, devletin temel nizâmlarını din esasına oturtmak manasına gelmez.”

(Güngör, 1987, s. 110).

Buna göre, hukuk sosyolojisi ve politikası açısından boşanma konusuna baktığımızda “Türk

Medeni Kanununda (evlenme ve) boşanmaları tanzim eden bazı hükümlerin toplumun dinî ve ahlakî

değer yargılarına aykırı olmaması, böylece Müslüman-Türk halkının resmi yoldan (evlenme ve)

boşanmaya yönlendirilmesi, laiklik prensibinin yürürlükte oduğu bir toplumda mümkün müdür?”

sorusuna verilecek cevap, Velidedeoğlu’nun haklı olarak ifade ettiği, “bir konunun/hükmün dinî

kadrodan çıkarılarak hukuk kadrosuna aktarılması” (Velidedeoğlu, 1976, s. 160)53 ve Erol

Güngör’ün “dine uygun hukuk ile dîni hukuk birbirinden ayrı şeylerdir” (Güngör, 1987, s. 110)

şeklindeki görüş ve tespitlerine göre “evet” olmalıdır.

Sonuç

Hiç şüphesiz evlilik, sürekli bir hayat ortaklığı kurmak, iyi ve kötü günde birlikte hayatı

paylaşmak için kurulan kutsal bir müessesedir. Ancak, eşler arasında iyi geçinmenin yerini kin ve

nefretin alması, karşılıklı güven sarsıcı davranışların meydana gelmesi, hayat boyu birlikte yaşama

amaçlarının kaybedilmesi, dolayısıyla evlilikten beklenen maslahatların yok olması gibi durumlar,

evlilik birliğinin sona ermesini gerekli hale getirebilir. Bu durumda yapılması gereken, aslında bir

nîmet ve saadet vesîlesi olduğu halde, artık çekilmez bir yük haline gelen evlilik bağını çözmek,

eşlerin anlaşabileceği kimselerle yeni aile yuvaları kurmalarına imkân vermektir. Ancak bu süreçte

yetiştireceği köy memurlarına İslâm dîninin gerçek ve yüksek anlamı da öğretilirse bunlar, köy ve kasabalarda çoğu

kez çürük inanışlara dayanan zararlı telkinlerden halkı kurtararak onlara dînin bağnazlıktan uzak gerçek anlamını

öğretemezler mi? ... eğer bir gün bu iş kendiliğinden gerçekleşirse, evlenme işlemini yapan görevlinin, isteyenlere,

dinsel nikâh duasını da okumaya yetenekli bir kişi olduğunu ve köylerde onun tarafından tutulacak nüfus defteri

sayesinde evlenme işinin kolay görüleceğini bilen ve aile durumunun köy memurundan saklanmasına olanak

bulunmadığını da anlayan ve evli iken yeniden evlenenler için konan cezalarda kendisine öğretilen köylü, artık gizli

imam nikâhı yöntemine başvurmaya ve nikâhsız yaşamaya gerek görmez veya cesaret edemez. Doğrudan doğruya köy

memuruna başvurarak evlenme işlemini yaptırır ve isterse arkasından bir de dua okutur...” (Velidedeoğlu, 1976, s.

184-185.) 53 Velidedeoğlu, köy memurlarına (imam, öğretmen, muhtar) “dinî nikâh yapma” yetkisinin de verilmesini “laiklik”

ilkesine aykırı görmemektedir. Bk. Velidedeoğlu, 1976, s. 184-185.

Page 26: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

354 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

kocanın tek taraflı irade beyanı ile evliliği sona erdirme (talâk) hak ve yetkisini, gayr-i ciddi

sebeplerle aile birliğini parçalayan bir silah olarak kullandığı da bilinen bir gerçektir. Bu yüzden

boşanmaları önleyici bir tedbir olarak Kur’an’ın emretmiş olduğu tahkim müessesesinin resmi olarak

yürürlüğe konulması günümüz açısından zorunluluk arz etmektedir.

