D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. ·...

13
" / - TÜRK KÜLTÜ · RtJNÜ _! ,- ' . . f : ·. !' 1 . -- 1 ·- ,__}. _J 1 ' : 1 ..___ --· A YLlK \ : -.. GASPIRALI iSMAiL BEY SAYISI 337-338 .SAYI 337- 338 YIL XXIX 1991 ' f

Transcript of D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. ·...

Page 1: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

" /

.~·

-TÜRK KÜLTÜ·RtJNÜ ARAŞTIRMA - ENSTİTtJSiJ

_!

,-

' . ~ .

f :

·.

!' -· -·Lı

1 .--

'· 1 ·-,__}.

_J

1 ı-l ı--~- ı ' ı

ı : 1

ı ..___

--·

A YLlK DERGİ

\

:-..

GASPIRALI iSMAiL BEY SAYISI

337-338

.SAYI 337- 338 YIL XXIX MAYIS-HAZİRAN 1991

ı

'

f

Page 2: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

(

İSMAiL B;EG GASPIRALI'NIN FİKİR. DÜNYASI VE BATI TÜRKLÜGÜ

• Sevgi KAFALI

Türk fikir hayatının zirvelerinden biri İsmail Beğ Gaspıralı'dır. Bir diğer deyişle, Türk Fikir hayatının rniladlanndan biridir. Tarihi kronolo­jide. bir milad vardır. Bir milletin fikir lıayatİnda ise bir tane "milad" olmaz. T arihi hadiseleri nasıl "miladdan önce-miladdan sonra" diye ayırmak gerekiyorsa, İsmail° Beğ Gaspıralı'yı da, Türk fikir hayatında bir milad kabul etmek gerekir. Bu tesbite göre. şöyle söylemek de mümkündür "İs~ail Beğ qaspıralı" dan önce-İsmail B~ğ Gaspıralı'dan sonra" ..

İsmail Beğ'in hayatına, fikirlerine ve en mühim fikirlerinin Türk ~emindeki te'sir ve tatbikat bulmasına · bakılınca, o'na sadece bir müte­fekkir, muharrir, şa,ir, hikayeci, naşir, maarifçi, muallim değil aym za-. manda bir "aksiyon" hareket a,damı da demek gerekir. Kendi·doğumunun 140. ; en büyük eseri Tercüman Gaze{esi'nin doğumunun 98. ve ölümünün 77. yılındayız . Mücadele hayatının başlangıcını 1867 kabul edersek müca­delesinin de 126. yılında oluyoruz. Aradan 'bu kadar zaman geçmesine rağmen fikirİerinin, düşüncelerinin hala taptaze olması, hala geçerİiliğini koruması O'nun görüşlerin;ıi ne kadar isabetli olduğunu ortaya koyduğu gibi, Türk Dünyasında bazı meselelerin henüz tam manasıyla halledile­mediğini de ortaya koyar. Ki bu da üzücü biı• neticedir.

Hala geçerliliğini koruyan bu fikirler neydi? İsmail Beğ, bu düşünce ve fikirlere · nasıl vardı? Cemiyetteki cehalet ve bozuklukları nasıl tesbit . etti? ·T edavi yolları olarak neleri tavsiye ve telkin etti? Bizzat kendisi, fikirlerinin tatbiki ile nasıl uğraştı ve ne gibi neticel~r aldı Burada üÇ seksiyonda çeşitli tebliğlerin her halde belli başlı mevzuuları bunlar ola­caktır.

Daha çok genç iken, yaşadığı muhit ve mensub old.uğ~ Türk milleti­nin meselelerini önce görüp anlaması, sonra çare arayıp bulması nasıl

290 (34)

Page 3: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

. SAYI 337-338 s. KAFAL! YIL xxıx

mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn "Fikir . Dü~yası" nasıl gelişti? Tebliğimizin ağırlığı bu konuda olacaktır. Bu mev­zuya tam olarak geçmeden önce şunu kabul etmek gerekir ki İsmail Beğ, kendinden önce yetişen Doğu, . Kuzey ve Batı Türklüğü'nün alim ve fazıl- · !arını iyi okumuş, feyz almış, bazıları ile · bizzat tanışmış görüşmüştür. İyi bildiği iki batı dili, yani Rusça ve Fransızca ile de Batı kültür, edebiyat ve medeniyetini kavramıştı. O halde İsmail Bey Gaspıralı'nın üç dünyayı da iyi tanıdığını söyleyebiliriz; ki bunları şöyle sıralayabiliriz 1- Osmanlı

Dairesi yani Batı Türklüğü, 2- Doğu ve Kuzey Türklüğü, yani Rus çarlığı idaresi altında bulunan Türk düny~sı, · 'Kazan, Buhara, Hive Hanlıkları, "Türkistan' ', Azerbaycan. Bu · gruba Doğru Türkistan'ı da ilave etmek mümkündür. 3- Batı medeniyet ve kültürü, yani Rus ve Fransız kültür, edebiyat ve fikir eserleriyle olduğu kadar bizzat görüp oralarda yaşayarak tanıdığı dünya ....

