Aralık 2019 Sayı: 473 · oldu ama ne çare. Devecik yapacağını yapmıştı. Hazreti Ömer...

Arkadaşlık Ne Güzel Arkadaşlık Ne Güzel

Aralık 2019 Sayı: 473

Derginizle birlikte

‘Diyanet Çocuk Dergisi

2020 Duvar Takvimi’ni

almayı unutmayın!

ABONE ŞARTLARI

Abone kaydı için ücretin Döner Sermaye İşletme

Müdürlüğü’nün T.C. Ziraat Bankası Ankara Kurumsal Şubesi

IBAN: TR 94 00 01 00 17 45 05 99 43 08 50 41 no’lu hesabına

yatırılması ve makbuzun fotokopisi ile aboneliğin hangi sayıdan

başlayacağını bildirir bir mektubun, “Diyanet İşleri Başkanlığı

Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü, Üniversiteler Mahallesi

Dumlupınar Bulvarı No: 147/A 06800 Çankaya/Ankara”

adresine gönderilmesi gerekir.

Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 473 • Aralık 2019

Sahibi ve Genel Yayın YönetmeniDr. Fatih KurtSorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Elif ArslanMali İşler ve Dağıtım Sorumlusu VekiliAhmet BulutEditörEsma GünerYayın Koordinatörleri Hasan Yıldırım Sabri GüngörDijital MedyaÖmer GüçlüŞahin BodurTashihSaid ŞanİletişimDiyanet İşleri BaşkanlığıÜniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No: 147/A 06800 Çankaya / AnkaraTel: (0312) 295 86 08 Faks: (0312) 295 61 92

e-posta: [email protected] facebook.com/diyanetcocukdergisi twitter.com/DiyanetCocuk

https://dergi.diyanet.gov.tr

Abone İşleriTel: (0312) 295 71 96 - 295 71 97 (0312) 295 72 05 - 295 72 06Faks: (0312) 285 18 54 e-posta: [email protected]

Online Abonelikhttp://yayinsatis.diyanet.gov.trTel: (0312) 295 74 94 - 295 74 95

Milli Eğitim Temel Kanunu (16.6.1983 gün ve 28442 sayılı Kanunu'nun 15'inci Madde ile Değişik 55’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince) Başkanlığımız yayınlarının öğrencilere tavsiyesinde bir sakınca yoktur.

Metin ve çizgilerin sorumluluğu yazar ve çizerlerine aittir.

Yayın Türü: Aylık, Yerel, Süreli Yayın, Diyanet Çocuk Dergisi (Türkçe)

Basım Tarihi: 04.12.2019Basım Yeri: İzmirISSN: 13008-46308

İllüstrasyon: Hayrettin VuralTasarım: Timuçin İpek

BaskıÇağlayan Basım Yayın Matbaacılık A.Ş.Sarnıç yolu üzeri No: 7 Gaziemir / İZMİRTel: 0232 274 22 15

Yurt içi yıllık 60 TL

Yurt dışı yıllık

ABD için 25 ABD Doları

Avrupa Birliği ülkeleri için 24 Euro

Avustralya için 40 Avustralya Doları

İsveç ve Danimarka için 200 Kron

İsviçre için 40 İsviçre Frangı

MerhabaArkadaşsız bir dünya düşünmek çok zor değil mi? Hayat, arkadaşlarımızla dostlarımızla güzel. Birlikte okula gittiğimiz, aynı sırada oturduğumuz, oyunlar oynadığımız, ders çalıştığımız, komşuluk yaptığımız arkadaşlarımız varsa ne mutlu bize!

Yalnızca sevincimizi mi paylaşırız onlarla? Bir derdimiz olduğunda anlatmak isteriz. Bir yanlış yaptığımızda kırmadan, nazikçe bizi uyarmalarını isteriz.

Arkadaşlarımızın, dostlarımızın bir gülümsemesi, içimizi rahatlatan bir sözü yüzümüzdeki hüznü hemen dağıtıverir değil mi? Bizim bir gülümsememiz, güzel sözümüz de arkadaşlarımız için aynı şekilde kıymetli, unutmayalım.

Bizler 2020 yılının çocuk dergisi için hazırlıklarımızı yoğunlaştırdığımız bu günlerde, iyi bir arkadaş olmanız ve iyi arkadaşlar edinmeniz duasıyla sizleri 2019 yılının son sayısıyla baş başa bırakıyoruz.

Dr. Elif Arslan

124 6 8

101214161820222324

2628303234363840414243444648

MerhabaKutup YıldızıKitabım Kur’anÇocuk ParkıZehraMasalPeygamber KıssalarıKalemlikBurçin ile BurhanRenkli Dünyamın SesiMaviOyun Parkı Yolu Takip EtOyun Parkı 5 Farkı BulalımOyun Parkı Haydi Kartopu OynayalımMarifetli TakvimBu Söz Bize Ne Söyler?BüyüteçGüzel DilimizAllame Nineİlmin ÖncüleriOyun Oynayalım mı?Bulmaca Treni Kelime AvıHaydi ÇizelimBulmaca Treni Bil BakalımBulmaca Treni KöprüNeşeli KarikatürlerSizden GelenlerOkuyucu Mektubu

İÇİNDEKİLERİÇİNDEKİLER

1Diyanet Çocuk Dergisi, Aralık 2019Diyanet Çocuk Dergisi, Aralık 2019

Rahatlatan Rahatlatan ÇözümÇözüm

2 Diyanet Çocuk Dergisi, Aralık 2019Diyanet Çocuk Dergisi, Aralık 2019

Yazan: Musa MertKutup Yıldızı

Çizen: Orhan Akcan

Allah Resulü bir sefere çıkmıştı. Güneşin gülücükleri arasında bastıkları yer ayaklarının altından âdeta akıp gidiyordu. Yanında Hazreti Ömer ve Hazreti Ömer’in oğlu Abdullah vardı.

Allah Resulü ve Hazreti Ömer iki yetişkin devenin üzerindeydi. Oldukça genç olan Abdullah ise babasının yeni aldığı, kendisi gibi çok genç bir deveye binmişti. Ancak Abdullah’ın devesi binilmeye alışık olmayan, zapt edilmesi zor bir deveydi. Deve fırladı, öne geçti. Allah Resulü’nün önüne geçmek olacak şey değildi! Bu durumdan rahatsız olan Hazreti Ömer, hemen atıldı. Genç devenin yularından tutup geri çekti.

Yola bir süre devam etiler. Deve yerinde duramadı. Az sonra ani bir hareketle fırladı yine. Ne yaptıysa engel olamamıştı Abdullah. Üzüldü. Mahcup oldu ama ne çare. Devecik yapacağını yapmıştı. Hazreti Ömer ikinci kez gidip deveyi geri çekti.

Abdullah daha dikkatliydi artık. Devesinin yularını iki eliyle sımsıkı kavramıştı. Ne olursa olsun bir daha aynı hataya düşmemeliydi. Ama ne mümkün! Dur, biş, ho, dese de Abdullah, yularını çekse de olmadı. Tozu dumana kattı yine devecik.