Yulkarıda verilen bilgi ve açıklamalardan da anlaşılmaktadır ki, günümüz şartlarında

boşanmanın hukûkî bir prosedüre bağlanarak bu konuda devletin denetiminin sağlanmasında ve

boşanma sürecinde tahkîm müessesesinin resmi olarak devreye sokulmasında İslâm hukukunun

temel kaynaklarında yer alan prensiplere ve hükümlere aykırı bir durum yoktur. Bundan dolayıdır ki

devletin, sahip olduğu yasama hak ve yetkisine dayanarak “siyaset-i şer’iyye”, “maslahat”, “seddi-

i zerâyi”, “istihsan” ve “örf” gibi İslâm hukuk doktrininde değişim ve dinamizmi sağlayacak temel

esasları devreye sokarak, kamu düzeni doğrultusunda, tarafların mağduriyetini en aza indiren, fert,

aile ve toplumsal maslahatı en üst seviyede gerçekleştiren, boşanmanın prosedürü ile ilgili gerekli

hukûkî düzenlemeleri yapması; boşanma hak ve yetkisinin sadece mahkeme kanalıyla/yargı yoluyla

kullanılmasını ve tahkîm süreci sonunda meydana gelen boşanmaların usulünce tescîl edilmesini

zorunlu hale getirmesi mümkündür.

Diğer taraftan, dinî boşanma süreci ile ilgili hukukî bir düzenleme yapılarak tahkîm

müessesesine hukuki işlerlik kazandırılması, sadece boşanmaların daha bilinçli olmasını değil, aynı

zamanda gayr-i ciddi sebeplerle fevri boşanmaların gerçekleşmesini önleyerek boşanma oranlarının

azalmasına da katkı sağlamış olacaktır.

KAYNAKÇA

Abdüllâvî, Beşir el-Mekkî (2011). Sultatü veliyyi’l-emr fi takyîdi’l-mubâh. Beyrut: Dâru

Mektebeti’l-Maârif.

Acar, H. İbrahim (2000). İslâm Hukukunda Evliliğin Sona Ermesi. Erzurum: EKEV.

Açık, Fatma (2006). “İslâm Aile Hukukunda Tahkîm Müessesesi ve Hakemlerin Boşamam Yetkisi”.

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Terzi). Konya: Selçuk Ünv. Sosoyal Bilmlr. Enst.

Akgündüz, Ahmed (1991). Eski Anayasa Hukukumuz ve İslâm Anayasası. İstanbul: Timaş Yay. 3.

Baskı.

Akgündüz, Ahmet (1997). “Hakem”. Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. (DİA). C. XV, ss. 171-173.

Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı

Aktan, Hamza (1997). “Çağdaşlaşma Sürecinde İslâm Hukuku”. İslam ve Modernleşme (II. Kutlu

Doğum İlmî Toplantısı). Ankara, s. 167-180.

Aktan, Hamza (1998).“Kur’ân’a Göre Boşanma Prosedürü”. (Tebliğ-Fotokopi). I. Ulusal Kadın ve

Aile Sempozyumu, Konya: Mehir Vakfı, s.1-33.

Aktan, Hamza (2002). “Kur’ân’a Göre Boşanma Prosedürü”. Dini Araştırmalar. Sayı: 14, Cilt: 5,

Yıl: 2002, s. 5-15

Ali Haydar Efendi (1330). Dürerü’l-hükkâm şerhü Meceletü’l-ahkâm (I-IV). İstanbul.

Âlûsî, Şihâbuddîn Muhammed b. Abdillah (t.y.) Rûhu’l-meânî fî tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm, (I-XXX).

Beyrut.

Ansay, Sabri Şakir (1952). Eski Aile Hukukumuza Bir Nazar. Ankara.

Atar, Fahretti (1991). İslâm Adliye Teşkilâtı. Ankara: DİB Yay.

Page 27: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 355

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Atay, Hüseyin (1993). Kur’ân’a Göre Araştırmalar I. Ankara.

Atay, Hüseyin (1985). Abdülvehhâb Hallâf’ın İlmü usuli’l-fıkh Tercemesine Yazdığı Giriş (İslâm

Hukuk Felsefesi).Ankara..