l 783'te Rus Çarlığı'nin idaresi altına giren Kırım, o zamana ka­·dar uzun asırlardan beri bir Türk ülkesi idi._ Kültürü, edebiyatı, sanatı, sanat eserleri, nüfusu ve devleti ile... l 783'teki siyasL değiŞiklik sonunda Kırım'dan büyük bir muhaceretin başladığını görüyoruz. Ya karadan Romanya-Bulgaristaıi-Anadoluya veya Karadeniz'in korkunç dalgaları ile boğuşmayı göze alarak ·d.eni:i yoluyla Osmanlı ü.lkesine o zamanki söyleniş

. şekli ile "Ak Topraklar1a" .. Bazan da Karadeniz'in kara suiarına gömülüş; Ak topraklar varış yerine Kara Sulara gomülüş. . . Bu "Ak Topraklara" göçü sadeC!! bir muhaceret olarak ele almamak gerekir. Bu göç, tesir ve

· · neticeleri ile bakacak olursak bir alemin göçü de denebilir. . Dalga dalga gerçekleşen bu göçler, Kırımla, Anadolu" ve bilhassa İstanbul arasın.da devamlı bir geliş-gidişe sebep oluyordu. Ak topraklara yerleşen Kırım Türkleı:i, zaman zaman Kırım'a doğdukları yerleri, esas vatanlarını, akra­balarını görmeye gidiyorlardı. Bazan da Kırım'dakiler Türkiye'ye yerleşmiş olan akrabalarını ziyarete geliyorlardı. O devrin şartlarında çok- zor olsa da bu geliş gidişler eksik olmuyordu. Ayrıca Kırımlı tüccarların· da bir ayağı İstai1bu.l'da Anadolu'da idi. Bu sirkilasyon neticesinde, Kırım Türkleri'.nin İstanbul'da olup bitenden kısa zamanda haberleri qluyordu. 1856 Kırım Harbi ve neticeleri göçlerle· berabe"r bu hareketi daha da artırmıştı. Osmanlı payitahtındaki siyasi, ilnii, fikri hareketler haber olarak ulaştığı gibi ne§­riyat yoluyla da geliyordu.

Türk fikir ve siyasi hayatında bizim "Genç Osmanlılar" batılıların "Genç Türkler-Jön .Türkler" dediği bir gı up şair, yazar ve fikir adamları

(SS) 291

Page 4: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

SAYI 337-338 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XXIX

o zamana kadar söylenmeyen şeyleri söylüyor, yazıyor ve çoğu zaman da idare ile ters düşüyorlardı. Bu faaliyetler her halükarda Kırımda da duyuluyor t~kip ediliyordu.

Şinasi, Namık Kemal Beğ ve Ziya Paşa'nın başı çektiği bu grubun fikir . ve ideallerine bakarsak, İsmail Beğ'in fikirlerfüi anlamak, · O'nun fikirlerinde kimlerin izlerinin olduğunu görüp takip etmek mümkün ola­caktır. Şinasi'nin Tasvir-i Efkar adlı gazetesinde Namık Kemal Beğ'in de yazması ile Türk matbuat ve fikir hayatında değişik sesler duyulmaya baş­lar. 4.5 yıl süı-en bu dönemde, ele alınan başlıca meseleleri üç grupta toplamak mümkündür. 1- Maarif Mes'eleleii, 2- Dilde sadeleşme, 3-Kadınlara b8:zı hakların verilerek okutulması. ~u meseleler 15- 20 . yıl sonra İsmail Beğ Gaspıralı'nıri da ele alaığı fikirler, olarak karşımıza çıkmaktadır ..

Nanuk Kemal Beğ yazılarında "Halk dilinin edebi dil olması gerek­tiği, dilde sadeleşme ve 'tabiileşmenin ic~p ettiğini" söylerken Tıbbiye'de eğitim-öğretim dilinin Fransızca değil Türkçe olması geı:e.ktiğini tenkit ve ikaz şeklinde ifade etmişti. Dilde sadelC§me ve birlik mucadelesini yapan İsmail Beğ Gaspıralı'da aynı fikirlerin başka kelimelerle ifade edilmiş şeklini görmekteyiz. qnce Şinasi, 1867'de Namık Ke~al :Beğ, Avrupa'ya kaçtılar. Orada, Hürriyet, Muhbir· gibi gazeteler çıkarıp f}kirlerini daha sı;rbestçe yazma imkanı. buldular . . Heı; halde, gerek İstanbul'daki neşriyat- . lan gerekse Avıupa'daki neşriyatları, · şu veya bu yoldan Türkiye'ye gii'­diği . gibi Rusya'ya hatta Kıtım'a . giriyordu. . ·

İsmail Beğ Gaspıralı, .o yıllarda Moskova'da Askeri Kollej'de öğrenci idi. Artık iyke öğrendiği Rusça ile batı ·kültür \re medeniyetine vakıf ol­maktaydı. 1867 yılında bir arkadaşı ile Girit Harbi'ne katılmak için İstan­bul'a gizlice gitmeye çalıştı. Henüz 16-17 yaşlarında olan bu genç adamlar, G~rit Harbiyle ilgili haberleri sadec.e Rus basınından takip ederek bu karara varmış olamazlar . .'Avrupadaki Jön-Türk neşriyatl!li her nasılsa takip ettikleı.:ini düşünmek fazla bir -iyimserlik olmasa gerekir. Çünkü boyle bir kararın sadece tek taraflı neşriyatla alınacak bir karar olması mümkün değildir'. ·

' Bu hadiseden sonra,., tahsili terkeden İsmail Beğ, ö~ce İstanbul'a .gi~ip

okumaya karar vermişken fikir - değiştirir ve Paris'e gidip Batı medeniyet ve kültürünü kendl gözleriyle görüp tanımaya Fransızca· öğrenmeye karar verir. l 872'de ~aris'e gider. Jön-Türkler'in ileri gelenleri o sırada İstanbul'a

292 . (36) .

