O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda...

73
CÝLT : 4 SAYI : 1 YIL: 2005 VOLUME:4 NUMBER:1 YEAR:2005 EDÝTÖR Doç.Dr.Ferit SARAÇOÐLU [email protected] EDÝTÖRLER KURULU Prof.Dr.Kutay BÝBEROÐLU, Üreme Endokrinolojisi ve Ýnfertilite Doç.Dr.Ýsmail DÖLEN, Genel Jinekoloji Prof.Dr.Gülay KURTAY, Menapoz Prof.Dr.Esat ORHON, Androloji Prof.Dr.Fýrat ORTAÇ, Jinekolojik Onkoloji Prof.Dr.Lütfü ÖNDEROÐLU, Maternal Fetal Týp Prof.Dr.Sinan ÖZALP, Jinekolojik Onkoloji Prof.Dr.Önay YALÇIN, Ürojinekoloji PERÝNATOLOJÝ VE ENDOKRÝNOLOJÝ DERNEÐÝNÝN YAYIN ORGANIDIR Sahibi : Terminal Medikal Sistemler AÞ adýna Sýtký Saraçoðlu Yayýn Sekreteri : Dr. Uzay Yýldýrým Adres : Mithatpaþa Caddesi No 49/8 Yeniþehir Ankara 06420 Tel : 312 435 4594 Fax: 312 435 0357 e-mail : [email protected] Reklam Tarifesi : Arka kapak ( back cover) 1.500.000.000 TL (1000 US$) , Ön kapak içi (inside cover) 1.200.000.000 TL (800 US $), Arka kapak içi (Inside of the back cover) 1.000.000.000 TL (750 US $ ) ,1. sayfa (first page) 1.200.000.000 TL (800 US $) , iç sayfalar (other pages) 750.000.000 TL (500 US$) Kadýn Doðum Dergisinde yayýmlanan yazýlar, þekil, resim ve tablolar yayýmcýnýn izini olmadan kýsmen yada tamamen basýlamaz , fotokopi veya elektronik olarak çoðaltýlamaz, yayýnlanamaz, çoðaltýlamaz ve satýlamaz. Bilimsel amaçlarla kaynak olarak gösterilebilir. Yayýn Peryodu : Yýlda 4 sayý olarak Mart, Haziran, Eylül, Aralýk aylarýnda yayýnlanýr. Bir yýllýk abone ücreti 2005 yýlý için 50.000.000 TL (35 US $) dýr. Bir sayý 16.500.000 TL dir (10 US $). Abonman Þartlarý : Abone olmak için abone ücreti Garanti Bankasý Kýzýlay Þubesi, TL. Hesap No: 6688495 - 682043 USD Hesap No: 9095704 - 682043 hesabýna yatýrýp havale makbuzu yada fotokopisini fakslayýnýz yada posta ile gönderiniz. Baský : Karaca Matbaasý , Ankara Tel: 230 19 97 - 230 19 98 dergisi JOURNAL OF OBSTETRICS and GYNECOLOGY E D R M G U Ý S Ð Ý O D N I D A K 2 0 0 2 ISSN: 1304-1002

Transcript of O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda...

Page 1: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

CÝLT : 4 SAYI : 1 YIL: 2005VOLUME:4 NUMBER:1 YEAR:2005

EDÝTÖR

Doç.Dr.Ferit SARAÇOÐ[email protected]

EDÝTÖRLER KURULU

Prof.Dr.Kutay BÝBEROÐLU, Üreme Endokrinolojisi ve ÝnfertiliteDoç.Dr.Ýsmail DÖLEN, Genel Jinekoloji

Prof.Dr.Gülay KURTAY, MenapozProf.Dr.Esat ORHON, Androloji

Prof.Dr.Fýrat ORTAÇ, Jinekolojik OnkolojiProf.Dr.Lütfü ÖNDEROÐLU, Maternal Fetal Týp

Prof.Dr.Sinan ÖZALP, Jinekolojik OnkolojiProf.Dr.Önay YALÇIN, Ürojinekoloji

PERÝNATOLOJÝ VE ENDOKRÝNOLOJÝ DERNEÐÝNÝN YAYIN ORGANIDIR

Sahibi : Terminal Medikal Sistemler AÞ adýna Sýtký Saraçoðlu

Yayýn Sekreteri : Dr. Uzay Yýldýrým

Adres : Mithatpaþa Caddesi No 49/8 Yeniþehir Ankara 06420

Tel : 312 435 4594 Fax: 312 435 0357

e-mail : [email protected]

Reklam Tarifesi : Arka kapak ( back cover) 1.500.000.000 TL (1000 US$) , Ön kapak içi (inside cover) 1.200.000.000 TL (800 US $), Arka kapak içi (Inside of the back cover) 1.000.000.000 TL (750 US $ ) ,1. sayfa (first page) 1.200.000.000 TL (800 US $) ,

iç sayfalar (other pages) 750.000.000 TL (500 US$)

Kadýn Doðum Dergisinde yayýmlanan yazýlar, þekil, resim ve tablolar yayýmcýnýn izini olmadan kýsmen yada tamamen basýlamaz ,fotokopi veya elektronik olarak çoðaltýlamaz, yayýnlanamaz, çoðaltýlamaz ve satýlamaz. Bilimsel amaçlarla kaynak olarak gösterilebilir.

Yayýn Peryodu : Yýlda 4 sayý olarak Mart, Haziran, Eylül, Aralýkaylarýnda yayýnlanýr. Bir yýllýk abone ücreti 2005 yýlý için 50.000.000 TL (35 US $) dýr. Bir sayý 16.500.000 TL dir (10 US $). Abonman Þartlarý : Abone olmak için abone ücreti Garanti Bankasý Kýzýlay Þubesi, TL. Hesap No: 6688495 - 682043 USD Hesap No: 9095704 - 682043hesabýna yatýrýp havale makbuzu yada fotokopisini fakslayýnýz yada posta ile gönderiniz.

Baský : Karaca Matbaasý , Ankara Tel: 230 19 97 - 230 19 98

dergisi JOURNAL OF OBSTETRICS and GYNECOLOGY

ED

R

M

G

U

ÝS

Ð

Ý

O

D NID

AK

20 0 2

ISSN: 1304-1002

Page 2: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

HAKEM HEYETÝ LÝSTESÝProf. Dr. Cemalettin Akgüreþ Doç. Dr. Remzi Gökdeniz Prof. Dr. Erdinç Özkýnay Doç. Dr. Tarýk Aksu Klk. Þefi Nimet Göker Prof. Dr. Zafer ÖnerProf. Dr. Aytekin Altýntaþ Doç. Dr. Nermin Göðüþ Doç. Dr. Aydýn ÖzsaranProf. Dr Tansu Arasýl Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Görkemli Doç. Dr. Semih ÖzerenProf. Dr Macit Arvas Prof. Dr. Bülent Gülekli Prof. Dr. Kemal ÖztekinDoç. Dr Yýlmaz Atay Prof. Dr. Talip Gül Uz. Dr. Cihan ÖztopçuUz. Dr. Cemal Atalay Prof. Dr. Haldun Güner Prof. Dr. Recai Pabuccu Doç. Dr. Ercan M. Aygen Yrd. Doç. Dr. Sadettin Güngör Prof. Dr. Cemal PosacýProf. Dr. Ali Ayhan Doç. Dr. Berkan Gürakan Prof. Dr. Feride SöylemezDoç. Dr. Ruþen Aytaç Prof. Dr. Timur Gürgan Doç. Dr. Feride ÞahinProf. Dr. Sevim Balcý Prof. Dr. Rýfat Gürsoy Prof. Dr. Yýlmaz ÞahinDoç. Dr. Özcan Balat Doç. Dr. Osman Haldundevelioðlu Doç. Dr. Dursun Ali ÞensesProf. Dr. Ýskender Baþer Prof. Dr. Hikmet Hassa Prof. Dr. Turgay ÞenerDoç. Dr. Merih Bayram Doç. Dr. Ýsmail Mete Ýtil Prof. Dr. Halis ÞimþekProf. Dr. Yusuf Bayraktar Prof. Dr. Sedat Kadanalý Doç. Dr. M.Zeki TanerProf .Dr. Tugan Beþe Doç. Dr. Ayþe Kafkaslý Prof. Dr. Ömür TaþkýnProf. Dr. Tufan Bilgin Doç. Dr. Semih Kaleli Prof. Dr. Erol TavmergenProf. Dr. Lügen Cengiz Uz. Dr. Murat Kalemli Prof. Dr. A.Baþar Tekin Prof. Dr. Candan Cengiz Prof. Dr. Mansur Kamacý Prof. Dr. Zafer Selçuk TuncerDoç. Dr. Metin Çapar Prof. Dr. Onur Karabacak Doç. Dr. Cem TuranDoç. Dr. Ali Çetin Prof. Dr. Zehra Neþe Kavak Prof. Dr. Mehpare TüfekçiProf. Dr. M.Turhan Çetin Prof. Dr. Ý.Safa Kaya Doç. Dr. Mustafa UðurProf. Dr. M.Nedim Çiçek Doç. Dr. Necip Kepkep Prof. Dr. Mustafa UlukuþProf. Dr. Mehmet Çolakoðlu Doç. Dr. Melahat Dönmez Kesim Doç. Dr. Gürkan UncuKlk. Þefi Ýnci Davas Prof. Dr. Yalçýn Kimya Doç. Dr. Bülent Urman Doç. Dr. Fuat Demirci Doç. Dr. Ýdris Koçak Prof. Dr. Turhan UsluDoç. Dr. Süleyman Cansun Demir Prof. Dr. Arif Kökçü Doç. Dr. Orhan ÜnalProf. Dr. Fuat Demirkan Uz. Dr. Rifat Köse Prof. Dr. Mine ÜnerProf. Dr. Namýk Demir Doç. Dr. Esra Kuþçu Prof. Dr. Cihat ÜnlüKlk. Þefi Bayazýt Dikmen Prof. Dr. M.Tezer Kutluk Prof. Dr. Mehmet Ali VardarDoç. Dr. Serdar Dilbaz Doç. Dr. Tansu Küçük Doç. Dr. Ömer Tarýk YalçýnProf .Dr. Saffet Dilek Prof. Dr. Mustafa Küçük Prof. Dr. Atilla YýldýrýmProf. Dr. Uður Dilmen Prof. Dr. Rýza Madazlý Uz. Dr. Uzay YýldýrýmProf. Dr. Tekin Durukan Doç. Dr. Tamer Mungan Prof. Dr. Hüseyin YýlmazUz. Dr. Tamer Ecer Doç. Dr. Ýptisam Ýpek Müderris Uz. Dr. Nafiye YýlmazProf. Dr. Mithar Erenus Prof. Dr. Ergün Onur Uz. Dr. Ayçað YorgancýDoç Dr. Ali Ergün Doç. Dr. Özay Oral Prof. Dr. Murat YurdakökProf. Dr. Ýlhan Erkan Doç. Dr. Engin Oral Doç. Dr. Mehmet Ali Yüce Prof. Dr. Oktay Erten Doç. Dr. Havva Oral Doç. Dr. Hulusi Bülent ZeyneloðluDoç. Dr. Elif Gül Yapar Eyi Prof. Dr. Esat OrhonDoç. Dr. Orhan Geliþen Prof. Dr. Fatma Tuncay Özgünen

ÝÇÝNDEKÝLER

Uterin Serviksin Malign Lenfomasý: Olgu sunumu.............................................................................................................................................646Dr. Ferit Saraçoðlu, Dr. Cemal Atalay, Dr. Cihan ÖztopçuMaternal-Fetal Cerrahi..........................................................................................................................................................................................649Dr.Korhan Kahraman, Dr. Iþýk Üstüner, Dr. Feride SöylemezPrenatal Taný Amacýyla Uyguladýðýmýz Kordosentez ve Sonuçlarý.....................................................................................................................656Dr. Ferit Saraçoðlu, Dr. Bekir Sýtký Þaylý, Dr. Cemal AtalayOveryal Gebelikte Konservatif Cerrahi: Üç Olgu Sunumu................................................................................................................................658 Dr. Serdar Dilbaz, Dr. Bekir Katas, Dr. Berna Dilbaz ve Ark.Normal Doðum ve Sezaryen ile Doðum Yapmak Ýsteyen Gebelerin Denetim Odaðý ve Bazý Demografik Deðiþkenler Bakýmýndan Karþýlaþtýrýlmasý.............................................................................................................................660Dr. Ferit Saraçoðlu, Psikolog E. Mücella KartoðluPost Menopozal Dönemde Ýrritabl Barsak Sendromu Olan Hastalarda Tegaserodun Etkisi..................................................................................................................................................................................................667Dr. Yýlmaz Atay, Dr.Ý. Ferhat Ürünsak, Dr. A. Barýþ Güzel, Dr. Nejdet ÖzbilenErken Lohusalýk Döneminde Olan Kadýnlarýn Doðum Sonrasý Muayene Bulgularýnýn ve Doðum Sonu Bakýma Ýliþkin Bilgi Düzeylerinin Ýncelenmesi.............................................................................................................................673Emre Yanýkkerem, Saliha Altýparmak, Gülten Karadeniz, Ümran SevilDisgerminoma: Olgu Sunumu ve Literatür Derlemesi........................................................................................................................................682Dr. Murat Bozkurt, Dr. A. Ender Yumru, Dr. Y. Tahsin AyanoðluEpitelyal Over Kanserlerinde Neoadjuvan Kemoterapinin Etkinliði................................................................................................................686Dr. Okan Özkaya, Dr. Mekin Sezik, Dr. Ümmühan Dursun, Dr. Hakan KayaObezite ile Karýþtýrýlan Dev Over Kisti.................................................................................................................................................................692Dr.Okan Özkaya, Dr. Mekin Sezik, Dr. Hakan KayaManisa Doðumevi Aile Planlamasý Polikliniðine Baþvuran Kadýnlarýn RIA Çýkarma Nedenleri..................................................................695Emre Yanýkkerem, Türkan Çetin, Emine Yiðit, Sakýp EskicioðluHastanemizde Takip Edilen Gebelerdeki Torch Enfeksiyonlarý Serelojisi....................................................................................................... 699Dr.Hakan Uslu, Dr. Metin Ýngeç, Dr. Bilge Özdemir, Dr. Ahmet AyyýldýzHormon Replasman Tedavisinde Mammografik Dansite Artýþý Reversibl midir?.......................................................................................... 703Dr. Murat Bozkurt, Dr. A. Ender Yumru, Dr. Nuh Gümüþtekin, Dr. Y. Tahsin AyanoðluBilgilendirilmiþ Hasta Onayý Belgeleri................................................................................................................................................................. 707

Page 3: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

1-Kadýn Doðum Dergisi yýlda 4 kez olmak üzere üç ayda bir yayýnlanýr. Kadýn Hastalýklarý ve Doðum biliminin her alanýnda (üreme endokrinolojisi, jinekolojik onkoloji, maternal fetal týp, ürojinekoloji, infertilite ve yardýmcý üreme teknikleri , menapoz, çocuk ve adolesan jinekolojisi, androloji, cinsel fonksiyonlar vs) ya da kadýn doðumu ilgilendiren diðer týbbi konulardaki derleme (güncel konularýn yeni literatürlerin ve yazarýn kendi tecrübelerinin ýþýðýnda incelendiði yazýlar) , deneysel ve klinik araþtýrmalar , vaka taktimleri yayýn için kabul edilir.

2-Yazýlar Kadýn Doðum Dergisi yayýn kurulu baþkanlýðýna beyaz kaðýdýn tek yüzüne yazýlarak 3 kopya+1 disket (1.4MB, 3.5”) halinde gönderilecektir. Disketteki kayýt Mikrosoft Word formatýnda 12 punto , çift satýr aralýklarýyla , ariel tarzýnda , sol yanýndan 3 cm sað yanýndan 2 cm boþluk býrakýlarak yazýlmýþ olacaktýr. Her sayfa numaralanmalýdýr.

Yazýlarýn ya da resimlerin kayýbýndan dergi sorumlu tutulamaz. Bu nedenle araþtýrmacýlarýn yazýnýn ve resimlerin bir kopyasýný kendilerinde bulundurmalarý uygundur.

3- Dergide yazýlar Türkçe olarak yayýnlanýr. Yazýlarda mümkün olduðunca Türkçe týbbi terimlerin kullanýlmasý yayýn kurulunca desteklenmektedir.

4- Bütün yazýlarda aþaðýdaki sýra gözetilmelidir.a- Konunun Türkçe baþlýðý,b- Yazarlarýn ve araþtýrmacýlarýn isimleri sýra ile baþlýk altýna gelecek þekilde , ilk isimden baþlayarak yazýlmalý, yazarlarýn görev yeri ,

bilim dalý, bölüm ve enstitüsü ile þehir ve ülke adresleri ve elektronik posta adresleri ( birinci yazarýn) açýk olarak ilk sayfanýn altýna konulmalýdýr.

c- Konunun yabancý dilde (Ýngilizce) baþlýðý,d- Türkçe ve Ýngilizce , 150 kelimeyi geçmemek üzere özet,e- Her yazý için Türkçe ve yabancý dilde özetin sonunda beþi geçmemek üzere anahtar kelime konulur.f- Giriþg- Materyal ve Metodh- Bulgulari- Tartýþmaj- Kaynaklar

Kaynak numaralarý metin içerisinde geçiþ sýrasýna göre verilmeli , kaynak numarasý parantez içerisinde gösterilmelidir. Aslý görülmeden diðer bir kaynak aracýlýðýyla bilgi edinilen makaleler mümkünse kaynaklar arasýna alýnmamalý , zorunlu hallerde ise bilgi alýnan ara kaynak parantez içinde belirlenmelidir. Kaynakta alfabetik sýralama yapýlmaz. Alýnan materyalin kaynaða uygunluðu sorumluluðu yazara aittir. Yazarlar tüm kaynaklarý yazý içinde göstermelidir.

Dergilerin isimleri Index Medicus'a uygun olarak kýsaltýlmýþ biçimde verilmelidir. Index'de geçmeyen dergilere kýsaltma yapýlmaz. Yazarlar sýralanýrken 6 yazardan sonrasý için ‘’ ve ark.’’ Yazýlmalýdýr.

Örnek :Karlýk Ý, Kesim M, Erol M. Fötal solunum hareketleri ile erken doðum eyleminin izlenmesi . Kadýn Doðum Dergisi 1995; 11(1) : 8-11.

Kitaplardan alýnan bölümler için DiSaia PJ, Creasman WT. Invasive cervical cancer . DiSaia PJ , Creasman WT (Ed). Clinical Gynecologic Oncology .Saunders Yayýnevi, Beþinci baský, New York 1997; 51-106

Çok yazarlý kitaplardan alýnan bölüm için; Önderoðlu L. Fetal Ýnvaziv Giriþimler. Saraçoðlu F (editör), Fetal Taný ve Tedavi, Güneþ Yayýnevi, Ankara 1988, 359-76.

5- Dergide yayýnlanmak üzere gönderilen yazýlarýn daha önce baþka yerde yayýnlanmamýþ veya yayýnlanmak üzere gönderilmemiþ olmasý gerekir. Bu durum yazarlarýn imzasý ile bir yazý þeklinde belirtilmelidir . Daha önce kongrede teblið ve özeti yayýnlanmýþ çalýþmalar , bu husus belirtilmek üzere kabul edilebilir. Yayýn için gönderilmiþ çalýþmalarýný gecikme veya diðer bir nedenle baþka bir yerde bastýrmak isteyen yazarlarýn Yayýn Kuruluna yazýlý olarak bilgi vermeleri gerekir. Yayýn Kurulu dergi için gönderilmiþ yazýlarda makale sahiplerinin bu maddeyi kabullendiklerini varsayar.

6- Dergide yayýnlanacak yazýlar metin , þekil, tablo, kaynakça dahil 15 sayfayý , vaka takdimleri ise 5 sayfayý geçmemelidir.

7- Tablo , çizelge ve resimlerin alt yazý ve (veya) baþlýklarý metinden ayrý bir kaðýda yazýlarak hazýrlanmalýdýr. Çizelge ve þekiller de 3 kopya olarak gönderilmeli ve ayný zamanda diskette de yer almalýdýr. Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin arka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý, yazarýn adý ve ayrýca üst kenarlarý bir okla belirtilmelidir. Bu iþlem kurþun kalemle bastýrýlmadan yapýlmalýdýr.

8- Ayrý baský isteyen yazarlara istendiði taktirde ücreti karþýlýðýnda gönderilebilir. Ayrý basým talepleri önceden bildirilmelidir.

9- Renkli basýlmasý istenen resimlerin ilave baský giderleri yazarlara aittir.

10- Herhangi bir araþtýrma yazýsýnda , araþtýrmayý destekleyen veya yürüten kurum ve kuruluþlar hakkýnda bilgi yazýnýn sonunda verilmeli, kurum veya kuruluþun tam adý ve desteklenen projenin numarasý yazýlmalý , bu konudaki bilgiler ve teþekkür 4 satýrý geçmemelidir.

11- Kýsaltmalar, ilk kullanýldýklarý zaman, parantez içinde açýk yazýlýr. Özel kýsaltmalar kullanýlmaz. Yazý baþlýðýnda kýsaltma kullanýlmamalýdýr.

12- Metin içerisinde geçen ilaçlarýn ticari ismi yerine generik isimleri , bu ilaç ya da cihaz ülkemizde ilk kez uygulanýyorsa verilebilir.

13- Kurallara uymayan yazýlar kabul edilmez, telif hakký ödenmez. Basýlmasý uygun görülmeyen yazýlar iade edilmez. Yayýn Kurulu gönderilen yazýda yazýnýn bilimsel içeriðine dokunulmadan- uygun gördüðü deðiþiklikleri yapabilir. Araþtýrma yazýlarýna derleme yazýlarýna göre öncelik tanýnýr.

YAZARLARIN DÝKKATÝNE

Page 4: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

Özet Örneði

Klinik ve deneysel araþtýrma yazýlarýnda özetler aþaðýdaki düzende, her biri birer paragraf olarak dört alt baþlýk (1- Amaç / Objectives 2- Materyal ve Metod / Materials and Methods 3- Bulgular /Results 4- Sonuçlar /Conclusions ) altýnda yazýlmalýdýr. Beþinci olaraksa anahtar kelimeler ( Key Words) yazýlacaktýr Özet yazýmýnda genel bilgiler ve referanslara yer verilmeyecek , anlaþýlmasý güç kýsaltmalar kullanýlmayacaktýr. Ýstatistiksel testlerle desteklenmedikçe yorum yapmaktan, yuvarlak ve asalak cümlelerden kaçýnýlacaktýr. Cümlelerde dilbilgisi olarak geçmiþ zaman kullanýlacaktýr. Derleme özetleri, ana hatlarý ile özetleyen þekilde ve 150 kelimeyi geçmeyen düz yazý þeklinde olmalýdýr.

Örnek

Özet:Amaç: Gebelikte asemptomatik bakteriüri ve postpartum endometrit arasýndaki iliþkiyi araþtýrmak.Materyal ve Metod: Rastgele seçilmiþ 132 gebeden doðum öncesi , orta idrarý kültür yapmak amacýyla alýndý. Son bir ayda antibiyotik kullanan ,

5infeksiyon bulgularý olan ve operatif doðum uygulanan olgular çalýþmaya alýnmadý. 1 ml idrarda 10 bakteri varlýðý bakteriüri olarak 0deðerlendirildi. Tüm olgularda doðumdan 48 saat sonra endometrial sürüntüden kültür yapýldý. 38 C üzeri ateþ , uterin hassasiyet , kötü kokulu loþi

ve pozitif kültür endometrit olarak deðerlendirildi.Bulgular : Asemptomatik bakteriüri saptanan 14 olgunun 9 tanesinde endometrit saptandý.Sonuçlar : Vajinal doðum yapan olgularda intrapartum bakteriüri postpartum endometrit ile anlamlý þekilde iliþkiliydi ( p<0.001).Anahtar Kelimeler: Asemptomatik bakteriüri, postpartum endometrit.

Abstract :

Objective : The association between asymptomatic bacteriuria and postpartum endometritis in pregnant women was assesed.Materials and Methods: Midstream urine was taken for bacterial culture from randomly selected 132 pregnant women in labor. Excluding criteria

5 were antibiotic usage in the last month, 5existence of a clinical infectious disease ,and operative delivery. Existence of 10 bacteria in one mililiter urine was accepted as bacteriuria. Also endometrial swab for bacterial culture was taken from these cases ,48 hours after delivery. The diagnosis of

0endometritis was based on a temperature greater than 38 C , uterine tenderness, malodor in lochia and positive culture.Results: Postpartum endometritis developed in 9 of the 14 women who diagnosed asymptomatic bacteriuria .Conclusions: Intrapartum bacteriuria was significantly associated with postpartum endometritis in women delivering vaginally ( p<0.001).Key Words : Asymptomatic bacteriuria , Postpartum endometritis.

YAZIÞMA ADRESÝ

KADIN DOÐUM DERGÝSÝMithatpaþa Caddesi No 49/8 , Yeniþehir Ankara 06420Tel : (312) 435 4594 , Fax: (312) 435 0357e-mail: editor @kadindogumdergisi.com

KADIN DOÐUM DERGÝSÝ

Tarih :

Kayýt No :

Makale Baþlýðý :

Sayýn Editör

Yayýnlanmasý dileðiyle Kadýn Doðum Dergisine gönderdiðimiz makalenin yazarlarý olarak bu çalýþmanýn ; 1-Bilimsel ve etik sorumluluðunun tarafýmýz ait olduðunu,

2- Daha önce yurt içinde ve yurt dýþýnda Türkçe veya yabancý bir dilde yayýnlanmadýðýný ,3- Baþka bir yayýn organýna yayýnlanmak üzere gönderilmediðini,4- Tüm yayýn haklarýnýn Kadýn Doðum Dergisine ait olduðunu,5- Diðer yazarlara ulaþýlamamasý halinde, tüm yazarlarýn çalýþmadan haberdar olduklarýný ve diðer yazarlarýn sorumluluklarýný ,

yazýþma yazarý olarak, üzerime aldýðýmý kabul ve beyan ederim.

Not: Lütfen mürekkepli kalemle okunaklý ve eksiksiz olarak doldurup imzalayýnýz.

........................... ÝmzaYazýþma Yazarý :

Adresi :

Tel:Faks:e-mail:

Lütfen yazýlarýnýzla birlikte aþaðýdaki formu da doldurup yollayýnýz.

Page 5: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

Doç.Dr.Ferit SaraçoðluEditö[email protected]

EDÝTÖRÜN KÖÞESÝ

-645-

Ülkemizde, kadýnlarýn düzenli muayene alýþkanlýklarýnýn olmayýþý, bir kýsým meslektaslarýmýzýnda; hastanýn maddi sorunlarý, yakýnda patolog bulunmamasý, hastanýn götürmemesi vb nedenlerle smear almamalarý nedeniyle serviks kanserleri hala istenen sýklýða indirilebilmiþ deðildir (1).

Serviks kanserleri kadýn genital sistem kanserleri arasýnda over kanseriyle birlikte en sýk görülenlerden ve prognozu en kötü olanlardandýr. Amerika birleþik Devletlerinde 1960-63 yýllarý arasýnda 5 yýllýk saðkalým % 47-58 den , 1986-93 döneminde % 57-71 e çýkmýstýr. Bu artýþta pap smearin bu ülkelerdeki yaygýn ve programlý kullanýmý ve preinvaziv hastalýklarýn tedavileri yatmaktadýr .

Ýlerlemiþ serviks kanserleri hala çok öldürücü bir hastalýktýr. Týptaki tüm ilerlemelere raðmen 5 yýllýk saðkalým oraný % 8-10 dur (1).

Ýlerlemiþ serviks kanserli hastalarda saðkalýmý geliþtirmek için neler yapýlmalýdýr. Bize benzeyen geliþmekte olan ülkelerde yapýlan araþtýrmalar izlendiðinde doðrudan gözle muayene yapýlmasý (asetik asit uygulayarak) en iyi ve hassas olan yöntemdir (2). Ýmkanlarýn uygun olduðu durumlarda hastada HPV testleri yapýlarak virüsün varlýðý ve tipi sýnýflandýrýlabilir. Çin'de kýrsal alanda yapýlan bir çalýþma (3) grade II , CIN olan hastalarda çýplak gözle amino asitin boyanmasýyla hastalarýn % 71 inde doðru taný konulabilmiþtir (4) . HPV testleri, smear ve çýplak gözle inceleme karþýlaþtýrýldýðýnda gözle muayenenin (asetik asitle silinerek) en iyi metod olduðu anlaþýlmýþtýr ( 4). HPV nin hassasiyeti % 66.1, pap smearlerinki ise % 67.9 olarak saptanmýþtýr (4). Geliþmekte olan bir ülkede yýllýk cüzi bir harcamayla, nüfusun en az % 70 i baþvurduðu taktirde yapýlacak smearlerle serviks kanseri görülme oraný en az 1/2 düþürülebilir (5,6)

Tüm meslektaþlarýmýzýn bu uðurda çaba göstermesi, spekulum muayenesi sýrasýnda asetik asitle serviksin silinmesi ve geride kalan lokoplakik alanlardan biopsi yapmalarý yada smear yaptýrmalarý serviks kanseri geliþimine karþý verilecek en iyi mücadelelerden biri olacaktýr.

Kaynaklar 1- Landis SH, Murray T, Bolden S, Wingo PA. Cancer statistics, 1998. Cancer J Clin 1998; 48:6-29. 2- Belinson JL, Pretorius RG, Ahang WH, et al. Cervical cancer screening by simple visual inspection after acetic acid. Obstet Gynecol 2001;

98:441- 444. 3- Wright TC, Kuhn DL, Pollack A, Lorincz A. HPV DNA testing of self-collected vaginal samples compared with cytologic screening to detect

cervical cancer. JAMA 2000; 283:81-86. 4- Cronje HS, Cooreman BF, Beyer E, et al. Screening for cervical neoplasia in a developing country utilizing cytology, cervicography, and the

acetic acid test. Int J Gynecol Obstet 2001; 72:151-157. 5- Goldie SJ, Kuhn L, Denny L, et al. Policy analysis of cervical cancer screening strategies in low-resource settings: clinical benefits and cost-

effectiveness. JAMA 2001; 285:3107-3115. 6- Suba EJ, Nguyen CH, Nguyen BD, Raab SS. The Viet/American Cervical Cancer Prevention Project. De novo establishment and cost-

effectiveness of Papanicolaou cytology screening services in the Socialist Republic of Vietnam. Cancer 2001; 91:928-939.

Page 6: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-646-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 646-648

ABSTRACTAim: Seldomly seen malign lymphoma localised to the uterine cervix of the genital tract is discussed under literatüre.Instituations: Ankara Numune Education and Research HospitalCase Report: Two patients,aged 40 and 45,who had came because of vaginal bleeding,had undergone cervical biopsy.The result of the biopsy was malign lymphoma.Both of them received received 6 cure CHOP (Cyclophosphamide-Oncovine-Adriamycine-Prednisone) After chemotherapy,total abdominal hysterectomy and bilateral salgingooferectomy was done to one paient,and nothing was done to the other patient.After the diagnosis,only chemotherapy received patient is under control for 4 years;chemotherapy and surgery done patient is under control for one year. Conclusion: Although there is no standart therapy in cervical lymphoma,the primary therapy is chemotherapy and are helpfull in adjuan surgery .Keywords: Lymphoma,cervix

ÖZETAmaç:Genital traktýn nadir görülen tümörü servikse lokalize malign lenfoma,literatür ýþýðýnda tartýþýldý.Çalýþmanýn Yapýldýðý Yer: Ankara Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Olgu Sunumu: Vajinal kanama þikayeti bulunan 40 ve 45 yaþýnda iki hastanýn yapýlan biyopsilerinde malign lenfoma patolojik tanýsý konulmasý üzerine ikisine de 6 kür CHOP (Cyclophosphamide-Oncovine-Adriamycine-Prednisone) uygulandý.Kemoterapi sonrasý bir hastaya total abdominal histerektomi ve bilateral salpingooferektomi uygulandý,diðerine uygulanmadý.Tanýdan itibaren sadece kemoterapi uygulanan hasta 4 yýldýr,kemoterapi ve cerrahi uygulanan hasta bir yýldýr takiptedir.Sonuç: Serviksin lenfomasýnýn tedavisinde standart uygulama olmamakla beraber ,birincil tedavi kemoterapi olup; adjuan cerrahi tedavinin uygulanmasýný kolaylaþtýrmaktadýr.Anahtar Kelimeler: Lenfoma,serviks

GÝRÝÞ mm,uterus fundus-serviks mesafesi 11cm, parametriumda Lenfomalarýn generalize formunda kadýn genital spiküler tarzda invazyon, sað ve sol böbrekte ikinci dereceden

sisteminin tutulumu %40 sýklýkta olmakla beraber genital trakta hidronefroz bulundu. Toraks tomografisi normaldi. Rektoskopi, lokalize halde bulunmasý nadirdir(1). Uterin serviksten Ba'lu kolon grafisi normaldi. Sistoskopide mukozal tutulum kökenlenen malign lenfoma çok nadir olduðundan (1/175 veya yoktu, basý belirtileri mevcuttu. Servikal smear üç kez %1 sýklýkta) literatürde az sayýda vaka yayýnlanmýþtýr(2,3). uygulandý.Ýkisinde normal sitoloji, birinde atipik hücreler Bundan dolayý tek merkezde büyük serilere ait yayýnlar mevcut görüldü. Kan sayýmýnda hemoglobin 10.5g/dl, diðer deðerleri deðildir.Standart tedavi olmadýðýndan dolayý retrospektif normaldi. Biyokimyasal parametreler BUN normalin %25 deðerlendirmelerle en iyi yaklaþým bulunulmaya çalýþýl- üstünde,creatinin iki katý düzeydeydi. Sedimentasyon hýzý76 maktadýr. mm/sa. Tümör markýrlarý (CA 125,CA 19-9,CEA,CA 15-3)

normal, kemik iliði biopsisi normaldi. Hastaya bilateral OLGU SUNUMU perkutan nefrostomi uygulanarak üriner diversiyon saðlandý. OLGU 1 Genel anestezi altýnda soðuk konizasyon yapýldý. Patolojik tanýsý

Kýrkbeþ yaþýnda gravidasý 4,paritesi 4 olan hasta son malign lenfoma (T hücreli lenfoma) olarak deðerlendirildi. bir yýldýr menstruasyon düzensizliði ve son bir aydýr vajinal FIGO sýnýflamasýna göre evre IIIB kabul edildi. CHOP kanama yakýnmasý ile geldi. Anamnezde 38 yaþýnda protokolü (Cyclophosphamide 750 mg/m2/gün 1 gün,Oncovin apendektomi ve tüp ligasyonu geçirdiði, regüle hipertansiyonu 1.4 mg/m2/gün 1 gün, Adriamycin 50 mg/m2/gün 1 gün, olduðu saptandý.Vajinal muayenesinde serviks çapý artmýþ prednisolone 80 mg/gün oral 5 gün) 3 hafta arayla 6 kür (5x6cm), uterus 7-8 haftalýk gebelik cesametine ulaþmýþ, uygulandý. Takibinde parametrial invazyon ikinci kürden sonra parametriumda tutulum vardý. Spekulum muayenesinde kollum kayboldu. Biyokimyasal deðerler normalleþti. 6 kür sonunda multipar ve hipertrofik görünümdeydi. Ultrasonografi ve batýn radyolojik ve histopatolojik bulgular normalleþti. Adjuan tedavi tomografisinde kollum ön-arka çapý 52 mm, transvers çapý74 olarak cerrahi tedaviyi kabul etmedi. 4 yýldýr takiptedir.

UTERÝN SERVÝKSÝN MALÝGN LENFOMASI: OLGU SUNUMU VE KLÝNÝK YAKLAÞIM

Malign Lymphoma of the Uterin Cervix: A Case report and Clinical Management

Dr.Ferit Saraçoðlu, Dr.Cemal Atalay, Dr.Cihan ÖztopçuAnkara Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi,Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Kliniði

Page 7: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-647-

OLGU 2 Tedavide yaklaþýmlar farklýdýr. Kemoterapi, Kýrk yaþýnda, gravidasý 5, paritesi 3, abortus 2 olan radyoterapi ve cerrahi tek veya kombine uygulanmaktadýr.

hastada üç aydýr süren menometroraji yakýnmasý vardý. Genital Literatür gözden geçirildiðinde aðýrlýk kazanan tedavi muayenesinde serviks hipertrofik görünümde ve konturlarý modalitesi primer kemoterapiyi takiben adjuan cerrahi düzensiz, uterus normal büyüklükte, adneks ve parametrium uygulamasý hakimdir. Doðru tedavi yaklaþýmý tam normaldi. Biyokimyasal deðerler, kan sayýmý, sedimentasyon, gösterilememiþtir. Özellikle ileri ve veya rekürrens tümör markýrlarý (CA125,CA19-9,CA15-3,CEA) normaldi. durumlarýnda kemoterapiyi daha baþarýlý gösteren yayýnlar Ultrasonografi, batýn ve toraks tomografisi sað böbrekte çift vardýr (3,6-8). Kemoterapide CHOP, CHOP-Ble, MACOP-B toplayýcý sistem ve üreter dislokasyonu, servikste 60x45 mm (Methotrexate, Doxorubicin, Cyclophosphamide, Vincristine, boyutlu kitle, sol over boyutu normalden büyük (50x40mm), Bleomycin, Prednisolone), COP-BLAM (Cyclophosphamide, vajen duvarýnda kalýnlaþma bulundu. Fraksiyone küetaj ve Vinblastin, Epirubicin, Procarbazine, Oncovin, Bleomycin), servikal biopsi uygulandý. Ektoserviks ve servikal kanaldan ACOP (Doxorubucin, Vincristine, Cyclophosphamide, alýnan doku örneklerinde malign lenfoma (B hücreli), uterin Prednisolone), THP-COP (Piarubicin, Cyclophosphamide, kaviteden alýnana doku örnekleri proliferatif endometrium Vincristine, Prednisolone) protokolleri uygulanmýþtýr (5,7,911). olarak rapor edildi. Hastaya CHOP protokolü (birinci olgudaki Protokollerin genelinde adriamisin (doksorubisin) protokolün aynýsý) 6 kür uygulandý. Kemoterapi sonrasýnda bulunmaktadýr.radyolojik ve histopatolojik (fraksiyone küretaj,servikal smearda) bulgular normalleþti. Hastanýn ailesini tamamlamýþ Tümörün radyasyona hassasiyeti ve yüksek oranda olmasý ve fertilite arzunun devam etmemesi üzerine total yanýtý düþük morbiditesi nedeniyle erken evre tümörde primer abdominal histerektomi ve bilateral salpingoooferektomi olarak radyoterapiyi ve kemoterapinin rekürrenslere yapýldý. Gözlemde uterusun normalden büyük (7x12x6cm), her saklanmasýný öneren yayýnlar bulunmaktadýr (3,12,13). Pelvik iki over 6x4x4 cm, hemorajik kist içeriði vardý. Ameliyat radyoterapi veya kombine kemoterapi eþit oranda etkiye sahip spesimeninde histopatolojide maligniteye rastlanmadý. Hasta bulunmuþtur(3). Yüksek dereceli malignitelerde kombine halen bir yýldýr takiptedir. kemoterapi daha uygun bulunmuþtur(3). Kemoterapi

radyoterapiye kýyaslandýðýnda gonadal fonksiyon ve fertilitenin TARTIÞMA korunmasý istenildiðinde öncelikli tercih olmaktadýr(5).

