II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM...

28
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 4/8 Fall 2009 II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA VE REFORMLARI Zeki ÇEVİK * ÖZET Osmanlı Devleti'nde yedisi Sultan II. Abdülhamid devrinde olmak üzere toplam dokuz kere Sadrazamlık makamına getirilmiş Küçük Said Paşa şüphesiz önemli bir devlet adamı idi. Uzun devlet memuriyeti tecrübelerinden sonra II. Abdülhamid tarafından ikbal kapıları açılan Said Paşa, uygulanan katı otokraside tercih edilen bir bürokrat olmuştur. Hatta görevde olmadığı zamanlarda dahi daima fikri sorulmuş; genellikle devletin başında önemli gaileler olduğunda göreve getirilmiştir. Böyle bir dönemde Türkiye'nin çağdaşlaşması yönünde birçok reformda onun gayret ve imzası vardır. Bu çalışmada, Küçük Said Paşa'nın II. Abdülhamid tarafından niçin tercih edildiği, her ikisinin reformcu karakterlerinin başlıca özellikleri ile başarı ve başarısızlıkları ve "Türk" kavramını nasıl algıladıkları karşılaştırmalı olarak tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Küçük Said Paşa, II. Abdülhamid, Türk Çağdaşlaşması, Reformlar, Osmanlı İmparatorluğu. * Yrd.Doç.Dr., Balıkesir Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, ÇağıĢ Kampüsü 10145-BALIKESĠR; e.mail: [email protected]

Transcript of II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM...

Page 1: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA VE

REFORMLARI

Zeki ÇEVİK*

ÖZET

Osmanlı Devleti'nde yedisi Sultan II. Abdülhamid devrinde olmak üzere toplam dokuz kere Sadrazamlık makamına getirilmiş Küçük Said Paşa şüphesiz önemli bir devlet adamı idi. Uzun devlet memuriyeti tecrübelerinden sonra II. Abdülhamid tarafından ikbal

kapıları açılan Said Paşa, uygulanan katı otokraside tercih edilen bir bürokrat olmuştur. Hatta görevde olmadığı zamanlarda dahi daima fikri sorulmuş; genellikle devletin başında önemli gaileler olduğunda göreve getirilmiştir. Böyle bir dönemde Türkiye'nin

çağdaşlaşması yönünde birçok reformda onun gayret ve

imzası vardır.

Bu çalışmada, Küçük Said Paşa'nın II. Abdülhamid tarafından niçin tercih edildiği, her ikisinin reformcu karakterlerinin başlıca özellikleri ile başarı ve

başarısızlıkları ve "Türk" kavramını nasıl algıladıkları karşılaştırmalı olarak tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Küçük Said Paşa, II. Abdülhamid, Türk Çağdaşlaşması, Reformlar, Osmanlı İmparatorluğu.

*Yrd.Doç.Dr., Balıkesir Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü,

ÇağıĢ Kampüsü 10145-BALIKESĠR; e.mail: [email protected]

Page 2: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 839

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

PORTRAIT OF A PERIOD BUREAUCRATS ABDÜLHAMİT: SADRAZAM (SMALL) MEHMET PAŞA

AND REFORMS

ABSTRACT

Küçük Said Pasha, who were appointed as the Prime Minister of the Ottoman Empire seven times in the

period of Sultan Abdulhamid II, and in total nine times in his all life, was certainly an important statesman. After a long period of experience in service of the state, Said Pasha, who were advanced in state serve by Abdulhamid II, has always been a preferred bureaucrat in the hard

autocracy in practice. Even when he was not in service of the state, his opinions were always asked; and he was generally invited to serve for the state in its hard times. In such a time, he played a crucial role in various reforms aimed at the modernization of Turkey.

In this paper, the following questions were

comparably discussed in relation to the characteristics and understanding of reform of the Sultan: Why has the Sultan preferred Said Pasha as the prime minister? What were the main aspects of their (the Sultan's and the

Pasha's) reformist characters? What were their significant accomplishments and failure? And finally, what were their perceptions of "Turk"?

Key Words: Küçük Said Pasha, Abdulhamid II, Turkish modernization, reforms, Ottoman Empire.

GİRİŞ

Osmanlı Devleti'nde II. Abdülhamid dönemi çeĢitli

yönleriyle hala Türkiye ve dünyada araĢtırmalara konu olmayı

sürdürmektedir. 1842 doğumlu II. Abdülhamid'in çocukluk ve gençlik

devresi Tanzimat döneminin ikinci safhasında (yani Ali ve Fuat

PaĢalar zamanında) geçmiĢ, karakter ve Ģahsiyeti büyük ölçüde bu

dönemde ĢekillenmiĢtir. Özellikle 1871 yılında Ali PaĢa'nın ölümüyle

doğan iktidar boĢluğu sırasında, yıllardır biriken sorunlar patlak

vermiĢ, Tanzimat'ın her alandaki (siyasi, idari, mali, vs.)

politikalarının iflas etmeye baĢladığı görülmüĢtür. ĠĢte bu kriz

Page 3: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

840 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

ortamında Tanzimat'ın getirdiği fikirler ve uygulamalar sorgulanmaya,

yeni çıkıĢ yolları aranmaya baĢlanmıĢtır.

1875 yılına gelindiğinde ise bu kriz doruk noktasına

ulaĢmıĢtı.Osmanlı Devleti, Kırım SavaĢı'ndan beri aldığı dıĢ borçların

faizini bile ödeyemeyecek duruma düĢerek, hazine iflas etmiĢ, Balkan

vilayetlerinde peĢ peĢe baĢ gösteren isyanlar çıkmıĢ, bütün bunlara

çözüm olarak, “Yeni Osmanlılar”'dan bir grup parlamenter rejimi

getirmek için bir hükümet darbesi gerçekleĢtirmiĢ, ancak iç siyasi kriz

sona ermediğinden bir yıl içinde üç padiĢah değiĢtirilmiĢ, dıĢ

politikada Avrupa devletleriyle mücadeleye giriĢilmiĢ, bunun

sonucunda çıkan savaĢta ağır bir yenilgi alınmıĢtır. 1878 yılı baĢında

sona eren savaĢın ardından Ayastefanos ve Berlin AntlaĢmaları

imzalanarak Ġmparatorluk topraklarının beĢte ikisi ve nüfusunun da

beĢte biri kaybedilmiĢtir. 1

II. Abdülhamid, iĢte böyle bir ortamda 1 Eylül 1876'da

Osmanlı tahtına geç(iril)miĢtir. Ġkinci veliaht olduğu için devlet

iĢleriyle ikinci derecede ilgilenmiĢtir. Sınırlı bir eğitim görmesine ve

hiçbir resmi görev yapmamıĢ olmasına rağmen, çok iyi bir gözlemci

olması, aniden geçtiği tahtta yeni politikalar geliĢtirmesine yardımcı

olmuĢtur.2 Tahta geçmesinden, 93 Harbi(1877-1878 Osmanlı-Rus

SavaĢı)nin sonuna kadarki dönemde genellikle Tanzimat ideallerine

bağlı kalmıĢ, özellikle savaĢın sevk ve idaresi konusunda mevcut

kadroların önerilerine çoğunlukla uyum göstermiĢtir.Yani bu döneme,

onun iç ve dıĢ politikada mevcut kadroları gözlemleme, deneme,

Çetinsaya'nın ifadesiyle "oyunun kurallarını öğrenme dönemi"(1876-

1878) diyebiliriz. 1878 sonrası dönemde Abdülhamid'in, bu

gözlemlerine dayanarak Tanzimat politikalarını sorgulamaya

baĢladığını görüyoruz. Bu politikaların çoğunu korumuĢ, bazılarını

geliĢtirmiĢ, bir kısmını da ciddi bir Ģekilde eleĢtirmiĢtir. 3

1Gökhan Çetinsaya, "Çıban BaĢı Koparmak: II. Abdülhamid Rejimine

Yeniden BakıĢ", Türkiye Günlüğü Dergisi , sayı: 73, Ankara 2003, s.156; 1877-

1878 yıllarındaki olaylar Ġmparatorluğa yıkım getirmiĢti... Toplam kayıp Ġmparatorluk

topraklarının yaklaĢık üçte birine ve nüfusunun yüzde 20'den fazlasına ulaĢıyordu.

Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi , ( ĠletiĢim Yay.), Ġstanbul 2001,

11. baskı, s. 122. 2 Orhan Koloğlu, "II. Abdülhamid'in Siyasal Düsüncesi", Modern Türkiye'de

Siyası Düşünce (Tanzimat ve Meşrutiyet'in Birikimi) , c.1, (ĠletiĢim Yay.), Ġstanbul

2003, 5. baskı, s.273. 3 Bunlar arasında maliye politikasını (sınırsız borç alma), Avrupalı büyük

güçlerin nüfuzlarının imparatorluk içinde yayılmasına tolerans gösterilmesini,

Hrıstiyan tebaa arasındaki milliyetçi ve ayrılıkçı eğilimleri önlemedeki acziyeti ve

aynı Ģekilde Müslüman tebaayı korumadaki baĢarısızlıkları eleĢtirmiĢtir. G. Çetinsaya,

a.g.m. , s.157.

Page 4: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 841

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

1878-1882 dönemi ise, II. Abdülhamid'in mutlak iktidarı ve

otoritesini oluĢturabilmek için bir geçiĢ dönemi olmuĢtur. O, 1875-

1878 döneminin muhafazakar Tanzimat paĢalarında karar kılacaktır.

Özellikle amcası Abdülaziz'in tahttan indirilmesinde rol oynayan

paĢaları, olaydaki rollerinin derecelerine göre tasfiye etmiĢtir. Bazıları

sadece taĢraya sürgün veya tayin edilirken, baĢta Midhat PaĢa olmak

üzere bazılarıyla ciddi hesaplaĢma içine girilmiĢ, hatta bu tasfiye

hareketinden Yeni Osmanlılar'dan bazı entelektüeller de (baĢta Namık

Kemal) nasibini almıĢtır. Kısaca etrafında kendi güvendiği kiĢileri ve

muhafazakar Tanzimat paĢalarını yani MeĢrutiyete yürekten

inanmamıĢ ve Abdülaziz'in ölümünde rolü olmayanları toplamıĢtır.

Ancak onlar arasında bile deneme, değiĢtirme yoluyla kendine

bağlılıklarını ve otoritesini test etmiĢtir. Bu geçiĢ döneminde dıĢ

politikadaki geliĢmelerden de bazı dersler çıkartmıĢtır. Mesela, Berlin

AntlaĢması'nın tam çözemediği bir çok konu vardı: Yunan sınırı,

Ermeni reformu, Ġran ile Kotur, Rusya ile sınır vb. Ayrıca büyük

devletlerin güç gösterileri (donanma gönderme gibi), 1881'de

Ġngilizlerin Mısır'ı, 1882'de Fransızların Tunus'u iĢgali önemli dıĢ

olaylardır. ĠĢte II. Abdülhamid 1880 yılı baĢlarından itibaren (ki o

sırada Said PaĢa Sadrazamdır) iç ve dıĢ politikada ilkelerini

belirleyerek uygulamaya baĢlamıĢtır.4 Artık PadiĢah, Yıldız Sarayı'nda

doğrudan kendine bağlı ve kendi kontrolünde alternatif bir hükümet

ve parlamento gibi otokrasisini(mutlak monarĢiyi) kuracaktır.

Aslında II. Abdülhamid dönemi öncesinde ve sonrasında da

otokrat nitelikli yönetimler vardı. Tanzimat döneminde bürokrat kadro

yönetime hakimdi. I. MeĢrutiyet’ten sonra bunun yerini Yıldız Sarayı,

II. MeĢrutiyet’ten sonra da Ġttihat ve Terakki yönetimi almıĢtır. II.

Abdülhamid ise, döneminde, Ġmparatorluğun tarihinde görülmemiĢ bir

Ģekilde bütün gücü elinde tutarak, modern bir bürokratik aygıt ve

ideoloji ile yönetimin Ģubeleri yanında, toplumda ideoloji üreten

kaynakları dahi kısmen kontrol altına almıĢtı.5 ĠĢte Küçük Said PaĢa,

II. Abdülhamid otokrasisinin ilk üst düzey bürokratı, yani

sadrazamıdır.

4 Bu ilkelerin temel baĢlıkları Ģöyle sıralanabilir: Otokrasi ve muhafazakarlığa

olan inancı; Merkeziyetçilik hakkındaki ısrarlı fikirleri; Sosyal, ekonomik ve askeri

reform siyaseti; Sıkı para politikası; Ġslam'a bir din ve bir (sosyal ve siyasi) ideoloji

olarak özel önem vermesi; Ve her alanda aĢırı ihtiyatkarlığı/ tedbirliliği. G. Çetinsaya,

a.g.m. , s.158; E.J.Zürcher, a.g.e. , s. 177. 5 Ġlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı , (ĠletiĢim Yay), Ġstanbul

2003, 16. baskı, s.89-90.