Page 5: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

·sA YI 337.-338 S. KAFALI YIL xxıx

dönmüşlerdir. Onlarla orada tanışa~az ise de herhalde Paris'de bütün Jon-Türk neşriyatını bulup okuduğu muhakkaktır. Veya daha önce göre­mediği, eksik kalmış olanları Pai'is'te tamamlamıştır. Namık Kemal Beğ'le İsmail .Beğ'irt fikir benzerliği yanında mücadeleci karakterleri arasında da benzerlikler var.dır. Her ikisi de sadece fikir serdetmekle kalmamışlar, fikirlerini yaymak, tatbikat sahasına sokmak için nı:şriyat yolunu seç­mişlerdir. Bu uğurda çeşitli . çile ve sıkıntılara göğüs geren bu iki fikir ve mücadele adamı, bu fikirlerini yaymak için edebiyatın her nev'ini de kul­lanmışl~r gazete Çıkarmışlar, tiyatr.odan şiire, hikayeye kadar her sahada kalem oynatmışlardır. Mevzularının da . benzerliği görülür. Tarihi mev- · zuların yanında cemiyetin sosyal yaralarına da parrp.ak basmışlardır.

İsmail Beğ Gaspıralı, Paris'te iki yıl kaldıktan sonra İstanbul'a gelir. Amcasının yanına yerleşir. Maksadı, · burada Harbiye Mektebi'ne girmek­tir. İki yıl kad.ar süren bu devrede Harbiye Mektebi:ne giremeyeceğini öğrenene kadaı . günlerini okuma, araştııma, Osmanlı cemiyet ve devlet hayatını tetkik etmekle geçiri.r. 1870'de İstanbul'a dönmüş olan Jön-Türk­ler'le diğer edip ve muharrirlerimizin o yılla~daki neşriyatına bir göz atmakta Gaspıralı'yı anl~mak bakımından fayda vardır .

Ahmet Vefik Paşa, o yıllarda şimdiye kadar yapılmayan bir şeyi yap­makla meşguldür. Türk dünyasının, Türk milletinin, Türk dilinin mese­lelerin<: eğilmiştir. Lehçe-i Osmani müellifi, l876'da basılan eserinin m1:1kaddimesiade (önsözünde) "'Asil dilimiz, hemen bütün Asya ve Batı Avrupa'ya yayılan büyük bir dildir. Lehçe-i Osmari1, Lehçe-i Çağatay-!, ·

bu dilin lehçeleridir" diyen Ahmet Vefik Paşa, diğer eserlerinde de sade ve·'t(;\bii bir Türkçe . kullanmaktadır. Bti dille, yani İstanbul Tfükçesiyle · Moll_ier'den adapte eserler yazmakta ve onları sahneye koydurmakta veya kitap olarak ııeşretmektedir. Aynı görüşlerini tarihe de tatbik eden Ah_met Vefik Paşa, Ebhl Gazi Bahadır Han'ıu- Şecere-i Türki adlı eseri.ni Çağatay Tü.rkçesi'nden Türkiye Türkçesi'ne çevirmiştir. Bu eserin bir kısmı, önce Şinasi'niri Tasvir-i Efkarı'nda tefrika edilmiş daha sonra da 1864 yılında tabedilmiş tir. · ·

1869 yılında Mustafa Celaleddin Beğ (daha sonra paşa olmuştur) Fransızca bir eser neşreder . "Eski ve' Yeni Türkler" adlı bu eser, devrin hükümdarı · Sult~n Abdülaziz Han1a ithaf edilmiştir. İstanbul'da nt;şre­dilen bu eserde, ilk . defa batılı türkologların eserlerinden istifade edilerek "Türk dilinin, di_ğer dillere muhtaç olmayacak kadar zengin olduğti, tam

(37)

Page 6: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

SAYI 337-338 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL xxıx

tersine başka dillerin Türkçe'nin yardımına ihtiyacı olduğu; Asya ve Av­rupa'da geniş bir sahaya yayılmış olan Türk milletinin büyüklüğü" anla­tılır. Ayrıca, Türk di.linin düzenlenmesi, yabancı kelimelerden temizlen­mesi gerektiği, alfabenin islahı ve kadınların cemiyet hayatında faal bir hale gelmeleri gerektiği gibi t~klif de vardır. Mµstafa Celalettin Beğ, eserin-. de, kendi ifadesi ile "Yalnız Osmanlı TÜrkü değil, umum Türkler'~n etn?lo]i ve tarihi" ile de meşgul olinak lazımdır" demektedir.