Aybey, S., (2015). “İl Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik Bürolarına Gelen Sorular Işığında Boşanma

Nedenleri (Ege Bölgesi Örneği)/ Reasons For Divorce Family And Religious Guidance

Office Of The Provıncial Mufti Questions From The Light (Examples Of The Aegean

Region)”, TURKISH STUDIES -International Periodical for the Languages, Literature and

History of Turkish or Turkic-, ISSN: 1308-2140, (Prof. Dr. Şefik Yaşar Armağanı), Volume

10/10 Summer 2015, ANKARA/TURKEY, www.turkishstudies.net, DOI Number:

http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.8374, p. 147-166.

Aydın, Mehmet Akif (1985). İslâm-Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul: Maramara Ünv. İlahiyat Fa. Yay.

Aydın, Mehmet Akif (1989). “Aile”. Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. (DİA). C. II, s.196-200.

Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı.

Bardakoğlu, Ali (1998). “İslâm Hukukunda Boşama Yetkisi, Bu Yetkinin Sınırlandırılması ve

Devri”, (Tebliğ-Fotokopisi). Kadın ve Aile Sempozyumu. Konya: Mehir Vakfı, s.1-16.

Bardakoğlu, Ali (1987). İslâm Hukukunda Metodolojik İhtilaflar ve Sonuçları. (Ders Notları).

Kayseri.

Bardakoğlu, Ali (1991). “Hukuki ve Sosyal Açıdan Boşanma”, Türk Aile Ansiklopedisi, C. I, s.199-

206. Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı.

Bardakoğlu, Ali (1998). “Hidâne”, Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. (DİA). C. XVII, s. 467-471.

Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı.

Bardakoğlu, Ali (2017). İslâm Işığımnda Müslümanlığımızla Yüzleşme. İstanbul KURAMER.

Bilge, Necip (1992). Hukuk Başlangıcı-Hukukun Temel İlkeleri. Ankara: Turhan Kitabevi, 8.baskı.

Bilmen, Ömer Nasuhi (1985). Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılahâtı Fıkhıyye Kâmusu (I-VIII). İstanbul:

Bilmen Yay.

Bûtî, M. S. Ramazan (1990). Davâbıtü’l-maslaha fi’ş-şerîati’l-İslâmiyye. Dımeşk: Dâru’l-

Müttehıde.

Can, Cahit (1997). Hukuk Sosyalojisinin Gelişim Yönü. Ankara.

Cârullâh, Musa (1999). Kur’ân-ı Kerîm Ayet-i Kerimelerinin Nurları Huzurunda Hatun. Mehmet

Görmez (Yay. Haz.). Ankara: Kitabiyat.

Cessâs, Ebû Bekr Ahmed b. Ali (t.y.). Ahkâmu’l-Kur’ân (I-V). Kâhire: Dâru ihyâi’t-türâsi’l-arabî.

Cezîrî, Abdurrahman (1990). Kitâbu’l-fıkh ale’l-mezâhibi’l-erbea (I-V). Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-

ilmiyye.

Cin, Halil (1988). Eski Hukukumuzda Boşanma. Konya: Selçuk Ünv. Basımevi. 2. Baskı.

Cühenî, Mes’ad Avvâd Hamdân el-Burkânî (1994). et-Tahkîm fi’ş-Şerîati’l-İslâmiyye ve’n-nizâmi’l-

vad’iyye. Medîne: Mektebetü Dâri’l-Îmân.

Çeliker, Hüseyin (2005). “İslâm Hukukunda Tahkîm”, Diyanet İlmi Dergi, Cilt: 41, Sayı: 1, Ankara,

s.17-46.

Çolak, Abdullah (2016). İslâm Aile Hukuku. Malatya: Yılmaz Matbaacılık Yayıncılık.

Page 28: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

356 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Dalgın, Nihat (1999). İslâm Hukukunda Boşama Yetkisi. Samsun: Etüt Yay.

Dalgın, Nihat (2003). “Değişim Stratejisi Açısından Hukuk ve İslam Hukuku”, Ondokuz Mayıs

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 16, s. 73-109.

Derveze, Muhammed İzzet (1388h.), et-Tefsîru’l-hadîs: Mürettebün hasbe tertîbi’n-nüzûl, (I-X).