Page 5: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

842 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

I- II. ABDÜLHAMİD'İN KÜÇÜK SAİD PAŞA'YA

YÜKSELME KAPILARINI AÇMASI

Sultan II. Abdülhamit Said Bey'i daha Ģehzade iken

tanımıĢtır.6 Tahta geçtiği sırada Said Bey'in kendi ifadesiyle devlet

memuriyeti hizmeti 24. yılındaydı. PadiĢahın cülusu ile beraber Said

Bey'in de ikbal kapıları açılmıĢtır. Çünkü II. Abdülhamit Midhat

PaĢa'nın önerdiği Sadullah Bey yerine kendisini Mabeyn BaĢkatibi

olarak seçecektir.7 Bu tayinin, Abdülhamid'in kız kardeĢi Cemile

Sultan ile evli Mahmud Celalettin PaĢa'nın tavsiyesi ile gerçekleĢtiği

ileri sürülmüĢ ise de, Said PaĢa hatıralarında bu iddiayı reddetmiĢtir.

Hatta padiĢahın kendi iradesi ile bu tayini yaptığına dair örnekler

verir.8 Hangi görüĢ doğrudur? Cülustan önce II. Abdülhamid'in baĢa

geçmesinde çabaları bulunan Mahmud Celalettin PaĢa 9 Ticaret Nazırı

iken Ticaret Nezareti Meclisi Reisi olan Said Bey'in, PaĢa tarafından

6 Tahsin PaĢa bu tanıĢma hakkında Ģu bilgileri veriyor: "Sait PaĢa'nın Sultan

Hamit'e hulul etmesine vasıta olan zat damat Mahmut Celalettin PaĢa'dır. O tarihte

Mahmut Celalettin PaĢa Ticaret Nazırlığı'nda, Sait PaĢa da Sait Bey namıyla Ticaret

Nezareti Meclisi Riyaseti'nde bulunuyordu. Bu münasebetle Sait PaĢa Mahmut

Celalettin PaĢa'nın konağına devam ederdi. Mahmut Celalettin PaĢa o aralık Ģehzade

bulunan ve hemĢiresi Cemile Sultan'ın sarayına sık sık gidip gelen Abdülhamit

Efendi'ye Sait PaĢa'nın zekasından, belagatinden, kuvve-i kalemiyesinden bahsetmiĢti;

hatta Sait PaĢa Abdülhamit Efendi tarafından izhar olunan arzu üzerine

Dolmabahçe'ye ve Tarabya'daki daireye gidip daha Ģehzadeliğinde tanıĢmıĢlardı.

Sultan Hamit tahta geçince bunu hatırlayarak Sait PaĢa'yı baĢkatipliğe getirdi." Tahsin

PaĢa, Abdülhamit -Yıldız Hatıraları , Ġstanbul 1931, s.27. 7 II. Abdülhamit tarafından Sadarete gönderilen bir Muhtıra-i Humayun'da,

Sait PaĢa'nın BaĢkatip seçilmesiyle ilgili Ģu bilgiler verilmektedir: " ..BaĢkatiplik

makamına ehliyetli, namuslu bir kiĢi lüzumlu idi. Devlet adamlarından baĢkatiplik

vazifesini idare edebilecek kiĢilerin sicillerini ve yeteneklerini anlamak gerekti.

Cülusu hümayundan on gün önce, orta derecede bir vazifede bulunan doğruluğuna,

sadakatine inanılır birisine bu iĢ havale edildi. O da birtakım isimler arzetti. Bu

isimler arasında Sait PaĢa'nın da adı vardı. Sait PaĢa'nın sır saklar, Arapça, Farsça

dillerini çok iyi bilen, Fransızca'da okuduğunu anlayan ancak pratik eksikliğinden

konuĢamayacak derecede bu lisanı yeni öğrenmiĢ ise de az zamanda güzelce

söyleyebileceği, iyi ahlak sahibi olduğu, idaresini bilir bir kiĢi bulunduğu arz

olunmuĢ, bu ariza üzerine kalbi hümayun tatmin edilmiĢ olduğundan, adı geçen Sait

PaĢa'nın Cülusu Hümayun günü saraya gelmesi ferman buyurularak aynı gün

baĢkatipliğe tayin buyurulmuĢtur." Mehmet Hocaoğlu, Abdülhamit Han'ın

Muhtıraları- Belgeler , (Oymak Yay.), Ġstanbul, s.65-66,(Bu muhtıranın sonunda

Ģöyle bir not vardır: "Dosyanın arkasında kurĢun kalemle bu muhtıranın aĢağı yukarı

1312(1896) tarihinde kaleme alındığı yazılıdır." Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Yld.

Evr. No:2006, Ks. 9, Zr. No:72) 8 Said Paşa'nın Hatıratı (SPH) , c.I,Ġstanbul 1328, s.8 (Mukaddime); M.

Kemal Ġnal da aynı görüĢü teyit eden örnekler veriyor. Ġbnülemin Mahmud Kemal

Ġnal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar , Ġstanbul 1940-1953, s.998-999. 9 Nitekim Damat Mahmut Celalettin PaĢa bu gayretlerinden dolayı cülustan

sonra II. Abdülhamit tarafından Mabeyn MüĢiri olarak atanacaktır. Mahmut Celalettin

PaĢa, Mir'at-ı Hakikat , (Hazırlayan: Ġsmet Miroğlu), c.1-2-3, Ġstanbul 1983, s.164.

Page 6: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 843

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

PadiĢaha önerilmiĢ olması muhtemeldir. Ancak bunun, padiĢahın

birçok isim arasından Said Bey'i seçmesinde ne kadar etkisi olduğunu

kestirmek güçtür. Olgun yaĢtaki yeni padiĢahın gözlem ve test

döneminde önceden tanıdığı ve muktedir bir memur olduğu bilinen

Said Bey yerine tecrübesiz ve iĢ bilmez birisini böyle önemli bir

göreve getirmesi de düĢünülemez.

Said Bey'e Mabeyn BaĢkâtipliği döneminde en büyük

eleĢtiri, Babıali'nin yetkilerinin Sarayda toplanması konusunda

üstlendiği rol ile ilgilidir.10 Ġkinci eleĢtiri, PadiĢahın vehmini artırıcı

tutum ve politikalar güttüğü konusundadır.11

II. Abdülhamid'e on dört buçuk sene (1894-1909) Mabeyn

BaĢkatibi olarak hizmet etmiĢ Tahsin PaĢa, iki konuda da Said PaĢa'yı

suçlamakta ve onu sorumlu göstermektedir.12 Ancak Said PaĢa'yı çok

yakından tanıyan ve onun karakterini uzunca bir dönem izleyerek

örneklerle tahliller yapan Mahmud Kemal Ġnal ise birinci eleĢtiriye

makul sebepler göstererek katılmamakla birlikte13 , ikinci eleĢtiriye

katılmaktadır. Said PaĢa ise, Babıali'nin yetkilerinin Sarayda

toplanması konusunda, tam aksini gerçekleĢtirmeye, yani Babıali'yi

güçlendirmeye çalıĢtığını ileri sürmektedir.14 Son vak'anüvis

Abdurrahman ġeref Efendi de Said Bey'in Mabeyn BaĢkatibi iken üç

kabahatle suçlandığını belirtiyor. Bunlar; Rus savaĢında askeri iĢlerde

baĢarılı kumandanlara Yıldız'dan emir vermesi, Hükümet otoritesini

sarayda toplaması ve jurnalcilik yolunu açması konularıdır. A. ġeref

Efendi, bunlardan sadece Bab-ı ali'nin yetkilerinin Sarayda

10 Memduh PaĢa, Esvat-ı Südur , Ġzmir 1328, s.72; Tahsin PaĢa, a.g.e. , s.27,

241. 11 Tahsin PaĢa, a.g.e. , s.28. 12 Tahsin PaĢa ayrıca II. Abdülhamit'in ünlü hafiye teĢkilatının da Said PaĢa

marifetiyle kurulduğunu kesin ifadelerle iddia etmektedir: " Sait PaĢa ilk sadaretinde

bir hafiye teĢkilatı talimatnamesi kaleme alıp bunu amedi kaleminde bir zata

yazdırdığı ve iradesini alarak tatbik ettirdiği bir hakikattir. Babıali hazine-i evrakı

bunu ispat eder." Tahsin PaĢa, a.g.e. , s.27; M.K.Ġnal ve Abdurrahman ġeref bu fikre

katılmıyorlar., M. K. Ġnal, a.g.e , s.1211-1213. 13 M.K. Ġnal, a.g.e. , s. 998-999. 14 Said PaĢa BaĢkatiplik görevinde sadece bir sene 4 ay 20 gün kaldığını

belirterek, "...Babıali'nin iktidarını nez'(çekip koparma) ve Saraya nakl etmek

keyfiyetinin bana isnadı bir batıl isnad olup bu muameleler benim baĢ kitabetten

infikakımdan(ayrılmamdan) pek çok zaman sonra ibtida(baĢlama) etmiĢ ve sonraları

derece-i tekamüle getirilmiĢtir." diyor. Bu tür iddiaları "....kısmen sevk-i gayz

(kırgınlık, dargınlık) ve infial (gücenme) ile ve kısmen def-i mesuliyet kasdıyla tertip

ve Ģayia olunup bu defa yeniden efvah-ı nasa (halkıın diline) düĢürülmesi muvafık-ı

hal görülen bir dava-yı fasidedir." Ģeklinde değerlendirmektedir. SPH , c.I, s.12-17.

Page 7: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

844 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

toplanmasında Said PaĢa'ya yöneltilen suçlamanın doğruluğunu kabul

etmekte, diğer konulardaki suçlamalara katılmamaktadır. 15

Aslında Said Bey bir bendegândır. PadiĢah ne emrederse

onu layıkıyla yerine getirmek zorundadır. Yoksa o makamda kalamaz.

Hal böyleyken bu konuda II. Abdülhamid gibi kendi doğrularını kendi

uygulayan bir padiĢahı doğrudan etkisi altına alabilmesi biraz zor

görünmektedir. Ancak PadiĢahın esasen doğuĢtan varolan vehim ve

vesvesesini artırmada etkilediği açıktır. Çünkü bütün kaynaklar aynı

duyguların ve ruh halinin fazlasıyla Said PaĢa'da da var olduğunda

birleĢmektedirler. Dolayısıyla Said PaĢa PadiĢahın vehim ve

korkularını körükleyerek, dolaylı bir Ģekilde devlet yönetiminin

Sarayda toplanmasına katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Diğer

konulardaki suçlamaların doğruluğunu kabul etmek ise zor

görünmektedir.16

II. Abdülhamit'in saltanatı döneminde Tanzimat'ın getirdiği

modernite devam etmiĢ midir? Veya bu yenileĢme hareketleri koyu bir

istibdat idaresiyle kesintiye mi uğramıĢtır? Bu soruların cevapları

günümüzde yapılan araĢtırmalarda varılan sonuçlarla giderek netlik

kazanmaya baĢlamıĢtır. Bazı yazarlar bu dönemi gerici istibdadın ve

reformların doruğu olarak ele alırlarken17

, bazıları da "II. Abdülhamit

devrinin" resmi söylemlerde belirtildiği gibi "despotluk" devri

olmadığını söylemektedirler.18 Aslında Tanzimat'ın getirdiği yasama

15 Abdurrahman ġeref Efendi , Tarih Musahabeleri , ( Kültür ve Turizm Bak.

Yay.), Ankara 1985, s.287-289. 16 Rus savaĢında Sarayda tecrübeli kumandanlardan oluĢan bir Harp Divanı

oluĢturulmuĢtu. Bunların aldığı kararların PadiĢah onayından sonra Mabeyn BaĢkatibi

tarafından cepheye bildirilmesi usulü kabul edilmiĢti. A.ġ.Efendi, a.g.e. , s.287.

