ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8....

16
_____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428 ISSN: 2148-2489 Doi Number: http://dx.doi.org/10.16992/ASOS.14950 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 23.03.2019 27.04.2019 Tuba KARAHAN Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Hukuku Yüksek Lisans Öğrencisi [email protected] FIKHÎ BOYUTU AÇISINDAN EVLİLİKTE DİN FARKI Öz Aile; dini, hukuki, psikolojik ve sosyal boyutu olan, bireyin maddi- manevi ihtiyaç- larının giderildiği kutsal bir kurumdur. Aile kurumunun en önemli işlevlerinden bi- risi de aklıselim ve kalbiselim bir nesil yetiştirmektir. Ailenin ahlaksal bir boyutu da vardır ki ahlaki açıdan yozlaşmış bir toplumun, ilim, bilim ve teknik açıdan in- sanlık adına hizmet etmesi düşünülemez.İslam, Müslüman ve Müslüman olmayan toplumlar arasında kurulacak olan bireysel ve sosyal ilişkileri olumlu karşılamak- tadır. Bununla birlikte İslam hukuku, erdemli bir toplum oluşturma yolunda önemli bir işlevi olan aile kurumunda, birlik ve huzurun sağlanmasına azami derecede önem göstermiştir. Bu amaçla fıkıh, aile hukukuyla ilgili olarak alınan diğer tedbir- ler yanında, aile kuracak kimseler arasındaki inanç ve şuur birliğine önem vermek- tedir. Anahtar kelimeler: Evlilik, Evlilikte Din Farkı, Evlenme Engeli, Müşrik, Kâfir, Ehli Kitap

Transcript of ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8....

Page 1: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

_____________________________________________________________________________________

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

ISSN: 2148-2489 Doi Number: http://dx.doi.org/10.16992/ASOS.14950

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date

23.03.2019 27.04.2019

Tuba KARAHAN

Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Hukuku Yüksek Lisans Öğrencisi

[email protected]

FIKHÎ BOYUTU AÇISINDAN EVLİLİKTE DİN FARKI

Öz

Aile; dini, hukuki, psikolojik ve sosyal boyutu olan, bireyin maddi- manevi ihtiyaç-

larının giderildiği kutsal bir kurumdur. Aile kurumunun en önemli işlevlerinden bi-

risi de aklıselim ve kalbiselim bir nesil yetiştirmektir. Ailenin ahlaksal bir boyutu

da vardır ki ahlaki açıdan yozlaşmış bir toplumun, ilim, bilim ve teknik açıdan in-

sanlık adına hizmet etmesi düşünülemez.İslam, Müslüman ve Müslüman olmayan

toplumlar arasında kurulacak olan bireysel ve sosyal ilişkileri olumlu karşılamak-

tadır. Bununla birlikte İslam hukuku, erdemli bir toplum oluşturma yolunda önemli

bir işlevi olan aile kurumunda, birlik ve huzurun sağlanmasına azami derecede

önem göstermiştir. Bu amaçla fıkıh, aile hukukuyla ilgili olarak alınan diğer tedbir-

ler yanında, aile kuracak kimseler arasındaki inanç ve şuur birliğine önem vermek-

tedir.

Anahtar kelimeler: Evlilik, Evlilikte Din Farkı, Evlenme Engeli, Müşrik,

Kâfir, Ehli Kitap

Page 2: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

414

RELIGIOUS DIFFERENCE IN MARRIAGE WITH REGARDS TO FIQH

Abstract

Family is a sacred institution which has religious, legal, psychological and social

dimensions and an individval’s material and moral needs are met in. One of the

most important functions of family institution is to grow up sensible and truehear-

ted generations. There is a moral dimension of family that it can’t be thought for a

society which is degenerated in terms of morality to serve in educational, scientific,

technical fields to the humankind.Islam welcomes social and individual relations-

hips which will be established between Muslim and Nonmuslim sociaties warmly.

In addition to this, in family institution, which has an important function in the way

of composing a virtuous society, fiqh has given importance to ensure unity and pe-

ace to the utmost. For this purpose, besides the other precautions which are taken

about family law, fiqh gives importance to the unity of religious belief and mind

between people who will start a family.

Keywords: Marriage, Religious Difference in Marriage, Impediment,

Polytheist, Heretic, People of the Books

GİRİŞ

İslam dini, hayat dinidir. İnsanın her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasını ve hayatının mut-

luluk içinde sürmesini hedefler. İnsan neslinin devamına da büyük önem verir. İslam âlimlerin-

ce, bütün ilahi dinlerin ana hedefleri beş maddede toplanmış ve bunlardan birisinin de “neslin

korunması/devamı” olduğu tespit edilmiştir. Yüce Allah bunu temin maksadıyla insanlara sırf

sorumluluk yüklemekle kalmamış, aynı zamanda bu hedefin gerçekleşmesini onlar için doğal

bir ihtiyaç haline getirmiş, yapılarına; karşı cinse ilgi duyma, ondan hoşlanma özelliğini yerleş-

tirmiştir. Sağlıklı her insan için karşı cinsle beraber olmak bir ihtiyaçtır. Yalnız her ihtiyaç gibi

bunun giderilmesinde de başıboşluk, kanunsuzluk düşünülemez. Meşru sınırlarını Allah’ın çiz-

miş olduğu bu birlikteliğe “evlilik” diyoruz.1

Bir toplumun yapısını oluşturan en önemli kurumlardan birisi de dindir.2İnanç unsuru,

toplum denilen insan mozaiğinin harcını oluşturmaktadır. Çünkü insanların uzlaşarak bir arada

yaşamalarında dinin çok önemli bir rolü vardır. Evlenmede dinin(inanç birliğinin) ön plana çı-

karılması, tesis edilmesi hedeflenen ideal aile düzenine şekil ve ruh vermesi sebebiyledir. Çün-

kü ailenin asli fonksiyonlarından birisi de dünyaya gelen çocuklara müspet bir kimlik ve kişilik

kazandırmak, onları sosyalleştirmek ve kültürün intikalini sağlamaktır. Aynı inancı paylaşmaları

durumunda evli çiftlerin hem birbirleriyle intibak etmeleri, hem de aileden beklenen sosyal

fonksiyonları gerçekleştirmeleri kolaylaşacaktır.3

İnsanın sosyal bir varlık olmasının doğal sonucu, toplum halinde yaşamasıdır. Toplumun

temelini aile, ailenin temelini de nikâh oluşturur. Nikâh sadece İslam değil, bütün ilahi dinler

1 Çolak, Abdullah, (2018), İslam Aile Hukuku, Ensar Neşriyat, İstanbul, s. 13 2 Karataş Temiz, Firdevs, (2018), “Türkiye’de Dini Hayat İle İlgili Yapılan Amprik Araştırmalar Işığında Gençlerin Dini Hayatı”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, sayı: 82, s. 35 3 Dağcı, Şamil, “İslam Aile Hukukunda Evlenme Engelleri-II (Geçici Evlenme Engelleri), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C: XLI, s. 137-138

Page 3: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

415

hatta bütün insanlık nezdinde, kadın- erkeğin cinsellik ve birlikte yaşama ilişkisine meşruiyet

kazandıran bir sözleşmedir.4

Kur’an, kadın-erkeğin birbirleri için “eş” olarak yaratıldığını çarpıcı bir biçimde anlatır:

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için kendi türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir

sevgi ve merhamet var etmesi, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda

düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21) Ayette sevgi ve merhamet temeli

üzerine kurulan ailenin, eşlere vaat ettiği sükûnet; cinsel ihtiyaçların giderilmesi, neslin devamı,

mutluluğun ve hüznün, varlığın ve darlığın… Dahası bütünüyle hayatın maddî- manevî, bedenî-

ruhî çok boyutlu paylaşımı olarak anlaşılmıştır.5

İslam’da evlenme tavsiye ve teşvik edilmiş, ruhbanlık ve mazeretsiz bekâr kalmak nehiy

edilmiştir. “İçinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer

onlar fakir iseler, Allah onları fazlı kereminden zenginleştirir. Allah her şeye gücü yeten, her

şeyi bilendir” (Nur, 24/32) ayeti, aileyi oluşturmayı bir toplumsal görev olarak Müslümanlara

yüklemektedir. “Ey gençler topluluğu sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü bu, gözü ve

ırzı harama karşı daha fazla korur” (Buhârî, Nikâh, 2) , “Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim

sünnetimle amel etmezse benden değildir” (Buhârî, Nikâh, 1) buyuran Hz. Peygamber, evlenme

imkânı olmayanlara da kendilerini günahtan koruması için oruç tutmayı tavsiye etmiştir.6

İslam hukukçularının evliliğin hükmüyle ilgili farklı görüşlerine yer veren Muhyiddin

