ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ...

66
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİ Journal of Dental Faculty of Ankara University ISSN 1016-8710 Cilt Volume Sayı Number January April 44 1 2017

Transcript of ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ...

Page 1: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

DERGİSİ

Journal of Dental Faculty of

Ankara University

ISSN 1016-8710

Cilt Volume

Sayı Number

January April 44 1 2017

Page 2: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

BİLİMSEL DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Sevil AKKAYA Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Tayfun ALAÇAM Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Ayşegül APAYDIN İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Yıldırım H. BAĞIŞ Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Yasemin BİR Ege Üniversitesi Prof. Dr. Feriha ÇAĞLAYAN Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Peruze ÇELENK 19 Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Berrin DAYANGAÇ Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Elvan EFEOĞLU Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Behçet EROL Dicle Üniversitesi Prof. Dr. Cemal ERONAT Ege Üniversitesi Prof. Dr. Tayfun GÜNBAY Ege Üniversitesi Prof. Dr. Osman GÖKAY Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Orhan HAMAMCI Dicle Üniversitesi Prof. Dr. Ufuk HASANREİSOĞLU Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Nur HERSEK Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. M. Ali KILIÇARSLAN Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Reha KİŞNİŞÇİ Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Ayşegül KÖKLÜ Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Zuhal KURZUOĞLU Isparta Üniversitesi Prof. Dr. Işıl KÜÇÜKAY İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Emine NAYIR İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Hüsamettin OKTAY Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi Prof. Dr. Semih ÖZBAYRAK Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Bahar ÖZÇELİK Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Meltem ÖZTAN Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Hakan Bilge ŞEN Ege Üniversitesi Prof. Dr. Dilek ŞENGÜN Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Şükrü ŞİRİN İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Bade SONAT Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Hayriye SÖNMEZ Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Ferda TAŞAR Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Tezer ULUSU Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Sadullah ÜÇTAŞLI Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Şule YÜCETAŞ Gazi Üniversitesi

YAYIN KURULU SEKRETERİ YAZIŞMA ADRESİ-YÖNETİM YERİ: Züleyha ŞAHİN KUYTU Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Yayın Kurulu Sekreterliği Konya Asfaltı-Beşevler, ANKARA 06500 TÜRKİYE Tel: (0 312) 296 56 94 Fax: (0 312) 212 39 54 e-mail: [email protected]

ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ İncitaşı Sokak No: 10

06510 Beşevler/ANKARA Tel: 0(312) 213 66 55

Basım Tarihi: 25/08/2017

Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın

Sahibi: Prof. Dr. Gürkan GÜR Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinin resmi yayın organıdır. Bu dergide yayınlanan makaleler tamamen yazarları ilgilendirir.

EDİTÖRLER KURULU Başkan-Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. Erhan ÖZDİLER Ortodonti A.B.D Editör Yard. Doç. Dr. Tuğba BEZGİN Pedodonti A.B.D Doç. Dr. Burak BİLECENOĞLU Temel Bil. A.B.D Prof. Dr. Semih BERKSUN Protetik Diş Ted. A.B.D Prof. Dr. Meral GÜNHAN Periodontoloji A.B.D Prof. Dr. Firdevs TULGA ÖZ Pedodonti A.B.D Prof. Dr. Bengi ÖZTAŞ Oral D. ve Radyoloji A.B.D Prof. Dr. Funda TUĞCU Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi A.B.D Prof. Dr, Fatmagül ZIRAMAN Endodonti A.B.D. Prof. Dr. Osman GÖKAY Diş Hastalıkları ve Tedavisi A.B.D

Page 3: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİ

44 (1) 2017 İÇİNDEKİLER / CONTENTS

1-7 Diş hekimliği fakültesi öğrencilerinde beslenme alışkanlığı, ağız diş sağlığıtutum ve davranışları ve DMFT indeksinin değerlendirilmesi

Evaluation of dietary habits, oral health behaviors and DMFT index of dental students

Tuğba ÇONGARA KIVRAK, Armin MOKHTARI TAVANA

9-14 Kök kanallarına kalsiyum hidroksit patı uygulanmamış dişler ile uygulandıktansonra farklı kanal patları ile doldurulan dişlerin kırılma dirençlerinindeğerlendirilmesi

Evaluation of Fracture Resistance of Teeth Before and After Calcium Hydroxide PasteApplicatıons to The Root Canal Using Different Root Canal Sealers

Berkan ÇELİKTEN, Hatice YALNIZ, Armin Fatma Gül ZIRAMAN

15-26 Üç farklı apeks bulucunun NAOCI varlığında kanal çalışma boyu belirleme etkinliklerinin in vitro karşılaştırılması

In vitro comparison of Canal working length determination with NaOCl of threedifferent apex locators

A. Enes ERDOĞAN, Bade SONAT

27-34 Ankara bölgesi erişkin bireylerde KIBT ile 3 boyutlu mcnamara sefalometrik analizi

3-Dimensional McNamara Cephalometric Analysis with CBCT in Adults from Ankara Region

Özüm DAŞDEMİR ÖZKAN, F. Erhan ÖZDİLER

35-38 Beyazlatma tedavisi : Bir vaka sunumu

Dental Bleachıng Treatment: A Case Report

Osman GÖKAY

VAKA RAPORLARI/CASE REPORTS

ARAŞTIRMALAR/RESEARCHES

Page 4: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

39-46 Farklı anatomik varyasyonlar gösteren alt büyük azı dişlerinin endodontik tedavisi:Vaka raporu

Endodontıc Treatment Of Mandıbular Molars Wıth Anatomıcal Varıtıons:A Case Report

Hatice YALNIZ, Berkan ÇEİKTEN, Fatma Gül ZIRAMAR

47-51 Atipik parsiyel füzyon gösteren alt santral dişin endodontik tedavisi: Vaka raporu

Endodontic Treatment of Atypical Partial Fused Permenant Lower Central Incisor:A Case Report

Hatice YALNIZ, Berkan ÇELİKTEN, Fatma Gül ZIRAMAR

53-60 Ortodontik diş hareketiyle kemik dokusunun şekillendirilmesi

Regeneration of Bone Tissue With Orthodontic Tooth Movement: Case Report

Özer ALKAN, Yeşim KAYA, Betül YÜZBAŞIOĞLU

Page 5: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

Dergide Yay›nlanacak Yaz›larla İlgili KurallarDiş Hekimliği Fakültesi Dergisi A.Ü. Diş Hekimliği Fakültesinin bilimsel yay›n organ›d›r. Dört

ayda bir ç›kan bu dergi, Diş Hekimliği konular›nda yap›lan; bilimsel, özgün araşt›rma, ön bildiri,editöre mektup, olgu takdimi ve bilimsel özetleri yay›nlar.

GENEL KURALLAR1- Yay›nlanmak üzere gönderilen makaleler 3 kopya olarak (resim, grafik, vs.), başvuru yaz›s› ve

disket ile posta veya elden A.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Yay›n Sekreterliğine teslim edilir. Başvuruyaz›s› yazarlar›n tümünün imzas›n› içermelidir.

2- Başka yerde yay›nlanan yaz›lar dergiye al›nmazlar. Dergide yay›nlanan yaz›lar›n telif hakk›A.Ü Diş Hekimliği Fakültesine aittir.

3- Orijinal yaz›lar 15, olgu bildirileri ise 5 daktilo sayfas›n› geçmemelidir.4- Bilimsel çal›şmalar, yay›n komisyonu ve dan›şma kurulu taraf›ndan yay›n için uygun bulun-

duğunda, bunu gösteren bir belge yaz›şma adresine gönderilir.5- Yaz›lar›n bilimsel ve hukuksal sorumluluğu yazarlara aittir.

YAZIM KURALLARI1- Yaz›lar daktilo veya bilgisayarla A-4 tipi kağ›tlara iki daktilo aral›ğ› ile yaz›lmal›, sayfan›n so-

lunda 3 cm, sağ›nda 2 cm aral›k b›rak›lmal›d›r.2- Türkçe ve İngilizce konu başl›ğ›, araşt›rmaya olan katk›lar›na göre yazarlar›n ad ve soyadlar›,

akademik ünvanlar› ile çal›şman›n yap›ld›ğ› kurumun ad›, ayr› bir sayfada yer almal›d›r. Türkçe konubaşl›ğ› büyük harfle yaz›lmal›d›r. Yaz›şma adresi de bu sayfada belirtilmelidir.

3- Makalenin yaz›l›ş düzeni şöyle olmal›d›r: 150 kelimeden az olmayan İngilizce özet (abstract),key words, Türkçe özet ve anahtar sözcükler, Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tart›şma ve gerekirsesonuç ve kaynaklar.