Tekrar Namık Kemal Bey'e dönüyoruz. 1873 yılında İsmail Beğ Gaspıralı'nın İstanbul'a gelmesinden kısa bir müddet önce Namık K.emal'in, mevzu Kırım Harbi'nde geçen meşhur "Vatan yahut Silistre" adlı ' eseri sahneye konmuştur. Hem mevzuunun seçimindeki isabet heı:,n de Kırını. Harbi hatıralarının henüz çok taze olması ve ayrıca Namık Kemal '.Beğ gib( meşhur ve ;evi.len biri tarafından. kaleme alınması, İstanbul'da büyük . hadiselere sebebiyet verecek derecede alaka görmüştür. O derece ki eseıj görmek isteyenlerin meydana getirdiği kalabalığı, nizama ·sokmak için .asker kullanılmıştır. Bu alaka ve izdihamın da haber olarak. matbuata geçmesi ile bütün Türk aleminde bu eser bir bomba gibi patlamış, büyük tesir icra etmiştir. Her halde en büyük tesir sahalarmdan biri de Kırım olmuştur. İsmail Beğ Gaspıralı'nın, 1?u eseri seyredip seyretmediğini . bil.:. miyoruz ama İstanbul'da bulunduğu sırada olanları işitmiş', esı-ri de mu-· hakkak ki okumuştur. ·

O yıllar~n bir diğer mühim siyasi hadisesine gelince: Doğu Türkis­tan' daki siyasi değişikliktir. Kaşgar bölgesinde Yakup Haç., Çin devletine karşı isyaı~ ederek Kaşgar Han'ı olur ve . istik.lalini ilan eder. 1871-?2 yıllarında Yakub Bey adında birinin başkanlığında· bir sefaret heyeti tertip eden Yakup Ha~, b,eyeti İ.stanbul'a göndererek Osmanlı hÜkfı.m­darı ve İslam halifesirun himayesine girmek istediğini, yardıma ihtiyacı olduğunu bildirir. Bab-ı Ali bu heyetin tekliflerini mÜsbet karşılar, ~atbuat da çok sıe>ak bir alaka göı;terir. Hükfımet, Yakup Han'a asker.i malzeme, askeri hocalar, nişan-ı Osman], kılıç, ale~, nanıe-yi hui:nayun ve bazı hediyeler gönderir. · 1873'ten itibaren, K.aşgfı.r Harı:Iığı'nda hutbe, Sultan Abdülaziz adına okunur, sikke O'nun adına darbedilir.

Bu fikri, edebi ve siyasi olaylar sırasında,. Kırım'da, Parisıte ''e daha . sonra İstanbul'da bulunan İsmail Beğ Gaspıralı gibi okU:ma, yazma, düşün­me merakları gelişmiş, zeki ve çalışkan bir gen'cin olanları okumaması, takip etmem~si mümkün değildir.

294. (38)

Page 7: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

. SAYI. 337- 338 S. KAFALI YIL XXIX

İsmail B~ğ'in İstanbul'da bulunduğu sıı:ada Mahmud Nedim Paşa sadrazamdır. Bu zatın yüzQnden İsmail Beğ'in arzu ettiği tahsili yapması mümkün olmayınca İsmail Beğ o günlerini herhalde okumayla geçirmiş, ta çocukluğunda Kırım Hanları'run. payitahunda, Bahçesaray'da, çocuk­luğundan itibaren ruhunda beliren duygular akıl; ilim ve görgü yoluyla zenginleşmiş, fikirlerine kesin bir kararlılık ve berraklık gelmiş olmalıdır.

İsmall Beğ'in fikir dünyasını geliştiren Batı Türklüğü'nün . bir diğer mühim siması ise Şıpka kahramanı, Askeri Mektepler Nazırı Süleyman Paşa'dır. Süleyman Paşa asker olduğu kadar, edip ~e mütefekkirdir. Askeri mekteplerde okutulan deıs kitaplarını gözden geçirirken, bunların gerek dil gerekşe muhteva bakımından yeniden ele alınması gerektiğine karar· verir. Bu maksatla pek çok ders kitabını bizzat kendisi çok sade bir dille kaleme alır. Bilhassa, askeri mekteplerde okutulacak olan ·Tarih ders kitabı üzerinde -duran Süleyman Paşa, "Tarih-i Aı.e!Il" adlı eserini yaza~. Bu eserin 1. cildi Türk eskiçağ tari~ne ayrılmışur. İlk defa bu kadar geniş ve batı kaynaklarından istifade edilerek yazılmış bir ~arih kitabı olan Tarih-i Alem gerek talebeler arasında · gerekse mün~vverler arasında .çok büyük alaka uyandırıı. Ayrıca, İlm-i Sarf-ı Türki adlı bir de gramer kitabı. hazır- . layan Süleyman Paşa'nın, askeri okulda talebesi olamayan İsmail Beğ Gaspıralı'nın bu eserleri okuyarak manevi talebesi olduğu muhakkaktır.