Jurnaller konusunda kendi de çok madur olmuĢtur ve Ģikayetçidir. A. ġeref Efendi,

Yıldız evrakı arasında kendi imzasıyla jurnale benzer bir kağıda rastlamadığını

belirtiyor. A. ġ. Efendi, a.g.e. , s.289. 17 Bunlardan biri Erik Jan Zürcher'dir: "..19. yüzyıl Avrupalısı onu... özellikle

hükümdarlığının sonuna doğru kan dökücü ve gerici bir tiran olarak

görüyorlardı.....Jön Türklerin mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihçileri de onu bir

gerici olarak görmektedirler... 1960'lardan bu yana ise Türkiye'nin modern tarihçileri,

onun saltanat döneminin Tanzimat'ın bir devamını hatta doruğunu simgelediğini ve

Ġmparatorluğa ve halka getirmiĢ olduğu yararlarını vurgulayan farklı bir tablo

çizmektedirler. Her iki görüĢ de doğrudur, ancak ikisi de iĢin sadece bir yönünü

anlatmaktadır." E. J. Zürcher, a.g.e. , s.117. 18 ġerif Mardin bu görüĢtedir ve bu devir hakkında Ģu değerlendirmeyi

yapmaktadır: ".. Modernite ile geleneksellik öğelerini kendi içinde birleĢtiren, kendi

içinden çeliĢkili ve bu çeliĢkiye sonunda yenik düĢen bir devirdir. Bu karmaĢık

yumağı tam olarak çözebilmenin daha eĢiğinde bile değiliz. Ancak buraya bir

baĢlangıç noktası koyabilirsek, o da II. Abdülhamit devrinde Tanzimat

reformcularının düzenleyici-rasyonelleĢtirici vurgunun devam etmiĢ olmasıdır." ġerif

Mardin, "Yeni Osmanlı DüĢüncesi", Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce (Tanzimat

ve Meşrutiyet'in Birikimi) , c.1 (ĠletiĢim Yay.), , Ġstanbul 2003, 5. baskı, s. 51,.

Page 8: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 845

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

ve idare ile ilgili düzenlemeler, II. Abdülhamit döneminde çok sayıda

kanun ve yönetmelik çıkarılarak, Osmanlı sisteminin modernleĢme

çalıĢmaları yavaĢ yavaĢ tamamlanmıĢtır. Sait PaĢa'nın da ilk

sadaretine denk gelen 1879 yılında PadiĢahın geliĢtirdiği ve nazırlara

bildirdiği bir program dahilinde Osmanlı devlet sisteminin -askeriye,

merkezi idare, vilayetler, mahkemeler, maliye, ekonomi, kamu

hizmetleri, eğitim, güzel sanatlar ve idare- modernleĢtirilmesi, ĢaĢırtıcı

bir Ģekilde saltanatının sonuna kadar sürdürülmüĢtür.19 Bugün birçok

yerli ve yabancı akademisyen II. Abdühamit otokrasisine hafiye

teĢkilatı, jurnaller, sıkı takip, sürgünler ve sansür gibi konularda

eleĢtiriler getirmekle birlikte, iç yapısal düzenlemeler, mali disiplin,

ekonomik canlanma, demiryollarının artırılması, dıĢ politikada

dengeleri maharetle uygulama, halkın Halifelik çevresinde

bilinçlendirilmesi, laik okullaĢma hamleleri açılarından modernleĢme

sürecinin en azından sürdürüldüğü konusunda baĢarılı bulmaktadırlar. 20

Bu çalıĢmada Sait PaĢa'nın II. Abdülhamit dönemindeki

modernleĢme sürecine katkıları olmuĢ mudur? Eğer olmuĢsa ne

kadardır? Bu konular ele alınıp incelenmiĢtir. Sait PaĢa'da çeĢitli

konularda raporlar hazırlama ve yeni fikirler üretme alıĢkanlığı

Osmanlı bürokrasisinde daha küçük bir memur iken baĢlamıĢtır. Bu

alıĢkanlık sonraları, gerek sadaret makamında iken, gerekse

azledildikten sonraki dönemlerinde hastalık derecesinde bir aĢka

dönüĢmüĢtür. Bıkıp usanmadan özel veya devlet iĢleriyle ilgili sürekli

layihalar, arizalar ve muhtıralar kaleme almıĢ gerekli yerlere

sunmuĢtur. DüĢüncelerini yazıya döküp ifade etmeyi çok sevdiği

açıkça görülmektedir.21

Devlet memurluğu görevine 1853 (Hicri/H. 1270) yılında

Erzurum Vilayeti tahrirat katibi olarak baĢlayan Said PaĢa 1858/1859

(H. 1275) yılında Ġstanbul'a geldi. Bundan sonraki memuriyetleri (kısa

bir süre Hüdavendigar valiliği hariç) sürekli yükselerek baĢkentte

19 Stanford J. Shaw- Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern

Türkiye , c. 2, (e Yay.), Ġstanbul 2000, 3. baskı, s. 273. 20 Bu konuda birçok akademisyenin görüĢleri bir kitapta toplanıp

yayınlanmıĢtır. Bir çoğu tarih ve diğer sosyal bilimlerde uzman olan akademisyenler

Ģunlardır: Abdülkadir Özcan, Ahmet Akgündüz, A. Yüksel Özemre, Ahmet

Davutoğlu, DurmuĢ Hocaoğlu, Ekmeleddin Ġhsanoğlu, Freed A.Reed, Ġbrahim Abu-

Rabi, Ġlber Ortaylı, Kemal H. Karpat, Mehmet Altan, Mehmet ĠpĢirli, Mete Tunçay,

Mim Kemal Öke, Murat Özyüksel, Mustafa Erdoğan, Nevzat YalçıntaĢ, Niyazi

Öktem, Orhan Koloğlu, Sabahattin Zaim, Sina AkĢin, Stanford J. Shaw, ToktamıĢ

AteĢ., 21. Yüzyılda Sultan Abdülhamid'e Bakış , (Hazırlayan: Mehmet Tosun),

Ġstanbul 2003. 21 Said PaĢa Hatıralarının I. cildinin sonuna "vesaik" baĢlığıyla koyduğu 74

belgenin çoğu onun kaleme aldığı resmi yazılardır. SPH , c.I, s. 368-608.

Page 9: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

846 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

geçecektir.22 Hatıralarında belirttiğine göre; Mabeyn BaĢkatibi iken,

"Hukuk-ı esasiye ve hukuk-ı idare kanunlarının tanzim ve teĢyidini

(sağlamlaĢtırma) ve terbiye-i umumiyenin teshil-i intiĢarını

(yaygınlaĢtırıp kolaylaĢtırılmasını) ihtar ve tervic (itibarını artırıp

yaptırma)" ettiğini ve yabancı devletlerin kanunlarından tercümeler

yaptığını öğreniyoruz.23 Yine bu görevde iken, Mülkiye Mektebi'nin

kurulması lüzumu üzerine bu mektebin nizamnamesi ile ülkedeki eski

medreselerin düzene sokulması için yeni bir nizamname layihasını

yazdığını söylüyor. Hüdavendigar (Bursa) valiliği sırasında bu

vilayetin "umur-ı adliye, maliye, zaptiye ve nafıada görülen"

eksikliklerinde reformlar yaptığını, o zaman "adliyece ve türlü

tanzimat ve ıslahata lüzum göstermiĢ" konuları, Adliye Nazırı

olduğunda tam olarak uygulamaya soktuğunu belirtiyor.24

23 Aralık 1876'da Kanun-ı esasi'nin ilanından sonra 8 Mart

1877'de vezir rütbesine yükseltilen ve paĢa unvanını alan Said PaĢa 28

Ağustos'ta Ayan azası olarak atandı. Ġlk sadaretine kadar kısa

aralıklarla ve sırasıyla Hazine-i hassa, Dahiliye, tekrar Hazine-i hassa

Nazırlıklarında bulundu. 18 Nisan 1878'de Ayan reisliğine getirildi.

Ali Suavi olayı dolayısıyla atandığı Ankara valiliği görevi, ricası

kabul edilerek Hüdavendigar (Bursa) valiliğine değiĢtirildi.6 ay kadar

bu görevde bulunduktan sonra Ġstanbul'a dönüĢüne izin verildi ve 28

Kasım 1878'de üçüncü kez Hazine-i hassa ve ardından Adliye Nazırı

oldu (4 Aralık 1878). Bu son nezaretinde birçok hukuki yenilikler

22 Sait PaĢa'nın, 1 Eylül 1876'da II. Abdülhamit'in cülusuyla getirildiği

Mabeyn BaĢkatipliği'ne kadarki memuriyetleri Ģöyledir: Anadolu Ordusu tahrirat

kalemi 1856/1857 (H.1273) ; Ordu fevkalade hey'eti ile Ġstabul'a nakledildi 1858/1859

(H.1275); Ġstanbul'da meclis-i vala hulefalığına nakledildi ve 1861/1862 (H.1278)'de

Adalar bölgesini içeren 7. belediye dairesi reisliğine ek görevle atandı. 1862/1863

(H.1279)'de Rumeli teftiĢ hey'eti baĢkatibi sıfatıyla, Rumeli vilayetlerini dolaĢtı. Bu

görevi sırasında muhakeme hey'eti reisliği de yaparak, bir çok yüksek bürokratı

muhakeme etti.DönüĢünde meclis-i vala baĢkatipliğine yükseldi. Eylül 1867

(Cemaziyelevvel 1284)'de Matbaa-i amire müdürü oldu. Buna devletin resmi gazetesi

Takvim-i vekayi'in müdürlüğü de eklendi. Temmuz/Ağustos 1868 (H.Rebiülahır 1285

)'te yeni kurulan ġura-yı devlet daire muavinliğine getirildi. 1871 (H.1288)'de Divan-ı

ahkam-ı adliye muhakemat dairesi baĢkatibi oldu. Said Bey 6 Ocak 1874(H. 17

Zilkade 1290) 'de Ticaret Nezareti mektupçuluğuna atandı. 25 Mart 1874 (H.6 Safer

1291)'de Sadaret mektupçuluğuna terfi ettiği halde, 21 Ekim 1875(H.21 Ramazan

1292)'de Maarif Nezareti mektupçuluğuna nakledildi, kısa süre sonra da 18 Aralık

1875(H. 20 Zilkade 1292)'de Meclis-i ticaret ve ziraat azalığına atandı. Ercümend

Kuran, "Küçük Said PaĢa", İslam Ansiklopedisi (İA) , c.X, Ġstanbul 1967, s.82-83. 23 Said Bey , o sırada Mithat PaĢa baĢkanlığında oluĢturulan Kanun-ı esasi

tahrir hey'etine Fransız Anayasasından mülhem bir layiha sunmuĢtur. Layihanın tam

metni için bk. Ahmed Mithat, Üss-i İnkılap , Ġstanbul 1294/1295, c.II, s. 333v.d.

Ayrıca bu hey'etin hazırlayıp tasdik için arzolunan Kanun-ı esasi metninin

incelenmesinde PadiĢaha özel müĢavirlik yapmıĢtır. E. Kuran, İA , s. 83. 24 SPH , c.I, s.20-21.

Page 10: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 847

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

gerçekleĢtirdi. Hatıralarında bu konuda neler yaptığını Ģöyle belirtiyor:

Hukuk ve ceza muhakemeleri usulü ile mahkemelerin teĢkilatına ait

düzenlemeler, icra memurlarına, mübaĢirlere, mukavelat (sözleĢmeler)

muharrirlerine, adli vergiler, hapishaneler ile ilgili Adliye Nezareti'nin

görevleri ve teĢkilatına dair nizamnameler tanzimi, nezarette

müdürlükler, Osmanlı Nizamiye mahkemelerinde Müdde-i umumilik

(savcılık), "merkezde ve vilayetlerde adliye müfettiĢlikleri,

mahkemelerde icra memuriyetleri teĢkili, mukavelat muharrirliklerinin

fiilen teĢkilatı, mahkemelerde hey'et-i ithamiyye tesisi" hep bu

dönemde gerçekleĢtirilmiĢtir. Ayrıca yabancılarla Osmanlı

vatandaĢları arasındaki "davalara mahsus ve ecnebileri bir mevki-i

mümtazla bulundurmaya alet olan hariciyye kitabeti" kaldırılarak bu

görevler mahkemelere verilmiĢ, Mezahib (mezhepler) idaresi Hariciye

Nezareti'nden alınarak Adliye Nezaretine bağlanmıĢ ve mahkemelere

arz-ı hal (dilekçe) verilmesi izni verilmiĢtir. Yabancıların

müdahalelerini ve imtiyazlarını ortadan kaldırıp, yargının

bağımsızlığını sağlamak için idare ile mahkemelerin kuvvetlerinin

birbirinden ayrılmasına iliĢkin düzenleme ve emirleri bizzat

kendisinin yazdığını belirten Said PaĢa, bu konuda yabancı

devletlerden gelen itirazları birinci baĢ vekaletinde bertaraf ettiğini

söylüyor.Yine bu dönemde nizami mahkemeler gibi Ģer'i

mahkemelerde de istinaf ve temyiz usulü getirilmiĢtir.25

Adliye teĢkilatında yapılan bu idari ve hukuki

düzenlemelerin en önemli amaçlarından biri, Osmanlı adliyesi

hakkında yabancı eleĢtirilere cevap vermek ve böylece,

kapitülasyonlarla tanınmıĢ olan yabancı adli imtiyazların

kaldırılmasını veya sınırlanmasını sağlamak idi. Bu konuda baĢarı

sağlanamadı. Çünkü ilamların icrası ve hukuk mahkemeleri usulü

hakkındaki kanunlar yabancı elçiliklerce tanınmadı ve bunun sonucu

olarak, karma hukuk davalarında hiçbir zaman fiilen uygulanamadı.