4- Fakültemiz dergisinin kaynak için k›salt›lm›ş ad› A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. dir. Kaynaklar veyabanc› dergi isimleri Index Medicus/MEDLINE’a uygun olarak yaz›lmal› ve metin içindeki geçişs›ras›na göre numaralanmal›d›r (bkz. http://www.nlm.nih.gov).

Dergi için örnek:Ferguson JW, McMillan MD, Smillie AC. Ultrastructural examination of experimentally induced

premalignant lesions. Int J Oral Maxillofac Surg 1996; 124: 980-3.

Kitap için örnek:Tümü tek yazar(lar) taraf›ndan yaz›lm›ş kitaplar için:

Johnston JF, Philips RW, Dykema RW. Modern practice in crown and bridge prosthodontics.2nd ed. Philedelphia: WB Saunders Co; 1996.

Kitap içinde değişik yazar(lar) taraf›ndan yaz›lm›ş ayr› bölümler için:

De Vreugd RT, Eissman HF. Cosmetic full veneer crowns. In: Eissmann HR, Rudd KD, MorrowRM. Dental laboratory procedures, fixed partial dentures, Vol 2nd ed. St. Louis: CV Mosby Co,1980; p. 230-61.

5- Yaz›n›n k›salt›lm›ş başl›ğ› her sayfan›n üst orta bölümünde yer almal›d›r.6- Fotoğraflar net olmal› ve parlak fotoğraf kağ›d›na bas›lmal›, bilgisayar veya digital kamera ile

çekilmemeli ve üst kenar 1 işareti ile gösterilmelidir. Her fotoğraf›n arka yüzünde şekil numaras› veaç›klay›c› başl›k bulunmal›d›r.

7- Şekil ve grafikler beyaz kağ›da çini mürekkeple çizilmiş olmal›, üzerlerindeki yaz›lar ayn›mürekkeple yaz›lmal›d›r. Boyutlar ve çizgi kal›nl›ğ› belirlenirken sayfa düzeni ve küçültmeyap›labileceği göz önüne al›nmal›d›r. Tablolarda ise aç›klay›c› başl›k, tablo numaras› ve eğer varsa dip-not bulunmal›d›r.

8- Mikroskop fotoğraflar›n›n orijinal büyütmeleri ve eğer kullan›ld›ysa boyas› parantez içindebelirtilmelidir.

Dergiye gönderilecek yaz›larda terminoloji yönünden şu noktalara dikkat edilmelidir. T›p ve DişHekimliğinde Türkçesi yerleşmiş kelimeler okunduğu gibi, diğerleri ise Latince orijinalleri ileyaz›lmal›d›r. Kelime veya birkaç kelimelik yaz›lar›n k›salt›lm›ş şekilleri kullan›lmak istendiğinde,yaz›da ilk geçtiği yerde, parentez içindeki k›salt›lm›ş şekli ile beraber, aç›k ve tam olarak yaz›lmal›d›r.

Page 6: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi
Page 7: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 1-7, 2017

DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE BESLENME ALIŞKANLIĞI, AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI

TUTUM VE DAVRANIŞLARI VE DMFT İNDEKSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Evaluation Of Dietary Habits, Oral Health Behaviors And DMFT Index of Dental Students

Tuğba ÇONGARA KIVRAK* Armin MOKHTARI TAVANA**

* Dt., Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı. ** Dt., Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı.

ABSTRACT

The aim of this study was to evaluate dietary habits, oral health behaviors and DMFT index of Ankara University Dental Faculty students.

Total 200 students (100 Class I, 100 Class V) were included the study. A questionnaire inclu-ding 15 questions for oral health behaviors and dietary habits was applied to all students. Additio-nally, clinical oral examinations of all students were performed and DMFT indexes were calculated.

DMFT index was 3.46 for Class I and 4.92 for Class V. Compared to firsy year students, DMFT in the fifth year students was found statistically much higher. DMFT index was not different between girls and boys. When class of students was rising, the frequency of dentist visit, brushing frequency and time, using dental floss and the other oral health products was increasing. Also, no significant differences were found between smokers and non-smokers. As a result of this study dentistry education improve oral health.

Key words: Dietary habits, DMFT index, Oral dental health

ÖZET

Bu çalışmanın amacı Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde 1. Ve 5. Sınıfta öğre-nim gören öğrencilerin beslenme alışkanlığının, ağız diş sağlığı tutum ve davranışlarının ve DMFT indeksinin değerlendirilmesidir.

Bu çalışmaya 100 1.sınıf, 100 5.sınıf öğrenci-si olarak toplam 200 öğrenci katıldı. Öğrencilere ağız diş sağlığı tutum ve davranışlarını ve beslen-me alışkanlıklarını belirlemek için 15 sorudan oluşan bir anket uygulandı. Ayrıca öğrencilerin ağız-diş muayeneleri yapıldı ve DMFT indeksi he-saplandı.

DMFT indeksi 1.sınıfta öğrenim gören öğ-rencilerde 3.46, 5.sınıfta öğrenim gören öğrenci-lerde ise 4.92 olarak bulundu. 1.sınıf öğrencileriy-le kıyaslandığında 5.sınıf öğrencilerinde DMFT indeksi istatistiksel olarak anlamlı derecede yük-sek bulundu. DMFT indeksi açısından kız ve er-kek öğrenciler arasında fark bulunamadı. 5.sınıf öğrencilerinde diş hekimine kontrole gitme sıklı-ğında, diş fırçalama sayısında ve süresinde, diş ipi ve diğer ağız bakım ürünlerinin kullanımında ar-tış gözlendi. Ayrıca sigara içen ve içemeyenler arasında da bir fark bulunamadı. Bu çalışmanın sonucuna göre diş hekimliği eğitiminin kişilerin ağız diş sağlığını iyi yönde etkilediği görülmüştür.

Anahtar sözcükler: Beslenme alışkanlığı, DMFT indeksi, Ağız diş sağlığı

GİRİŞ Ağız ve diş sağlığı ile ilgili problemler

dünyadaki en yaygın sağlık sorunlarındandır.1 Ağız diş sağlığı ile ilgili epidemiyolojik araş-tırmalar toplumumuzdaki diş sağlığı sorununun önemini ortaya koymaktadır.2-5 Dünyada ağız-diş sağlığı araştırmaları daha çok Dünya Sağlık

Page 8: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

TUĞBA ÇONGARA KIVRAK-ARMİN MOKHTARI TAVANA

2

Örgütü’nün (WHO) yönlendirmesiyle yapıl-maktadır.6 WHO dental sağlıkla ilgili epidemi-yolojik verilerin toplanmasının birincil derece-de önemli olduğunu bildirmiştir.7

Gelişmiş ülkelerde diş hekimliği hizmetle-rinin yaygınlaştırılması, sosyoekonomik düze-yin ve kişisel hijyen uygulama bilincinin artışı ile çürük prevalansı hızla azalmaya başlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ise şekerli gıdaların tüketiminde artışa bağlı olarak çürük prevalan-sı artmaktadır.8-9 Hem gelişmiş hem de geliş-mekte olan ülkelerde çürük prevalansı ülkeler arasında, ülke içinde de bölgeler arasında deği-şiklik göstermektedir.10

Ülkemizde ağız diş sağlığı politikası çü-rüğün oluştuktan sonra tedavi edilmesine yöne-liktir. Hastalık nedenlerinin ortadan kaldırıl-maması nedeniyle hastada yeni çürüklerin veya sekonder çürüklerin oluşması engelleneme-mektedir. Halbuki ağız diş sağlığı oluşmadan önlenebilen hastalıklar grubuna girmektedir. Modern yaklaşımda ise etyolojik faktörler göz önüne alınarak planlanan koruyucu ve tedavi edici uygulamalar sağlıklı dişlerin çürüme ris-kini azaltmakta ve tedavilerin başarı oranını ar-tırmaktadır.11

WHO diş çürük prevalansının değerlendi-rilmesinde çürük (D), kayıp (M), dolgulu (F), diş sayısı (T) bilgilerini içeren (DMFT) veya yüzey sayısını (S) içeren (DMFS) ölçütlerinin kullanılmasını önermektedir. DMFT indeksin-de eksik dişler hesaplanırken 8 nolu dişler da-hil edilmezler.12

DMFT= Çürük + Dolgulu + Eksik diş sayısı

Muayene edilen kişi sayısı

Ağız ve diş sağlığını korumak iyi bir ağız hijyeni ile sağlanabilir. Diş hekimleri ve diş hekimliği öğrencileri ağız sağlıkları konusunda topluma örnek olmalı ve halkı bilgilendirecek düzeyde olmalılardır. Diş hekimliği öğrencile-rinin ağız ve diş sağlığı düzeyleri ile ilgili lite-ratürde pek çok çalışma bulunmaktadır.13-16 Bi-zim çalışmamızın amacı; Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 1. ve 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenciler arasında beslenme alışkanlığı, ağız-diş sağlığı tutum ve davranış-ları ve DMFT indeksi ve aralarında fark olup olmadığını değerlendirmektir. Ayrıca öğrenci-

lerin 1.sınıftan 5. Sınıfa kadar olan zamanla-rında ağız- diş sağlığı tutum ve davranışlarında ve beslenme alışkanlıklarında bilgi düzeyleri-nin artmasına bağlı olarak değişim olup olma-dığının değerlendirilmesi de çalışmamızın amaçları arasındadır.

GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışmaya Ankara Üniversitesi Diş

Hekimliği Fakültesinde 2016-2017 yılında 1.ve 5.sınıfta öğrenim görmekte olan 100er kişiden toplamda 200 kişi katılmıştır. Öğrencilerin araştırmaya katılabilmeleri için Ankara Üni-versitesi Etik kurulundan onay alınmıştır ve öğrencilere onam formu onaylatılmıştır.

Öğrencilere ağız diş sağlığı tutum ve dav-ranışlarını, beslenme alışkanlıklarını değerlen-diren 15 sorudan oluşan bir anket uygulanmış-tır. Ankette öğrencilerin diş fırçalama sıklık, süre ve zamanı, diş fırçalarının tipi, diş heki-mine gitme sıklığı ve nedeni, beslenme alış-kanlıkları, şekerli yiyecek ve içecek tüketim sıklığı, sigara kullanımı, ağız kuruluğu ve ağız kokusu şikayetlerinin olup olmadığı ve diş fır-çası dışında kullanılan ürünlerin belirlenmesi hedeflenmiştir. DMFT düzeyini belirlemek için de katılımcıların diş muayeneleri reflektör ışığı altında ayna-sond yardımıyla yapılmıştır.

BULGULAR Araştırma kapsamında 1.sınıflardan 40

kadın 60 erkek olmak üzere 100 öğrenci çalış-maya katılmıştır. 5.sınıflardan da 40 kadın 60 erkek olmak üzere 100 öğrenci çalışmaya ka-tılmıştır. Sayılar cinsiyete göre belirlenmemiş tamamen tesadüfi bir biçimde eşit çıkmıştır.

Anket sonuçlarına göre; 1.sınıfların DMFT indeksi 3.46 bulunurken, 5.sınıfların DMFT indeksi 4.92 bulunmuştur. DMFT in-deksi cinsiyete göre değerlendirildiğinde ka-dınlar ve erkekler arasında anlamlı bir fark bu-lunamamıştır fakat 5.sınıflardaki öğrencilerde 1.sınıftaki öğrencilere oranla anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.

Öğrenciler anket sonuçlarına göre ailesiy-le, yurtta veya evde arkadaşlarıyla, tek başına yaşamalarına göre sınıflandırılmış ve DMFT indeksleri ölçülmüştür. DMFT indeksleri ara-sında anlamlı bir fark bulunamamıştır.

Page 9: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

DİŞ HEKİMLİĞİ ÖĞRENCİLERİNDE AĞIZ SAĞLIĞI VE DMFT İNDEKSİ

3

1.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenci-lerin %31’i dişlerini günde 1 defa , %69’u günde 2 veya daha fazla fırçalamaktadır. 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencilerin ise %15’i günde 1defa, %85’i ise günde 2 veya daha fazla fırçalamaktadır.

1.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenci-lerin %10’u 0-1dakika, %65’i 1-2 dakika, %25 ise 2dakikadan fazla süreyle dişlerini fırçala-maktadır. 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğ-rencilerin ise %2’si 0-1dakika, %51’i 1-2dakika, %47’si ise 2dakikadan fazla süreyle dişlerini fırçaladıkları tespit edilmiştir. (Tablo 1) Tablo 1. Diş fırçalama süresi

0-1 dk 1-2dk 2 dk’dan fazla 1. Sınıf %10 %65 %25 5. Sınıf %2 %51 %47

1.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenci-

lerin %47’sinin beslenme şekli düzenli iken, %53’ünün beslenme şekli düzenli değildir. Bunların %30’u kahvaltı, %19’u öğle yemeği, %4 ise akşam yemeği öğününü atlamaktadırlar. 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencilerin ise %43’ünün beslenme şekli düzenli iken, %57’sinin beslenme şekli düzenli değildir. Bunların %36’sı kahvaltı, %18i öğle yemeği, %3 ü ise akşam yemeği öğününü atlamaktadır-lar. (Tablo 2) DMFT indeksi beslenme şeklinin düzenine göre değerlendirildiğinde düzenli olan ve olmayanlar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tablo 2. Atlanan öğünler yüzdesi

Kahvaltı Öğle yemeği Akşam yemeği 1.Sınıf %30 %19 %4 5.Sınıf %36 %18 %3

1.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenci-lerden sadece 7 kişi, 5.sınıflarda öğrenim gör-mekte olan öğrencilerden de sadece 5 kişi elektrikli diş fırçası kullandığı için elektrikli veya normal fırça kullananlar arasındaki DMFT indeksi karşılaştırılamamıştır.

1.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenci-lerden %18’inin diş hekimine düzenli kontrole gittiği, %82’sinin ise şikayet olduğunda gittiği

ortaya çıkmıştır. 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencilerin ise %55’inin diş hekimine düzenli kontrole gittiği, %45’inin ise şikayet olduğunda gittiği anket sonuçlarına göre ortaya çıkmıştır.

Öğrencilerin en son diş hekimine gitme sebep-leri Tablo 3 de gösterilmiştir. 1. ve 5. sınıf öğ-rencilerinin en son diş hekimine gitme başlıca sebebi dolgu tedavisidir.

Öğrencilerin diş fırçası dışında kullandığı ürünler Tablo 4 de gösterilmiştir. Diş ipi kulla-nım oranı 1.sınıflarda %32 iken 5.sınıflarda %68 olarak bulunmuştur. Sakız kullanım oranı ise 1.sınıflarda %45 iken, 5.sınıflarda %24 ola-rak bulunmuştur.

1.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenci-lerin %26sı, 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencilerin ise %18i ağız kokusundan şika-yetçidir. Fakat öğrencilerin hemen hemen hep-si kokunun sabah uyandığında olduğunu be-lirtmişlerdir. 1. ve 5.sınıflardan sadece 1 er ki-şi her zaman ağız kokusu şikayeti olduğunu belirtmiştir.

Öğrenciler arasında ağız kuruluğu değer-lendirildiğinde 1.sınıfların %14’ü, 5.sınıfların %12’si şikayetçi olmuşlardır. Tedavi olarak 1 kişi dışında hepsi su içtiğini belirtmiştir. Sade-ce 1. Sınıflardan 1 kişi tükürük tableti kullan-dığını bildirmiştir.

1.sınıftaki öğrencilerin %11’i, 5.sınıftaki öğrencilerin ise %12’si düzenli olarak ilaç kul-lanmaktadır. Her iki sınıfta da en çok kullanı-lan ilaç grubu antidepresanlar olarak ortaya çıkmıştır. İlaç kullanan ve kullanmayanlar ara-sında DMFT indeksi bakımından anlamlı bir fark bulunamamıştır.

Öğrencilerin öğün aralarında herhangi bir şey yeme/içme alışkanlıkları değerlendirildi-ğinde 1.sınıfların çikolata, bisküvi, meyve suyu gibi şeker oranı yüksek gıdaları ve kola, gazoz gibi asitli içecekleri daha fazla tükettiği, çay kahve gibi içecekleri ise şekerli tüketme oran-larının daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. 1.sınıftaki öğrencilerin sadece %5’i, 5.sınıftaki öğrencilerin ise %17’si ara öğünlerde herhangi bir gıda tüketmediğini bildirmişlerdir.