Kahire: Dâru ihyâi’l-kütübi’-arabiyye.

Dihlevî, Şah Veliyyüllah (1990). Huccetu’l-lâhi’l-bâliğa (I-II). Muhammed Şerif Sükker (tlk.).

Beyrut: Dâru ihyâü’l-ulûm.

Dirînî, Muhammed Fethî (2013). Hasâisü’t-teşrîi’l-islâmî fi’s-siyaseti ve’l-hükm, Beyrut:

Müessesetü’r-risâle.

Diyanet İşleri Başkanlığı (2015). Aile İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular. Ankara: Diyanet İşleri

Başkanlığı Yay.

Doğan, Ş. (2016). “Çocukların Boşanmaya Caydırıcı Etkisi” / Then Deterrent Effect of Children on

Divorce”, TURKISH STUDIES -International Periodical for the Languages, Literature and

History of Turkish or Turkic-, ISSN: 1308-2140, (Prof. Dr. Hayati Akyol Armağanı), Volume

11/2 Winter 2016, ANKARA/TURKEY, www.turkishstudies.net, DOI Number:

http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.9352, p. 321-352.

Döndüren, Hamdi (1995). Delilleriyle Aile İlmihali, İstanbul: Altınoluk Yay.

Döndüren, Hamdi (2003). “Sosyal Değişme Karşısında İslâm Hukuku ve Yeni Yaklaşımlar”, İslâm

Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı:1, s. 29-50.

Dûrî, Abdurrahman Kahtân (1985). Akdü’t-tahkîm fi’l-fıkhi’l-islâmî ve'l-kânûn’l-vaz’î, Bağdad:

Matbaatü'l-Hulud.

Ebû Ceyb, Sa‘dî (1987). Mevsûatü’l-icmâ‘ fi’l-fıkhi’l-İslâmi (I-II). Dimeşk: Dâru’l-Fikr.

Ebussuud Efendi, Muhammed b. Muhammed (t.y.). Tefsîru Ebi’s-Suud (İrşâdü’l-akli’s- selîm ilâ

mezâyâ’l-Kur’âni’l-Kerîm) (II. Cilt). Kâhire.

Ebû Zehra, Muhammed (1950). el-Ahvâlü’ş-şahsiyye. Kâhire: Dâru’l-fikri’l-arabî.

Ebû Zehra, Muhammed (1961). Şerîatü’l-Kur’ân min delaili i’cazih. Kâhire.

Ebû Zehra, Muhammed (1986). el-Cerîme. Kahire: Dâru’l-fikri’l-Arabî.

Elbânî, M. Nâsıruddîn (1985). İrvâü’l-ğalîl fî tahrîci ehâdîsi Menâri’s-sebîl (I-IX). el- Beyrut:

Mektebü’l-İslâmî.

Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır (1979). Hak Dini Kur’ân Dili (I-X). İstanbul: Eser Neşriyat.

Erbay, Celal (t.y.), İslâm Hukukunda Küçüklerin Himayesi. İstanbul: Göktürk.

Erbay, Celal (2006). “Nafaka”. Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. (DİA). C. XXXII, s. 282-285.

Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı.

Erdoğan, Mehmet (1990). İslâm Hukukunda Ahkâmın Değişmesi. İstanbul: MÜİFV. Yay.

Erdoğan, Mehmet (1998). Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Rağbet Yay.

Erdoğan, Mehmet (2003). “Fıkıh Ya da Müslümanların Hukuku”. İslâm Hukuku Araştırmaları

Dergisi, Sayı:1, Konya, s. 95-103.

Page 29: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 357

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Erdoğan, Mehmet (2008) “Talâk: Milk-i Müt’a Mâlikiyetinin Sona Erdirilmesi ve Kadının

Özgürlüğe Kavuşturulması Ya da Kadının Yuvasının Yıkılması”. Tesettür Meselesinden

Türban Sorununa içerisinde. İstanbul: İz Yay., s. 167-177.

Ekinci, Ekrem Buğra (2005). İslâm Hukukunda Değişmenin Sınırı. İstanbul.