Abdulhamid konuyu şöyle değerlendirmektedir: “Biz, evliliğin vücub (farzıyyet), nedb, kerahet,

tahrim(haramlık) ve ibaha(mubahlık) olmak üzere beş hükme de ihtimali olacağını tercih ediyo-

ruz. (Belirli bir olaydaki evliliğin bu beş hükümden hangisiyle ifade edileceği) o evliliği çevre-

leyen durumlar ve şartlara göre olacaktır. Evliliğin bütün mükelleflere uygulanacak tek bir

hükmü yoktur. Her bir mükellef için taşıdığı özel şartlara göre bir hüküm söz konusudur. Bah-

sedilen şartlar mali, bedeni veya ahlaki olabilir.”7

Kişinin taşıdığı şartlar açısından evliliğin hükmü farklılık göstermektedir. Karşı cinse yö-

nelik şiddetli cinsel isteğin olmadığı, bu yöndeki isteğin normal bir düzeyde bulunduğu kimse

açısından evliliğin hükmü müekked sünnet olmasıdır. Şiddetli şehevi arzulara sahip kimselerin

evlenmesi farz kabul edilmektedir. Diğer taraftan kadının haklarını yerine getirememekten ve

ona zulmedeceğinden korkması durumunda ise evlenmek mekruh olarak nitelendirilmektedir.8

Yukarıda bahsedilen hususlar, Müslüman-Müslüman evliliği bağlamında hükme tesir

eden meselelerdir. Müslüman-Gayrimüslim evliliği hususunda hükme tesir eden meseleler ise

makalemizin konusunu teşkil etmekte olup çalışmamızın bir sonraki kısımlarında ele alacağımız

konulardır.

Çalışmamızda Müslüman- gayrimüslim evliliği meselesinde fıkhın izin ve sınırlamaları

ele alınacaktır. Fakat sosyal vakıanın yer yer bu izin ve sınırlamaları aştığı da bir hakikattir. Bizi

burada Müslüman bir ferdin gayrimüslim bir fert ile evlenmesi sonucunda kurdukları ailenin

4 Şentürk, Mustafa, (2015), “Tefsir Literatüründe Müslüman Kadınların Ehl-i Kitâb Erkekleri İle Evlen-me(me)leri Meselesi”, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı:32, s. 66 5 Agm, s. 67 6 Çolak, Abdullah, age, s. 16 7 Demir, Bayram, (2016), “Çocukların Aile İçi Eğitimi Açısından Ehl-i Kitap Kadınla Evlilik” , Iğdır Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi Uluslar arası Aile İçi Eğitim Çalıştayı, s. 311 8 Agm, s. 311-312

Page 4: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

416

durumu da ilgilendirmektedir. Bu evliliklerin fıkhî boyutuyla birlikte sosyal boyutuna da kısaca

değinmenin gerekli olduğunu düşünmekteyiz.

İnsanlar gerek iş gerek eğitim gerekse turizm ve saire gibi sebeplerle farklı ülke ve dinî

topluluklarda uzun veya kısa süreli bulunmaktadır. Doğulular için Avrupa’nın teknolojisi ve

bilgi birikimi; Avrupalılar içinse Doğu’nun egzotizmi ve mistisizmi cezp edici idi. Bu da insan-

ların birbirlerine ilgi duymaları için yeterli bir sebepti ve sosyal etkileşim olarak devamı da ge-

lecekti. Bir kadınla erkek birbirleri ile karşılaşırlar, birbirlerinden hoşlanırlar, birbirlerini sever-

ler, evlenirler ve birlikte yaşarlar. Bu son derece doğaldır; hele küreselleşen ve gittikçe küçülen

dünyamızda… Bir de buna küresel iletişim ve buluşma ortamı olan siber âlemi eklersek sınırla-

rın tamamen ortadan kalktığını göreceğiz.9

Evlilikte din farklılığı ile birlikte; farklı dili konuşan kimselerin evliliği, aynı dili konuşan

fakat farklı dinden evlilik, farklı ülkeden evlilik, aynı ülkeden fakat farklı dinden evlilik, özel-

likle Avrupa’da birinci neslin evliliği ve ikinci neslin evliliği, Müslüman erkeğin diğer dinden

kadınla evliliği, Müslüman kadının diğer dinden erkekle evliliği gibi. Başlangıçta farklı dinden

olup çiftlerden biri diğerinin dinini kabul etti ise bunu dinler arası evlilik kavramı içinde değer-

lendirmiyoruz. Ancak belli oranda benzer neticeler gösterdiklerini söylemek mümkündür.10

Dinler arası evliliklerden meydana gelen aile bireylerinin her biri açısından olay farklıdır.

Olayın merkezine kadını koyduğumuzda değerlendirmeler farklı sonuçlar verebileceği gibi;

merkeze alınan baba, çocuk, yakın akrabalar, toplumlar ve dinlerin her biri açısından da farklı

sonuçlara varılacaktır.11

Ülkemizde farklı dinden biri ile evlilik, son zamanlarda azımsanmayacak kadar çoğalmış-

tır. Başta Akdeniz sahil şeridi olmak üzere Kapadokya bölgesi, İstanbul ve Doğu Karadeniz ön

plandadır.12 Dinler arası evlilikler şu problemleri de beraberinde getirebilmektedir:

Nikâh,

Çocukların vaftizi,

Çocukların isimleri,

Çocukların sünnet olmaları,

Çocukların iki mabet arasında bölünmeleri,

Hangi din eğitimi ve nasıl,

Teolojik tartışmaları anlamamak ve anlam kodlama farklılığı,

Dini bayram ve günlerin farklılığı,

Yeme ve içme farklılığı,

Kıyafet ve giyim,

Farklı temizlik anlayışları,

Toplu olarak bir arada bulunma ve davranış,

Çiftlerin arasında ilişki bozukluğu ve geleceği paylaşma.13

Karma ailelerle ilgili sorunların genelinde en hassası çocuğun din seçimi ve eğitimidir.

Çocuklar için seçilecek din, onlara dinden bahsetme şekli, konulacak isimler, ibadet ve ayin

9 Er, Hamit, (2008), “Dinler Arası Evlilikler, Problemleri ve Çözüm Önerileri”, I. Din Hizmetleri Sempozyumu(3-4 Kasım 2007), cilt: II, s. 590 10 Agm, s. 590 11 Agm, s. 590-591 12 Agm, s. 593

Page 5: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

417

usulü, kutlanacak bayramlar ve dini günler çok ciddi tartışmalar ve bölünmelere neden olmakta-

dır.14

Dinler arası evlilikler her geçen gün biraz daha artmaktadır. Var olan bu realiteye sırt çe-

virmek mümkün değildir. Hıristiyan dünyası problemi çok erken dönemlerde fark etmiş ve ge-

rekli tedbirleri almak için işe koyulmuştur ve bu konuda da bir hayli yol kat etmiştir.15 Bu tür

evlilikleri kendi lehlerine çevirebilmek için resmi ve akademik çalışmalar yapmaktadırlar. Batı-

da dinler arası evlilikler ile ilgili literatür şaşırtıcı derecede çoktur. Devlet kurumları içinde bi-

rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi hizmete sunulmuştur.

Misyoner kuruluşları bu olayı fırsat bilip ailelerin karşılaştıkları zafiyetleri değerlendirmekte-

dir.16

Buna karşın ülkemizde ve İslam dünyasında karma ve dinler arası evlilik konusunda bir

hazırlığımız olmadığını esefle söyleyebiliriz. Her işte olduğu gibi bu işi de Allah’a havale etmiş

görünüyoruz. Tedbirsizliğimizin sonuçlarına da topyekûn toplum olarak katlanmak durumunda

kalıyoruz. Hâlbuki kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim dinler arası evlilik konusunu on beş asır

önce önümüze getirmiştir.17

Evlilik birliğinin kurulması ve sürdürülmesi için eş seçimi, insanlık tarihinin en eski de-

virlerinden itibaren günümüze kadar gelen tamamen insana özgü bir olgudur. Ancak insanlar

yalnızca sanayileşmiş çağdaş toplumlarda eşlerini seçmekte özgürdürler. Yine de bazen eş seç-

me özgürlüğü, kökleşmiş gelenekler, önyargılar ve ailelerin istekleriyle çelişir. Genelde evlene-

cek olan kişiler, aynı yaşta olan, aynı dinsel kökenden gelen, benzer eğitim düzeyinde ve birbi-

rine uygun meslek ve gelir gruplarından olan kişileri eş olarak tercih ederler.18

Aslen ve vasfen meşru olan evlenme akdine “sahih evlenme akdi” denilmektedir. Bu çeşit

evlilik akdi unsur ve şartları tam olarak mevcut bulunan evlenme akdidir. Bu demektir ki yapı-

lan akit evliliğin bütün sonuçlarını doğurur. Yani eşler cinsel ilişki kurabilir, kadın nafakaya ve

belirlenen mehire hak kazanır, eşler arasında evlilikten doğan sıhrî hısımlık meydana gelir, ço-

cukların nesebi sabit olur ve karşılıklı mirasçılık cereyan eder. Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararna-

mesinde bu durum şöyle belirtilmiştir: “Madde 69. Nikâhın sahîhan in’ikadıyla beraber zevç

üzerine zevcenin mehir ve nafakası lazım gelir ve aralarında hakk-ı tevarüs sabit olur.” Eğer

evlilik akdinin kuruluş şartlarında bir noksanlık varsa bu akit “batıl evlenme” akdi olarak kabul

edilmektedir. Dolayısıyla bu akit yok hükmünde olduğundan kadına mehir, nafaka, iddet ve

miras da söz konusu değildir. Cinsel ilişki olması durumunda doğacak çocuk babaya nispet

edilmez. Bu durum Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesinde şöyle belirtilmiştir. “Madde 75.