Page 10: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

TUĞBA ÇONGARA KIVRAK-ARMİN MOKHTARI TAVANA

4

Tablo 3. Diş hekimine en son gitme nedeni

Kontrol Çekim Ağrı Dolgu Dişeti/temizlik Protez Ortodonti 1.Sınıf %20 %13 %16 %48 %6 %5 %10 5. Sınıf %21 %14 %14 %39 %7 %1 %6

Tablo 4. Diş fırçası dışında kullanılan ağız bakım ürünleri

Diş ipi Gargara Ara yüz fırçası Kürdan Sakız Karbonatlı

su Tuzlu su

1.Sınıf %32 %36 %1 %25 %45 %8 %2 5.Sınıf %68 %35 %9 %21 %24 %1 -

Tablo 5. Diş fırçalama zamanları

Sabah kahvaltıdan sonra Gece yatmadan önce

Sabah kahvaltıdan önce Gece yatmadan önce

Sabah kahvaltıdan sonra Öğle yemeğinden sonra

Gece yatmadan önce

Günün değişik zamanlarında

1.Sınıf %42 %17 %16 %25 5.Sınıf %38 %28 %20 %14

Öğrencilere dişlerini fırçalama zamanla-rı sorulduğunda; 1.sınıfların %42’si sabah kah-valtıdan sonra ve gece yatmadan önce, %17’si sabah kahvaltıdan önce ve gece yatmadan ön-ce, %16’sı ise sabah ve öğle yemeklerinden sonra ve gece yatmadan önce, diğerleri ise günün değişik zamanlarında dişlerini fırça-ladıklarını belirtmişlerdir. 5.sınıfların ise %38 i sabah kahvaltıdan sonra ve gece yatmadan önce, %28’i sabah kahvaltıdan önce ve gece yatmadan önce, %20si ise sa-bah, öğle yemeklerden sonra ve gece yat-madan önce diğerleri ise günün farklı za-manlarında dişlerini fırçaladıklarını belirt-mişlerdir (Tablo 5).

1.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenci-lerin %23’ü, 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencilerin %26’sı sigara kullanmaktadır. Si-gara içen ve içmeyen öğrencilerin DMFT’si karşılaştırıldığında ise istatistiksel olarak an-lamlı bir fark bulunamamıştır.

TARTIŞMA Türkiye’de ağız ve diş sağlığını belirle-

mek için yapılan epidemiyolojik çalışmaların sonuçlarına bakıldığında, ağız ve diş sağlığına verilen önemin yeterli olmadığı ve DMFT in-

deksinin yüksek seviyelerde olduğu görülmüş-tür.17 Ayrıca bireylerin beslenme şekillerini ve ağız bakım alışkanlıklarını değerlendirmek, diş hekimlerinin diyetle ilişkili çürük oluşumunu tespit etmeleri açısından büyük önem taşımak-tadır.18 Bu çalışmada Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 1. ve 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğrenciler arasında beslenme alışkanlığı, ağız-diş sağlığı tutum ve davranış-ları ve DMFT indeksi ve aralarında fark olup olmadığı değerlendirilmiştir.

Çalışmamızda cinsiyete göre DMFT in-deksinde bir farklılık bulunamamıştır. Bizim bulduğumuz bu sonuç bazı çalışmalarla para-lellik göstermektedir.19-20 Buna karşın, Axel-sonn ve Helgadottır’ın21 çalışmasında kadın-larda daha yüksek dişsizlik oranı bulunmuştur. Ayrıca Yılmaz22 bir çalışmasında çürük preva-lans hızını kadınlarda daha yüksek bulmuştur. Bu durum dişlerin kadınlarda daha erken sür-mesi ve çürük etkenleri ile daha erken karşı-laşmasına bağlanmıştır.

DMFT değerlerinin yaş ile doğrudan iliş-kili olduğu bilinmektedir.20 Yaş arttıkça DMFT değerinin de arttığını gösteren çalışmalar mev-cuttur.6,20,23,24 Çalışmamızda da 5.sınıf öğrenci-lerinde daha yüksek DMFT değerleri bulun-muştur ve bunun yaşın artmasıyla alakalı oldu-

Page 11: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

DİŞ HEKİMLİĞİ ÖĞRENCİLERİNDE AĞIZ SAĞLIĞI VE DMFT İNDEKSİ

5

ğu düşünülmektedir. Bununla birlikte Yılmaz ve ark.14 yaptığı çalışmada sınıflar arasında DMFT indeksi değerlerinde bir fark bulama-mışlardır.

İngiltere’de birinci sınıfta öğrenim gören diş hekimliği öğrencilerinde DMFT değeri 2.816, Moğolistanda diş hekimliği öğrencilerin-de 5.025, İspanyol diş hekimliği öğrencilerinde ise 5.926 bulunmuştur. Yaşar ve ark27 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 5.sınıf öğrencileri-nin ortalama DMFT değerini 5.6 olarak hesap-lamışlardır. Kara ve ark.28 Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinde yaptık-ları çalışmada ise DMFT indeksi 5.06 olarak bulunmuştur. Arslan ve ark.29 Erciyes Üniver-sitesi Diş Hekimliği Fakültesi 1. 2. Ve 3. Sınıf-ta öğrenim görmekte olan öğrencilerde yaptık-ları çalışmada DMFT indeksini 5.10 olarak bulmuştur. Bizim çalışmamızda ortalama DMFT indeksi 4.19 olarak bulunmuştur. Bütün bu çalışmalar karşılaştırıldığında tıp ve diş he-kimliği öğrencilerine ait DMFT değerlerinin genelden daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

Çebi ve ark.30 araştırmasında diş hekimli-ği fakültesi öğrencilerinde fırçalama alışkanlık-larının daha düzenli olduğu tespit edilmiştir. Yılmaz ve ark.14 da sınıf yükseldikçe fırçalama alışkanlıklarının daha düzenli olduğunu tespit etmişlerdir. Ayrıca Danimarka’da yapılan bir çalışmada sınıf sayısı arttıkça ağız bakımının olumlu yönde düzeldiği gözlenmiştir.31 Arslan ve ark.29 Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinde yaptığı çalışmada sınıf yükseldikçe diş hekimine kontrole gitme sıkılığının, günlük diş fırçalama sayısının diş fırçası dışında kullanılan ağız bakım ürünleri-nin arttığını bulmuşlardır. Bizim çalışmamızda da sınıf yükseldikçe diş hekimine kontrole gitme sıklığının arttığı, diş fırçalama sayı ve süresinin arttığı, diş fırçası dışında kullanılan ürünlerin özellikle de diş ipinin kullanımının arttığı, ara öğünlerde tüketilen gıdaların azal-dığı ve ara öğünlerde tüketilen gıdaların türü-nün değiştiği bulunmuştur. 5.sınıf öğrencileri-nin ara öğünlerde daha az şekerli gıda ve asitli içecek tükettiği ve çay, kahve, neskafe gibi içecekleri ise şekersiz tüketme oranlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Çalışmamızda eğitim düzeyi arttıkça ağız ve diş sağlığına ve-rilen önemin arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bi-reylerin eğitim seviyeleri ile ağız diş sağlıkları

arasında pozitif ilişkiyi rapor eden birçok ça-lışma vardır.32-34

Çalışmamızda sigara içen ve içmeyen öğ-renciler arasında DMFT değerleri bakımından bir fark bulunamamıştır fakat sigara içen birey-lerde daha yüksek DMFT değerleri bulundu-ğunu rapor eden çalışmalar mevcuttur.35-36 An-cak çalışmamızda fark olmamasının sebebi eğitim düzeyi ve ağız hijyeninin iyi olmasın-dan kaynaklanıyor olabilir.

Çalışmamızdan elde ettiğimiz sonuçlara göre diş hekimliği fakültesinde öğrenim gör-mekte olan 5.sınıf öğrencilerinde ağız hijyeni daha iyi bulunmuştur fakat yine de yeterli dü-zeyde değildir. Öğrencilerin kendi ağız hijye-nine yeterli önemi vermediğini göstermektedir. Diş hekimliği eğitiminin yoğun bir çalışma ge-rektirmesi nedeniyle öğrenciler ağız diş sağlık-larına yeterince ilgiyi gösteremiyor olabilirler. Fakat geleceğin diş hekimi olacak öğrencilerin kendi ağız hijyenlerine verecekleri önem onla-rın hasta karşısındaki saygınlığını artıracak ve hastaların bu konuda bilgilenmelerine yardımcı olacaktır.37

SONUÇ Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakül-

tesi 1. ve 5.sınıfta öğrenim görmekte olan öğ-renciler arasında beslenme alışkanlığı, ağız-diş sağlığı tutum ve davranışları ve DMFT indeksi ve aralarında fark olup olmadığını değerlendir-diğimiz çalışmamızda 5.sınıfların DMFT in-deksi 4.92, 1.sınıfların ise 3.46 olarak bulun-muştur. Bununla beraber 5.sınıf öğrencilerinde ağız hijyeninin daha iyi olduğu fakat her iki sı-nıfta da ağız bakımına yeterli önemin verilme-diği bulunmuştur. Kesin yargılara ulaşabilmek için de daha çok sayıda öğrenciyle yapılan, da-ha geniş ve sürekli araştırmalara ihtiyaç vardır.