Üçüncü kez geri çekerken babası,

— Devene sahip ol, sakın bir daha Allah Resulü’nün önüne geçmesin, diye uyardı.

Abdullah’ın üzüntüsünü ve mahcubiyetini anlatacak kelimeler yoktu. Ne yapacağını bilemedi. Hayvan bu, anlatsan anlamaz. Ağız tadıyla binememişti devesine. Oysa ne çok sevinmişti yeni bir deveye bindiği için.

Huysuz deve yüzünden yolculuk herkes için çekilmez olmuştu. Abdullah, ya deve bir daha ileri fırlarsa, diye diken üstündeydi. Hazreti Ömer, gözünü onlardan ayırmıyor, hedefe gerilmiş ok gibi tedirgin tedirgin ilerliyordu. Baba oğul arasındaki bu gelgitler Allah Resulü’nü de huzursuz etmişti. Uzun yol böyle nasıl bitecekti! Bitmezdi elbet.

Derken, Allah Resulü dostu Hazreti Ömer’e,

— Sat bu deveyi bana, buyurdu.

Bu, beklenmedik bir teklifti. Müşteri, müşterilerin en değerlisiydi. Ancak satmak olmazdı. Hazreti Ömer,

— Deve sizindir ey Allah’ın Resulü, hediyem olsun, dedi. Efendimiz,

— Sat onu bana, buyurarak teklifini yineledi. Hazreti Ömer, Peygamberimizin kararlı olduğunu görünce kabul etti. Fiyatta anlaştılar. Allah Resulü deveyi satın alır almaz Abdullah’a döndü ve

— Abdullah, deve senindir, hediyem olsun. Ona dilediğin gibi bin, buyurdu.

Allah Resulü’nün bu çözümü herkesi rahatlattı.


Sevdiğiniz yiyecekler hangileri? Soruyu bir de şöyle sorayım: Hangi yiyecekleri daha çok seversiniz? Hepsinin ayrı faydası, ayrı lezzeti var.

Bizi ve tüm kâinatı

yaratan Rabbimiz

bize fayda versin diye

birçok şey yaratmış.

Farklı renklerde,

kokuda, büyüklükte

birçok sebze, meyve

var. Hatta bunların

ağaçta duruşları,

ağaçtan sonra tabakta

duruşları da ayrı bir

zevk veriyor

değil mi?

BU MEYVE VE SEBZELERİ TANIYORUM


Yazan: Esma GünerKitabım Kur’an

Kitabımız Kur’an’da da bazı meyve ve

sebzelerin isimleri var. Bazısı cennette

verilecek nimetler arasında sayılır.

Bazısı Kur’an kıssalarında geçer.

Biz her zaman Allah’ın verdiği tüm

nimetlere şükredelim.

BUL BAKALIMAşağıda Kur’an-ı Kerim’de geçen bazı yiyecek adları var. Yiyecekleri karışık hecelere ayırdık. Birbirini tamamlayan doğru hecelerle eşleştirmesi sizden. Dikkatli okuyun, bazı meyveler tek heceli.

Salacimek

Hur

cir

Muz

raz

Sotalık

Zey

ma

Üşak

Sarımğan

İn

tin

Ki

züm

Mer

sak

Nar

bak

Ka

cefil

Zen

Ba


AKLIMIZDAN ÇIKMASIN!Yerli malı kullanmaya, ülkemizde yetişen ürünleri tüketmeye özen gösterelim kıymetli arkadaşlar!

— — — — — — ( Ğ UDY B A )

— — — — — ( Y L A U F )

— — — — — ( N Ğ S A O )

KARIŞIK KURUŞUK KELİMELER BULUNMAYI BEKLERSevgili arkadaşlar, güzel ülkemizin verimli topraklarında çok çeşitli ürün yetişiyor. Her mevsime özel ürünler tezgahları süslüyor. Bize de yerli ürünlerimizi almak kalıyor. Aşağıda bu ürünlerden bazılarının harfleri karışmış. Onları doğru sırasına dizip nelermiş öğrenmeye ne dersiniz? O zaman iş başına!

— — — — — ( N C İ İ R )

— — — ( M Z U )

— — — — — — ( Z T Y İ E N )

— — — — — — — ( PA A E T T S )

— — — — — ( R S I I M )

— — — — — — ( K YA I I S )

— — — — — — ( Ç P İ İ R N )


Yazan: Sabri GüngörÇocuk Parkı

Sevgili arkadaşlar, ‘Kış’ denince aklınıza ne geliyor? Aklımıza gelenleri dergimizin sayfalarına taşımaya ne dersiniz? O halde iş başına! Kış fotoğraflarınızı bekliyoruz sabırsızlıkla.

Adınızı, soyadınızı, yaşınızı ve fotoğrafı çektiğiniz yeri yazarak, aşağıdaki mail adresine göndermeyi unutmayın! E-mail: [email protected]

İbrahim-Reyyan Acar, 10, 8, AlmanyaGüzel bir sonbahar fotoğrafı. Teşekkürler İbrahim ve Reyyan.

Furkan Güldemir, 11, BoluKar ve ağaçlar. Eline sağlık Furkan.

Süreyya Ateş, 6, DenizliKışın vazgeçilmezleri bir arada. Eline sağlık Süreyya.

Eymen Aydın, 7, HollandaDökülmüş yapraklar ve yağmur. Eline sağlık Eymen.

Fatma Betül Bilgin, 13, AlmanyaÇok güzel bir manzara. Teşekkürler Fatma.

Meryem Rana Kayhan, 9, ErzurumTeşekkürler Meryem güzel fotoğrafın için.

Fotoğrafı Gelenler

• Rıza Muhammed Ateş, İskenderun

• Ahmet Seyyit Köse, Kahramanmaraş

• Melek Pehlivan, Kütahya


O akşam sık sık yaptığımız gibi alt katta oturan komşularımıza misafirliğe gitmiştik. Biz çocuklar pastaları, kurabiyeleri midemize yolcu edip, yalnızlık çekmesin diye arkasından bir yudum da süt gönderirken; büyükler havadan sudan konuşuyordu. Az sonra havadan sudan konuşmaktan sıkılıp, yerden ve altındakilerden konuşmaya başladılar. Fay hattı, deprem, yer kabuğu ve ilk defa duyduğum daha birçok şey…

Fay hattı dedikleri otobüs hattı gibi bir şey miydi?

Yer çekirdeği çitlenebilir miydi?

Eğer çitlenemiyorsa yer kabuğu da neyin nesiydi?

Yer kabuğu neden sürekli kırılıyordu, fazla mı alıngandı?

Yeraltı çok soğuktu da ondan mı yer çekirdeği kendisini saran bir manto giyiyordu?