Malign lenfoma insidansý 6/100 000 olup;kanserden Hastalýðýn potansiyel diffüz yayýlým gösterdiði düþünülürse ölüm nedenlerinin %5'ini oluþturmaktadýr(3). Malign uygun lokal tümör yanýtýna raðmen, erken evre de olsa uzak lenfomalarýn % 25'i ekstranodaldir(4). Dissemine lenfomalarýn m e t a s t a z açýsýndan, radyoterapi tek baþýna emniyetli % 40'da genital trakt tutulmakdýr(5). Female lenfomalarýn % olmayacaktýr(5,10,14). Pelvise lokalize primer malign 0.14-0.6 sý primer genital lenfoma olarak görülmektedir(6,7). lenfomada yaþam hastalýðýn evresiyle korele görülmektedir. 5

yýllýk yaþam % 77 olarak rapor edilmiþtir(15).Anormal vajinal kanama vakalarýn % 70 de,perineal

rahatsýzlýk % 40 da, vajinal akýntý % 20 de bulunmaktadýr (3). Sonuç olarak; erken evre de olsa gizli metastazlar Karakteristik olarak servikal lenfoma ülserasyon yaratmaksýzýn açýsýndan kemoterapi primer tedavi olmakla beraber adjuan derin ve geniþ olarak infiltrasyon göstermektedir. Serviksteki olarak uygulanacak cerrahi tedavide tümör volümünün malign lenfoma geniþleyebilen bir tümör olup; serviksin küçülmesindeki baþarýsý ve cerrahi rezeksiyonu karsinomundaki radyan tipte aðrýdan ziyade endoserviks, kolaylaþtýrmasýndaki faydasý ek katký saðlamaktadýr. Cerrahi serviks, uterus korpusunu düzgün biçimde geniþleterek basýnç öncesi kemoterapi tümör hücrelerinin mikrometastazýný da hissine neden olabilir.Smear ile %40 ordanýnda tespit engelleyebileceði düþünülebilir. Ovarian fonksiyonun edilebilir(3). Tanýsý için biopsi gereklidir. Hodgkin hastalýðý, korunmasý ve fertilitenin devam ettirilmesi açýsýndan da primer lösemi, kötü diferensiye karsinom ve sarkomdan histopatolojik tedavi seçeneðidir. Adjuan cerrahi tedavinin mutlak gerekliliði olarak ayýrmak da güçtür. vaka sayýsýnýn azlýðý prospektif çalýþmanýn olmayýþý nedeniyle

tartýþmalýdýr.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 646-648

Page 8: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-648-

KAYNAKLAR1- RosenbergSA,Diamond HD,Carver LF. Lymphosarcoma:A rewiew of 1269 cases. Medicine 1961;43:31-84 2- Komaki R,Cox JD,Hansen RM. Malignant lymphoma of the uterine servix. Cancer 1984;54:1699-17043- Perren T, Farrant M,Mc Carthy, Harper P,Witshaw E. Lymphomas of the uterine servixand upper vagina :A report of five casesand

review of the literatüre.Gynecol Oncol1992;44:87-954- Freeman C, Berg JW, Cutler SJ. Occurence and prognosis of extranodal lymphoma. Cancer 1974;44:735-7485- Awwad JT,Khalýl AM,Shamseddine AI. Primary malignant lymphoma of the uterine cervix:Is a radiotherapy the best therapeutic

choise for stage IE? Gynecol Oncol 1994;52:91-936- Charlton I; Karnei RF,King FM, Norris HJ. Primary malignant reticüloendothelial disease involving the vagina, cervix and

corpus uteri.Obstet Gynecol 1974;44:735-7487- Kuo HC, Chou CY, Chang CH, Liu MT, Tzeng CC, Huang KE. Primary malignant lymphoma of the uterine cervix shows

favorable responseto neoadjuant chemotherapy . Gynecol Oncol 1994;52:408-4108- Sandvei R, Late K, SvendsonE, Thunald S. Case report:Succesful pregnancy following treatment of primary malignant

lymphoma of the uterine cervix.Gynecol Oncol 1990;38:128-1319- Jhonston C, Senekjian EK, Ratain MJ, Talerman A, Path FRL. Conservative management of primary cervikal lymphoma using

combination chemotherapy :A case report.Gynecol Oncol 1989;35:391-39410-Stroh EL, Besa PC, Cox JD, Fuller LM, Cabonillas FF. Treatment of patients with lymphomas of the uterus or cervix with

combination chemotherapy and radiation therapy.Cancer 1995;75:2392-239911-Nasu K, Yoshimatsu J, Urata K, Miyakawa I. A case of primary non-Hodgkin lymphoma of the uterine cervix treated by

combination chemotherapy. J Obstet Gynecol Res 1998;24:157-16012-Muntz HG, Ferry JA, Flynn D, Fuller AF, Tarraza HM.Stage IE primary malignant lymphomas of the uterine cervix. Cancer

1991;68:2023-203213-Khoury GG, Robinson A.Lymphoma uterine cervix. Eur J Surg Oncol 1989;15:65-6714-Chandy L, Kumar L, Dawar R.Non-Hodgkin lymphoma presenting as aprimary lesion in uterine cervix:case report.J Obstet

Gynaecol Res 1998;24:183-18715-Harris NL, Scullly RE.Malignant lymphoma and granulocytic sarcoma of the uterus and vagina:A clinocopathologic analysis of

27 cases.Cancer 1984;53:2530-2545

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 646-648

Page 9: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-649-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 649-653

ABSTRACTIn the past two decades, major advances in fetal imaging and diagnostic procedures have dramatically changed

management of prenatally diagnosed malformations. Most disorders diagnosed before birth are best managed treatment after birth. However a few diseases predictable devastating developmental consequences may benefit from fetal surgery. Improvements in anesthetic, tocolytic, and surgical techniques have allowed the fetus to claim a role as an independent patient.Key Words: Fetal surgery, fetal therapy, prenatal diagnosis

ÖZETSon 20 yýlda fetal görüntüleme yöntemleri ve tanýsal prosedürlerde olan büyük ilerlemeler, prenatal dönemde tanýsý

konulmuþ malformasyonlara yaklaþýmý dramatik olarak deðiþtirmiþtir. Antenatal dönemde tanýsý konulan bir çok fetal hastalýk doðum sonrasý tedavi edilebilmekle birlikte, antenatal dönemde tedavi edilmediðinde aðýr bozukluklara neden olabilecek bazý hastalýklar, fetal cerrahiden fayda görebilmektedir. Anestezik ve tokolitik yöntemlerde ve cerrahi teknikler de saðlanan ilerlemeler fetüse baðýmsýz bir hasta olarak yaklaþabilme olanaðý saðlamýþtýr.

Anahtar Kelimeler: Fetal cerrahi, fetal tedavi, prenatal taný

I.GÝRÝÞ.Son 20 yýl içinde fetal görüntüleme yöntemleri ve görüntüleme, prenatal tarama ve taný da rutin obstetrik

diðer tanýsal prosedürlerde olan geliþmeler, konjenital deðerlendirmenin ayrýlmaz bir parçasýdýr. Ultrasonografi ile; malformasyonlarýn taný ve yönetiminde önemli ilerlemeler kromozomal anomalili fetüsün fenotipik özelliklerini belirleme saðlamýþtýr. Konjenital malformasyonlarýn erken ve doðru bir ve yapýsal anomalilerini ayýrt etmekte önemli ilerlemeler þekilde tanýmlanmasý, anestezi, cerrahi ve tokolitik yöntemlerin saðlanmýþtýr(1).geliþtirilmesi ile birlikte fetal cerrahinin kapýlarýný aralamýþtýr(1). Fetal cerrahi öncesi, USG görüntülemenin diðer bir

kullaným ayaðýný maternal deðerlendirme oluþturmaktadýr. Fetal ultrasonografinin klinik kullanýma girmediði Cerrahi öncesi ve cerrahi süresince plasentanýn pozisyonunun

dönemlerde, 'fetoskop' veya 'embryoskop' olarak adlandýrýlan belirlenmesinde, uterus ve diðer pelvik yapýlarýn aletler ile fetüsün direkt görüþ altýnda incelenmesi ve bazý basit deðerlendirilmesinde, USG'den yararlanýlmaktadýr(2).giriþimlerin (fetal kan örneklemesi, transfüzyon, cilt biopsisi) yapýlabilmesi olanaklý idi. Endoskopik cerrahide önemli IIb. Fetal Ekokardiyografi ve Doppler Ultrasonografi: geliþmelerin olduðu 1980'li yýllarda, fetusun endoskopik olarak Kardiyak anomaliler, prenatal olarak ortaya konulabilen deðerlendirilmesi ve fetusa yönelik iþlemlerin yapýlmasýna konjeni ta l malformasyonlar ýn en büyük kýsmýný olanak saðlayan endoskopik giriþimler de tanýmlanmaya oluþturmaktadýr. Fetal ekokardiyografi ve doppler baþlanmýþtýr(1). ultrasonografi incelemesi izole kardiyak anomalilerin tanýsýnýn

dýþýnda, yapýsal herhangi bir anomaliye eþlik eden Maternal-fetal cerrahi, fetüste morbidite ve/veya kardiyovaskuler anomalinin ortaya konulmasýnda ve cerrahi

mortalite nedeni olabilecek ve düzeltilmesi postnatal dönemde öncesi fetal hemodinamiðin ortaya konulmasýnda mümkün olmayan ya da olsa dahi etkin tedavi ve düzeltilmenin kullanýlmaktadýr(2).klinik fayda saðlamadýðý durumlarda uygulanmasý gereken bir tedavi seçeneðidir. Bu görüþ ilerleyen yýllarda bilimsel ve etik Doppler ultrasonografisinin fetal cerrahide anlayýþlarýn artmasý ile deðiþikliðe uðrasa da temel yaklaþým kullanýldýðý alanlarýn en önemlilerinden biri ikizden-ikize olarak yerini korumuþtur. transfüzyon sendromudur (ÝÝTS). Ýkizden-ikize transfüzyon

sendromunda prognozla iliþkili faktörlerin deðerlen-II. Fetal Anomalilerin Tanýsý ve Cerrahi Öncesi Fetal dirilmesinde doppler ultasonografi'den faydalanýlmaktadýr (3). Deðerlendirme

Fetüsün deðerlendirilmesinde kullanýlan teknikler IIc. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Manyetik genel olarak invaziv olmayan görüntüleme yöntemleri ve rezonans görüntüleme tekniðinin konjenital malformasyonlarýn invaziv teknikler olmak üzere ikiye ayrýlýr. incelenmesinde kullanýlmasý ile, özellikle santral sinir sistemi,

toraks ve abdomene ait organ ve dokularýn ayrýntýlý IIa.Fetal ve Maternal Ultrasonografi: Ultrasonografik (USG) deðerlendirilmesine olanak saðlanmýþtýr.

MATERNAL-FETAL CERRAHÝ

Dr. Korhan Kahraman, Dr. Iþýk Üstüner, Dr. Feride SöylemezAnkara Üniversitesi Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Anabilim Dalý/Ankara

Maternal-Fetal Surgery

Page 10: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-650-

Santral sinir sistemi patolojilerinden fetal 1a. Açýk Cerrahi Teknik: Maternal anestezi altýnda, maternal ventrikülomegali, Dandy-Walker anomalisi ve korpus batýna alt transvers veya vertikal abdominal insizyon ile girilir ve kallozuma ait patolojilerin saptanmasýnda ve ayrýntýlý uterus eksplore edilir. Ultrasonografi ile plasenta lokalize edilir, deðerlendirilmesinde, fetal boyuna ait kitlelerin ayýrýcý amniyon sývýsý aspire edilir ve fetüse analjezik madde ve kas tanýsýnda, kongenital diyafragmatik hernide, herniye olmuþ gevþetici enjekte edilir. Takiben uterus açýlýr, uterus açýklýðý karaciðer miktarýnýn ve total akciðer volümünün saptanmasýnda 'stapler've 'back-biting' klempler ile desteklenir, böylece uterus MRG tercih edilmektedir(2). Ayrýca MRG den ikiz-ikiz ve membranlardan olabilecek kanama miktarý azaltýlýr. Ilýk salin transfüzyon sendromunda cerrahi öncesi planýnýn yapýlmasý solüsyonu fetüs çevresine sürekli infüze edilir. Fetal kalp atýmý sýrasýnda da faydalanýlmaktadýr(4). ve amniyotik basýnç operasyon süresince monitorize edilir. Fetal

onarým yapýldýktan sonra uterin insizyon absorbe olabilen IId. Bilgisayarlý Tomografi (BT): Bu inceleme tekniði, sütürler ve 'fibrin glue' ile kapatýlýr. Amniotik sývý ýlýk Ringer özellikle fetal kemiðin ayrýntýlý deðerlendirilmesi gereken laktat solüsyonu ile restore edilir(9).durumlarda faydalýdýr. Fetal iskeletin üç boyutlu BT ile deðerlendirilmesi ile özellikle hemivertebra, diastematomyelia 2. Fetal Endoskopik Cerrahi (FETENDO).ve konjenital spinal dislokasyon gibi patolojilerin ayrýntýlý Endoskopik olarak fetüsün deðerlendirilmesi açýk deðerlendirilebilmesi saðlanmýþtýr(5,6). fetal cerrahinin de öncesine dayanmaktadýr. 1960'lý yýllarýn

sonlarýnda kullanýlmaya baþlanan embryoskopi ve fetoskopi IIe. Ýnvaziv Prenatal Deðerlendirme: Ýnvaziv fetal tanýsal yöntemleri ile fetüsün deðerlendirilmesi (fenotipik taný) ve yöntemlerin baþýnda amniyosentez, koryon villus örneklemesi tanýsal amaçlý bazý basit fetal giriþimlerin yapýlmasý mümkün (CVS) ve kordosentez gelmektedir. Amniyosentez günümüzde olmuþtur. Koryon villus örneklemesi (CVS), perkutan umblikal hala en sýk kullanýlan invaziv fetal deðerlendirme tekniðidir. En kan örneklemesi, fetal kas, cilt ve karaciðer biopsisi gibi tanýsal sýk kullaným amacý fetal karyotipleme ve amniyotik sývýda alfa giriþimler fetoskopi rehberliðinde baþarýyla uygulanmýþtýr(10). fetoprotein seviyesinin tespitidir(2). Amniyon sývýsýn da Özellikle 1980'li yýllarda fetal ultrasonografide olan geliþmelere incelenen genel paremetrelere ilaveten, eklenen bazý paralel olarak tanýmlanan bu tanýsal prosedürlerin USG belirteçlerin (total protein, alfa fetoprotein ve MTHFR C677T rehberliðinde de yapýlabiliyor olmasý göreceli olarak daha polimorfizmi gibi) analizi, fetal hastalýklarýn tanýsý açýsýndan invaziv olan bu yöntemin býrakýlmasýna neden olmuþtur. Ancak aydýnlatýcý olabilmektedir(7,8). günümüzde endoskopik cerrahide olan geliþmelere ve yeni

teknik adaptasyonlara parelel olarak minimal invaziv III. Maternal-Fetal Cerrahi Teknikleri endoskopik sistemler maternal- fetal cerrahide kullanýlmaya

Günümüzde fetal cerrahi üç ana þekilde yapýlmaktadýr. baþlamýþtýr(1,10). Günümüzde fetal endoskopi daha çok Bunlar 'histerotomi' ile yapýlan açýk fetal cerrahi, fetal terapotik endikasyonlar için kullanýlmaktadýr (Tablo II).endoskopik cerrahi (Fetendo) ve doðum sýrasýnda plasental destek altýnda yapýlan cerrahi giriþimleri tanýmlayan 'Ekstrauterin Ýntrapartum Tedavi' (EXIT) prosedürüdür.

1. Açýk Fetal Cerrahi Açýk fetal cerrahinin günümüzde en yaygýn

endikasyonu kongenital diafragmatik herni (KDH) onarýmýdýr. Diðer endikasyonlar Tablo I 'de özetlenmiþtir. Bu endikasyonlarýn büyük bir kýsmý sýnýrlý olgu üzerinde uygulanmýþtýr, bir kýsmý yerini baþka prosedürlere (fetendo, EXIT) terk etmiþtir, bir kýsmýnda da çalýþmalar hayvan modelleri üzerinde devam etmektedir.

· Kongenital Diafragmatik Herni · Üriner Trakt Obstrüksiyonu ·

Myelomeningosel ·

Sakrokoksigeal Teratom

·

Aquaduktal Stenoz

·

Aorta -pulmoner stenoz

· Kalp Bloðu

· Ýkizden -ikize transfüzyon sendromu

Tablo I. Açýk Maternal-Fetal Cerrahi Endikasyonlarý

A.Tanýsal Fetoskopi

Tablo II. Fetal endoskopi endikasyonlarý

Page 11: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-651-

Maternal fetal cerrahide endoskopinin açýk cerrahiye vaskuler yapýlarýn laser(15) ya da RAF(radyofrekans) yöntemi ana üstünlüðü daha az uterin hasara neden olmasýdýr ve böylece ile ablasyonudur(16).önemli olabilecek maternal ve fetal morbidite riskinin azaltýlmasýdýr. Uterusun sadece küçük trokar giriþleri ile 2c. Fetal Endoskopi Tekniði: Fetal endoskopi için fetusu delinmesi, geniþ histerotomi ile yapýlan fetal cerrahiye göre gören iki 'real time' simultane görüntüleme sistemi gereklidir. preterm eylem riskinde, hemoraji miktarýnda, kaçak amniyotik Bunlardan biri fetoskop bir diðeri de ultrasonografidir. sývý miktarýnda, uterin rüptür oranlarýnda ve infeksiyon riskinde Ultrasonografi probunu yöneten kiþi hem fetüsü sürekli azalma saðlamasý beklenmektedir (1,10)(Tablo III). izleyerek, cerraha rehberlik etmekte, ayrýca trokar yerleri,

plasentanýn bulunduðu alan, fetal kalp atýmý ve amniyon sývý volümü hakkýnda bilgilendirmeyi saðlamaktadýr.

Anne modifiye litotomi pozisyonunda sað yaný hafifçe yükseltilmiþ þekilde yatýrýlmalýdýr. Cerrah annenin bacaklarý arasýnda olmalý, yardýmcý cerrah, USG probunu tutan cerrah ve perinatolog masanýn iki kenarýnda sýralanmalýdýr. Monitörler masanýn baþýnýn iki yanýnda olmalýdýr. Konvansiyonel endoskopik cerrahide kullanýlan CO insüflasyonu fetal cerrahi 2

için uygun deðildir. Ýntrauterin CO insüflasyonu 2

ultrasonografik görüntüye engel olmanýn yanýnda, hava 2a.Tanýsal Feto-Embriyoskopi :Tanýsal amaçlý feto- embolisi, oligohidroamnios, fetal asidoz ve hipotermi gibi embriyoskopinin ilk uygulamalarý erken gebelik haftalarýnda riskler taþýmaktadýr. Bu nedenle fetal cerrahide sývý insüflasyonu amniyon-koryon füzyonu gerçekleþmeden önce fenotipik taný kullanýlmaktadýr, bu amaçla geliþtirilmiþ olan yüksek akýmlý amacý ile olmuþtur(14). Perkütan tekniðin geliþtirilmesi ile irrigasyon sistemleri bulunmaktadýr, burada kullanýlan sývý beraber fetoskop ile amniyotik kaviteye transabdominal olarak ringer laktattýr. Bazal intrauterin basýnç, 8-10 cm su basýncýnda ulaþmak mümkün olmuþtur. Günümüzde transabdominal olmalýdýr, basýnç artýþlarý yavaþ yapýlmalýdýr, basýnç asla fazla fetoskopi ile yapýlan prosedürlerin bir çoðunu USG eþliðinde yükseltilmemelidir. Bu hem uteroplasental kan akýmýný yapmak mümkündür, özellikle erken gebelik haftalarýnda kesintiye uðratmamak için hem de intramembranöz sývý (<14hafta) ultrasonografide kuþku duyulan fakat ayýrýmý net disseksiyonuna engel olmak için gereklidir. Fetal cerrahide olarak yapýlamayan fetal yapýsal anomalilerin(ensefalosel, kullanýlan endoskoplar farklý boy, çap ve açýlarda olabilir. omfalosel, spina bifida) tanýmlanmasýnda kullanýlabilir (11). Onsekiz (18) cm uzunlukta 0.7-2.7 mm çaplarýnda ve 0-30 Ancak tekniðin invazif oluþu ve potansiyel komplikasyonlarý derece açýlý trokarlar genelde kabul gören enstrümanlardýr. Fetal nedeniyle kullanýmý, ailesinde genetik kökenli tekrarlayan fetal endoskop amniyotik kaviteye bir kýlýf aracýlýðý ile ulaþtýrýlýr, bu anomali saptanan kadýnlarda ultrasonografi ile saptanamayan kýlýfýn amniyotik kaviteye yerleþtirilmesi keskin bir trokara eksternal fetal anomalilerin saptanmasý endikasyonu ile yüklü olarak, ultrasonografi eþliðinde gerçekleþtirilir. sýnýrlandýrýlmýþtýr(11). Tanýsal amaçlý fetal endoskopinin Ýntraamniyotik kaviteye yerleþtirilen kýlýflardan videokamera, kullanýldýðý alanlardan biri de kongenital kas hastalýklarýnda makas, forseps, laser fiber ve irrigasyon sistemlerinin

fetal kas biopsisisidir. Ýlk defa 1991 yýlýnda 'duchen'in muskuler uygulanmasý olanaklýdýr(1,10,17).distrofisi' için taþýyýcý olan bir annenin erkek fetüsü için baþarýyla uygulanmýþtýr(12). 3. EXIT (Ex-utero intrapartum treatment) Prosedürü

Ekstrauterin intrapartum tedavi (EXIT) prosedürü 2b. Terapotik Fetal Endoskopi: Fetal endoskopi göreceli doðum sýrasýnda fetal-plasental ünit iþlevsel iken, kord akýmý olarak açýk cerrahiye oranla daha az sayýda fetal anomaliyi kesilmeden önce yeni doðana yapýlan giriþimleri ifade eden bir düzeltmek amacý ile uygulanmaktadýr. Bunlardan biri, terimdir. Ýlk uygulamasý KDH'de uygulanan trakeal kýskaçlarýn kongenital diafragma herniasyonu (KDH) olan olgulardýr. uzaklaþtýrýlmasý için yapýlmýþtýr(18). En yaygýn endikasyonu KDH'nun in-utero tedavisinde güncel yaklaþým, endotrakeal eksternal ve internal hava yoku obstrüksiyonlarý olmakla balon ile trakeal oklüzyonun saðlanmasýdýr(1,10). Terapotik birlikte, baþka endikasyonlarý da bulunmaktadýr (Tablo IV)(19).fetal ultrasonografinin yaygýn endikasyonlarýndan biri de ikizden-ikize transfüzyon sendromudur (ÝÝTS). Monokoryonik ikiz gebel ikler inin %15' inde Ý ÝTS beklenen bir komplikasyondur. Mortalitesi %80-100 arasýnda deðiþmektedir. Ýkizler arasýndaki baðlantýlarý ortadan kaldýran prosedürler ile saðkalým oranlarýnda %50-70 oranlarýnda baþarý saðlanmaktadýr(1,10). Fetal endoskopik cerrahinin uygulandýðý diðer durumlar myelomeningoselde endoskopik kapama(13), amniyotik band separasyonu(14), sakrokoksigeal teratomda

· Daha az uterin hasar ·

Preterm eylem riskinde azalma

· Hemoraji miktarýnda azalma

·

Amniyon sývý kaçaðýnda azalma

·

Ýnfeksiyon riskinde azalma

· Sonraki gebeliklerde, sezaryan hýzýnda azalma

Tablo III. Maternal-fetal cerrahide endoskopik yaklaþýmýn açýk yaklaþýma göre beklenen avantajlarý

1.Geçici trak eal obstruksiyonda obstruktif aparatýn(kýskaç,balon) uzaklaþtýrýlmasý.

2. Büyük boyun kitleleri (Servikal teratom,Lenfangioma)

3. Kongenital Yüksek Havayolu Obstruksiyon Sendromu (CHAOS)

4. Ekstra Korporeal Membran Oksijenasyonu (ECMO)

Tablo IV. EXIT (Ex-utero intrapartum treatment-Ekstra uterin intrapartum tedavi) Endikasyonlarý

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 649-653

Page 12: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-652-

3a.Cerrahi Teknik: Uterus ekplorasyonunun saðlanmasýný Fetal cerrahide tokoliz esas olarak iki farklý amaç için takiben, histerotomi insizyonunun lokalizasyonu için, steril istenmektedir. Bunlardan ilki, intraoperatif dönemde uterusun ultrasonografi probu ile plasenta ve fetal pozisyon belirlenir. gevþemesini saðlayarak eksplorasyonu kolaylaþtýrmak, diðeri Hemostatik uterin stapler ile histerotominin saðlanmasýný de cerrahi sýrasýnda ve sonrasýnda geliþebilecek olasý bir erken takiben baþ, boyun ve omuzlara kadar fetüs doðurtulur ve fetüs doðum eylemini engellemekdir. Ýntraoperatif uterin relaksasyon monitorize edilir. Takiben fetal anestezi desteði ve kas yüksek konsantrasyonda 'volati l ' anestezikler i le gevþemesi için fetüse intramuskuler fentanyl ve vecurunyum saðlanabilmektedir (isofloran %2-3). Bunun yanýnda hýzlý gibi anestezik maddeler enjekte edilir. Bu sýrada geliþebilecek relaksasyon istenen durumlarda Nitrogliserinden de hipotermi ve amniyon sývý azalmasýný engellemek için faydalýnabilir. Cerrahi sonrasý tokolize 48-72 saat boyunca amniyotik kavite içine ýlýk Ringer laktat solüsyonu enjekte edilir. devam edilmelidir. Bu dönemde magnesium sulfat (MgSO ), 4

Fetüse bu iþlemler sýrasýnda sývý, medikasyon ve kan desteði için kalsiyum antagonistleri, beta-adrenerjik ajanlar, streoid bir damar yolu sürekli açýk tutulmalýdýr. Havayolu olmayan antiinflamatuar ilaçlar (NSAID) ve atosiban

obstruksiyonuna yönelik düzeltici cerrahi yapýlacak ise fetüs kullanýlabilir(25,26).entübe edilir, böylece servikal kitle nedeniyle distorsiyona uðramýþ olabilen hava yoluna yapýlacak cerrahi kolaylaþýr (19). V. Maternal-Fetal Cerrahi Komplikasyonlarý

Açýk ya da endoskopik olarak yapýlan maternal-fetal IV.Maternal- Fetal Cerrahide Anestezi ve Tokoliz cerrahide en sýk görülen komplikasyonlar; preterm eylem,

Þant uygulamasý gibi minimal giriþim gerektiren membranlarýn iatrogenik erken rüptürü ve maternal

prosedürlerin ilk uygulamalarýn da anneye lokal anestezik hemorajidir, ayrýca fetal kayýp, koriyoamniyotik separasyon, yapýlmasýnýn yanýnda fetal immobilizasyonun saðlanmasý için koriyoamniyonitis rastlanýlabilecek diðer komplikasyonlardýr. fetüse 'pancuronium' ve 'vecuronium' gibi kas geveþeticilerin Maternal cerrahi de diðer önemli bir sorun gebeliðin devamýnda uygulanýlmasý ile yetinilmekte ve fetal analjezi için ek bir ya da sonraki gebelikler de ortaya çýkabilecek uterin rüptür medikasyon yapýlmamakta idi. Ancak ileri ki dönemde yapýlan riskidir. Midgestasyonel yapýlan cerrahide histerotomi, sezaryan çalýþmalar, fetüsün aðrýlý uyarana yanýt verdiðini göstermiþtir. kesisinin aksine alt segmen yerine daha yukarýdan Aðrýlý stimulus uygulanan fetüs, uyarana hareket ve artmýþ gerçekleþmektedir, bu nedenle sonraki gebeliklerde, travay solunum hýzý ile yanýt vermektedir, ayrýca bu fetüslerin beta- sýrasýnda uterin rüptür riski, alt segment sezaryan olgularýna endorfin ve kortizol seviyelerinde de yükselme olduðu oranla daha yüksek beklenilmektedir. Önerilen yaklaþým açýk gösterilmiþtir(21,22). Yapýlan çalýþmalar da 26. gebelik cerrahi geçiren annenin gebeliðinin sezaryan ile gerçekleþ-haftasýnda talamokortikal baðlantýlarýn geliþtiði ve bu haftadaki tirilmesidir. Endoskopik cerrahide bu komplikasyonlarýn ortaya fetüslerin ve preterm yenidoðanlarýn uyarana geri çekilme yanýtý çýkma ihtimali daha düþüktür. Özellikle tek portlu yapýlan verdiði gösterilmiþtir(22). Bu bilgelerin ýþýðýnda, fetüsün de endoskopilerde risk en azdýr. Endoskopik fetal cerrahide en sýk aðrýyý hissettiði söylenebilir. Bu nedenle, fetal analjezi ile rastlanýlan komplikasyon membranlarýn erken rüptürüdür. yapýlan iþlem desteklenmelidir. Fetal analjezinin indirekt Erken membran rüptürü tek portlu giriþimlerde %10 oranýnda (maternal) yapýlmasý daha pratikdir. Yapýlan çalýþmalarda görülürken bu risk multi port lu giriþimler de %60 lara kadar isofloran ve remifentanil ile indirekt fetal analjezinin baþarýyla çýkmaktadýr(27).saðlanabildiði gösterilmiþtir(23,24).

KAYNAKLAR1- Roman M.Syrodak and Craig T.Albanese. Minimal Acsess Surgery in the Fetus. Problems in General Surgery 2001;18:33-442- R. Douglas Wilson. Prenatal evaluation for fetal surgery. Current Opinion in Obstetrics and Gynecology 2002;14:187-933- Taylor MJO, Denbow ML, Duncan KR. Antenatal factors at diagnosis that predicts outcome in twin-twin transfusion syndrome.

Am J Obstet Gynecol.2000;183:1023-28.4- Luks FI, Carr SR, Ponte B, Rogg JM, Tracy TF Jr. Preoperative planning with magnetic resonance imaging and computerized

volume rendering in twin-to-twin transfusion syndrome. Am J Obstet Gynecol 2001; 185:216-19.5- D. Mahieu-Caputo, P. Sonigo, J. Amiel, I. Simon, M.C. Aubry, M. Lemerrer, A.L. ve ark. Prenatal diagnosis of sporadic apert

syndrome: a sequential diagnostic approach combing three-dimensional computed tomography and molecular biology. Fetal Diagn Ther 2001;16:10-12.

6- Brunelle F. Editorial: fetal imaging in a new era. Ultrasound Obstet Gynecol 2001; 18:91-5.7- Wenstrom KD, Johanning GL, Johnnston KE, DuBard M. Association of the C677T methylenetetrahydrofolate reductase

mutation and elevated homocystine levels with congenital cardiac malformations. Am J Obstet Gynecol 2001;184:806-17.8- Carroll SGM, Kuo PY, Kyle PM, Soothill PW. Fetal protein loss in gastroschisis as an explanation of associated morbidity. Am J

Obstet Gynecol 2001; 184:1297-301. 9- Harrison Michael R. Fetal Surgery. Am J Obstet Gynecol 1996;174:1255-6410- Rombleholme, Timothy M. MD; Johnson, Mark P. MD Fetoscopic Surgery, Clinical Obstetric Gynecology 2003;46:76-9111- Deprest JAM, Ville Y. Obstetric endoscopy. Harrison MR, Evan MI, Adzick NS, Holzgreve W, eds. The Unborn Patient: The Art

and Science of Fetal Therapy. Philadelphia: WB Saunders, 2001:21331.12- Evans MI, Greb A, Kunkel LM, Sacks AJ, Johnson MP, Boehm C, Kazazian HH Jr, Hoffman EP. In utero fetal muscle biopsy for

the diagnosis of Duchenne muscular dystrophy. Am J Obstet Gynecol. 1991; 165:72832.

Page 13: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-653-

13- Bruner JP, Richards WO, Tulipan NB, Arney TL. Endoscopic coverage of fetal myelomeningocele in utero. Am J Obstet Gynecol. 1999; 180:15358.,

14- Quintero RA, Morales WJ, Phillips J, Kalter CS, Angel JL. In utero lysis of amniotic bands. Ultrasound Obstet Gynecol. 1997; 10:31620.

15- Hecher K, Hackeloer BJ. Intrauterine endoscopic laser surgery for fetal sacrococcygeal teratoma. Lancet. 1996; 347:470.16- Paek BW, Jennings RW, Harrison MR, Filly RA, Tacy TA, Farmer DL, Albanese CT. Radiofrequency ablation of human fetal

sacrococcygeal teratoma . Am J Obstet Gynecol 2001; 184:5037.17- Deprest, Jan A. Gratacos, Eduard. Obstetrical Endoscopy. Current Opinion Obstetric and Gynecology 1999;11: 195-203. 18- Mychaliska GB, Bealer JF, Graf JL, Rosen MA, Adzick NS, Harrison MR. Operating on placental support: the ex utero

intrapartum treatment procedure. J Pediatr Surg 1997, 32:2273019- MacKenzie TC, Crombleholme TM, Flake AW.The ex-utero intrapartum treatment.CurrOpinPediatr.2002;14:453-8. 20- Harrison MR, Fetal Surgery. Trials, Tribulations and Turf. Journal of Pediatric Surgery Lecture 2003:38:275-8221- Giannakoulopoulos X, Sepulveda W, Kourtis P, Glover V, Fisk NM. Fetal plasma cortisol and [beta]-endorphin response to

intrauterine needling. Lancet 1994; 344:77-81. 22- Andrews KA, Fitzgerald M. The cutaneous withdrawal reflex in human neonates: sensitization, receptive fields, and the effects

of contralateral stimulation. Pain 1994; 56:95-101. 23- Dwyer R, Fee JPH. Uptake of halothane and isoflurane by mother and baby during caesarean section. Br J Anaesth 1995; 74:379-

83. 24- Marcus MAE, Gogarten W, Louwen F, Wüsten R, Van Aken H. Remifentanil for fetal intrauterine microendoscopic procedures .

Anesth Analg 1999; 88:257.25- Katz VL, Farmer RM. Controversies in tocolytic therapy. Clin Obstet Gynecol 1999; 42:802-19. 26- Gaiser RR, Kurth CD. Anesthetic considerations for fetal surgery. Semin Perinatol 1999; 23:507-14. 27. SF. Fowler, RM.

Sydorak, CT. Albanese, DL. Farmer, MR. Harrison, and Hanmin Lee.Fetal Endoscopic Surgery: Lessons Learned and Trends Reviewed.Journal of PediatricSurgery2002;37:1700-02

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 649-653

Page 14: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-656-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 656-657

ÖZETÇalýþmamýzda amaç, yüksek riskli obstetrik populasyonda, hýzlý karyotipleme endikasyonu ile yapýlan kordosentez

sonuçlarýnýn deðerlendirilmesidir. Endikasyonlarýmýzýn % 50 sini anormal ultrasonografi (USG) ve Ýntrauterin growth retardation (IUGR), % 20sini anormal maternal serum biyokimyasý ve % 30 unu toxoplazma, diðer enfeksiyonlar, rubella, cytomegalovirus, herpes (TORCH) enfeksiyonlarý, ileri maternel yaþ, multipl kayýplar ve anomalili doðum öyküsü gibi nedenler oluþturmuþtur. Bunlarýn % 16 sýnda kromozomal aberrasyon saptanmýþtýr. Kordosenteze baðlý 1 vakada abortus geliþmiþtir.Anahtar sözcükler: Kordosentez, prenatal taný ,karyotip

GÝRÝÞ Fetal kan örneði elde edebilme giriþimleri invaziv

yöntemlerden daha az invaziv olanlara doðru geliþim göstermiþtir. Fetal sirkülasyona eriþme, ilk defa 1964 yýlýnda Freda ve Adamsons tarafýndan histeroktomi sýrasýnda gerçekleþtirilmiþtir. (1) Daha sonra 1970’li yýllarda fetoskopun geliþimi ile koryonik plak üzerindeki damarlardan ve umblikal kordondan kan örnekleri alýnabilmiþtir.(2,3) Ýlk kez 1982 yýlýnda Daffos' un USG altýnda kordosentez uygulamasý fetoskopu ikinci plana itmiþtir. (4,5) Günümüzde fetal kan örneðinin alýnmasýnda en yaygýn kullanýlan teknik kordosentezdir.

Kordosentez uygulama endikasyonlarý, korion biopsisi ve amniyosentezle aynýdýr. Bunlar; kalýtýmsal Fetal kan örneklemesi için, USG altýnda 3.5 mHz hastalýklar, fetal enfeksiyonlar, kromozom anomalileri, IUGR' li sektör prob kullanýlarak, serbest el tekniðiyle transamniyotik fetüslerde asit, baz ölçümleri, immünize Rh uygunsuzluðu olan olarak kordonun insersiyon yerinin 1-2 cm distalinden 22 G gebelerde fetusun deðerlendirilmesidir. iðne ile girilmiþtir.

Kordosentezin korion biopsisi ve amniyosenteze Vakalardan gebelik haftasý ve kordosentez avantajlarý, gebeliðin ileri dönemlerinde de uygulanabilmesi ve endikasyonlarýna göre deðiþmekle birlikte 1-4 ml kan örneði oldukça kýsa sürede sonuç elde edilmesidir. alýnmýþ ve Ankara Üniversitesi Genetik Bölümü sitogenetik

laboratuarlarýnda kültür edilmiþ ve sitogeneetik tanýlar gerçekleþtirilmiþtir.

MATERYAL VE METOD1993-2000 yýllarý arasýnda Ankara Numune hastanesi

Kadýn Hastalýklari ve doðum Kliniði, Terminal Týp Merkezine müracaat eden ve kromozomal anomaliler açýsýndan yüksek risk BULGULAR: taþýyan toplam 50 vakaya kordosentez uygulanmýþtýr. Çalýþma grubumuzda kordosentez uygulanan 50 Giriþimden önce aileye kordosentez hakkýnda gerekli bilgiler vakadan 26' sýnda (% 52) sitogenetik sonuçlar normal olarak verilmiþ, tekniðin sýnýrlarý ve komplikasyonlarý açýklanmýþtýr. deðerlendirilmiþ ve gebelik normal saðlýklý doðum ile Ayrýca giriþimden önce ayrýntýlý bir USG yapýlmýþ, fetal sonlanmýþtýr. Vakalarýn 8' inde (% 16) kromozomal aberrasyon malformasyon varsa ortaya çýkarýlmýþtýr. (Tablo I:) saptanmýþtýr. 11'inde (%22) normal kromozom kuruluþu

ABSTRACTThe purpose in this study is to evaluate the results of cordocentesis which was applied in high risk obstetrical population

with the indication of rapid caryotyping. Our indications are as follows; % 50 abnormal USG and IUGR, % 20 abnormal maternal biochemistry and % 30 TORCH infections, advanced maternal age, multiple fetal loses and birth with anomaly. Among these, chromosomal aberrations were observed in % 16. In one case, abortion developed due to cordocentesis.Key Words: Cordocentesis, prenatal diagnosis, karyotip

PRENATAL TANI AMACIYLA UYGULADIÐIMIZ KORDOSENTEZ VE SONUÇLARI

Dr. Ferit Saraçoðlu, Dr. Bekir Sýtký Þaylý, Dr.Cemal Atalay

Ankara Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Kliniði, AÜ Týp Fakültesi Genetik Bölümü

Cordocentesis Applied for Prenatal Diagnosis and the Results

ENDÝKASYONLAR SAYI % I) USG ile saptanmýþ fetal

malformasyonlar

18 36

II) IUGR

7 14

III) Anormal maternal serum biyokimyasý

10 20IV) Diðer nedenler

1) Önceki gebelikte fetal anomali

8 16

2) Ýleri maternal yaþ

4 8

3) TORCH enf.

2 44) Multiple kayýplar + dengeli

translokasyon1 2

Tablo I: Çalýþma grubumuzdaki kordosentez endikasyonlarý

Page 15: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-657-

gözlenmesine ve 2'sinde (%4) hücre kültürünün baþarýsýz intrauterin ölüm oraný çok yüksektir ve otolize baðlý olarak olmasýna raðmen, USG ile multipl anomaliler saptanmasý otopsi materyalinde kromozom çalýþmalarý yapýlamamakta, nedeniyle teropötik abortus yaptýrýlmýþtýr. böylece gelecek gebelikler için genetik danýþma uygulamasý

imkansýz hale gelmektedir.

Bir vakada (% 2) þiddetli IUGR nedeniyle ölü doðum USG ile saptanan fetal anomalilerde, kromozom gerçekleþmiþ, baþka bir vakada ise (% 2) sitogenetik sonuçlar anomalisi görülme sýklýðý, ileri maternal yaþ veya anormal normal olup kordosenteze baðlý spontan abortus geliþmiþtir. maternal serum biyokimyasýna baðlý olarak ortaya çýkan riskli Vakalarýn 1' inde (% 2) ise hücre kültürü baþarýsýz olup gebelik gebeliklerden daha fazladýr. Çalýþmamýz kapsamýndaki USG ile normal saðlýklý bir doðum ile sonlanmýþtýr. saptanan 18 fetal anomali vakasýndan 4'ünde (%22)

kromozomal aberrasyon saptanmýþtýr.

Ý n g i l t e r e d e 1 9 8 5 - 1 9 9 0 y ý l l a r ý a r a s ý n d a malformasyonlu ve geliþme geriliði olan 1705 fetüste antenatal dönemde yapýlan karyotipleme sonucu 259 (% 15) vakada kromozom anomalisi saptanmýþtýr.(7)

Donner C. ve ark.'larý 421 anormal USG li vakayý kapsayan çalýþmalarýnda, vakalarýn % 9.5' inde kromozomal anomali tespit etmiþlerdir.(8) Yine Hollanda' da NS ve ark. konjenital anomaliler ve þiddetli IUGR nedeniyle 152 vakaya kordosentez uygulamýþlar ve kromozomal anomali oranýný % 8

TARTIÞMA olarak saptamýþlardýr.(9)Fetal kan örneklemesi, prenatal tanýda kullanýlan

invaziv yöntemlerden bir tanesidir. Fetal kan kalýtsal geçiþ Biz çalýþmamýzda USG ile tespit edilen fetal gösteren hastalýklarýn tanýsýnda kullanýlan sitogenetik, anomaliler, IUGR, anormal maternal kan biyokimyasi ve diðer biyokimyasal, genetik ve moleküler genetik teknikleri için ideal endikasyonlarla yaptýðýmýz 50 kordosentez vakasýnýn 8' inde bir biyolojik materyaldir. (%16) kromozomal anomali saptadýk. Bunlarýn 4' ünde USG ile

tespit edilen fetal anomaliler, 1' inde ileri maternal yaþ, 2' sinde Prenatal taný için endikasyonlarýn seçilmesi çok kromozomal anomalili kardeþ öyküsü, bir diðerinde ise

önemlidir. Biz endikasyonlarýmýzý kromozomal anomaliler anomalili doðum öyküsü nedeniyle kordosentez yapýldý. açýsýndan yüksek risk taþýyan obstetrik popülasyondan seçtik. TORCH enfeksiyonu, IUGR ve anormal maternal serum Endikasyonlarýmýzýn en büyük kýsmýný % 36 ile USG ile biyokimyasi nedeniyle kordosentez yapýlan 19 vakada ise saptanmýþ fetal anomaliler oluþturmuþtur. kromozom anomalisi tespit edemedik.

USG ile tespit edilen fetal anomalilerde beraberinde Kordosentez, hem hýzlý karyotiplenme imkaný kromozom anomalisi olup olmadýðý aranmalýdýr.(6) Anomalili saðlamasý hemde ileri gebelik dönemlerinde de uygulanabilmesi fetuslarda gebeliði sonlandýrmak amacýyla 2. trimestrde fetal nedeniyle, kromozomal anomalileri tespit etmek ve gelecek karyotipleme yapýlabileceði gibi, gecikilmiþ olgularda 3. gebelikler hakkýnda genetik danýþma imkanlarý saðlayabilmek trimestrde de uygulanmalýdýr. Ayný zamanda erken geliþen için yüksek riskli obstetrik popülasyonda uygulanabilecek IUGR' da da fetal karyotipleme yapýlmalýdýr, çünkü bunlarda güvenilir bir metoddur.

ENDÝKASYON KROMOZOMAL ANOMALÝUSG’ de fetal anomali

46 XX 42q-

Önceki doðumda 46 XX 5q+

46 XY q-

USG’ de fetal anomali

47 XY + E

USG’ de fetal anomali

45 XX - 6

USG’ de fetal anomali

47 XX +18

Anomalili doðum öyküsü

47 XY +E, 6p-

Kromozom anomalili kardeþ 46 XX / 47 XX +6Ýleri maternal yaþ Trizomi 21

Tablo II: Çalýþma grubumuzda saptanan kramozomal aberrasyonlar ve endikasyonlarý:

KAYNAKLAR

1- Fredo VJ, Adamsons KJ: Exchange transfusion inutero. Am J Obstet Gynecol 89:817, 1964.2- Hobbins JC, Mahoney MJ: Ýnutero diagnosis of haemoglobinopathies. Technique for obtaining fetal blood. New Eng J Med 290:

1065, 1974.3- Rodec CH, Campbell S. Umblical cord insertion as source of pure fetal blood for prenatal diagnosis. Lancet; :1244, 1979.4- Bang J, Bach JE, Trolle D: Ultrasound guided fetal intravenous transfusion for severe rhesus haemolytic disease Br. Med J 284:

373, 1982.5- Daffos F, Cappella - Pavlovsky M, Forestier F: Fetal blood sampling via the umblical cord using a needle guided by ultrasound.