KAYNAKLAR 1. Çalışkan D, Yaşar F, Tunçbilek A.Ü.T.F. 9-

10 Sömestr öğrencilerinin ağız ve diş sağlığı konusunda bilgi düzeyleri. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2002;55:137-42.

2. Usmen E. Ankara ve köylerindeki ilkokul çocuklarında diş çürüğü sıklığı ve bunu etkileyen faktörler. İ.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 1971;5:84-6.

Page 12: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

TUĞBA ÇONGARA KIVRAK-ARMİN MOKHTARI TAVANA

6

3. Gülhan A, Sandallı N, Akıncı T, Üçok Z. İstanbul çevresindeki korunmaya muhtaç çocuklarda ağız ve diş sağlığı. Marmara Üni Diş Hek Fak Derg 1985;8:68-72.

4. Gülhan A, Akıncı T, Uz M. Çürüğün diş yüzeylerine göre dağılımı. Türk Diş Hek Cem Derg 1984;3:41-5.

5. Sandallı N, Akıncı T. Çocuklarda süt ve sü-rekli dişlerde çürük derecelerinin dişlere göre dağılımı ve çürükten korunma çalışmalarının birey ve ülke ekonomisine katkıları. İÜ Diş Hek Fak Derg 1980;14:286-9.

6. Gökalp S, Doğan GB. Türkiye Ağız-Diş Sağlığı Profili 2004. T.C Ankara: Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı Ve Aile Plan-laması Basımevi; 2006;31-32:140-68.

7. Aggerryd T. Goals for oral health in the year 2000: cooperation between WHO,FDI and the National Dental Association. Int Dent J 1983;33:55-9.

8. Öztunç H, Haytaç MC, Özmeriç N, Uzel İ. Adana ilinde 6-11 yaş grubu çocukların ağız diş sağlığı durumlarının değer-lendirilmesi. (Adana DSİ İlköğretim Okulu, 1999). GÜ Diş Hek Fak Derg 2000;17:1-6.

9. Yabao RN, Duante CA, Velandria FV, Lu-cas M, Kassu A, Nakamori M, Yamamoto S. Prevalence of dental caries and sugar consumption among 6-12 y-old schoolchil-dren in La Trinidad, Benguet, Philippines. Eur J Clin Nutr 2005;59:1429-38.

10. Ripa LW. Nursing caries: A comprehensive review. Pediatr Dent 1988;10:268-87.

11. Bayar B. Diş hekimliği öğrencilerinde diş çürükleri risk profili ve koruyucu uygula-malarla ilgili bilgi ve tutumları. İÜ Diş Hekimliği Fakültesi Bitirme Tezi 2005.

12. Tezcan S. Epidemiyoloji (Tıbbi Araştırma-ların Yöntem Bilimi) Ankara, Hacettepe Halk Sağlığı Vakfı 1992;92:1-12.

13. Cortes FJ, Nevot C, Ramon MJ, Cuenca E. The evolotion of dental health in dental students at the University of Barcelona. J Dent Edu 2008;13(12): 800-7.

14. Yılmaz AB, Ceylan G, Yanıkoğlu N, Akgül M. Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinde ağız sağlığı

çalışması ve diş hekimliği eğitiminin ağız sağlığına etkisinin araştırılması. Atatürk Üni Diş Hek Fak Derg 1997;7(1):36-9.

15. Paksoy CS, Cebeci ARİ. Diş hekimliği öğrencilerinde diş sağlığı düzeyinin bite-wing radyograflarla belirlenmesi. A.Ü. Diş Hek Fak Derg 1991;18:345-50.

16. Kwan S. Williams SA. The dental health of first-year dental student in Leeds, UK, over a period of 16 years. Caries Res 1996;30:267.

17. Güngör K, Tüter G, Bal B. Eğitim düzeyi ile ağız sağlığı arasındaki ilişkinin değer-lendirilmesi. GÜ Diş Hek Fak Derg 1999;16:21-5.

18. Touger-Decker R, Van Loveren C. Sugars and dental caries. Am J Clin Nutr 2003; 78(4):881S-892S.

19. Aydemir H, Ceylan G. Orta Karadeniz böl-gesinde yaşayan bireylerin ağız diş sağlığı düzeyi. Atatürk Üni Diş Hek Fak Derg 1999;9(1):96-9.

20. Akarslan Z, Sadık B, Sadık E, Erten H. Di-etary habits and oral health related behav-iors in relation to DMFT indexes of a group of young adult patients attending a dental school. Med Oral Patol Cir Bucal 2008;13(12):800-7.

21. Axelsson G, Helgadottır S. Edentulousness in Iceland in 1990. Acta Odontol Scand 1995;53:279-82.

22. Yılmaz B. Atatürk Üniversitesi Diş Hekim-liği Fakültesine başvuran hastaların diş sağlığı düzeyi. Atatürk Üni Diş Hek Fak Derg. 1993;3(2):13-15.

23. Namal N, Can G, Fidan EG. İstanbul’da bir ilköğretim okulunda diş çürüğü sıklığının araştırılması. Diş Hek Derg 2003;49:50-5.

24. Eronat N, Koparal E. Dental caries preva-lence, dietary habbits, tooth brushing and mothers education in 500 urban Turkish children. J Marmara Univ Dent Fac 1997;2:599-604.

25. Tseveenjav B, Vehkalahti M, Murtomaa H. Preventive practice of Mongolian Dental Students. Eur J Dent Educ 2002;6(2):74-8.

Page 13: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

DİŞ HEKİMLİĞİ ÖĞRENCİLERİNDE AĞIZ SAĞLIĞI VE DMFT İNDEKSİ

7

26. Cortes FJ, Nevot C, Ramon JM, Cuenca E. The Evolution of Dental Health in Dental Students at University of Barcelona. J Dent Educ 2002; 66(10): 1203-8.

27. Çalışkan D, Yaşar F, Tunçbilek A. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 5.sınıf öğrencil-erinin ağız diş sağlığı durumları ve günlük ağız diş bakım alışkanlıkları. Ank Üni Tıp Fak Derg 2007;60(1):13-9.

28. Kara M, Gürbüz E, Mete A, Şahin T, Çelik Ç, Yamanel K. Diş hekimliği fakültesi öğrencilerinde beslenme alışkanlığı ve ağız diş sağlığı ilişkisi. Atatürk Üni Diş Hek Fak Derg 2009;19(3):161-7.

29. Arslan S, Ülker M, Elmalı F, Öztürk A, Günay O. Diş hekimliği fakültesi öğrencil-erinde çürük prevalansı, ağız diş sağlığı tu-tum ve davranışları ve dental anksiyetenin belirlenmesi. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 2008;35(2):53-60.

30. Çebi S, Dayangaç B, Demiröz T. Diş hekimliği eğitiminin diş sağlığına etkisi. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 1978;2:211-22.

31. Lang NP, Cumming BR, Loe HD. Oral hy-giene and gingival health in danish dental students and faculty. Community Dent Oral Epidemiol 1977;5:237-42.

32. Baloş K, Eren K, Akkaya M. Farklı yaş gruplarındaki ağız bulgularının karşılaştırılması. AÜ Diş Hek Fak Derg 1983;10:163-67.

33. Bayırlı K, Sungur T, Abacıer G. Farklı sosyoekonomik düzeylerdeki 10 yaş grubu okul öğrencilerinin periodontal ve diş çürükleri yönünden 1,5 yıl süre ile izlen-imleri. AÜ Diş Hek Fak Derg 1979;6:1-16.

34. Phipps KR, Reifel N, Bothwell E. The oral health status treatment needs and dental uti-lization patterns of Native American elders. J Public Health Dent 1991;51(4):228-33.

35. Hirsch JM, Livian G, Edward S, Noren JG. Tobacco habits among teenagers in the city of Goteborg, Sweden, and possible associa-tion with dental caries. Swed Dent J 1991;15:117-23.

36. Aguilar-Zinser V, Irigoyen ME, Rivera G, Maupome G, Sanchez-Perez L. Cigarettes

smoking and dental caries among Profes-sional truck drivers in Mexico. Caries Res 2008;42:255-62.