Onlar bunu bırakıp, başka konuya geçtiler ama benim merakım bir türlü geçmedi. Sorular bir trenin vagonları gibi birbiri ardınca sıralandı. Aklımda çuf çuf dolanıyor, gelen uykumu kovalayıp kaçırıyorlardı. Keşke, diyordum içimden, keşke yerin altını görebilsem. Derken…

Yeryarıldıiçinegirdim.Yeraltındaydım işte. Yalnız sevinsem mi şaşırsam mı yoksa kaçsam mı bilemiyordum. Galiba kaçmalıydım. Çünkü karşımda dört bir yanda kolları olan saçaklı ve dolaşık bir şey duruyordu. Bir çeşit yeraltı canavarı olmalıydı. Karanlıktan tam da göremiyordum.

Ne Var Ne Var Ne YokNe Yok


Yazan: Fatma Nur YılmazMasal

Biraz ürktüm. Yani tamam, basbayağı korktum. Var gücümle koşmaya başladım ama korktuğum şey arkamdan gelmiyordu. Hatta hiç hareket etmiyordu. Cesaretimi toplayıp yavaşça yaklaştım. Bu canavar filan değildi, bir ağacın kökleriydi!

Anlaşılan yerin içine girmiştim ama çok da girmemiştim. Peki, buraya kadar gelmişken fay hattını görmeden şuradan şuraya gider miydim? Asla. Hemen biraz daha aşağı indim.

Burada bir köstebek ailesi isim-şehir oynuyordu. Küçük köstebek F harfiyle başlayan ünlü ismi bulamamıştı. Yazar ismi olur mu, dedim. Olmazmış, biraz daha aşağı indim.

Her katman bir öncekinden daha karanlıktı, burası ise en karanlık olanıydı. Öyle ki fay hattının yanından geçmiş ama onu görmemiş olabilirdim. Etrafa dikkatlice baktım. Bir tarafa dikkatlice bakmanın kötü bir tarafı vardı, diğer tarafı göremiyordun. Ben de etrafa bakacağım derken bastığım yeri görememiştim ve ayağımı bir şeye çarpmıştım. Bu şey bildiğiniz tabaktı. Üzerindeki tozu toprağı sildim. Oldukça eski bir şeydi. Bir tarihî eser bulmuştum. Kendimi tebrik ederken uzaktan gelen bir sesle irkildim:

“Haydi, kızım uyan gidiyoruz.”Bir ses duyuyordum ama ne dediğini anlamıyordum. Ses gittikçe yakınlaşıyordu:

“Haydi, kızım uyan gidiyoruz.”O an bir aydınlanma yaşadım. Gerçek bir aydınlanma. Gözlerimi açtım, etraf aydınlıktı. Birden,

“Fay hattında mıyım?” deyiverdim. Ah demez olsaydım. Ah ah nereden bilebilirdim her şeyin bir rüya olduğunu. Gülüşmeler hâlâ kulaklarımda...


Davud Peygamber’in oğlu olan Hz. Süleyman, babasının vefatından

sonra ülkeyi yönetmeye başlamıştı.

O, merhametli ve adaletli bir hükümdardı. İnsanların arasındaki anlaşmazlıklarda çok isabetli kararlar

verirdi. Alçakgönüllüydü. Fakirleri korur, gözetirdi. Allah’a çok şükreden

ve hamd eden bir kuldu. Hz. Davud gibi

ona da Allah tarafından peygamberlik görevi

verilmişti.

Hz. Süleyman, Allah Teâlâ’ya dua ederek kendisine, daha önce hiç kimseye

verilmeyen bir kabiliyet, bir saltanat istemişti. Allah (c.c.) duasını kabul ederek

ona üstün yetenekler vermişti. Kuşlarla konuşabiliyordu. O, kuşlardan ve

rüzgârdan bir şey istedi mi hemen yerine getirirlerdi. Rüzgâr, Allah’ın emriyle

Hz. Süleyman’ın istediği yere gidiş ve gelişini çok kısa sürede sağlardı.

Bir gün kuşlardan Hüdhüd, ona bir haber getirdi. Sebe isimli ülkede yaşayan

halkın, güneşe taptıklarını ve ülkeyi Belkıs isimli bir kraliçenin yönettiğini

söyledi. Ayrıca kraliçenin oldukça büyük ve değerli bir tahtının olduğunu

haber verdi.

Süleyman Peygamber, onların her şeyi yaratan Allah’ı bırakıp, Allah’ın

yarattığı bir varlık olan güneşe taptıklarını duyunca, Kraliçe Belkıs’a bir

mektup gönderdi. Kraliçe, danıştığı önemli kimseleri topladı.

Hz. Süleyman’dan gelen mektubun, besmele ile başladığını ve kendilerini

Allah’a inanmaya çağırdığını söyledi.

Onlar:

— Biz güçlü kimseleriz, savaşırız, ancak sen nasıl karar verirsen ona uyarız.

dediler.

PeygamberHAZRETİ SÜLEYMAN


Peygamber KıssalarıYazan: F. Feyza Güner

Kraliçe, savaşa girmenin iyi olmayacağını ve halkının perişan olacağını düşündü. Süleyman Peygamber’e bir elçi ile hediyeler gönderdi. Fakat Hz. Süleyman hediyeleri reddetti. Bunun üzerine Kraliçe, Süleyman Peygamber’e giderek onunla konuşmaya karar verdi.Hz. Süleyman, Belkıs’ın kendisini ziyarete geleceğini öğrenince, onu şaşırtacak bir şey yapmak istedi. Kraliçe’nin çok değer verdiği tahtını kendi sarayına getirtti. Kraliçe daha gelmeden tahtı Hz. Süleyman’ın sarayına ulaşmıştı. Tahtın çok uzak bir ülke olan Sebe’den, Süleyman (a.s.)’ın sarayına gelmesi göz açıp kapatıncaya kadar kısa sürede olmuştu. Tahtta biraz değişiklik de yaptılar. Geldiği zaman Belkıs’a: - Senin tahtın böyle mi? diye soruldu. Belkıs, sanki o, diye cevap verdi. Belkıs, korunaklı bir yerde sakladığı tahtını birden karşısında görünce çok şaşırmıştı.

Ayrıca Belkıs, Hz. Süleyman’ın sarayına girerken sudan geçtiğini zannetmişti ve etekleri suya değip ıslanmasın diye hafifçe kaldırmıştı. Oysa sarayın zemini şeffaf camdan yapılmıştı. Altından su geçiyordu. Çevresine hayranlıkla bakıyordu. Şimdiye kadar hiç görmediği güzelliklerle dolu bir saraydı. Tüm bu olağanüstü durumları gören Kraliçe Belkıs, Süleyman (a.s.)’ın Peygamber olduğunu anlamış ve Âlemlerin Rabbi olan Allah’a iman etmişti.


Çok sevdiğimiz büyük kahramanlar nasıl doğmuş, nasıl büyümüş, hiç düşündünüz mü? Sevdiğim kahramanların hayatına baktığımda, “Ne güzel bir çocukmuş.” diyorum hep. Size güzel bir çocuğun, bir kahramana nasıl dönüştüğünden bahsedeyim mi?

Mehmet Akif Ersoy, Aralık ayında doğmuş. “Hem babam hem hocamdır, ne biliyorsam kendisinden öğrendim.” diyerek tanıttığı babası Mehmet Tahir Efendi, kendisine ilkokula giderken Arapça öğretmeye başlamış.