Aynı dönemde neşredilen diğer bir mühim eser de Özbekler Tekkesi şeyhi Buharalı Si.Ueyman Efendi'nin Lügat-ı Çağatayi ve Lugat-ı Osmani adlı eseridir. Bu eserin mukaddimesirıde "Türk dilinin ve Türk milleti'nin soybiıliğini" açıklayan Şeyh Süleyman . Efendi, devrin sevilen sayılan mümtaz şahsiyetlerinden biıidir. Bu eserin, devrinde bütün Türk dün­ya'SJrı.da aranılan, kullanılan bir eser olduğu muhakkaktır. .Süleyman Efen­cli'~!n şöhretinin iyice artması sebebiyle, daha sonraki yıllarda, muhte­melen 1877-1878 yıllarında, Sultan Abdülhanli.d tarafından Hindiştan, Afganistan, Buhara, Hivc ve Türkmenistan'a .sefir olarak gönderilmiştir.

·Süleyman Efendi, gittiği yerlerde devlet adamları ve muhitin ileri. gelen-leri ile çeşitli konularda görüşmeler yapmıŞtir. Kendi ifadesine göre de, Türkmenler'in sayıları hak.kmda bile bilgi getirmiştir. Aslen Özbek Türkü olan Şeyh Süleyman Efendi'nin eserleri ve faaliyetlc;rinin pek çok Türk üzerinde olduğu gibi, İsmail Beğ Gaspıralı üzerinde de tesir ettiğin~ O'nun fikir mimarlarından biri olduğunu kablıl etmek gerekir.

İsmail Beğ Gaspıralı'nın daha sonral}i yıllarda tanışıp dost olduğu ve hatta mektuplaştığı Ahmet Mithat Efendi, o yıllarda "Osmanlı millet-i

(39) . 295

Page 8: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

SAYI 337-338 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XXIX

cedidesi" diyorsa da. eserlerinde tamamen halkın kullandığı dille yazı­yordu·. Hem konularının hem de dilinin sadeliği, O'nu bütÜn Türk dünya.:. sının en çok okunan yazarlarından bii-isi yapmıştı. Bu sebeble, Türk dünya­sının muhtelif yerlerinden yolu İstanbul'a düşen okuyucuları, Ahmet· Mithat Efendi'yi ziyaret ederlerdi. O da bundan çok hoşlanırdı. Bu ziya­retler O'nu "Osmanlı millet-i cedidesi" gibi bir milletin olamayacağına ikna etmi§ti. Bilhassa .1896-1897'den sonra, Ahmet Mithat Efeiı.di'nin · İstanbuPdaki Türkçüler'in en mühim: teşvikçisi ve hamilerindeq biri oldu­ğunu görmekteyiz. Ahmet Mithat ~fendi'nin eserlerinde gördüğümüz muhakkak okuyucuya faydalı bilgi vermek için sadece bir yazar değil, bir hoca üslubu, bir öğretici, muallimlik halini, Tçrcüman _neşriyatında da görmekteyiz. Hiç olmazsa bu bakımdan birbirlerine örnek oldular diye-biliriz. . ~

O dönemin bir büyük devlet ve fikir adamı da Ahmet Cevdet Paşa­dır. İslam fıkhını Türkleştiren, Mecelle'yi hazırlayıp kaleme alan hey'e~n · be1:§kanı Ah.met Cevdet Paşa, Türk dünyasında çok okunan eserlerinden biri olan Kısas-ı Enbiya'yı sade bir. dille yazmıştı. Cevdet Paşa'nın yine çok okunan eserlerinden olan meşhur Tarih-i Cevdet'te "Macaristan ve Hırvatistan fütuhatıyla uğraşmaktan ise, Kazan ve Astarhan Hanlıklarını zabt ve muhafazası devle.t-i aliyyeye daha faydalı olurdu. Çünkü Kafkas, Astartıan ve Kazan aha.lisi ele alındığı takdirde yakınlık, ~oy birliği ve çoğuİıda din ve mezhep birliği bulunması s.ebebiyle Osmanlı'ya katılırdı" şeklindeki değerlendiımesinin yap_tığı tesiri bütün Türk alemi için olduğu gibi, .İsmail Beğ Gaspıralı içinde saymak gerekir .

. Yine o devrin hem Türk, hem -de İslam aleminde büyük_ tesirler icra eylemiş olan bir şahsiyet · de Şeyh Oemaleddin Efgani'dir. İsmail Beğ'in dostlarından biri olan bu mütefekkir, büyük Kazan Türkçü Akçuraoğlu Yusuf Bey'L'l dediği gibi . "belki Türk değildi ama büyük bir şarklı" idi. Önce Farsça olarak Hindistan'da, daha sonra Türkçe olarak İstanbul'da basılan "Vahdet-i Cinsiyye Felsefesi" adlı mak(!.lesi Türk İslam aleminde geniş yankılar uyandırmış olan Şeyh Cemaleddln Efgan], · bu meseleye dair fikirlerini şöyle anlatır "Cinsiyyet-yani mil.liyet..:.ha~ici~de saadet y_oktur. Lisansız cemiyet olmaz.· Bütün sosyal tabakalar ve sınıfların ·ifade ve istifadesini temin etmeyince de bir lisan meydana gelmez. İnsanlar a.rasında kapsamı geniş olup bir çok insanı birbirine bağlayan- iki bağ vardır. Biri dil birliği-diğer bir deyimle soy birliği-ikincisi dindir. Dil birliğinin yani soy birliğinin dünyada beka ve sebatı hiÇ şüphe yoktur ki,

296 (40)