Ekiz, Ahmet (1999). “İslam Hukukunda İddet Bekleyen Kadının Hak ve Sorumlulukları”. Mehir,

sayı: 3, s. 74-76.

Erik, Hamza (2016). “İslâm Hukukunda Tahkîm Müessesesinin Günümüz Aile Hukuku ile

Mukyasesi”. (Yüksek Lisans Tezi). Erzurum: Atatürk Ünv. Sosyal Bilm. Enst.

Gandûr, Ahmed (1985). el-Ahvâlü’ş-şahsiyye fi’t-teşrîi’l-İslâmi mea beyâni Kânûni’l-Ahvâli’ş-

Şahsiyye li’l-kadâi fi mehâkimi Kuveyt, Kuveyt: Mektebetü’l-Felâh.

Gandûr, Ahmed (1967). et-Talâk fi’ş-Şerîati’l-İslâmiyye ve’l-Kânûn: Bahsün mukârenün, Kâhire:

Dâru’l-Urf.

Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı-I (2004). (T.C. Başbakanlık DİB /15-18 Mayıs 2002

İstanbul). Ankara: DİB Yay.

Güneş, Ahmet (1994). “İslâm Hukukunda Boşama Yetkisi Bu Yetkinin Sınırlandırılması ve Devri”.

(Yüksek Lisans Tezi). Kayseri: Erciyes Ünv. Soyal Bilimler Enst.

Güngör, Erol (1987). İslâm’ın Bugünkü Meseleleri (Hicretin 15. Yılına Armağan). İstanbul: Ötüken,

İstanbul 1987.

Gürdal, Ayşe (2007). “İslâm Aile Hukuku Açısından İhtilafların Çözümünde Tahkîm Yöntemi”.

(Yüksek Lisans Tezi). Çanakkale: Onsekiz Mart Ünv. Sosyal Bilimler Enst.

Hâlid Abdürrahman el-Ak (1993). Mevsüatü’l-fıkhi’l-Maliki (I. Cilt). Dımeşk: Dâru’l-Fikr.

Hallâf, Abdülvehhâb (1987). es-Siyâsetü’ş-şer’iyye. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle.

Heyet, (2009). Boşanma Nedenleri Araştırması, TC. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel

Müdürlüğü. Mart, Ankara.

İbn Âbidîn, Muhammed Emin (1984). Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr (I-X). İstanbul.

İbni Âşûr, Muhammed Tâhir (1984). et-Tahrîr ve’t-tenvîr (I-XXX). Tunus: Dâru’-Tûnisiyye.

İbn Âşûr, Muhammed Tahir (1988). İslâm Hukuk Felsefesi (Gaye Problemi)(Makâsıdü’ş-şerîati’l-

islâmiyye). Vecdi Akyüz-Mehmed Erdoğan (çev.). İstanbul: İklim Yay.

İbn Atiyye, Kadı Ebi Muhammed Abdilhak b. Galib el-Endelüsî (1993), el-Muharreru’l-vecîz fî

tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz (IV. Cilt). Abdüsselam Abdüşşafi Muhammed (thk.). Beyrut: Dârul-

Kütübi’l-İlmiyye.

İbn Hazm, Ebû Muhammed Ali b. Ahmed (t.y.), el-Muhallâ (X. Cilt). Ahmed Muhammed Şâkir

(thk.). Kâhire: Dâru’t-Turâs.

İbn Kesir, İmâdüddín Ebû’l-Fidâ İsmâil b. Ömer (1987). Tefsiru’l-Kur’âni’l-azim, Beyrut: Dâru’l-

Ma’rife, 2. Baskı.

İbn Kudâme, Muvaffakuddîn Abdullah b. Ahmet (1989). el-Muğni (X. Cilt). Abdullah b. Abdu’l-

Hasen et-Türkî-Abdu’l-Fettâh Muhammed el-Huluv (thk.). Kâhire.

İbn Manzur, Ebu’l-Fazl Cemalüddin (1984). Lisânü’l-Arab (I-VI). Kahire: Dâru’l-meârif.