Mehmet Akif’in en yakın dostu olan şair Mithat Cemal Kuntay’dan onun nasıl meraklı, çalışkan ve çevresine ilgili bir çocuk olduğunu öğreniyoruz. Kuntay şöyle diyor: “Mahallesindeki manevi evde yetişmiş Mehmet Akif. Fen ilimlerini okulunda olanca hızıyla çalışırken, laboratuvara giriyormuş. Toprağın altını üstünü okuyup, yeryüzünden bıkınca okulun rasathanesine tırmanıyormuş. Fakat esrarengiz gökyüzünden de bıktığında, özellikle tatil günleri, Kur’an sesiyle dolu olan evine koşuyormuş. Mehmet Akif hem Baytar Mektebi’nin (Veteriner Okulu’nun) camisine beş vakit gider hem de okulun laboratuvarına koşarmış. İkisini de severek yapmış.

Aynı zamanda öğretmen (hoca) olan babasının desteğiyle güzel bir eğitim almış. Üniversitede okurken babasını kaybetmiş. Bu sebeple hemen meslek sahibi olarak hayata atılmak için o sırada yeni açılmış olan Baytar Mektebi’ne girmiş. Biliyor musunuz, aynı yıl çıkan büyük Fatih yangınında evleri yanmasına rağmen Mehmet Akif, bu sıkıntılar arasında okulunu birincilikle bitirmiş. Okul yıllarında sporla, bilhassa güreşle ilgilenmiş ve özellikle son iki senede şiire olan ilgisi artmış.”

Güzel çocuk Mehmet Akif büyümüş, İstiklâl Marşı’nı yazarak milletine hediye etmiş, bizim millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy olmuş.

İstiklâl Marşı’nı, Safahat adlı şiir kitabına bile koymamış. Çünkü onu kendisinin değil, milletinin olarak düşünüyormuş.

Bize ne güzel bir hediye bırakmış değil mi?

Bir KahramanBir KahramanNasıl Doğar?Nasıl Doğar?


Yazan: Berrin ErdoğanKalemlik

İstiklâl Marşı şairimiz, doğduğu ay olan Aralık ayında vefat etmiş.

İstanbul’da Edirnekapı Şehitliği’nde sevenleri tarafından sürekli ziyaret ediliyor. Kim bilir bir gün sen de onu ziyaret eder, bize bıraktığı bu güzel hediyeyi düşünüp ona dua edersin.


Bal arısı rengârenk kır çiçeklerinin olduğu bir çiçek tarlasında kovanda yaşıyordu. Dünyaya gözlerini açtığından beri ailesi ve çok sevdiği arkadaşlarıyla birlikteydi.

Kovandaki arılar, bütün gün dolaşarak topladıkları bal özlerini hep birlikte peteklere dolduruyor, aralarında iş bölümü yapıyorlardı. Gerektiğinde birbirlerine destek oluyor, kovanı boş kalan arılara da el birliğiyle yardım ediyorlardı. Kovanlarını çok seviyor ve birlikte vakit geçirmekten çok hoşlanıyorlardı. Minik bal arısı ise en çok büyükannesinin anlattığı papatya masallarını seviyordu. Henüz hiç papatya görmemişti ve papatyaları çok merak ediyordu. Ne zaman bir papatya masalı dinlese, kendisini papatyaların arasında uçarken hayal ediyordu. Bir gün kovandaki arılardan biri:

“Ben geçen gün kırlarda dolaşırken bir papatya tarlası gördüm ve aklıma senin papatyaları ne kadar çok sevdiğin geldi. İstersen seni de oraya götürebilirim.” dedi. Minik bal arısı, arkadaşının kendisini düşünmesine çok sevindi:

— Çok teşekkür ederim! diyerek arkadaşıyla birlikte yola çıktılar. Gelinciklerin, güllerin, kır çiçeklerinin arasından geçtiler ve kilometrelerce uçtular. Birlikte uçma yarışları yapıp, yolculuk boyunca çok eğlendiler. Uzun ve aslında tehlikeli bir yolculuktan sonra papatya tarlasına ulaştılar. Minik bal arısı gözlerine inanamıyordu.

KOVANDAKİKOVANDAKİARILARARILAR


Yazan: Derya YöneyRenkli Dünyamın Sesi

Çizen: Eyüp Can Çağlar

“Ne kadar da güzeller!” dedi. O kadar heyecanlıydı ki, bahçede oynayan çocukların fırlattığı topun kendisine doğru hızla geldiğini fark etmedi bile! Arkadaşı:

“Topa dikkat et!” diyerek onu uyarmasaydı belki de bundan sonra bir daha hiç uçamayacaktı. Arkadaşına bu sefer de desteği için çok teşekkür etti. Sonra, papatyalardan bal özleri topladılar. Arkadaşlığın, dostluğun sadece kovanlarında değil her yerde çok güzel olduğunu, o gün bir kez daha anladılar.

Kovanlarına gittiklerinde yaşadıkları maceraları diğer arkadaşlarına da anlattılar ve papatya tarlasına bir dahaki sefer hep birlikte gitmek için sözleştiler. Kovanlarının meşhur şarkısını hep birlikte bir kere daha söylediler:

İnceciktir kanatlarımızVız vız diyerek uçarızÇiçekten çiçeğe gezerek Sohbet eder, eğlenirizPaylaşır, yardımlaşırız, Tehlike anında haberleşir,Birbirimize destek oluruz,Arkadaşlık sevgisiyleBirlikte bal yaparız



Kardeşlik Arkadaşlık Ne GüzelYazan: Zekiye ÇobanÇizen: Sıddıka Tasa

Mavi

MALZEMELER

• Bir tane karton rulo• Şeffaf asetat kâğıdı ya da

asetat kâğıdına benzer dosya kapağı

• Renkli boya kalemleri• Şeffaf bant• Makas

Karton rulonun üzerine başlangıç noktasından başlayıp bitiş noktasına giden kıvrımlı bir yol çiziyoruz.

Çizdiğimiz yolun üzerinde ilerleyecek karakterimizi başka bir kâğıda çizip boyuyoruz. Şeffaf kâğıttan bir miktar kesip rulonun etrafına sarıp açılmaması için bantlıyoruz. Çizdiğimiz karakteri şeffaf kâğıdın üzerine yapıştırıyoruz.

Şeffaf kâğıdı sağa sola çevirip rulonun üzerinde hareket ettiriyoruz. Oluşturduğumuz karakteri başlangıç noktasından alıp yolu takip ederek bitiş noktasına ulaştırmaya çalışıyoruz.

YOLU TAKİP ETYOLU TAKİP ET01

02

03


Hazırlayan: Pınar Melike Uzun Oyun Parkı

Aşağıdaki resimde, Mevlana Türbesi’ni ziyarete giden baba ve oğlunu görüyorsunuz. Haydi, iki resim arasındaki beş farkı bulalım.