Report of 66 cases. Pren. Diagn 3: 271, 19836- Nicolaides KH, Rodeck CH, Gosden CM: Rapid koryotyping in non - lethal fetal malformations. Lancet; :283, 19867- Aydýnlý K: Prenatal Tani ve Tedavi. Editör; Aydinli K, Ýstanbul: Perspektif yayin, 1. baski, 1; 318-319 - 19928- Donner C: Cordocentesis for rapid karyotype.Fetal diagn. Ther. 10(3); 192 - 9, 19959- Hollanden NS: Cordocentesis for rapid karyotyping in fetuses with congenital anomalies on severe IUGR Eur J Obstet Gynecol

Reprod Biol. 53; 183 - 7, 1994

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 656-657

Page 16: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-658-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 658-659

ABSTRACTOvarian pregnancy is a rare form of ectopic gestation, where the gestational sac is implanted within the ovary. Usually, it ends with rupture, which occurs before the end of the first trimester. It is difficult to distinguish from that of tubal ectopic pregnancy and hemorrhagic overian cyst. We present here three cases of ovarian pregnancies of which two were treated with conservative surgery by laparotomy, and one was laparoscopy. Key Words: Ovarian pregnancy, Conservative surgery, Ectopic Pregnancy

ÖZETOveryal gebelik gestasyonel kesenin overe implante olduðu nadir görülen bir ektopik gebelik formudur. Genellikle ilk trimesterin sonlarýna doðru rüptürle sonuçlanýr. Klinik tabloyu rüptüre tubal ektopik gebelik ve rüptüre overyal hemorajik kistten ayýrmak zordur. Biz burada ikisi laparatomi biri laparoskopi ile konservatif cerrahi uygulanmýþ 3 olgu sunuyoruz. Anahtar Kelimeler: Overyal gebelik, Konservatif cerrahi, Ektopik gebelik

GÝRÝÞ incelenmesi sonucunda, koryonik villus içeren trofoblastik doku Overyal gebelik ekstrauterin gebeliklerin en nadir tespit edildi.

görülen tipidir. Ýnsidansý 3600 ile 40.000 gebelikte 1 olarak bildirilmiþtir (1). Etyolojisi tam olarak tanýmlanamamýþtýr. OLGU 2Rahim içi araç kullanan ve daha önce pelvik enfeksiyon geçiren 25 yaþýnda gravidasý 3, paritesi 1 olan olgu son adet hastalarda daha sýk gözlenir. Overyal gebeliðin semptom ve tarihinden 8 hafta sonra þiddetli pelvik aðrý, vajinal kanama bulgularý ektopik gebeliðin herhangi bir tipine ve rüptüre þikayetleri ile hastanemize baþvurdu ve Tansiyon Arteryel: hemorajik kiste benzerdir. Erken tanýsý oldukça zordur. 110/70 mm/Hg, nabýz:80/dk olarak tespit edildi. Pelvik ve Hastalarýn büyük bir kýsmý hastaneye akut karýn tablosuyla abdominal muayenesinde serviks'in multipar vasýfta ve baþvurur, çoðunlukla laparatomi ile acil cerrahi uygulanýr. Son hareketlerinin aðrýlý, minimal vajinal kanama, uterusun zamanlarda overyal gebeliðin taný ve tedavisinde laparoskopi de normalden az iri, sol adnekste palpasyonla hassasiyet ve sað kullanýlmaktadýr (2). adneks serbest olarak tespit edildi. Hemoglobin: 9.1 g/dl,

hemotokrit : %27, idrarda gebelik testi müspet olarak tespit OLGU 1 edildi. Transvajinal ultrasonografide sol over içerisinde 38x34

32 yaþýnda, gravidasý 3, paritesi 3 olan olgu son adet mm heterojen kitle, yaygýn batýn içi serbest sývý mevcuttu ve tarihinden 6 hafta sonra bulantý, kusma, akut pelvik aðrý intrauterin gebelik izlenmedi þikayetleri ile hastanemize baþvurdu. Altý yýldýr rahim içi araç (Resim 1). kullanan hastada daha önce geçirilmiþ pelvik enfeksiyon öyküsü yoktu. Baþvuru anýndaki vital bulgularý; Tansiyon Arteryel: 90/50 mm/Hg, Nabýz: 98/dk olarak tespit edildi. Pelvik ve abdominal muayenesinde; rutin laboratuvar testleri normal, idrarda gebelik testi pozitif olarak bulundu. Transvajinal ultrasonografisinde muhtemel sol over kaynaklý 28x20 mm boyutlarýnda heterojen kitle , batýn içi yaygýn serbest sývý tespit edildi ve endometrium kalýnlýðý 14 mm olarak ölçüldü. Taný ve tedavi amaçlý laparatomi uygulandý. Laparatomi esnasýnda batýn içinde yaklaþýk 1500 cc serbest kan mevcuttu. Uterus, bilateral tüp ve sað over normal görünümde idi, sol overde aktif olarak kanayan rüptüre 3 cm boyutunda, makroskopik olarak ektopik gebeliði düþündüren görünüm mevcuttu. Konservatif yaklaþým planlanarak, sol overdeki kitle wedge rezeksiyon ile çýkartýldý ve over doku primer olarak onarýldý. Hasta postoperatif 4. günde taburcu edildi. Çýkartýlan kitlenin histopatolojik olarak

OVERYAL GEBELÝKTE KONSERVATÝF CERRAHÝ:ÜÇ OLGU SUNUMU

Dr. Serdar DÝLBAZ, Dr.Bekir KATAS, Dr.Berna DÝLBAZ, Dr.Seda Güvendað GÜVEN,

Dr.A.Akýn Sivaslýoðlu, Dr.Orkun TANSSK Ankara Doðumevi ve Kadýn Hastalýklarý Eðitim Hastanesi

Conservative Surgery in Ovarian Pregnancy: Case Report

Page 17: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-659-

Taný ve tedavi amaçlý laparatomi uygulandý. TARTIÞMAGözlemde batýn içinde 1300 cc serbest kan mevcuttu, uterus, Overyal gebeliðin erken tanýsý zordur. Etyolojide rahim içi araç bilateral tüpler ve sað over normal görünümde idi. Sol overde ile olan iliþkisi tam olarak açýklanamamýþtýr (9,10). Sadece 60x30 mm hematom ile çevrelenmiþ, 2,5 cm boyutunda birinci olgu da rahim içi araç kullanýmý mevcuttu. Abdominal makroskopik görünümü ektopik gebelik ile uyumlu heterojen aðrý, amenore, vajinal kanama gibi bulgular ektopik gebeliðin kitle mevcuttu. Kitle wedge rezeksiyon ile çýkarýldý ve over diðer tiplerinde de gözlenir (3). Overyal gebeliklerde primer olarak onarýldý. Olgu postoperatif 4. günde taburcu trofoblastik hücreler, overyal dokuya yerleþmeye 6. günde edildi. Çýkarýlan materyalin histopatolojik incelemesinde baþlar ve overyal arterin invazyonu, over kapsülünün rüptürü koryonik villus ve trofoblastik doku tespit edildi. ortalama 40. günde gerçekleþir ve bunun sonucunda da hastada

hemoperitoneum bulgularý ortaya çýkar. (4). Overyal OLGU 3 gebeliklerde batýn içi kanama miktarý ortalama 885 ml olarak 30 yaþýnda gravidasý 2, paritesi 1 olan olgu son adet tarihinden 6 bildirilmiþtir (5). Hastalar çoðunlukla akut karýn semptom ve hafta sonra vajinal kanama þikayeti ile hastanemize baþvurdu. bulgularý ile hastaneye baþvururlar. (6). Rüptüre overyal Vital bulgularý ve laboratuvar deðerlendirmeleri normal olarak gebelik tanýsý koyulan olgulara öncelikli olarak cerrahi tespit edildi. Ýdrarda gebelik testleri müspet bulundu. Pelvik ve planlanýr. Olgunun yaþý, fertilite durumu göz önünde abdominal muayenede serviks multipar vasýfta, uterus bulundurularak konservatif cerrahi uygulanabilir (8). Geçmiþte normalden iri, sað adneksiyal bölgenin hassas, sol adneksiyal taný ve tedavi amaçlý çoðunlukla laparatomi uygulansada bölgenin normal olduðu tespit edildi. Transvajinal günümüzde laparoskopi de kullanýlmaktadýr (7). Konservatif ultrasonografide sað over lokalizasyonunda 25x20 mm cerrahi gestasyonel kesenin wedge rezeksiyonla çýkarýlmasý boyutlarýnda gestasyonel kese ile uyumlu görünüm mevcuttu þeklinde uygulanýr. Seinera ve arkadaþlarý 12 yýllýk süre ve kese içerisinde fetal kalp atýmý müspet, CRL: 3 mm olan içerisinde laparoskopi ile konservatif olarak opere edilen 8 olgu embriyo tespit edildi. Douglasta minimal sývý mevcuttu. Taný ve bildirmiþlerdir (11). Rüptüre olmamýþ overyal gebelik tedavi amaçlý laparoskopi planlandý. Laparoskopik gözlemde olgularýnda konservatif tedavi amaçlý methotreksat ve sað over üzerinde 2,5 cm çapýnda kistik yapý, sol over, bilateral prostoglandin uygulamasýda bildirilmiþtir (12). Bizim tüplerin normal görünümde, uterus'un normalden az iri olduðu olgularýmýzda konservatif cerrahi parsiyel rezeksiyon, ve douglasta minimal serbest kan olduðu gözlendi. Kistik yapý rekonstrüksiyon ve bipolar koterizasyon þeklinde üzerine eksizyon yapýldý ve embriyo gözlendi. Ektopik gebelik uygulanmýþtýr.eksize edildikten sonra bipolar koter ile hemostaz saðlanarak iþleme son verildi. Hasta postoperatif 2. günde taburcu edildi. Overyal gebelik çok nadir olarak görülen bir ektopik Çýkarýlan materyalin histopatolojik incelemesi overyal gebelik gebelik tipidir ve taný koyulduðunda genellikle acil cerrahi ile uyumlu olarak rapor edildi. giriþim gerektirir. Olgularýn fertilite isteði ve yaþý göz önünde

bulundurularak konservatif cerrahi uygulanabilir.

KAYNAKLAR1- Raziel A,Golan A. Primary overyal pregnancy succesfully treated with Methotrexate (letter). Am J Obstet Gynecol 1993; 169;

1362-1363.2- Erenus M, Gokaslan H, Ozer K. Succesful laparoscopic treatment of a ruptured primary overyal pregnancy. J Am Assoc Gynecol

Laparosc 2002; 9: 87-88.3- Sidek S, Lai SF, Lim Tan SK. Primary overyal pregnancy. Current diagnosis and management. Singapore Med J 1994; 35: 71-75.4- Ercal T, Cinar O, Mumcu A, Lacin S, Erdener O. Overyal pregnancy; Relationship to an Intrauterine Device. Aust NZ J Obstet

Gynaecol 1997; 37(3); 362. 5- Grimes HG, Nosal RA, Gallagher JC. Overyal pregnancy: A series of 24 cases. Obstet Gynecol 1983; 61: 174-180.6- Gaudoin Mr,Coulter KL, Robins AM, Verghese A, Hanretty KP. Is the incidence of overyal ectopic pregnancy increasing? Eur J

Obstet Gynecol Reprod Biol 1996; 70: 141-3.7- Carter JE, Ekuan J, Kallins GJ. Laparoscopic diagnosis and excision of intact overyal pregnancy. A case report. J Reprod Med

1993; 38: 962-966.8- Rock JA, Damario MA. Ectopic pregnancy. In Rock JA, Thompson JD, eds. Te linde' s Operative Gynecology. Philadelphia:

Lippincott-Raven, 1997: 520-3.9- Tatum HJ, Schmidt FH. Contraceptive and sterilisation practices and extrauterine pregnancy: A realistic perspective. Fertil Steril

1977; 28: 407-421.10- Ory HW, The Women's Health Study. Ectopic Pregnancy and Ýntrauterine contraceptive devices: New Perspectives. Obstet.

Gynecol 1981; 57: 137-144.11- Seiners P, DiGregorio A, Arisio R, Decko A, Crana F. Overyal pregnancy and operative laparoscopy: report of eight cases. Hum

Reprod 1997; 12: 608-610.12- Koike H, Chuganji Y, Watanabe H, Kaneko M, Noda S, Mori N. Conservative treatment of overyal pregnancyby local

prostoglandin F2á injection, (Letter). Am J Obstet Gynecol 1990;163:696

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 658-659

Page 18: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-660-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 660-666

ABSTRACTThere is increasing trend of cesarean rate in every country. Some of the physicians thinks that elective cesareans are

clinically unjustifible however some of the physicians accepts it normal in their medical practice. In the present study we administered various personality tests to comment on their decisions. According to the results score of the patients wants to be delivered by cesarean or vaginally was not statistically different . There were also no correlation about the decision of the patients and the educational levels. Only half of the patients wants to be delivered by cesarean got the decision by herself.Key words: vaginal delivery, cesarean section

GÝRÝÞCerrahi doktorlarýn gerekliliðine inandýðýnda ve genel gebeliði olduðu, hangi yöntemle doðum yapmak istediði,

týbbi uygulamalara uygun olduðunda yapýlan bir iþlemdir. belirttiði yöntemi hangi sebeple istediði, bu yönteme ne zaman Doðum hekimliðinde de uzun yýllardýr komplikasyonsuz bir karar verdiði, önceki doðumunu hangi yöntemle gerçek-gebelikte sezaryen yapmak uygun bulunmamakta ve hastalarýn leþtirdiði, sezaryen yöntemi konusunda bilgisi, ayrýca sezaryen bu yöndeki istemleri çoðunlukla reddedilmektedir ( 1) . Ancak ile doðum yapmak isteyen gebelere yönelik olmak üzere, bu son yýllarda hem hastalarda hem de doktorlarda sezaryen ile yöntemi tercih etmesini etkileyen faktörleri içeren sorular doðum yapma eðiliminde artýþ görülmektedir (2-4). Doktor yöneltilerek bilgi toplamak amaçlanmýþtýr.hanýmlarýn kendileri bile çoðunlukla elektif sezaryeni seçmektedir (5). Ülkemizde istatistiki bir veri olmamakla MATERYAL ve METODbirlikte gebelerin eðitim düzeyleri yükseldikçe sezaryen ile Ankara Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesinde doðum sýklýðýnýn arttýðý izlenimi bulunmaktadýr. Yapýlan Nisan 2004- Mayýs2005 tarihleri arasýnda Kadýn Hastalýklarý ve sezaryen çoðunlukla yeni bir sezaryene aday bir kadýn Doðum Polikliniði'ne izlenmek üzere baþvuran gebeler yaratmaktadýr. Ülkemizde sezaryen ile gerçekleþen doðumlar araþtýrma kapsamýna alýnmýþtýr. Nisan 2004- Mayýs2005 hakkýnda kesin sayýsal veri bulunmamakla birlikte, 1998 tarihleri arasýnda polikliniðe baþvuran gebelerden normal verilerine göre %13,9 oranýnda sezaryen ile doðum doðum ya da sezaryenle doðumu isteyenler arasýndan rastgele bildirilmektedir.Ancak ülkemizde bölgeler arasýnda anlamlý seçilen 96 tanesi çalýþmaya alýnmýþtýr. Araþtýrmaya katýlmak farklar bulunmaktadýr.Batý bölgesinde %21.9, doðu bölgesinde isteyen gebelere Kiþisel Bilgi Formu, Bilgi Formu ve Rotter %5.7 oranýnda veriler bulunmaktadýr ( 6). Denetim Odaðý Ölçeði uygulanmýþtýr (7) . Araþtýrma esnasýnda

baþvuran gebelerden , normal doðum yapmak isteyen 48 gebe ve Bu çalýþmanýn amacý, gebelerden normal doðum ile sezaryen ile doðum yapmak isteyen 48 gebe olmak üzere toplam

sezaryen doðumu tercih edenler arasýnda denetim odaðý 96 gebe araþtýrma grubumuzu oluþturmuþtur. algýlamalarý yönünden fark olup olmadýðýný ortaya koymaktýr. Ayrýca gebelerin normal ve sezaryen doðumu tercih etmeleri ile, Bu araþtýrmada bilgi toplama amacýyla üç araçtan eðitim düzeyi, yaþ, sosyal güvence, çalýþýp çalýþmadýðý yararlanýlmýþtýr. Bunlardan birincisi,Kiþisel “Bilgi Formu”, deðiþkenleri arasýndaki iliþkiler incelenmiþtir. Bunlarýn yanýnda ikincisi, “Bilgi Formu”, üçüncüsü “Rotter Denetim Odaðý gebelere; söz konusu gebeliðinin planlý olup olmadýðý, kaçýncý Ölçeði” dir.

NORMAL DOÐUM ve SEZARYEN ÝLE DOÐUM YAPMAK ÝSTEYEN GEBELERÝNDENETÝM ODAÐI ve BAZI DEMOGRAFÝK DEÐÝÞKENLER BAKIMINDAN

KARÞILAÞTIRILMASI

Dr. Ferit SARAÇOÐLU, Psikolog E.Mücella KARTOÐLUAnkara Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Kliniði

ÖZETTüm dünyada hastalarýn sezaryenle doðum isteminde artma görülmektedir. Bu istemi doðru karþýlayan doktorlar kadar

sadece hastanýn istemine baðlý kalmanýn uygun olmayacaðýný savunan görüþlerde bulunmaktadýr . Sunulan çalýþmada polikliniðe baþvuran gebelerden normal doðum yapmak isteyen 48 gebe ve sezaryen ile doðum yapmak isteyen 48 gebe seçilerek bunlara Kiþisel Bilgi Formu, Bilgi Formu ve Rotter Denetim Odaðý Ölçeði testleri uygulanmýþtýr. Normal doðum yapmak isteyen gebeler ile sezaryen doðum yapmak isteyen gebelerin RDOÖ puanlarý ortalamalarý ve denetim odaðý algýlamalarý bakýmýndan istatistiksel olarak anlamlý bir fark bulunmamýþtýr. Yine normal ve sezaryen ile doðum yapmak isteme durumlarý ile eðitim düzeyi arasýnda da iliþki bulunmamaktadýr. Hastalarýn yaklaþýk yarýsý bu kararý kendisi vermemektedir. Anahtar Kelimeler : Normal doðum, sezaryen.

Comparison of Rotter Focus Controll of Central Scale and Demographic Variants of PregnantsWomen who Want Vaginally Delivery and Cesarean Section

Page 19: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-661-

1-Kiþisel Bilgi Formu:Araþtýrma grubundaki gebelerin bazý özelliklerini

belirlemek amacýyla,araþtýrmacý tarafýndan geliþtirilen bu formda, gebenin adý, soyadý, eðitim düzeyi, yaþý, mesleki durumu,sosyal güvencesi ile ilgili sorular bulunmaktadýr.

2-Bilgi Formu:Bu formda gebenin, söz konusu gebeliðinin planlý

olup olmadýðý, kaçýncý gebeliði olduðu,hangi yöntemle doðum yapmak istediði, belirttiði yöntemi hangi sebeple istediði, bu yönteme ne zaman karar verdiði, önceki doðumunu hangi yöntemle gerçekleþtirdiði, sezaryen yöntemi konusundaki bilgisi,ayrýca sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebelere yönelik olmak üzere; bu yöntemi tercih etmesini etkileyen faktörleri içeren sorular bulunmaktadýr.

Bu bölümde önce normal doðum ve sezaryen ile 3-Rotter Denetim Odaðý Ölçeði. doðum yapmak isteyen gebelerin RDOÖ' den aldýklarý puanlar Rotter tarafýndan geliþtirilen ve Ek-3'te verilen bu bakýmýndan karþýlaþtýrýlmasý verilmektedir. (Tablo II).

ölçek 29 maddeden oluþmakta ve bireylerin genellenmiþ kontrol beklentilerini içsellik-dýþsallýk boyutu üzerinde belirlemeyi amaçlamaktadýr. Her madde iki tercihten birini seçmeyi gerektiren cevaplama türünde ikiþer seçeneði kapsamaktadýr. Örneðin; (2a) Ýnsanlarýn yaþamýndaki mutsuzluklarýn çoðu biraz da þanssýzlýklarýna baðlýdýr. (2b) Ýnsanlarýn talihsizlikleri yaptýklarý hatalarýn sonucudur gibi. Altý madde ölçeðin amacýný gizlemek için yerleþtirilmiþtir. Diðer 23 maddenin dýþsallýk boyutu yönündeki seçenekleri 1'er puanla deðerlen-dirilmektedir. Böylece ölçek puanlarý 0-23 arasýnda deðiþmekte ve yükselen puan dýþ kontrol odaðý inancýnýn artmasýna iþaret Normal doðum yapmak isteyen gebeler ile sezaryen etmektedir. doðum yapmak isteyen gebelerin RDOÖ puanlarý ortalamalarý

arasýnda fark istatistiksel olarak anlamlý bulunmamýþtýr. Buna Verilerin analizinde, araþtýrma grubundaki normal göre normal doðum isteyen ve sezaryen doðum isteyen

doðum yapmak isteyen ve sezaryen yöntemi ile doðum yapmak gebelerde denetim odaðý algýlamalarý bakýmýndan fark yoktur. isteyen gebelerin RDOÖ puanlarý “t” testi ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Gebelerin normal ve sezaryen ile doðum yapmak isteme Ayrýca gebelerin normal doðum ve sezaryen ile doðum isteme durumlarý ile eðitim düzeyi arasýndaki iliþkinin 2x3 x² testi durumlarý ile eðitim düzeyi, yaþ, meslek, çalýþýp çalýþmadýðý, analiz sonuçlarý Tablo III' de verilmektedir. sosyal güvence arasýndaki iliþkiler incelenmiþtir. Normal doðum veya sezaryen ile doðum isteme durumu ile eðitim düzeyi Buna göre normal doðum ve sezaryen ile doðum arasýndaki iliþki 2x3 x² testi ile yaþ ve çalýþýp çalýþmama durumu isteme durumu ile yaþ deðiþkeni arasýndaki iliþki anlamlý deðiþkenleri arasýndaki iliþki 2x3 ve 2x2 x² testi ile analiz deðildir ( Tablo IV). edilmiþtir. Sosyal güvence bakýmýndan istatistik analizde Kolmogorov-Smirnov ( D ) testi uygulanmýþtýr. Ýstatistik Gebelerin normal doðum ya da sezaryen ile doðum analizde 0.05 anlamlýlýk düzeyi benimsenmiþtir. isteme durumu ile çalýþýp çalýþmama durumu deðiþkeni

arasýndaki iliþki 2x2 x² testi ile analizi sonucunda anlamlý bir BULGULAR iliþki bulunamamýþtýr (Tablo V).

Çalýþmaya katýlan 96 gebenin özelliklerine bakýldýðýnda yaþ ortalamasý 27.17 yýl, yaþ aralýðý ise 18 ile 40 arasýnda deðiþmektedir (Tablo 1 ) . Bunlarýn %41'i çalýþmakta, %23'ü ilkokul, %15'i ortaokul, %24'ü lise, %39'u yüksek okul veya üniversite mezunudur. %44'ü SSK, %25'i Emekli Sandýðý, %15'i Yeþil kart %11'i Bað-Kur'lu, %5'inin ise herhangi bir sosyal güvencesi bulunmamaktadýr.

GEBE SAYISI

%

Ýlkokul 22 23Ortaokul 14 15Lise 23 24

EÐÝTÝM DÜZEYÝ Yüksek Okul

37

39

18-24

37

39

25-32

37

39 YAÞ

33-40

22

23SSK

42

44Emekli Sandýðý

24

25Yeþil Kart

14

15Bað-Kur 11 11

SOSYAL

GÜVENCEYok 5 5Çalýþýyor 39 41MESLEKÝ

DURUM Çalýþmýyor 57 59

Tablo I. Normal doðum ve sezaryen isteyenlerin kiþisel özellikleri

Normal Doðum 48

9.41

2.36

N X SS t

Tablo II. Normal doðum ve sezaryen isteyenlerin RDOÖ den aldýklarý puanlar

P> .05

Ýstediði doðumYöntemi

Doðum

Eðitim Düzeyi Ýstediði Doðum N Ýlköðretim

Lise Yüksek Okul

Yöntemi

Üniversite Normal Doðum 48

23

10

15

Sezaryen Doðum 48

13

13

22Toplam 96

36

23

37

Tablo III. Normal doðum ve sezaryen isteyenlerin eðitim durumlarý

Sd=2 x²=4.46 P> .05

Page 20: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-662-

Sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebelerden %75'i gebeliðinin planlý olduðunu %17'si plansýz olduðunu belirtmiþ, %8'i ise planlý ya da plansýz olduðu konusunda bilgi vermemiþtir (Tablo VIIb) . %8'inin gebeliðini planlý ya da plansýz olarak belirtmemesi belki de gebeliðinin planlý olmadýðý ama istenmeyen gebelik anlamýna da gelmediði için bilinçli olarak yanýtsýz býrakmýþ olabileceði düþünülmektedir. Normal doðum yapmak isteyen gebelerin söz konusu gebeliði, %50'sinin ilk gebeliði, %40'ýnýn ikinci gebeliði ve %8'inin ise beþinci gebeliðidir (Tablo VIIIa). Sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebelerin ise %46'sýnýn ilk gebeliði, %38'inin ikinci gebeliði, %10'unun üçüncü gebeliði, %2'inin dördüncü gebeliði %2'inin beþinci gebeliði ve %2'inin yedinci gebeliðidir (Tablo VIIIb).

Gebelerin normal doðum ya da sezaryen ile doðum isteme durumu ile sosyal güvence deðiþkeni arasýndaki iliþki .05 düzeyinde anlamlý bulunamamýþtýr (Tablo VI) . Ýstatistik analizde teorik frekanslar 5'den az olduðundan x² testi yerine Kolmogorov-Smirnov (D) testi uygulanmýþtýr. Normal ve sezaryen doðum isteyen gebelere bilgi formunda yöneltilen sorulara göre normal doðum yapmak isteyen gebelerin söz konusu gebeliðinin planlý olup olmadýðý sorusuna %71'i gebeliðinin planlý olduðunu %25'i plansýz olduðunu belirtmiþtir (Tablo VIIa).

Ýstenilen Doðum Yöntemi

Sosyal Güvence

Yeþil Kart

SSK

Emekli Sandýðý

Bað-kur

Yok N

Normal Doðum

8

25

9

3

3 48Sezaryen Doðum

6

17

15

8 2 48Toplam

14

42

24 11 5 96

Tablo VI. Normal doðum ve sezaryen ile doðum yapmak isteme durumu ile sosyal güvence deðiþkeni arasýndaki iliþki

K=1.36 D=0.209 P>.05

Normal Doðum Ýsteyen Gebeler %Gebeliði Planlý

34

71

Gebeliði Plansýz

12

25

Yanýtsýz

2

4

Toplam 48 100

Tablo VII a. Normal doðum yapmak isteyen gebelerin sözkonusunu gebeliðinin planlý olup olmadýðýna iliþkin sonuçlar

Sezaryen Doðum Ýsteyen Gebeler %Gebeliði Planlý

36

75

Gebeliði Plansýz

8

17Yanýtsýz

4

8

Toplam 48 100

Tablo VIIb. Sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebelerin söz konusu gebeliðinin planlý olup olmadýðýna iliþkin sonuçlar

Bu Kaçýncý Gebeliðiniz? %Birinci Gebelik 24 50Ýkinci Gebelik 19

40

Üçüncü Gebelik 1

2

Dördüncü Gebelik 0

0Beºinci Gebelik 4 8Toplam 48 100

Normal Doðum Yapmak Ýsteyen Gebeler

Tablo VIIIa. Normal doðum yapmak isteyen gebelerin kaçýncý gebeliði olduðuna iliþkin sonuçlar

Bu Kaçýncý Gebeliðiniz?

%Birinci Gebelik 22

46

Ýkinci Gebelik 18

38Üçüncü Gebelik 5

10Dördüncü Gebelik 1

2Beþinci Gebelik 1

2Altýncý Gebelik 0

0Yedinci Gebelik 1 2Toplam 48 100

Sezaryen Ýle Doðum Ýsteyen Gebeler

Tablo VIIIb. Sezaryen doðum yapmak isteyen gebelerin kaçýncý gebeliði olduðuna iliþkin sonuçlarý

Normal Doðum Tercih Nedeni %Ameliyat Korkusu 4

8

Saðlýklý Olmasý 18

38Kolay Olmasý 6

13

Doðal Olmasý 14 29Eþinin Ýsteði 1

2Cevapsýz 5 10Toplam 48 100

Tablo IX a. Normal doðum yapmak isteyen gebelerin bu yöntemi hangi sebeple istediðine iliþkin sonuçlarý

YAÞ Ýstenen doðum Yöntemi 18-24 25-32 33-40 NNormal Doðum

22

17

9

48

Sezaryen Doðum

15

20

13

48

Toplam

37

37

22 96

Tablo IV. Gebelerin normal doðum ve sezaryen ile doðum isteme durumu ile yaþ deðiþkeni arasýndaki iliþki

Sd=2 x² =2.29 P>.05

Çalýþýp Çalýþmama Durumu

Tablo V. Normal doðum ve sezaryen ile doðum isteme durumu ile çalýþýp çalýþmama durumu deðiþkeni arasýndaki iliþki

Sd=1 x²=0.70 P> .05

Ýstenen DoðumYöntemi

Normal DoðumSezaryen Doðum

Çalýþýyor Çalýþmýyor

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 660-666

Page 21: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-663-

Gebelere tercih ettikleri yöntemi hangi nedenlerle istediðine iliþkin sorular yöneltilmiþ ve kendi ifadeleri ile belirtmeleri istenmiþtir. Belirtilen ifadeler normal doðumu tercih edenler için dört ana baþlýkta toplanmýþtýr. %38'i 'saðlýklý olduðu' nu, %29'u 'doðal olduðu' nu, %13'ü 'kolay olduðu' nu, %8', 'ameliyat korkusu'nu ifade etmiþlerdir. Bunlardan %10'u herhangi bir yanýt vermemiþtir (Tablo IXa ). Sezaryen doðumu tercih edenlerin ifadeleri ise 6 ana baþlýkta toplanmýþtýr. %23'ü önceki doðumu sezaryen olduðu için, %35'i doktor önerisi, %19'u normal doðumdan korktuðu için, %6'sý saðlýklý olduðu için, %10'u kolay olduðu için, %2'i sancýsýz olduðu için þeklinde ifadelere yer vermiþlerdir (Tablo IX b ).

Normal doðum yapmak isteyen gebelerin önceki doðumu hangi yöntemle gerçekleþtirdiðine iliþkin soruya %44'ü normal doðum, %2'i sezaryen doðum olarak yanýt vermiþtir. %54'üi ise soruyu yanýtsýz býrakmýþtýr. Daha önce %50'si bu gebeliðinin ilk gebelik olduðunu belirtmiþti. Buradan %4'ünün bu soruyu yanýtsýz býraktýðýný söyleyebiliriz (Tablo XI a ).

Sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebeler önceki doðumunu %33'ü sezaryen doðum, %21'i normal doðum olarak yanýtlamýþtýr. Bu soruya %46'sý yanýt vermemiþtir. Daha önce %46'sý bu gebeliðinin ilk gebelik olduðunu belirtmiþti. %38'i ise bu gebeliðinin ikinci gebeliði olduðunu belirtmiþti. %33'ü ilk doðumunu sezaryen ile yapmýþ, ve kalan %5'lik grup i ise ilk doðumlarýný normal doðum yapmýþ olmalarýna raðmen ikinci doðumlarýný sezaryen ile yapmak yönünde karar vermiþlerdir . %21'lik bir oran ise ilk doðumunu normal yapmýþ, ikinci

Normal doðum yapmak isteyen gebelerin bu yönteme doðumunu ise sezaryen olarak tercih etmiþtir (Tablo XIb)ne zaman karar verdiði %48'si tarafýndan gebelikten önce, %29'u tarafýndan ise gebe kaldýðý zaman þeklinde yanýtlamýþtýr. %23'ü ise yanýt vermemiþtir (Tablo Xa). %48 gibi önemli bir oranýn hem normal doðumu tercih etmesi hem de bu yönteme gebelikten önce karar vermesi bu grubun kararlýlýðýnýn bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebelerden %29'u bu yönteme gebelikten önce, %54'ü gebe kaldýðýnda karar verdiðini ifade etmiþtir. %17'si ise yanýt vermemiþtir (Tablo X b ). %54 gibi önemli bir oranýn sezaryen doðumu gebe kaldýðýnda tercih etmesi, gebelikten önce doðum yöntemine iliþkin ilgisinin olmadýðýný göstermektedir diyebiliriz.

Belirttiði Yönteme Ne Zaman Karar Verdi? N %Gebe Kaldýðýnda 14

29

Gebelikten Önce 23

48Cevapsýz 11

23

Toplam 48 100

Tablo X a. Normal doðum yapmak isteyen gebelerin bu yönteme ne zaman karar verdiðine iliþkin veriler

Belirttiði Yönteme Ne Zaman Karar Verdi? N %Gebe Kaldýðýnda 26 54Gebelikten Önce 14 29Cevapsýz 8 17Toplam 48 100

Tablo X b. Sezaryen doðum yapmak isteyen gebelerin bu yönteme ne zaman karar verdiðine iliþkin veriler

Önceki Doðum Yöntemi N %Sezaryen Doðum 1

2

Normal Doðum 21

44Cevapsýz 26

54

Toplam 48 100

Tablo XI a. Normal doðum yapmak isteyen gebelerin önceki doðumu hangi yöntemde gerçekleþtirdiðine iliþkin sonuçlarý

Önceki Doðum Yöntemi N %Sezaryen Doðum 16

33

Normal Doðum 10

21Cevapsýz 22

46

Toplam 48 100

Tablo XI b. Sezaryen doðum yapmak isteyen gebelerin önceki doðumu hangi yöntemle gerçekleþtirdiðine iliþkin veriler

Sezaryen Doðumu Tanýmlayabilir misiniz? N %Ameliyatla Doðum 20

42

Bilmiyor 2

4Cevapsýz 26

54

Toplam 48 100

Tablo XII a. Doðum yapmak isteyen gebelerin sezaryen ile doðum yöntemi hakkýndaki bilgilerine iliþkin sonuçlar

Sezaryen Doðumu Tanýmlayabilir misiniz? N %Acýsýz Doðum 3 6Ameliyatla Doðum 35 73Bilgim yok 1 2Rahat ve Saðlýklý Doðum 2 4Cevapsýz 7 15Toplam 21 100

Tablo XII b. Doðum yapmak isteyen gebelerin sezaryen yöntemi hakkýndaki bilgilerine iliþkin veriler:

Sezaryen Doðum Tercih Nedeni N %Doktor Önerisi 17

35

Kolay Olmasý 5

10Normal Doðum Korkusu 9

19

Önceki Doðumun Sezaryen Olmasý 11

23Saðlýklý Olmasý 3

6Sancýsýz Olmasý 1 2Cevapsýz 2 4Toplam 48 100

Tablo IXb. Sezaryen doðum yapmak isteyen gebelerin bu yöntemi hangi sebeple istediðine iliþkin veriler

Page 22: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-664-

Normal doðum yapmak isteyen gebelerin sezaryen ile kýsmýný oluþturmaktadýr. Gebelerin doktor önerisi dýþýnda doðum yöntemi hakkýndaki bilgileri soruþturulduðunda, %42'ü sezaryen ile doðum yapmak istemelerinde etkili olan sebeplerin “ameliyatlý doðum”, %4'i “bilmiyorum” þeklinde ifade etmiþ, ortaya çýkarýlmasý amaçlanmýþtýr. Aðrý ve muayene korkusunun %54'si ise bu soruyu yanýtsýz býrakmýþtýr. %54 gibi önemli bir (%29) sezaryen ile doðumu tercih etmede önemli oranda etkili oranýn soruyu yanýtlamamýþ olmasý sezaryen ile doðum olduðunu söyleyebiliriz. Birden çok seçeneklerde de aðrý ve hakkýnda hiçbir bilgisi olmadýðýný ya da belki en doðrusu bu muayene korkusunun belirtildiði göz önüne alýnmalýdýr. Bir yöntemi ifade edemiyor olmasý þeklinde yorumlayabiliriz baþka önemli etken ise %14'lük bir oranda belirtilen 'eþimin (Tablo XII a ) . Sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebeler, isteði' seçeneðidir. Doðum yöntemi tercihinde eþlerin tercihinin sezaryen ile doðum yöntemini %73'ü 'ameliyatlý doðum', %6'sý de etkili olduðunu söyleyebiliriz. Aðrý ve muayene korkusu ve 'acýsýz doðum', %4'ü 'rahat ve saðlýklý doðum', %2'si 'bilgim yok' doðum sonrasý organ bozulmasý olacaðý düþüncesi (%10) oraný þeklinde yanýtlamýþtýr. %15'i ise bu soruyu yanýtsýz býrakmýþtýr da önemlidir. Zira bu seçenekler birden çok seçeneklerde de ayrý (Tablo XII b ). ayrý belirtilmiþtir.

YORUMPek çok ülkede 1970'lerde sezaryen ile gerçekleþen

doðumlarýn tüm doðumlar içindeki oraný %5 civarýndayken 2000 li yýllara gelindiðinde bu oran %20-25'lere yükselmiþtir. Bu artýþýn ne kadarýnýn elektif sezaryenlere baðlý olduðu tam olarak bilinmemekle birlikte elektif ve mükerrer sezaryenlerin önemli bir yer tuttuðu kolayca söylenebilir.

Günümüzde bir bölüm hastanýn doðumlarýný sezaryenle yapma isteði hekimlerin kendilerini bu isteme uymasý gereken teknisyenler þeklinde düþünmelerine neden olmaktadýr. Ancak bu þekilde düþünmek yerine hekimler kendilerini karar mekanizmasýnýn bir parçasý þeklinde görmelidirler. Proflaktik ya da isteme baðlý sezaryenler artýk günlük pratiðin bir parçasý olarak kabul edilmelidir. Yapýlmasý gereken hastaya ameliyat ve anestezi konusunda detaylý bilgilerin verilerek seçim yapmasýný kolaylaþtýrmak ve aydýnlatýlmýþ onam belgesinin almaktýr. ( 8 )

Kadýnlarýn bir bölümü yaþadýklarý veya duyduklarý zor ya da operatif doðumlar (forseps, vakum vb) , doðumda fetus ya da annenin zedelenmesi, beyin harabiyeti vb. nedenlerle sezaryenle doðurmayý istemektedir. (9,10 ) Sunulan çalýþmada ve Al-Mufti ve arkadaþlarýnýn Londra'da çalýþan bayan doðum

Sezaryen ile doðum yapmak isteyen gebelerin bu hekimleri arasýnda yaptýðý araþtýrmalarda; doktorlarýn %31'inin yöntemi istemesini etkileyen faktörler ise altý ana baþlýkta elektif sezaryenle doðum yapmak istediklerini ortaya toplanmýþtýr. Ancak faktörlerden bir kaçýnýn birlikte etkili koymuþtur. Bayan doðumcularýn %80i bu istemlerinin nedeni olduðu belirtildiðinden birden fazla seçenekler ayrý ayrý olarak perineye hasar olmasýný engellemek olduðunu baþlýklar halinde sunulmuþtur. Tablo XIII.'de görüldüðü üzere söylemiþtir. (11 ) %38'i “doktor önerisi”, %33'ü “aðrý ve muayene korkusu”nu belirtmiþlerdir. %13'ü “eþinin isteði”, %8'i “aðrý ve muayene Hastalar literatürdeki diðer çalýþmalarda da sezaryeni korkusu ve doðum sonrasý organ bozulmasý” olacaðý endiþesi ile tercih etmelerinin en önemli nedenlerinin epizyotemiyi sezaryen doðumu tercih ettiklerini belirtmiþlerdir. %2'i engellemek, uzun ve aðrýlý eylemlerden kaçýnmak, pelvis tabaný, “çevrenin önerisi”, %2'i “aðrý ve muayene korkusu, çevre uterus ve anal sfinkterde zedelenmeden, uzun vadede genital önerisi, hem de cinsel yaþantýsýný olumsuz etkileyeceði” prolapsus, üriner ve anal inkoninans geliþmesinden ürkme düþüncesinin etkili olduðunu, %2'i ise hem “aðrý ve muayene olarak açýklamaktadýrlar. (12 ) korkusu”, hem de “çevrenin önerisi”, %2'si “aðrý korkusu,doðum sonrasý organ bozulmasý olmayacaðý düþüncesi Bazý hastalarda doktorun sezaryen istemine karþý ve cinsel yaþantýyý olumsuz etkilemeyeceði düþüncesi” nin etkili israrla normal doðumu tercih etmektedir. Anne yaþý, eðitimi vb. olduðunu belirtmiþlerdir. normal doðum yada sezaryen istenmesine etki yapmamaktadýr.

Bu Weinstein ve arkadaþlarýnýn bulgularýyla da benzerlik Bu bölümdeki sorular araþtýrmamýzýn önemli bir göstermektedir. ( 13 )

Sezaryen ile doðum yapmak istemenizde Naþaðýdaki seçeneklerden hangisi etkili oldu?