Takarrub vuku bulsun bulmasın ale’l-ıtlak nikâh-ı bâtıl ile henüz takarrub bulmayan nikâh-ı

fâsid asla hüküm ifade etmez. Binaenaleyh beynlerinde nafaka, mehir, nesep, iddet, hürmet-i

müsahere ve tevarüs gibi nikâh-ı sahih ahkâmı sabit olmaz.”

13 Agm, s. 594 14 Agm, s. 595 15 Vatikan’da bu birim 1960’lı yıllarda kurulmuştur. Belçika’da bulunan karma aileler 14 Eylül günü Brüksel’de

yıllık olarak toplanmaktadır. Bir günlük programda çeşitli sosyal ve ailevi etkinliklerin yanında akademik konferanslar da yer almaktadır. 16 Er, Hamit, agm, s. 598 17 Agm, s. 598 18 Topçuoğlu, Ali Aslan, (2010), “Yahudilik-Hıristiyanlık ve İslam Hukuku’na Göre Nikâh Akdine Etkisi Bakımından Din Farklılığı”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, cilt: X, sayı: 2, s. 81

Page 6: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

418

İslam hukukuna göre evlilik akdinin sahih(geçerli) olmasının şartlarından birisi de eşler

arasında sürekli veya geçici evlenme akdinin bulunmamasıdır. Aksi halde bu akit batıl yani

geçersiz olacaktır.

Sürekli evlenme engelleri, kan, sıhriyet ve süt hısımlığı şeklinde üç kısımda mütalaa edi-

lir. Geçici evlenme engelleri ise din farklılığından doğan evlenme engeli ile boşamadan, iddet-

ten, dört evlilikten, sıhrî cıvar hısımlığından, kadının evli olmasından, mülkiyet ilişkisinden,

ihramlı olmaktan ve liandan doğan evlenme engeli olmak üzere dokuz kısımda ele alınmakta-

dır.19

Müslüman olan bir kişi ibadetlerinde, insanlarla ilişkilerinde, aile hukuku ile ilgili mese-

lelerde kutsal kaynak olarak kabul ettiği Kur’an ve Sünnetin mesajlarına uygun olarak hareket

etmekle yükümlüdür. Müslüman bireylerin farklı dinden olan kimselerle evlenip evlenemeye-

cekleri konusu aynı zamanda güncel dini meseleler/problemler arasındadır. Şöyle ki günümüz

teknolojisinin ülke sınırlarını ortadan kaldırması sonucunda dünyamız küresel bir köy haline

gelmiştir. Bu durum da farklı din, dil, ırka mensup insanların birbirlerine rahatlıkla ulaşabilirli-

ğini kolaylaştırmıştır. Bunun sonucunda da evlilikte din farkının fıkhî boyutunun ne olduğu

problemi ortaya çıkmıştır. Bu problemin çözümüne katkıda bulunmak hedeflerimiz arasındadır.

Bu minvalde evvela Yahudilik ve Hıristiyanlığın evlilikte din farkına bakış açısı daha sonra

fıkhî boyutu açısından evlilikte din farkı meselesi ele alınacaktır.

1. YAHUDİLİK VE HIRİSTİYANLIKTA EVLİLİKTE DİN FARKI

Yahudiler, diğer din mensuplarını putperest olarak değerlendirdikleri için, bunlarla yapı-

lacak olan evliliklerde Yahudi olan eşin, farklı dine mensup eş tarafından yapılacak olan olum-

suz telkinler neticesinde kutsal öğretilerinden uzaklaşma endişesi içindedirler. Yahudiler, ya-

bancı kadınlarla evlenmeyi yasaklarken, gerekçe olarak, bazen dini, bazen de ırkî sakıncalar

göstermiştir.20

Yahudilikte farklı din mensuplarıyla evlenme yasağının, Yahudi ırkının safiyetini koru-

mak, farklı kültürlerle karışıp erimesinin önüne geçebilmek için konulduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca Yahudiler, kendi ırklarını üstün bir ırk olarak gördükleri için, başka dinlere mensup bir

kişinin, kendi dinlerinden olan bir kızla evlenebilmek için din değiştirilmesini uygun görme-

mektedirler. Günümüzde farklı din mensuplarıyla evliliğin yasak oluşu temel kriterine rağmen,

bazı gayelerin gerçekleşmesi için, başka dinlere mensup kişilerle evliliğe müsamaha gösteril-

miştir. Nitekim Amerika’da reformcu bazı hahamlar, Katolik kilisesinin yaptığı gibi doğacak

olan çocukların Yahudi dini kurallarına göre yetiştirilmesi şartıyla bu tür evliliklere izin ver-

mektedirler.21

Hıristiyanlıkta farklı din mensuplarıyla evlenme “karışık evlenme” şeklinde adlandırıl-

makta olup, nikâh akdi yapılırken böyle bir durum evlenme engeli kabul edildiği için Hıristiyan

bir erkeğin, Hıristiyan olmayan bir kadınla evlenmesine ancak Hıristiyanlığa girmesi şartıyla

izin verilmektedir. Bu nedenle 12. asra kadar kilise hukuku bir Hıristiyan’ın, Hıristiyan olma-

yanla evliliğini geçersiz saymıştır. Çünkü evlenme; Kilise, Hz. İsa ve Tanrı’nın meydana getir-

19 Acar, H. İbrahim, (2002), “Evlenme Engeli Olarak Din Farkı”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 17, s. 30 20 Topçuoğlu, Ali Aslan, agm, s. 86 21 Agm, s. 87

Page 7: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

419

diği birliği temsil eder. Hâlbuki Hıristiyan olmayan kimselerle evlenilmesi halinde böyle bir

netice ortaya çıkmaz. 22

Yahudilik ve Hıristiyanlıkta başka din mensuplarıyla evlenme yasağı nedeniyle insanların

büyük bir kısmı, kendi din mensuplarıyla evlenmektedir. Günümüzde özellikle Hıristiyanlığı

benimsemiş ülkelerde, dini nikâh gibi resmi nikâhın da geçerli kabul edilmesi ve resmi evlen-

mede din farkının evlenme engeli görülmemesi nedeniyle, bir Yahudi ya da Hıristiyan’ın birbir-

leriyle veya Müslümanlarla evliliği mümkün olabilmektedir.23

2. FIKHÎ BOYUTU AÇISINDAN MÜSLÜMAN-GAYRİMÜSLİM EVLİLİĞİ

İslam hukuku, vahiy kaynaklı bir hukuk sistemi olarak, düzenlemelerinde Müslüman ol-

mayan kişi ve toplulukların itikadi farklılıklarını dikkate almaktadır. Bu yaklaşımın en önemli

nedeni, itikadi farklılıkların gözetilmesinin, inanç özgürlüğünün bir gereği kabul edilmesidir.