5 FARKI BULALIM


Oyun Parkı

HAYDİ KARTOPU OYNAYALIMHAYDİ KARTOPU OYNAYALIMKar, Allah’ın bize gönderdiği sayısız nimetin en güzellerinden biridir. Kar yağdığında içimiz heyecanla dolar. Kar yağdığını gören herkes hemen bahçeye çıkıp kar topu oynamak ister. Öyle değil mi?

Haydi! Bahçede kar topu oynayan çocukları dikkatle incele. Daire içine aldığımız nesneleri bul.


Hazırlayan: Muhammed Kâmil Yaykan

Oyun Parkı

Bu Yılın Son Dosyası:Bu Yılın Son Dosyası:Aralık AyıAralık Ayı

Dünya Engelliler Günü. Umarız her yol, her merdiven, her mekândan engeller kaldırılır.

Dünya Göçmenler Günü. Çevrenizde ülkesinden göçmek zorunda kalan biri var mı? Onu dinlemeye, acılarını hissedip teselli etmeye ne dersiniz?

IV. Murat Han Bağdat’ı yeniden Osmanlı topraklarına kattı. Bağdat’ın nasıl kurulduğunu biliyor musun? Bir görsel şölen gibi, muhakkak öğren.

3 Aralık

18 Aralık

24 Aralık 1638

Önemli Olaylar Günler Haftalar

Tabiatname Doğa TakvimiŞiddetli soğuklar ve yağışlar, 6 Aralık ise Kuzey Rüzgârları ile geliyor.

Gündönümü. Kuzey yarımküre için en uzun gece uyarısı! Erkenden planlarınızı yapın. Masal dinlemek, kitap okumak, aile büyüklerinden hatıralarını dinlemek, benden size birkaç ipucu olsun.

Zemherîr yani kışın en şiddetli soğukları başlıyor. 40 gün süreceği için kendisini Erbain olarak da biliyoruz. Hastalanmadan tedbir almak en iyisidir. Bal, zencefil, limon hazır mı?

4 Aralık

21 Aralık

22 Aralık


Yazan: Rabia Gülcan KardaşMarifetli Takvim

Prof. Dr. Sabahattin Zaim vefat etti.

Mevlana Celaleddin-i Rûmi Rabbine kavuştu. Ölümü için Şeb-i Arus dendiğini biliyor muydunuz? Haydi biraz araştırın.

İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy vefat etti. Hayırla, şükranla yâd edelim.

Bu ay Göktürk uydularımızın uzaya

fırlatılmasının yıl dönümü (2012 ve

2016). Gökyüzündeki uydularımıza ve

gökyüzünü seven çocuklara

selam olsun!

Yavuz Sultan Selim Han, Kudüs’ü Osmanlı topraklarına kattı. 9 Aralık 1917’de ise sevdiğimiz şehir, peygamberler diyarı Kudüs, İngilizlerce işgal edildi. Kudüs’te yıllardır şehit olan, bu mübarek şehri korumayı kendine vazife bilmiş her güzel yüreği hayırla yâd edelim.

10 Aralık 2007

17 Aralık 1273

27 Aralık 1936

30 Aralık 1517

Hayırla Yâd Edelim

İlk dördün.

Dolunay.

Halkalı Güneş tutulması. Ülkemizden görünmeyecek.

Yeniay.

4 Aralık12 Aralık

26 Aralık

26 Aralık

Asumanname Gökyüzü Günlüğü

Bu ay etkinliğimizi gelecek yıla ayıralım, ne dersiniz? Nasıl mı, tam olarak şöyle: Artık bir yaş daha büyüdüğümüze göre, ajanda tutmaya başlayabiliriz. Derslerimizi, çalışma programımızı, hobilerimizi, kısacası zaman planlamamızı ajandamıza yazabiliriz. Haydi güzel bir defter bulun ve ajandanızı oluşturmaya başlayın. İçi boş bir defter yeterli. Ayın günlerini, ay takvimini siz ekleyeceksiniz. Marifetli Takvim’i okudukça da o günler için not alabilirsiniz. Mesela; “Bugün leyleklerin göç zamanı, göğe bak!” gibi.

Ayın Etkinliği


Betül’ün dört senedir kullandığı kalemlik iyice yıpranmış, kullanılamayacak duruma gelmişti. Artık yeni bir kalemliğe ihtiyacı vardı. Babası Cemil Bey, Betül’e bunun için bir miktar para verdi. Betül ertesi gün okula gitmeden önce kırtasiyeye uğradı. Kırtasiyede çeşit çeşit kalemlik vardı. Beğendiği kalemliklerin fiyatını sordu. Aralarında fiyat farkı vardı. Betül merak etti:

— Halil Amca, bu mavi kalemlik neden daha pahalı?

— O kalemliğin kumaşı çok kalitelidir ve dikişi sağlamdır. Fiyatı da hâliyle diğerlerine göre biraz yüksektir. Onu uzun süre kullanırsın. Diğerlerinin fiyatı daha uygun, fakat onları uzun süre kullanamayabilirsin.

ÇEKME KAYGISINIÇEKME KAYGISINIAL MALIN İYİSİNİAL MALIN İYİSİNİ


Yazan: Hatice Uçar

Bu Söz Bize Ne Söyler?

Oyun iki grup olarak oynanır. Her takımda en az iki kişi bulunmalıdır.

Her bir kelime anlatılırken kullanılmaması gereken dört sözcük de aynı kâğıda yazılır. Böylece sekiz kâğıt oluşturulur.

Kâğıtlar ters ve karışık olarak ortaya koyulur.

Oyuna başlayacak olan takımdan bir kişi, ortadan bir kâğıt alır.

Kâğıdın en üstündeki kelimeyi, alttaki yasaklı kelimeleri kullanmadan takım arkadaşlarına anlatmaya çalışır. Karşı takımdan bir kişi anlatıcının yanında durur ve yasaklı kelimeleri kullanıp kullanmadığını kontrol eder.

Her bir kelime için süre 60 saniyedir. Karşı takımdan bir kişi süreyi tutar.

Kelimeyi bilen takıma 1, bilemeyen takıma 0 puan yazılır.

Anlatıcı 60 saniyelik süreyi doldurunca sıra diğer takıma geçer.

En çok puan toplayan takım oyunu kazanır.

KULLANILMAYAN KELİMELER OYUNU KURALLARI

Betül, kalemlikleri sevmişti. Hepsi de gayet güzel görünüyordu. Kârlı bir alışveriş olacağını düşünerek en ucuz olan kalemliği seçti. Kalan parasını ise dilediğince harcadı.

Aradan on gün geçmişti ki, aldığı kalemliğin fermuarı bozuluverdi. Hay Allah... Bu kadar çabuk bozulacağını tahmin etmemişti. Babasından tekrar kalemlik parası isteyemezdi. Zaten babası kaliteli bir kalemlik alması için yeterli parayı vermişti kendisine. Harçlıklarını biriktirip yeni bir kalemlik alana kadar fermuarı bozuk kalemliğini kullanmaya devam etti. Kalemleri her gün çantasının içine dökülüyordu. Her gün onları toplamak için uğraşıyordu. Parası tamam olduğu gün hemen gidip kendisine kaliteli bir kalemlik aldı.