Page 9: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

SAYI 337_.338 S. KAFALI . YIL XXI~

elinden daha devamlıdır . Uzun zaman içinde milletlerin bir kaç din değiş­tirdiği görülmüştür ama dil · de@ştirCliği görülmemiş~r". . Cemaleddin Ef- · ga~'ye göre "İslam al_eminin gelişmesi, müslüman kavimlerin şuurlu milliy·etçi olmalarına ve milliyetleri -yani cinsiyetleri- içinde ilerleyip gelişmelerine bağlı"ydı. Dil bahsinde ise ana dilin geliştirilmesini, yeterli olmazsa kendi dilleriyle sıkı alakası bulunan dillerden kelim~ . alriıasına

ihtiyaç doğdukça diğer milletlerden dahi kelimeler almasını ve artık yapacak başka çare kalmadığı vakit yabancı kelimelerden gerekli olanları alma yoliına gidilmesini · tavsiye ediyor ve "Fakat . belirtilen kelimeleri kendi dillerinin kisvesin~ sarmak şarttır; o kadar ki yabancı oldukları anlaşıl­masın-." diyordu. Bu mevzuda İsmail Beğ'in görüşleri ile Şeyh Cemaleddin Efendi'nin görüşleri aıasındaki : benzerlik şayan-ı dikkattir. Bütün Türk ve İslam aieminde geniş bir muhite ve tesiri olan Şeyh Cemaleddin Efgani bu makalesi ile pek çok düşüD"ceye ·açıklık getiriyor~u.

Devamlı okuyan, ilim ve irfanla meşgul olan İsmail Beğ Gaspıralı'nın beyni tıpkı bir barajın dolması gibi artık dolmuş, sıra baraj suyundan elektrik, sulama kanallarına su ·verilerek tohumların tarlaların sulanmasına mahsul almaya gelmiştir. Başka bir deyişle; Sll'a İsmail Beğ Gaspıralı'nın, başkalarının fikir dünyasının nµmarı olmasına . gelmiştir.

Hayat hikayesinden öğrendiğimize göre, ilk muharirliği 1874-1875 yıllarında İstanbul'da iken· başla~. -1875'te Kınm'a döner. Üçyıl herhangi bir işe•girmez, yeni edindiği bilgi ve tecrübelerin ışığında milletini yeniden tanımağa çalışır. 1878- 1882 yıllan arasinda, Han şehri olarak bilinen Bahçesaray'ın belediye i·eisliğini yapar. Ama artık yazma dönemi başla­mıştır. 1881 şubatında Genç Molla müstear ismiyle "Rusya Müslümanları" makalesini yazar. Bu makale burada, Akmescit'te Tavrida gazetesinde tefrika edildikten soma 45 sahifelik bir kitap haline · getirilir. Günlük­haftalık gazete çıkarma izni almaya uğraŞırken ne zaman çıkacağı belli olmayan mecmualar çıkarmağa başladığını görmekteyiz. Çeşitli isimlerde (Tonguç, Şafak, Kemer, _Mirat-ı Cedid, Yıldız, Güneş) çıkan bu mecmu­alarda olquğu gibi ilk eseri olan "Rusya Müslümanları"nda da üç ana mevzuyu ele aldığını görmekteyiz. ~'Dil, mektep, neşı:iyat" ..

Dil'de, sadeleşme ve birliğe gidiş; mektep'te ınôdern ve yaygın eğitim; neşriyat' ta gazete, kitap, mecmua neşretme ve okunmasını · .s~ğlama. Bir de kadınların okutulması ve cemiyette faal bir vaziyet almaları. . Nihayet · 10 Nisan 1883'de Rusya'da ikinci Türkçe gazete olan Tercüm:an neşriyat

(41) 297

Page 10: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

SAYI 337- 338 T ÜRK KÜLTÜRÜ YIL xxıx

hayatına atılır. İsmail Beğ'in bu ismi tesadüfen seçtiğini .. zannetmiyoruz. Zira, daha önce İstanbµl'da çıkan ilk hususi gazetenin adı Tercüman-ı Ahval olduğu gibi, kendisinin dostu Şemsettin Sami Beğ'in başyazarı olduğu ve 1876'da çıkmaya başlayan gazetenin adı de\ Tercüman-ı Şark'tır.

10 Nisan 1883'ten itibaren İsmail Beğ Gaspıralı'nın, Rusya Türklüğü kadar, Batı Türklüğü yani Osmanlı Türklüğü üzerinde de müriakaşasız tesiri başlamıştır. Tesir artık . karşılıklı olmaya başlamıştır. Haftada bir çıkan Tercüman gazetesinin Ti.irkiye'deki normal tirajımn 5-6 bin olduğu,

. fakat 1.aman zaman bu sayının 15-W'birie kadar çıktığı söylenmektedir. 5-6 binlik bir tiraj dahi, o dönemde İstanbul'da basılan gaz·eteler için iyi bir tirajdır . Bu kadar alaka ile okunan Tercüman ve İsmail Beğ'.in Türkiye'­deki fikir hayatında tesiri gözle görülür hale gelmiştir. Günün siyasi şart­larına rağmen önü· alınamayan bır Türklük çalışması başlamıştır. İlmi, fikri ve edebi sahada Türk dünyası ile ilgili çalışmalara ağırlık verilmişti r.