Hukuki düzenlemelerde itikadi farklılıkların dikkate alınmasının bir diğer nedeni ise, Müslü-

manların gayrimüslimlerle olan bazı ilişkilerinde inançlarından kaynaklanan kimi sınırlamaların

gözetilmesi gereğidir.24

İslam hukukunda kişilerin itikadi farklılıklarını dikkate almayı öngören ilke, insanların

mensup oldukları inançların tanımlanmasını ve onların inançlarına göre tasnif edilmesini zorun-

lu kılmaktadır. O nedenle İslam hukuk sisteminde kime hangi normun uygulanacağı hususunda

Müslüman- Müslüman olmayan ayrımının yanı sıra, Müslüman olmayan kimselerin de kitabi ya

da müşrik olup olmadıklarının tespiti aslî belirleyici bir rol oynamaktadır.25

“İman” mastarının zıddı olan ve kök olarak nankörlük etmek anlamına gelen “küfür”

mastarı, nankörlük etmekten ateizme kadar inkârın, inançsızlığın ve vefasızlığın her türünü kap-

samaktadır. Fakat bu kelime de sözlük anlamının yanında yeni anlam kazanmış, İslam dinini

inkâr etme anlamında teknik bir terim olarak yaygınlaşmıştır. Küfür hem doğrudan peygambere;

hem ancak bir peygamberin tebliği ile bilinebilecek ahiret, cennet, cehennem, melek… gibi

iman konularına; hem de dinin dünyevî hükümlerine iman ve itaat yerine inkâr manasına olmak-

la şirk ve ehli kitap kavramlarından daha geniş kapsamdadır. Bu nedenle tevhit inancı açısından

Allah’a karşı müşrik bir tavır içinde bulunan kişinin, dinin hükümlerinin tamamını veya bir

kısmını reddetmek suretiyle, aynı zamanda kâfir olması da mümkündür. Aynı durum ehli kitap

kavramı için de söz konusu edilebilir. Yani teslis akidesine inanan bir Hıristiyan, İslam’ın dini-

dünyevi hükümlerini reddetme ile kâfir olabilir. Zaman zaman aralarında ayırım yapılarak hak-

larında özel hükümler sevk edilmekle ve her birinin kavramlaşmış özel isimleri bulunmakla

beraber, İslam dinini kabul etmeyenler için ortak bir terim olmak üzere “gayrimüslim” kavramı

kullanılmıştır.26

Klasik İslam hukuk doktrininde “şirk” terimi esas itibariyle biri geniş diğeri dar olmak

üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Terimin geniş anlamda kullanımı, aslî ve yaygın kullanım

biçimi olup, İslam dışı her türlü inanç ya da inançsızlık anlamındadır. Diğer bir ifadeyle, şirk

terimi geniş anlamda kullanıldığında küfür kavramına denk düşmektedir. Şirk terimi dar anlam-

da kullanıldığında ise, kitabi olmayan her türlü inanç ya da inançsızlık kastedilmektedir. Belirti-

22 Agm, s. 88 23 Agm, s. 89 24 Türcan, Talip, (2002), “Klasik İslam Hukuku Doktrininde Şirk kavramının Algılanma Biçimi ve Hukuki

Düzenlemelere Etkisi”, Dini Araştırmalar, cilt: V, sayı: 14, s. 17 25 Agm, s. 18 26 Dağcı, Şamil, s. 41-42

Page 8: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

420

len kavramsal içeriğe göre müşrik tabiri, ehli kitap dışında kalan gayrimüslimleri göstermekte-

dir. Yani, klasik doktrinde müşrik kelimesi dar anlamda kullanıldığında kitabi olmayan gayri-

müslim demektir.27

“Şirk” ve “müşrik” kavramlarının algılanma biçimi temel kaynakların (Kitap ve Sünnet)

yorumuna dayalı hukukî düzenlemeleri kapsam bakımından belirlemektedir. Buna göre şirk ya

da müşrik kavramı geniş anlamda yorumlandığında hüküm, kitabi olsun ya da olmasın bütün

gayrimüslimler hakkında geçerli olurken; dar anlamda yorumlandığında yalnızca kitabi olmayan

gayrimüslimler hakkında geçerli olmaktadır.28

“Kitap halkı” ya da “Kitap sahibi olanlar” anlamına gelen “ehli kitap” teriminden başka,

kitap terimi bağlamında Kur’an’da, “kendilerine kitaptan bir pay verilenler” tarzı ifadeler de yer

almaktadır. Kur’an’da ehli kitap ifadesinin yer aldığı ayetler incelendiğinde bunların Yahudi ve

Hıristiyanları –bazı ayetlerde yalnızca Yahudileri, bazılarında ise her ikisini birden- kastettiği

açıkça anlaşılmaktadır. İlgili ayetlerin hiçbirisinde Yahudiler ve Hıristiyanların dışında başka

dinsel grupların da bu kategoriye dâhil edildiğini gösteren herhangi bir ifadeye rastlanmamakta-

dır. En’am 155-156’da Kur’an’ın vahiy edilmesi amacıyla ilişkili olarak geçen “Kitap yalnız

bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik, demeyiniz” ifa-

desinde söz konusu edilen iki topluluğun Yahudiler ve Hıristiyanların olduğu açıktır.29

Ehli kitap teriminin kullanımı ve Kur’an’ın nüzul dönemi Araplarınca anlaşılması dikkate

alındığında, Ehli kitap ifadesinin Hicaz Bölgesi Araplarınca, Yahudiler ve Hıristiyanlar için

kullanılan bir isim olduğu anlaşılır. Araplarca onlara bu ismin verilmesinde, bu dinsel gruplarca

savunulan kitap/vahiy geleneğinin önemli bir rolü vardır. Kur’an hitap ettiği toplumun hâliha-

zırda kullana gelmekte olduğu isimleri kullanmaktadır. Bu bağlamda ehli kitap terimini de Hi-

caz Araplarının kullandıkları çerçevede alıp kullanmıştır. Araplar ise, bu terimi rastgele dinsel

topluluklar için ya da dinsel geleneğinde kutsal bir metne yer veren herhangi bir topluluk için

değil, bir arada yaşadıkları ve yakın ilişki içerisinde oldukları Yahudiler ve Hıristiyanlar için

kullanmışlardır. Bu nedenle Mecusileri ehli kitap kapsamında düşünmemişlerdir. Bunlar dikkate

alındığında, Kur’an’da yalnızca Yahudiler ve Hıristiyanlar için Ehli kitap teriminin kapsamını

genişletmenin doğru olmadığı ortadadır.30

Müslüman- gayrimüslim evliliği meselesi İslam Aile hukuku kapsamındadır. İslam aile

hukukuna ilişkin konuların ilk kaynaklarını Kur’an-ı Kerim ve Sünnet oluşturmaktadır. Kur’an-ı

Kerim’de Müslüman-gayrimüslim evliliğiyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili ayetler bu-

lunmaktadır. Gayrimüslim kavramı “müşrik”, “kâfir” ve “ehli kitap” guruplarını kapsadığı için

çalışmada ele alınan problem Müslüman bir ferdin bu guruplardan biriyle evliliğinin fıkhî açı-

dan mümkün olup olmadığıdır.

Tespit edebildiğimiz çerçevede, Müslüman- gayrimüslim evliliğiyle doğrudan ya da do-

laylı olarak ilgili olan ayetler nüzul sırasına göre ele alınacaktır.

I. Bakara-221

“Müşrik kadınları, (onlar) mümin oluncaya kadar nikâhlamayın. Mümin bir cariye müşrik

(hür) bir kadından daha hayırlıdır, hoşunuza gitse bile. (Kadınlarınızı da) müşrik erkeklerle,

27 Türcan, Talip, s. 33 28 Agm, s. 34 29 Gündüz, Şinasi, (2002), “ Ehl-i Kitabın Kimliği Sorunu ve Ebû Hanife ile Çağdaşlarının “kitâb” Terimi Merkezli

Yaklaşımları”, İslami Araştırmalar, cilt: XV, sayı: 1-2, s. 243 30 Agm, s. 244-245

Page 9: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

421

(onlar) mümin oluncaya kadar nikâhlamayın. Mümin bir köle, müşrik(hür) birinden hoşlansanız

bile elbette daha hayırlıdır. İşte onlar, (sizi) ateşe davet ederler. Allah ise kendi izni ile (sizi)

cennete ve mağfirete davet ediyor ve insanlara ayetlerini açıklıyor. Umulur ki onlar böylece

tezekkür ederler.”

Ayet, asıl adı Eymen olan Ebî Mersed el- Ğanevî –ki salih bir kimse idi- ile ‘Anak el-

Kuraşiyye hakkında inmiştir. Mekkeli müşrikler Müslümanlardan bazılarını esir almışlardı. Ebî

Mersed ise Mekke’ye gizlice gitmek üzere gece yola koyuluyor, kendisini kimsenin görmemesi

için de gündüz dağlarda saklanıyordu. Mekke’ye varınca da geceleyin Müslümanları gözetliyor,

onları tuvalete çıkaran müşrikler yanlarından uzaklaştıkları sırada Ebû Mersed hemen fırlayıp

esirlerden birini sırtladığı gibi Mekke’den çıkartıyor, zincirlerini kırıp Medine’ye götürüyordu.

Onun alışkanlık haline getirdiği işi bu idi. Yine bir gün Mekke’ye geldiğinde cahiliye dönemin-

den tanıdığı ‘Anâk ile karşılaştı. ‘Anâk ona sordu:

−Ey Ebû Mersed! Herhangi bir ihtiyacını görmek istemez misin?