Kalemlik

KalemSilgiİç

Kalemtıraş

Kırtasiye

OkulÇeşitRenkDefter

Harçlık

BirikimBayram

OkulÇocuk

Fiyat

DeğerPara

KarşılıkÜcret

FermuarKapatmak

HırkaÇanta Mont

Dikiş

Terziİp

İğneMakas

Alışveriş

İhtiyaçMarketPazarPoşet

Kumaş

Elbiseİp

DesenÜtü

Kalite

SağlamÜrün

İyi

Malzeme

Ucuz

PahalıAzParaİndirim


GÜNEŞ ENERJİSİÖğretmen sınıfa sorar:

- Kış geldi, evlerimizi ısıtmak için hangi yakıtları kullanırız çocuklar?

Öğrenciler:

- Odun, kömür, doğalgaz gibi yakıtları kullanırız öğretmenim.

Öğretmen:

- Güneşi unuttunuz çocuklar.

Öğrenciler:

- Güneş kışın evimizi yeterince ısıtır mı ki?

Bu soru üzerine öğretmen, güneşten elde edilen enerjiden yararlanılarak ısınmanın mümkün olduğunu öğrencilere anlatır. Neler anlattığını merak mı ettiniz? Haydi o halde biz de büyütecimizi güneş enerjisine çevirip bu konuya bir bakalım.

Hepinizin bildiği gibi güneş, dünyamıza ısı, ışık ve enerji veren büyük bir kaynaktır. Öyle büyük bir enerji kaynağıdır ki, odunun, kömürün hatta rüzgâr enerjisinin oluşmasında bile etkisi vardır. Hem biliyor musunuz, diğer enerji türlerine göre güneş enerjisinin çok sayıda avantajı da vardır. Neler mi? Mesela tükenmeden devam eder, temizdir, gürültü yapmaz ve karmaşık teknolojiye ihtiyaç duymaz. Üstelik gaz, duman, kükürt gibi zararlı atıkları da yoktur. Ne güzel değil mi?

Güneş, güneş panelleri ve evirici denen özel bir makine sayesinde kendi enerjisini elektrik enerjisine çevirir ve yararlanmamızı sağlar. Peki nerelerde güneş enerjisinden yararlanabiliriz? Sıcak su temininde, ısınmada, soğutmada, kurutmada ve elektrikle ilgili her türlü cihazı çalıştırmada bu enerjiden faydalanabiliriz. Bunlara daha fazla örnekler de verebiliriz. Mesela evlerimizde bulunan hesap makinelerinin güneş enerjisi ile çalıştığını fark etmiş miydiniz? Evet, dikkatle bakarsanız üzerinde çok minik panellerin olduğunu görürsünüz. Bir de trafik lambaları ile bazı trafik işaret levhaları da üzerinde bulunan güneş paneli ile çalışır.

Hepsinden önemlisi güneş enerjisi kullanımı her geçen gün daha fazla yaygınlaşıyor. Ev veya iş yerlerinin çatılarına konulan birkaç panel, hem evimizin tüm elektrik ihtiyaçlarını giderir hem de kullanım fazlasını ana şebekeye gönderek kâr etmemizi sağlar. Üstelik ülkemiz güneş ışınlarını alma oranları açısından çok şanslı bir konumda bulunmaktadır.

Öğretmen tüm bu bilgileri sınıfa anlattıktan sonra öğrencilerden biri:

- Öğretmenim, çok top oynadığım zaman enerjim bitiyor, yorgun düşüyorum. Acaba başımdaki şapkaya bir panel taktırsam güneş bana da enerji verir mi?


Yazan: Nesrin AktaranÇizen: Yahya Alakay

Büyüteç

İşte bir yılı daha bitiriyoruz yavrularım. Bir şeye başlarken de bir şeyi bitirirken de yapmamız gerekenler vardır. Her başlangıçta hedeflerimiz olmalı ve onlara ulaşabilmek için ümit, gayret ve sabrı kuşanmalıyız. Her bitişte de şöyle bir dönüp geriye bakmalı; hedeflerimizin ne kadarını gerçekleştirebildik, ne kadarı olmadı, neden, nasıl… diye kendimizi hesaba çekmeliyiz. Değil mi Dilara?

— Evet dedeciğim!

— Eyet dedeciiim, eyeett!!

Bu halamın iki yaşındaki kızı Şermin. O kadar tatlı ki… Ne söylesek papağan gibi tekrar ediyor.

— Mesela biz torunlarımla bu yılın başında her ay en az üç kitap bitirmeyi hedeflemiştik. Vee başarıyla tamamladık. Hatta Dilara hepimizi geçti. Bazı aylar altı kitap okumuş. Aferin benim bal kızıma…

— Afeyin afeyinn!!

BİR YILIBİR YILIBİTİRİRKENBİTİRİRKEN


Yazan: Rukiye OklanGüzel Dilimiz

Bir alkış tufanı koptu. Utandım, kıpkırmızı oldum. Bu akşam herkes bizde; amcamlar, halamlar, kuzenlerim…

— Ayy utanırmış benim kuzuuum. Pek de mütevazi.

— Mütevazi değil halacığım mütevazı. Mütevazi birbirine paralel olan demek, mütevazı alçakgönüllü demek.

Amcamın oğlu Ahmet. Bu yıl çok okuyanların ikincisi. Nasıl da yakaladı.

— Babacığım ne güzel bir program yapmışsınız. Çocuklara ne çok şey kattı kitap okumak. Baksana her biri İmla Baba oldu çıktı. Mahsuru yoksa biz büyüklerle de önümüzdeki yıl için böyle bir program yapalım. Herkes ayda en az dört kitap okusun ne dersin?

Dedemin o kadar hoşuna gitti ki halamın bu sözleri, şöyle derin bir nefes alıp yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bir daha yaslandı koltuğa ve tek tek herkesi gözleriyle okşadıktan sonra bende durdu. Anladım tabii ne demek istediğini.

— Evet halacığım çok güzel bir programdı. Okumak bana o kadar çok şey kattı ki… Bu sayede konuşmam yazmam düzeldi, anlayışım arttı. Mesela mahsur ile mahzurun farkını öğrendim. Mahsur kuşatılmış, çevrilmiş demek; “mahsur kalmak” deriz ya hani. Mahzur sakınca, engel demek; “mahzuru yok” deriz mesela.

— Yaa işte böyle yavrularım! O hâlde yeni yılda aynı programı büyüklerle de yapıyoruz. Torunlarımla da ayda üç kitabı dörde çıkaralım diyorum. Ne dersiniz?

— Bir kütüphaneye üye olmalıyız derim dedeciğim!

Gülüşmeler, sohbet, muhabbet. Ailemi çok seviyorum…


6362 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 437 Aralık kılarA 734 :ıyaS isigreD kucoÇ tenayiD

Fatıma, Fatıma! Kızım yemeğini aldın

mı?

Aşk olsun. Sen de

benim ilim arkadaşımsın.

Kitaplarını hiç unutmazsın

ama yemeğini unutursun.