Yabancı cemaatlerin "haricez memleket" imtiyazları sıkıca yerleĢmiĢ

olarak kaldı ve yargı hakkı sadece Osmanlı uyruklarını ilgilendiren

davalarla sınırlanmıĢ olan Osmanlı adliyesi de yabancı gözlem ve

eleĢtirilerle rahatsız edilmedi.26

25 SPH , c.I, s.22-23; E. Kuran, İA , s. 83. 26 Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu ,( TTK Yay.) Ankara 1984,

2. baskı, s.181.

Page 11: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

848 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

II- KÜÇÜK SAİD PAŞA'NIN SADRAZAMLIKLARI

DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞEN REFORMLER:

A-I. Başvekaleti Dönemi:(18 Ekim 1879- 9 Haziran 1880)

1-Mali Konularda Alınan Tedbirler ve Yapılan

Düzenlemeler

Osmanlı Devleti, yukarda belirttiğimiz üzere 1875 yılına

gelindiğinde dıĢ borçlarının faizini bile ödeyemeyecek duruma gelip,

mali iflasını ilan etmiĢti. II. Abdülhamid Meclisi feshettikten sonra

planladığı mali politikasını geliĢtirmek için serbest kaldı. PadiĢah

kendi geliĢtirdiği içinde çok önem verdiği mali konularında bulunduğu

Osmanlı sisteminin hemen tamamını kapsayan programını 1879 yılı

baĢlarından itibaren uygulamaya sokmuĢtur. Said PaĢa'nın 7 ay 20 gün

süren bu ilk sadrazamlığı döneminde devlet bütçesini denkleĢtirmeye

ve hazine açığını kapatmaya çalıĢmıĢ, merkezi bir mali denetim için

bir dizi yeni düzenlemeler yapılmıĢtır. Ġlk olarak tasarruf tedbirleri

alınmıĢ ve memur maaĢlarının azaltılması uygulamasına gidilmiĢtir.

BaĢta Said PaĢa kendi maaĢını 90.000 kuruĢtan 25.000 kuruĢa

indirmiĢtir . 27

1879 tarihli mali reform programının ilk hedefi Maliye

Nezareti'nin iç teĢkilat tüzüğünün hazırlanmasıydı. Daha önce baĢka

daire memurları, özellikle valiler ve belediye baĢkanları ile Dahiliye

Nezareti gibi dairelerdeki memurlar tarafından yürütülen mali iĢler

Maliye Nezareti'ne devredildi. Abdülhamid bunların çalıĢma alanlarını

birleĢtirmek için Maliye Nezareti'nde bir Tahsilat-ı Umumiye Ġdaresi

kurulmasını, her vilayette de bir Tahsilat Müdürü ve her sancakta da

bir Tahsilat Müdür Muavini tayin edilmesini teklif etti. PadiĢahın bu

isteği 11 Kasım 1879'da çıkartılan Tahsil-i Emval Nizamnamesi ile

yerine getirildi. Devletin mali operasyonlarını ve muhasebe düzenini

merkezileĢtirmek ve çeĢitli Nezaretlerin kendi mali ve muhasebe

düzenlerini geliĢtirmelerini önlemek için Maliye Nezareti'nde bütün

nezaretlerin mali operasyonlarını ve bütçe çalıĢmalarını koordine

edecek ve bunu Vükela Hey'eti önüne çıkarılmadan önce yıllık bir

bütçe halinde düzenleyecek olan bir Mali Reform Komisyonu

kuruldu. Yine PadiĢah tarafından Devlet Muhasebe Ġdaresi'nin

kurulmasına hazırlık olmak üzere ve bunu idare edecek bir muhasebe

teĢkilatının kurulması için Maliye Nezareti dıĢında bir Divan-ı

Muhasebat kuruldu ( 18 Kasım 1879). Bu yeni müessesenin görevi

Maliye de içlerinde olmak üzere bütün nezaretlerin mali

27 E. Kuran, İA , s.83. Said PaĢa'nın mali alandaki reformları ve eleĢtiriler için

bk.Tahsin PaĢa, a.g.e. , s. 183-184.

Page 12: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 849

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

operasyonlarını denetlemekti. Böylece ilk defa nezaretler ve daireler

gerçek bir merkezi maliye denetimine giriyordu .28

Ayrıca bu yılın baĢında Maliye Nezareti ve Divan-ı

Muhasebat'ın çeĢitli dairelerinin çalıĢmalarını koordine etmek ve özel

sektörden mali uzmanların fikirlerini alabilmek için bir Hey'et-i

MüĢavere-i Maliye kurulmuĢtur (3 ġubat 1879).29

Said PaĢa bu birinci sadaretinden, Ġngiliz Sefiri Lord

GoĢn'un kendisine tavsiye ettiği reformla ilgili olarak PadiĢah'a

sunduğu layiha yüzünden azledildiğini söylüyorsa da30, Meclis-i

Vükela'da PadiĢah'ın hal'inin görüĢüldüğüne dair Saray'a verilen bir

jurnalin bu azle sebep olduğu ileri sürülmektedir.31

B- II. Başvekaleti (12 Eylül 1880- 2 Mayıs 1882) ve III.

Başvekaleti

( 11 Temmuz 1882- 30 Kasım 1882) Dönemleri

1-Düyun-ı Umumiye Antlaşması ve Reji İdaresi'nin

Kurulması:

Osmanlı Devleti'nin 1875'li yıllardan sonra dıĢ borç

faizlerini bile ödemede güçlük çektiğini biliyoruz. 1879 yılına

gelindiğinde alacaklı devletlerle bir anlaĢma sağlanır. 22 Kasım 1879

tarihinde ilan edilen ferman bu konudaki ilk fermandır. 1882 yılına

kadar dıĢ borçlarla ilgili bir dizi daha ferman ilan edildi.32

Said PaĢa da PadiĢaha sunduğu 1880 tarihli uzun

layihasında kendi deyimiyle "Devlet-i Aliyelerinin mesele-i esasiye-i

hayatiyesi...mesele-i maliye"33 diyerek dile getirdiği bu konudaki

görüĢlerini açıklar. Daha çok istikraz yapılmasına karĢı değildir, ancak

bunu bazı Ģartlara bağlar; vadelerin insaflı olması, Osmanlı haklarının

ihlal edilmemesi ve alınan paranın bütçe açığını kapatmaya değil de

sermayenin geliĢtirilmesine harcanması gibi. Said PaĢa asıl yapılması

gerekenleri sıralar, buna göre; para değerini rasyonelleĢtirerek uygun

yıllık bütçe ve muvazenelerin yayınlanması, adil ve verimli bir vergi

sisteminin kabulü ve devletin mali iĢlemleri için uygun bir muhasebe

sisteminin getirilmesi gerekmektedir.Asıl çözüm mali reorganizasyon

ve reformdur. Böylece tarım, sanayi ve ticaretin geliĢmesi ve

28 S. Shaw-E.K.Shaw, a.g.e. , c.II, s. 276-277. 29 S. Shaw-E.K.Shaw, a.g.e. , c.II, s.277. 30 SPH , c.I, s.41-42. 31 E. Kuran, İA , s. 83. 32 SPH , c.I,s. 43-46. 33 SPH , c.I, s. 433.

Page 13: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

850 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

ulaĢtırmanın yayılması için süratle gerekli olan bayındırlık iĢleri de

mümkün olacaktır.34

20 Aralık 1881 (28 Muharrem 1299)'de dıĢ borçların

miktarını, ödeme imkanlarını, alacaklıların temsilcileri ile yapılan

görüĢmeler sonunda tespit eden Said PaĢa, Düyun-ı Umumiye ( Genel

Borçlar) Ġdaresi'ni kurdu. Böylece 1876 Eylülünde 254.292.000

Sterlin tutarındaki dıĢ borçlar 106.437.237 Sterline indirildi.35

Bu idare Maliye Nezareti dıĢında bir komisyonca idare

ediliyordu. Komisyonda Ġngiltere, Hollanda, Fransa, Almanya, Ġtalya,

Avusturya-Macaristan ve Osmanlı Devletlerinden birer üye ile, Galata

bankerlerinin bir temsilcisi bulunuyordu. Bu üyeler 5 yıl süreyle

seçiliyorlardı. Komisyon üyelerinin yardımcı uzman personeli 5.000

kiĢilik olup, bunun % 2'si yabancı, geri kalanı da Osmanlı vatandaĢı

idi. Osmanlı teb'asından olanların da içinde hristiyan olanların oranı %

7'yi geçmeyecekti. Bu idare sadece dıĢ borçların ödenmesi değil,

bunun yanında Rus tazminatının ve devletin eski tımar ve mukataa

borçlarının da ödenmesi amacıyla kurulmuĢtu. Daha önce Rüsum

Dairesi'nin topladığı vergiler içinde olan tuz, tütün, ispirto resimleri,

ipek aĢarı, gelir vergisiyle sağlanacak yeni gelirler ve yeni konulan

Ġmtiyaz Hakkı Vergisi bu komisyonca idare edilip toplanacaktı. Doğu

Rumeli, Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan ve Karadağ borç ödemesi

olarak paylarına düĢen miktarı doğrudan doğruya Düyun-ı Umumiye

Komisyonu'na ödeyeceklerdi.36

Düyun-ı Umumiye adeta devlet içinde devlet idi. Bu durum

devletin mali bağımsızlığı ile bağdaĢmazdı ama baĢka da çare

kalmamıĢtı. Bu yolla sık sık görülen dıĢ baskı ve müdahaleler

önlenmiĢ, bir ölçüde siyasi bağımsızlık da korunmuĢtur. Bir baĢka

kazancı da dıĢ borçların toplamının yarıdan aza inmesidir. Ayrıca yeni

borçlanmaların bu idarenin garantisi altında yapılması ve

Abdülhamid'in tasarruf yanında faizlerin zamanında ödenmesine özen

göstermesi devletin mali itibarını yükseltmiĢtir.37

Düyun-ı Umumiye Ġdaresi'nin baĢkanlığını Osmanlı

Devleti'nden en çok alacağı olan Ġngiltere ve Fransa nöbetleĢe

yürütmüĢlerdir. Düyun-ı Umumiye Komisyonu 1883'te tütün tekelini

34 SPH , c.I, s.434. 35 E.Kuran, İA , s.83. 36 S.J.Shaw- E.K.Shaw, a.g.e. , c.II, s.276. 37 Mufassal Osmanlı Tarihi , c. VI, (Güven Yay.), Ġstanbul 1972, s.3347;

Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi , (TTK Yay.),c.VIII, Ankara 1983, 2. baskı, s.

432.

Page 14: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 851

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

özel bir Alman-Fransız reji Ģirketine verdi. ġirket komisyona her yıl

75 milyon kuruĢ ödeyecekti.38

II. Abdülhamid döneminde Said PaĢa'nın giriĢimleriyle

yürürlüğe sokulan mali program sonrası devletin en önemli mali

sorunu olan dıĢ borçlara bir çözüm getiren Düyun-ı Umumiye

uygulamaları ile beklenen sonuç elde edilebilmiĢ midir? Aslında

devlet gelirlerinin borçlara ayrılan yüzdesine baktığımızda uzun

vadede istenen hedeflere ulaĢılamadığını görüyoruz. Mesela 1881-

1882 bütçesinde bu oran % 28.83'ten, 1906-1907 bütçesinde %

31.16'ya yükselmiĢtir. ġüphesiz bu durum 1875'teki durumdan daha

iyiydi. Her Ģeye rağmen bu dönemde bütçeyi dengeleyebilmek için

borç almaktan baĢka iĢler de baĢarılmıĢtır. Bunlar arasında

Ġmparatorluğun vergi temelini geniĢletebilmek için ekonomik

geliĢmenin özendirilmesini ve Duyun-ı Umumiye Komisyonu'nun

yardımıyla pek çok Avrupalı sanayici, banker ve tüccarın, hızla

ekonomik canlanmaya katkı getirecek alanlara ilgi duymasının

sağlanmasını sayabiliriz.39

2-Said Paşa'nın Rusya'ya Ödenecek Savaş Tazminatını

Makul Ödeme Planına Kavuşturma Gayretleri

1877-1878 Osmanlı-Rus SavaĢı sonunda Osmanlı

Devleti'nin Rusya'ya ödemek zorunda kaldığı tazminat 340 milyon

Osmanlı lirasına yakındı. Üçte biri indirilerek ödemede faiz Ģartıyla bu

para taksitlere bağlanmıĢtı. Ġstanbul'daki Rus sefirinin, Abdülhamid'in

yakınlarından Ragıp Bey ile imzaladığı sözleĢmeyi Said PaĢa

tanımamıĢtı. "Bu sözleĢme uygulansaydı Anadolu'daki beĢ vilayetin

gelirinin tamamını tazminat olarak Rusya'ya vermemiz gerekirdi"

diyen Said PaĢa , bu durumda bu beĢ vilayette asker ve memurun

maaĢının dahi ödenemeyeceğini söylemektedir. Rus sefiri ayrıca

Bulgaristan gelirlerinin bir kısmı ile, Düyun-ı Umumiye'ye

kendilerinin de alınması konularında ısrar etmiĢtir. Hatta Bab-ı ali'nin

Rus isteklerini kabul etmemesi üzerine, Rus Çarı Petersburg sefiri

ġakir PaĢa'ya bu konuda dert yanmıĢtır.