Page 30: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

358 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

İbn Nüceym, Zeynüddin b. İbrahim (1997). el-Bahru’r-râik şerhu Kenzü’d-dakâik (I- IX). Beyrut:

Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye.

İbn Rüşd, Ebû’l-Velîd Muhammed b. Ahmed el-Hafîd (1985). Bidayetü’l-müctehid ve nihayetü’l-

muktesid (II. Cilt). İstanbul.

İbnü’l-Arabî, el-Kâdî Ebû Bekr Muhammed b. Abdillah (1957). Ahkâmü’l-Kur’ân (I. Cilt). Ali

Muhammed el-Bacâvî (thk.). Mısır: Dâru’l-Fikri’l-Arabî.

İbnü’l-Hümâm, Kemâlûddin Muhammed b. Abdilvâhid (t.y.), Fethu’l-Kadîr (I-VIII). Beyrut:

Dâru’l-Fikr.

Kal’acî, Muhammed Ravvâs-Kuneybî, Hamid Sadık (1985). Mu’cemü lüğati’l-fukahâ. Beyrut:

Dâru’n-nefâis.

Karadâvî, Yusuf (1997). Evrensellik-Süreklilik Açısından İslâm Hukuku. Yusuf Işıcık- Ahmet

Yaman (çev.). İstanbul: Marifet Yay.

Karaman, Hayreddin (1986). Mukayeseli İslâm Hukuku (I-III). İstanbul: Nesil Yay.

Karaman, Hayreddin, Çağrıcı, Mustafa, Dönmez, İ. Kâfi, Gümüş, Sadrettin (2006). Kur’ân Yolu

Türkçe Meâl ve Tefsir (I-V). Ankara: Diyanet İşeri Başkanlığı Yayınları.

Karataş, Fatih (2013/2). “İslâm Hukukunda İddet”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,

yıl: 4 cilt: IV sayı: 8, s. 161-190.

Keleş, Ekrem (2004). “Dini Nikâh Adı Altında Yapılan Gayr-i Resmi Nikâh Akdinin Tahkîm

Yoluyla Sona Erdirilmesi”, İslâm Hukuku Araştırmaları Dergisi, sayı: 3, s. 193-209.

Koca, Ferhat (2003). “İslâm Hukukunda Ahkâmın Değişmesi Üzerine Bazı Düşünceler”. İslâm

Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı:1, s. 51-78.

Köse, Saffet (1996). “İslâm Hukukunun Statik Olduğu İddiasının Tahlili”. Selçuk Ünv. İlahiyat Fak

Dergisi. Sayı: 6, s. 255-295.

Köse, Saffet (1997). İslâm Hukukunda Hakkın Kötüye Kullanılması, İstanbul: İFAV/Marmara Ünv.

İlahiyat Fak. Yay.

Köse, Saffet (2004). Çağdaş İhtiyaçlar ve İslâm Hukuku. İstanbul: Rağbet Yayınları.

Köse, Saffet (2014). Genetiğiyle Oynanmış Kavramlar ve Aile Medeniyetini Sonu. Konya: Mehir

Vakfı.

Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (1987). el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân (V. Cilt).

Mısır.

Kuru, Baki (1984). Hukuk Muhakemeleri Usulü. Ankara.

Mansurizâde Saîd (1330). “Cevâzın Ahkâm-ı Şer’iyyeden Olmadığına Dair”. İslâm Mecmuası.

İstanbul, c. I, sy.10, s. 295-303.

Mansurizâde Saîd (1330). “Taaddüd-i Zevcât İslâmiyette Men Olunabilir”. İslâm Mecmuası,

İstanbul, c. I, sy.8, s. 233-238.

Mâverdî, Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed Habîb (t.y.). el-Ahkâmu’s-sultâniyye. Beyrut: Dâru’l-

Kütübi’l-İlmiyye.

Medkûr, M. Sellâm (1984). Nazariyyetu’l-ibâha inde’l-usuliyyin ve’l-fukâhâ. Kahire: Dâru’n-

Nehdati’l-Arabiyye.

Page 31: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

İslâm Aile Hukukunda Boşanmaları Önleyici Bir Tedbir Olarak Tahkîm… 359

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Memduhoğlu, Adnan (2010). “İslam Hukuku’na Göre Çocuğun Bakım ve Terbiyesi (Hidane)”.