%

Aðrý ve muayene korkusu 33Cinsel yaþantýmý olumsuz etkilemeyeceði düþüncesi 0 0

Doðum sonrasý organ bozulmasý olmayacaðý düþüncesi 0

Eþimin isteði 6 13Çevrenin önerisi 2Doktor önerisi 38

Aðrý ve muayene korkusu+çevrenin önerisi 2Aðrý korkusu+çevre önerisi+cinsel yaþantýyý

olumsuz etkilemeyeceði 2

Aðrý korkusu+doðum sonrasý olmayacaðý düþüncesi+cinsel yaþantýyý olumsuz etkilemeyeceði düþüncesi

organ bozulmasý 1 2

4 8

Toplam 48 100

Tablo XIII. Sezaryen yöntemiyle doðum yapmak isteyen gebelerin bu yöntemi istemesini etkileyen faktörlere iliþkin bilgileri içeren veriler

Aðrý ve muayene korkusu+doðum sonrasý organ bozulmasý

16

0

118

1

1

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 660-666

Page 23: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-665-

Sezaryen de vajinal doðum da kendine göre riskleri belki de eðitim düzeyi yüksek gebelerin gazete, dergi, kitap vb. olan yöntemlerdir. Günümüzdeki cerrahi teknolojideki yayýnlarý okuyarak bilgi sahibi olduklarý, bunun sonucu olarak ilerlemelerin ve anestezideki geliþmelerin etkisiyle risksiz da normal doðumu tercih ettikleri düþünülmektedir. Ayrýca hastalarda sezaryenlerle (1) vajinal doðumlar arasýnda araþtýrma kapsamýnda olan gebelerin doktor takibinde olmalarý mortalite ve morbidite yönünden önemli farklýlýklar doðum yöntemi tercihlerinde doktor önerisinin de etki kalmamýþtýr (2,14) . Riskli doðumlardaki sezaryenlerde ise edebileceðini düþündürmektedir. Belki de sezaryen ile doðum mortalite ve morbidite hala yüksektir. (5, 15) . Ancak yine de hakkýndaki yaygýn kanaat, yanlýþ bilgi ya da bu yönteme iliþkin bilinen bazý önemli çalýþmalarýn sonuçlarýna göre sezaryen özenin doktor tarafýndan düzeltilmesinin payý olduðunu doðumlardan sonra kanama ve buna baðlý komplikasyonlar söyleyebiliriz. vajinal doðumlara göre 10 kat, anne ölümlerine ise yaklaþýk 12 Normal doðum tercih edenlerin %50'sinin ilk gebeliði idi; kat daha fazla (elektif sezaryenler için 6,9 kat, acil sezaryenler sezaryen ile doðum yapmak isteyenlerin ise % 46 gibi önemli için 18.2 kat) rastlanmaktadýr(16) . Bir sonraki sezaryende bir oranýnýn ilk gebeliði olduðu bulunmuþtur.5,2/1000 plasenta previaya, 11,5/1000 ablasyoya neden olmaktadýr (17) . Yeni doðanýn oksijen verilmesine ihtiyacý Ýlk doðumunu sezaryen ile gerçekleþtirmek olacak solunum sorunlarý eylemsiz sezaryenlerde 35.5/1000, isteyenlerin oranýnýn, ilk doðumunu normal doðum ile eylem sonrasý sezaryenlerde 12.2/1000, normal doðumlarda ise gerçekleþtirmek isteyenlerin oranýna yaklaþmýþ olmasý, 5.3/1000 görülmektedir. (18) Bu nedenle normal durumlarda sezaryen doðum isteyenlerin oranýnda artýþ olduðunu hastayý sezaryen konusunda serbest karar almasýný saðlamak düþündürmektedir. Sezaryen ile doðum yapmak isteyenlerin doktorlarý bazý hukuki sorumluluklardan da kurtarabilecektir. %38'i gibi önemli bir oranýn ikinci gebeliði olmasý, normal Günümüzde bir çok anne adayý yanlýþ bir kanaat ile sezaryen ile doðum yapmak isteyenlerin ise %40 gibi azýmsanmayacak doðumu daha güvenli olarak algýlamaktadýr.Bunda sezaryen oranýnýn ikinci gebeliði olmasý, ikinci gebelikte doðum yöntemi giriþimlerine yönelik özenin fazlalýðý ve doðum eyleminin daha tercihinde kararlýlýðý ortaya koyuyor olabilir.kontrollü olmasý ve anne ve diðer yakýnlara güvenli olarak yansýtýlmasýnýn rolü olduðu düþünülmektedir. Aydýnlatýlmýþ Sonuçlardan da görüldüðü üzere sezaryen tercihlerini onamda mutlaka hastaya elektif sezaryen yaptýrmakla tüm %23'ü ilk doðumlarýnýn sezaryen olmasýnýn etkilediðini ifade risklerden kaçamayacaðýnýn anlatýlmasý gerekmektedir. etmektedir. Zaten sezaryen doðum yapmak isteyenlerin %35'i

bu yöntemi doktor önerisi nedeniyle tercih etmiþlerdir. Sezaryenin faydalarý ise ; doðumdan 6 ay sonra normal Hastalarýn % 33 ü aðrý ve muayene korkusu, 13ü ise eþinin isteði

doðumlarda %26 üriner inkontimans geliþirken, elektif üzerine sezaryeni istemiþlerdir. Buda göstermektedir ki sezaryenlerde bu oran %5, eylem sonrasý sezaryenlerde %12, hastalarýn %51i sezaryen tercihini kendileri yapmamýþtýr. forsepsle doðumda ise %33 tür. (19). Bir kadýnýn kaç kez Hastalarýn sadece % 10 u sezaryeni kolay ve aðrýsýz olarak sezaryen olabileceði hastalarýn en merak ettiði sorulardan düþünmüþtür.biridir. Bunun kesinleþmiþ bir cevabý olmamakla birlikte genel kabul gören sayý üç tür. (3 ) Hastalar ister normal olsun isterse sezaryen olsun bu

kararý çoðunlukla doðumdan önce yada gebe kaldýðýný Gebelerin normal doðum ya da sezaryen ile doðum öðrendiðinde kararlaþtýrmaktadýr (normal doðum istiyenlerde

istemeleri ile eðitim düzeyi arasýnda anlamlý bir iliþki bu aran % 77, sezaryen isteyenlerde % 83 ). Hekim onlarýn bulunamamýþtýr. Oysa eðitim düzeyi arttýkça gebelerin sezaryen kararýna saygý göstermek ancak mutlak surette avantaj ve doðumu tercih etmeleri beklenmekteydi. Araþtýrmamýzda dezavantajlar konusunda bilgilendirerek karar mekanizmasý literatür bulgularýnýn da aksine bir sonuç elde etmemizin nedeni içinde yer almalýdýr.

KAYNAKLAR1- Hall M. When a women ask for a cesarean section. BMJ 1987, 294:201-22- Feldman GB, Freiman JA. Prophylactic cesarean section at term. N Engl J Med 1985 , 1264-673- Editorial. What is the right number of cesarean sections ? Lancet 1997, 394:8154- Drife J Maternity services : the Audit Commission reports. BMJ 1997, 314:8445- Lilford RJ, Van Coeverden de Groot HA, Moore PJ , Gingham P . The relative risk of cesarean section and vaginal delivery : a

detailed analysis to exclude the effects of medical disorders and other acute preexisting physiological disturbances. Br J Obstet Gynaecol 1990, 97:883-892

6- Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý 19887- Dað Ý. Kontrol odaðý ölçeði : Ölçek geliþtirme güvenirlik , geçerlilik . Psikoloji Dergisi 2002, 17(49): 77-908- Pinkerton JV, Finnerty LL. Resolving the clinical and ethical dilemma involved in fetal-maternal conflicts. Am J Obstet Gynecol

1996; 175:289-2959- Sultan AH, Kamm MA, Hudson CN, Thomas JM, Bartram Cl. Anal sphincter disruption during vaginal delivery. N Engl J Med

1993; 329: 1905-1911

Page 24: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-666-

10- Sultan AH, Kamm MA, Hudson CN, Bartram Cl. Third degree obstetric anal sphincter tears:risk factors and outcome of primary repair. BMJ 1994; 308: 887-891

11- Al-Mufti R, McCarthy A, Fisk NM. Obstetricians' personal choice and mode of delivery. Lancet 1996; 347: 544)12- Sultan AH, Stanton SL. Preserving the pelvic floor and perineum during childbirth-elective caesarean section? Br J Obstet

Gynaecol 1996; 103: 731-73413- Weinstein D, Benshushan A, Tanos V, Zilberstein R, Rojansky N. Predictive score for vaginal birth after caesarean section. Am J

ObstetGynecol 1996; 174: 192-198)14- Drife J Maternity services: the Audit Commission reports. BMJ 1997; 314: 84415- Report on confidential enquiries into maternal deaths in the UK 1991-3. London: HMSO, 199616- Hall MH, Bewley S. Maternal mortality and mode of delivery. Lancet 1999; 354 (9180):77617- Lydon-Rochelle M, Holt VL, Easterling TR, Martin DP. First-birth cesarean and placental abruption or previa at second birth.

Obstet Gynecol 2001; 97(5 pt 1):765-918- Morrison JJ, Rennie JM, Milton PJ. Neonatal respiratory morbidity and mode of delivery at term: influence of timing of elective

caesarean section. Br J Obstet Gynaecol 1995; 102(2):101-619- Farrell SA, Allen VM, Baskett TF. Parturition and urinary incontinence in primiparas. Obstet Gynaecol 2001; 97(3):350-6

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 660-666

Page 25: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-667-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 667-671

GÝRÝÞ sinir sistemindeki yüksek merkezler tarafýndan yönlendirilen Ýrritabl barsak sendromu populasyonun yaklaþýk %20 visseral algý bozukluðuna baðlý olduðu düþünülmektedir (3).

sini etkilediði tahmin edilen fonksiyonel bir gastroentestinal Diarenin baskýn olduðu irritabl barsak sendromunda 5-hastalýktýr. Hastalýk kadýnlarý erkeklerden 3 kat daha fazla Hidroksitriptamin-3 (5HT3) antagonistlerinin etkili olduðu etkilemektedir (1,2). Ýrritabl barsak sendromu, abdominal aðrý bildirilmektedir (4).ve rahatsýzlýk hissi, þiþkinlik, barsak alýþkanlýðýnda deðiþiklik (konstipasyon, daire, veya ardý sýra her ikisi birden) gibi kronik Günümüzde Ýrritabl barsak sendromu hastalarýnýn olarak tekrarlayan majör semptomlarla karakterizedir. Ýrritabl abdominal aðrý/rahatsýzlýk hissi, þiþkinlik ve konstipasyon gibi barsak sendromunun fizyopatolojisinnin hem gastroentestinal bütün semptomlarýn etkili bir þekilde tedavi edildiðini motilite bozukluðuna , hemde ince barsak ve kolonda merkezi kanýtlamýþ bir tedavi yöntemi yoktur.

POST MENOPOZAL DÖNEMDE ÝRRÝTABL BARSAK SENDROMU OLAN HASTALARDA

TEGASERODUN ETKÝSÝThe Effect Of Tegaserod On Patients Wýth Irritable Bowel Syndrome

In The Postmenopausal Period

Dr. Yýlmaz Atay, Dr.Ý.Ferhat Ürünsak, Dr.A. Barýþ Güzel, Dr. Nejdet ÖzbilenÇ.Ü.T.F. Kadýn Hastalýklarý ve Doðum A.D.

ÖZETAmaç : Postmenopozal dönemde ortaya çýkabilen Ýrritabl Barsak sendromunu tedavi edebilmek için tegaserod kullanýmýyla hastalarýn ne kadar fayda gördüklerini ve tedavi kesildikten sonra þikayetlerin tekrar oluþup oluþmadýðýný araþtýrmaktýr.Materyal ve Metod: 72 hasta geliþ sýralarýna göre 2 gruba ayrýlarak tedavi protokollerine alýndý . 72 olgu randomize bir þekilde 2 gruba ayrýldý. Birinci gruptakiler, Ýrritabl barsak sendromu þikayetleri için tegaserod tedavisi ve diyet uygulamasýna alýnýrken ikinci gruptaki hastalara sadece diyet tedavisi verildi. Her iki guruptaki hastalarýn tedavileri 12 hafta sürdü. Olgular tedavinin akabinde 6 ay takip edildiler. Bu arada birinci gruptaki hastalar randomize bir þekilde 2 guruba ayrýlarak birinci gruptaki hastalara 6 ay boyunca diyet uygulamasý, 2. gruptaki hastalara hiç bir þey yapýlmadan takipleri yapýldý.Bulgular : Tedavi alan birinci grupta 6 haftada ÝBS semptomlarýnda düzelme gözlenmiþtir. (p�0,05). Diyet tedavisi alan ikinci gruptaki hastalara bakýldýðýnda ÝBS semptomlarýnda azalma anlamlý olarak bulundu (p�0,05) 12 haftalýk tedaviden sonraki birinci grupta (serbest grupta) diyet uygulamasý yapmayan olgularýn verileri deðerlendirildiðinde ÝBS semptomlarýnda hýzlý bir þekilde geriye dönüþ gözlendi. Diyet uygulamasý yapýlan ikinci grupta (serbest olmayan) ise geriye dönüþ daha az ve daha yavaþ olarak seyrettiði saptandý . Çalýþmadaki ana gruplardan 2. grup yani 12 hafta boyunca sadece diyet uygulamasý yapýlan hastalar 6 ay boyunca istekleri doðrultusunda beslendiler. 6 aylýk verilerine bakýldýðýnda Ýrritabl Barsak sendromu þikayetlerinde hýzlý bir bozulmanýn ortaya çýktýðý gözlendi. Sonuç: HRT almayan postmenopozal dönemdeki bayanlarda tegaserod 6 mg 2x1 þeklinde alýnmasýyla abdominal aðrý/ rahatsýzlýk, þiþkinlik ve konstipasyon ile kendini gösteren Ýrritabl Barsak Sendromu'nun genel semptomlarýný hýzlý bir þekilde iyileþtirmektedir. Fakat ilaç kullanýmý bitiminde beslenme düzenine dikkat edilmediðinde ise 1-2 ay gibi bir süre sonunda yeniden þikayetleri ortaya çýkmaktadýr.Anahtar Kelimeler : Ýrritabl Barsak Sendromu, Postmenopozal Kadýnlar, Tegaserod

ABSTRACTObjective: To evaluate the therapeutic effect of tegaserod on IBS appeared in the postmenopausal period while taking therapy and the recurrence of the complaints about the disease after taking therapy.Study Design: 72 patients receiving raloxiphene therapy were randomized into 2 groups. In the first group, the patients took tegaserod and diet therapy for the complaints about the IBS and the second group took only diet. Both groups had 12 weeks of therapy. The patients were observed over a period of six months after the therapy. In the first group, after tegaserod, the diet was applied to the half of the total number of patients for 6 months. The other half didn't take any diet for 6 months. Results: The first group who took tegaserod therapy for 6 weeks, experienced decrease in the incidence of IBS symptoms. The patients taking diet therapy determined decrease in the incidence of IBS symptoms. The results were stastically significant.(p<0.05) In the first group patients, who did not take diet therapy, showed a rapid improvement in the IBS symptoms after 12 weeks of tegaserod therapy. The patients taking diet therapy after tegaserod therapy had slower improvement in these symptoms. The second group of patients did not have any diet after 12 weeks. During 6 months follow-up, they experienced rapid recurrence in the symptoms of IBS.Conclusýon: In postmenopausal women who did not take hormone replacement therapy, the symptoms of IBS showed a rapid improvement after taking daily 2x6 mg tegaserod. Unless the patient gave importance to the diet after drug therapy, the symptoms rapidly recurred in 1-2 months.Key Words : Irrýtable Bowel Syndrome, Postmenopausal Women, Tegaserod

Page 26: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-668-

Gastroentestinal kanalda bulunan 5HT reseptör- gruptakiler, Ýrritabl barsak sendromu þikayetleri için tegaserod 4

lerinin potent ve selektif bir agonisti olan tegaserod, irritabl tedavisi ve diyet uygulamasýna alýnýrken ikinci gruptaki barsak sendromu olan hastalarda , hastalýk semptomlarýný hastalara sadece diyet tedavisi verildi. Her iki gruptaki hastalarýn iyileþtirmek amacýyla geliþtirilmiþtir (5,6).Postmenopozal tedavileri 12 hafta sürdü. Çünkü tegaserodun en fazla continue dönemde kadýnlarýn fiziksel aktivitelerinin azalmasý ve kullaným süresi 12 haftaydý. Olgular tedavinin akabinde 6 ay metobolizmalarýnýn yavaþlamasý sonucu irritabl barsak takip edildiler. Bu arada birinci guruptaki hastalar randomize bir sendromu þikayetleri daha sýklýkla ortaya çýkmaktadýr (7). þekilde 2 gruba ayrýlarak birinci gruptaki hastalara 6 ay boyunca

diyet uygulamasý, 2. gruptaki hastalara hiç bir þey yapýlmadan Gastik asit sekresyonu, yaþlanmayla birlikte yaklaþýk takipleri yapýldý.

10 mEq/saat/dekat olarak azalma gösterir. bu etki gastrik boþalmayý azaltýr, intrensik faktör düzeyini yavaþlatýr, bakteri Ýlaç alan hastalar 12 hafta günde 2 defa 6 mg tegaserod üremesini ve proksimal barsak pH ýný artýrýrki bu da ilaç aldýlar. Her iki grubada diyetisyenler tarafýndan düzenlenen emilimini etkiliyebilir. Buna raðmen ince barsak fonksiyonlarý diyet uygulandý. Diyet uygulamasý þu þekilde dizayn edildi . yaþlanmaya karþýn oldukca iyi korunmuþtur. Olgular sabah kalktýklarýnda, kahvaltýdan önce 300 cc su içtiler.

Sonra kahvaltýlarýný yaptýlar. Kahvaltý ve diðer öðünlerde soya, Östrojen ve aktif D vitaminindeki azalma sonucu baklagiller ve lifli besinlerden oluþan gýdalar önerildi.

kalsiyum emilimi azalýr. Hepatik kan akýmý ve oksidasyon sistemi yaþla azalýr, fakat fonksiyon testleri genellikle deðiþmez. Tüm hastalar çalýþmaya baþlarken þikayetlerini Kabýzlýðýn sýk görülen bir problem olmasýna raðmen kalýn belirten Tablo 6 daki formu doldurdular. Tedavi bitiminden barsak fonksiyonlarý yaþlýlýkla deðiþmez. Bu da defekasyon için sonraki 6 aylýk takipte bireyin global iyileþme formlarý toplanýp refleks cevabýn normal kalmasýyla ilgilidir (7). deðerlendirildi. Sonuçlar istatiksel olarak Khi-kare testi ile

deðerlendirildi ve p� 0,005 anlamlý kabul edildi. Post menopozal dönemde nörovejatatif þikayetleri

olmayýp sadece kemiklerini korumak isteyen hastalar için BULGULAR Raloksifen alternatif bir seçimdir. Raloksifen, selektif 1 Ocak-31 Mart tarihleri arasýnda kliniðimize östrojenreseptör modulatörleri gurubunun benzotiofen baþvuran 218 postmenopozal kadýndan nörovejatatif þikayetleri

gurubuna dahil olan bir tamoksifen analogudur (8,9). olmayan osteoporoz tanýsý konmuþ ve ÝBS þikayetleri yaþam Tamoksifenin etki mekanizmasý henüz tam olarak açýklanmamýþ kalitelerini etkileyen 72 olgu çalýþma kapsamýna alýndý. olmakla birlikte esas etkisini direkt östrojen reseptörleri yolu ile Olgularýn postmenopozal kabul edilebilmesi için en az 1 yýldýr gerçekleþtirdiði düþünülmektedir. Barsaklarýn çalýþma düzenine adet görmemiþ olmasý kriter olarak kabul edildi.etkileri yok denecek kadar az olup nadiren diare görülmektedir (10). Olgularýn tümünün yaþ guruplarýna, menopoz

sürelerine ve BMÝ göre araþtýrýldýðýnda yaklaþýk %80'i 56 yaþ ve MATERYAL VE METOD üzeri postmenopozal süreleri 3 yýl ve üzeriydi. Tablo 1

Çalýþmamýz 1 Ocak- 31 Mart 2004 tarihleri arasýnda Çukurova Üniversitesi Týp Fakültesi Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Anabilim Dalý Menopoz Ünitine baþvurup postmenopoz tanýsý alan ve Raloksifen kullanýlmasýna karar verilen ve Ýrritabl barsak sendromu þikayetleri olan 72 hastayý kapsamaktadýr. Olgular çalýþma kapsamýna alýnmadan önce gastroenteroloji bölümüyle konsulte edilip organik bir problemlerinin olup olmadýðý tesbit edildi. Bu kontrollerde sadece 2 hastaya baryumlu lavman 4 hastaya ise kolonoskopi yapýldý. Radyolojik Olgular randomize olarak 2 guruba ayrýldý 1. grupta taramalar sonucu bu hastalarýn hiçbirinde organik bir problem yani ilaç kullanan grupta olgularýn 25 tanesi yani %70, 2. grupta tesbit edilmedi. Ýrritable Barsak Sendromu tanýsýnda Rome ise 33 ü %91'i 56 yaþ ve üzeri ve menopoz süreleri de 3 yýl ve Kriterleri esas olarak alýnarak taný konuldu (13-97) üzeriydi.

Bu olgularýn nörovejatatif þikayetlerin olmamasý ve Olgularýn çalýþmaya baþlamadan önce genel yapýlan kemik dansitometri ölçümlerinin osteoporoz ile uyumlu þikayetlerine bakýldýðýnda %100 de abdominal aðrý ve (T�-2.5) olmasý seçim kriteri olarak kabul edildi. Hastalar rahatsýzlýk mevcuttu. Özellikle karýndaki aðrý ve þiþkinlik akþam yaþlarýna, Kemik dansitometri ölçümlerine, genel þikayetlerine yemeklerinden sonra ortaya çýkmaktaydý. 64 olguda %88 de ,daha önce menopoz tedavisi alýp almadýklarýna, Ýrritable barsak kabýzlýk þikayeti mevcuttu. Bunlar haftada ancak 2-3 defa sendromu þikayetlerine göre araþtýrýldý. defekasyon yapabilmekteydi. 49 Olguda %66 menopozal

þikayet olarak kabul edilen kemik aðrýlarý mevcuttu . 72 olgu randomize bir þekilde 2 gruba ayrýldý. Birinci Tanýmlanan aðrýlar sýrt ve kalça bölgeleri aðýrlýklýydý. Tablo 2

YAÞ

OLGU SAYISI

BMI POSTMENOPOZ SÜRESÝ %

52-55 14 22 2 %2056-58

27

24

3

%38

58 ve üzeri

31

26

3 ve üzeri

%42

Toplam 72 %100

Tablo 1: Olgularýn yaþ BMI, menopoz sürelerine göre daðýlýmý

Page 27: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-669-

ve 12. hafta degerlendirilmeleri yapýlarak istatiksel olarak bulunan deðerler kaydedildi.

Skorlamada baz olarak kabul ettiðimiz yani iyileþme olarak kabul edilen ikinci kriterlerin 6 haftalýk ve 12 haftalýk verileri deðerlendirildiðinde 6 haftada Abdominal aðrý ve rahatsýzlýk hisisinde %55 bir iyileþme varken 12 haftada % 92 ye varan bir düzelme gözlenmiþtir. Kabýzlýkta 6 haftada %84, 12 haftada % 92ye varan bir düzelme gözlenmiþtir. Diareye bakýldýðýnda kayda deðer bir bulgu elde edilmemiþtir. 2 Haftada 1hastada, 3 haftada 3 hastada günde 1 kere çok yumuþak defekasyon tesbit edilmiþtir. Elde edilen veriler Khi-Kare istatiksel çalýþmasýyla irdelendiðinde abdominal aðrý ve kabýzlýktaki düzelme anlamlý olarak deðerlendirilmiþtir.Diare

Olgularýn tümünde yapýlan Kemik dansitometri için istatiksel olarak anlamlý bir deðer elde edilmemiþtir. ölçümü sonuçlarýnda 54 olguda( %75) L1-L4 te 18 olguda (p�0,05)(Tablo7).(%25) Kalça ve femur boynunda T skoru -2,5 , -3,7 arasýndaydý.

Olgularýn majör þikayetlerinin ve bulgularýn gruplara göre daðýlýmýna bakýldýðýnda , Ýlaç tedavisi alacak 1 grupta 23 hastada (%63) kemik aðrýsý, 36 hastada (%100) karýn aðrýsý ve þiþkinlik, 30 hastada(%83) kabýzlýk þikayeti mevcuttu. Tablo 3

Ýkinci grupta yani diyet tedavisine alýnacak olgularda þikayetlerin ve bulgularýn daðýlýmýna bakýldýðýnda 26 olguda (%72) kemik aðrýsý, 36 hastada (%100) de karýn aðrýsý ve þiþkinlik þikayeti, 34 hastada(% 94) de kabýzlýk þikayeti mevcuttu. Tablo 4

Olgular daha önce menopoz tedavisi alýp almadýklarýna göre incelendiðinde 52 olgu (%72) premenopozal dönemde, 11 olgu (%15) postmenopozal dönemde, 9 olgu ise (%11) hiç ilaç kullanmamýþtý. Tablo 5 Tegaserod kullanan 1. gruptaki hastalarýn tegaserod ile ilgili herhangi bir yan etki þikayeti olmadý. Her iki gruptaki hastalara IBS þikayetlerini gösteren þikayetleri için haftalýk global iyileþme skorlarý olan 12 haftayý içeren formlar verildi. Bunlarýn muntazam olarak iþaretlenmesi istendi. Bu bilgiler her hafta telefon görüþmeleriyle hastalardan toplandý

Ýstatiksel çalýþmalarda anlamlý sonuç elde edebilmek için forumdaki 2 nolu skor deðerleri baz olarak alýndý Her iki gruptaki olgulardan haftalýk veriler toplandý. Bu veriler 6. hafta

ÞÝKAYETLER HASTA SAYISI ORANKemik aðrýsý

49

%66

Uyku düzensizliði

4

%5Gece terlemesi

--

%0

Ateþ basmasý

--

%0Sinirlilik

3

%4Memede kitle

---

%0Memede dolgunluk

--

%0Strees incontinansý

3

%4Abdominal aðrý/ rahatsýzlýk

72

%100Kabýzlýk 64 %88Diare 4 %5Osteoporoz 72 %100

Tablo 2: Olgularýn çalýþma baþlangýcýndaki þikayetlerinin daðýlýmý

ÞÝKAYET HASTA SAYISI ORAN Kemik aðrýsý 23 %63 Karýn aðrýsý ve þiþkinlik

36

%100

Kabýzlýk 30 %83

Tablo 3: Ýlaç tedavisi alacak olgularda majör þikayetlerin daðýlýmý

ÞÝKAYET HASTA SAYISI ORAN Kemik aðrýsý 26 %72 Karýn aðrýsý ve þiþkinlik 36

%100

Kabýzlýk

34

%94

Tablo 4: Diyet tedavisi alacak olgularda majör þikayetlerin daðýlýmý

HORMON TEDAVÝSÝ N %PREMENOPOZAL HT 52 %72.2POSTMENOPOZAL HT

11

%15.2

HT (-) 9 %12.5

Tablo 5. Olgularýn menopozal dönemlerdeki tedavi sayýlarý

ÞÝKAYETLER SINIFLAMA SKOR

Abd. aðrý var fakat rahatsýz etmiyor

1

Abd. aðrý ve þiþkinlik çok az rahatsýzlýk yok 2 Abd.aðrý/Rahatsýzlýk

Þiþkinlik

Abd. aðrý ve þiþkinlik yok Mükemmel 3

Gaitada yumuþama ve gün aþýrý defekasyon 1

Yumuþak gai ta ve günlük defekasyon

2 Kabýzlýk

Günde iki defa çok sulu defekasyon

3

Günde bir kere çok yumuþak

1

Günde iki defa suluca defekasyon 2

DaireGünde iki defa çok sulu defekasyon 3

Tablo 6. Hastalar tarafýndan doldurulan haftalýk global iyileþme formu

HAFTALAR ÞÝKAYETLER

N

1

2

3

4

5

6

7

8 9 10 11 12

1

24

18

18

11

5

4

3

3 1 2 2 1

2

6

10

9

10

15

20

20

25 11 20 20 23

Abdominal

Aðrý,

Rahatsýzlýk,

Þiþkinlik

3

36

6

8

9

15

16

12

13

8 24 14 14 12

1

12

13

12

8

7

4

5

2 2 3 2 2

2

17

16

18

21

21

25

24

28 27 27 28 26

Kabýzlýk

3

30

1

1

-

1

2

1

1

- 1 - - 2

1

-

1

3

-

-

-

-

- - - - -

2 - - - - - - - - - - - -

Diare3

3

- - - - - - - - - - - -

Tablo 7. Ýlaç Kullanan Guruptaki Hastalarýn Haftalara Göre Deðiþim Tablosu

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 667-671

Page 28: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-670-

Ýkinci gruptaki hastalara bakýldýðýnda abdominal doðrultusunda beslendiler. 6 aylýk verilerine bakýldýðýnda aðrýda ve rahatsýzlýk hissinde 6 haftada % 28'lik ve 12 haftada Ýrritabl Barsak sendromu þikayetlerinde hýzlý bir bozulmanýn %39'luk bir iyileþme görüldü. Kabýzlýkta ise 6 haftada %28 12 ortaya çýktýðý gözlendi.Haftada ise %31 lik bir iyileþme görüldü. Ýstatiksel olarak bu deðerlerde p�0,05 anlamlý olarak bulundu. Bu gruptaki TARTIÞMAhastalarda hiç diare görülmedi. Tablo 8. Ýrritable barsak sendromu her iki cinste de

görülebilmesine raðmen kadýnlarda oldukça fazla gözlenmektedir(1,2). Özellikle 50 li yaþlardan sonra fiziksel aktivitenin azalmasý, daha sedanter bir yaþamýn ortaya çýkmasýyla Ýrritable barsak sendromu þikayetleri dediðimiz problemler sýklýkla karþýmýza çýkmaktadýr (1,2).

Literatür araþtýrmalarý yapýldýðýnda L.Kay ve arkadaþlarýnýn yaptýðý bir çalýþmada Ýrritable barsak sendromu þikayetlerinin her yaþta görülebileceðini fakat özellikle 50 li yaþlardan sonra daha çok görüldüðü bildirilmektedir (11). Bizim çalýþmamýzda da yaþ ortalamasý olgularýn % 83 de 56 yaþ ve üzeriydi.

Menopozal dönemdeki kadýnlarda HRT kullanýmý Ýrritable barsak sendromu þikayetlerine benzeyen karýnda þiþkinlik rahatsýzlýk hissi, kabýzlýk gibi problemleri artýrmaktadýr. Ana Rugiomez ve arkadaþlarýnýn 1994-1999 yýllarýný kapsayan çok geniþ cohort çalýþmalarýnda HRT kullanan bayanlarda, Ýrritable barsak sendromu semptomlarý kullanmayanlara göre daha fazla bulunmuþtur (12). Yine M Kennedy'nin yaptýðý bir çalýþmada histerektomi yapýlmýþ hastalarda HRT kullanýmý sonucu Ýrritable barsak sendromu þikayetlerinin, HRT kullanmayanlara göre istatiksel olarak daha

Birinci gruptaki olgularda tesbit edilen iyileþme fazla olduðu bildirilmektedir (13). Biz çalýþma gurubunu yüzdeleri, ikinci gruptaki iyileþme yüzdeleriyle karþýlaþ- oluþtururken HRT kullanmayan bayanlarý seçmekle bu tür týrýldýðýnda 6. hafta sonunda abdominal aðrýlarda ve rahatsýzlýk Ýrritable barsak sendromu þikayetlerini artýrýcý etkilerden hissinde yaklaþýk %51 lik 12.haftada ise %49 luk bir artýþ tesbit arýndýrýlmýþ bir çalýþma gurubu oluþturduk.edilmiþtir.

Literatür taramalarýnda postmenopozal dönemdeki Kabýzlýk durumunda ise 6 hafta sonunda %79 12. kadýnlarda Ýrritable barsak sendromu þikayetlerine yönelik

hafta sonunda ise %67 lik bir iyileþme artýþý görüldü. tedavilerle ilgili çalýþmalar bulunamamýþ olmasýna raðmen ileri yaþ kadýnlarda tedavi yöntemlerini araþtýran çalýþmalar

12 haftalýk tedaviden sonraki 6 aylýk takiplerde ikinci bulunmaktaydý. grup tamamen beslenme konusunda serbest býrakýlýrken. Birinci gruptaki hastalar randomize bir þekilde ikiye ayrýldý. Ýkiye J. Novick ve arkadaþlarýnýn yaptýðý bir çalýþmada, yaþlý ayrýlan bu gruplardan birinci gruptakilerin (serbest grup) kadýnlarda tegaserod kullaným sonuçlarý 12 haftalýk süre beslenme konusunda hiçbir kýsýtlamalarý olmazken, ikinci içerisinde tüm bütün olgularda iyileþme saðladýðýný ve tedavi gruptakilere (serbest olmayan) çalýþma programý içerisindeki bitiminden sonra takip edilen hastalarda benzer þikayetlerin diyet uygulamasý yapýldý. Sonuçlar hastalardan aylýk olarak yeniden ortaya çýktýðý belirtilmektedir(14). Benzer bir çalýþmada toplandý ve deðerlendirildi. Klein KB tarafýndan yapýlmýþtýr bu çalýþmadada Novick'in

çalýþmasýný destekler sonuçlar elde edilmiþtir (15).Birinci grupta (serbest grupta) diyet uygulamasý

yapmayan olgularýn verileri deðerlendirildiðinde 2 aydan Bizim çalýþmamýzda tegaserod verilen birinci gruptaki itibaren abdominal þiþkinlik ve rahatsýzlýk hissinde ve olgulardan elde edilen sonuçlar diðer araþtýrmacýlarýn özelliklede kabýzlýkta hýzlý bir þekilde geriye dönüþ gözlendi. sonuçlarýyla paralellik göstermekteydi Ýkinci grup yani sadece Diyet uygulamasý yapýlan ikinci gurupta (serbest olmayan) ise diyet uygulanan gurupta da 1 haftadan itibaren iyileþmeler geriye dönüþ daha az ve daha yavaþ olarak seyrettði saptandý . gözlenmiþtir. Fakat 12 hafta sonunda serbest beslenmeye Çalýþmadaki ana guruplardan 2 gurup yani 12 hafta boyunca geçildiðinde þikayetlerin hýzlý bir þekilde yeniden ortaya çýktýðý sadece diyet uygulamasý yapýlan hastalar 6 ay boyunca istekleri görülmüþtür.

HAFTALAR ÞÝKAYETLER

N

1

2

3

4

5

6

7

8

9 10 11 12

1 34

30

26

26

23

25

24

24

22 24 23 20

2

2

4

7

9

10

10

11

10

12 10 12 14

Abdominal Aðrý,

Rahatsýzlýk,

Þiþkinlik

3

36

-

2

3

1

1

1

1

2

2 2 1 2

1

30

30

28

27

24

24

22

23

22 20 22 23

2

4

3

6

8

10

10

12

12

12 13 12 11

Kabýzlýk

3

34

2

3

2

1

2

2

2

1

2 3 2 2

1

-

1

-

-

-

-

-

-

- - - -

2 - - - - - - - - - - - -

Diare3

1

- - - - - - - - - - - -

Tablo 8. Diyet Alan Hastalarda Haftalara Göre Deðiþimin Tablosu

Page 29: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-671-

Spillerin yaptýðý çalýþmada, çalýþmaya aldýðý olgularý 2 SONUÇ gruba ayýrarak birinci gruba tegaserod ikinci gruba ise plasebo HRT almayan postmenopozal dönemdeki bayanlarda uygulamýþtýr. 12 hafta sonunda tegaserod kullanan grupta hýzlý tegaserod 6 mg 2x1 þeklinde alýnmasýyla abdominal aðrý/ bir iyileþme varken plasebo kullanan grupta iyileþme çok düþük rahatsýzlýk, þiþkinlik ve konstipasyon ile kendini gösteren oranlarda gözlenmiþtir (16). Bu çalýþmada bizim çalýþmamýzla Ýrritabl Barsak Sendromu’nun genel semptomlarýný hýzlý bir paralellik göstermektedir. þekilde iyileþtirmektedir. Fakat ilaç kullanýmý bitiminde

beslenme düzenine dikkat etmezse 1-2 ay gibi bir süre sonunda Tegaserod kullanan 1. guruptaki hastalar tedavi yeniden þikayetleri ortaya çýkmaktadýr.

bitiminden sonra iki gruba ayrýlýp diyetle ve diyetsiz 6 ay takip edildiklerinde, diyetle devam edenlerde yaklaþýk 6 aylýk bir Irritable Barsak Sendromunun tedavisinde Tegaserod global iyileþme gözlenirken, diyet yapmayanlarda 2. aydan bir alternatif olmasýna raðmen mutlaka beslenme de posa baþlayarak hýzlý bir þekilde semptomlarda yeniden geriye dönüþ býrakan besinlerin aðýrlýkta olacaðý bir þekilde düzenlenmelidir.gözlenmiþtir.

Kaynak çalýþmalarýna bakýldýðýnda Thompson'un yaptýðý çalýþmayla bizim bulgularýmýz benzerlik göstermektedir (17).

KAYNAKLAR1- Horwitz BJ, Fisher RS. The irritable bowe syndrome.N Eng J Med,2001;344(24):1846-502- Thompson WG. Longstreth GF, Drossman DA et al. Functional bowel disease and functional abdominal pain. Gut. 1999 Sep;45

Suppl 2:II43-7. Review3- Camilleri M.Choi MG. Rewiev article; irritable bowel syndrome. Aliment Pharmacol Ther 1997;11;3-154- Camilleri M, Northcutt RA. Kong S, Dukes GE, Efficacy and safety of alosetron in women with irritable bowel

syndrome;arandomised, placebo controlled trial. Lancet 2000;355;1035-10405- Grider JR, Foxx Orenstein A.E Selective 5HT4 receptor agonist stimulates transmitter release and activates the intestinal

peristaltic reflex. Gastroenterelogy 1996;110:A10756- Nguyen A,Camileri M, Kost LJ et al SDZ HTF 919 stimulates canine colonic motility and transit in vivo. J Pharmacol Exp Ther.

1997 Mar;280(3):1270-6. 7- Holt P. Aging in the gut. Geriatric Med today 1985;4;448- Mitlak BH Cohen FJ : In search of optimal long term female hormone replacement: The potential of selective estrogen

modulators Horm Res 48(4);155-163.19979- Howell A. Antiestrogens ; Future prospects 1997 Oncology 11:59-6410- Mac GregorJI, Jordan VC: Basic guide to mechanisms of antiestrogen action. Pharmacol Rev 1998; 50(2):151-19611- R Jones and S.Lydeard, Ýrritable bowel syndrome in the general population BMJ;1992; 302;87-9012- Ruiqomez A, Wallender MA, One year fallow up of newly diagnosed irritable bowel stndrome patients. Aliment Pharmacol Ther.

13;1999;1097-110213- Kennedy TM and Jones RH, The epidemiology of hysterectomy and irritable bowel syndrome in a UK population Ýnt. J. Clin

Pract;54;2000;pp647-5014- Novick J,Miner P et al.Arandomized, double-blind, placebo-controlled trial of tegaserod in female patients suffering from

irritable bowel syndrome with constipation. Aliment Pharmacol Ther. 2002 Nov;16(11):1877-88.15- Klein KB. Controlled treatment trials in the irritable bowel syndrome; a critique, gastroenterology,1998;95:232-4116- Spiller RC. Problems and Challenger in the design of irritable bowel syndrome clinical trials; experience from published trial.

Am J Med 1999; 107(517)91-9717- Thompson WG, Placebo; a review of the placebo response. Am J Gastroenterol 2000;95:1637-43

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 667-671

Page 30: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-673-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 673-680

ABSTRACTObjectives: The postpartum period covers a critical transitional time for a woman, her newborn and her family, on a physiological, emotional and social level. This study purpose was (a) to examine the women's symptoms in early postpartum period, (b) to determine women's knowledge about postpartum care and (c) to give information and counseling women in the postpartum period due to the needs of women. Methods: This study was descriptive and based on observation, measure. The study was made in Manisa Maternity and Child Hospital and SSK Hospital maternity clinic between 01 February and 31 June 2004. 367 women were participated in the study. This study was made face-to-face interview. Data was evaluated with SPSS 10.0 for Windows, significant level was considered 0.05. Postpartum care education was given according to women needs.Findings: The average of women age was 25.5±4.8. 74.4% of women were primary school or less, 92.9% of women did not work anywhere and 41.7% of women were primiparious. 24.8% of women gave birth vaginal, 47.1% of women were sectio. Physical examination findings were showed that, 1.1% sub involution and 4.4% abdominal wall palpation was soft. 5.2% of women determined redness perineum. 92.9% of women's lochia was normal for color and quantity. Postpartum hemorrhage is a complication which occurs at the transition between labor and the postpartum period. 5.2% of women had postpartum hemorrhage. 55.0% of women took education about postpartum care. One women experienced episiotomy dehissens. 79.3% of women stated that ambulation is important in this period. However, 6.8% of women did not know how to made perineum hygiene, 13.6% of women made perineum hygiene wrong. 80.7% of women did not know when take a bath after delivery. Approximately one out of four women did not know nutrition in the period. Almost one out of three women said postpartum exercise is important in this period, but one out of two women did not know how to made this exercise. 6.8% of women believed that their life did not return normal previously and 5% of them did not become happy.Key words: puerperium, postpartum care.