Said PaĢa, Rusya Bab-ı ali tarafından teklif edilen

değiĢiklikleri kabul etmezse, meseleyi Berlin AntlaĢması'nı imzalayan

devletlere götüreceğini söyleyerek direndi. Uzun tartıĢma ve

görüĢmelerden sonra mesele vilayetler üzerindeki havaleleri

38 S.J. Shaw- E.K. Shaw, a.g.e. , c.II, s.286. 39 1886-1908 arasında 19 tane yeni borç antlaĢması yapılmıĢ, sağlanan 12

milyar kuruĢluk yabancı paranın iskonta edildiği için devletin kasasına ancak 10. 8

milyar kuruĢ girmiĢtir. S.J. Shaw- E.K. Shaw, a.g.e. , c.II, s.279.

Page 15: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

852 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

kaldırmak, borçları faizsiz takside bağlamak Ģeklinde nispeten

Osmanlı Devleti lehine sonuçlandı (Mart- Nisan 1882).40

3-İstanbul Ticaret Odası'nın Kurulması ve Polis

Teşkilatı'nda Reform

Said PaĢa'nın olumlu icraatı arasında, Osmanlı tüccarlarının

meslek haklarını korumak amacıyla, 14 Ocak 1882 tarihinde

"Dersaadet Ticaret Odası"nı kurması da sayılabilir. Ayrıca Polis

TeĢkilatı'nın ıslahı konusunda da, Ģehirlerde ilk defa Serkomiserlik ve

Komiserlikler kurulmuĢtur.41

C- IV. Sadareti Dönemi: ( 2 Aralık 1882- 25 Eylül 1885)

1-Mülki Alanda Yapılan Reformlar

Osmanlı Devleti'nin mülki idare sisteminin son yüzyılda

oldukça karıĢık olduğu ve sistemin tartıĢıldığı bilinmektedir. Said PaĢa

bunun için bir vilayetler nizamnamesi hazırlanmıĢtır. Buna göre bir

ülkenin yönetimi için iki yol vardır. Biri ülkeyi merkezden öğrenmek,

diğeri de merkeze fazla bağlı kalmamaktır. Said PaĢa bu konuda

merkezi bir yönetime karĢı olduğunu, bundan dolayı valilere tam yetki

verilmesini istemiĢtir. Ayrıca nizamnamede nahiyeler teĢkilatından da

söz edilmiĢti. PadiĢah: "Nahiye ne demektir?"diye sorar. Fransızca

karĢılığının "commune" olması, PadiĢah'a Fransız Ġhtilali'ndeki Paris

Komünü'nü hatırlattığı için yasaklamıĢtır. "Nahiye" yerine "Karye"

kelimesi konulmasına rağmen "Vilayetler Nizamnamesi" her seferinde

PadiĢah tarafından "komisyonda incelensin" denilerek geri

çevrilmiĢtir.42

Sultan II. Abdülhamid merkeziyetçi bir mülki idareyi

uygulamıĢ, Mülkiye Mektebi mezunlarını vali olarak seçmeye özen

göstermiĢtir. Said PaĢa'nın ifadesine göre; PadiĢah yabancı elçilerin

tavsiye ettiği vali ve mutasarrıfları da zaman zaman kabul etmek

zorunda kalmıĢtır. Böylece mülki idare üzerinde bazı hallerde

yabancıların denetimi görülmüĢtür. 43

Said PaĢa, aĢağıda ayrıntılı bilgi vereceğimiz 1880 tarihli

PadiĢaha sunduğu bir layihada, toplumda büyük bir ahlak çöküntüsü

olduğunu, bunun devlet memurlarına da sirayet ettiğini, bunun da

giderek devletin felaket ve dağılmasına sebep olabileceğini

söylemektedir. Ona göre ahlakı bozan baĢlıca Ģeyler; bozgunculuk,

rüĢvet, yalan ve vatan sevgisi (hubb-u vatan) yokluğudur. Teselli

40 SPH , c.I, s.47. 41 E. Kuran, İA , s.83. 42 SPH , c.I, s.208. 43 SPH , c.I, s. 399.

Page 16: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 853

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

olunacak tek konu ise, bu bozulmanın henüz üst tabakalardan, alt

tabakalardaki halka bulaĢmamıĢ olmasıdır. Said PaĢa bu hastalığın

kaynağının kurutulması ve devlet memurlarının rüĢvet almalarının da

Ģiddetle önlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca iyi hareketlere

özendirici tedbirleri öngörmektedir.44

2-Tekaüt (Emekli) Sandığı'nın Kurulması

Said PaĢa bu sadaretinde, mülki alanda memurların "Terfi

ve Tekaüt Kararnamesi"ni çıkarmıĢtır.45

Bu konuda ilk önce 1879'da düzenlenen kararname birkaç

kez düzeltilerek son Ģeklini 1883'de almıĢtır. Kararname, memuriyete

giriĢ prensiplerini, memurların disiplin hükümlerini, terfilerini ve

emeklilik iĢlerini düzenlemektedir. Memuriyete girmek için diploma

veya buna denk bir bilginin imtihanla ispat edilmesi Ģart koĢulmuĢtur.

Mülkiye Mektebi'nden mezun olanlardan baĢka, devlet hizmetine

girmek isteyenler mesleğin en alt kademesinden baĢlamakla

yükümlüdürler. Memuriyette bir üst kademeye çıkabilme Ģartı ise,

bulunulan memuriyette en az iki yıl çalıĢmıĢ olmak idi. Memurlar

bulundukları dairenin iç yönetmeliğine kesinlikle uyacaklardı.

Memuriyetten azl edilmeleri Kanun-ı Esasi'de belirtilmiĢ olan ana

prensiplere göredir. Memurlar hangi meslekten olurlarsa olsunlar,

emeklilik hakkına sahiptirler. Emekliye ayrıldıklarında, bu amaçla

kurulmuĢ olan sandıktan emeklilik maaĢı verilmesi esası da bahsi

geçen kararname ile kabul edilmiĢtir.46

3-Eğitim Öğretim Alanında Yapılan Reformlar

Son iki yüz yılda Türkiye'de görülen BatılılaĢma

hareketlerinin, Atatürk inkılaplarıyla baĢarıya ulaĢtığı bir gerçektir.

Türk aydınları, Atatürk'ün ortaya koyduğu Türk Ġnkılabı'na zemin

hazırlayan düĢünce ve icraatları, Nizam-ı Cedit, II. Mahmut, Tanzimat

ve MeĢrutiyet hareketleri sonucu sayarlar. Bu görüĢ yanlıĢ olmamakla

beraber, her bakımdan gerilik olarak iddia edilegelmiĢ olan II.

Abdülhamid'in 30 yıllık saltanatı sırasında yapılanların da bu

geliĢmede payı olduğu bugün akademik çevrelerde giderek kabul

görmeye baĢlamıĢtır. Özellikle II. Abdülhamid devri devlet

adamlarından Said PaĢa'nın bu hamlede payı büyüktür. 47

44 SPH , c.I, s.424. 45 E. Kuran, İA , c.X, s.84. 46 E.Z. Karal, a.g.e. , c. VIII, s.336. 47 Ercümend Kuran, " Bugünkü Türkiye'nin Kurucularından Küçük Said

PaĢa", Türk Kültürü Dergisi , c.V, sayı:56, Ankara Haziran 1967, s.570 ; Bayram

Kodaman, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi , (TTK Yay.) Ankara 1991,2. baskı,

s.165.

Page 17: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

854 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

Hatta bazı yazarlara göre, Abdülhamid zamanında açılan

batı tipindeki bu okullardan yetiĢen aydınlar Türkiye Cumhuriyeti'nin

kurucusu olmuĢlardır.48

II. Abdülhamid devrini bir cehalet devri sayanlar bile, onun

Maarif konusunda tahrik ve teĢvik edildiğini ve pek çok okul açtığını

yani bu konuda bir hamle olduğunu kabul etmektedirler.49

Bu konuda kısa bir değerlendirme yapacak olursak; bu

devirde II. Abdülhamid hem cahilliği istemesi, hem de batı tipi

okulların açılmasını destekleyip teĢvik etmesi bir çeliĢkidir. Bizce

eğitim dahil pek çok konuda devamlı layihalar isteyerek ve Said PaĢa

gibi bir reformcuyu defalarca sadaret makamına getirerek, fikirlerini

büyük ölçüde gerçekleĢtirme imkanı ve zemini hazırlayan

Abdülhamid devrini birçok hatalar ve istibdata rağmen bütünüyle

karalamak hata olur. Özellikle eğitim konusunda büyük hamleler

yapılmıĢ ise, bunda yönetimin baĢı durumundaki PadiĢahın da katkısı

inkar edilemez .50

Bir diğer yaklaĢım, Said PaĢa'nın yapılmak istenilen

reformları Abdülhamid'in engellediğini söylediği hatıratının tenkidinin

yapılması meselesidir. Ayrı bir bildiri konusu hacmindeki bu

meselede iki noktayı belirtmekle yetineceğiz. Bunlardan birincisi,

Said PaĢa'nın hatıralarını II. MeĢrutiyet'in ilanından sonraki,

Abdülhamid'e düĢmanlığın had safhaya çıktığı bir devrede neĢretmesi

ki; Said PaĢa'nın güç kimdeyse onun güdümüne girme özelliği bütün

kaynaklarca sabittir. Ġkinci nokta ise; yine karakterinden kaynaklanan,

baĢarıları kendine, baĢarısızlıkları baĢkasının üzerine yıkma huyunun

varlığıdır.51

II. Abdülhamid döneminde özellikle Said PaĢa'nın katkı ve

gayretleriyle eğitim öğretim kurumları açısından büyük hamleler

yapıldığı bir gerçektir. Mülkiye52 ve Hukuk (1878) Mekteplerini açıp

himayesine alan PadiĢah gene Ģahsi gayretleriyle Ticaret Mektebi'ni de

48 S. J. Shaw- E. K. Shaw, a.g.e. , c.II, s.305. 49 E.Z. Karal, a.g.e. , c.VIII, s.387. 50 B. Kodaman, a.g.e. , s. 164. 51 Zeki Çevik, Sadrazam (Küçük) Mehmed Said Paşa (Siyasi Hayatı) ,

Ankara Üniversitesi, Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, 1988, (YayınlanmamıĢ Yüksek

Lisans Tezi), s. 41. 52 1859'da devlet memurlarının eğitim merkezi olarak kurulan Mülkiye

Mektebi, özellikle üst sınıflarda 1877'de yeniden düzenlendi ve modern bir müfredat

hazırlandı. TaĢradan gelen öğrenciler için yatılılık kolaylıkları getirildi. Fakat yatılılık

1902'de kaldırıldı. mezunlarından sonra 1885'de öğrenci sayısı 395'e (295'i yatılı)

yükseldi. Osman Nuri Ergin, Türk Maarif Tarihi , (Eser Matb.) c. I-II , Ġstanbul

1977, s.510 v.d.

Page 18: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 855

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

açtırdı.53 Özellikle Mülkiye Mektebi Türkiye'de yüksek öğretimin yeni

modern merkezleri arasında tamamen sivil ilk kurumdur ve

Abdülhamid rejiminin son yıllarındaki baskılar altında bile önemli bir

entelektüel merkez ve yeni fikirlerin yeĢerdiği yer olarak kalmıĢtır.54

Mülkiye gibi, Pangaltı'daki Harbiye ve keza önceki

reformculardan miras alınan askeri ve sivil tıp okulları, topçuluk,

deniz ve kara mühendis (istihkam, makine) okulları gibi bazı diğer

kuruluĢlar korunup geliĢtirilmiĢtir.Bu kadarla da yetinmeyen II.