Ebû Mersed cevap verdi:

−Yüce Allah zinayı haram kıldı.

Bunun üzerine ondan ümidini kesen ‘Anâk’ın, “Ebû Mersed Mekke’de bulunuyor” diye

bağırarak müşrikleri haberdar etmesiyle, onun peşine düştürler. Ağaçların arkasına saklandığı

için onu yakalayamadılar. Müşrikler geri döndüklerinde o da bir Müslüman’ı sırtlayarak Mek-

ke’nin dışına çıkardı ve zincirlerini kırıp Medine’ye döndü. Nebi’nin (s.a) huzuruna giderek

O’na durumu anlattı ve dedi ki:

−Seni hak ile gönderene yemin ederim. Ben ağaçlar arkasında saklanmışken onları yakalamak

isteseydim bunu yapabilirdim.

Nebi (s.a) cevap verdi:

−Ey Ebû Mersed! Rabbine şükret, Yüce Allah onların seni yakalamalarına imkân vermedi.

Ebû Mersed dedi ki:

−Ey Allah’ın Rasûlü! Ben ‘Anâk’ı seviyorum. Cahiliye döneminde de aramızda bir şeyler geç-

mişti, onu beğeniyorum. Onunla evlenmem için bana izin verir misin?

Bunun üzerine Allah, Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikâhlamayın buyruğunu

indirdi.31

İslam âlimleri, bu ayeti delil getirerek, hem Müslüman olmadıkça, herhangi bir müşrik bir

kimse ile Müslüman kadın ve erkeğin evlenemeyeceğinde hem de evlilik sonrasında, eşlerden

birinin İslam’dan çıkarak şirke düşmesi (=irtidat etmesi) halinde, evliliğin sona ereceğinde itti-

fak halinde olmuşlardır.32

Müşriklerle evlenme yasağının sebebi ayette şöyle vurgulanmaktadır; “…onlar (müşrik-

ler) sizi ateşe davet ederler, Allah ise sizi Cennet’e ve bağışlanmaya çağırmaktadır…” Buna

göre, müşriklerle evlenme yasağının nedeni, müşriklerin zararlı propagandaları ve sapık telkin-

31 Mukâtil b. Süleyman, (2006), Tefsîr-i Kebîr, ( çev. M. Beşir Atasoy), İşaret Yayınları, İstanbul, cilt: 1, s. 186-187 32 Dalgın, Nihat, (2005), “İslam Hukukuna Göre Müslüman Gayrimüslim Evliliği”, Etüt Yayınları, Samsun, s. 38

Page 10: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

422

leri sebebiyle, Müslüman eşlerin haram işleyerek cehennem ateşine düşmelerine sebep olacak

olmaları şeklinde formüle edilebilir.33

İrtidadın da küfür kapsamında bulunması ve irtidat eden şahsın kâfir olarak nitelenmesi

kâfirlerle Müslümanların evliliğinin baştan yasaklandığı gibi, evlilik esnasında irtidat eden kâfir

eşle evlilik de yasaklanmaktadır. Mürtet birisi ile Müslüman erkek ve kadın baştan evlenemeye-

ceği gibi; evlilik içerisinde eşlerden birinin irtidat etmesi durumunda da, bu evliliğin devam

edemeyeceği naslardan anlaşılan bir durumdur. Ancak, nikâh sonrasında gerçekleşen irtidat

sebebiyle, evliliğin hangi zamandan itibaren son bulmuş sayılacağında içtihat farklılıkları bu-

lunmaktadır. Birleşme öncesindeki irtidat sebebiyle, evliliğin derhal son bulacağının benimsen-

mesi yanında, cinsel birleşme sonrasındaki irtidatların; derhal ya da iddet müddeti beklendikten

sonra evliliği sonlandıracağı şeklinde farklı görüşler bulunmaktadır. Ayrıca, eşlerden birinin

irtidadı nedeniyle ayrılmaları gereken çiftlerin bu hükmü (fiilen evliliğe son vermeyi) uygula-

mamaları halinde devlet gücüyle, bu evliliğin sonlandırılacağı kabul edilmektedir.34

Gayrimüslim eşlerden birinin Müslüman olması halinde, Müslüman olmayı kabul etme-

yen eş ile aralarının derhal ayrılması gerekli görülmemektedir. Bu durumda Müslüman olmuş

erkeğin, Müslüman olmamış eşi ile evliliğe devam edip etmeme kararını kendisinin alacak ol-

ması gibi; Müslüman olmuş bayanın da, eski kocası ile evliliğe devam edip etmemede muhay-

yer bırakılması gerektiği şeklindeki görüşü; herhangi bir nasla çelişmemektedir. Bu durum, Hz.

Peygamber’in ve ilk halifelerin uygulamalarına hâkim bir anlayıştır. Ayrıca bu yaklaşımın,

Müslüman birey veya topluma herhangi bir zararın söz konusu olmaması, aksine, birçok yönden

ihtida eden birey yanında İslam toplumu için de maslahat içermesi nedeniyle, mürsel maslahat

için güzel bir örnek görülmektedir.35

II. Al-i İmran- 118

“Ey iman edenler! (yani, ey Abdullah b. Übey, Malik b. ed-Duhşum el-Ensari ve münafık

arkadaşları) Kendinizden (yani, müminlerden) başkasını (yani, Yahudileri) bitâne(içli-dışlı

sırdaş) edinmeyin. Onlar sizi şaşırtmakta (yani, sizi azdırmakta) kusur etmezler, size sıkıntı

verecek (yani, dininiz için ve dininizde günah olacak) şeyleri arzu ederler. Kinleri ağızla-

rından taşmakta ( yani, sakladıkları aldatma duyguları) ise daha büyüktür. Size ayetleri be-

yan ettik, (yani, bu onlara dair size bir beyandır/bildirmedir), şayet akıl ederseniz.”

Aralarında Yahudilerin ileri gelenlerinden sayılan Hurmele’nin iki oğlu Asbağ ve Râfi

gibilerin bulunduğu bir grubun, onlara İslam’ı terk etmeyi güzel gösterip onları Yahudiliğe da-

vet ettiler. Onlar da neredeyse küfürlerini açığa vuracak duruma geldiler. Bunu üzerine Allah

Teâlâ onları, Yahudileri veli edinmekten sakındırmak üzere “Ey iman edenler! Kendinizden

başkasını bitâne edinmeyin…” buyurdu. 36

İbn Teymiyye’ye göre mutlak anlamda müşrik lafzı ehli kitabı kapsamaz, çünkü hem dil

açısından hem de kullanım açısından müşrik ve ehli kitap kelimeleri farklı ifadelerdir.

Kur’an’da bu ayrıma dikkat çekilerek, ehli kitabın şirke düştükleri ifade edilmişse de isim kul-

lanılarak ehli kitap hakkında “müşrikler” şeklinde bir ifadeye yer verilmemiştir. Ancak, birey

bazında bakıldığında, onların inanışlarının şirk olduğu söylenebilir.37

33 Age, s. 40 34Age, s. 170 35 Age, s. 273 36 Mukatil b. Süleyman, age, s. 293 37 Dalgın, Nihat, age, s. 56

Page 11: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

423

Bir grup/millet olarak, ehli kitaba müşrikler şeklinde hitap edilebileceğinin yoruma açık

olduğunu kabul etmekle birlikte, ehli kitaba kâfirler şeklinde hitabın mümkün olduğu ve evlilik

açısından, hukuki statü olarak, nasların belirlediği özel durumlar dışında, ehli kitabın, kâfirlerle

evlilik yasağının kapsamında değerlendirilmiştir. Kur’an’da yalın halde kullanılan bazı “kâfir-

ler” ifadesi ehli kitabı muhatap almaktadır. Örneğin “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri

dost edinmesinler…” (Al-i İmran-28) şeklindeki ayette yer alan kâfirlerden kastın, çoğunluğun

görüşüne göre, ehli kitap olduğudur. Yani, zaman zaman müminlerin Yahudi ve Hıristiyanlarla

dostluk kurmaları açık bir şekilde yasaklanmakta, bazen de aynı üslup “kâfirleri dost edinme-

yin” şeklinde yinelenmektedir.38

Evlenme ve aile hayatı hem eşlerin meşru tarzda cinsel ihtiyaçlarını karşılamalarını hem

de birbirine maddi- manevi destek olarak hayat arkadaşlığı kurmalarını sağlar.39 Hayat arkadaş-

lığının en önemli amaçlarından biri ise eşler arasında huzur ve sekînetin gerçekleşmesidir.