37. Öztaş B, Evirgen Ş. Halitozisin DMFT in-deksi ile ilişkisi. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 2009;36(1):31-6.

Yazışma Adresi: Tuğba ÇONGARA KIVRAK Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı. Ankara, Türkiye. Tel: 05056469652 Fax:0312 212 39 54 E-mail: [email protected]

Page 14: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

TUĞBA ÇONGARA KIVRAK-ARMİN MOKHTARI TAVANA

8

Page 15: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 9-14, 2017

KÖK KANALLARINA KALSİYUM HİDROKSİT PATI UYGULANMAMIŞ DİŞLER İLE UYGULANDIKTAN SONRA FARKLI KANAL PATLARI İLE DOLDURULAN

DİŞLERİN KIRILMA DİRENÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Evaluation of Fracture Resistance of Teeth Before and After Calcium Hydroxide Paste Applicatıons to The Root Canal Using Different Root Canal Sealers

Berkan ÇELİKTEN* Hatice YALNIZ** Fatma Gül ZIRAMAN***

* Dr.Dt. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye ** Dr.Dt. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye *** Dr.Dt. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye

Özet

Endodontik tedavili dişler, sağlıklı canlı diş-lere göre daha kırılgan yapı sergilemektedirler. Ayrıca çok seanslı endodontik tedavilerde uygula-nan kalsiyum hidroksit gibi medikamanlar dişle-rin kırılma dirençlerini olumsuz yönde etkilemek-tedirler. Ancak kanal dolgu materyalleri, kök ka-nallarını destekleyerek dişin kırılma direncini ar-tırabilirler. Bu nedenle bu çalışmanın amacı; kök kanal dolgusu öncesinde kalsiyum hidroksit kanal patı uygulanmış ve uygulanmamış dişlerin kırılma dirençleri ile rezin içerikli kök kanal patı olan AH Plus ile kalsiyum silikat içerikli Sure Seal Root ile doldurulmuş kanalların kırılma dirençlerini karşı-laştırmaktır. Çalışmamızda periodontal veya orto-dontik nedenlerle yeni çekilmiş 80 adet alt premo-lar dişler kullanılmıştır. Kök kanal preparasyon işlemi tamamlandıktan sonra dişler, rastgele ola-rak her bir grupta 15’er diş olacak şekilde 4 de-neysel gruba, 10’ar diş olacak şekilde ise 2 kontrol grubuna ayrılmıştır. Grup 1’de kök kanalları AH Plus kök kanal patı ve F3 gütaperka ile, Grup 2’de Sure Seal Root kök kanal patı ve F3 gütaperka ile tek kon tekniği kullanılarak doldurulmuştur. Grup 3’te kök kanallarına önce kalsiyum hidroksit patı uygulanmış, 1 ay sonra dişlerden kalsiyum uzak-laştırılarak Grup 1’deki gibi doldurulmuştur. Grup 4’te yine kök kanallarına öncelikle kalsiyum hidroksit patı uygulanmış ve 1 ay sonrasında kal-siyum hidroksit kaldırılarak Grup 3’deki gibi dol-durulmuştur. Grup 1 ve Grup 2 arasında, Grup 3

ve Grup 4 arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark çıkmamıştır (p>0.05). Ancak Grup 1’deki dişlerin, Grup 3’teki dişlere göre istatistiksel ola-rak anlamlı bir şekilde kırılma direnci yüksek olup (p<0.05), Grup 2 ve Grup 4 arasında bu fark ista-tistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05). Sonuç olarak kalsiyum silikat esaslı kanal patı ile doldu-rulan dişlerin, rezin esaslı kanal patı ile dolduru-lan dişlerle benzer kırılma direnci gösterdiği an-cak kanal dolgusu yapılana kadar kalsiyum hid-roksit patının kök kanallarına 1ay süreli uygu-lanmasının dişlerin kırılma direncinde olumsuz bir etki yarattığı gözlenmiştir.

Anahtar Sözcükler: AH Plus, Kalsiyum sili-kat esaslı patlar, Kırılma Direnci

Abstract Endodontically treated teeth are more fragile

than healthy vital teeth and also fracture re-sistance of the teeth were effected negative by root canal medicaments such as calcium hydroxide. However, root canal filling materials can improve resistance of teeth fracture. Therefore, the aim of this study is to evaluation of fracture resistance of teeth before and after calcium hydroxide applica-tions to the root canal using different root canal sealers. In our study, orthodontic or periodontal reasons freshly extracted 80 lower premolar teeth were used. After root canal preparation teeth was divided randomly 4 experimental groups and 2 control groups. Group 1 was obturated AH Plus sealer and F3 gutta-percha, Group 2 was obturat-

Page 16: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

BERKAN ÇELİKTEN-HATİCE YALNIZ- FATMA GÜL ZIRAMAN 10

ed Sure Seal Root canal sealer and F3 gutta-percha using single cone technique. In Group 3, before the root canal filling, calcium hydroxide paste was applied for a month and then calcium hydroxide paste was removed then after root ca-nals was obturated similar as Group 1. In Group 4, calcium hydroxide paste was applied similar as Group 3 and was obturated similar as Group 2. The result of this study, Group 1 and Group 2 were no significantly statistical difference results between them (p>0.05) and also Group 3 and Group 4 showed similar fracture resistance (p> 0.05). However, Group 1 results were better than Group 3 results (p<0.05). However, Group 2 and Group 4 results were similar (p>0.05). Thus, cal-cium silicate-based and resin based sealers showed similar results. However, calcium hydrox-ide paste was a negative impact on the fracture re-sistance of the teeth.

Key Words: AH Plus, Fracture resistance, Calcium silicate based sealers

GİRİŞ Endodontik tedavinin uzun süreli progno-

zu; kök kanalının yeterli bir şekilde genişletile-rek dezenfekte edildikten sonra sızdırmaz bir şekilde hermetik olarak doldurulmasına bağlı olduğu kadar, endodontik tedavi sonrasında dişlerin çiğneme esnasında gelen kuvvetlere karşı koyma direncine de bağlıdır. Kök kanal tedavili dişlerin kırılma dirençleri birçok faktö-re bağlıdır (1). Genellikle bu faktörler; endo-dontik giriş kavitesinin genişliğine, tedavi es-nasında kullanılan irrigasyon ile medikamana, kök kanalının genişliğine, kök kanal dolgusu-nun yapıldığı tekniğe ve üst restorasyonunda kullanılan materyallerdir (2,3). Helfer ve ark. (4), endodontik tedavi görmüş dişlerin, canlı dişlere oranla dentin yapılarında %9 oranında nem kaybının meydana geldiğini; bu durum sonucunda ise dentinin esneme payının azaldı-ğını ve dişlerin daha kırılgan hale geldiğini be-lirtmişlerdir.

Kalsiyum hidroksit uzun yıllardan beri kök kanal tedavisinde kök ucu açık olan dişle-rin apeks gelişiminin devam ettirilmesinde, iç veya dış rezorbsiyon gözlenen dişlerde osteob-lastik aktivitenin kazandırılmasında, büyük pe-riapikal lezyonlu dişlerin tedavisinde ve özel-likle kanaldaki inatçı enfeksiyonlar karşısında mücadelede medikaman olarak kullanılmakta-dır (5). Ancak birçok avantajı olmasına rağ-men, araştırmalarda kalsiyum hidroksitin kök

kanalında uzun süreli olarak bekletilmesinin dişin kırılma direncini olumsuz yönde etkiledi-ği de belirtilmiştir (6,7).

Kanal dolgu materyalleri, kök kanalını destekleyerek dişin kırılma direncini artırabilir-ler. Endodontik tedavide günümüzde birçok kök kanal dolgu patı kullanılmaktadır. Son yıl-larda geliştirilen kalsiyum silikat esaslı kök kanal patları birçok olumlu özellikleri nedeniy-le ilgi çekmiş ve dentine bağlanma dirençleri-nin rezin içerikli kök kanal dolgu patlarına benzer olduğu belirtilmiştir (8). Ayrıca patla-rın dentine bağlanma özelliklerinin artırılması sonucu, patın dentine daha iyi yapışması sağ-lanarak, dişin kırılma direncinin olumlu etkile-nebileceği rapor edilmiştir (9).

Bu çalışmanın amacı; rezin içerikli kök kanal patı olan AH Plus (Dentsply-Detrey, Konstanz, Germany) ve kalsiyum silikat içerik-li Sure Seal Root (SureDent Co., Ltd., Korea) ile doldurulmuş kanalların kırılma dirençleri ile, kanal dolgusundan 1 ay önce kalsiyum hid-roksit patı uygulanmış ve sonrasında bu patlar-la doldurulmuş dişlerin kırılma dirençlerini birbirleriyle karşılaştırmaktır.

GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmamızda periodontal veya ortodon-

tik nedenlerle yeni çekilmiş 80 adet tek ve düz kanallı alt premolar dişler kullanılmıştır. Dişler çekildikten sonra diş üzerindeki artıklar bir fır-ça ile temizlenmiş, dezenfeksiyonun sağlan-ması için %0,1’lik timol solüsyonunda bekle-tilmiştir. Çalışmada diş boyutlarının standardi-ze edilmesi için dişler, apikalden koronale doğ-ru olacak şekilde 12 mm ölçülmüş ve dişlerin kron kısımları su soğutması altında fissür frez kullanılarak kesilip çıkartılmıştır. Daha sonra elde edilen köklerin koronal bölgedeki bukka-lingual ve mesio-distal boyutları bir kumpas yardımı ile ölçülmüş, benzer çap ve boyuta sa-hip olan kökler çalışmaya dahil edilmiştir. Ay-rıca köklerden radyografi alınmış ve köklerin tek kanallı olduğu saptanmıştır.

10 numaralı K tipi eğe (Dentsply Maille-fer, Ballaigues, Swiss) apikal foramenden gö-rününceye kadar kanal içerisinde ilerletilip 1mm geri çekilerek elde edilen uzunluk kanal çalışma boyutu olarak tespit edilmiştir. Daha sonra kök kanalları, Universal ProTaper nikel titanyum (Dentsply Maillefer, Ballaigues,

Page 17: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ENDODONTİK TEDAVİLİ DİŞLERİN KIRILMA DİRENÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 11

Swiss) eğeleri üretici firma doğrultusunda kul-lanılarak sırasıyla SX, S1, S2, F1, F2 ve son eğe F3 olacak şekilde genişletilmiştir. Her eğe değişimi sonrasında 1 ml %5.25’lik sodyum hipoklorit (NaOCl) ile irrigasyon yapılmıştır. Son yıkama olarak dentin yüzeyinden smear tabakasının kaldırılması için %17’lik EDTA 1 dakika süreyle, kök kanalından artıkların ta-mamen temizlenmesi içinde sırasıyla 5ml %5.25’lik NaOCl ve 5 ml distile su kullanıl-mıştır. Kök kanalları kâğıt konlar ile kurulan-dıktan sonra kökler rastgele olarak her bir grupta 15’er diş olacak şekilde 4 deneysel gru-ba 10’ar diş olacak şekilde ise 2 kontrol grubu-na ayrılmıştır.

Grup 1 (n=15): Kök kanalları AH Plus kök kanal patı (Dentsply-Detrey, Konstanz, Germany) ve F3 gütaperka ile tek kon tekniği ile doldurulmuştur.

Grup 2 (n=15): Kök kanalları Sure Seal Root kök kanal patı (SureDent Co., Ltd., Ko-rea) ve F3 gütaperka ile tek kon tekniği ile doldurulmuştur.

Grup 3 (n=15): Kalsiyum hidroksit tozu serum fizyolojik ile siman spatülü yardımıyla karıştırılmış ve kök kanallarına lentülo ile uy-gulanmıştır. Dişler bu şekilde ilk önce %100 nemli ortamda 370 C’de 1 ay süreyle bekletil-miş daha sonra kalsiyum hidroksit kök kanalla-rından uzaklaştırılmıştır. Kalsiyum hidroksitin kök kanalından kaldırılması için 30 numaralı H tipi kanal eğesi kök kanalına çalışma uzunluğu boyunca uygulanmış ve artıkların uzaklaşması için ise sırasıyla %17’lik EDTA (1 dakika sü-reyle), 5ml %5.25’lik NaOCl ve 5 ml distile su ile irrigasyon yapılmıştır. Daha sonra kök kanalları kâğıt konlar ile kurutulduktan sonra AH Plus kök kanal patı ve F3 gütaperka ile tek kon tekniği ile doldurulmuştur.

Grup 4 (n=15): İşlem basamakları Grup 3’te olduğu gibi uygulanmış, sadece kök kanal-ları Sure Seal Root kök kanal patı ve F3 güta-perka ile tek kon tekniği ile doldurulmuştur.

Negatif kontrol grubunda dişlere (n=10) herhangi bir işlem uygulanmamıştır. Pozitif kontrol grubunda (n=10) ise dişler F3’e kadar genişletilmiş ve kök kanalları boş bırakılmıştır.

Köklerin kanal dolgusu tamamlandıktan sonra koronal giriş kaviteleri geçici dolgu ma-teryali (Cavit; 3M ESPE, Seefeld, Germany) ile örtülmüş ve kanal patının tamamen sertleş-mesi için %100 nemli ortamda 370 C’de bekle-tilmiştir.

Dişler soğuk akrilik rezin içerisine dişle-rin uzun aksına paralel olacak şekilde apikal 4 mm’lik kısımları akril içinde 8 mm’lik kısımla-rı akril dışında olacak şekilde gömülmüştür. Geçici dolgu dikkatli bir şekilde söküldükten sonra her akrilik blok Universal Test Cihazına yerleştirilmiş ve vertikal kuvvet dişler kırılın-caya kadar 1 mm/dakika olacak şekilde uygu-lanmıştır. Elde edilen veriler Newton (N) cin-sinden kaydedilmiştir.

Elde edilen verilerin analizi için Kruskal-Wallis ve post hoc Scheffe testi kullanılmıştır. p<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

BULGULAR Elde edilen veriler Tablo I’ de gösteril-

miştir. Negatif kontrol grubu kırılma direnci yönünden en iyi sonuç vermiş (665.3) ve tüm gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark elde edilmiştir (p<0.05). Pozitif kontrol grubu (240.8) ise negatif kontrol grubunun ter-sine tüm gruplara göre istatistiksel olarak an-lamlı bir şekilde en kötü kırılma direnci gös-termiştir (p<0.05). Grup 1 ile Grup 2 arasında ve Grup 3 ile Grup 4 arasında istatistiksel ola-rak anlamlı bir fark çıkmamıştır (p>0.05). An-cak Grup 1 (454.4), Grup 3’e (348.3) göre ista-tistiksel olarak anlamlı daha iyi bir kırılma di-renci gösterirken (p<0.05), Grup 2 (476.5) ile Grup 4 (405.1) arasında bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05).

Page 18: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

BERKAN ÇELİKTEN-HATİCE YALNIZ- FATMA GÜL ZIRAMAN 12

Tablo I. Her bir grup için ortalama kırılma direnci değerleri, standart sapma ve ortalama için %95 Güven aralığı

Gruplar

N

Ortalama

(mean)

Standart sapma

Ortalama için %95 Güven aralığı

Alt sınır Üst sınır Grup 1 15 465.4a ±82.7 325.3 605,5 Grup 2 15 476.5a ±95.4 310.8 642,2 Grup 3 15 348.3b ±75.8 284.5 412,1 Grup 4 15 405.1a,b ±87.5 374,5 435,7 Pozitif kontrol 10 235.8c ±58.1 178,6 293,0 Negatif kontrol 10 665.3d ±104.4 578,8 751,8 *Aynı harfle gösterilmiş gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur p>0.05

TARTIŞMA Kanal tedavili dişler, canlı dişlere göre

daha fazla kırılma eğilimi göstermektedir ve kırılma sonucunda %10,9 oranında dişler çe-kilmektedir. Genellikle kırılma sebebi olarak, kök kanalının fazla genişletilmesi, kanal dol-gusu esnasında aşırı basınç uygulanması ve zaman içerisinde dentinin su kaybetmesi göste-rilmektedir (9,10).

Wu ve ark. (11), değişkenliği en aza in-dirgemek için örnek boyutlarının, kanal çapla-rının ve kanal anatomilerinin benzer seçilmesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Bu nedenle ça-lışmamızda standardizasyonu sağlamak için, tek, düz kanallı benzer çaplara sahip olan alt premolar dişler kullanılmıştır.

Bu çalışmada döner eğe sistemi ile kök kanalları genişletilmiştir. Nikel titanyum döner aletlerinin kısa sürede standart bir genişliğe kadar etkin bir şekilde preparasyon yapması nedeniyle el aletlerine göre tercih edilmiş ve köklerin uçlarının çapları ProTaper Universal döner eğeleri ile #30 numara olacak şekilde standart hale getirilmiştir. Ayrıca kök kanalla-rı, tek kon tekniği kullanılarak doldurulmuştur. Spreader kullanımının köklerde çatlak veya kı-rılma oluşturma ihtimaline karşın soğuk lateral kompaksiyon tekniği tercih edilmemiştir.