Abdülhamid mevcut bu okullara sayısı 18'den aĢağı olmayan yeni

yüksek ve mesleki okullar ekledi. Bunlardan bazısı kısa ömürlü

olduysa da genel olarak etkileri önemliydi. Bunlar arasında

Maliye(1878), Hukuk(1878), güzel sanatlar( Sanayi-i nefise) (1879),

ticaret(1882), mülki mühendis(1884), Baytar(1889), polis(1891),

gümrük (1892) okulları ile geliĢtirilmiĢ bir tıp okulu(1898) vardı.55

Said PaĢa'nın sadaretlerinde bu okullardan, mesela 26 Ocak

1884'te Ġstanbul'da Ticaret Mektebi ve aynı yılın 9 Aralık'ında

Hendese-i Mülkiye Mektebi açıldı. Diğer taraftan Haziran 1884'te

Bayezid Kütüphanesi de halkın hizmetine girmiĢtir. Kütüphane, içine

4764 cilt kitap konulmak suretiyle o zaman Ġstanbul'un en büyük

kütüphanesi haline getirilmiĢtir.56

Ayrıca orta öğretimde rüĢdiyelerin açılmasına da gayret ve

özen gösterilmiĢtir. Çoğu Said PaĢa'nın sadaretinde, II.Abdülhamid

zamanında ve çoğu Ġstanbul dıĢında ve Anadolu'da olmak üzere 1882-

1908 arasında 44 rüĢdiye (ikisi kız), 3 Öğretmen okulu, 14 idadi (ikisi

kız) açılmıĢtır.57 Yine bu devrede 1886'dan itibaren yabancı okulları

Türk müfettiĢlerin teftiĢi ilkesi getirilerek, eğitimde Ģuurlanma ve

millileĢmenin ilk örneği verilmiĢtir. Ayrıca ilk okulların Anadolu'ya

yayılması siyasetine özel bir önem verilmiĢtir.58

Said PaĢa ise hatıralarında, 1. sadaretinin baĢlangıcından(18

Ekim 1879), 4. sadaretinin sonuna kadar (25 Eylül 1885) ülke

genelinde, vilayetlerde 119, Ġstanbul'da 17 rüĢdiye mektebi açtırdığını

53 O. N. Ergin, a.g.e. , c. III-IV, s. 839-840. 54 Öğretmenleri arasında Jön Türklerin öncülerinden Mizancı Murat

(ölm.1902), Namık Kemal'in Ģakirdi Recaizade Mahmut Ekrem (1846-1913) ve

tarihçi Abdurrahman ġeref (1835-1925) gibi adamlar vardı. Bunların hepsi çapı

yüksek ve nüfuzları derin kiĢilerdi. S. J. Shaw- E. K. Shaw, a.g.e. , c.II, s.179. 55 S. J. Shaw- E. K. Shaw, a.g.e. , c.II, s.179-180. 56 Said PaĢa Bayezıd Kütüphanesi'ndeki bu kitap sayısının, Ġstanbul'un en

büyük iki kütüphanesi olan Fatih ve Ayasofya kütüphanelerindeki kitap toplamına

denk olduğunu belirtiyor. SPH , c. I, s.157-158. 57Hasan Ali Koçer, Türkiye'de Modern Eğitimin Doğuşu (1773-1923) ,

Ankara 1987, s. 133-134. 58 B. Kodaman, a.g.e. , s.34.

Page 19: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

856 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

ve bu okullara mecburi Fransızca dersi koydurduğunu belirtiyor.

Ayrıca özel okul( mekatib-i hususiye) açma isteği üzerine Ġstanbul'da

böyle 13 okul açıldığını söylüyor. Yine 1885 yılı sonunda taĢrada 4

idadinin eğitime açıldığını, 24 adet idadi binası inĢaatını bizzat

baĢlattığını ve 15 merkezde de idadi açılmasının giriĢiminin

baĢlatıldığını ifade ediyor.59

Bu dönemde maarif konusunda en çok tenkit edilen konu

dine ağırlık verilmesi ve müfredat programlarına müdahaledir.60 Bu

tenkitler doğrudur ancak din ve ahlak ders saatlerinin arttırılması

yanında fen derslerine de gereken önem verilmiĢtir. 61

Said PaĢa'nın eğitim konusuyla ilgili ilk layihası 1878

tarihlidir. Adliye Nazırı iken, PadiĢahın iradesiyle hazırladığı bu

arizada sultanilerin kurulmasını, maarif müdürlükleri ve

müfettiĢlikleri ihdası, ilk öğretim için yapılan masrafların ahaliye

yükletilip, bu suretle tasarruf edilecek para ile bir Dar'ül-fünun

açılmasını, rüĢdiyelerde Fransızca dersi konulmasını, kütüphaneler ve

müzeler tesis edilmesini, ayrıca da bir Sanayi-i Nefise Mektebi (

Güzel Sanatlar Okulu) kurulmasını tavsiye etmektedir.62

Said PaĢa'nın I. ve II. BaĢvekillikleri arasındaki kısa dönem

sırasında (9 Haziran-12 Eylül 1880) Ġmparatorluğun muhtaç olduğu

ıslahatlar konusunda yapılması gerekenleri ayrıntılı bir Ģekilde iĢleyen

ve 1880 Ağustos'unda PadiĢah'ın iradesi üzerine hazırlayıp sunduğu

layiha çok önemlidir.63 Bu uzun layihanın, daha önceki layihacıların

eserlerinden de istifade ile yazıldığı anlaĢılan ayrıntılı baĢlangıç

kısmında Said PaĢa, "bir devletin irtifaı münhasıran marifet ve

istikametle hasıl olur"64 dedikten sonra, bu özelliklerin zayıflaması

veya ortadan kalkmasıyla Osmanlı Devleti'nin bir çöküĢ sürecine

girdiğini belirtir. Çare ise, bunların ihya edilmesidir ve bunun vasıtası

da maarif ve adalettir. Ona göre maarif reformu diğer bütün

59 Açılan idadiler: Bursa, Yanya, Edirne ve Kal'a-i sultaniye (Çanakkale);

ĠnĢaatı baĢlatılan idadiler: Ġzmir, Selanik, Trabzon, Rodos, Konya, Ma'muret'ül-aziz

(Elazığ), Ankara, Üsküp, PriĢtine, Serfice, Gümülcine, Manisa, Adana, Halep, Kudüs,

MaraĢ, KırĢehir, Kangırı (Çankırı), Teke (Antalya'nın Elmalı kazası), Bitlis, MuĢ,

Kastamonu, Ġzmit ve Sivas; Planlanan idadiler: Erzurum, Hakkari, Diyarbekir, Zor,

Burdur, Karesi (Balıkesir), Kaza-i Erbaa (Tokat'ın kazası), Karahisar-ı sahip (Afyon),

Kırkkilise ( Kırklareli), Ġstanköy, Midilli, Tekfurdağı (Tekirdağ), Yenipazar, TaĢlıca

ve Koriçe. SPH , c.I, s. 155-156. 60 SPH , c.II, Ġstanbul 1328, s.399-400; O. N.Ergin, a.g.e. , c. III-IV,s. 840-

843. 61 B. Kodaman, a.g.e. , s. 113,132-133. 62 SPH , c.I, s.393. (Said PaĢa 4 Aralık 1878'de Adliye Nazırı oldu.) 63 SPH , c. I, s. 418-436, (Layihanın tarihi : 25 Ramazan 1297/ 31 Ağustos

1880'dir.) 64 SPH , c.I, s. 177.

Page 20: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 857

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

geliĢmelerin ön Ģartıdır.65 Said PaĢa açıklamalarına devamla, kısaca

kamu iĢlerinin ehliyetli yönetimi, medeni bir toplum hayatı, yabancı

düĢmanlara karĢı savunma, "ve hatta, bundan böyle, Ģimdi zihinleri

eğitimle açılmıĢ olan Hristiyan halkları kontrol altında tutmak için...."

eğitim reformunun Ģart olduğunu vurgular.

Bununla birlikte eğitim de tek baĢına yeterli değildir. Ona

göre dürüstlüğe de ihtiyaç vardır. Onun yokluğu da riyakarlık, rüĢvet,

yalan ve vatan sevgisi( hubb-u vatan) duygusunun yok olmasını

doğurur. Bu kötülüklerin yayılarak devleti yıkmasını önlemek için,

devlet bu bozulmayı ortadan kaldırmalı ve Ģimdiye kadarkinden daha

iyi bir namuslu ve dürüst davranıĢ örneğini sergilemelidir. "Din-i

mübin-i Ġslam, adaleti himaye ettiği halde hükümetin bir zamandan

beri bu vazife-i mübremede (sağlam ve kaçınılmaz vazifede) vaki

ihmali inkar olunamaz dereceye gelmiĢtir."66 Buna çare bulmak için

ise mahkemeler yeniden düzenlenmeli ve hukuk usulleri gözden

geçirilmelidir. Ayrıca yeni bir hukukçu kadrosu yetiĢtirmek üzere

hukuk okulları açılmalıdır.

Said PaĢa'yı eğitimle uğraĢmaya iten sebeplerin baĢında, bu

konuda Meclis-i meb'usan'da sık sık görüĢmeler ve tartıĢmalar

yapılması gelmektedir. Ayrıca devletin ilerlemesi ve geleceğinin

garanti altına alınması bunu gerektirmektedir. Hatta Berlin

Kongresi'nde bile devletin eğitim müesseseleri tartıĢma konusu

yapılmıĢtır.67 Ona göre ilk öğretimin yaygınlaĢtırılması uzun zaman

alacağından, önce yüksek tahsil mekteplerini açmak Ģarttır. Zira

memleketin ilerlemesi ve yaĢaması yüksek tahsilli ihtisas sahibi

insanlarla mümkündür.68

1881'deki layihasında, 1880 tarihli layihasındaki genel

fikirlerin, geniĢ bir eğitim programı haline girdiği görülmektedir. Said

PaĢa'nın eğitim konusunda güzel bir rüyası olarak

nitelendirebileceğimiz bu mükemmel programa göre, eyalet, sancak,

kaza ve nahiye merkezlerinde hangi okulların açılacağı, her nahiye

merkezinde bir de genel kitaplık kurulacağı, ayrıca üniversite (Darü'l-

ulum) ve teknik üniversitelerin(Darü'l-fünun) ne Ģekilde

65 "Bu hali düzeltmek için evvel be evvel terbiye-i umumiyeye cidden ve

kaviyen gayret etmek lazım gelir. Maarif-i umumiye intiĢar etmedikçe Devlet-i

Aliyeleri umur-ı dahiliye ve hariciyesini hünü idareye muktedir rical, hukuk-ı ammeyi

hakkiyle hal ve fasl edecek hükkam, askeri hüsnü idare eyliyecek kumandan ve

varidatın menbaını fenni tedbir ve servete göre amal ve tevsi esbabını gösterecek mal

memuru bulamaz. Ve servet ve saadet-i ammeye hizmet eden kaffe-i tesisat ve

ameliyat maarif münteĢir olmadıkça vücuda gelemez." SPH , c.I, s.423. 66 SPH , c.I, s.424. 67 E. Z. Karal, a.g.e. , c.VIII, s.385. 68H. A. Koçer, a.g.e. , s. 141-144.