Kâfirlerin, tevhit inancına duydukları kinin, evlilikte tesis edilmesi beklenen huzur ve sekînete

mani olacağı ve bu ayetin de dolaylı olarak Müslüman-kâfir evliliği yasağına işaret edebileceği

kanaatindeyiz.

III. Nisa- 141

“Onlar sizi gözetleyip duran kimselerdir. Eğer Allah tarafından size bir fetih (zafer) nasip olur-

sa, “Biz sizinle beraber değil miydik? Derler. Şayet kâfirlerin (zaferden) bir payı olursa, “Size

üstünlük sağlayıp sizi müminlerden korumadık mı? Derler. Allah, kıyamet günü aranızda hük-

münü verecektir. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.”

İslam anlayışına göre, kâfirlerle Müslümanlar arasında velayet bağı kurulamaz. Bu ilke-

nin dayandığı ayet “…Allah kâfirler için müminler aleyhine asla bir yol vermeyecek” şeklinde-

dir. Müslüman bir bayanın kâfir bir erkekle evlenmesi demek kâfirin Müslüman üzerinde vela-

yet kurması demektir ki, bu caiz değildir. Ehli kitap olan şahsın ise, kâfir olduğu, nasla sabit

olduğuna göre Müslüman bir bayanın, velev ki ehli kitaptan olsun, kâfir bir erkekle evlenmesi

nasla yasaklanmıştır.40

Hz. Peygamber, “İslam en üstün dindir, başka hiçbir din ona galebe çalamaz” buyur-

muştur. Hanefi hukukçularından Serahsî, Müslüman bayanın gayrimüslimlerle evlenmeleri ya-

sağını, konu ile ilgili ayetler yanında, bu hadise dayandırmaktadır. Zira ona göre, bir bayan evli-

lik sonrasında kocasının velayeti altına gireceğinden, Müslüman bayanın İslam dışında, herhan-

gi bir din mensubu ile evlilik yapması, başka bir din mensubunun velayeti altına girmesini, o da

başka bir din mensubunun Müslüman’a galebe çalmasını gerektirir ki, bu durum zikredilen ha-

disle çelişmektedir. Bu nedenle, Müslüman bayanın, İslam dışı herhangi bir din mensubu erkek-

le evlenmesi caiz değildir.41

IV. Maide- 5

“Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Ve kendilerine kitap verilenlerin yemeği, size helal,

sizin yemeğiniz de onlara helaldir. Ve müminlerden iffetli hür kadınlar ve sizden önce kendile-

rine kitap verilenlerden iffetli kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın namuslu bir bi-

38 Age, s.56 39Bahçekapılı, Nedim, (2008), “ İslam ve Kilise Hukuku Açısından Aile ve Evlilik”, İslam Araştırmaları, Sayı: 1, s. 31 40 Dalgın, Nihat, age, s. 108- 109 41 Dalgın, Nihat, (2003), “İslam Hukuku Açısından Müslüman Bayanın Ehli Kitap Erkekle Evliliği”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 2, s. 138

Page 12: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

424

çimde mehirlerini verdiğiniz takdirde, sizlere helaldir. Ve kim imanı inkâr ederse artık onun

ameli boşa gitmiştir. Ve o ahrette hüsrana uğrayanlardandır.”

Bu ayette Müslüman erkeğin gayrimüslim bir kadınla evlenebilmesi için iki şart ileri sü-

rülmektedir. 1. kadın kitabi olacak yani ilahî kitabı olan semavî bir dine müntesip (Yahudi ya da

Hıristiyan) olacak. 2. (Muhsan) iffetli olacaktır. 42

Maide suresinin beşinci ayetinde, Müslüman erkeklerin –belki bir ruhsat ve istisnai bir

durum olarak- ehli kitap kadınlarının iffetli olanlarıyla evlenebileceklerinin buyurmasına rağ-

men daha hassas ve daha özel olan Müslüman bir kadının ehli kitaptan veya diğer dinlerden bir

erkekle evlenebileceğini belirtmemiş olması haramlığa delalet etmektedir. Çünkü ırzlar konu-

sunda asıl olanın hürmet yani haramlık olduğu bir fıkıh kuralıdır. Bu konuda yani evlenme hu-

susunda hangi şeyin ne kadar, ne ölçüde helal olduğunu bizzat Cenabı-ı Hak belirlemiştir. Buna

göre, Kur’an’ın Müslüman bir erkeğin ehli kitap kadınların iffetli olanlarıyla evlenilebileceğine

izin verirken tersi duruma sükût geçmesi ona izin vermediğine delalet eder. Ayrıca bu konuda

da icmâ oluşmuştur. Kur’an ve Sünnet bu konuda haramı ve helali belirlemiştir. Maide suresinin

beşinci ayeti de bu açıdan konuyu netleştirmiş ve gayrimüslim bir erkekle Müslüman kadının

evlenemeyeceği konusunda bize önemli bir hüküm getirmektedir.43

Kadının vahye dayalı bir dine müntesip olması onu, Müslüman bir erkekle evlenmeye

ehil kılmıştır. Ayrıca bu durumda kadının erkeğe bir üstünlüğü yoktur. Evlilik için asgari şart

olabilecek ortak payda (vahye dayalı bir dine mensubiyet) mevcuttur, ayrıca İslam’ın da konu-

mu üstün durumdadır. Yani böyle bir evlilikte “el-İslam ya’lû ve lâ yû’lâ aleyh” ilkesi zedelen-

memektedir.44

Bununla birlikte siyaseten bu tür evliliklerin tavsiye edilmediği hatta yer yer yasaklanma

eğilimi gösterildiği görülmektedir. 45

Keza bu tür evliliğin sadece zimmî olan kitabî hanımlar için olduğunu söyleyenler çoğun-

luğu oluşturmaktadır. 46

Uygulamada Hz. Osman, Huzeyfe b. el-Yeman, Talha b. Ubeydullah, Ka’b b. Malik gibi

bazı sahabenin ehli kitap kadınlarla evlendikleri bilinmektedir.47

Hükmün helallik açısından mutlaklığı üzerinde bırakılması, ancak siyaseten gerekli hal-

lerde yasaklanması yoluna gidilmesi tercih edilen anlayış olmaktadır.48

Hz. Ömer ile Huzeyfe b. Yeman arasındaki yazışma da bu konuda alınabilecek siyasî tav-

ra bir örnek olabilecek mahiyettedir.49

42 Erdoğan, Mehmet, (2010), “Müslüman Bir Hanımın Gayrimüslim Bir Erkek İle Evliliği”, Kutlu Doğum 2009: Küreselleşen Dünyada Aile, s. 368 43 Prof. Dr. Saffet Köse’nin açıklaması için bkz. Altuner, Şerife Hanım, (2010), “Yabancı Kadınlarla Evlilik”, Kutlu Doğum 2009: Küreselleşen Dünyada Aile, s. 396- 397 44 Erdoğan, Mehmet, agm, s. 268 45 Agm, s. 368 46 Agm, s. 368 47 Agm, s. 369 48 Agm, s. 369 49 Ahkâm tefsiri yazmış Hanefî bir müfessir olan Cessas, Hz. Osman Naile isminde Hıristiyan, Talha b. Ubeydullah ile Huzeyfe’nin Yahudi hanımlarla evlendiklerini söyler. Hz. Ömer’in, Huzeyfe’ye bu Yahudi eşini boşaması için mektup yazdığını, Huzeyfe’nin bu durumun haram olup olmadığını sorduğunu, Hz. Ömer’in cevaben “Hayır! Fakat onların fahişeleriyle cima etmenizden korkarım” şeklinde yazdığını nakleder ve Sahabe ve Tâbiun’dan bunu yasaklayan hiç kimseyi bilmediklerini, İbn Ömer’in ise bu tür evliliği haram kabul etmesinin herhangi bir delili olmadığını, ancak Hz. Ömer’in yaptığı gibi bunun mekruh görülebileceğini söyler. Açıklama için bkz. Şentürk,

Page 13: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

425

İslam hukukçularından bir kısmı, Bakara-221 ayetinde yer alan müşrikât (müşrik kadın-

lar) kelimesinin, ehli kitap da dâhil olmak üzere tüm gayrimüslim kadınlar olduğu görüşündedir.