Araşan Sosyal Bilimler Enstitüsü İlmî Dergisi, sayı: 9-10, s. 71-83.

Mergînânî, Ali b. Ebî Bekr (1986). el-Hidâye şerhu Bidayeti’l-mübtedî (I-IV). İstanbul.

Mesud, Muhammed Halid (1997) İslâm Hukuk Teorisi. Muharrem Kılıç (çev.). İstanbul: İz Yay.

Mevdûdî, Ebû’l-Ala (t.y.). Hukuku’z-zevceyn. Ahmed İdris (nşr.). Kâhire.

Miras, Kamil (1983). Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Terceme ve Şerhi (I-XIII). Ankara:

Emel Matbaacılık.

Muhammed Şerif, Abdüsselam (1995). ez-Zevâc ve’t-talâk fi’l-Kânûni’l-Libya ve esânîdihü’ş-

şer’iyye. Bingâzi.

Muhammed Şerif, Abdüsselam (1996). Nazariyyetü’s-siyâseti’ş-şer’iyye: ed-davâbit ve’t-tatbîkât.

Bingâzi.

Nebhan, Muhammed Faruk (1980). İslâm Anayasa ve İdare Hukukunun Genel Esasları, Servet

Armağan (çev.). İstanbul: Sönmez.

Nevevî, Ebû Zekeriya Muhyiddin b. Şeref (1992). Ravdatü’t-tâlibîn, Adil Ahmed Abdülmevcûd- Ali

Muhammed Muavved (thk.). Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi (2012), Orhan Çeker, (yay. haz./nşr), Konya: Mehir Vakfı Yay.

Ömer Ferruh (1994). İslâm Aile Hukuku, Yusuf Ziya Kavakçı (çev.). İstanbul: Sebil Yay.

Râfiî, Mustafa (1983). el-Ahvâlü’ş-şahsiyye fi’ş-şerîati’l-İslâmiyeti ve’l-kânûni’l-Lübnâniyye.

Beyrut.

Râzî, Fahreddin Muhammed b. Ömer b. Hasan (1841). Mefâtîhu’l-ğayb (X. Cilt). İstanbul.

Reşid Rıza, Muhammed (1954). Tefsîru’l-Menâr (V. Cilt). Kâhire.

Sâbûnî, Abdurrahman (1983). Medâ hürriyeti’z-zevceyn fî’t-talâk (I-II). Beyrut: Dâru’l-fikr.

Sâbûnî, M. Ali (t.y.). Tefsîru âyâti’l-ahkâm (I-II). İstanbul: Dersaâdet.

Sağlam, Hadi (2011). “Çağdaş Problemler Karşısında İslâm Hukukunun Yapısı Ve Dinamizmi

Hakkında Bir Tahlil”, www.e-akademi.org, (Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık

İnternet Dergisi), Sayı: 109, Mart, s. 1-24.

Serîtî, Abdülvedüd Muhammed (1995). Ahkamü’z-zevâc ve’t-talâk fı’ş-Şerîati’1-İslâmiyye. Beyrut.

Sertâvî, Muhammed Ali (1997). Şerhu Kânûni’l-Ahvâli’ş-Şahsiyye. Ammân: Dâru’l-Fikr.

Seyyid Bey, Muhammed (1333, 1338). Usûl-i Fıkıh (Medhal) (I-II). İstanbul: Dâru’l-fünûn.

Seyyid Bey, Muhammed (1875-1925), Fıkıh Usulü (Giriş), Yayına Haz: Hasan Karayiğit, Düşün

Yay., İstanbul 2010.

Seyyid Sâbık (1993). Fıkhu’s-sünne (I-III). Kâhire: Dâru’lkitâbi’l-arabî.

Sıbâî, Mustafa (1997). Şerhu Kânûni’l-Ahvâli’ş-Şahsiyye (I-II). Beyrut: el-Mektebü’l-İslâmî.

Şaban, Zekiyyuddîn (1993). el-Ahkâmü’ş-şer’iyye fî’l-ahvâli’ş-şahsiyye, Bingâzi.