Page 21: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

858 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

teĢkilatlanacağı ve bunların bölümleri verilmektedir.Bu programda

gayri müslimlerin eğitiminin de düĢünülmesi dikkat çekicidir.69 Yine

bu programda bu okulların kurulması için gerekli para kaynağı,

eleman karĢılanması gibi konularda hiçbir pratik tavsiye ve tedbirden

bahsedilmemesine rağmen, Said PaĢa 1884'te konulan Maarif Vergisi

sayesinde bu kaynağı bulmuĢtur. O idadilerin açılması için de kaynak

temin etti.70 Maarif Nezareti'nce bastırılan binlerce ders kitabı

özellikle Anadolu'daki vilayetlere gönderilmiĢ, bu kitaplar zengin

çocuklarına parayla satılmıĢ, fakir çocuklarına ise bedava verilmiĢtir.71

Ayrıca bu devrede Türkçenin eğitimde ortak bir dil haline

getirilmesine de çaba gösterilmiĢtir.72

Said PaĢa hayata dönük , hem ferdin hem de devletin

çıkarlarına uygun bir ilk öğretim tasarlıyordu. Ancak o ilk ve orta

okulların birleĢtirilip sekiz yıllık bölge okulları haline getirilmesini

düĢünmüĢtür. Bugün Türkiye'de yeni ve çağdaĢ bir reform tasarısı

olarak uygulamaya sokulan bu sistemi Said PaĢa yıllarca önce ortaya

atmıĢtır.73

Yeni okulların açılmasına özel bir önem veren Said PaĢa,

daha ilk sadaretinde rüĢtiyelerin çoğaltılmasına gayret göstermiĢ, diğer

sadaretlerinde de bu gayretini sürdürmüĢtür. 1884 yılında Ġstanbul'da

17, vilayetlerde 119 rüĢdiye mektebi açılmıĢtır. Osmanlı Devleti'nde

batı tipi okulların açılması ve yayılması konusunda Said PaĢa'nın

hizmetleri büyüktür.74 Böylece batı kültürünün idadiler yoluyla

Anadolu'ya yayılmasını sağlayan odur. 75

Said PaĢa 1888 tarihli layihasında, mevcut eğitim

sistemindeki pedagojik noksan ve eksiklikleri üzerinde durmakta ve

halk eğitimi ile ilgili olarak bazı tedbirlerin alınmasını da teklif

etmektedir.76

Ayrıca 1895 tarihli diğer bir layihasında da Avrupa ve

Amerika'daki eğitim müesseselerinin dereceleri ile, vermekte

69 Said PaĢa'nın "1299 senesinde kaleme alıp Meclis-i Vükela'da okuduğum ilk

nizamname-i esasi layihası" diye zikrettiği raporun "maarif-i umumiye" baĢlıklı

bölümünde; Gayri müslimlerle ilgili Ģunlar belirtilmiĢ: "..Mevcut olan müderris-i

islamiye ile cemaat-i gayri müslimenin ulum-ı itikadiye tedris olunan mektepleri her

sınıf ahali için el hayat darü'l acezesi add olunur." SPH , c. I, s. 204. 70B. Kodaman , a.g.e. , s. 119-120. 71 B. Kodaman, a.g.e. , s.113. 72 B. Kodaman, a.g.e. , s.78. 73 B. Kodaman , a.g.e. , s. 137. 74 E. Kuran, İA , s.84 ; okul sayıları için bk. SPH , c.I, s.155-156. 75 O. N. Ergin, a.g.e. , c. III- IV, s. 874-881. 76 SPH , c.I, s.535-539, (Layihanın tarihi 18 Muharrem 1306- 24 Eylül

1304/24 Eylül 1888, imza: sadr-ı sabık Said)

Page 22: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 859

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

oldukları mezuniyet ve ihtisas diplomalarını açıklamakta ve Osmanlı

Devleti'ndekilerle karĢılaĢtırmaktadır.77 Bütün bu layihaların ıĢığı

altında eğitim ve öğretim hizmetleri açısından yapılanlar, Türkiye'nin

eğitimde çağdaĢlaĢmasında Said PaĢa'nın küçümsenmeyecek bir payı

olduğunu açıkça göstermektedir.

III- II. ABDÜLHAMİD VE SAİD PAŞA'NIN "TÜRK"

KAVRAMINA BAKIŞLARI:

II. Abdülhamid döneminde müesseselerin ıslahı

politikalarının sürdürülmesi yanında, Panislamizm adı verilen ancak

çoğu zaman yanlıĢ bir Ģekilde değerlendirilen bir politikanın

geliĢtirildiğini görmekteyiz.Aslında II. Abdülhamid, kendi devrinden

önce Ģekillenmeye baĢlayan "Ġslamcılık" hareketlerini hem iç hem de

dıĢ politikalarında kullanmıĢtır. PadiĢahın bu anlayıĢını daha önce

Avrupa'da beliren "Pan" milliyetçiliklerine (Panslavizm,

Pangermenizm gibi.) karĢı bir tepki olarak kabul edebiliriz. O,

ülkesindeki bazı düĢünürler arasında Ġslamiyetin yeniden rağbet

kazandığını zaten biliyordu. Yaptığı, bu eğilimi kullanmak oldu.

PadiĢah , emperyalizmin güç kazandığı bir devirde, böyle bir savunma

yolu bulmuĢtur. II. Abdülhamid devrinde uygulanan "Ġslamcılık"

politikasının iki yönü vardı. Bunlardan biri, Osmanlı Müslüman

teb'asını "Ġslam" bayrağı altında toplama gayretidir. Diğeri ise, dıĢ

ülke Müslümanlarının Halifelik makamı etrafında toplanmasıydı. Bu

iki yönden birincisi bir ölçüde baĢarılı oldu: Anadolu'nun bölük

pörçük, birlik duygusundan yoksun köylüsü, Abdülhamid devrinin

sonuna doğru, Müslümanlığın ayırıcı nitelikleri üzerine kurulmuĢ bir

bilinç baĢlangıcına sahip oldu .78

19. yüzyılın baĢlarına kadar, çok "millet"li bir devlet olan

Osmanlı'da "Türk" pek de itibar edilen bir kavram değildi. Daha çok

"geri kalmıĢ" veya "göçebe" anlamında kullanılıyordu. Yeni

Osmanlılar'dan Namık Kemal, yazılarında bazen "Osmanlı"

kelimesini, bazen de onunla eĢanlamlı olarak "Türk"ü kullanmıĢtır,

fakat "Türk"lerin en eski tarihlerden beri medeniyete katkıları

olduğunun ilk defa altını çizen, Abdülaziz'in askeri okullar nazırı

Süleyman PaĢa idi. Süleyman PaĢa'nın askeri okullarda okutulmak

için hazırladığı tarih Türklerin Orta Asya tarihinden baĢlıyordu. II.

Abdülhamid devri, 1839'dan beri yapılan değiĢikliklerin bir odak

noktasında toplandığı bir devirdir. ÇağdaĢ Türk edebiyatının temelleri

bu devirde atılmıĢ ve Jön Türkler her ne kadar Abdülhamid'e karĢı

77

SPH , c.I, s. 572-588, (Layihanın tarihi: 18 ġaban 1312- 2 ġubat 1310 /14

ġubat 1895) 78 ġerif Mardin, Türk Modernleşmesi ,(ĠletiĢim Yay.), Ġstanbul 1984, 3.

Baskı, s. 92-94.

Page 23: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

860 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

baĢkaldırmıĢlarsa da Batı hakkındaki fikirlerini Tanzimat'ın devamı

olan Osmanlı topluluğunda kazanmıĢlardır. PadiĢah, Süleyman

PaĢa'nın askeri okullar konusundaki çalıĢmalarını da devam

ettirmesine izin vermiĢtir.79

II. Abdülhamid'in her türlü milliyetçiliğe karĢı olduğu

Ģeklindeki fikir doğru değildir. Yasaklamalara rağmen "milliyetçilik"

adını verdiğimiz akımın baĢlaması da II. Abdülhamid devrinde ortaya

çıkmıĢtır. Bunun böyle olduğunu, "Kültür Türkçülüğü"nü geliĢtiren

grubun 1890'larda "Ġkdam" gazetesi etrafında toplanabilmelerinde

açıkça görüyoruz. Nitekim 1894'te kurulan bu gazetede Türk

kültürüyle ilgili makaleler neĢredilmeye baĢlanmıĢtır. Her Ģeyi kontrol

altında tutan II. Abdülhamid otokrasisi buna izin vermiĢtir. Bu

dönemde Osmanlı ülkesinde Kültür Türkçülüğünü dıĢtan gelen bazı

etkenler de pekiĢtirmiĢti.80

II. Abdülhamid'in "Türk" kavramını nasıl değerlendirdiğine

gelince; Tahsin PaĢa, PadiĢahın Osmanlı toplumundaki Müslüman

unsurlar içinde "Türk"e nasıl baktığını yorum gerektirmeyen Ģu

ifadelerle net bir Ģekilde ortaya koymaktadır: "Sultan Hamit devrini

yaĢamıĢ ve Hünkarı yakından tanımıĢ olanların malumudur ki Sultan

Hamit iki Ģeyden pek korkardı. Bunlardan biri borç, diğeri de unsur-ı

asliye halel gelmek idi. Onun nazarında asli Müslüman Türkler idi.

Umur-ı siyasiyede nokta-i nazarı bu idi." 81

Yine Said PaĢa'nın 7. defa sadarete getiriliĢi sırasında (22

Temmuz 1908) mührün Avlonyalı Ferid PaĢa'dan alınıp Said PaĢa'ya

verildiği sırada II. Abdülhamid'in Tahsin PaĢa'ya söylediği Ģu sözlerde

"Türk"e bakıĢı manidardır: "Neme lazım benim Ferit PaĢa, Sait PaĢa;

bunların biri gitmiĢ ötekisi gelmiĢ bunun hiç ehemmiyeti yok; bir

hükümdar için lazım olan Ģey memleketin menfaatidir. Eğer bu

menfaat Kanun-ı Esasi'nin ilanında ise o da yapılıyor; fakat iyi tatbik

olunur mu, Türkün menfaati mahfuz kalır mı burasını

kestiremiyorum."82

79 ġ. Mardin, a.g.e. , s.92, 95. 80 Ġkdam gazetesinde nüve halinde beliren bir grupta, bu yıllarda ġemseddin

Sami, Veled Çelebi(Ġzbudak), Fuad (Kösearif), Bursalı Tahir Bey gibi isimler vardı.

Osmanlı'da, bu dönemde Kültür Türkçülüğü'nü dıĢarıdan etkileyen iki Ģahsiyet

önemlidir. Ġlki, 1833'ten itibaren Kırım'da Bahçesaray'da Tercüman gazetesini çıkaran

Gaspıralı Ġsmail Bey idi ki, fikirlerini; Rusya Müslümanlarının ve Türklerin

birleĢmesi yönünde " dilde, fikirde, iĢte birlik" sloganıyla ilan ediyordu. Diğeri de ,

Bakü doğumlu olup St. Petersburg Üniversitesini bitirdikten sonra 1890'da Ġstanbul'da

Askeri Tıbbiye'ye girmiĢ olan Hüseyinzade Ali Turan'dır(1864-1942). ġ. Mardin,

a.g.e. , s.96-97. 81 Tahsin PaĢa, a.g.e. , s.184. 82 Tahsin PaĢa, a.g.e. , s.240.

Page 24: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 861

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

Tahsin PaĢa hatıralarında " Kahraman Bir Türk Bölüğü"

baĢlığı altında verdiği "Söğütlü" namıyla bilinen 200 kiĢilik Karakeçili

AĢireti mensubu "maiyet süvari bölüğü"nden övgüyle bahsetmektedir:

" Sultan Hamit sarayının en Ģanlı, en asil ve civanmert teĢkilatı '

Söğütlü' namile maruf olan maiyet süvari bölüğü idi. Bundan altı asır

mukaddem Anadolu'nun Bilecik, Söğüt ve EskiĢehir havalisinde

yerleĢmiĢ eski Türk kabilelerinden Karakeçili aĢireti mertliği, cesareti

ahlakiyesi itibariyle Sultan Hamid'in nazar-ı dikkatini celbetmiĢti. Bu

aĢiret çocuklarının damarlarında dolaĢan temiz Türk kanı muhitin ve

zamanın fena tesirlerinden masun kalmıĢ ve hiçbir suretle

bozulmamıĢtı..... Bila tereddüt denilebilir ki sarayın çakıl taĢı

neviinden tezyinatı teĢkil eden muhafaza tertibatı arasında 'Söğütlü

maiyet bölüğü' bir pırlanta idi. Sultan Hamid'in bu mızraklı bölüğüne

fevkalade teveccüh ve itimadı vardı. Bunların zabiti Mehmet Efendi

isminde bir zat idi. Saffet-i ahlakiye ve cesaret-i fıtriyenin timsal-i

mücessemi olan bu Mehmet Efendi bölüğe mensup bir arkadaĢıyla

birlikte Sultan Hamid'in yatak odası yanında yatardı. Sultan Hamit

hayatının muhafazasını bunlara tevdi etmiĢti.PadiĢahın huzuruna

girmek ve daire-i hümayun civarına yaklaĢmak ne gibi ahval ve Ģeraite

tabi olduğunu bilenler yatak odası önünde nöbet beklemenin ne demek

olduğunu takdir ederler. Sultan Hamid Söğütlü bölüğünden daima

memnuniyet ve ĢitayiĢle bahseder, onlarla görüĢtüğü zaman 'Öz

hemĢerilerim!' diye hitap eylerdi.......Bunlar Yıldız Sarayı'na bir kaya

gibi girdiler, vakti hulül edince yine bir kaya gibi tertemiz ve lekesiz

çıktılar. Allah kendilerinden razı olsun!" 83

" Ankara'da Seb'azade" adıyla bilinen "ekser-i efradı

ulemadan bir aile-i kadimeye mensub" olan Said PaĢa ise, her zaman

Türk olmakla gurur duyduğunu dile getiren bir Osmanlı bürokratı idi.