Onlara göre şirk imanın zıddı olup, küfür kavramına denk düşmektedir. Çünkü Kur’an ehli kita-

bı da müşrik diye nitelemiştir. Ayrıca şirkten başka her günahın affedilebileceği bildirilmiştir ki,

bu, şirkin küfür anlamına geldiğini gösterir. Bu durumda müşrikât kelimesinin kâfir kadınlar

biçiminde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim söz konusu görüş sahiplerine göre, “… Kâfir

kadınları nikâhınızda tutmayın…”(Mümtehine-10) ayetinde geçen kevâfir (kâfir kadınlar) ifade-

si de müşrikât kelimesinin geniş anlamda yorumlanmasını, yani tüm gayrimüslim kadınları kap-

sayacak şekilde anlaşılmasını haklı kılmaktadır. Dolayısıyla ayet bir Müslümanın ister kitabi

isterse bir başka inançtan olsun gayrimüslim bir kadınla evlenmesini yasaklamaktadır. Müşrikât

kelimesini, ehli kitabı da içine alacak şekilde geniş yorumlayan hukukçuların büyük bölümü,

Maide-5 ayetinin Bakara-221 ayetini tahsis ya da nesih ettiği kanaatindedirler. Böylece şirke

nispet edilmelerine ve müşrik kavramına dâhil olmalarına rağmen ehli kitap kadınları, tüm müş-

rik kadınlarla evlenme yasağını öngören hükmün kapsamından çıkartılmış olmaktadır.50

Müşrikât kelimesine tüm gayri Müslim kadınlar anlamının verilmesi, aynı ayette Müslü-

man kadınların müşrik erkeklerle evlendirilmesini yasaklayan hükümle de uyum halindedir.

Çünkü müşrikât kelimesi tüm gayrimüslim kadınlar biçiminde anlaşıldığında müşrikîn kelime-

sinin de tüm gayrimüslim erkekler biçiminde anlaşılması tutarlı olmaktadır. Bu önemlidir; çün-

kü müşrikât kelimesine kitabi olmayan kadınlar anlamı verildiğinde, müşrikîn kelimesine de,

tutarlılık gereği kitabi olmayan erkekler anlamı verilmesi gerekir ki, bu, bir Müslüman kadının

kitabi dahi olsa bir gayrimüslimle evlenemeyeceğini öngören icmâa aykırı düşecektir.51

V. Nur- 3

“Zina eden erkek, ancak zina eden veya müşrik olan bayanla; zina eden bayan da, kendisi gibi

zina eden veya müşrik bir erkekle evlenir, bu tür evlilik(nikâh) müminlere haram kılındı.”

Ayette Müslümanlarla müşriklerin evlilikleri arasında bir ayırım vurgulanmış, Müslü-

manların eş seçiminde müşriklere/gayrimüslimlere nazaran farklı kriterlere sahip oldukları ve

Müslümanların tertemiz kimselerle evlenmelerinin teşvik edilmiş olması açılarına işaretler bu-

lunmaktadır.52

Bu ayetlerde53 zikri geçen müşrik ifadelerinin, bütün Müslüman olmayan unsurları kap-

sadığı ifade edilmektedir. Bu haliyle bir Müslüman erkek ya da bayanın, Müslüman olmayan bir

erkek veya bayanla evlenmesi bu aşamada yasaklanmıştır. 54

Hamdi Yazır’a göre, Müslümanların farklı din mensupları ile olan evliliklerinin haramlı-

ğının şiddetine dikkat çekmek için, bütün gayrimüslimleri kapsayacak manada, müşrikler şek-

linde hitapta bulunularak, gayrimüslimlerin erkeği ile ve kadınıyla bütün olarak evlilik yasak-

lanmıştır. Ancak, sonradan gelen ayet (Maide- 5) ile ehlikitap kadınları bu yasaktan istisna

edilmiştir.55

Mustafa, agm, s. 87. Ehli kitap kadınlarla evlenmeye izin veren Kur'an’ın hükmünü Hz. Ömer’in yorumuyla birlikte değerlendirmek, bu konuda sağlıklı karar vermeye katkı sağlayacaktır. Nitekim Şâriin müsaade buyurduğu ibaha

nevinden olan müsaadelerde gelişen şartlar çerçevesinde geçici bir takım yasaklamalar veya sınırlamalar getirilebilir. Açıklama için bkz. Acar, H. İbrahim, agm, s. 40 50 Türcan, Talip, agm, s. 27-28 51 Agm, s. 28- 29 52 Dalgın, Nihat, age, s. 24 53 Bakara-221, Nur- 3 54 Dalgın, Nihat, age, s. 24 55 Age, s. 24

Page 14: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

426

Fıkıh kitaplarımızda evlilik engelleri arasında zina sayılmamakta, ayetle ilgili yapılan tef-

sirlerde haramlık tenzihe yorulmaktadır. Bununla birlikte yaygın kabulün aksine bunun bir evli-

lik engeli olarak geçerliliğini koruduğuna kail olanlar da olmuştur. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer,

Hz. Âişe, İbn Mesud, gibi sahabîlerin bu görüşte olduğu söylenir. Ayrıca bunun evlilik esnasın-

da eşlerden birinin zina etmesi halinde hükmün yine aynı şekilde söz konusu olduğunu kabul

edenler de olmuştur. 56

VI. Mümtehine- 10

“Ey inananlar! İnanmış bayanlar, yurtlarından hicret ederek size gelirlerse, onları ina-

nıp inanmadıkları noktasında sınayın, gerçi Allah onların inançlarını çok iyi biliyor. Onların

inandıkları için size hicret ettikleri kanaatine varırsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin.

Çünkü bu inanmış bayanlar, artık eski kocalarına helal değildir, onlar da bu bayanlara helal

değildir. Onlara(kâfir erkeklere), infak etmiş oldukları şeyi geri verin. Ve kendilerine mehirleri-

ni verdiğiniz takdirde onlara nikâh yapmanızda sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve kâfir kadın-

ları nikâh ile tutmayın. Ve siz ne infak ettiyseniz geri isteyin. Ve onlar da infak ettiklerini iste-

sinler. İşte bu, Allah’ın hükmüdür. Aranızda hüküm vermektedir. Ve Allah, alîmdir, hakîmdir.”

Ayette açık bir şekilde “kâfir” lafzı kullanılarak, bu kimselerle Müslümanların evliliğinin

yasak olduğu net bir şekilde bildirilmiştir.

Bu ayete göre, Müslüman olup, küfür diyarını terk ederek İslam ülkesine sığınmış bulu-

nan kadınla, küfür diyarında kalan ve kâfir olan erkeğin evliliğe devamı yasaklanmıştır. Ayrıca

ayetin devamında ise; “kâfir kadınlarla evliliğe devam etmeyin…” şeklinde bir yasaklama bu-

lunmaktadır. Buradaki kâfir bayanları; irtidat ederek, İslam diyarını terk edip küfür ülkesine

sığınan ya da küfür diyarında oturmayı tercih ederek, Müslüman kocasına tabi olup İslam ülke-

sine gelmekten kaçınan kâfir bayanlar şeklinde anlamak uygun olacaktır.57

Hudeybiye Antlaşması’nın (628) ilgili maddesi uyarınca, Mekke’den Medine’ye iltica

eden kadınların iadesi gündeme gelmiş; ancak antlaşmanın bu maddesinin kadınları kapsamadı-

ğı gerekçesiyle iade gerçekleşmemiş, Mekkeli müşriklerin de buna itirazı söz konusu olmamış-

tı.58

Ayetin müminler ile kâfirlerin birbirine helal olmadığını ifade eden kısmı, mülteci kadın-

ların mümin olmaları durumunda, Mekkeli müşrik kocalarıyla evlilik bağının kalmadığı ve ko-

caları iman etmedikçe onlarla yeniden evlenemeyecekleri şeklinde anlaşılmış ve başta Hz. Ömer

olmak üzere sahabe tarafından bu şekilde uygulanmıştır.59

Mümtehine suresi onuncu ayetinde bildirilen esaslar, yeni tesis edilecek evlilikleri de

kapsayacak şekilde mutlak olmayıp, önceden devam eden evliliklerle ilgili olduğu ve inanç

farklılığından dolayı eşinden ve çevresinden gördüğü zulüm ve baskılar nedeniyle başka bir

ülkeye sığınanlarla ilgilidir. Ayetin siyak-sibakı ve nüzul sebebi dikkate alındığında, burada

ifade edilen “küffar” kavramıyla Mekkeli müşriklerin kastedildiği açıktır. Burada “küfür” kav-

ramının, hem müşrikleri hem de diğer inanmayanları kapsadığı göz önünde bulundurulduğunda,

Müslüman kadının kâfirlerle evlenmesini yasaklayan ayet, ehli kitap erkeklerle de evlenmesini

yasaklamış olmaktadır. Çünkü insana ait nefis ve ırz meselelerinde mubah olmak değil, haram

olmak esastır.60

56 Erdoğan, Mehmet, agm, s. 376 57 Dalgın, Nihat, age, s. 35 58 Şentürk, Mustafa, agm, s. 72 59 Agm, s. 72 60 Topçuoğlu, Ali Aslan, agm, s. 103- 104