ÖZETAmaç: Postpartum dönem kadýn, bebeði ve ailesi için psikolojik, sosyal ve duygusal alanda kritik bir dönemdir. Bu araþtýrmanýn amacý, (a) erken postpartum dönemde kadýnlarýn muayene bulgularýný incelemek, (b) doðum sonu bakým hakkýndaki bilgi düzeylerini belirlemek, (c) bu doðrultuda kadýnlarýn eðitim gereksinimlerini saptamak ve saptanan gereksinimleri doðrultusunda eðitim verebilmektir.Yöntem: Bu araþtýrma tanýmlayýcý, gözlem ve ölçüme dayalý olarak planlanmýþtýr. Çalýþmanýn evrenini Manisa Doðum ve Çocuk Bakýmevi Hastanesi ile Sosyal Sigortalar Hastanesi kadýn doðum kliniðinde 01 Þubat 2004-31 Haziran 2004 tarihleri arasýnda doðum yapan kadýnlar,örneklemini ise bu kadýnlar arasýndan olasýlýksýz örneklem yöntemi ile belirlenen 367 lohusa oluþturmuþtur. Veriler anket formu yardýmýyla, yüz yüze görüþme tekniði kullanýlarak elde edilmiþtir. Veriler SPSS 10.0 paket programý kullanýlarak, anlamlýlýk derecesi p<0.05 düzeyi deðerlendirilmiþtir. Kadýnlarýn ihtiyaçlarýna göre, postpartum döneme iliþkin eðitim verilmiþtir.Bulgular: Kadýnlarýn yaþ ortalamasý 25.5±4.8 olup, %74.4'ü ilkokul ve altýnda eðitim almýþ, %92.9'u çalýþmamakta, %41.7'si primipardýr. %24.8'i vaginal, %47.1'i sezeryan ile doðum yapmýþtýr. Fiziksel muayene bulgularý incelendiðinde; %1.1'inde subinvolusyon saptanmýþ, %4.4'ünde fundus yumuþak palpe edilmiþtir. Kadýnlarýn %5.2'sinin perinesinde kýzarýklýk bulunmakta, %92.9'unun loþiasý renk ve miktar bakýmýndan normaldir. Postpartum hemoraji postpartum dönemde oluþan önemli bir komplikasyondur. Kadýnlarýn %5.2'sinde postpartum hemoraji tespit edilmiþtir. Bir kadýnda epizyotomide dehissens geliþmiþtir. Kadýnlarýn %55.0'ý postpartum dönem hakkýnda eðitim almýþtýr. Kadýnlarýn %79.3'ü lohusalýkta ambulasyonun önemli olduðunu belirtmiþtir. Ancak kadýnlarýn %6.8'i perine hijyenini nasýl yapacaðýný bilmemekte, %13.6'sý yanlýþ yapmakta, %80.7'si doðum sonrasý ne zaman banyo yapacaðýný bilmemektedir. Yaklaþýk dört kadýndan biri bu dönemde nasýl besleneceðini bilmemekte, üç kadýndan biri bu dönemde ekzersizin önemli olduðunu ancak nasýl yapacaðýný bilmemektedir. Loðusalarýn %6.8'i hayatýnýn eskisi gibi normale dönemeyeceðine inanmakta, %5'i ise mutlu olmadýðýný ifade etmektedir.Anahtar kelimeler: Loðusalýk, postpartum bakým, postpartum bakým eðitimi

ERKEN LOHUSALIK DÖNEMÝNDE OLAN KADINLARIN DOÐUM SONRASI MUAYENE BULGULARININ VE DOÐUM SONU BAKIMA ÝLÝÞKÝN

BÝLGÝ DÜZEYLERÝNÝN ÝNCELENMESÝ

Emre YANIKKEREM, Saliha ALTIPARMAK, Gülten KARADENÝZ, *Ümran SEVÝL

Celal Bayar Üniversitesi Manisa Saðlýk Yüksekokulu

* Ege Üniversitesi Hemþirelik Yüksekokulu

Investigation Knowledge About Postpartum Care and

Examination Symptoms Women Who were in Early Puerperium Period

Page 31: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-674-

GÝRÝÞAnne, bebek ve aile saðlýðýnýn korunmasý ve yetersizlik hissetmesi, olumsuz beden imajý, annelik hüznü,

geliþtirilmesinde önemli bir dönüm noktasý olan doðum sonu postpartum depresyon, disparonea ve libidoda azalmadýr(4). dönem; çok hýzlý ve kompleks fizyolojik yenilenme sürecinin Erken taburculuðun amacý, annelerin hastanede kalma süresini yaþandýðý, psiko-sosyal dengelerin bozulduðu ve deðiþikliklere kýsaltýp, postpartum eðitim ve destek ile aile merkezli, anne uyumda anne ve ailenin yoðun stres yaþadýðý kriz dönemidir. Bu bakýmýný gerçekleþtirmektir. Erken taburcu edilen annelerin denli önemli olan doðum sonu dönemde verilen hemþirelik evde bakýmý, anneyi rahat olduðu ortamda takip etme ve bakýmýnýn sistemi, yönetimi önemli olduðu kadar, verilen hemþirenin deðerlendirme yaparak gerekli konularda bakýmýn etkinliðinin, kalitesinin de deðerlendirilmesi desteklemesine olanak verir. Hastanede kalma süresi kýsaldýkça önemlidir(1,2,3). Doðumun saðlýklý koþullarda ve bir saðlýk bireyin kendi bakýmlarýný karþýlamak için ihtiyaç duyacaðý personelinin yardýmýyla yaptýrýlmasýnýn ve doðum sonrasý eðitim gereksinimleri de artacaktýr. Bu dönemde etkili bir dönemde ise loðusalýk izlemlerinin düzenli olarak verilmesinin hemþirelik bakýmýna olan gereksinim artmaktadýr(8,19). anne ve perinatal bebek ölümlerini azalttýðý bilinmektedir. Tanzanya'da yapýlan bir çalýþmada, annelerin ilk haftalarda Saðlýklý koþullarda doðum ve doðum sonu anne ve yenidoðan kendi ve bebeklerinin bakýmý, aile planlamasý ve cinsel aktivite bakýmý, komplikasyonlarýn azaltýlmasýnda ve komplikasyon gibi konularda bilgi alma gereksinimlerinin daha önemli olduðu geliþmesi durumunda da anne ve bebeklerde ölüm riskinin belirtilmiþtir(9).azaltýlmasýnda oldukça önemlidir(4). Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ)'ne göre gebelik, doðum ve doðum sonrasýnda önlenebilir Doðum sonu dönemdeki hemþirelik bakýmý, annenin, nedenlerle ortaya çýkan anne ve neonatal ölümleri ve hastalýklarý bebeðin ve ailenin fiziksel, psiko-sosyal gereksinimlerini öncelikli olarak ele alýnmasý gereken saðlýk sorunlarýdýr(5). tanýmlama, çözüme odaklanma ve ailenin yeni duruma uyum DSÖ, anne bebek ölümlerinin azaltýlmasý için 21. yüzyýl saðlýk saðlamasýnda kaliteli, profesyonel, kapsamlý ve etkin, amaca hedefleri içinde üreme saðlýðý, antenatal ve çocuk saðlýðý yönelik bireye özgü bakým, eðitim ve problem çözmede temel hizmetlerine ulaþýlabilirliðin arttýrýlmasý gerektiðini saðlayan bir bakým sistemi olarak tanýmlanmaktadýr (1,10-13).belirtmiþtir(6). Ana çocuk saðlýðý hizmetleri içinde önemli bir yeri olan postpartum bakým hizmeti, temelde koruyucu bir saðlýk Bu araþtýrmanýn amacý, kadýnlarýn doðum sonrasý hizmetidir. Genel olarak kadýnlar postpartum bakýma göre muayene bulgularýný incelemek, doðum sonu bakým hakkýndaki prenatal bakým hizmetlerinden daha çok yararlanmaktadýr. bilgi düzeylerini belirlemek, bu doðrultuda kadýnlarýn eðitim Geliþmiþ ülkelerde hemen her kadýn(%97) prenatal bakým gereksinimlerini saptamak ve saptanan gereksinimleri hizmetlerinden yararlanýrken, geliþmekte olan ülkelerde bu oran doðrultusunda eðitim verebilmektir.%65 kadardýr. Postpartum bakým alma oranlarýnýn genelde çok daha düþük olduðu görülmektedir. DSÖ, dünyada kadýnlarýn YÖNTEMsadece %35'inin postpartum bakým hizmetlerinden Bu araþtýrma tanýmlayýcý, gözlem ve ölçüme dayalý yararlandýðýný belirtmektedir(5). Ülkemizde postpartum bakým olarak planlanmýþtýr. Çalýþmanýn evrenini Manisa Doðum ve hizmeti alan kadýnlara iliþkin veriler yetersizdir(3). Ülkemizde Çocuk Bakýmevi Hastanesi ile Sosyal Sigortalar Hastanesi kadýn Saðlýk Bakanlýðý'nýn önerilerine göre; loðusalýk izlemleri; doðum kliniðinde 01 Þubat 2004-31 Haziran 2004 tarihleri doðumdan sonraki 24 saat içinde bir kez, daha sonra ise, 2. ve 4. arasýnda doðum yapan kadýnlar,örneklemini ise bu kadýnlar haftalarda da birer kez olmak üzere toplam 3 kez arasýndan olasýlýksýz örneklem yöntemi ile belirlenen 367 lohusa yapýlmalýdýr(4). oluþturmuþtur. Veriler anket formu yardýmýyla, yüz yüze

görüþme tekniði kullanýlarak elde edilmiþtir. Anket formu 3 Son yýllarda doðum sonu dönemde kadýnlarýn erken bölümden oluþmuþtur. Birinci bölüm sosyo-demografik ve

taburcu edilmeleri oldukça yaygýnlaþmýþtýr. Anneler, herhangi doðurganlýk özellikleri içeren soru formu, ikinci bölüm doðum bir sorun yoksa normal doðumdan 12-24 saat sonra, sezaryenle sonu tanýlama(deðerlendirme) formu, üçüncü bölüm ise doðumdan 3-5 gün sonra taburcu edilmektedir(3,7). Ülkemizde lohusalarýn doðum sonu bakýma iliþkin bilgi düzeylerini ölçen hastanede normal doðum yapan kadýnlarýn genellikle ilk 24 sorulardan oluþmaktadýr. Birinci ve üçüncü bölüm araþtýrmacýlar saatte taburcu edildiði bilinmektedir. Bu ilk 24 saat acil tarafýndan literatür doðrultusunda hazýrlanmýþ olup, ikinci komplikasyonlarý önlemek için yeterli görülse de; annenin evde bölüm Eryýlmaz(1999) tarafýndan hazýrlanan doðum sonu bakým geçireceði postpartum dönemde, karþýlaþabileceði fiziksel ve patwayidir (10). Bu form; doðum sonu hemþireliðinde bakýmý ruhsal bakýmýna iliþkin olasý sorunlara yönelik eðitim vermek þekillendirmek, standardize bir bakým planý saðlamak ve için çok kýsa bir süredir. Bununla birlikte erken taburcu olan hemþirelerin bakým vermesini kolaylaþtýrmak amacýyla kadýnlar bir çok saðlýk sorunu yaþamaktadýrlar. Bu dönemde hazýrlanmýþtýr. Veriler SPSS 10.0 paket programý kullanýlarak, annelerin yaþadýðý baþlýca sorunlar, epizyotomi bölgesinde aðrý, anlamlýlýk derecesi p<0.05 düzeyi esas alýnarak yüzde, ortalama enfeksiyon belirti ve bulgularý, yorgunluk, uykusuzluk, uygulanarak deðerlendirilmiþtir. Saptanan eðitim gereksinimleri konstipasyon, hemoroid, küçük ve içe çökük meme ucu, sütün doðrultusunda, danýþmanlýk ve eðitim araþtýrmacýlar tarafýndan yetersiz gelmesi, idrar yolu enfeksiyonu, idrar inkontinansý, anket formu doldurulduktan sonra verilmiþtir.vaginal enfeksiyon, annenin kendi ve yenidoðan bakýmýnda

Page 32: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-675-

BULGULARLohusalarýn sosyo-demografik ve doðurganlýk özellikleri

Araþtýrma grubundaki kadýnlarýn yaþ ortalamasý 25.5±4.8(16-46)'dýr. Kadýnlarýn %74.4'ü ilkokul ve altýnda eðitim almýþ, %92.9'u ev hanýmý, %83.7'si çekirdek aileye sahiptir. Lohusalarýn gebelik sayýsý ortalamasý 2.0±1.2(1-9) olmakla birlikte %41.7'si primipardýr. Kadýnlarýn doðum sayýsý ortalamasý 1.7±0.9(1-5)'dir. %14.8'i daha önce düþük, %9.8'i küretaj, %2.8'i ölü doðum yaþadýðýný söylemiþtir. Lohusalarýn %24.8'i vajinal, %47.1'i sezaryen, %28.1'i, epizyotomi ile vaginal doðum yapmýþtýr. %12.0'si sigara kullanmaktadýr (Tablo1).

Lohusalarýn fizik muayene ve laboratuar bulgularýLohusanýn yapýlan fiziksel muayenesinde %1.1'inde

subinvolüsyon saptanmýþtýr. Lohusalarýn %4.4'inde fundus yumuþak palpe edilmiþtir. Kadýnlarýn %5.2'sinin perinesinde kýzarýklýk, %1.4'ünde perinede ödem, %1.9'unda perinede zonklayýcý aðrý belirlenmiþtir. %92.9'unun loþiasý renk ve miktar bakýmýndan normaldir. Kadýnlarýn %8.7'sinde ise loþiada bol pýhtý gözlenmiþtir. Loðusalarýn %5.2'sinde doðum sonu kanama, bir loðusada epizyotomide dehissens geliþmiþtir. Lohusalarýn yaþam bulgularý incelendiðinde, tansiyon ölçümü ortalamasý 112.8±12.1(80/60-150/70), vücut ýsýsý ortalamasý 36.6±0.4(36-37.70), nabýz sayýsý ortalamasý 80.6±5.6(60-100), solunum sayýsý ortalamasý 21.5±2.6(16-30) bulunmuþtur.

Lohusalarýn memelerinin genel dokusu muayene edildiðinde, %89.4'ünün yumuþak, %7.1'inin sert, %3.5'inin hassas aðrýlý olduðu bulunmuþtur. %1.9'unun meme ucu içe çökük, %4.4'ünde çatlak yara mevcuttur. Lohusalarýn %6.5'inde emzirme baþarýsýz, %7.4'ünün desteðe ihtiyacý bulunmaktadýr. Loðusalarýn tamamýna yakýný (%99.7) doðum sonu bebeðini emzirdiðini söylerken, %29.2'si ilk yarým saat içinde

Gebelik öncesi yaþanan sorunlar ve kullanýlan doðum emzirmiþtir. Lohusalarýn doðum sonu idrara çýkma saati kontrol yöntemleri ortalamasý 2.9±3.6(0-24)'dür. %4.1'inde mesane distansiyonu

Lohusalarýn %87.7'si gebelikte herhangi bir sorun ya tespit edilirken, %75.7'sinde barsak sisteminde bir sorun da komplikasyon yaþamadýðýný ancak %3.5'i hiperemezis bulunmamýþtýr. Bir loðusada hipomotilite, 6 loðusada gaz gravidarum, %5.7'si düþük tehdidi, %1.9'u anemi, %0.5'i problemi olmakla birlikte, %21.8'inde barsak sesleri gestasyonel diyabet, %0.3'ü hepatit A, %0.3'ü vajinal enfeksiyon alýnamamýþtýr. 5 lohusada Humans bulgusu pozitif bulunmuþtur yaþadýðýný söylemiþtir (Tablo 2). (Tablo 4). Lohusalarýn doðum sonu hemotokrit ve hemoglobin

ölçümleri incelendiðinde, hemotokrit ortalamasý 34.8±3.8(20.2-Kadýnlarýn %45.8'i gebe kalmadan önce hiçbir doðum 48.0), hemoglobin ortalamasý 11.6±1.3 (6.2-14.9)'dýr (Tablo 5).

kontrol yöntemi kullanmadýðýný, %24.5'i ise geri çekme yöntemi Lohusalara “hayatýn eskisi gibi normale döneceðine inanýyor ile korunduðunu ifade etmiþtir. Kadýnlarýn sadece %24.5'i etkin musunuz?” diye sorulduðunda %6.8'i hayýr yanýtýný vermiþtir. yöntemlerle korunmuþtur (Tablo 3). “Bebek sahibi olmaktan mutlu musunuz?” diye sorulduðunda

ise %5'i hayýr mutlu deðilim yanýtýný vermiþtir.

Kadýnlarýn sosyodemog rafik özellikleri

Sayý %

Eðitim durumu Ýlkokul ve altý

Ortaokul ve üstü

274

93

74.7

25.3

Çalýþma durumu

Çalýþan

Çalýþmayan

26

341

7.1

92.9

Aile tipi

Çekirdek aile

Geniþ aile

307

60

83.7

16.3

Gebelik sayýsý

Primipar

Multipar

153

214

41.7

58.3

Düþük

Var

Yok

54

313

14.7

85.3

Kürtaj

Var

Yok

36

331

9.8

90.2

Ölü doðum

Var

Yok

10

357

2.8

97.2Doðum þekliVajinal doðumSezeryanEpizyotomi ile vajinal doðum

91173103

24.847.128.1

Toplam 367 100.0

Tablo 1. Kadýnlarýn sosyo-demografik ve doðurganlýk özellikleri

Gebelikte geliþen sorunlar

Sayý %

Sorun yaþamayan

322

87.7Düþük tehdidi

21

5.7

Hiperemezis gravidarum

13

3.5

Anemi

7

1.9Gestasyonel diyabet

2

0.5Vajinal enfeksiyon 1 0.3Hepatit A 1 0.3

Tablo 2. Gebelikte geliþen sorunlar

Kullanýlan doðum kontrol yöntemleri

Sayý %

Yöntem kullanmayan 168

45.8

Etkin yöntem kullanan

109

29.7

Geri çekme ile korunan

90

24.5Toplam 367 100.0

Tablo 3. Lohusalarýn doðum öncesi kullandýklarý doðum kontrol yöntemleri

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 673-680

Page 33: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-676-

Lohusalarýn doðum sonu bakým hakkýnda bilgileriLohusalarýn %55.0'i doðum sonu bakým hakkýnda

eðitim almýþ, eðitim alanlarýn %78.7'si ebe ve hemþirelerden, %8.4'ü hekimlerden, %3.5'i ise akrabalarýndan bilgi almýþtýr. Lohusalarýn %97.3'ü lohusalýk döneminde istirahat etmenin gerekli olduðunu belirtirken, %98.6'sý lohusalýk döneminde beslenmeye dikkat etmek gerektiðinde hemfikirdir. Lohusalarýn %23.4'ü lohusalýkta hangi besin gruplarýný almasý gerektiðini, %25.3'ü konstipe olmamak için nasýl beslenmesi ve neler yapmasý gerektiðini bilmemektedir. Lohusalarýn %7.1'inin doðum sonu genital bölgeye temizlik yapýlmamasýný, %13.6'sýnýn ise perine temizliðinin arkadan öne doðru yapýlmasýný ifade ettikleri belirlenmiþtir. Lohusalarýn %12.8'i kanama kontrolü için bez, %1.6'sý pamuk kullanmaktadýr. Kadýnlarýn %79.3'ü doðum sonu erken ayaða kalkmanýn, %93.2'si meme baþý temizliðinin önemli olduðunu belirtmiþtir. %80.7'si doðum sonu ne zaman (kaç gün sonra) banyo yapýlacaðýný bilmemekte, %7.6'sý ise oturarak banyo yapýlmasý gerektiðini ifade etmiþlerdir. Lohusalarýn %35.7'si doðum sonu egzersiz yapýlmamasý gerektiðine inanýrken, %51.0'i doðum sonu egzersizin yararlarýný bilmemektedir. Lohðusalarýn %5.4'ü lohusalýk döneminde cinsel iliþkiye girilebileceðini belirtirken, %33.5'i neden cinsel iliþkiye girilmemesi gerektiðini bilmemektedir. Kadýnlara verilen aile planlamasý eðitiminden sonra, kadýnlarýn yaklaþýk yarýsý(%50.4) RÝA, %7.1'i kondom, %5.2'si tüpligasyon, %2.7'si hap ile korunmaya karar vermiþtir. Ancak %28.3'ü kullanacaðý doðum kontrol yöntemine karar verememiþtir. Lohusalarýn bebeklerini emzirmek istedikleri ay ortalamasý 18.2±6.6(6-36)'dýr. Lohusalarýn %78.2'si ek gýdalara 6. ayda baþlayacaðýný ifade etmiþtir (Tablo 6).

Lohusalarýn muayene bulgularý Sayý %

Tansiyon

120/80 ve altý

120/80 üzeri

323

44

88.0

12.0

Vücut ýsýsý

37 C ve altý

37 C üzeri

345

22

94.0

6.0

Nabýz

60-79 arasý

80-89 arasý

90-100 arasý

135

217

15

36.8

59.1

4.1

Solunum

16-20 arasý

21-30 arasý

168

199

45.8

54.2

Toplam

367

100.0

Hemoglobin

11 mg/dl altý

11 mg/dl ve üzeri

Toplam

64

144

208

30.8

69.2

100.0

Hemotokrit

35 altý

35 ve üzeri

Toplam

102

94

196

52.0

48.0

100.0

Tablo 5. Lohusalarýn yaþam ve hemoglobin hemotokrit bulgularý

Lohusalarýn muayene bulgularý Sayý % Fundus yüksekliði Normal Uterus subinvolüsyonu

363 4

98.9 1.1

Fundus kývamý Kontrakte, sert Yumuþak

351 16

95.6 4.4

Perine durumu Temiz Kýzarýk Ödem Aðrý

336 19 5 7

91.6 5.2 1.4 1.8

Loþia rengi Normal Parlak kýrmýzý

357 10

97.3 2.7

Loþia miktarý Normal Aþýrý Az

341 6 20

92.9 1.6 5.5

Loþiada pýhtý Var Yok

32 335

8.7 91.3

Loþiada koku Var Yok

- 367

- 100.0

Doðum sonu komplikasyon Yok Kanama Epizyotomide dehissens

346 19 2

94.3 5.2 0.5

Emzirme baþarýsý Baþar ýlý Baþarýsýz Desteðe ihtiyacý var

316 24 27

86.1 6.5 7.4

Memenin genel dokusu Yumuþak Sert Hassas, aðrýlý

328 26 13

89.4 7.1 3.5

Meme ucu Çatlak yok Ýçe çökük Çatlak yara var

344 7 16

93.7 1.9 4.4

Ýdrar yapma durumu Ýdrar yapma normal Mesane dist ansiyonu

352 15

95.9 4.1

Barsak durumu Normal Barsak sesleri yok Hipermotilite Hipomotilite Gaz problemi

278 80 1 2 6

75.7 21.8 0.3 0.5 1.6

Karýn durumu Yumuþak Distansiyon

363 4

98.9 1.1

Humans bulgusu Yok Var

362 5

98.6 1.4

Anne bebek etkileþimi Ýyi Kötü Desteðe ihtiyacý var Alýngan Kaygý, endiþe

337 4 22 3 1

91.8 1.1 6.0 0.8 0.3

Aðrý durumu Yok Hafif Orta Þiddetli

121 151 93 2

33.0 41.0 25.3 0.5

Toplam 367 100.0

Tablo 4. Lohusalarýn muayene bulgularý

Page 34: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-677-

Lohusalarýn doðum sonu bakým hakkýnda bilgileri Sayý % Doðum sonu bakým hakkýnda eðitim aldýnýz mý? Evet Hayýr

202

165

55.0

45.0

Eðitimi kimden aldýnýz?

Ebe -hemþire

Doktor

Kitap dergi

Akraba

Toplam

159

17

19

7

202

78 .7

8.4

9.4

3.5

100.0

Loðusalýk döneminde istirahat gerekir mi?

Evet

Hayýr

357

10

97.3

2.7

Loðusalýk döneminde beslenmeye dikkat etmek gerekir mi?

Evet

Hayýr

362

5

98.6

1.4

Loðusalýk döneminde hangi besinler ile beslenmek gerekir?

Bilmeyen

Kýsmen bilen

Bilen

86

166

115

23.4

45.2

31.3

Konstipasyon olmamak için ne yapýlmalýdýr?

Bilmeyen

Kýsmen bilen

Bilen

93

166

108

25.3

45.2

29.4

Genital bölgeye temizlik yapýlmalý mýdýr?

Evet

Hayýr

341

26

92.9

7.1

Perine temizliði nasýl yapýlmalýdýr?

Önden a rkaya

Arkadan öne

Bilmiyor

293

50

24

79.8

13.6

6.5

Kanama kontrolünüz için ne kullanýyorsunuz?

Pet

Pamuk

Bez

314

6

47

85.6

1.6

12.8

Doðum sonu erken ayaða kalkmak gerekir mi?

Evet

Hayýr

291

76

79.3

20.7

Emzirmeden önce meme baþý temizliði gerekir mi?

Evet

Hayýr

342

25

93.2

6.8

Neden meme baþý temizliði gerekir?

Bilmeyen

Kýsmen bilen

Bilen

76

173

118

20.7

47.1

32.2

Meme bakýmý için su nasýl olmalýdýr?

Sýcak

Soðuk

Çeþme suyu

Kaynatýlmýþ ýlýtýlmýþ su

14

9

69

275

3.8

2.5

18.8

74.9

Loðusa

doðum sonu kaç gün sonra banyo yapabilir?

Bilen

Bilmeyen

71

196

19.3

80.7

Loðusa nasýl banyo yapmalýdýr?

Ayakta

Oturarak

339

28

92.4

7.6

Loðusalýk döneminde

egzersiz(jimnastik) gerekli midir?

Evet

Hayýr

236

131

64.3

35.7

Loðusalýk döneminde yapýlan egzersizin yararlarýný biliyor musunuz?

Bilmeyen

Kýsmen bilen

Bilen

190

109

68

51.8

29.7

18.5

Loðusalýk döneminde cinsel iliþkide bulunulur mu?

Evet

Hayýr

20

347

5.4

94.6

Loðusalýk döneminde cinsel iliþkide neden bulunulmaz?

Bilmeyen

Kýsmen bilen

Bilen

123

142

102

33.5

38.7

27.8

Tablo 6. Lohusalarýn doðum sonu bakým hakkýnda bilgileri

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 673-680

Page 35: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-678-

TARTIÞMA þiddetli sýrt aðrýsý, %30'u dizüri, %43'ü baþ dönmesi, %35'i Puerperium, anne organizmasýnda gebelik dolayýsýyla þiddetli baþ aðrýsý, %30'u ise memelerde þiþlik ve aðrý olduðunu

oluþan deðiþimleri gebelikten önceki haline dönünceye kadar belirtmiþtir(4). Doðum sonu dönemde aþýrý vajinal kanama, anne devam eden ortalama 6-8 hafta süren involüsyon, rejenerasyon saðlýðýný tehdit eden ve ülkemizde birinci sýrada anne ölümlerine ve laktasyonun beraber meydana geldiði bir devredir. Bu dönem neden olan önemli bir sorundur. 1998 TNSA'nda, doðum sonu ayný zamanda kadýnýn dikkatli bir bakýma ihtiyaç duyduðu bir aþýrý vajinal kanama, postpartum kanama, yaþý 20'den küçük dönemdir(14,15). Postpartum dönemdeki saðlýk bakýmý olan annelerde diðer yaþ gruplarýna göre daha sýk görülmektedir. annelerin fizyolojik, psikolojik ve sosyal gereksinimlerinin Postpartum kanama; ilk doðumlarda ve 6 ve üzeri sayýdaki karþýlanmasýný kapsamaktadýr. Annelerin kendilerini fiziksel doðumlarda (sýrasýyla; %21, %27), bir saðlýk personelinin yönden rahat hissetmeleri, kendi ve bebek bakýmlarýna aktif yardýmý olmadan gerçekleþen doðumlarda (%27) daha sýk olarak katýlmalarý ve bakýmlarýný sürdürmede baþarýlý olmalarý, görülmektedir. Saðlýklý koþullarda gerçekleþen doðumlara göre, fiziksel ve ruhsal saðlýklarý üzerine olumlu etki yapmaktadýr. Bu saðlýklý olmayan koþullardaki doðumlarda(%28) postpartum nedenle ebe ve hemþireler annelerin postpartum dönemdeki aþýrý kanamanýn daha sýk görüldüðü saptanmýþtýr(4). Ertem bakým gereksinimlerini deðerlendirmeli, bu konuda gerekli çalýþmasýnda, deney grubundaki kadýnlarýn; %82.9'ýnýn loþisinin bakým ve desteði saðlayarak annelik rolüne uyumlarýný parlak kýrmýzý renkte, %45.7'inin loþisinin aþýrý miktarda olduðu, kolaylaþtýrmalý ve postpartum dönemdeki sorunlarýn azalmasýna %94.3'unun loþisinde pýhtý olmadýðý ve %97.10'unun loþisinde yardýmcý olmalýdýrlar(3,9). Özellikle doðum sonu dönemde koku olmadýðý saptanmýþtýr(20).anne/bebeklerin hastanede yatýþ süreleri ve taburcu olduktan sonra evde bakým ve izleminden sorumlu olan birinci basamak Bu çalýþmada, lohusalarýn %28.1'ine epizyotomi saðlýk hizmetlerinin de yeterli olmadýðý bilinen bir uygulanmýþ, 1 loðusada epizyotomide dehissens geliþmiþtir. gerçektir(16).Bu araþtýrmada, annelerin postpartum bakým Geleneksel olarak bebeðin doðumunu kolaylaþtýrmak ve annede konusunda bilgilerinin yetersiz olduðu saptanmýþ ve olabilecek perine ve vajinal laserasyonlarý önlemek amacýyla araþtýrmacýlar tarafýndan loðusalarýn gereksinimi olan konularda özellikle ilk doðumlarda epizyotomi yapýlmaktadýr. 1998 eðitim verilmiþtir. TNSA'nda, annelerin ifadelerine göre, araþtýrmanýn kapsadýðý

son iki yýllýk dönem içindeki doðumlarýn %44'ünde doðum Doðum öncesi bakým sýrasýnda, annelere doðum ve sýrasýnda epizyotomi yapýlmýþtýr. 20 yaþ altýndaki annelerin

doðum sonu bakýmýn önemi ile ilgili bilgi verilmesi yaklaþýk üçte ikisinin (%59) doðumunda epizyotomi gerekmektedir. 1998 TNSA verilerine göre, araþtýrmanýn uygulanmýþtýr. Anne yaþý arttýkça epizyotomi yapýlan kapsadýðý son beþ yýllýk dönemde, annelere DÖB sýrasýnda, doðumlarýn yüzdesi azalmaktadýr. Ayrýca ilk doðumlarýn doðum ve doðum sonu bakým ile ilgili bilgi verilmesine göre %67'sinde epizyotomi yapýlmýþtýr(4). Ertem çalýþmasýnda deney doðumlarýn yapýldýðý koþullar karþýlaþtýrýlmýþ ve bu konularda grubundaki kadýnlarýn %48.70'inin epizyotomi ile doðum bilgi verilenlerde, bilgi verilmeyenlere göre, hastane yaptýðýný bulmuþtur(20).doðumlarýnýn sýklýðý daha yüksek (sýrasýyla; %84, %87), saðlýksýz koþullarda doðumlarýn sýklýðý (sýrasýyla; %3, %2) ise Doðum sonu erken ambulasyonun obstetrideki yeri daha düþük bulunmuþtur(4). Gözüm ve Kýlýç (2003)'ýn büyüktür. Böylece emboli, flebit gibi komplikasyonlar çalýþmasýnda, lohusalarýn %66.1'inin hastaneden taburcu azalmaktadýr. Erken ayaða kalkma hem psikolojik, hem de olurken postpartum döneme yönelik eðitim almadýðý, barsak ve mesane fonksiyonlarýnýn düzenlenmesinde önemli rol %51.8'inin postpartum ilk hafta ebeler tarafýndan evde ziyaret oynamaktadýr(1,12). Çalýþmada 15 loðusada mesane edilmediði belirtilmektedir(8). Ekþi (1996) Ýzmir'de yaptýðý distansiyonu saptanýrken, 5 lohusada Homans bulgusu pozitiftir. çalýþmasýnda, lohusalarýn %52'sinin doðum sonu bakým Loðusalarýn %79.3'ü doðum sonu erken ayaða kalkmanýn hakkýnda bilgi almadýðýný belirlemiþtir(17). Bu çalýþmanýn gerekli olduðunu ifade etmiþtir. Bu bulgu kadýnlarýn büyük bir sonuçlarýnda da görüldüðü gibi, yaklaþýk iki lohusadan biri çoðunluðunun bu konu ile ilgili bilgilerinin yeterli olduðunu doðum öncesi dönemde postpartum bakým hakkýnda eðitim göstermektedir. Ekþi (1996) çalýþmasýnda, lohusalarýn %55'inin almamýþtýr. Sonuçlar yapýlan çalýþmalar ile benzerlik doðum sonu erken ayaða kalkmanýn gerekli olduðunu ifade göstermektedir. ettiklerini belirtmiþtir (17).

Çalýþmada 4 lohusada uterus subinvolüsyonu ve 19 Loðusa, doðum sonu en az 4-6 haftalýk bir sürede normal lohusada doðum sonu kanama saptanmýþtýr. Erken lohusalýk fiziksel aktivitelerini kazanýr. Bu nedenle gün içinde kendine 2-3 döneminde uterus involüsyonunun ve loþial akýntýnýn takibi, saatlik dinlenme zamaný ayýrmalýdýr. Lohusalarýn büyük bir hem hekimlerin hem de ebe, hemþirelerin sorumluluðundadýr. çoðunluðu doðum sonu dönemde istirahat etmenin gerekli 1998 TNSA'nda, araþtýrmanýn kapsadýðý son iki yýllýk dönem olduðu konusunda hemfikirdirler. içerisinde, postpartum komplikasyonlar annelerin ifadelerine göre saptanmýþtýr. Annelerin %20'si doðum sonu aþýrý vajinal Doðum sonrasý perine bakýmý, hem hijyen hem de kanama, %18.5'i yüksek ateþ, %21'i konvülziyon, %32'si kötü doðum sýrasýndaki gerilme, zedelenme yada epizyotomi gibi kokulu vajinal akýntý, %57'si karnýn alt kýsmýnda aðrý, %44'ü travmatik nedenlerle özellik gerektirir. Anal bölgeden E. Coli

Page 36: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-679-

gibi bakterilerin perine bölgesine taþýnmamasý için, önden bebeklerini emzirmiþlerdir. WHO'ya göre doðum sonrasý ilk ½ arkaya doðru perine bakýmý hem doðum sonrasý, hem de tüm veya 1 saat içinde kadýnlar bebeklerini emzirmeye teþvik yaþam süresince kadýn hijyeninde önemli bir yer tutar. edilirlerse, daha sonraki dönemlerinde de emzirmelerinde Geleneksel olarak bu temizlik genellikle tam tersi olarak baþarýlý olabileceklerini vurgulanmaktadýr (22,23).yapýlmaktadýr. Çalýþmada lohusalarýn %6.8'i perine temizliðini nasýl yapacaðýný bilmemekte, %13.6'sý ise arkadan öne Doðum yapan kadýnlar fiziksel, ruhsal ve sosyal yaptýklarýný ifade etmiþtir. Yýlmaz ve Sevið (2003) açýdan büyük deðiþim yaþamaktadýrlar. Bu çalýþmada çalýþmalarýnda, annelerin perinelerini antiseptik solüsyonlar lohusalarýn %6.8'inin hayatlarýnýn eskisi gibi normale yerine istendik olmayan yöntemlerle temizlediklerini, ped döneceðine inanmadýðý, %5'inin de bebek sahibi olmaktan mutlu yerine bez kullanmayý tercih ettiklerini saptanmýþlardýr(18). olmadýklarýný ifade ettikleri saptanmýþtýr. Ertem çalýþmasýnda, Gözüm ve Kýlýç'ýn(2003) Erzurum'da yaptýklarý çalýþmalarýnda deney grubundaki kadýnlarýn %20.0'sinin, kontrol grubundaki ise, kadýnlarýn %62.5'inin perine temizliðini doðru yapmadýklarý kadýnlarýn %25.7'inin kendilerini kaygýlý/endiþeli hissettikleri belirlenmiþtir(8). Ekþi (1996) Ýzmir'de yaptýðý çalýþmasýnda, saptamýþtýr(20). Literatürlerde de, doðum sonrasýnda dönemde kadýnlarýn %81'inin perine temizliðini önden arkaya doðru bir depresif duygu durumunun gözükme oranýnýn yüksekliði kez yapýlmasýný ve iþlemin ayný þekilde birkaç kez tekrar bildirilmektedir. Yeni anne olan kadýnlarýn %50-80'inde kaygý-edilmesini ifade ettiklerini belirtmiþtir(17). Ebe hemþirelerin hüzün geliþebilmektedir Doðum sonrasý ilk 3 gün hormon perine temizliðini kadýnlara açýklamalarý ve taburcu olduktan sekresyonundaki deðiþikliðin çok hýzlý olmasýna baðlý olarak sonra evde perine temizliðini kendisinin nasýl yapacaðýný geliþen psikolojik sorunlarýn kadýnlarý etkilediðine, loðusalýk öðretmesi çok önemlidir. Yapýlan çalýþmalarda ve bu çalýþmada döneminin çoðu kadýn için bir stress dönemi olduðuna ve anne da görüldüðü gibi, kadýnlarýn perine temizliði ile ilgili de nevrozdan psikoza varan deðiþik ruhsal sorunlarýn bilgilerinin yeterli olmadýðý görülmektedir. Bu bulgu diðer yaþanabileceðine deðinilmektedir. Lohusalýkta ruhsal sorunlarýn çalýþmalarla benzerlik göstermektedir. Cinsel yaþamýn tabu önlenmesi için, annenin gebelikten baþlayarak annelik rol ve olarak kabul edildiði ülkemizde, kadýnlarýn konu ile ilgili bilgi sorumluluðuna hazýrlanmasý ve desteklenmesi gerektiði almada çekinik davrandýklarý düþünülebilir. Hoge ve ark (1993) söylenebilir (21,22,23). Doðum hemþireliðinin amacý, sadece yapmýþ olduklarý çalýþmada, puerperal enfeksiyonlarýn baþlýca bebeðin doðumunu saðlamak ve üreme organlarýný gebelik sebebi A Grubu Beta Hemololitik Streptococcus ve öncesi duruma getirmek deðil, bunun yanýnda annenin bu Streptococcus Pyogenes'tir. Puerperal enfeksiyonu önlemek için döneme saðlýklý bir uyum göstermesini ve saðlýklý bir bebek doðum sonrasý perinenin temiz ve kuru tutulmasýnýn, sýk perine yetiþtirmesine yardýmcý olmaktýr. Bu dönemde ebe ve tuvaletinin yapýlmasýnýn, ve enfeksiyon belirtilerine (ani ateþ hemþirelerin en önemli sorumluluðu; lohusalarýn doðum sonrasý yüksekliði, TA ve nabýz düþmesi) karþý dikkatli olunmasýnýn normal geliþimlerini ve normalden sapmalarý gösteren bulgularý gerekliliðine deðinilmiþtir (24). tanýyýp, deðerlendirmesi, lohusalara fiziksel bakým ve ruhsal

destek saðlamak, gereksinim duyduklarý konularda eðitim Çalýþmada lohusalarýn büyük bir çoðunluðu, lohusalýk vermektir. Verilecek eðitimin içeriðinde, lohusanýn lohusalýk

döneminde cinsel iliþkiye girilmemesi gerektiðini döneminde dinlenmesinin önemi, temel hijyenik bakýmýn önemi belirtmiþ,ancak sadece %27.8'i nedenini doðru olarak ifade ve doðru olarak nasýl yapýlacaðý, el hijyeni, göðüs ve perine etmiþtir. Ekþi (1996) çalýþmasýnda, “lohusalýk döneminde cinsel temizliðinin önemi, yeterli ve dengeli beslenmenin yararlarý, iliþkiye girilir mi?” sorusuna lohusalarýn tamamýnýn hayýr loðusalarýn konstipe olmamalarý için nasýl beslenecekleri, anne dediðini ancak cinsel iliþkide bulunmama nedenini %44'ünün sütü ve meme bakýmýn önemi, egzersiz, doðum sonu etkin doðru olarak yanýtladýðýný belirtmiþtir(17). Postpartum doðum kontrol yöntemleri konularý yer almalýdýr.dönemdeki annelerin cinsel yaþam ve kontraseptif yöntemler hakkýnda bilgi açýklarý bulunmakta ve bu konularda gereken danýþmanlýðýn verilmesi oldukça önemlidir.

Çalýþmada kadýnlarýn %4.4'ünün meme ucunda çatlak saptanmýþtýr. ertem çalýþmasýnda 5 kadýndan birinde meme ucunun çökük olduðunu saptamýþtýr(20). Kadýnlarýn meme ucu ile ilgili sorunlardan meme ucu çatlaðý ve meme ucu içe çöküklüðünün bulunmasý; doðum öncesi dönemde kadýnlarýn meme bakýmlarýna iliþkin yeterli eðitim ve bakým alamamýþ olduklarýný düþündürmektedir. Eðer kadýnlar doðum öncesi dönemde meme ucu ve meme bakýmý, emzirme konularýnda yeterli eðitimi almýþ olsalardý, doðum sonu dönemde bu tip sorunlarla karþýlaþma oranýnýn oldukça düþük görülebileceði söylenebilir. Çalýþmada kadýnlarýn büyük çoðunluðu emzirme sorunu yaþamazken, bir çoðu doðum sonu erken dönemde

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 673-680

Page 37: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-680-

KAYNAKLAR1- Coþkun A, Karanisoðlu H. Doðum ve kadýn saðlýðý hemþireliði. Anadolu Üniversitesi Açýk Öðretim Fakültesi Yayýnlarý, Eskiþehir2- Nichols FH, Zwelling E. Maternal-Newborn Nursing. Care of the Childrearing Family. JB. Lippincott Company, Philadelphia,

1992.3- Balkaya Akdolun N. Postpartum dönemde annelerin bakým gereksinimleri ve ebe-hemþirenin rolü. Cumhuriyet Üniversitesi

Hemþirelik Yüksekokulu Dergisi 2002; 6(2): 42-49. 4- Akýn A, Özvarýþ ÞB. Türkiye'de doðum ve doðum sonu hizmetlerden yararlanma, Türkiye'de Ana Saðlýðý, Aile Planlamasý

Hizmetleri ve Ýsteyerek Düþükler: Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý 1998 Ýleri Analiz Sonuçlarý, 2002. (Ed.) Ayþe Akýn. H a c e t t e p e Ü n i v e r s i t e s i , T ü r k i y e A i l e S a ð l ý ð ý v e P l a n l a m a s ý Va k f ý , U N F PA . A n k a r a . http://www.huksam.hacettepe.edu.tr/dogum.htm

5- Dünya Saðlýk Örgütü(1998) Dünya Saðlýk Raporu 1998, 21. yüzyýlda yaþam herkes için bir vizyon, çev. Editörleri B. Metin, A. Akýn, Ý. Güngör, Ankara, Saðlýk Bakanlýðý Dýþ Ýþler Baþkanlýðý.

6- Saðlýk Bakanlýðý. Ulusal saðlýk politikasý geliþtirme çalýþmasý mevcut durum ve sorunlar taslak rapor, Ankara, 2000.7- Gorie TM, McKinney ES, Murray SS. Foundations of Maternal-Newborn Nursing, Second Edition, WB. Saunders Company,

Philadelphia, 1998; 12-13, 458-459.8- Gözüm S, Kýlýç D. Doðum sonu erken taburcu edilen kadýnlarýn yaþadýklarý saðlýk sorunlarý ve bu sorunlara yönelik uygulamalarý.

III. Uluslararasý Üreme Saðlýðý ve Aile Planlamasý Kongresi Özet Kitabý, 20-23 Nisan 2003. s. 172.9- Lugina HI, Christensson K, Massawe S et al. Change in maternal concerns during the 6 weeks postpartum period: A study of

primiparous mothers in dar es salam, Tarzania, J Midwifery&Womens Health 2001; 46(4):248-257.10- Eryýlmaz HY. Normal doðum yapan annelerde doðum sonu bakým pathway örneði. VII. Ulusal hemþirelik kongre kitabý. Atatürk

Üniversitesi Hemþirelik Yüksekokulu, 22-24 Haziran 1999; 52-55.11- Nichols FH, Zwelling E. Maternal-Newborn Nursing: Theory and Practice. WB. Saunders Company, Philadelphia, 1997.12- Taþkýn L. Doðum ve kadýn saðlýðý hemþireliði. geliþtirilmiþ III. baský, sistem ofset, Ankara, 1998.13- Pillitteri A. Maternal and Child Health Nursing. Care of the Childrearing family. JB. Lippincott Company, Philadelphia, 1992.14- ……Kadýn Hastalýklarý Doðum Bilgisi Türkiye Klinikleri Yayýnevi Ders Notlarý Serisi, Güner Matbaacýlýk, 2. basým, Ankara,

1993.15- Önder, Ý. Kadýn Doðum Propedötik. Yargýçoðlu Matbaasý, Ankara, 1987.16- Gölbaþý Z. Postpartum dönemde erken taburculuk, evde bakým hizmetleri ve hemþirelik. Cumhuriyet Üniversitesi Hemþirelik

Yüksekokulu Dergisi 2003; 7(2):15-2217- Ekþi G. Loðusalarýn doðum sonrasý bakýma iliþkin bilgi düzeylerinin saptanmasý. Ege Üniversitesi Hemþirelik Yüksekokulu,

yüksek lisans tezi, Ýzmir, 1996.18- Yýlmaz Þ, Sevið Ü. Vajinal yol ve sezaryenle doðum yapan kadýnlarýn doðumdan sonra kendi ve yenidoðan bakýmýnda yaþadýðý

sorunlar. III. Uluslararasý Üreme Saðlýðý ve Aile Planlamasý Kongresi Özet Kitabý, 20-23 Nisan 2003. s. 163.19- Sevil Ü, Çoban A. Starting the process of mother-infant bonding. Acta Paediatrica 2005 April20- Ertem G. Standartlara dayalý verilen hemþirelik bakýmýnýn bakým kalitesine ve hasta memnuniyetine olan etkisinin incelenmesi.