O dönemde bu çalışmaları yapanlar arasında Şemsettin Sami Beğ, Necip Asım, Veled Çelebi, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Türkçü Necip Beğ, Em­rullah Efendi, Ahmet Mithat Efendi, milli şairimiz Mehmed Emin Yurda­kul, İkdamcı Ahmet Cevdet önde ge~en isimlerdendiı. Bu şahsiyetlerin eserlerinde, yaşayış tarzlarında, çalışkanlıklarında Tercüman gazetesi, yani İsmail Beğ'in büyü

1k tesiri olduğu gibi, onların da (İsmail Beğ üze­

rinde tesiri barizdir. Zıra artık, devamlı gğrüşmekte, biı-birle!·iµin eseı ini sıcağı sıcağına okumakta ve yazışmak tadı dar. . Mesela; bu konuda örnek olarak Şemsettin Sami Bey'in çalışmalarını ele alalım. ·

Şemsettin Sami Beğ, ilim adamı, lugatçı olarak büyük ·bir şöhret sahibidir, ilk çalışmaları değişik fakat sosyal konulardır. 1883 yılından itibaren Türkçe ile ilgilenmeye başladığı görülüyor. 1883'tc "Küçük Elifba", 1891 'de "Yeni Usul Elifba-yı Türki" L892'de . "Nev Usul · Saıf-ı

Türki" adlı eserlerini t)eşreden Şemsettin Sami)un basılmamış "Kıraat-ı Türkiyye" ,.e ·"Nev UsCıJ Nahv-i Türki" adlı iki eseri daha vardır. Nok­talama işaı'ctleri ve kaidelerini ilk defa tesbi t eden kitabımız 1886'da "Usul-i Tenkit ve Tertib" adıyla çıkarken, yine aynı yıl "Lisaı1" adına

Türhlye'de ilk lisaniyat (lengüistik) kitabının yazarı da Şemsettin Sami Beğdir. Alu ciltlik dev eseri Kamusü'l-Alam'ı 1883-1900 yılları arası_nda

tamamlayan Şemsettin Sami Beğ, Fransızca, Arapça lugatlar da hazır-- lamıştır. Fakat en büyük eseri muhakkak ki ~amus-ı Türki'sidir. Yazı-

· ıışından bu yana bir asır geçmesine ~·ağınen, hala daha iyisi yazılamamıştır.

1899-1901 yılları arasında hazırlanan K.amus-ı Türki'yi, İkdamcı Ahmet

29Ş

Page 11: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

SAYI 337-338 S. KAFALI · YIL XXIX

Cevdt't Beğ 1901 'de İkdam yayınları arasında neşret_nuştır. Bu eserin önsözünde Şemsettin Sam5 Beğ "İfade-i Meram" başlığı altında fikirlerini şöyle açıklıyor "Dilimiz Türk dilidir, bti dile has lugat kitabına dahi başka isim düşünmek abestir. Dilimizde kullanılan kelimelerin hepsi de, hangi dilden alınırsa alınsın, gerçekte kullanılmak ve bilinmek şartiyle., Türkçe'­den sayılır" dedikten sonra, Türkçe konuşulan yerlerin genişliğini ve Türk şiveleri arasındaki yakınlığı şöyle anlatıyor "Doğu Türkçesiyle Batı. Türkçesi arasındaki fark, sanıldığı gibi, İtalyanca ile Latince veya İspanyolca ile Fransızca arasındaki fark kadar, yahi bu iki Türkçe'den her birini diğe­rinden büsbütün ayrı v~ kendi başına bir dll saydıracak derece9e değildir. Bu fark ancak, kuzey ile güney ·Almanca, Toskana İtalyancası. ile Napoli

· İtalyancası, yahud Mısır Arapçası ile Mağrib Arapçası arasındaki fark derecesindedir: yani Doğu Türkçesi ile Batı Türkçesi tek bir dildir, ikisi de Türkçedir" diyordu. Ş.!msettin Şaıni Beğ'in dilde sadeleşme ve dil · birliği için teklifi ise şöyledi "Bizce gaı:.b Türkçesi daha ince ise de, şark Türkçesi daha saf, daha değerlidir. Bizce unutulup veya ihmal edilen Doğu Türkçesi'nde kuUanılmakta bulunan halis Türkçe kelimelerin ve özellikle bunlardan değerli ve gerekli olanların alınması ve bu yüzden bunların bizim Tüı-kçe'ye dahili ile canlandırma ve yayılmaları yani iki lehçenin birleştirilmesini, Şark Türkçesi'nin Ali Şir Nevai gibi mühim ediplerinin eserlerinin mekteplerimizde okutulmasının bu maksada hizmet edeceğine, "kendisinin de aynı emele hizmet edeceğini söyler. 1901'.de tabedilen bu es~rclen yirmi yıl önce, İsmail Beğ ·Gaspıralı, Kamer adlı dergide bu noktaya temas etmiş ve "Hepimiz eserlerimizi mümkün olduğu kadar lisaµ-ı Türki ile yazıp arabi, farisi ve gayrı lugatlerden kaçalım ki alim olmayan adamlar dahi yazdığımızı ok{ıyup anlasınlar" demekteydi. Bu duı:umda büyük dil alimi Şemsettin Beğ, aziz dostu İsmail Beğ'in yiı mi yıl önce yazıp teklif ettiklerini kabul ve tatbik . ediyordli . .