Hey küçük hanımlar! Ben

birini arıyorum, bana yardım eder

misiniz?

Ah anneciğim unutmuşum!

Güle güle git Fatıma. Seninle ne güzel derslere katılırdık.

Biz de onun dersine gideceğiz birazdan.

Ne güzel, siz de mi onun talebesisiniz?

Bir âlim hanımı arıyorum. Buralarda

hadis kitabı okuttuğunu söylediler.

Eski günleri, hatırlattın, ne iyi oldu. Ne güzeldi o günler, dersleri takip

etmek, bir konuda derinleşmek insana heyecan veriyordu.

Her zaman dualarımdasın, sen de dua et,

yolcunun duası kabul olur…

İlahi Fatıma, sen hâlâ derslerle meşgulsün, hâlâ

o heyecanı yaşıyorsun. Bak hadis tahsilin için

Bağdat’a gidiyorsunuz.

Fakat bak şimdi ayrılmamız gerekiyor.

Öğrencin olsaydım belki seninle seyahat

edebilirdim. Haydi bana bildiğin hadisleri oku.

Ayrılışımız en azından güzel ve bereketli

sözleri duyarak olsun.

Fatıma binti Sa’d el Hayr

Fatıma 13. yüzyılda yaşamış âlim bir hanımdır. Hadis âlimidir. Hadis, Peygamber Efendimizin sözlerini anlamaya çalışan ilim dalıdır. Yaptığı ilim yolculuğu, Kahire, Şam, Bağdat, İsfahan, Rey, Nişabur, Tus, Buhara, Semerkant, Kaşgar gibi şehirleri ziyaret etmiş olması onu eşsiz kılar.

Hem biz, hem de arkadaşım Fatıma’nın babası, onun talebesiyiz.

Çok sevindim. Öyleyse Fatıma, bana babanın yerini tarif et, ben de gidip onunla

derse katılayım.

Yaşım biraz daha küçük olsaydı senin taleben olmak

isterdim. Öğrencilerin çok şanslı olacaklar. Senin gibi derya gönüllü bir âlim hanımın ilim meclisinde

bulunmaktan.

İlimden daha çok beni memnun eden bir şey bulamadım. Bu ilim yolculuğu inşallah ruhuma,

gönlüme iyi gelecek. Sen de dua

et bana, babama, kafileye...

Dört-beş yıl sonra


İLMİN ÖNCÜLERİ Yazan: Rabia Gülcan KardaşÇizen: Bedirhan Akcan

6362 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 437 Aralık kılarA 734 :ıyaS isigreD kucoÇ tenayiD

Fatıma, Fatıma! Kızım yemeğini aldın

mı?

Aşk olsun. Sen de

benim ilim arkadaşımsın.

Kitaplarını hiç unutmazsın

ama yemeğini unutursun.

Hey küçük hanımlar! Ben

birini arıyorum, bana yardım eder

misiniz?

Ah anneciğim unutmuşum!

Güle güle git Fatıma. Seninle ne güzel derslere katılırdık.

Biz de onun dersine gideceğiz birazdan.

Ne güzel, siz de mi onun talebesisiniz?

Bir âlim hanımı arıyorum. Buralarda

hadis kitabı okuttuğunu söylediler.

Eski günleri, hatırlattın, ne iyi oldu. Ne güzeldi o günler, dersleri takip

etmek, bir konuda derinleşmek insana heyecan veriyordu.

Her zaman dualarımdasın, sen de dua et,

yolcunun duası kabul olur…

İlahi Fatıma, sen hâlâ derslerle meşgulsün, hâlâ

o heyecanı yaşıyorsun. Bak hadis tahsilin için

Bağdat’a gidiyorsunuz.

Fakat bak şimdi ayrılmamız gerekiyor.

Öğrencin olsaydım belki seninle seyahat

edebilirdim. Haydi bana bildiğin hadisleri oku.

Ayrılışımız en azından güzel ve bereketli

sözleri duyarak olsun.

Fatıma binti Sa’d el Hayr

Fatıma 13. yüzyılda yaşamış âlim bir hanımdır. Hadis âlimidir. Hadis, Peygamber Efendimizin sözlerini anlamaya çalışan ilim dalıdır. Yaptığı ilim yolculuğu, Kahire, Şam, Bağdat, İsfahan, Rey, Nişabur, Tus, Buhara, Semerkant, Kaşgar gibi şehirleri ziyaret etmiş olması onu eşsiz kılar.

Hem biz, hem de arkadaşım Fatıma’nın babası, onun talebesiyiz.

Çok sevindim. Öyleyse Fatıma, bana babanın yerini tarif et, ben de gidip onunla

derse katılayım.

Yaşım biraz daha küçük olsaydı senin taleben olmak

isterdim. Öğrencilerin çok şanslı olacaklar. Senin gibi derya gönüllü bir âlim hanımın ilim meclisinde

bulunmaktan.

İlimden daha çok beni memnun eden bir şey bulamadım. Bu ilim yolculuğu inşallah ruhuma,

gönlüme iyi gelecek. Sen de dua

et bana, babama, kafileye...

Dört-beş yıl sonra


İster dışarıda isterse iç mekânda iki kişiyle oynanabilen bir oyundur. 3 Taş oynamaya ne dersiniz?

Öncelikle bir tahtaya ya da kâğıda büyükçe bir kare çizelim. Sonra o karenin içine 4 tane daha kare yerleştirelim. Her oyuncu için de 3’er farklı renkte ya da büyüklükte taş alalım.

Haydi o zaman nasıl oynanır bir bakalım!

İlle de taş olması gerekmez, bozuk para, fasulye, nohut da olur. Her bir oyuncu sırayla elindeki taşları karelerin bitim noktalarına koysun.

Sonra da kendi taşımızı sağa, sola; aşağı, yukarı boş olan bir noktaya hareket ettirelim.

Eğer taşlarımızı yatay ya da dikey aynı hizaya getirmeyi başarabilirsek oyunu da kazanmış oluruz.

Düşünme yeteneğimizi geliştiren zevkli bir oyun değil mi?


Yazan: Ecmel GüngörÇizen: Bedirhan Akcan

Oyun Oynayalım mı?

İster dışarıda isterse iç mekânda iki kişiyle oynanabilen bir oyundur. 3 Taş oynamaya ne dersiniz?

Öncelikle bir tahtaya ya da kâğıda büyükçe bir kare çizelim. Sonra o karenin içine 4 tane daha kare yerleştirelim. Her oyuncu için de 3’er farklı renkte ya da büyüklükte taş alalım.

Haydi o zaman nasıl oynanır bir bakalım!

İlle de taş olması gerekmez, bozuk para, fasulye, nohut da olur. Her bir oyuncu sırayla elindeki taşları karelerin bitim noktalarına koysun.

Sonra da kendi taşımızı sağa, sola; aşağı, yukarı boş olan bir noktaya hareket ettirelim.

Eğer taşlarımızı yatay ya da dikey aynı hizaya getirmeyi başarabilirsek oyunu da kazanmış oluruz.