Page 15: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

427

Âlimler genellikle Mümtehine suresi onuncu ayetini delil kabul ederek Müslüman kadın-

ların ehli kitap erkeklerle evlenemeyeceklerine hükmetmişlerdir. Çünkü ayette açık bir şekilde

Müslüman kadınların inkârcılara helal olmadığı zikredilmektedir. Şayet helal olsalardı o takdir-

de inkârcılara geri çevrilmeleri yasaklanmazdı.61

Hz. Peygamber’in de “Biz ehli kitabı nikâhlayabiliriz, fakat onlar bizim kadınlarımızla

evlenemezler.” şeklinde Müslüman kadınların ehli kitap erkeklerle evlenemeyeceklerini söyle-

diği rivayet edilmektedir.62

Bu nasların dışında Müslüman kadınların ehli kitap erkeklerle evlenmelerinin icmâ ile ya-

saklandığı ileri sürülmektedir. Nitekim Hz. Peygamber devrinden itibaren Müslüman kadınların

İslam’dan başka hangi dine mensup olursa olsun gayrimüslim bir erkekle evlenemeyeceği konu-

sunda oy birliği vardır. Ayrıca kocalık aileye reislik hakkı sağladığından mümin bir kadının

hem şahsı hem de dünyaya getireceği çocukları üzerinde bir gayrimüslimin hâkimiyeti kabul

edilemez görüşü üzerinde icmâ vaki olmuştur.63

3. SONUÇ

İslam’da toplumun temeli sayılan aile kurumunun en üstün ve en sağlam şekliyle sevgi,

bağlılık, merhamet, dayanışma, yardımlaşma, doğruluk gözeterek korunması ve sürdürülmesi

amaçlanır. Onun için İslam, ailenin kurulması, korunması, aile içi iletişim, aile fertlerinin birbir-

lerine karşı sorumlulukları ve hısım, akrabalarla ilişkiler konusunda sağlam ölçütler koyar.

Kur’an’da en detaylı anlatılan tek kurum ailedir.

İslam, Müslüman olmayan bireyler ile Müslümanlar arasında gerçekleşecek evlilikte,

Müslümanların zarar görmemesi yanında, İslam toplumunun birlik ve bütünlüğünün zedelen-

memesine dikkat etmiş, toplumun temeli olan aile kurumunun sağlam temeller üzerinde inşa

edilmesine ve eşler arasında inanç ve şuur birlikteliğine değer vermiştir. “Müslüman- gayrimüs-

lim evliliği” konusu, “Müslüman- müşrik”, “Müslüman- kâfir”, “Müslüman- ehli kitap” evlilik-

lerini kapsamaktadır. Kur’an-ı kerim’de, Müslüman bir kadın ya da Müslüman bir erkeğin, müş-

rik ve kâfirle evliliği açık bir şekilde yasaklanmıştır. Kitabi bir kadınla, Müslüman bir erkeğin

evliliği konusunda ise ruhsat bulunmaktadır. Fakat kitabi bir erkekle Müslüman bir bayanın

evliliği meselesi açıkça zikredilmemiştir. Bu konudaki yasaklık hükmü, ayetlerden dolaylı ola-

rak çıkarılmıştır. Aynı zamanda bu yasaklık hükmü, sünnet ve icmâya dayandırılmaktadır. Bu

bağlamda bir Müslüman’ın; Hinduizm, Caynizm, Budizm, Sihizm, Taoizm, Konfüçyanizm,

Şintoizm, Mecusilik inancını benimseyen bireylerle evlilik akdi gerçekleştirmesinin dinen ya-

saklandığı, yine bir Müslüman’ın; Deizm, Materyalizm, Pozitivizm, Sekülarizm, Agnostisizm,

Nihilizm, Satanizm, Ateizm akımlarının mensuplarıyla evliliğinin de yasak kılındığı sonucuna

ulaşılmıştır. Çünkü bu din ve yaklaşımlar, İslam itikadının sabiteleri olan Allah, vahiy, nübüv-

vet ve ahiret inançlarının ya bir kısmını ya da tamamını reddetmektedir. Müslüman bir erkeğin

semavi dinlerden olan Yahudi ya da Hıristiyan bir kadınla evlenmesi ise, hem erkeğin İslam’la

ilgili bilgi, şuur ve şahsiyet özellikleri ile doğru orantılı olarak hem de mensup olduğu devletin

siyasal ve sosyal politikası doğrultusunda, meşru ya da yasak şeklinde bir hüküm kazanmakta-

dır. Müslüman bir kadının, Yahudi ya da Hıristiyan bir erkekle evliliği ise Fıkıh açısından

mümkün görülmemektedir.

61 Acar, İbrahim, agm, s. 41 62 Agm, s. 41

Page 16: ISSN: 2148-2489 Doi Number: …isamveri.org/pdfdrg/G00028/2019_91/2019_91_KARAHANT.pdf · 2019. 8. 9. · rimler oluşturulmuş, sivil dernekler kurulmuş ve yüzlerce internet sitesi

Fıkhî Boyutu Açısından Evlilikte Din Farkı

The Journal of Academic Social Science Yıl:7, Sayı: 91, Nisan 2019, s. 413-428

428

KAYNAKLAR

Acar, H. İbrahim, (2002), “Evlenme Engeli Olarak Din Farkı”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi, sayı: 17, s. 27- 52.

Altuner, Şerife Hanım, (2010), “Yabancı Kadınlarla Evlilik”, Kutlu Doğum 2009: Küreselleşen

Dünyada Aile Sempozyumu, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, s. 386-399.

Bahçekapılı, Nedim, (2008), “İslam ve Kilise Hukuku Açısından Aile ve Evlilik”, İslam Araş-

tırmaları, Sayı: 1, s. 29-38.

Çolak, Abdullah, (2018), İslam Aile Hukuku, Ensar Neşriyat, İstanbul.

Dağcı, Şamil, “İslam Aile Hukukunda Evlenme Engelleri- II (Geçici Evlenme Engelleri), Anka-

ra Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C: XLI, s. 138- 194.

Dalgın, Nihat, (2003), “İslam Hukuku Açısından Müslüman Bayanın Ehli Kitap Erkekle Evlili-

ği, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 2, s. 131-156.

Dalgın, Nihat, (2005), İslam Hukukuna Göre Müslüman Gayrimüslim Evliliği, Etüt Yayınları,

Samsun.

Demir, Bayram, 2016, “Çocukların Aile İçi Eğitimi Açısından Ehli Kitap Kadınla Evlilik”, Iğdır

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Uluslar arası Aile İçi Eğitim Çalıştayı, s. 311- 318.

Er, Hamit, (2008), “Dinler Arası Evlilikler, Problemleri ve Çözüm Önerileri”, I. Din Hizmetleri

Sempozyumu(3- 4 Kasım 2007), cilt: II, s. 589- 599.

Erdoğan, Mehmet, (2010), “Müslüman Bir Hanımın Gayrimüslim Bir Erkekle Evliliği”, Kutlu

Doğum 2009: Küreselleşen Dünyada Aile Sempozyumu, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın-

ları, s. 382- 385.

Gündüz, Şinasi, (2002), “Ehl-i Kitabın Kimliği Sorunu ve Ebû Hanife İle Çağdaşlarının “kitâb”

Terimi Merkezli Yaklaşımları, İslami Araştırmalar, Cilt: XV, Sayı: 1-2, s. 241-245.

Karataş Temiz, Firdevs, (2018), “Türkiye’de Dini Hayat İle İlgili Yapılan Amprik Araştırmalar

Işığında Gençlerin Dini Hayatı”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı: 82, s. 34-

42

Mukâtil b. Süleyman, (2006), Tefsîr-i Kebîr, (çev. M. Beşir Atasoy), İşaret Yayınları, İstanbul.

Öge, Ali (Ed.), (2016), Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi, Konya: Mehir Vakfı Yayınları.

Şentürk, Mustafa, (2015), Tefsir Literatüründe Müslüman Kadınların Ehl-i Kitâb Erkekleri İle

Evlen-me(me)leri Meselesi”, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 32,

s. 65-108.

Topçuoğlu, Ali Aslan, (2010), “Yahudilik- Hıristiyanlık Ve İslam Hukuku’na Göre Nikah Ak-

dine Etkisi Bakımından Din Farklılığı”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi,

Cilt: X, Sayı: 2, s. 70-120.

Türcan, Talip, (2002), “Klasik İslam Hukuku Doktrininde Şirk Kavramının Algılanma Biçimi

ve Hukuki Düzenlemelere Etkisi”, Dini Araştırmalar, Cilt: V, Sayı: 14, s. 17-34.

63 Agm, s. 41-42