1897'de Yunan Harbi sırasında Mehmed Emin Beğ'in

"Ben· bir Türk'üm, dinim cinsim uludur·

Sinem özüm ateş ile doludur"

beytiyle başlayan ve bütün Türk dünyasında bomba gibi patlayan bu şiiıi, daha sonra "Türkçe Şiirler" adlı küapta aynı dil sadeliği ve aynı ruhla yazılmış diğeı şiirleri ile birlikte neşredildi. İsmail Beğ Gaspıralı, kitap eline ulaştıktan sonra, .1viehmed Emin Beğ'e yazdığı tebrik ve teşekkür

mektubunda şöyle diyor "Eserinizi okudum, pek ziyade meraklandım.

(43) 299

Page 12: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

)AYI 337-338 TÜR:& KÜLTÜRÜ YIL XXVIII

Şiirlerinizin lisanından maada, efkarı da İstanbul'un "mahitab"tan, "kara saçlı, mai göz'den ibaret asar-ı şiiri cümlesine fark oldi.ığudur"

dedikten sonra" asar-ı edebiyye ve şiiriyye· arasına böyle meslekli bir eser aralaştırmak Türk alemine büyük bir ·hizmettir ki derunen tebrik ediyorum. Türk alemine dediğim mübalağa zannolunmasın; ~übalagayı ne severim­ve ne ederim, doğrusudur, çünkü şiirlerinizi Edirne, Bursa, Konya, Ankara_, Erzurum Türkleri . anlayıp, Iezzetlenip okuyacakları gibi, Tiflis, Tebriz, Ş~rvan, Horasan, Türkistan, Kaşgar, · Deşt-i Kıpçak, Sibirya, I(a·zan .ve Kırım Türkleri de okuyacaktır ki, bu şerefe Fuzuli ve Nabi nail olamadı­lar 40-50 milyonluk ve otuz asırlık bu ~leme iptida bir kaşık oğu~ balını ·

yediren si~ oldunuz ki size şeref, bize saadettir. "Bu mektubunda görüldüğü gibi, İsmail Beğ sadece dil uzerinde değil muhteva üzerinde de duruyordu. Bu-muhteva ve sadelik:Mehmed Emin Beğ ve arkadaşlarının bütün· Türk dünyasında tanınma,sına, fikirlerinin kabul görmesine sebep olmuş, yeni yetişen gençler üzerinde büyük tesirler icra eylemiştir. Bu tesiri · anlata­bilmek için Mehmed Emin Beğ'e bu mektubun yazılmasındar\ 2_ sene sonraya gidelim. Sene 1921, Anadolu ve İstanbul emperyalistlerin işgali altındadır. Anadolu'da Türk milleti, milH mücadeleyi başlatmıştır. Türk münevverleri akın akın Anadolu'ya geçip, milll mücadele ve katılmaktadır­lar. Bu meyanda milli Şair M~hmed Emin · Beğ de Anadolu'ya geçer: Mustafa Kemal Paşa, Mehmed Emin Beğ daha Ankara yolunda iken ona bir telgraf çeker ve şöyle der. "İnebolu'da milli şairimiz .Mehmed Emin Beyefendi'ye; \

. Türk milliyetperverliğinin ilahi mübeşşiri olan şiirlerimiz, bugünkü mücadelemizin ruh-ı hamasetine ufk-u tfıll olmu.~tur. Teşrifinizden duy­duğum memnuniyeti beyan ile sizi· milletimizin mübarek babası olarak >elamlarım.

TBMM Reisi Mustafa Kemal

B.u telgraftan anlaşılıyorki, yeni Türk devletinin kuruluşunda, Türk milletinin ~mı tuluşunda İsmail Bey Gaspıralı ve arkadaşlarının, fikir ve tesirleri önemli rol oynamıştır. ·

İsmaH Bey, Mehmed Emin Bey'e /yazdığı mektupta Tercüman'ın da aynı gayeye hizmet ettiğini belirtirken "Tercüman'ın da _çabaladığı

bu yolda hizmettir. Sade lisanıdır ki, Dersaadet'in_ hamal ve kayıkçılarına, Çin dahilinde bulunan Türklere gazeteyi tanıtmıştır". Gerçekten İsmail

300 (44)

Page 13: D00206c29s333-344y1991isamveri.org/pdfdrg/D00206/1991_337-338/1991_337-338... · 2019. 2. 1. · KAFAL! YIL xxıx mümkün oldu? Veya diğer bir deyjşle, İsmail Beğ Gaspıralı'nİn

SA Yİ 337-338 S. KAFALI YIL xxıx

Bey Oaspıralı, dil meselesini hem teori olarak hem. de pratik olarak halletmiş ye Türk dünyası!'l-da herkesin ökuyup anladıği, müşterek edebi dili .yaratmış, sevdirmiş ve kullandırmıştır .

. İsmail Bey'in fikir dünyasında Batı Türklüğü'nün tesiri olduğu gibi, Batı Türklüğü'nün fikir dünyasında da o'nun hizmet ve· tesiri 'büyük izler ·bırakmış ve bu izler günümüze kadar devam etmiştir ..

. (45) 301