Düşünme yeteneğimizi geliştiren zevkli bir oyun değil mi?


KELİME AVIKELİME AVIAşağıda arkadaşlıkla ilgili bazı kelimeler yer alıyor. Ancak bazı harfleri düşmüş. Haydi o harfleri bulup yerlerine koyalım ve kelimeleri bulalım.

S Y G

S V G

P ŞY ML

M LT L K

Y MMR LD Ş

D LS KT

K ŞR LD K


Bulmaca TreniReceb Karataşoğlu


Yazan - Çizen: Özlem AkaHaydi Çizelim

BİL BAKALIMBİL BAKALIMArkadaşlar, bulmacamızda sizlere doğada yaşayan bazı hayvanların özelliklerini sıraladık, sizlerden de isimlerini bulmanızı istiyoruz.

Dünyanın en büyük kara hayvanı olma özelliğini elinde tutar, uzun hortumlarıyla ün yapmıştır.

Yırtıcı kuşların en büyüğüdür. Genelde dağlık ve ormanlık alanlarda yaşar. Etçil bir kuştur. Uzun ve kıvrık gagalı, geniş kanatlıdır.

Gücü ve heybeti sayesinde “ormanlar kralı” lakabıyla tanınır.

Çöl şartlarına ve sıcak iklimlere oldukça dayanıklıdır.

Bir yerden bir yere gitmeyi yürüyerek değil de arka ayakları üzerinde zıplayarak yapar.

Yeryüzünün yaşayan en uzun ve zarif hayvanıdır.

En çok dikkatimizi çeken özellikleri vücutlarının tamamını kaplayan siyah beyaz çizgileridir.

Bulmaca TreniUğurAydoğdu


Aşağıdaki yuvarlakları çizgilerle birbirine bağlayalım. Yuvarlakların içindeki sayılar her birinin diğerine kaç çizgi ile bağlandığını göstermektedir. Çizgiler sadece yatay ve dikey olabilir. Bir yuvarlakta aynı doğrultuda ikiden fazla çizgi çizilemez. Örneğe bakabilirsiniz.

4

331

2

4

3 2 3

31

44 4

3

4


Bulmaca TreniBulmaca TreniYasemin Karaarslan

Örnek

Sizden GelenlerArif Kabak

Betül Çebi

Fatma Nur Cengiz

Muhammed Eren Gültekin

Buse Uğur

Furkan Manas

Nurefsa Gürcan


Sizden Gelenler

Bekir Emir Karakuş

Cihad Yüksel

Hamza Fatih Necmettin Yüksel

Ömer Faruk Doğan

Eylül Nida Gürsel

M. Emir Doğan

Osman Bedir

İbrahim Yalçın


KAR SEVGİSİ

Ahh! Keşke kar yağsaBeraber çıksak dışarıyaOynasak, eğlensek sokaklarda

Ahh, keşke kar yağsa

Her yıl sabırla bekleyen çocuklar

Gelir gelmez kar savaşınaHayal gibi gelip geçerAhh, keşke kar yağsa

Kristal taneleri akar mutluluktan

Herkes oynamak ister kardan adamla

Hayal mi gerçek mi bilinmez ama

İstediğin zaman kar yağsa

Tüm çocuklar sever karıÜşümezler, hissetmezler soğuğu

Sevmeyen yoktur karıAhh, keşke kar yağsa

Halime Zehra AKTAN

Hepinize selam gönderiyorum. Ben BerlinTegel Selimiye Camii öğrencilerinden Zeynep Berra Avcı. Diyanet Çocuk Derginizi çok seviyoruz, hep beraber arkadaşlarımla okuyoruz, komik karikatürleri özellikle çok seviyorum. Dergiyi camide ders olarak okuyoruz. Dergiden yarışma yapıyoruz. Ben yarışmadan ödül kazandım. Çünkü severek bol bol okuyorum. Burada çocuklar derginizi okuyarak güzel dilimizi öğreniyorlar. Bu yönden çok faydalı oluyor. Hem yeni bilgiler de öğreniyoruz. Her ay sabırsızlıkla posta kutumuza gelecek yeni dergiyi bekliyorum. Sizlere kolaylıklar diliyorum. Berlin’den kucak dolusu sevgiler.Zeynep Berra Avcı

Kıymetli Diyanet Çocuk Dergisi Çalışanları

Merhaba. Benim adım Şevval Didar Cinkara. Öncelikle size bu yaptığınız

hizmet için teşekkür ederim. Bizim için çok güzel dergiler hazırlıyorsunuz.

Burçin ile Burhan, Neşeli Karikatürler, Pano, Sizden Gelenler ve Zehra

bölümlerini severek okuyorum. Bu dergiler çocukların neşe kaynağıdır. Ne

zaman Diyanet’e gelsem dergi almadan dönmüyorum. Biz Kahramanmaraş’ta

oturuyoruz. Oniki Şubat ilçesinde. Ben 11 yaşındayım. Ben tek çocuğum.

Kahramanmaraş Mehmet Akif İnan İmam Hatip Okulu 5/B sınıfına gidiyorum.

Annemin ismi Ümmü Gülsüm, babamın ismi Rıdvan. Biz böyle mutlu ve huzurlu

bir aileyiz. Sizlere dergiler için tekrar teşekkür ederim. Bu yazdığım mektubu

okuyan ve dinleyen kardeşlerimize de çok teşekkür ederim. Ben bir de resim

yaptım. İnşallah beğenirsiniz. Allah’a emanet olun. Saygılarımı, sevgilerimi

sunarım. Ellerinizden öperim. Hoşçakalın.

Şevval Didar Cinkara

Sayfa 5 Sayfa 23 Sayfa 40

Sayfa 42

Sayfa 43

Sayfa 6

Salatalık, Sarımsak, Soğan, Mercimek, Hurma, İncir, Zeytin, Nar, Muz, Kiraz, Üzüm, Kabak, Zencefil, Başak

Fil, Kartal, Aslan, Deve, Kanguru, Zürafa, Zebra

Paylaşma, Saygı, Mutluluk, Sevgi, Yardımlaşma, Dostluk, Kardeşlik

1. Buğday2. Mısır3. Kayısı4. Zeytin5. Patates

6. Pirinç7. Muz8. İncir9. Yulaf10. Soğan

BULMACA ÇÖZÜMLERİ


Okuyucu Mektupları

…

Sönmedi, sönmeyecek “milletimin yıldızı”,

Söylüyoruz coşkuyla, İstiklâl Marşımızı.

Seni özlemle anıp dualar ediyoruz,

Ey Âkif, büyük üstat! Sana selâm diyoruz.

Rıfkı Kaymaz

İSTİKLÂL ŞAİRİ’NEİSTİKLÂL ŞAİRİ’NE

ISSN: 13008-46308

Fiyatı : 5 ¨

Aralık 2019 Sayı: 473 · oldu ama ne çare. Devecik yapacağını yapmıştı. Hazreti Ömer...

Documents

Transcript of Aralık 2019 Sayı: 473 · oldu ama ne çare. Devecik yapacağını yapmıştı. Hazreti Ömer...