Ege Üniversitesi Saðlýk Bilimleri Enstitüsü. Yayýnlanmamýþ doktora tezi. 2004.21-Gülþen, G. (2001). Doðum Sonrasý Psikiyatrik Bozukluklar .

http://lokman.cu.edu/psychiatry/EGÝTÝM/abdprog/smn_2001_postpartum . 22- WHO. Postpartum Care of Mother and Newborn A Practical Guide. Report of a Technical Working Group. Publication.

http://www.who.int/reproductive-health23- WHO. Tecnical Working Group. Postpartum Care of the Mother and Newborn: A Practical Guide, Birth, December 1999;

26(4):255-260.24- Hoge C., Schwartz, B., Talkington, D., Breiman, R., MacNeill, E. The Changing Epidomiology of Ýnvasive Group

Astreptococcal Ýnfections and the Emergence of Streptococcal Toxic Shock-Like Syndrome, JAMA 1993; 269:384-389.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 673-680

Page 38: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-682-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 682-685

ABSTRACTOur case, a 16 years old girl was hospitalized with the diagnose of intraabdominal mass originated from right adnexial

region after the operation. It was identified as disgerminoma.We performed total abdominal hysterectomy and bilateral salpingoooferectomy, multiple tumors extirpations,appendectomy and the biopsy of the paraaortic lenfadenomegalia. The patient was directed to oncology for chemotherapy. We reviewed dysgerminoma for recent developments.

GÝRÝÞ CA125:175 U/ml (0- 21), ve LDH:1549 U/L (75-130) idi. CA19-Ovarian kanser ABD' de 6. sýklýkta görülen kanserdir 9, CA 15-3, CEA ve AFP normal sýnýrlardaydý. Biyokimyasal

ve tüm kadýn kanserlerin %4' ünü oluþturur. Over kanserleri tetkiklerinde Glukoz: 47 mg/dL (70- 110), Ürik asit:8.7mg/dL genital kanserlerin %25' idir. ABD' de her yýl 23000 yeni vaka (3.4- 7) ,AST:44U/L (0- 38), Na:131 mmol/L (135- 145)olarak taný almaktadýr ve 14000 vaka bu nedenle yaþamýný b u l u n d u . A l k a l e n f o s f a t a z : 7 2 8 U / L ( < 2 7 0 ) , yitirmektedir (1). Disgerminom seyrek olmasýna raðmen fibrinojen:452.3mg/dL (200- 400), D- Dimer: 829.2 ng/mL adolesan çaðda en çok görülen malign over tümörüdür (2). Germ (<278) idi. Diðer parametreler normal olarak bulundu. hücreli over tümörü grubunda yer alýr. Disgerminomlar germ Abdominopelvik bilgisayarlý tomografide sað böbrekte grade 1 hücreli tümörlerin %30- 40' ýný oluþturur. %80- 90 olgu 30 yaþýn pelvik ektazi izlendi. Sað böbreðin pyelogram fazýna geçiþi altýndadýr. Nadiren 50 yaþýn üzerinde rastlanýr. Tüm over gözlenmedi. Batýn orta hatta pelvisi dolduran süperiorda böbrek tümörleri arasýnda %0,7- 3,7oranýnda görülürler (3). orta zon düzeyine dek uzanan inferiorda rektouterin poþu Disgerminom karþý overdede tümör görülebilen tek germ hücreli tamamen dolduran ve uterusu çepeçevre saran rektumu tümördür. Bilateralite % 10- 15 arasýnda deðiþmektedir (4). posteriora, sigmoid kolonu sola ve incebarsak anslarýný Disgerminomlarda lenfatik yayýlým daha ön plandadýr. superiora iten kistik komponentleri izlenen 22x11x17 cm Radyoterapiye ve kemoterapiye akut sensitiviteleri oldukça boyutlarýnda heterojen kontrast tutan solid kitle lezyonu yüksektir (5). mevcuttu (over tümörü ?). Aortakaval alanda 5x6x9 cm

boyutunda vena cava inferioru komprese eden düzgün konturlu OLGU hipodens solid kitle lezyonu konglomere lenfadenopati ile

H.A. 16 yaþýnda karýnda þiþlik, yaygýn karýn aðrýsý, uyumludur. Batýn içinde yaygýn serbest sývý(asit) mevcut olarak idrar yaparken zorlanma ve kabýzlýk þikayeti ile 11/ 10/ 2004 rapor edildi. Ýntravenöz pyelografi sað üreter kalibrasyonu tarihinde 1574 protokolle Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi izlenilebilen 2/3 proximal kesiminde geniþlemiþtir( kitle basýsý?, Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Kliniðine baþvurdu. Þikayetleri 1 invazyon?). Hasta bu bulgular eþliðinde over tümörü ön tanýsý ile ay öncesine dayanýyordu. Olgu batýnda kitle öntanýsý ile interne laparotomiye alýndý.Göbek üstü ve altý median insizyon tercih edildi. Virgo olan hastanýn rektal tuþe ile muayenesinde edildi. 3000 cc hemorajik vasýflý asit mayii boþaltýldý. Batýnda umblikusun sað üzerine kadar uzanan lobüle konturlu tümöral multipl metastaz odaklarý mevcuttu. Sað over kaynaklý 25cm kitle mevcuttu. Uterus normal cesamette olup tümoral kitle çapýnda lobüle konturlu solid kývamlý yer yer hemorajik sývý tarafýndan sakruma doðru itilmiþti. Batýn muayenesinde yaygýn içeren kistik alanlarý olan yer yer nekroze tümoral kitle asit mevcuttu. Yapýlan tüm batýn ultrasonografisinde pelvis mevcuttu. Vezikouterin, rektovaginal, sol paraovaryan alanda ve minörde saðdan sola doðru uzanan mesaneyi, uterusu öne ve omentumda 5 ile 8 cm çapýnda tümöral kitle mevcuttu. kaudal yöne iten non homojen yapýda lobüle konturlu Aortakaval bölgede 10- 13cm çapýnda VCI ve aortadan ayýrt 147x92x172 mm çapýnda kitle tespit edildi. Sað böbrekte birinci edilemeyen etrafý ile fikse lenfadenopati mevcuttu. Saðdaki kitle derece hidronefrotik deðiþimler mevcuttu. Böbrek parankimi ve periton biyopsi frozen sonucu malign tümör çýkmasý üzerine minimal ekojenite artýþý göstermekteydi. Hemogramda Hb:9.7 total abdominal histerektomi, bilateral salpingoooferektomi, g / d L ( 1 2 . 1 - 1 7 . 2 ) , H c t : % 2 8 . 8 ( 3 6 . 1 - 5 2 . 1 ) , multipl tümöral kitle extirpasyonu, omentektomi, apendektomi sedimentasyon:1h:13(<20), 2h:35mm(normal) idi. Hastanýn ve paraaortik lenf nod biyopsisi uygulandý. Postoperatif yara tam idrar tetkikinde özellik yoktu. Tümör markýrlarýndan enfeksiyonu geliþen hastaya postoperatif 13. gün lokal anestezi

DÝSGERMÝNOMA: OLGU SUNUMU VE LÝTERATÜR DERLEMESÝ

Dr. Murat BOZKURT, Dr. A. Ender YUMRU, Dr. Y. Tahsin AYANOÐLUTaksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Kliniði

Dysgerminoma: Report of a Case and Review of the Literature

ÖZETDisgerminom embrionik veya extraembrionik formlara diferansiye olmamýþ germ hücrelerinden oluþur. 16yaþýnda sað

ovarian kaynaklý abdominal kitle tanýsý ile interne edilen olgumuzda disgerminom teþhis edildi. Total abdominal histerektomi ve bilateral salpingo ooferektomi, multipl tümöral kitle extirpasyonu, omentektomi, apendektomi ve paraaortik lenf nod biyopsisi yapýlan olgu kemoterapiye yönlendirildi. Bu olgu nedeni ile disgerminomlar literatür ve güncel bilgiler eþliðinde irdelendi

Page 39: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-683-

ile sekonder sütür uygulandý. Hasta postoperatif 16 günde yayýlým sýklýkla karaciðer, akciðer ve kemiklere olur (13). kemoterapi için yönlendirildi ve onkoloji polikliniðimizde Joseph Kattan ve arkadaþlarý opere edilen ve daha sonra takibe alýndý. Patoloji sað overde disgerminom lenfovasküler rekürrens geliþen bir pür disgerminom olgusunda sol meme ve invazyon mevcut, rektovaginal,vezikouterin, omentum ve aksiler lenf nodlarýna metastaz tanýmlamýþlardýr (14). peritondaki kitle disgerminom infiltrasyonu olarak belirtildi. Disgerminomlar pür olabileceði gibi diger bir germ hücreli Aortakaval alandan alýnan biyopsi disgerminom infiltrasyonu tümörle birlikte bulunabilir. Olgumuzda pür disgerminomdu. olarak rapor edildi. Asit mayii sitolojisinde malign disgerminom Primer olarak disgerminomdan oluþmuþ lezyonlarý arasýnda hücrelerine rastlanýldý. daha küçük gruplar halinde yerleþmiþ embriyonal karsinoma

veya endodermal sinus tümörü gibi agresif seyirli tümörler TARTIÞMA bulunabilir. Yani disgerminom pür deðil ve daha malign

Disgerminom testisteki seminom ve extragonadal komponentler varsa prognoz ve tedavi daha malign germ hücreli germinomlar ile homologdur. Overdeki primordial germ elamanlara göre belirlenmelidir (15). Koriyokarsinomla birlikte hücrelerinden kaynaklanýr ve diferansiye olmamýþ embriyonal olduðunda, sinsityotrofoblastik hücre topluluðu icerdiðinde ki ve extraembriyonal yapýlarý içerir (6). Ortalama görülme yaþý 22 bu % 3 oranýndadýr veya gebelik ile kombine ise B- HCG dir. Olgularýn ¾ de cerrahiden 6 ay öncesine dek semptom oranýnda yükselme izlenir (16). Disgerminomlarda HCG yoktur. Disgerminomlar hýzlý büyüyen tümörlerdir ve sýklýkla stimülasyonuna sekonder izoseksüel veya heteroseksüel puberte müphem pelvik aðrý ile birliktedir. Spesifik semptomu yoktur. prekoks semptomlarý görülebilir. Bu olgularda menstrüel ve Semptomlar sýklýkla kroniktir. Akut semptomlar torsiyonla veya endokrin anomaliler tespit edilebilir (17). Russell H ve tümör kapsülünün rüptürü ile iliþkilidir. En sýk görülen baþlangýç arkadaþlarý yaptýklarý çalýþmalarda disgerminomlarda B HCG ve semptomu karýnda þiþkinlik ve alt abdomendeki ele gelen AFP oranýný artýrabilecegini fakat daha çok LDH kitledir (7). Bir ay öncesine kadar semptomu olmayan izoenzimlerinin hem taný aþamasýnda hem de rekürrensi hastamýzda karýnda þiþkinlik ve karýn aðrýsý þikayeti vardý. Bu izlemede daha faydalý olduðunu belirtmiþlerdir (18). CEA ve olgularda gebelik ekarte edilmelidir. % 10- 17 olgu gebelik ile CA- 125 gibi tümör markerlarýna bakýlmalýdýr. Olgumuzda LDH birliktedir. Disgerminomlar nadiren gebelikte tesadüfi olarak ve CA 125 deðerleri yüksekti. Markku Santala ve arkadaþlarý teþhis edilebilir veya distosi sebebi olarak karþýmýza çýkabilir genç yaþtaki disgerminom olgularýnda serum inhibin, tümör- (8). Bu tür gebeliklerin %25 i fetal ölüm ve distosi ile sonuçlanýr. associated trypsin inhibitör ve CA- 125'in yükseldiðini Disgerminom bazen amenore etiyolojisi araþtýrýlýrken tespit belirtmiþler ve inhibin düzeyi ile tümörün malignensi arasýnda edilebilir ve bu gibi olgularda disgerminomun altýnda genellikle anlamlý bir iliþki bulmuþlardýr. CA- 125 ve TATI ise daha çok gonadoblastoma veya gonadal disgenezi yatar (9). sessiz disgerminom olgularýnda yüksek bulunmuþtur (19). Bazý

olgular atexia- telenjiektazia sendromu, hiperkalsemi, Makroskopik olarak %77- 89 olgu bir overde sýnýrlýdýr hipoglisemi ve SLE gibi otoimmün hastalýklar ve Meigs

ve kapsüllüdür. Yüzeyi düzgündür. %10- 15 olgu bilateraldir ve sendromu ile birlikte olabilir. Olgumuzda paraneoplastik ortalama tümör çapý 15 cm dir (10). Olgumuz unilateraldi. sendrom olarak hipoglisemi vardý. Operasyon sonrasý kalsiyum Tümörün kesit yüzü solid, üniform yada hafif granülerdir. Beyaz deðerleri normale dönmektedir (20). Ivanaj ve arkadaþlarý ya da açýk ten rengi olabilir. Bazý olgularda geniþ distrofik ovarian disgerminomlu vakada periferal nöropati kalsifikasyon odaklarý ve kistik deðiþiklikler görülebilir (11). tanýmlamýþlardýr. Tedavi sonrasý poliradikülonevrit spontan Mikroskopik olarak tümör %90 olguda monoton görünümlü, olarak gerilemiþtir (21). Disgenetik gonadlar tümör geliþimi için büyük poligonal biçimli, soluk yada hafif eozinofili gösteren yüksek risk taþýrlar. Klasik olarak Turner sendromunda 45, X/46, sitoplazmalý hücreler görülür. Hücreler kordonlar ya da kümeler XY mozaizm taþýyanlarda veya Y parçasý bulunanlar (45,X+ oluþturabilir. %5 olguda vasküler ya da kapsüler invazyon mar)disgerminom geliþimi açýsýndan riskli gruptur (22). vardýr. Mitoz sayýsý deðiþken olmakla birlikte sýklýkla fazladýr. Fertilitesini korumak isteyen erken evre disgerminomlarda %90- 95 olguda stromada lenfoid infiltrat bulunur. %20 den konservatif cerrahi tedavi ciddi bir þekilde düþünülmelidir (23). fazla olguda dev hücre içeren epitelyumioid granülomlar Evre1a olgularda konservatif cerrahi ile kemoterapi ve bulunur (12). Bizim olgumuzda da mikroskopik olarak radyoterapi olmaksýzýn mükemmel sonuçlar alýnmýþtýr. incelenen kesitlerde sheet tarzýnda daðýlým gösteren tümöral Disgerminom tedavisinde radyasyon çok baþarýlý olmasýna proliferasyon görüldü. Tümörü oluþturan hücreler monoton raðmen günümüzde kemoterapi ileri evre tümörlerde cerrahiden görünümlü, soluk eozinofilik yer yer clear sitoplazmalýydý. sonra ilk tedavi seçeneði olarak ön plana çýkmýþtýr. Baþarý Seyrek mult inükleer dev hücreler dikkati çekti . oranlarý radyoterapi kadar iyidir ve çoðu hastada bilateral Ýmmunohistokimyasal olarak uygulanan PLAP ile tümör ovarian hastalýk bile olsa fertiliteyi korumak mümkündür. hücrelerinde sitoplazmik boyanma izlendi. B- HCG ile aradaki Bianchi ve arkadaþlarý doxurubisin ve siklofosfamid veya multinükleer dev hücrelerde sitoplazmik boyanma mevcuttu. sisplatin, vinblastin ve bleomisin ile tedavi edilmiþ 18 hasta %5 olguda bulunan lenfovasküler invazyon olgumuzda da tespit bildirmiþlerdir. Bu hastalarýn 6 sý evre 1b veya 1c, 12 si evre edildi. Metastatik yayýlým lenfatik sistemle arteria iliaca 2b,3,4 veya rekürren hastalýða sahipti. Doksurubisin ve communis ve abdominal aorta terminal kýsýmlarýna olur. siklofosfamid çok etkilidir. 10 hastanýn 7 si hastalýksýzdýr. Nüks Mediastinal ve supraklaviküler nodlara yayýlabilir. Hematojen olan 3 hasta VPB ile tedavi edilmiþtir.

Page 40: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-684-

8 hasta VPB ile tedavi edilmiþtir. 1 hastada beyinde rekürrens Sonuç olarak yayýnlar göstermektedir ki ileri evre olmuþ ve radyoterapi ile kurtarýlmýþtýr. Kalan overde veya rezidü hastalýkta cerrahiden sonra kemoterapi en uygun tedavi hastalýk olmayan 4 hastanýn remisyonda olduðu belirtilmiþ ve 1 seçeneðidir (24). Tümör grade, evre prognostik faktör olarak olguda gebelik rapor edilmiþtir. Son yýllarda multipl ajan belirtilmiþtir. DNA ploidisini ve tümör çapýný ise prognostik kemoterapi ile tedavi edilen ileri evre hastalarda sonuçlar faktör olarak kabul eden yazarlar olduðu gibi, diðer prognostik radyoterapiden iyidir. Evre 2 ve 4 hastalarda tam cevap %80- 95 faktörlere katkýsý olmadýðýný savunan yazarlarda mevcuttur (25) arasýndadýr. Evre 3 de cevap %90 larýn üzerindedir. .

Resim 1: Bilgisayarlý tomografide tüm batýný dolduran kitle ve paraaortik lenfadenopati dikkati çekmektedir.

Resim 2: Kitlenin douglas boþluðuna uzanýmý görülmektedir.

Resim 3: Disgerminomun mikroskopik görünümü. (Hematoksilen+ Eozinx4)

Resim 4: Ýnce fibrovasküler septalar ve monoton tümoral hücre proliferasyonu izlenmektedir. (Hematoksilen+ Eozinx10).

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 682-685

Page 41: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-685-

KAYNAKLAR1- Neil B. Rosenshein, Dwight D Im. The Gynecologic Oncology Center at Mercy. Volume 2, Issue 5. November 2001.2- Fox H. Obstetrical and Gynaecological Pathology, Fourth Ed. Volume 1, Chirchill Living Stone, NewYork 1995;847- 896.3- Gordon A, Lipton D, Woodruff JD. Emil Novak Ovarian Tumor Registry. Obstet Gynecol 1981;58: 497- 504.4- La Polla JP, Bende J, Vigloitti AP et all. Dysgerminoma at the ovary. Obstet Gynecol. 1987. 69: 859.5- Diet LJ, Horny HPI, Ruck P, Kaiserling E. Dysgerminoma of the ovary: an immunohistochemical study of infiltrating

lymphoreticular cells and tumor cells. Cancer 1993; 71: 2562- 2568.6- Linton EB.Dysgerminoma of the ovary. J Reprod Med.1981;26:255- 260.7- D.A Boyes, E Pankartz, B. W. Galliford, G. W. White, R. N. Fairley. Experience with dysgerminomas at the Cancer Control

Agency of British Colombia. Gynecologic Oncology. Volume 6, Ýssue 2 April 1978 p:123- 129.8- H. Kiþnisçi, E. Gökþin,T. Durukan, K. Üstay, A. Ayhan, T. Gürkan et all.Temel Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Bilgisi.1996.p 1002-

1004.9- Disaia PS, Creasman WT. Clinical Gynecologic Oncology. Sixt edition. 2002, p351- 369.10-Mount PM, Norris HJ. Advances in germ cell tumors of the ovary. In: Dallenback- Hellweg sixt edition. Ovarian tumoren,

sprýnger, Berlin1982;83-94.11-Krishnansu Tewarý, Fabio Cappuccini, Phýlýp J. Dýsaýa, Mýchael L. Berman, Alberto Manetta, Matthew F. Kohler. Malýgnant

Germ Cells Tumors of the Ovary. Obstet Gynecol 2000; 95: 128- 133.12-Kaplan C, Hawley R. Dysgerminoma with giant cells: a case report with immunoperoxidase . Diag Gynecol Obstet 1981;3:325-

330.13-Neil B. Rosenshein, Dwight D. Dysgerminoma of the Ovary. The Gynecologic Oncology Center.Volume 2, Ýssue 5, November

2001.14-Josaph Kattan, Jean- Pierre Droz, Paule Charpentier, Guy Michel, Catherine Lhomme, Arnaud Boutan- Laroze, Michel

Prade.Case report: Ovarian dysgerminoma metastatic to the breast. Gynecologic Oncology. Volume 46, Ýssue 1, Jully1992, p:104- 106.

15-Zanetta G, Bonazzi C, Cantü Maria G, Bini S, Locatelli A, Bratina et all. Survival and reproductive function after treatment of malignant germ cell ovarian tumors. J Clin Oncol. 2001; 19(4):1015- 20.

16-Lai CH, Chang TC, Hsueh S, Wu TI, Chao A, Chou HH. Outcome and prognostic factors in ovarian germ cell malignencies. Gynecol Oncol. 2005 Mar; 96(3):784- 91.

17-De Polo G, Zambetti M, Pilotti G. Germ cells tumors at the ovary: the experience of the National Cancer Ýnstitute of Milan. Dysgerminoma Ýnt Radiat Biol phys 1987;13: 853.

18-Russell H, Presley MD, Howard G. Muntz, Stephan Falkenberry, Laurel W Rice. Serum lactic dehydrogenase as a tumor marker in dysgerminoma. Gynecologic Oncology, Volume 44, Ýssue 3,March 1992, p:281- 283.

19-Markku Santala, Henry Burger, Aimo Ruakonen, Frej Stenback, Antii Kauppila. Elevated serum inhibin and tumor- associated trypsin inhibitör concentrations in ayoung woman with dysgerminoma of the ovary. Gynecologic Oncology Volume 71,Ýssue 3, December 1998, p 465- 468.

20-Deborah S, Fleischhacker SC. D, Robert H. Yang. Dysgerminoma of the ovary associated with hypercalcemia. Gynecol Oncology. Volume 52, Ýssue 1, January 1994,p 87- 90.

21-Ývanaj A, Pautier P, Rixe O, Duvillard P, Dubard T. Peripheral neuropathy in association with an ovarian dysgerminoma. Gynecol Oncol.2003 Apr; 89(1):168- 70.

22-JY Pierga, S Giacchetti, E.Vilian, J. M. Extra, P Brice, M Espie, J.A. Maragi, M Fellous, M Marty. Dysgerminoma in a pure 45, X Turner sendrome: Report of a case and review of the literature. Gynecol Oncology.

23-Peter E. Schwartz, Setsuka K. Chambers, Joseph T. Chambers, Ernest Kohorn, Sue Mc Ýntosh, Ovarian germ cell malignancies: The Yale University experience. Gynecol Oncology . Volume 45,Ýssue 1,April 1992,p 26- 31.

24-Bianci UA, Sartori E, Favallin G: New trends in treatment of ovarian dysgerminoma.Gynecol Oncol 23:246,1986. 25-Mary B. Palmquist, Maurice J Webb, Michael M. Lieber, Thomas A. Gaffey, Ofer Nativ. DNA ploidy of ovarian dysgerminomas :

Correlation with clinical outcome. Gynecologic Oncology Volume 44, Ýssue1,January 1992, p13- 16.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 682-685

Page 42: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-686-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 686-689

ÖZETAmaç: Kliniðimizde neoadjuvan kemoterapi (NAK) ve sonrasýnda operasyon uygulanan hastalardaki NAK tedavisinin etkinliðini araþtýrmak.Materyal ve Metod: Kliniðimizde yatan ve NAK tedavisi yapýlan ileri evre (evre III) 9 epitelyal over kanserli hasta retrospektif

2 2olarak deðerlendirildi. Hastalarýn tamamýna NAK protokolü olarak sisplatin 75 mg/m ve paklitaksel 175 mg/m dozunda üç kür uygulandý. Hastalarýn NAK öncesindeki klinik bulgu ve þikayetleri, bilgisayarlý tomografi ve ultrasonografideki tümör çapý, asit seviyesi ve tümör markerlerinin seviyeleri ile 3 siklus NAK tedavisi sonrasýndaki tümör çapý, asit, tümör markerlerinin seviyesi ve hastanýn klinik þikayetleri karþýlaþtýrýldý. Ýstatistiksel analizde Wilcoxon Signed Rank test kullanýldý.Bulgular: NAK öncesi ve 3 kür NAK sonrasý dönemde tüm hastalarda tümör çapý ve asit miktarý anlamlý olarak azalmýþtý (sýrasýyla; p=0.01, p=0.01). CA 125 ve CA 19-9 ise 8 (%88.9) hastada belirgin olarak azalýrken, 1 (%11.1) hastada hafif bir azalma vardý. Bununla beraber aðrý, dispne ve genel durum deðerlendirildiðinde hastalarýn tamamýnda (%100) düzelme olduðu saptandý.Sonuç: Genel durumu bozuk ileri evre over kanserlerinde, NAK tedavisi uygulanmasý tümörü geriletebilmesi, yaþam kalitesini arttýrmasý ve optimal cerrahiye olanak saðlamasý açýsýndan önemli bir tedavi yöntemi olabilir.Anahtar Kelimeler: Over Kanseri, Neoadjuvan Kemoterapi, Cerrahi

GÝRÝÞOver kanseri geliþmiþ ülkelerde bile en fazla ölüme uygulanmasýdýr (3,5,6). Son zamanlarda bu tedaviye alternatif

neden olan genital kanser olma özelliðini korumaktadýr (1). olarak neoadjuvan kemoterapi (NAK) uygulamalarý yapýlmaya Over kanseri ABD'de pelvik reprodüktif organ kanserlerinin baþlanmýþtýr. Genel durumu kötü veya cerrahi sýrasýnda tümörün tamamýndan bile daha fazla ölüme neden olmaktadýr (2). Sýklýðý tam olarak çýkartýlamayacaðý düþünülen hastalarda NAK 40 yaþ altýnda düþük iken, 70-74'lü yaþlarda pik seviyelerine tedavisinin avantajý ileri sürülmektedir.ulaþmaktadýr (1). Kendine spesifik klinik þikayet ve bulgularý olmamasý nedeniyle taný genellikle ileri evrelerde Mevcut çalýþmamýzdaki amacýmýz, kliniðimizde NAK konulabilmektedir. Hastalarýn yaklaþýk %70'inde tümör üst uygulanýp ve sonrasýnda sitoredüktif cerrahi yapýlan abdomene ulaþtýktan sonra klinik bulgu vermektedir (2). Ne hastalardaki NAK tedavisinin etkinliðini araþtýrmaktýr.yazýk ki bu hastalarýnda %70'inde tümörün total olarak çýkartýlmasý imkansýzdýr (3). Prognozda tümörün batýn içi MATERYAL VE METODyayýlýmý önemlidir. Evre I'de 5 yýllýk sað kalým oraný %85'lerde Süleyman Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Kadýn iken, evre IV'de bu %4'lere kadar düþmektedir (4). Hastalýklarý ve Doðum Kliniðinde yatan ve NAK tedavisi

yapýlan ileri evre (evre III) 9 epitelyal over kanserli hasta Ýleri evre over kanserlerinin günümüzdeki standart retrospektif olarak deðerlendirildi. Tüm hastalara tedavi

tedavisi, pelvik ve abdominal bölgedeki tüm tümör dokusunun öncesinde, fizik ve jinekolojik muayene, sistoskopi, çýkartýlmasýný amaçlayan sitoredüktif cerrahi ve bunu takiben rektosigmoidoskopi, baryumlu kolon grafisi, bilgisayarlý genellikle platin/paklitaksel içeren kemoterapi rejimi tomografi (CT) görüntüleme tetkikleri uygulandý.

ABSTRACTObjective: To evaluate the therapeutic effects of neo-adjuvant chemotherapy (NAC) in patients operated for ovarian cancer at our clinic. Material and Methods: Nine women with advanced-stage (stage III) epithelial ovarian cancer given NAC in our clinic were

2 2 retrospectively evaluated. All patients received 3 cycles of 75 mg/m cisplatin + 175 mg/m paclitaxel. Clinical signs and symptoms, tumor size by computerized tomography and ultrasonography, ascites, and tumor marker levels in the pre- and post-treatment periods were compared using Wilcoxon Signed Rank test.Results: Tumor diamater and ascites were significantly decreased following 3 cycles of NAC (p=0.01 and p=0.01, respectively). Serum CA 125 and CA 19-9 levels markedly decreased in 8 (88.9%) and slightly lowered in 1 (11.1%) of the patients after treatment. Pain, dyspnea, and general condition scores significantly improved with NAC.Conclusion: NAC treatment might be considered in debilitated patients with advanced-stage ovarian cancer, as it may regress tumor size, improve quality of life, and increase chances for optimal surgery. Key Words: Ovarian cancer, Neoadjuvant Chemotheraphy, Surgery

EPÝTELYAL OVER KANSERLERÝNDE NEOADJUVAN KEMOTERAPÝNÝN ETKÝNLÝÐÝ

Dr. Okan ÖZKAYA, Dr. Mekin SEZÝK, Dr. Ümmühan DURSUN, Dr. Hakan KAYASüleyman Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Kadýn Hast. ve Doðum A.D., Isparta

Effectiveness of Neo-adjuvant Chemotherapy in Epithelial Ovarian Cancer

Page 43: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-687-

Hastalarýn tam idrar tetkiki, rutin biyokimya tetkiki, hemogram tetkiki ve tümör belirteçleri (CA 125, CA 15-3, CA 19-9) deðerlendirmeye alýndý. CA 125, CA 15-3, CA 19-9 alýnan kan örneklerinden (4000 devirde 4 dakika santrifüj sonrasýnda) elde edilen serumdan, ACS 180 kit (Bayer, Tarytown, USA) ile U/ml olarak çalýþýldý.

Hastalarýn tamamýna NAK protokolü olarak sisplatin 2 275 mg/m ve paklitaksel 175 mg/m dozunda üç kür uygulandý.

Kürler 3 haftada bir tekrarlandý. Her kür sonrasýnda hastalarýn genel durumlarý, klinik þikayetleri, tam kan analizleri, rutin biyokimya ve tam idrar analizleri, tümör belirteçleri deðerlendirildi. Tüm batýn ultrasonografileri ve jinekolojik muayeneleri yapýldý. Toplam üç kür tedaviden sonra hastalarýn tamamýna sitoredüktif cerrahi uygulandý. Postoperatif hastalara 6 kür daha adjuvan kemoterapi (sisplatin + paklitaksel veya karboplatin + paklitaksel içeren) verildi.

Hastalarýn NAK öncesindeki klinik bulgu ve þikayetleri (karýn þiþliði, karýn aðrýsý, dispne), CT ve ultrasonografideki tümör çapý, asit seviyesi ve tümör markerlerinin seviyeleri ile 3 siklus NAK tedavisi sonrasýndaki tümör çapý, asit seviyesi, tümör markerlerinin seviyesi ve hastanýn klinik þikayetleri karþýlaþtýrýldý. Asit derecesi ölçümü için literatürde kesin bir deðerlendirme yöntemi olmadýðý için, CT ve ultrasonografide batýn 4 kadranýnda vertikal olarak ölçülen en derin asit ceplerinin ortalamalarý alýndý. NAK tedavisi sonrasýnda sitoredüktif cerrahide tümör büyüklüðü, asit varlýðý, tümör yayýlýmý ve optimal cerrahi yapabilme oranlarý hesaplandý. Ýstatistiksel analizde Wilcoxon Signed Rank test kullanýldý. P<0,05 anlamlý olarak kabul edildi.

BULGULAROver kanserli 9 hastanýn NAK öncesi demografik

özellikleri Tablo 1'de verilmiþtir. Hastalarýn 7 (%77.8)'si karýnda TARTIÞMA

þiþlik, dispne ve karýnda kitle hissi, 2 (%22.2) hasta diðer Ýleri evre over kanserlerinde primer sitoredüktif cerrahi

kliniklerden sevk yoluyla ile polikliniðimize baþvurmuþtu. ve sonrasýnda kemoterapi önerilen yaklaþýmdýr. Hastalarýn 5

Hastalarýn tamamýnda genel durum ve beslenme bozukluðu ile yýllýk sað kalýmlarýna en etkili prognostik faktörlerden biri

dispne þikayeti vardý. Bu hastalardan 6 (%66.7)'sýnda kötü cerrahi sonrasýnda kalan rezidü tümör miktarýdýr. Bu nedenle

differansiye, 3 (%33.3)'ünde orta derecede differansiye tümör NAK ileri evre over kanserlerinde cerrahi sonrasýndaki rezidü

vardý. NAK öncesi ve 3 kür NAK sonrasý dönemde tüm tümör oranýný azaltmak için kullanýlmaya baþlanmýþ alternatif

hastalarda tümör çapý ve asit miktarý anlamlý olarak azalmýþtý bir tedavi yöntemidir (7). NAK herhangi bir cerrahiden önce

(sýrasýyla; p= 0.01, p=0.01). CA 125 ve CA 19-9 ise 8 (%88.9) çeþitli durumlardan dolayý hastaya sitotoksik kemoterapi

hastada belirgin olarak azalýrken, 1 (%11.1) hastada hafif bir verilmesi olarak tanýmlanabilir (2). Gerek cerrahi öncesinde

azalma olduðu bulundu. Bununla beraber aðrý, dispne ve genel hastanýn genel durumunun kötü olmasý, gerek tümörün ileri

durum deðerlendirildiðinde 9 (%100) hastanýn tamamýnda evrede olup yeterli sitoredüktif cerrahinin yapýlamayacak

düzelme vardý. Hastalarda elde edilen NAK öncesi ve NAK olmasý gibi durumlarda NAK kullanýlabilir. Bazen ilk cerrahide

sonrasý dönem verileri Tablo 2'de gösterilmiþtir. NAK sonrasý unrezektabl olan tümörler için de önce NAK uygulanýp sonra

yapýlan cerrahide 2 (%22.2) hastada neredeyse tümörün sitoredüktif cerrahi planlanabilir (8).

tamamen kaybolduðu, 7 (%77.8) hastada ise tümörün belirgin olarak gerilediði saptandý. Hastalarýn tamamýnda asit miktarýnýn

Literatür tarandýðýnda son 20 yýldýr NAK uygulandýðý çok azaldýðý gözlendi.

ve bununla ilgili genellikle retrospektif çalýþmalarýn yapýldýðýný görmekteyiz. Retrospektif bir çalýþmada 338 hasta 1980-1988 ve

Tablo 1. Hastalarýn demografik özellikleri*

* Veriler ortalama ± standart sapma veya sayý (yüzde) þeklindedir.

NAK verilen hastalar

(n=9)

Yaþ (yýl)

56.2 ± 8.6

Parite

3.2 ± 1.8

Vücut kitle indeksi (kg/m2)

26.6 ± 5.6

Menarþ yaþý (yýl)

12.4 ± 3.28

Menopoz yaþý (yýl)

46.6 ± 5.64

Hipertansiyon

2 (%22.2)

Diyabet

1 (%11.1)

Histolojik Grade 1

-

Histolojik Grade 2 3 (%33.3)

Histolojik Grade 3 6 (%66.7)

NAK öncesi 3 kür NAK

sonr asý

P

CA 125 (U/ml)

1090 ± 504

355.2 ± 308.7 0.01

CA 19 -9 (U/ml)

15.5 ± 9.7

14.4 ± 11.9 0.8

CA 15 -3 (U/ml)

155.8 ± 92.9

93.2 ± 69.4 0.03

Ortalama asit miktarý (cm)

10.02 ± 3.78

2.0 ± 1.2 0.01

Tümör çapý (cm) 9.6 ± 1.7 4.4 ± 4.8 0.01

Tablo 2. Hastalardaki NAK öncesi ve sonrasýndaki elde edilen verileri

Page 44: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-688-

1989-1998 yýllarý arasýnda iki dönem içinde araþtýrýlmýþlardýr. durumunda prognozun daha iyi olduðunu saptamýþlardýr (8). Çalýþmada ilk dönemde over kanserleri için sadece primer cerrahiyi takiben kemoterapi yapýldýðý (klasik tedavi), 2. 45 ileri evre over kanseri olgusunun NAK + dönemde ise NAK uygulanmaya baþlandýðý vurgulanmýþtýr. sitoredüktif cerrahi ve takiben adjuvan kemoterapi ile tedavi Çalýþmada NAK uygulanan dönemdeki mortalite ve 3 yýllýk edildiði Mazzeo ve arkadaþlarýnýn bir çalýþmasýnda, hastalarýn sürvi oranlarýnýn yüksek olduðu bulunmuþtur (7). tedaviye verdiði cevap araþtýrýlmýþtýr. Hastalarýn %2.2'sinde

klinik olarak tam cevap, %73.4'ünde kýsmi cevap, %17.8'inde Yine 75 hastanýn retrospektif olarak incelendiði bir deðiþiklik olmadýðý ve %6.6'sýnda da hastalýðýn ilerlediði

çalýþmada 20 hastaya NAK, 55 hastaya ise klasik tedavi bulunmuþtur. Hastalarýn 24 (%53.3)'ünde tam olarak cerrahi uygulanmýþtýr. Çalýþmada NAK grubunda yapýlan sitoredüktif rezeksiyon yapýlabilmiþtir. Hastalarýn ortalama sað kalým cerrahinin daha efektif olarak yapýlabildiði (p=0.009) süreleri ise 29 ay olarak bulunmuþtur. Hastalýðýn ilerlediði veya bulunmuþtur. Ancak sað kalým, tümörün tekrarlamasý ve deðiþmediði hastalarda sað kalým, NAK'a cevap veren gruba hastalýksýz dönem açýsýndan hasta gruplarý arasýnda fark göre daha düþük saptanmýþtýr (14). bulunamamýþtýr (9). Bazý çalýþmalarda (sistemik NAK veya bölgesel intraarterial NAK yapýlan hastalarý içeren) NAK Literatür incelendiðinde genellikle çalýþmalarda NAK yapýlan hastalarda operasyonun daha kolay, daha kýsa sürede ve tedavisiyle yaþam kalitesinin düzeltilebildiði, cerrahide tam daha az kan kaybýyla yapýlabildiði, hastanede kalýþ sürelerinin rezeksiyon þansýnýn arttýðý ve bazen de sað kalým süresinin azaldýðý bulunmuþtur (10,11). Bununla beraber yapýlan bir uzatýlabildiði belirtilmektedir. Schwartz ve arkadaþlarýnýn bir çalýþmada evre IIIc over kanseri olan NAK uygulanmýþ 31 hasta çalýþmasýnda klasik tedavi ve NAK tedavi gruplarý arasýnda sað ile klasik tedavi yapýlmýþ 32 hastanýn karþýlaþtýrýldýðý bir kalým ve hastalýksýz geçen dönem açýsýndan fark çalýþmada her iki grupta da yüksek asit volümü (> 500 ml) saptanmamýþtýr. NAK için seçilen hastalarýn daha yaþlý ve fizik olduðu belirtilmiþtir. Çalýþmada tümör rezeksiyon oraný ve performanslarýnýn daha düþük olduðu belirtilmiþtir (15).ortalama survi NAK grubunda daha iyi bulunmuþtur (sýrasýyla; p=0.04 ve p=0.07). Fakat morbidite, mortalite ve cerrahi NAK tedavisinin etkinliði literatürde daha çok sýrasýndaki kan transfüzyon oranlarý arasýnda fark tümörün gerilemesi veya ilerlemesi, tümör çapý, sað kalým, saptanmamýþtýr. Çalýþmada uzun survi ve yüksek tümör yaþam kalitesi durumlarýna bakýlarak deðerlendirilmiþtir. Bizim rezeksiyon oranlarý saðladýðý için NAK tedavisinin önemli bir çalýþmamýzdaki gibi tümör belirteçleri seviyesindeki deðiþikliðe alternatif olduðu belirtilmiþtir (12). bakýlarak NAK etkinliðinin belirlendiði literatürde sýnýrlý

çalýþma bulunmaktadýr (16). Bizim mevcut çalýþmamýzda tümör Kayýkçýoðlu ve arkadaþlarý NAK tedavisi almýþ 45 belirteçlerinden CA 125 ve CA 15-3 seviyeleri anlamlý olarak

hasta ile klasik tedavi almýþ 158 hastayý karþýlaþtýrdýklarý bir azalýrken, CA 19-9 seviyelerinde belirgin deðiþiklik saptanmadý çalýþmalarýnda, optimal sitoredüktif cerrahi oranlarýnýn NAK (p=0.8). grubunda anlamlý olarak yüksek olduðunu (p<0.001) bulmuþlardýr. Ama bununla beraber 5 yýllýk sað kalým ve Ýleri evre over kanserinde NAK ve takiben sitoredüktif ortalama sað kalým oranlarý arasýnda fark saptanmamýþtýr (3). cerrahi uygulanmasý yeni tedavi yaklaþýmlarýndan biridir. Yine 30 NAK ve 30 klasik tedavi uygulanan hastanýn Literatür verileri tarandýðýnda NAK tedavisinin sað kalým karþýlaþtýrýldýðý bir çalýþmada NAK grubundaki hastalar diðer üzerine pek etkisi olmamakla beraber, cerrahide optimal gruba göre daha yaþlý ve fizik performanslarýnýn daha kötü rezeksiyon þansýný artýrdýðý ve kiþinin yaþam kalitesini olmasýna raðmen survi ve hastalýksýz dönem açýsýndan gruplar yükselttiði vurgulanmaktadýr. Bizim çalýþmamýzda vaka arasýnda fark olmadýðýný bulunmuþtur (6). sayýmýzýn az olasýna raðmen, toplam 9 hastanýn 2'sinde tama

yakýn düzelme, 7 vakada ise tümörde belirgin gerileme vardý. Chan ve arkadaþlarý 17 hastada CT'de ileri evre over Cerrahide makroskopik olarak hastalarýn tamamýna (%100)

tümörü olduðu saptanmýþ ve platin/paklitaksel içerikli 3-6 siklus optimal rezeksiyon yapýlabildi. NAK öncesi ve sonrasýnda hem kemoterapi sonrasýnda sitoredüktif cerrahi uygulamýþlardýr. tümör boyutlarý, hem asit miktarý, hem de tümör belirteçlerinden Çalýþmada hastalarýn yaþam kaliteleri deðerlendirilmiþtir. NAK CA 125 ve CA 15-3 seviyeleri anlamlý olarak azalmýþtý. grubu hastalarda anlamlý olmasa da yaþam kalitesinde 12 aya Hastalarýn tamamýnda klinik þikayetleri belirgin olarak kadar varan düzelmeler saptamýþlardýr. Çalýþmada 13.3 ay azalýrken, yaþam kalitelerinde artma saptandý. NAK tedavisine hastalýksýz yaþam ile ortalama 22.9 ay sað kalým süresi olduðu, en iyi cevap asit miktarýndaki düzelme olarak gözlendi.optimal sitoredüktif cerrahi için uygun olmayan hastalarda NAK tedavisinin iyi bir alternatif olabileceði belirtilmiþtir (13). Bu Sonuç olarak, genel durumu bozuk ileri evre over çalýþmalardan farklý olarak Shibata ve arkadaþlarý NAK kanserlerinde, NAK tedavisi uygulanmasý tümörü uygulanan 23 hasta ile klasik tedavi edilen 96 hastayý geriletebilmesi, yaþam kalitesini arttýrmasý ve optimal cerrahiye karþýlaþtýrmýþlardýr. Klasik tedavi grubunda 5 yýllýk sað kalým olanak saðlamasý açýsýndan önemli bir tedavi yöntemi olabilir. oranlarý anlamlý olmasa da daha fazla bulunmuþtur. Ayný Uzun dönem takipleri içeren geniþ serili çalýþmalar ile NAK çalýþmada araþtýrmacýlar rezidü tümör için 2cm altýnda, tedavisinin sað kalým üzerindeki etkilerinin de araþtýrýldýðý

2kemoterapi sýrasýnda sisplatin dozunun 18mg/m /hafta olmasý çalýþmalara gereksinim olduðu kanaatindeyiz.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 686-689

Page 45: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

KAYNAKLAR1- Huober J, Meyer A, Wagner U, Wallwiener D. The role of neoadjuvant chemotheraphy and interval laparotomy in advanced

ovarian cancer. J Cancer Res Clin Oncol 2002; 128: 153-60.2- Schwartz PE. Neoadjuvant chemotherapy for the management of ovarian cancer. Best Pract Res Clin Obstet Gynaecol 2002; 16:

585-96.3- Kayýkçýoðlu F, Köse MF, Boran N, Çalýþkan E, Tulunay G. Neoadjuvant chemotheraphy or primary surgery in advanced

epithelial ovarian carcinoma. Int J Gynecol Cancer 2001; 11: 466-70.4- Ayhan A, Gultekin M, Taskiran C, Celik NY, Usubutun A, Kucukali T, et al. Lymphatic metastasis in epithelial ovarian carcinoma

with respect to clinicopathological variables.Gynecol Oncol 2005; 97: 400-4.5- Lawton FG, Redman CW, Luesley DM, Chan KK, Blackledge G. Neoadjuvant (cytoreductive) chemotherapy combined with

intervention debulking surgery in advanced, unresected epithelial ovarian cancer. Obstet Gynecol 1989; 73: 61-5. 6- Loizzi V, Cormio G, Resta L, Rossi CA, Di Gilio AR, Cuccovillo A, et al. Neoadjuvant chemotherapy in advanced ovarian cancer:

a case-control study. Int J Gynecol Cancer 2005; 15: 217-23.7- Vergote IB, De Wever I, Decloedt J, Tjalma W, Van Gramberen M, van Dam P. Neoadjuvant chemotherapy versus primary

debulking surgery in advanced ovarian cancer. Semin Oncol 2000; 27: 31-6. 8- Shibata K, Kikkawa F, Mika M, Suzuki Y, Kajiyama H, Ino K, et al. Neoadjuvant chemotherapy for FIGO stage III or IV ovarian

cancer: Survival benefit and prognostic factors. Int J Gynecol Cancer 2003; 13: 587-92. 9- Vrscaj MU, Rakar S. Neoadjuvant chemotherapy for advanced epithelial ovarian carcinoma: a retrospective case-control study.