Şâfiî, Ebû Abdilallah Muhammed b. İdris (t.y.). el-Ümm (V. Cilt). b.y.

Şakir, Ahmed Muhammed (1389). Nizâmü’t-talâk fi’l-İslâm. Mısır: 2. Baskı.

Page 32: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2017_10/2017_10_YILMAZI.pdf · Family Law/Quran and Sunnah. Because of that there is a need to a ... male/husband; using the

360 İbrahim YILMAZ

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 12/10

Şâtıbî, Ebû İshak İbrahim b. Mûsâ (t.y./1975). el-Muvâfakât fî usûli’ş-şeriâ. (I-IV). Abdullah Dıraz,

(nşr./tlk.) Beyrut: Dâru’l-marife.

Şehbûn, Abdülkerim (1987). Şerhu Müdevveneti’l-Ahvâli’ş-Şahsiyyeti’l-Mağribiyye (Fas), Ribat:

Dâru Neşri’l-Ma’rife.

Şevkânî, Muhammed b. Ali b. Muhammed (t.y.). Neylü’l-evtâr şerhu Münteka’l-ahbâr (VI. cilt).

Mısır.

Şevkânî, Muhammed b, Ali b. Muhammed (1992). İrşâdü’l-fühûl ilâ tahkîki ilmi’l-usûl. Ebu

Mus’ab Muhammed Saîd el-Bedrî (thk.). Beyrût: Müessesetü’l-kütübi’s-sikâfiyye.

Şîrâzî, Ebû İshâk İbrahim b. Alî, (t.y.). el-Mühezzeb (II. Cilt). Mısır.

Şirbînî, Muhammed b. el-Hatîb (t.y.), Muğnî’l-muhtâc (III. Cilt). Mısır: Dâru’l-Fikr.

Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr (1954). Câmiu’l-beyân an te’vîli’l-Kur’ân (VIII: Cilt).

Kâhire.

Velidedeoğlu, Hıfzı Veldet (1960). Aile Hukuku. İstanbul.

Velidedeoğlu, Hıfzı Veldet (1976). Ailenin Çilesi Boşanma. İstanbul.

Yaman, Ahmet (2002). İslâm Aile Hukuku. Konya: Yediveren, 3. Baskı.

Yeğengil, Rasih (1974). Tahkîm. İstanbul: Cezaevi Matbaası.

Yıldırım, Mustafa (t.y.). İslâm ve Medeni Yargılama Hukukunda Tahkîm. İzmir: İlahiyat Fak. Yay.

Yıldırım, Mustafa (2010). “Tahkîm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA). C. XXXIX,

ss. 411-413. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı.

Yılmaz, İbrahim (2007). Yetki ve Sistem Açısından İslâm Hukukunda Boşanma. Kayseri: Laçin Yay.

Yılmaz, İbrahim (2015). İslâm Hukukunda Kamu Otoritesinin Mubahı Sınırlandırması, Kayseri:

TezMer.

Zerkâ, Mustafa Ahmed (1968). el-Medhalü’l-fıkhî’l-âmm/el-Fıkhu’l-İslâmî fi sevbihi’l-cedîd (I-III).

Dimeşk: Dâru’l-Fikr.

Zerkâ, Mustafa Ahmed (1992). Umumi Olarak Hukuk, İslâm Hukuku ve İslâm Aile Hukuku”,

Hayreddin Karaman, Yeni Gelişmeler Karşısında İslâm Hukuku içerisinde. İstanbul: Nesil

Yayınları.

Zerkeşî, Muhammed b. Abdillah (1993). Şerhu’z-Zerkeşî alâ muhtasarı’l-Hırakî (V. Cilt). Riyad.

Zeydan, Abdülkerim (1994). el-Mufassal fi ahkâmi’l-mer’e ve’l-beyti’l-müslim fi’ş-Şerîati’l-

İslâmiyye (I-XI). Beyrut: Müessesetü’r-Risâle.,

Zühaylî, Vehbe (1989). el-Fıkhü’l-islâmî ve edilletühû (I-VIII). Dımeşk: Dâru’l-fikr.