Bu durum Bernard Lewis tarafından "ilginç" bulunuyor. 84

Said PaĢa üç ciltlik hatıralarının önsözüne de aynı

ifadelelerle baĢlıyor ve sadeleĢtirilmiĢ olarak Ģunları söylüyor:

"Mensubu olduğum millete ve devlete memurluk dönemimde elimden

gelen en iyi hizmeti edebilmek için kendimi adamıĢ bir kimse

olduğum gibi, hizmetten uzaklaĢtırılmıĢ bulunduğum zamanlarda da -

birçok baĢkalarının yapmayı adet edindiği gibi- durup dinlenmeden,

bana yeni vazifeler verilmesi için de Ģuraya buraya baĢvurmadım. Bir

köĢeye çekilip orada dini görevlerimi yerine getirmekle, vatanımın

83 Tahsin PaĢa, a.g.e. , s.104-105. 84 B. Lewis bu konuda Ģöyle bir dipnot düĢmüĢ: "Sait PaĢa'nın sahih Türk

soyundan olmakla gurur duyması - Türk politikasında bu temanın ilk görüĢlerinden

biri - ilginçtir." B. Lewis, a.g.e., s. 177, (dipnot: 8).

Page 25: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

862 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

saadeti ve padiĢahımızın millet ve memleket iĢlerindeki baĢarısı için

dua etmekle meĢgul bulundum." 85

Yukarıda zikredildiği üzere Said PaĢa'nın devlet ve millete

hizmetleri inkar edilemez. Sonuç kısmında karekter ve Ģahsiyetine

iliĢkin bilgiler ile II. Abdülhamid'in onu tercih sebepleri verilmiĢtir.

Burada ele aldığımız "Türk" kavramına bakıĢlarındaki parelelliğin de,

onların birbirlerinden kopamamalarında ve yakınlaĢmalarında bir

etken olduğu düĢünülebilir.

SONUÇ

II. Abdülhamid saltanatı süresince 18 farklı sadrazamı

göreve getirmiĢtir. Bu isimlerden ( Küçük) Mehmed Said PaĢa 7 kez,

(Kıbrıslı) Mehmed Kamil PaĢa 3 kez, (Mütercim) Mehmed RüĢdü ve

Ahmet Vefik PaĢalar 2'Ģer kez, diğer 14 isim ise 1'er kez sadaret

makamına getirilmiĢtir. II. Abdülhamid'in cülusundaki Sadrazam

Mehmed RüĢtü PaĢa (12 Mayıs 1876- 19 Aralık 1876), hal

edildiğindeki Sadrazam ise Ahmet Tevfik PaĢa (14 Nisan 1909- 5

Mayıs 1909) idi. Said PaĢa'nın II. Abdülhamid dönemindeki 7

sadaretinin toplam görev süresi 6 yıl 8 ay 8 gündür. En uzun süre 4.(2

yıl 9 ay 22 gün),2.( 1 yıl 6 ay 14gün) ve 6. ( 1 yıl 1 ay 2 gün)

sadaretlerinde görev yapmıĢtır. Said PaĢa II. Abdülhamid'ten sonra iki

kez daha (8.sadareti:30 Eylül 1911- 30 Aralık 1911; 9. sadareti: 31

Aralık 1911- 16 Temmuz 1912) sadarete getirilerek toplam 9 kez

sadrazamlık yapmıĢtır.86

Said PaĢa'nın II. Abdülhamid tarafından bu kadar çok tercih

edilmesinin gerekçelerini Ģöyle belirleyebiliriz: Öncelikle bütün

kaynakların hemfikir oldukları noktalar Ģunlardır; Said PaĢa'nın iyi

yetiĢmiĢ, muktedir ve tecrübeli bir bürokrat olduğu kesindir. Zeka ve

vehim konularında PadiĢahla birbirlerine benzemektedirler. PadiĢahın

Said PaĢa'ya olan güveni her Ģeye rağmen sonuna kadar sürmüĢtür. II.

Abdülhamid ile Said PaĢa'nın zaman zaman görülen dargınlıklarını

kayıkçı kavgasına benzeten Ġ. Hakkı UzunçarĢılı, PaĢa'nın görevde

olmadığı zaman bir vesile ile padiĢaha yaklaĢtığını, PadiĢahın ise bir

müĢkilat durumunda Said PaĢa'nın görüĢünü sorduğunu belirtir ki,87

bu diğer kaynaklarca da desteklenmektedir. Zaten II. Abdülhamid de

Tahsin PaĢa'ya Said PaĢa'yı kastederek: " Bu adama karĢı bende bir

meyil var amma bilmem nedendir?" demiĢtir. 88

85 SPH , c.I, s.3 (Mukaddime). 86 S. J. Shaw- E. K. Shaw, a.g.e. , c.II, s.516. 87 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, "Said PaĢa'ya Dair Vesikalar", Tarih Dergisi , (

Ġstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yay.), c.8, sayı: 11-12, Ġstanbul 1955-1956,

s.105. 88 Tahsin PaĢa, a.g.e. , s.59.

Page 26: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 863

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

Said PaĢa'nın karakter ve Ģahsiyeti ile ilgili diğer özellikleri

arasında Ģu hususlar sayılabilir: Özel ve resmi hayatında dürüst ahlakı

ile tanınırdı.Diğer birçok bürokratın aksine, rüĢvet ve hediye kabul

etmez ve jurnallerden nefret ederdi. Zeki ve çabuk kavrayıĢlı bir

kiĢiydi. Olayların sonucunu önceden kestirir ve değiĢen Ģartlara uyum

sağlamasını bilirdi. MeĢrutiyete karĢı olmasına rağmen Ġttihatçılarla

iĢbirliği yapmayı baĢarması bunun açık bir delilidir. ÇalıĢkan ve bilgili

idi. Doğu kültürüne derinden vakıf olmakla birlikte, Batı felsefe ve

edebiyatı hakkında da malumatı vardı. Sosyal iliĢkilerde nezaketi ve

tatlı konuĢması ile karĢısındakini etkilerdi. Türk olmaktan gurur

duyduğunu yeri geldikçe belirtirdi. Bu meziyetleri yanında kusurları

da yok değildi. Giyim kuĢamına özen göstermezdi.Bu yüzden adı

"ġapur Çelebi"ye çıkmıĢtı. AĢırı evhamlı olup, söz ve davranıĢlarında

tedbirliydi. Cimrilik derecesinde hesaplıydı. Genellikle vefasızdı. En

büyük korkusu PadiĢahın teveccühünü kaybetmek idi. Fakat

haysiyetinden fedakarlık etmez ve prensiplerine aykırı bir durum

görürse istifadan da çekinmezdi. En büyük rakibi Mehmed Kamil PaĢa

idi. Hatıralarını kendini temize çıkarmak için yazmıĢ, hemen hiç

özeleĢtiri yapmamıĢtır. 89

II. Abdülhamid gibi devletin bütün iĢlerini 30 yıl Yıldız'dan

idare etmiĢ bir padiĢah, zor günlerinde muktedir olmayacak bir adamı

sadarete getirmez. Bu bakımdan Said PaĢa, hep de devletin baĢında

önemli bir gailenin olduğu dönemlerde Abdülhamid tarafından yedi

kere iktidar mevkiine getirilmiĢtir. Fakat Ģurası bir gerçektir ki, Said

PaĢa ilk dört sadareti zamanında olumlu icraatta bulunmuĢ, ondan

sonraki sadaretlerinde ise idare-i maslahatçı olmuĢtur. Özellikle

dördüncü sadaretinden sonra, PadiĢah'ın sıkı kontrolü yüzünden

korkuya kapılmıĢ bir Said PaĢa görüyoruz. O yüzden bu devrede

PadiĢaha karĢı fikir ve hareketlerinde kontrollü, tedbirli ve temkinli

hareket etmiĢtir. Böyle olunca da yapmak istediklerini yapamamıĢ,

söylemek istediklerini tam olarak söyleyememiĢtir. Dördüncü

sadaretinden sonraki görevlerinde meseleleri bu Ģartlar altında

çözümlemeye çalıĢmıĢ, baĢarılı olamadığını ve kendi görüĢlerinin

benimsenmediğini görünce de hemen istifa etmiĢtir. Fakat kendisini

Ģöhrete ulaĢtıran hizmetlerini ilk dört sadaretine sığdırmıĢtır.90

89 E. Kuran, İA , s.85. 90 Z. Çevik, a.g.t ., s.108-109

Page 27: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

864 Zeki ÇEVİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

KAYNAKÇA

Abdurrahman ġeref Efendi, Tarih Musahabeleri, (Kültür ve Turizm

Bak.Yay.), Ankara 1985

Ahmed Mithat, Üss-i İnkılap, Ġstanbul 1294/1295, c.II,

ÇETĠNSAYA, Gökhan ,"Çıban BaĢı Koparmak: II. Abdülhamid

Rejimine Yeniden BakıĢ", Türkiye Günlüğü Dergisi , sayı:

73, Ankara 2003,

ÇEVĠK, Zeki, Sadrazam (Küçük) Mehmed Said Paşa (Siyasi

Hayatı) , Ankara Üniversitesi, Türk Ġnkılap Tarihi

Enstitüsü, 1988, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi),

HOCAOĞLU, Mehmet, Abdülhamit Han'ın Muhtıraları- Belgeler,

(Oymak Yay.), Ġstanbul,

ĠNAL, Ġbnülemin Mahmud Kemal, Osmanlı Devrinde Son

Sadrazamlar , Ġstanbul 1940-1953,

ERGĠN, Osman Nuri, Türk Maarif Tarihi , (Eser Matb.), c. I-II,

Ġstanbul 1977,

KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi , (TTK Yay.), c.VIII, Ankara

1983, 2. baskı,

KURAN, Ercümend, " Bugünkü Türkiye'nin Kurucularından Küçük

Said PaĢa", Türk Kültürü Dergisi , c.V, sayı: 56, Ankara

Haziran 1967, s.570

KURAN, Ercümend,"Küçük Said PaĢa", İslam Ansiklopedisi (İA) ,

c.X, Ġstanbul 1967, s.82-83.

KODAMAN, Bayram, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi , (TTK

Yay.) Ankara 1991, 2. baskı,

KOÇER, Hasan Ali, Türkiye'de Modern Eğitimin Doğuşu (1773-

1923) , Ankara 1987,

KOLOĞLU, Orhan, "II. Abdülhamid'in Siyasal Düsüncesi", Modern

Türkiye'de Siyası Düşünce (Tanzimat ve Meşrutiyet'i n

Birikimi), c.1, (ĠletiĢim Yay.), Ġstanbul 2003, 5. baskı,

LEWĠS, Bernard, Modern Türkiye'nin Doğuşu, ( TTK Yay.),

Ankara 1984, 2. baskı,

Mahmut Celalettin PaĢa, Mir'at-ı Hakikat, (Hazırlayan: Ġsmet

Miroğlu), c.1-2-3, Ġstanbul 1983,

Memduh PaĢa, Esvat-ı Südur , Ġzmir 1328,

Page 28: II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ BİR BÜROKRAT PORTRESİ: SADRAZAM ...erzurumarsivi.com/.../Abdulhamid-donemi...mehmed-said-pasa-zeki-cevik.pdf · SADRAZAM (KÜÇÜK) MEHMED SAİD PAŞA

II. Abdülhamid Dönemi Bir Bürokrat Portresi:... 865

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

MARDĠN, ġerif, Türk Modernleşmesi ,(ĠletiĢim Yay.), Ġstanbul

1984, 3. baskı,

MARDĠN, ġerif, "Yeni Osmanlı DüĢüncesi", Modern Türkiye'de

Siyasi Düşünce (Tanzimat ve Meşrutiyet'in Birikimi) ,

c.1, (ĠletiĢim Yay.), Ġstanbul 2003, 5. baskı,

Mufassal Osmanlı Tarihi , c.VI, (Güven Yay.), Ġstanbul 1972,

ORTAYLI, Ġlber, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı , (ĠletiĢim

Yay), Ġstanbul 2003, 16. baskı

Said Paşa'nın Hatıratı (SPH) , c.I, Ġstanbul 1328,

SHAW, Stanford J. - Shaw, Ezel Kural, Osmanlı İmparatorluğu ve

Modern Türkiye , c. 2, (e Yay.), Ġstanbul 2000, 3. baskı,

Tahsin PaĢa, Abdülhamit -Yıldız Hatıraları , Ġstanbul 1931,

UZUNÇARġILI, Ġsmail Hakkı, "Said PaĢa'ya Dair Vesikalar", Tarih

Dergisi, (Ġstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yay.),

c.8, sayı: 11-12, Ġstanbul 1955-1956,

21. Yüzyılda Sultan Abdülhamid'e Bakış, (Hazırlayan: Mehmet

Tosun), Ġstanbul 2003,

ZÜRCHER, Erik Jan, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, ( ĠletiĢim

Yay.), Ġstanbul 2001, 11. baskı