Eur J Gynaecol Oncol 2002; 23: 405-10.10- Chambers JT, Chambers SK, Voynick IM, Schwartz PE. Neoadjuvant chemotherapy in stage X ovarian carcinoma. Gynecol

Oncol 1990; 37: 327-31. 11- Liu EL, Mi RR. Neoadjuvant intraarterial chemotherapy and embolization in treatment of advanced ovarian epithelial

carcinoma. Chin Med J 2004; 117: 1547-51.12- Kuhn W, Rutke S, Spathe K, Schmalfeldt B, Florack G, von Hundelshausen B, et al. Neoadjuvant chemotherapy followed by

tumor debulking prolongs survival for patients with poor prognosis in International Federation of Gynecology and Obstetrics Stage IIIC ovarian carcinoma. Cancer 2001; 92: 2585-91.

13- Chan YM, Ng TY, Ngan HY, Wong LC. Quality of life in women treated with neoadjuvant chemotherapy for advanced ovarian cancer: a prospective longitudinal study. Gynecol Oncol 2003; 88: 9-16.

14- Mazzeo F, Berliere M, Kerger J, Squifflet J, Duck L, D'Hondt V, et al. Neoadjuvant chemotherapy followed by surgery and adjuvant chemotherapy in patients with primarily unresectable, advanced-stage ovarian cancer. Gynecol Oncol 2003; 90: 163-9.

15- Schwartz PE, Rutherford TJ, Chambers JT, Kohorn EI, Thiel RP. Neoadjuvant chemotherapy for advanced ovarian cancer: long-term survival. Gynecol Oncol 1999; 72: 93-9.

16- Tate S, Hirai Y, Takeshima N, Hasumi K. CA125 regression during neoadjuvant chemotherapy as an independent prognostic factor for survival in patients with advanced ovarian serous adenocarcinoma. Gynecol Oncol 2005; 96: 143-9.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 686-689

-689-

Page 46: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-692-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 692-694

ÖZETAbdominal bölgede saptanan büyük kistik lezyonlar sadece over kökenli olmayýp, mezenterik, omental veya

gastrointestinal sisteme ait kistlerde olabilir. Bazen over kistleri çok büyük boyutlara ulaþabilir ve obezite ile karýþtýrýlýp uzun süre gözden kaçabilir. Bu kadar büyük ovaryal kistler çevre dokulara basý yapýp, buna baðlý birçok belirti verebilirler. Biz 26 yaþýnda obezite ile karýþtýrýlan ve 1 yýl geç taný konulan büyük ovaryan seröz kistadenom vakasýný sunduk. Operasyon sonrasýnda hasta 18 kilo kaybetmiþti. Hastaya operasyonda over ve tuba korunarak kistektomi uygulandý. Diyet ile gerilemeyen obezite vakalarýnda düzenli jinekolojik muayene yapýlmasý ve görüntüleme yöntemlerinin kullanýlmasý önemli olabilir.Anahtar Kelimeler: Büyük over kisti, obezite, laparotomi

GÝRÝÞ Hastanýn fizik muayenesinde 67 kg ve 162 cm boyda Ovaryan kistler hem premenopozal hem de post olduðu, tüm abdominal kaviteyi dolduran, ksifoid kemik altýna

menopozal dönem kadýnlarda olabilir ve yaklaþýk %7 oranýnda kadar uzanmýþ kitlenin bulunduðu tespit edildi. Hastanýn çekilen saptanmaktadýr (1). Over kistlerinde kistin malign özellik taþýyýp batýn bilgisayarlý tomografisinde 40x35x30 cm ebatlarýnda, tek taþýmadýðýnýn belirlenmesi önemlidir (1). Bazen over kistleri boþluklu, düzgün cidarlý, mide ve karaciðere basý yapan kistik çok büyük boyutlara ulaþabilir. Hatta bizim vakamýzda olduðu kitle olduðu saptandý (Þekil 1). Yapýlan baryumlu kolon gibi obezite ile karýþtýrýlýp uzun süre gözden kaçabilir (2). grafisinde, kolona dýþarýdan basý dýþýnda baþkaca bir patoloji Günümüzde büyük over kistleri (12 kg'dan fazla) gerek olmadýðý bulundu. Tüm batýn ultrasonografisinde de yine kadýnlarýn düzenli kontrol sýklýklarýnýn artmasý, gerekse de bilgisayarlý tomografide olduðu gibi, kistik, ince cidarlý, içinde görüntüleme yöntemlerindeki geliþmeler nedeniyle çok sýk sývý ekojenitesi veren ve tüm abdominal kaviteyi dolduran kistik görülmemektedir (3). Büyük over kistlerinin tedavisi halen kitle saptandý. Hastanýn rutin tetkiklerinde, tam kan analizi, rutin tartýþmalýdýr. biyokimyasý ve tam idrar analizi normal sýnýrlarda idi. Serum

tümör belirteçlerinden Ca 125: 14.6 U/ml, Ca 15-3: 15.4 U/ml, Biz kliniðimizde 1 yýl süresinde diyet ile 20 kg Ca 19-9: 5.03 U/ml, CEA: 1.71 ng/ml, alfa fetoprotein: 1.68

vermesine raðmen, abdominal bölgede belirgin kilo deðiþikliði IU/ml olarak normal sýnýrlarda bulundu. Hastanýn hormon olmamasý, kabýzlýk ve dispepsi þikayetleri ile doktora baþvuran analizinde FSH: 6.4 mIU/ml, LH: 4.4 mIU/ml, östradiol: 45.6 ve tüm batýný doldurmuþ ovaryan seröz kistadenom saptanan bir pg/ml, serbest-testosteron: 1.06 pg/ml idi. Hastaya ovaryan olguyu literatür verileri ýþýðý altýnda sunduk. kistik kitle ön tanýsýyla laparotomi yapýldý. Batýn incelendiðinde

tüm batýný dolduran, sol overin bir polusundan geliþmiþ, tubayý OLGU SUNUMU 35 cm kadar uzatacak ve anatomik þeklini bozacak þekilde

Bekar, 26 yaþýndaki hasta, polikliniðimize abdominal mezosalpiks içine doðru büyümüþ, düzgün yüzeyli, yüzeyde büyük kistik kitle tanýsýyla sevk edildi. Hastanýn anamnezinde kanlanmasý artmýþ kistik kitle saptandý (Þekil 2). Kist içeriði yaklaþýk 1 yýldýr devam eden kabýzlýk, dispepsi þikayetleri yaklaþýk 15 litre ve berrak vasýfta idi. Sol over ve sol tuba olduðu ve 1 yýldýr diyet ile 20 kg kaybetmesine raðmen korunarak kistektomi yapýldý. Kist duvarý yaklaþýk 3 mm abdominal bölgedeki þiþkinliðin deðiþmediði öðrenildi. kalýnlýkta ve beyaz renk görünümde idi (Þekil 3). Frozen kesi Anamnezde geçirilmiþ bir hastalýk ve operasyon öyküsü yoktu. inceleme ve postoperatif kesin patolojik incelemesinde seröz Ailede jinekolojik nedenle tedavi veya operasyon öyküsü yoktu. kistadenom tanýsý alan hastanýn operasyon sonrasýnda 18 kg Menstrüel sikluslarýnýn düzenli ve menarþ yaþýnýn 13 yaþ olduðu kaybettiði saptandý.belirlendi.

OBEZÝTE ÝLE KARIÞTIRILAN DEV OVER KÝSTÝ

Dr. Okan ÖZKAYA, Dr. Mekin SEZÝK, Dr. Hakan KAYA

Süleyman Demirel Üniversitesi, Týp Fakültesi, Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Anabilim Dalý, Isparta

Giant Ovarian Cyst Mimicking Obesity

ABSTRACTGiant cystic abdominal lesions might be ovarian, mesenteric, omental, or gastrointestinal in origin. Ovarian cysts can

occasionally reach extreme sizes and remain undiagnosed imitating obesity. Such huge ovarian cysts may be associated with diverse symptoms due to pressure on the surrounding tissues. We report a 26-year-old female patient with giant ovarian serous cystadenoma that remained undiagnosed for 1 year, as it mimicked obesity. The patient lost 18 kg after tubal- and ovarian-preserving cystectomy operation. In conclusion, gynecologic examination and use of imaging modalities might be indicated in diet-resistant obesity.Key Words: giant ovarian cyst, obesity, laparotomy

Page 47: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-693-

dermoid kistler de bu kadar büyük boyutlara ulaþabilirler (4). Abdominal bölgede saptanan büyük kistik lezyonlar sadece over kökenli olmayýp, mezenterik, omental veya gastrointestinal sisteme ait kistlerde olabilir (5). Büyük ovaryal kistler çevre dokulara basý yapar ve buna baðlý birçok belirti verebilirler. Gebelerde olduðu gibi aorta-kaval kompresyon nedeniyle supin hipotansif sendroma bile rastlanabilir (6). Bunun yaný sýra abdominal gerginliðe baðlý olarak, dispne, takipne, alt ekstremitelerde ödem, yürüme zorluðu ve taþikardi oluþturabilirler (3). Yine bu kistler obezite ile karýþtýrýlýp, bizim vakamýzda olduðu gibi uzun dönem taný alamayabilirler (2,7).

Büyük ovaryal kistlerde cerrahi yöntem tartýþmalý olmakla birlikte, klasik tedavi laparotomidir. Ancak bazý çalýþmalarda laparoskopik yaklaþýmýn, daha az morbiditeye neden olmasý, erken mobilizasyon ve daha az estetik probleme yol açmasýndan dolayý öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiði belirtilmektedir. Sagiv ve arkadaþlarý 3 yýlda toplam 21 büyük over kistine (umbilikus ve üzerine kadar uzanan büyüklükte) laparoskopik giriþim yapmýþlardýr. Hastalarýn ikisinde laparotomiye geçilmiþtir. Çalýþmada over kist büyüklüðünün laparoskopi için kontraendikasyon olmadýðý vurgulanmýþtýr (8). Laparoskopik yaklaþýmýn avantajlý olduðu belirtilse de, en büyük dezavantajý, kitlenin malign olma riski taþýmasý ve laparoskopi ile yetersiz cerrahi yapýlmasý olasýlýðýdýr (9). Bu nedenle hastalarýn operasyon öncesi dönemde malignite riski açýsýndan dikkatli deðerlendirilmesi, tümör belirteçlerinin belirlenmesi ve görüntüleme yöntemlerinin uygulanmasý önemlidir.

Endoskopik cerrahi ne kadar geliþmiþ olsa da bazý yazarlar büyük ovaryan kitlelerde (10 cm'den büyük) laparoskopinin kýsýtlý kullanýlmasýný önermiþlerdir (10). Bizim hastamýzda da kitle yaklaþýk 30 - 35 cm çapýnda ve tüm batýný doldurduðu için laparotomi uygulandý. Laparotomide sol over ve sol tuba korunarak kist eksize edildi. Bekar veya reproduktif çaðda çocuk isteði olan kadýnlarda mümkünse overin ve tubanýn korunmasý önemlidir.

Bizim hastamýzda obezite zannedilerek kistik oluþuma yaklaþýk olarak 1 yýl süresince taný konulamamýþtý. Literatürde yine obezite nedeniyle taný konulamayan vakalar bildirilmektedir (2,7). Bizim vakamýzýn benign olduðu düþünüldüðünde bu dönem çok önemli bir kayýp olarak görülmeyebilir, fakat malign kitlelerde bu süre bir çok tümörün erken evrede tanýnýp uygun tedavisinin yapýlmasý için çok önemlidir. Tüm kadýnlarda düzenli jinekolojik muayene yapýlmasý ve görüntüleme yöntemlerinin kullanýlmasý önemlidir.

TARTIÞMABüyük over kistlerinde tedavi yöntemi tartýþmalýdýr

(4). Genellikle büyük ovaryan kistler seröz ve müsinöz tipte epitelyal hücrelerden kaynaklanmaktadýrlar (4). Nadiren

Resim 1. Kistik kitlenin tomografideki görüntüsü

Resim 2. Kistik kitlenin kist içeriði boþaltýldýktan sonraki operasyondaki görüntüsü

Resim 3. Kistik kitle kapsülünün kistektomi sonrasý görüntüsü

Page 48: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-694-

KAYNAKLAR1- Knudsen UB, Tabor A, Mosgaard B, Andersen ES, Kjer JJ, Hahn-Pedersen S, et al. Management of ovarian cysts. Acta Obstet

Gynecol Scand 2004; 83: 1012-21.2- Kocakoç E, Kiriþ A, Bozgeyik Z, Sapmaz E, Altýnsoy HB. Giant ovarian tumor mimicking obesity: A case report. Medikal

Network Klinik Bilimler ve Doktor Dergisi 2003; 9: 106-8.3- Suntharasaj T, Sriwongpanich S, Sorapipat C. The largest ovarian cyst in Songklanagarind Hospital: a case report. J Med Assoc

Thai 1994; 77: 445-8. 4- Salem HA. Laparoscopic excision of large ovarian cysts. J Obstet Gynaecol Res 2002; 28: 290-4. 5- Davenport M, Awan S, Kane P. Giant intra-abdominal cyst in a 13-year-old girl. Pediatr Surg Int 1999; 15: 429-30. 6- Kuczkowski KM, Strock D. Large ovarian cyst as a cause of aortocaval compression. Anaesthesia 2004; 59: 1148.7- Ottesen M, Rose M. Giant ovarian tumor masked by obesity. Acta Obstet Gynecol Scand 1994; 73: 349-51. 8- Sagiv R, Golan A, Glezerman M. Laparoscopic management of extremely large ovarian cysts. Obstet Gynecol 2005; 105: 1319-

22. 9- Ma KK, Tsui PZ, Wong WC, Kun KY, Lo LS, Ng TK. Laparoscopic management of large ovarian cysts: more than cosmetic

considerations. Hong Kong Med J 2004; 10: 139-41. 10-Yuen PM, Yu KM, Yip SK, Lau WC, Rogers MS, Chang A. A randomized prospective study of laparoscopy and laparotomy in the

management of benign ovarian masses. Am J Obstet Gynecol 1997; 177: 109-14.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 692-694

Page 49: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-695-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 695-698

ABSTRACTObjectives: The purpose of the study was to evaluate the reason for removal of intrauterine contraceptive device (IUD) in women.Methods: Between Jun and December 2004, the survey was performed on 327 women who applied in Manisa Child and Maternal hospital family planning centre. The questionnaire which was prepared by researcher was used for collection of data. Researchers evaluated the data using SPSS 10.0 statistical program. Percentages, mean was used for analysis.Findings: Evaluating for the reasons for the IUD the first three reasons were planning a new pregnancy (28.1%), increased menstrual bleeding (19.3%), and expired the IUD (16.8%). Removals due to the complication like infection, bleeding, pain, pain with coitus, pregnancy were 40.7% of all removals reasons.Key words: intrauterine contraceptive device, reasons of removal IUD

*Celal Bayar Üniversitesi Manisa Saðlýk Yüksekokulu** Manisa Doðum ve Çocuk Bakýmevi Hastanesi Aile Planlamasý

*** Manisa Doðum ve Çocuk Bakýmevi Hastanesi

MANÝSA DOÐUMEVÝ AÝLE PLANLAMASI POLÝKLÝNÝÐÝNE BAÞVURAN KADINLARIN RÝA ÇIKARMA NEDENLERÝ

*Emre YANIKKEREM, **Türkan ÇETÝN, **Emine YÝÐÝT ,***Sakýp ESKÝCÝOÐLU

The Reasons of Removal of Iud in Women Applied Manisa Maternal and Chýld Hospital

ÖZETAmaç: Bu çalýþmanýn amacý, kadýnlarýn kullandýklarý Rahim içi araçlarý(RÝA) çýkarma nedenlerini incelemektir.Yöntem: Haziran-Aralýk 2004 aylarý arasýnda Manisa Doðum ve Çocuk Bakýmevi Hastanesi’ne baþvuran 327 kadýn araþtýrma grubunu oluþturmuþtur. Araþtýrmacýlar tarafýndan hazýrlanan soru formu ile veriler toplanmýþtýr. Araþtýrmacýlar verileri SPSS 10.0 programý kullanarak deðerlendirmiþlerdir. Verilerin deðerlendirilmesinde sayý, yüzde, ortalama kullanýlmýþtýr.Bulgular: RÝA çýkarma nedenlerinden ilk üç neden yeni bir gebelik planlama(%28.1), adet kanamasýnýn artmasý(%19.3) ve RÝA'nýn süresinin dolmasý(%16.8) dýr. Kanama, aðrý, enfeksiyon, kayma gibi týbbi nedenlerle RÝA çýkarma oraný %40.7'dir.Anahtar kelimeler: Rahim içi araç, spiral, Ria çýkarma nedenleri

GÝRÝÞ perforasyon ve RÝA+gebeliktir. Hemen hemen tüm týbbi nedenli Modern doðum kontrol yöntemlerinin kullanýmý son RÝA çýkarmalarýnda þiddetli yada uzamýþ adet veya ara

15 yýl içinde artarak, 1988'deki %31 düzeyinden 2003 yýlýnda kanamalarý görülebilmektedir. Ýlk aylardaki bu kanama artýþý, %43'e yükselmiþtir. Bu dönem içinde Rahim içi araç(RÝA), uterusun yabancý cisim varlýðýna adapte olmasýyla azalmaktadýr. tüpligasyon ve kondom kullanýmý artmakla birlikte, geri çekme RÝA genel olarak pelvik enfeksiyona yol açmamakla birlikte, yöntemi ise ayný düzeyde kalmýþtýr. Yýllara göre Türkiye Nüfus uygulama koþullarýna baðlý olarak pelvik inflamatuar hastalýk Saðlýk Araþtýrmasý(TNSA) sonuçlarýna göre RÝA kullanýmý riskinde(PID) artýþ olabilmektedir. Bu süreden sonra PID riski 1988'de %14, 1993'de %18.8, 1998'de %19.8 ve 2003'de ancak cinsel yolla bulaþan hastalýklara maruz kalan kadýnlarda %20.2'dir. RÝA kullananlarýn yüzdesinin en yüksek olduðu yaþ artmaktadýr. Uzun süre RÝA kullanýmý PID riskini grubu 30-34 yaþ grubudur(1). Çalýþmalar RÝA'nýn kadýnlarýn arttýrmamaktadýr. RÝA varlýðýnda pelvik enfeksiyondan, hastada çoðu tarafýndan güvenilir bulunduðunu ve bir yýl üzerinde kramp tarzý aðrý ile birlikte, karýnda duyarlýlýk artýþý, ateþ, grip kullanýmýnda yaklaþýk olarak %99 etkili bir yöntem olduðunu benzeri belirtiler baþ aðrýsý, titreme, bulantý-kusma, vajinal belirtmektedir (2,3,4,5,6). akýntý ve aðrýlý cinsel iliþki gibi belirtilerin varlýðý halinde kuþku

duyulmaktadýr. Erken perforasyon RÝA uygulamasý sýrasýnda Aile planlamasý yöntemlerinin etkisi sadece görülürken, geç perforasyonlar uygulama tarihinden uzak bir

yöntemlerin ne kadar yaygýn olarak kullanýldýðýna deðil, ayný zamanda olan perforasyonlardýr. Bunlar kendini þiddetli aðrý ve zamanda etkili olarak kullanýlmasýna da baðlýdýr. Ýdeal aile anormal uterin kanamayla belli etmektedir(7).büyüklüðünün azaldýðý ve aile planlamasý yöntemlerinin kullanýmýnýn arttýðý Türkiye gibi ülkelerde, aile planlamasý Genel olarak RIA’lar için ilk kullaným yýlýnda, %1 yöntemlerinin etkili olarak kullanýlmasýnýn doðurganlýk gebelik hýzý; %15 baþlýca kanama ve aðrýya baðlý týbbi nedenli üzerindeki etkileri giderek artan bir öneme sahip olmuþtur. Aile çýkarma ve %1-7 atýlma hýzý bildirilmektedir. Dünya Saðlýk planlamasý yöntemlerinin etkili olarak kullanýmýnýn demografik Örgütünce belirtilen ilk 7 yýllýk kullanýmda TCu 380A'nýn etkilerinin yanýnda, yöntem býrakma nedenlerinin incelenmesi býrakýlma nedenleri incelendiðinde, ilk üç yýlda gebelik oraný 1.0 aile planlamasý programlarýnýn geliþtirilmesi ve hizmet iken, 5. yýlda 1.4, 7. yýlda 1.6, 10. yýlýn sonunda ise 2.1'e kalitesinin arttýrýlmasý sürecinde çok önemlidir. yükselmektedir. Ýlk üç yýlda atýlma oraný 7.0 iken, 5. yýlda 8.2, 7.

yýlda 8.6, 10. yýlýn sonunda ise 10.4'e yükselmektedir. Týbbi RÝA kullanýmýna baðlanabilen en önemli saðlýk nedenlerle çýkarýlmalar incelendiðinde, ilk üç yýlda gebelik oraný

sorunlarý, uterin kanamalar, pelvik enfeksiyon, uterin 14.6 iken, 5. yýlda 20.8, 7. yýlda 25.8'dir(7).

Page 50: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-696-

2003 TNSA sonuçlarýna göre RÝA'da yöntem baþarýsýzlýðý %1.5, kullanýrken gebe kalma %0.6, diðer yönteme geçiþ %6.2 olarak belirlenmiþtir. Son 5 yýlda RÝA býrakma nedenleri incelendiðinde ise, yan etkiler(%37.9), gebe kalmak isteme(%18.8), evliliðin bitiþi(%6.0), menapoz(%4.1), kullanýrken gebe kalmadýr(%4.9) (1).

Bu çalýþmanýn amacý, kadýnlarýn Rahim içi araç(RÝA) çýkarma nedenlerini incelemektir.

YÖNTEMHaziran Aralýk 2004 aylarý arasýnda Manisa Doðum ve

Çocuk Bakýmevi Hastanesine RÝA çýkarmak için baþvuran 327 kadýn araþtýrma grubunu oluþturmuþtur. Araþtýrmacýlar tarafýndan hazýrlanan soru formu ile veriler toplanmýþtýr. Araþtýrmacýlar verileri SPSS 10.0 programý kullanarak deðerlendirmiþlerdir. Verilerin deðerlendirilmesinde sayý, yüzde, ortalama, ki-kare testi kullanýlmýþtýr.

BULGULARAraþtýrmaya katýlan kadýnlarýn %59.2'si 35 yaþ ve altý,

%78.0'i ilkokul ve altý eðitim almýþ, %88.1'i ev hanýmý, %78.3'ünün 2 ve altýnda çocuðu bulunmaktadýr. %48.0'i 10 yýl ve altýnda evli, %35.5'i daha önce küretaj olmuþtur(Tablo 1).

Kadýnlarýn tanýtýcý özellikleri Sayý Yüzde

Yaþ grubu 35 yaþ altý

35 yaþ ve üstü

194133

59.240.7

Kadýnlarýn yaþ ortalamasý 33.2±8.0(19 -55)

Eðitim durumu

Ýlkokul ve altý

Ýlkokul üstü

25572

78.022.0

Çalýþma durumu

Çalýþmayan

Çalýþan

28839

88.111.9

Çocuk sayýsý

2 çocuk ve altý

3 ve üzeri

25671

78.321.7

Çocuk sayýsý ortalamasý 2.0±1.3(0-10)

Evlilik yýlý

10 yýl ve altý

10 yýl üzeri

157170

48.052.0

Evlilik yýlý ortalamasý 13.0±8.0(1-40)

Gebelik sayýsý ortalamasý 2.8±1.9(1 -12)Canlý doðum sayýsý ortalamasý 2.1±1.4(0-10)Küretaj olma durumuOlmayanOlan

211116

64.535.5

Toplam 327 100.0

Tablo 1. Kadýnlarýn tanýtýcý özellikleri

Ria çýkarma nedenleri Sayý Yüzde

Adet kanamasýnýn artmasý Evet

Hayýr

63

264

19.380.7

Ara kanama Evet

Hayýr

48 279

14.785.3

Kasýk aðrýsý

Evet

Hayýr

35

292

10.789.3

Akýntý, enfeksiyon

Evet

Hayýr

19

308

5.8

94.2

Kayma, kýsmen çýkma

Evet

Hayýr

18

309

5.5

94.5Aðrýlý adet görme

Evet

Hayýr

14

313

4.3

95.7Koitusta aðrý

Evet

Hayýr

10

317

3.1

96.9Ýplerin kaybolmasý

Evet

Hayýr

2

325

0.6

99.4RÝA+gebelik

Evet

Hayýr

2

325

0.6

99.4Ýplerin rahatsýz etmesi

Evet

Hayýr

1

326

0.3

99.7Çocuk isteme

Evet

Hayýr

92

235

28.171.9

Kullaným süresinin dolmasý

Evet

Hayýr

55

272

16.883.2

Menapoza girme

Evet

Hayýr

14

313

4.3

95.7Yöntem deðiþikliði

Evet

Hayýr

11

316

3.4

96.6Eþten ayrýlma

EvetHayýr

11316

3.496.6

DinlendirmekEvetHayýr

11316

3.496.6

Toplam 327 100.0

Tablo 2. Kadýnlarýn Rahim içi araç çýkarma nedenleri

Page 51: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-697-

Kadýnlarýn RÝA çýkarma nedenleri incelendiðinde, nedeniyle RÝA çýkarma oranýnýn düþtüðünü belirtmiþtir(9). %19'u adet kanamasýnýn artmasý, %14.7'si ara kanamalar, Shrestha ve arkadaþlarý RÝA komplikasyonlarý yada þikayetlerini %10.7'si kasýk aðrýsý, %5.8'i akýntý enfeksiyon, %5.5'i kayma, incelemiþler, bir çoðunun mestrual þikayetler ile ilgili olduðunu kýsmen çýkma, %4.3'ü aðrýlý adet görme, %3.1'i aðrýlý koitus, saptamýþlardýr(2). Parsinlioðlu ve Bülbül 2001 yýlýnda yaptýklarý %0.6'sý iplerin kaybolmasý, %0.6'sý RÝA +gebelik, %0.3'ü iplerin çalýþmada, kanama, enfeksiyon, aðrý ve servikal erezyon rahatsýz etmesi nedenlerinin olduðu görülmektedir. Kadýnlarýn nedeniyle çiftlerin RÝA kullanmayý býraktýðýný belirtmiþtir(10). %28.1'i çocuk istediði için, %16.8'i RÝA nýn kullanma süresinin Yapýlan bir çalýþmada olgularýn %48'inde ilk 3 ayda bel aðrýsý, dolmasý nedeniyle kullandýklarý RÝA larý çýkarmýþlardýr. %41.3'ünde kasýk aðrýsý, %35'inde adet kanamasýnda artma, Kanama, aðrý, enfeksiyon, kayma gibi týbbi nedenlerle RÝA %24'ünde adetler arasýnda kanama olmuþtur(11). Turan ve çýkarma oraný %40.7'dir (Tablo 2). arkadaþlarýnýn yaptýðý çalýþmada%5.7'si aþýrý ve düzensiz

kanama, ve %5.5 Jinekolojik patoloji nedeniyle RÝA larýný Araþtýrmaya katýlan kadýnlarýn RÝA takýlma ay çýkartmýþlardýr(12). Bir çalýþmada aðrý, kanama, enfeksiyon ve

ortalamasý 63.1±45.3(1-276), RÝA kullandýklarý ay ortalamasý RÝA +gebelik olgularýn %7.1'ini oluþturmaktadýr(13).74.2±56.3(1-288)'dýr. Araþtýrmaya katýlan kadýnlarýn %17.4'ü bir yýl ve altýnda RÝA kullandýðýný belirtirken, %40.4'ü 61 ay ve Enfeksiyon üzerinde RÝA kullandýðýný belirtmiþtir(Tablo 3). Çalýþmamýzda yaklaþýk 20 kullanýcýdan biri akýntý ve

enfeksiyon yaþadýklarý için RÝA larýný çýkartmýþlardýr. Yapýlan bir çalýþmada RÝA kullanan kadýnlarýn %7.7'sinde vaginal enfeksiyon, %4.6'sýnda servikal erezyon tespit edilmiþtir(14). Çalýþmamýzýn bulgularý diðer çalýþmalarla benzerdir.

KaymaÇalýþmamýzda kayma yerinden kýsmen çýkma

nedeniyle RÝA çýkarma oraný %5.5'dir. Mersin'de yapýlan bir çalýþmada RÝA çýkartýlma nedeni olarak ilk neden, RIA’nýn yerinden kaymasýdýr(%37.7)(13). Çalýþmamýzda kayma

Çalýþmamýzda 35 yaþ ve üzerinde olan kadýnlarýn adet nedeniyle RÝA çýkarma oraný daha düþük bulunmuþtur.kanamasýnýn artmasý nedeniyle RÝA çýkarma oraný %15.8 iken, 35 yaþ altý grupta bu oran %21.6'dýr. Ýki grup arasýnda RÝA ve gebelikistatistiksel anlamlý fark bulunmamýþtýr(p>0.05). 5 yýl ve altýnda Çalýþmamýzda sadece 2 kadýnda RÝA ve gebelik RÝA kullanan kadýnlarýn adet kanamasýnýn artmasý nedeniyle saptanmýþtýr. Batár ve arkadaþlarý(2002) 189 RÝA kullanan RÝA çýkarma oraný %27.2 iken, 5 yýl üzerinde RÝA kullanan kadýnýn 6'sýnýn gebe kaldýðý bulunmuþtur(15). Farr ve Amatya kadýnlarda bu oran %7.6'dýr. Ýki grup arasýnda istatistiksel (1994) yaptýklarý çalýþmada RÝA ve gebelik oranýný oldukça anlamlý fark bulunmuþtur(p<0.05). 35 yaþ ve üzerinde olan düþük bulmuþlardýr(4). Yapýlan bir çalýþmada RÝA+gebelik %5 kadýnlarýn RÝA'nýn kaymasý veya kýsmen çýkmasý nedeniyle RÝA olguda görülmüþtür(16). Nacar ve arkadaþlarý çalýþmalarýnda çýkarma oraný %4.5 iken, 35 yaþ altý grupta bu oran %6.2'dir. Ýki kadýnlarýn %7.7'sinde gebelik tespit edilmiþtir(14).grup arasýnda istatistiksel anlamlý fark bulunmamýþtýr(p>0.05). 5 yýl ve altýnda RÝA kullanan kadýnlarýn RÝA'nýn kaymasý veya Diðer nedenlerkýsmen çýkmasý nedeniyle RÝA çýkarma oraný %7.2 iken, 5 yýl Çalýþmamýzda yaklaþýk üç kadýndan biri çocuk isteme üzerinde RÝA kullanan kadýnlarda bu oran %3.0'dýr. Ýki grup nedeniyle, 6 kadýndan biri RÝA'nýn kullaným süresinin dolmasý arasýnda istatistiksel anlamlý fark bulunmamýþtýr(p>0.05). nedeniyle RÝA yý çýkarmak istemiþtir. Yapýlan bir araþtýrmaya

göre RÝA çýkarma nedenleri arasýnda sýklýkla miad dolmasý, TARTIÞMA çocuk isteði ve RÝA ya baðlý yan etkiler bulunmuþtur(16).

Çalýþmamýzda kadýnlarýn RÝA çýkarma nedenleri Mersin'de yapýlan bir çalýþmada RÝA çýkartýlma nedeni çocuk incelenmiþ, adet kanamasýnýn artmasý, ara kanama ve kasýk isteði (%28.8) ve yöntem deðiþikliði(%11.9) olduðu aðrýsý en çok görülen týbbi nedenler olarak bulunmuþtur. saptanmýþtýr(13). Turan ve arkadaþlarýnýn yaptýðý çalýþmada

%31.6'sý çocuk isteði, %17.3'ü kendi isteði ile býrakma, %15.6'sý Aðrý ve menstrual problemler USG'de anormal ria lokalizasyon bulgusu belirlenmiþtir(12).

Menstural kanama ve aðrýnýn artmasý RÝA Yapýlan araþtýrmaya göre kadýnlarýn %6.25'i koitus sýrasýnda kullanýmýnda ve RÝA çýkarýlma nedenlerinden en yaygýn iplerinin eþi deðdiðini battýðýný ifade etmiþtir. RÝA çýkarma olanýdýr(8,9). Çalýþmamýzda yaklaþýk 5 kadýndan biri adet sebeplerinin ise, %21.5 yeniden çocuk isteði, %15 kýsmen kanamasýnýn artmasý nedeniyle RÝA'yý çýkartmak istemiþ ve çýkma, %13.25 ile sürenin dolmasý, %5.5 dinlendirmek, %4.5 kadýnlarýn yaþý ilerledikçe bu nedenden dolayý RÝA çýkarma ara kanama bulunmuþtur(11). Çalýþmamýzýn sonuçlarý yapýlan oranýnýn düþtüðü saptanmýþtýr. Benzer þekilde Kozuh ve diðer araþtýrmalar ile benzerdir.arkadaþlarý(1988) kadýnlarýn yaþýnýn ilerledikçe kanama ve aðrý

Ria kullanma süresi Sayý Yüzde

1 yýl ve altý

57

17.413-24 ay

35

10.7

25-36 ay

26

8.0

37-48 ay

34

10.449-60 ay

43

13.161 ay ve üzeri 132 40.4Toplam 327 100.0

Tablo 3. Kadýnlarýn Rahim içi araç kullanma süresi

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 695-698

Page 52: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-698-

KAYNAKLAR1- Türkiye Nüfus Saðlýk Araþtýrmasý 2003. HÜNEE, Ankara.2- Shrestha M, Hurst C, Farr G, Amatya R, Tucker B, McMaham J. A Comparative Study of the TCu 380A Versus TCu 200 IUDs in

Nepal. Asia-Pacific Population Journal 1995,10(2): 15-26.3- Chi I-C. The Multiload IUD - a U.S. researcher's evaluation of a European device, Contraception 1992, 46:407-25. 4- Farr G, Amatya R. Contraceptive efficacy of the Copper T 380A and Copper T 200 intrauterine devices: results from a

multinational comparative clinical trial, Contraception 1994, 49:231-243. 5- Diaz J, Pinto Neto A, Diaz M, Marchi NM, Bahamondes L. Long-term evaluation of the clinical performance of the TCu 200B

and the TCu 380A in Campinas, Brazil, Advances in Contraception 1992, 8(1):67-72. 6- WHO (1990). "The TCu 380A, TCu 220C, Multiload 250 and Nova T IUDs at 3, 5, and 7 years of use: results from three

randomized multicentre trials", Contraception, 42:141-158.7- Aile planlamasýnda temel bilgiler, II. Baský.damla matbaacýlýk. Ýstanbul 2002. s. 176-180.8- Sivin I, Stern J. Long-acting, more effective Copper T IUDs: a summary of U.S. experience, 1970-75. Studies in Family Planning

10(10): 263281. Oct. 1979.9- Kozuh Novak M, Andolsek L, Balogh SA, Waszak CS. Long-term use of intrauterine devices. IPPF Medical Bulletin 22(1): 1-3.

Feb. 1988.10-Parsinlioðlu T, Bülbül F. Çiftlerin aile planlamasý yöntemlerini býrakma nedenleri. III. Uluslararasý Üreme Saðlýðý ve Aile

Planlamasý Kongre Özet kitabý, 20-23 Nisan 2003, s:167.11-Göçmen A, Demirpolat N, Büyük N, Akkoca A, Ve Ark: Ria Kullananlarda Ria Çýkarýlma Sebepleri, I. Uluslararasý& II. Ulusal

Üreme Saðlýðý ve Aile Planlamasý Kongre Özet kitabý, 20-23 Nisan 2001. s: 137.12-Turan H, Þimþek Ç, Hasipek M, Rahim Ýçi Araç Çýkartýlma Nedenleri, I. Uluslararasý& II. Ulusal Üreme Saðlýðý ve Aile

Planlamasý Kongre Özet kitabý, 20-23 Nisan 2001, s:166.13-Aydýn ve ark. Ria kontrolü nedeniyle baþvuran kadýnlarýn ria çýkartýlma nedenlerinin incelenmesi. III. Uluslararasý Üreme

Saðlýðý ve Aile Planlamasý Kongre Özet kitabý, 20-23 Nisan 2003, s:163.14-Nacar M ve ark, Rahim içi araç kullanýmýnýn deðerlendirilmesi, I. Uluslararasý& II. Ulusal Üreme Saðlýðý ve Aile Planlamasý

Kongre Özet kitabý, 20-23 Nisan 2001. s:14815-Batár I, Kuukankorpi A, Siljander M, Elomaa K, Rauramo I. Five-year clinical experiences with NOVA T®380 copper IUD.

Contraception November 2002, 66(5): 309-314.16-Yavuzer B, Tuðrul S, Kayahan A, Rahim içi araç kullaným süresi ve çýkartma iþlemi uygulanan olgularýn deðerlendirilmesi, I.

Uluslararasý& II. Ulusal Üreme Saðlýðý ve Aile Planlamasý Kongre Özet kitabý, 20-23 Nisan 2001. s:99.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 695-698

Page 53: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-699-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 699-702

ABSTRACTObjective: The purpose of the present study was to determine the specific antibodies against TORCH agents in the pregnants at Atatürk University Hospital.Materials and methods: In the study, 121 sera were tested by using enzyme-linked ýmmunosorbent assay. Results: The overall results were as follows: 4.1% for toxoplasma IgM and 42.1% for IgG0.8 % for Rubella IgM and 95.0 % for IgG14.3 % for CMV IgM and 80.3 % for IgG5.8 % for HSV-I IgM and 96.2 % for IgG1.7 % for HSV-II IgM and 8.6 % for IgGConclusions: TORCH infections are the important causes of abnormal pregnancy. Screening of the pregnants for TORCH infections is necessary to prevent birth defection and perinatal complications.Key words: TORCH, Pregnancy,

ÖZETAmaç: Bu çalýþma Atatürk Üniversitesi hastanesi kadýn doðum polikliniðine baþvuran gebelerde TORCH etkenlerine karþý spesifik antikorlarý saptamak amacý ile planlandý. Materyal ve Metod:Toplam 121 serum örneðinde TORCH etkenlerine karþý geliþen antikorlar mikro ELISA yöntemi ile arandý. Bulgular: Sonuçta incelenen hastalarýn;%4.1 inde toxoplasma IgM, %42.1inde toxoplasma IgG%0.8 inde rubella IgM ,% 95.0 inde rubella IgG,%14.3 ünde CMV IgM, %80.3 ünde CMV IgG,%5.8 inde HSV-I IgM, % 96.2 sinde HSV-I IgG,%1.7 sinde HSV-II IgM, % 8.6 sýnda HSV-II IgGpozitifliði saptandý.Sonuçlar: TORCH enfeksiyonlarý anormal gebeliklerin en önemli nedenlerinden biridir. Bu nedenle gebelerde bu panellerin taranmasý doðumsal anomalilerin ve doðum sonu komplikasyonlarýn önlenmesi açýsýnda önemlidir. Anahtar Sözcükler: TORCH, Gebelik,

Giriþ çýkabilir (1). Bu sebeple özellikle sosyo-ekonomisi bozuk ve çok Kongenital enfeksiyonlar tüm dünyada olduðu gibi çocuklu aile yapýsýnýn hakim olduðu bölgemizde, gebe

ülkemizde de önemli saðlýk problemlerinden biridir. Bakteri, kadýnlarda bu enfeksiyonlar için seropozitiflik oranlarýný virus, ve bazý parazitlerin neden olduðu bu enfeksiyonlarda belirlemek amacýyla bu çalýþmayý planladýk. TORCH grubu etkenlerine diðerlerinden daha sýk rastlanmaktadýr. TORCH; rutin serolojik bir test paneli olup Materyal ve MetodToxoplasma gondii, Rubella, Cytomegalovirus, Herpes simplex Çalýþma, hastanemiz Kadýn-Doðum polikliniðine tip I ve II enfeksiyonlarýný kapsar. Klinik belirtileri birbirine çok gebelik kontrolü için baþvuran ve gebeliklerinin birinci benzeyen bu enfeksiyonlarýn gebelik döneminde fetüsa geçerek trimestirinde bulunan 121 gebe üzerinde yapýldý. Hastalardan intrauterin enfeksiyonlara ve anomalilere sebep olmalarýndan ve alýnan kan örnekleri santrifüj edilip serumlarý ayrýldýktan sonra

oçoðunlukla da asemptomatik seyretmelerinden dolayý rutin en geç 1 hafta içerisinde çalýþýlmak üzere 50 C'de saklandý. gebelik kontrolleri sýrasýnda panel halinde taranýr ve Daha sonra örneklerde mikro ELISA yöntemiyle TORCH deðerlendirilir (1,2). etkenlerine karþý spesifik IgG ve IgM antikorlarý araþtýrýldý.

Çalýþmada, hastalarý takip eden klinisyenlerce her hasta için tüm Gebelik sýrasýnda gözden kaçýrýlacak olasý bir parametreler istenmediði için araþtýrma kesitsel nitelikte

enfeksiyonda abortus, intrauterin ölüm, düþük doðum aðýrlýðý, yürütüldü. Deneylerde Labotech tam otomatik mikroELISA geliþme geriliði, konjenital anomaliler gibi ciddi sorunlar ortaya cihazý ve Diapro Diagnostik kitleri kullanýldý.

HASTANEMÝZDE TAKÝP EDÝLEN GEBELERDEKÝ TORCH ENFEKSÝYONLARI SEROLOJÝSÝ

1 2 1 1Dr. Hakan Uslu , Dr. Metin Ýngeç , Dr. Bilge Özdemir , Dr. Ahmet Ayyýldýz .1Atatürk Üniversitesi Týp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klin. Mik. Anabilim Dalý, Erzurum

2Atatürk Üniversitesi Týp Fakültesi, Kadýn Doðum Hastalýklarý Anabilim Dalý, Erzurum

Serology of Torch Infections in Pregnants at Atatürk University Hospital

Page 54: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-700-

Bulgular arasýnda deðiþmektedir (4-7). Ankara'da Yücel ve ark (4) Çalýþmamýzda Atatürk Üniversitesi Araþtýrma gebelerde yaptýklarý çalýþmada %31, Malatya'da Durmaz ve ark

Hastanemiz kadýn doðum polikliniðine baþ vuran ve (5) %39, Edirne'de Batuoðlu ve ark (6) %33, Ýzmir'de Altýntaþ ve gebeliklerinin birinci trimestirinde olan toplam 121 gebe ark (7) %55 pozitiflik bulmuþlardýr. Bizim çalýþmamýzda ise kadýnda TORCH etkenlerine karþý spesifik IgG ve IgM gebelerdeki IgG pozitifliði %42.1 dir. Ig M sýnýfý antikorlar antikorlarý araþtýrýldý. Hastalarýn yaþ ortalamasý 24.2±8.1 idi. genelde aktif enfeksiyon göstergesi olarak bilinmesine ve Pozitiflik oranlarýnýn daðýlýmý: T.gondii Ig G %42.1, IgM %4.1; iyileþmeyi takiben azalmasýna raðmen toksoplazmoziste bu Rubella Ig G %95.0, IgM %0.8; CMV Ig G %80.3, IgM %14.3; antikorlar 2 yýl gibi uzun bir süre pozitif kalabilmektedir. Bu HSV Tip I Ig G %96.2, IgM %5.8; HSV Tip II Ig G %8.6, IgM nedenle Toxo IgM pozitifliði hastalýðýn aktif mi, geçirilmiþ mi %1.7 olarak tespit edildi. Tablo 1 incelendiðinde TORCH olduðu konusunda pek fazla deðer taþýmamaktadýr. Günümüzde enfeksiyon paneline ait parametreler içerisinde en fazla yüzdeyi yeni enfeksiyonu eski enfeksiyondan ayýrt etmek için Toxo IgG HSV Tip I Ig G'nin (%96.2), en düþük yüzdeyi ise Rubella avidite testleri geliþtirilmiþtir. Bu testlerde yüksek aviditeli IgM'nin (%0.8 ) aldýðý görüldü. antikorlarýn varlýðý akut enfeksiyonu ekarte etmekte, buna

karþýlýk düþük aviditeli antikorlar enfeksiyondan sonra en fazla 3 ay pozitif kaldýklarý için saptandýðý taktirde aktif enfeksiyona iþaret etmektedir. Çalýþmamýzda Toxo IgM pozitifliði %4.1 gibi oldukça düþük düzeyde bulunmuþtur.

Kýzamýkçýk (Rubella) çocuklarda, hafif seyirli, kýzamýðý andýran, lenfadenopati, döküntü ve ateþle seyreden, nadiren yetiþkinlerde de gözlenen viral bir hastalýktýr. Toplumda belli aralýklarla salgýnlara yol açýp eriþkin yaþa gelindiðinde doðal infeksiyon sonucu %80-90 seropozitiflik oluþur (8). Eriþkin yaþ grubunda kýzamýkçýða karþý duyarlýlýðýn sürmesi özellikle gebelik sýrasýnda önem taþýmaktadýr. Çünkü gebeliðin birinci trimestirinde geçirilecek bir enfeksiyon fetüsün ölümüne veya yenidoðanda çok ciddi anomalilere neden olabilir.

Rubella'da kesin taný etken izolasyonunun pratik olmamasý nedeniyle serolojik testlerle konur. Hastalýk bazen subklinik seyredebildiði için gebelerin taranmasýnda da serolojik testlerden yararlanýlýr. Ülkemizin deðiþik yörelerinde gebeler üzerinde yapýlan çalýþmalarda Rubella IgG pozitifliðini Yücel ve ark (4) %93.6, Bayhan ve ark (9) %82, Kizirgil ve ark (10) %92.6, Dilmen ve ark (11) %98 olarak bulmuþlardýr. Gebe olmayan ancak doðurganlýk çaðýnda olan genç kýzlar üzerinde yapýlan iki çalýþmada ise anti rubella IgG pozitifliðini Köksal ve ark (12) %92, Sivrel-Arýsoy ve ark (13) da %95.5 olarak bulmuþlardýr. Bizim çalýþmamýzda IgG pozitifliði %95 olarak bulunmuþ olup diðer çalýþmalarla uyumlu olduðu gözlenmiþtir. Ülkemizde kýzamýkçýk aþýsý rutin uygulanan bir aþý olmadýðý için

Tartýþma saptanan bu antikorlar muhtemelen çocukluk çaðýnda geçirilmiþ Toxoplazma gondii ülkemizde olduðu gibi tüm enfeksiyon sýrasýnda oluþmuþ antikorlardýr. Gebelerin rubella

dünyada oldukça yaygýn bir protozoan enfeksiyonudur ve dünya yönünden taranmasýnda jinekologlar esas marker olarak IgG nüfusunun yaklaþýk üçte birinin bu parazitle infekte olduðu pozitifliðini dikkate almalarýna raðmen bu tek baþýna IgG bildirilmektedir. Hastalýk sýcak iklimde ve hijyenik koþullarýn pozitifliði yanlýþ tanýya götürebilir. Akut primer veya iyi olmadýðý toplumlarda görülür. Etlerin çið veya az piþirilerek tekrarlayan rubella infeksiyonunda IgG ile birlikte IgM yenmesi, kist ihtiva eden kedi dýþkýsýyla kontamine olmuþ su ve pozitifliði de gözlenen bir durum olmakla birlikte çift pozitiflik toprakla temas hastalýk riskini arttýrýr. Gebelik sýrasýnda veya tek baþýna IgM pozitifliði primer ve rekürrent enfeksiyon geçirilen enfeksiyon plasental yolla bebeðe geçebilir ve fetusta ayýrýmýnda bazen yeterli olmamaktadýr. Böyle durumlarda da aðýr hasarlara neden olabilir (3). rubella IgG avidite testleri tanýda yardýmcý olmaktadýr.

Ülkemizin deðiþik yörelerinde yapýlan çalýþmalarda gebelerde Semptomlu vakalarda bulgular spesifik olmadýðý için anti rubella IgM pozitifliðinin %0-2 arasýnda deðiþtiði

klinik taný zordur. Bu nedenle tanýda en sýk serolojik testler bildirilmektedir (8-13). Bizim çalýþmamýzda da rubella IgM kullanýlýr. Toxoplazma IgG seropozitifliði Türkiye'de %25-86.5 pozitifliði literatür bulgularýyla uyumlu olup %0.8 dir.

Tablo 1: Gebelerde TORCH etkenlerine karþý saptanan IgG ve IGM pozitiflik oranlarý

Çalýþýlan örnek sayýsý

Pozitif sayý %

IgG

121

51

42.1

T.gondii

IgM

121

5

4.1

IgG

120

114

95.0

Rubella

IgM

120

1

0.8

IgG

112

90

80.3

CMV

IgM

112

16

14.3

IgG

52

50

96.2

HSV Tip I

IgM

52

3

5.8

IgG 58 5 8.6

HSV Tip II IgM 58 1 1.7

Page 55: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-701-

Her yaþ grubunda enfeks iyon yapabi len hayatýn ilk 5 yýlýnda oluþur ve yetiþkinlik döneminde bireylerin Sitomegalovirus (CMV), kongenital enfeksiyonlarýn en sýk ve %80'inde HSV antikor pozitifliði gözlenir (23). HSV en önemli nedenidir (14). Çalýþmalar CMV enfeksiyonlarýnýn infeksiyonlarýnýn akut dönem hümoral yanýtýnda IgM tipi özellikle sosyo-ekonomisi kötü olan bölgelerde daha yaygýn antikorlar oluþmaktadýr. HSV-IgM primer infeksiyon, olduðunu göstermektedir (%30-100) (15). Serolojik testler diðer reinfeksiyon veya latent infeksiyonun reaktivasyonunu etkenlerde olduðu gibi CMV enfeksiyonlarýnýn da tanýsýnda göstermektedir. Akut ve konvelesan dönemlerde alýnan serum kullanýlmaktadýr. Yapýlan çalýþmalarda CMV-IgG pozifliði; örneklerinde IgG serokonversiyonunun saptanmasý da primer Kaya ve ark'ca (16) %96.2, Özek ve ark'ca (17) %74, Köksal ve infeksiyonun doðrulanmasýna yardýmcý olmaktadýr. Ýnfeksiyon ark'ca (12) %79, Kaleli ve ark'ca (18) %94.7, Yücel A ve ark'ca zamanýnýn belirlenmesine yardýmcý olan IgG avidite testleri, tek (4) %92.6 olarak bildirilmiþtir. Bizim çalýþmamýzda ise CMV- bir serum örneði ile primer infeksiyonla reakti-IgG pozifliði %80.3 olarak saptandý. vasyon/reinfeksiyon ayýrýmýna olanak verebilmektedir.

Literatürde CMV-IgM pozitifliðinin IgG ye göre bir Çalýþmamýzda HSV tip-I yönünden taranan 52 gebede hayli düþük olduðu belirtilmektedir (4-15-18).Çalýþmamýzda bu IgG pozitifliði %96.2, IgM pozitifliði de %5.8; HSV tip-II oran %14.3 tür. Esasen yeni kazanýlmýþ CMV enfeksiyonu tanýsý yönünden taranan 58 gebede de IgG %&.6, IgM de %1.7 olarak CMV-IgM antikorlarýna bakarak zor konulur. Çünkü IgM 2 yýl bulunmuþtur. Bu konuda çalýþan Cengiz ve ark (24) HSV tip-I kadar pozitif kalabilmektedir. Bu nedenle gebelik sýrasýnda için IgG pozitifliðini %74, IgM pozitifliðini %1, HSV tip-II için saptanan CMV-IgM pozitifliði özellikle asemptomatik IgG pozitifliðini %62.5, IgM pozitifliðini de %11.5 olarak vakalarda dikkatle yorumlanmalýdýr. Þayet primer enfeksiyon bildirmiþlerdir. Yöremizde gebe kadýnlarda daha önce yapýlan söz konusu ise bunun baþlangýç zamanýnýn bilinmesi fetusun bir çalýþmada (25) HSV-I IgG de %89, HSV-II IgG de %37 saðlýðý açýsýndan önem taþýmaktadýr. Avidite testleri bu tip seropozitiflik saptamýþ, olgularýn %8.1 inde HSV-I IgG+IgM, olgularda da gerçek durumu belirleme açýsýndan yararlý %5.4 ünde de HSV-II IgG+IgM pozitifliði bulmuþlardýr. olmaktadýr. Çalýþmada sadece HSV-I IgM pozitif olgu saptanamazken

sadece HSV-II IgM pozitifliði %1.4 olarak saptanmýþtýr. Bir Herpes simplex virus (HSV) infeksiyonlarý genelde baþka çalýþmada da Yücel ve ark (4) HSV-I IgM %7.5, HSV II

asemptomatik seyretmekte, akkiz veya neonatal (konjenital, IgM %7.6 bulmuþlardýr.natal veya postnatal) klinik þekilleri bulunmaktadýr. Bunlar arasýnda en çok korkulan þekil genital herpesli anneden doðum Sonuç olarak gerek bizim bulgularýmýz ve gerekse sýrasýnda vajinal yoldan bulaþ sonucu meydana gelen ve ülkemizin diðer yörelerinde yapýlan çalýþma sonuçlarý çoðundan HSV-II nin sorumlu olduðu neonatal herpestir göstermektedir ki ülkemiz kadýnlarýn bir çoðu hayatlarýnýn bir (19,20). Ancak doðum sýrasýnda annenin infekte veya taþýyýcý döneminde ve bazen de gebelik sýrasýnda TORCH grubu olduðuna dair yeterli kanýt olmadýðýndan, neonatal herpes enfeksiyon etkenleri ile karþýlaþmaktadýr. Çoðu asemptomatik enfeksiyonlarý çoðunlukla engellenememektedir (21). Gebe bu hastalýklar, doðacak bebeklerde telafisi mümkün olmayan kadýnlarda genital herpes prevelansý büyük deðiþkenlik hasarlar oluþturabildiði için önlem olarak gebelerin rutin göstermektedir (22). ABD'de genital herpes prevelansýnýn %19 taramalara tabi tutulmalarýnýn gerekli olduðunu düþünmekteyiz.olduðu bildirilmiþtir (23). HSV-I serokonversiyonu genellikle

KAYNAKLAR1- Stegmann BJ, Christopher JC. TORCH Infections. Currents Women's Reports, 2002; 2:253-2582- Gilbert GL. Infections in pregnant women. MJA 2002; (176): 229-363- Montaya JG, Liesenfeld O. Toxoplasmosis. The Lancet, London: Jun 12, 2004, 363-9425,1965:124- Yücel A, Bozdayý G, Ýmir T. Seroprevalance of TORCH antibodies among pregnant women in Gazi University Hospital.

Ýnfeksiyon Derg ,2002;16(3);279-2835- Durmaz R, Durmaz B, Taþ Ý, Refik M. Seropozitivity of toxopasmosis among reproductive age women in Malatya, Turkey. J

Egypt Soc Parazitol, 1995:25;693-86- Batýoðlu S, Bakýr H, Beritan M, Camcý A. Prevelance of toxoplosma. Turk Gynecol Obstet Clin, 1992; 2; 104-67- Altýntaþ N, Kuman HA, Akisu C, Aksoy V, Atambay M. Toxoplasmosis in last four years in Agean region, Turkey. J Egypt Sos

parazitol, 1997;14;94-68- Gerson AA. Rubella virus.In.: Mandell GL, Dougles RG, Bennett JE,(eds). Principles and Practice of Infectious diseases. 15th ed.

New York, Churchill, Livingstone, 2000: 1708-129- Bayhan G, Suhay A, Atmaca S, Yayla M. Toxopasma seropozitivity among pregnant women. Turk J Parazitol, 1998, 22:259-6110-Kizirgil A, Aþcý Z, Seyrek A, Önal S, Yýlmaz M. Gebelerde antirubella antikorlarýnýn araþtýrýlmasý. Ýnfeksiyon Derg, 1996, 10(4):

381-38211-Dilmen U, KayaI S, Çifçi V, Gökþin E. Toxopasmozis and rubella in pregnancy, stillbirth and abortions. Tur J Med Sci, 1990:

14;294-9812-Köksal I, Alnacý M, Kardeþ B, Aydemir V. Toxopasma, rubella and cyctomegalovirus seropozitivity rations among adults in

Eastern Blaksea region. Turk Bull of Microbiol, 1994;28:58-6113-Sivrel-Arýsoy A, Tünger Ö, Þanlýdað T, Gazi H, Özbakkaloðlu B. Genç kýzlarda rubella serolojik göstergelerinin bulunma sýklýðý.

Türk Mikrobiyol Cem Derg 1999,29: 86-88

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 699-702

Page 56: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-702-

14-Lazzarotta T, Spezzacatena P, Pradelli P, Abate BA, Varani S, Londini MP.Avidity of immunglobulin G directed againts human cyctomegalovirus during primary and secondary infections in immuncompetant and immunocompramised subjects. Clin Diagn Lab Ýmmunol, 1997:4;469-73

15-Weber B, Fall EM, Benger A, Doerr HW. Screning of blood donors for human cytomegalovirus IgG antibody with enzim immunoassay using recombinant antigens. J Clin Virol 1999;14;173-81

16-Kaya D, Nuhoðlu S, Öksüz Þ. Saðlýklý yenidoðan bebeklerin kordon serumunda sitomegalovirus antikorlarýnýn araþtýrýlmasý. Türk Mikrobiol Cem Derg. 2002;30;138-141

17-Özek B, Ustaçelebi Þ, Durmuþ Z, Aral K. Gebelerde sitomegalovirus enfeksiyonu.Mikrobiyol Bült 1989;23;292-30118- Kaleli B, Kaleli I, Yurdakul B, Aksit F. Rubella and cytomegalo virus infection in pregnancy. Turk J Infect 1997:11:325-719- Chuang TY. Neonatal herpes: incidence, prevention, and consequences. Am J Prev Med 1988;4(1):47-53.20- Brown ZA, Benedetti J, Selke S, Ashley R, Watts DH, Corey L. Asymptomatic maternal shedding of herpes simplex virus at the

onset of labor: relationship to preterm labor. Obstet Gynecol 1996;87(4):483-8.21- Lissauer T, Jeffries D. Preventing neonatal herpes infection. Br J Obstet Gynaecol 1989; 96(9):1015-8.22- Nahmias AJ, Keyserling HL, Kerrick CM. Herpes simplex. In: Remington JS, Klein JO, ed(s). Infectious Diseases of the Fetus

and Newborn Infant. Philadelphia: WB Saunders 1983: 638. 23- Dwyer DE, Cunningham AL. 10: Herpes simplex and varicella-zoster virus infections.Med J Aust 2002;177(5):267-73. 24- Cengiz AS, Cengiz L, Us E, Cengiz AT. Gebe Kadýnlarda Herpes simplex Virus Tip-1 Ve 2, IgG ve IgM Antikorlarýnýn ELISA ile

Araþtýrýlmasý. Ýnönü Üniversitesi Týp Fakültesi Dergisi, 11(4) 227-231 (2004)25- Arseven G, Tuncel E, Tuncel Þ, Sönmez E, Gülen AK: Hamile kadýnlarda HSV-1 ve HSV-2 antikorlarýnýn daðýlýmý, Mikrobiyol

Bült 1992; 26:359-366

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 699-702

Page 57: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-703-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 703-706

ABSTRACTAim:Ýncreased mammographic dansity is often seen on the postmenopausal period caused by frequent use hormone replacement therapy. Ýncreased mammographic dansity is a potent risk factor of breast cancer. And that relation increases the frequency of invasive mammarian procedures.This study is designed whether discontinuation of HRT lowers the mammarian density or notMaterials and Methods: Our study involved 20 menopausal patients whom regularly controlled in the polyclinic of menopause of Taksim Education and Resarch Hospital. Patients were already used HRT and were enrolled to three groups Group1 used estrogen,estrogen plus progesterone (group 2) and tibolone (group3) All patients had increased mammographic density evaluated with Wolf classification. Results:Then HRT was discontinued for a month. All the groups had shown( %37.5, %60, %50 respectively) a decrease in mammographic density.Conclusion: We saw that HRT discontinued as short a time as one month regressed the mammographic density and decreased the rate of unnecessary invasive mammarian procedures.Key words: Ýncreased mammographic density, hormone replacement therapy, breast cancer.

ÖZETMammografik dansite artýþý daha fazla postmenopozal dönemdeki kadýnlarýn hormon replasman tedavisi almasý nedeni

ile klinisyenlerin sýk gördüðü bir durumdur. Ayný zamanda meme kanseri için güçlü bir risk faktörü olmasý nedeni ile de önemlidir. Bu durum memeye yönelik invazif giriþim sýklýðýný arttýrmaktadýr. Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Kliniði Menopoz Polikliniði'nde takip edilen ve HRT sýrasýnda mammografik dansite artýþý saptanan 20 hasta çalýþmaya dahil edildi. Estrogen, estrogen-progesteron ve tibolon kullanan ve mamografilerinde Wolf klasifikasyonuna göre dansite artýþý saptanan hastalar üç gruba ayrýldý. Tedaviye bir ay ara verilerek yapýlan deðerlendirmede hastalarýn sýrasý ile %37.5, %60, %50' sinde mammografik dansite deðiþik oranlarda azalma gösterdi. Tedaviye bir ay gibi kýsa bir süre ara verilip daha sonra yapýlan deðerlendirmede mammografik dansitenin gerilediði görülerek memeye yönelik gereksiz invazif giriþimlerin azaltýlabileceðini öngördük. Anahtar Sözcükler: Mammografik dansite artýþý, hormon replasman tedavisi, meme kanseri.

HORMON REPLASMAN TEDAVÝSÝNDE MAMMOGRAFÝK DANSÝTE ARTIÞI REVERSÝBL MIDIR?

Dr. Murat BOZKURT, Dr. A. Ender YUMRU, Dr Nuh GÜMÜÞTEKÝN, Dr. Y. Tahsin AYANOÐLUTaksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Kliniði

GÝRÝÞ Meme kanseri kadýnlarda görülen en sýk kanserdir ve korunma amacý ile tüm dünyada yaygýn olarak kullanýlmaktadýr. akciðer kanserine baðlý ölüm nedenlerinden sonra en sýk kansere HRT'nin pek çok postmenopozal sorunlar için oldukça faydalý baðlý ölüm nedenidir (1). Günümüzde, geliþmiþ toplumlarda her olduðu görülsede meme üzerine olan etkisi maalesef tam olarak dokuz kadýndan biri yaþamý boyunca meme kanseri tanýsý bilinmemektedir. Geniþ metaanalizler ve epidemiyolojik alacaktýr ve yirmibeþ kadýndan biri bu hastalýk nedeniyle verilerin tekrar deðerlendirilmesi, halen HRT ve hormonal ölecektir (2). Bu kadar önemli bir hastalýðýn etiyolojisi, risk kontraseptif kullanýmýnýn meme kanseri rölatif riskinde çok faktörleri, moleküler fizyopatolojisi ve tedavisi her zaman ilgi azdan hafif ve süre baðýmlý bir artýþa neden olduðunu çekici olmuþtur. Risk faktörleri arasýnda yaþ oldukça önemlidir. göstermiþtir (4,5). Çalýþmalar göstermiþtirki HRT býraktýkdan Meme kanserinin %75' den fazlasý yaþam sürecinin geç sonra risk artýþý azalmaktadýr ve 5- 10 yýl sonra normale dönemlerinde, özellikle postmenopozal dönemde ortaya çýkar dönmektedir. Mammografik meme dansitesi artýþý HRT (1). BRCA- 1 ve BRCA- 2 gen mutasyonlarý ve ailesinde meme kullanýmý ile ortaya çýkar ve meme kanseri için güçlü ve ve over kanseri öyküsü bulunan kadýnlarda meme kanseri daha baðýmsýz bir risk faktörüdür. Mammografik dansite artýþý bu erken yaþlarda ortaya çýkabilmektedir (3). Erken yaþta menarþ, nedenle biz hekimleri telaþa düþüren bir durumdur ve memeye ilk term gebeliðin geç yaþta olmasý, geç menopoz tanýmlanmýþ yönelik invaziv giriþim sýklýðýný arttýrýr. Biz çalýþmamýzda HRT risk faktörleridir. Hormon replasman tedavisi (HRT) tüm nedeniyle mammografik dansite artýþý gösteren hastalarýn HRT' dünyada postmenopozal vazomotor belirtilerin giderilmesinde, ye belirli bir süre ara verip, mammografik dansite deðiþimlerini osteoporoz ve kardiyovasküler hastalýklardan uzun süreli irdelemeyi amaçladýk.

Is the Increment of Mammographic DansityDuring Hormone Replacement Theraphy Reversible?

Page 58: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-704-

YÖNTEM VE BULGULAR Sadece östrojen-progesteron kullanýp mammografilerinde Çalýþmaya 06. 08. 2002- 04.10. 2004. tarihleri arasýnda dansite artýþý saptanan ve 1 ay tedavilerine ara verilen 10 Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Kadýn Hastalýklarý ve hastanýn 1 ay sonunda 4 tanesinin dansitesinde bir deðiþiklik Doðum Servisi menopoz polikliniðine baþvuran ve HRT olmadý, 6 tanesinin ( %60) dansitesi HRT' ye ara vermeden sýrasýnda mammografisinde artýþ gösteren 20 hastayý dahil ettik. önceki mammografik dansiteye göre azalma gösterdi. Çalýþmaya alýnan 20 hastanýn hiç biri sigara, alkol, baðýmlýlýk Dansitelerinde artýþ gösteren hasta olmadý.yapacak madde veya ilaç kullanmýyordu. Memeye ait operasyon Livial kullanýp mammografik dansitelerinde artýþ gösteren 2 veya malign hastalýk öyküsü yoktu. Mammografik dansite artýþý tane hastanýn; tedavisiz geçen 1 ay sonunda 1 tanesinin dansitesi gösteren 20 hastanýn 8 tanesi sadece östrojen kullanýyordu ve sabit kalýrken, 1 tanesinin (%50) dansitesinde azalma görüldü. ortalama kullaným süreleri 12 ay idi. Östrojen- progesteron Hastalarýmýzý parenkimal patern olarak incelediðimizde; kombine preparatý kullanan 10 hastanýn HRT kullanma süresi 8 tedaviyi býrakmadan önce çekilen en son mammografilerinde aydý. Livial kullanýp mamografisinde dansite artýþý olan 2 hasta Wolf klasifikasyona göre N1 parenkimal paternli hasta yoktu. ortalama 18 ay süre ile tedaviye devam etmiþti. HRT sonrasý Tedaviye ara vermeden çekilen en son mammografilerinde mammografisinde mammografik dansite artýþý gözlenen 20 parenkimal paterni P1 olarak belirlenmiþ 7 hastanýn tedavisiz hastanýn; HRT' ne 1 ay ara verilip tedavisiz geçen 1 ay sonunda geçen 1 ay sonunda çekilen mammografilerinde 4 hastanýn çekilen mammografilerinin tedaviye ara vermeden önce çekilen parenkimal paterni N1' e gerilemiþ, 3 hastanýn parenkimal en son mammografileri ile karþýlaþtýrdýk. Mammografileri paterni P1 olarak sabit kalmýþtýr. HRT ye ara vermeden çekilen incelen tüm hastalarda Coard M3 (1995) marka mammografi en son mammografilerinde parenkimal paterni P2 olan 8 cihazý ile her iki memeye kraniokaudal (CC) ve mediolateral hastanýn tedavisiz geçen 1 ay sonunda 2 tanesinin parenkimal (MLO) pozisyonlarda kompresyonlu görüntüler alýnarak paterni P1' e, 1 tanesinin parenkimal paterni N1' e gerilemiþti. 5 çekildi. MLO grafilerde tüm hastalarda rutin olarak 45 derece tanesinin parenkimal paterni P2 olarak sabit kalmýþtý. HRT' ye çekim açýsý kullanýldý. Tüm mamografiler baðýmsýz ve ayný ara vermeden önce çekilen en son mammografilerinde radyolog tarafýndan deðerlendirildi. Parankim dansiteleri wolf parenkimal paterni DY olan 5 hastanýn HRT' siz geçen 1 ay klasifikasyonuna göre deðerlendirildi. sonunda 2 tanesinin parenkimal paterni P2' ye, 1 tanesinin

parenkimal paterni P1' e gerilemiþti. N1' e gerileme olmamýþtý. 2 Wolf Klasifikasyonu tanesinin parenkimal paterni DY olarak sabit kalmýþtý. HRT N1: Parankimin tümüne yakýn bir bölümünün temel olarak yað tedavisine ara verilen tüm hasta grubunda, (n: 20) wolf olduðu, küçük bir miktar displazinin görülebileceði, duktus klasifikasyonuna göre HRT' siz geçen 1 ay sonunda yapýsýnýn izlenmediði evre. mammografik dansite artýþý hiçbir hastada gözlenmedi.P1: Parenkim temel olarak yað ile meme volumünün en fazla ¼ ünü kaplamýþ, anterior bölümde, duktustan zengin yapýnýn izlendiði evre. Duktal yapý ince bandlar halinde iç kadranlara yayýlým gösterebilir. P2: Meme yoðunluðunun ¼ ünden daha fazlasýnda bulunan, þiddetli duktal paternin izlendiði evre.DY: Þiddetli displazinin izlendiði, sýklýkla alttaki baskýn duktal patern ile açýklanan evre. Son derece yoðun olan parenkim konnektif doku hiperplazisini gösterir.

N1 ve P1 düþük risk paternleri, P2 ve DY yüksek risk parenkimal paternleridir ve artmýþ meme kanseri riskini gösterir. Radyolojik olarak tanýmlananabilen meme dokusunda patolojik deðiþiklikler meydana getirme açýsýndan yüksek riske sahip veya premalign lezyonlarý tanýmlar. Verilerin deðerlen-dirilmesinde SPSS for Windows istatislik paket programý kullanýldý. Karþýlaþtýrmada; Kruskal Wallis, ki- kare ve Wilcoxon testleri kullanýldý. P<0.05 anlamlý kabul edildi.

BULGULAR Sadece östrojen (Premarin,Estrofem,Climara TTS) kullanýp mammografik dansite artýþý gösteren 8 hastanýn HRT' siz 1 ay sonunda; 5 tanesinin (%62.5) dansitesi HRT'ye ara vermeden en son mammografik dansiteye göre sabit, 3 tanesinin (%37.5) mammografik dansitesi azalma gösterdi. Dansitesinde artýþ gösteren hasta olmadý.

WOLF ARTMA SABÝT AZALMA TOPLAM

PREMEL.+KLÝO

%0 (0 ) %40 (4)

%60 (6) 10

KLÝO+PRE+EST

%0 (0)

%62.5 (5) %37.5 (3) 8

LÝVÝAL

%0 (0)

%50 (1)

%50 (1) 2

HEPSÝ %0 (0) %50 (10) %50 (10) 20

Tablo 1: Hormon replasman tedavisine ara verilmesi ile mammografik dansitedeki deðiþim.

Grafik 1:Hormon replasman tedavisine ara verilmesi ile mammografik dansitedeki

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 703-706

Page 59: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-705-

TARTIÞMA öneme sahiptir çünkü aslýnda þu an için bilinen ve sonunda Meme kanserinin üçte ikisi overlerinin fonksiyonunun hastalýk geliþecek organýn kendisinde bulunan tek risk durduðu postmenopozal dönemde ortaya çýkar (6). Artan yaþam faktörüdür (17). Bu mamografik dansite artýþý memeye yönelik süresi kadýnlarýn menopozda geçireceði yýllarýn artmasý biyopsi ve cerrahi gibi invaziv giriþimleri beraberinde anlamýna gelir. Buda postmenopozal dönemde yaþam kalitesinin getirmektedir. Biz çalýþmamýzda HRT' ye 1 ay gibi bir süre ara artmasý için HRT kullanýmýnýn artmasýna yol açmýþtýr. Klinik verilmesinin mamografik dansiteyi anlamlý olarak gerilediðini kullanýmda çok deðiþik östrojen ve progesteron ve böylelikle invaziv giriþim sýklýðýný azaltacaðýný gördük. kombinasyonlarý kullanýlmaktadýr. HRT ürünlerinin Estrojen alan grupta %37,5, östrojen ve progesteron alan grupta mammografik dansiteyle iliþkisi meme kanseri geliþmesi %60 ve livial alan grupta %50' lik bir mamografik dansite açýsýndan oldukça önemlidir. Meme dansitesi artýþý meme azalmasý tespit ettik. Rutter C ve arkadaþlarý meme dansitesinin kanseri için güçlü ve baðýmsýz bir risk faktörü olarak HRT sýrasýnda dinamik olduðunu, tedavinin baþlamasý ile bildirilmiþtir. Odds oraný ve relatif risk deðiþik epidemiyolojik arttýðýný ve býrakýlmasý veya deðiþtirilmesi ile de azaldýðýný çalýþmalarda 2- 6 arasýnda olup, menarþ yaþý, menapoz, parite ve göstermiþlerdir (18). Bu çalýþmaya paralel olarak Harvey JA ve vücut aðýrlýðý gibi pek çok risk faktöründen daha yüksektir (7). arkadaþlarýnýn yaptýklarý çalýþmada, HRT ile mamografilerinde Dansite artýþý yaþ ve genetik yatkýnlýk dýþýndaki risk dansite artýþý ve memelerde sýnýrlý olarak ortaya çýkan kitleler iki faktörlerinden daha fazla öneme sahip görünümdedir (8). Artmýþ haftalýk tedaviye ara vermeden sonra hastalarýn %74'ünde meme dansitesinin tüm meme kanserlerinin %30' nun nedenini mamografik anormalliðin düzeldiðini bildirmiþlerdir (19). Yine açýklayabildiði öne sürülmüþtür. Deðiþik HRT rejimlerinin Black ve arkadaþlarýnýn yaptýklarý baþka bir çalýþmada HRT mamografik meme dansitesi paterni üzerindeki etkileri oldukça kullanan hastalarýn tedavisine bir süre ara verildiðinde ve fa rk l ýd ý r. Gene l görüþ ös t ro jen ve proges te ron tedavisiz geçen süre sonunda mamografileri tekrarlandýðýnda bu kombinasyonunun sadece östrojene göre daha sýk dansite mamografilerin HRT kullanmayan hastalarýn mamografileriyle artýþýna neden olduðudur (9,10). Devam eden PEPÝ denemeside benzer olduðunu bildirmiþlerdir (20). Bu çalýþma HRT' ye bir bu bulgularý destekler niteliktedir (11). Magnusson C ve süre ara vermenin gereksiz biyopsileride içeren invaziv arkadaþlarý uzun süreli östrojen ve östrojen- progesteron giriþimleri azalttýðý hatta önlediðini ve mamografik spesifiteyi kombinasyonu alan olgularda meme kanseri riskini arttýrdýðýný belirtmiþlerdir.araþtýrmýþlardýr. Östrojen- progesteron alan grupta anlamlý risk artýþý tespit etmiþlerdir (12). Schairer C ve Ross RK tedaviye SONUÇprogesteron eklenmesinin meme kanseri riskini arttýrdýðýný Yaptýðýmýz çalýþmada hasta sayýsý sýnýrlý olmasýna raðmen belirtmiþlerdir (13,14). Dikkatli yapýlmýþ invitro çalýþmalarda, mammografilerinde dansite artýþý gözlenen hastalarýn tedaviye 1 hem normal hemde transforme olmuþ meme hücreleri ay gibi kýsa ara vermenin mammografik dansitede anlamlý kültürlerinde östrojen meme hücre proliferasyonunu arttýrmakta azalma gösterdiðini saptadýk. Bundan yola çýkarak HRT tedavisi ve progesteron eklenmesi bu etkiyi azaltmaktadýr (15). Tersine, sonucu mamografilerinde gözlenen deðiþikliklere yönelik normal memede in vivo çalýþmalar progesteron seviyesinin biyopsi gibi invaziv giriþimler yapmadan önce HRT' ye bir süre yüksek olduðu luteal fazda meme epitel proliferasyonunu ara verilip tekrar deðerlendirmenin uygun bir yaklaþým olacaðý arttýrdýðýný göstermiþtir (16). Mamografik dansite artýþý özel sonucuna vardýk.

KAYNAKLAR1- Howe HL, Wingo PA, Thun MJ. Annual report to the nation on the status of cancer 1973 thorugh 1998, featuring cancers with

recent increasing trends. J Natl C.2- Feuer EJ, Wun LM, Boring CC. The lifetime risk of developing breast cancer. J Natl Cancer Inst 1993; 85: 892- 7.3- Armstrong K, Eisen A, Weber B. Assessing the risk of breast cancer. N Engl J Med 2000; 342: 564- 71.4- Collaborative Group on Hormonal Factors in Breast Cancer. Breast cancer and hormone replacement therapy; collaborative

reanalysis of data from 51 epidemiological studies of 52705 women with breast cancer and 108411 without breast cancer. Lancet 1997; 350:1047- 59.

5- Collaborative Group on Hormonal Factors in Breast Cancer. Breast cancer and hormonal contraceptives Collaborative reanalysis of indivudial data on 53297 women with breast cancer and 100239 women without breast cancer from 54 epidemiological studies. Lancet 1996; 347:1713- 27.

6- Pasqualini JR, Chetrite G, Blacker C. Concentrations of estrone, estradioland estrone sulfateand evaluation of sulfatase and aromatase activies in pre- and postmenopausal breast cancer. J Clin Endocrinol Metab. 1996; 81: 1460- 4.

7- Boyd NF, Lockwood GA, Byng JW, Tritchler DL, Yaffe MJ. Mammographic densities and breast cancer risk. Cancer Epidemiol Biomark Prev 1998; 7:1133- 4.

8- Nyström L, Rutqvist LE, Wall S. Breast cancer screening with mammography: overview of Swedish randomized trials. Lancet 1993; 341:973- 8.

9- Lundström E, Wilczek B, von Palffy Z, Söderqvist G, Von Schoutz B. Mammographic breast densitiy during hormone replacement therapy: differences according to treatment. Am J Gynecol 1999;181:348- 52.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 703-706

Page 60: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-706-

10-Lundström E, Wilczek B, von Palffy Z, Söderqvist G, von Schoutz B. Mammographic breast density during hormone replacement therapy: effects of continous combination. Unoposed transdermal and low- potency estrogen regimens. Climacteric 2001; 4: 1- 7.

11-Wren BF, Eden JA. Do progestogens reduce the risk of breast cancer? A review of the evidence . Menopause 1996; 3: 4- 7.12-Magnusson C, Baron JA, Correia N, Bergström R, Adami HO, Persson I. Breast cancer risk following long- term oestrogen and

oestrogen- progestin replacement therapy. Int J Cancer 1999; 81: 339- 44. 13-Schairer C, Lubin J, Troisi R, Sturgeon S, Brinton L, Hoover R. Menopausal estrogen and estrogen progestin replacement therapy

and breast cancer risk. J Am Med. Assoc. 2000; 283:485- 91.14-Ross RK, Paganini- Hill A, Wan PC, Pike MC, Effect of hormone replacement therapy on breast cancer risk: estrogen versus

estrogen plus progestin. J Natl Cancer Ýnst. 2000; 92: 328- 32.15-Gompel A, Malet C, Spritzer P, Lalardrie JP, Kuttenn F, Mauvais- Jarvis P. Progestin effect on cell proliferation and 17b-

hydroxysteroid dehydrogenase activity in normal human breast cells in culture. J Clin Endocrinol Metab 1986; 63: 1174- 80.16-Longacre TA, Bartow SA. A correlative morphologic study of human breast and endometrium in the menstrual cycle. Am J Surg

Pathol. 1986; 10: 382- 93.17-Hofseth L, Raafat A, Osuch J, Pathak D, Slomski C, Halsam S. Hormone replacement therapy with estrogen or estrogen plus

medroxyprogesterone acetate is associated with increased epithelial proliferation in the normal postmenapozal breast. J Clin Endocrinol Metab. 1999; 84: 4559- 65.

18-Rutter C, Mandelson M, Laya M, Taplin S. Changes in breast density associated with initation, discontinuation and continuing use of hormone replacement therapy. J Am Med Assoc 2001; 285: 171- 6.

19-Harvey JA, Pinkerton JV, Herman CR. Short term cessation of hormone replacement therapy and improvement of mammographic specifity. J Nathl Cancer Inst 1997; 89: 1623- 5.

20-Black WC, Fletcher SW. Effects of estrogen on screening mammography: another complexity. J Nathl Inst 1996; 88: 627- 8.

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 703-706

Page 61: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneðitarafýndan Hazýrlanmýþ olan

* Ameliyat Ýle Doðum (Sezaryen)

* Dýþ Gebelik

* Gebelik Takibi

* Menopoz Sonrasý Dönemde Hormon Tedavisi

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneði’nin yayýnladýðý

Bilgilendirilmiþ Hasta Onay Belgelerinin devamýný www.tjod.org

adresli derneðin web sitesinden bulabilirsiniz.

“ Bilgilendirilmiþ Hasta Onayý Belgeleri ”

-707-

Page 62: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-708-

Kadýn Doðum Dergisi 2005;4(1) : 703-706

Page 63: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-709-

Page 64: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-710-

Page 65: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-711-

Page 66: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-712-

Page 67: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-713-

Page 68: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-714-

(

(

(

(

(

(

(

Page 69: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-715-

Page 70: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-716-

Page 71: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-717-

Page 72: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-718-

Page 73: O UM DERG A Ý S K Ý JOURNAL OF OBSTETRICS and ...Siyah beyaz fotograflar parlak kaðýda basýlmýþ olmalýdýr. Resimlerin ar ka yüzleri metinde geçiþ sýrasýna göre numaralanmalý,

-719-