Kök kanallarını yıkanmasında standart dentin yüzeyi elde etmek ve patların adaptas-yon ve penetrasyonunu artırmak için %17’lik EDTA 1 dakika süre ile uygulanmıştır. Ayrıca, EDTA’nın dentin üzerindeki olumsuz etkilerini kaldırmak ve kök kanalından artıkları tamamen

uzaklaştırmak için sırasıyla %5.25’lik NaOCl ve distile su kök kanallarında kullanılmıştır.

Bir patın dentine bağlanmasının artması ve dentin tübüllerinin içerisine penetre olabil-mesi kök kanalında monoblok yapı oluşturarak diş yapısının güçlenmesine neden olabilir. Re-zin esaslı kök kanal patlarının dentine bağlan-ma ve dentin tübüllerine penetre olabilme ye-teneklerinin yüksek olduğu önceki çalışmalar-da gösterilmiştir (12, 13). Yeni geliştirilen kalsiyum silikat esaslı patlar sertleşme esna-sında genleşme göstermektedirler. Bu genleş-me ile birlikte bu patların dentin yüzeyine adaptasyonları ve dentin tübüllerine penetras-yonları artmaktadır. Ayrıca bu türlü patlar den-tin ile hidroksil apatit kristalleri oluşturmakta ve bu kristaller sayesinde dentin yüzeyine daha iyi bir adaptasyon sağlamaktadırlar (14-17). Yapılan bir çalışmada, AH Plus ile kalsiyum silikat esaslı bir kanal patı olan İroot SP’nin dentin yüzeyine benzer adaptasyon gösterdiği-ni belirtilmiştir (18). Araştırmamızda kullanı-lan her iki patın dentine bağlanma adaptasyon-larının iyi olması nedeniyle, Grup 1 ve Grup 2’deki dişler benzer kırılma direnci göstermiş olabilirler.

Kök kanallarında kalsiyum hidroksitin kullanılması dentinin esnekliğinde değişkenli-ğe sebep olduğu belirtilmiştir. Özellikle kalsi-yum hidroksitin uygulanma süresine göre de dişlerin kırılganlık dayanımında değişiklikler yaratabileceği ve kalsiyum hidroksitin uzun sü-reli uygulamalarında dişlerin kırılganlıklarının artış göstereceği bildirilmiştir (19,20). Benzer olarak bizim çalışmamızda da kalsiyum hid-

Page 19: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ENDODONTİK TEDAVİLİ DİŞLERİN KIRILMA DİRENÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 13

roksit uygulanan gruplar diğer gruplara göre daha fazla kırılganlık eğilimi göstermişlerdir. Ancak öncesinde kalsiyum hidroksit patı uygu-lanmış ve sonrasında kalsiyum silikat esaslı bir pat ile doldurulmuş dişler (Grup 4) ile önce-sinde kalsiyum hidroksit patı uygulanmadan kalsiyum silikat esaslı bir pat ile doldurulan dişler (Grup 2) arasında istatistiksel olarak fark çıkmamıştır. Bunun nedenini kalsiyum silikat esaslı kök kanal patlarının sertleşmesi sırasında neme ihtiyaç duyması ve dentin tübüllerindeki nemi çekmesi sonucuna bağlayabiliriz.

SONUÇ Yapılan bu in-vitro çalışmada kalsiyum

silikat esaslı kanal patı ile doldurulan dişlerin, rezin esaslı kanal patı ile doldurulan dişlerle benzer kırılma direnci gösterdiği ancak kalsi-yum hidroksitin kök kanallarına uygulanması-nın dişlerin kırılma direncinde olumsuz bir etki yarattığı gözlenmiştir.

KAYNAKLAR 1- Apicella MJ, Loushine RJ, West LA,

Runyan DA. A comparison of root frac-ture resistance using two root canal seal-ers. Int Endod J 1999;32:376-80.

2- Kishen A. Mechanisms and risk factors for fracture predilection in endodontical-ly treated teeth Endodontic Topics 2006;13,57–83.

3- Assif D, Nissan J, Gafni Y, Gordon M. Assessment of the resistance to fracture of endodontically treated molars restored with amalgam. J Prosthet Dent 2003;89:462-5.

4- Helfer AR, Melnick S, Schilder H. De-termination of the moisture content of vi-tal and pulpless teeth. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1972;34:661-70.

5- Doyon GE, Dumsha T, von Fraunhofer JA. Fracture resistance of human root dentin exposed to intracanal calcium hy-droxide. J Endod 2005; 31:895-7.

6- Andreasen FM, Andreasen JO, Bayer T. Prognosis of root-fractured permanent incisors--prediction of healing modali-

ties. Endod Dent Traumatol 1989;5:11-22.

7- Zhang W, Li Z, Peng B. Assessment of a new root canal sealer's apical sealing ability. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2009;107:79-82.

8- Teixeira FB, Teixeira EC, Thompson JY, Trope M. Fracture resistance of roots en-dodontically treated with a new resin fill-ing material. J Am Dent Assoc. 2004 May;135(5):646-52. Erratum in: J Am Dent Assoc 2004;135:868.

9- Fuss Z, Lustig J, Tamse A. Prevalence of vertical root fractures in extracted endo-dontically treated teeth. Int Endod J 1999;32:283-6.

10- Sedgley CM, Messer HH. Are endodon-tically treated teeth more brittle? J Endod 1992;18:332-5.

11- Wu MK, De Gee AJ, Wesselink PR, Mo-orer WR. Fluid transport and bacterial penetration along root canal fillings. Int Endod J 1993;26:203-8.

12- Shokouhinejad N, Sabeti M, Gorjestani H, Saghiri MA, Lotfi M, Hoseini A. Pe-netration of Epiphany, Epiphany self-etch, and AH Plus into dentinal tubules: a scanning electron microscopy study. J Endod 2011;37:1316-9.

13- Mamootil K, Messer HH. Penetration of dentinal tubules by endodontic sealer cements in extracted teeth and in vivo. Int Endod J 2007;40:873-81.

14- Nagas E, Uyanik MO, Eymirli A, Cehre-li ZC, Vallittu PK, Lassila LV, Durmaz V. Dentin moisture conditions affect the adhesion of root canal sealers. J Endod 2012;38:240-4.

15- Marciano MA, Duarte MA, Camilleri J. Calcium silicate-based sealers: Assess-ment of physicochemical properties, po-rosity and hydration. Dent Mater 2016;32:30-40.

16- Madhuri GV, Varri S, Bolla N, Mandava P, Akkala LS, Shaik J. Comparison of bond strength of different endodontic se-

Page 20: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

BERKAN ÇELİKTEN-HATİCE YALNIZ- FATMA GÜL ZIRAMAN 14

alers to root dentin: An in vitro push-out test. J Conserv Dent 2016;19:461-4.

17- Polineni S, Bolla N, Mandava P, Vemuri S, Mallela M, Gandham VM. Marginal adaptation of newer root canal sealers to dentin: A SEM study. J Conserv Dent 2016;19:360-3.

18- Zhang W, Li Z, Peng B. Assessment of a new root canal sealer's apical sealing ability. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2009;107:79-82.

19- Doyon GE, Dumsha T, von Fraunhofer JA. Fracture resistance of human root dentin exposed to intracanal calcium hydroxide. J Endod 2005; 31:895-7.

20- Yassen GH, Platt JA. The effect of non-setting calcium hydroxide on root fractu-re and mechanical properties of radicular dentine: a systematic review. Int Endod J 2013;46:112-8.

Yazışma Adresi: Dr.Dt. Berkan Çelikten Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı 06500 Beşevler/ANKARA E-mail: [email protected]

Page 21: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 15-26, 2017

ÜÇ FARKLI APEKS BULUCUNUN NaOCl VARLIĞINDA KANAL ÇALIŞMA BOYU BELİRLEME ETKİNLİKLERİNİN İN VİTRO

KARŞILAŞTIRILMASI

In vitro comparison of canal working length determination with NaOCl of three different apex locators

A. Enes ERDOĞAN Bade SONAT

ÖZET

Bu in vitro çalışmanın amacı, üç farklı gelişmiş elektronik apeks bulucunun kanal çalışma boyunu tesbitinde ki başarısını belirlemek ve birbirleriyle karşılaştırmaktır.Çalışmamızda kök oluşumunu tamamlamış rezorpsiyon bulunmayan, çürüksüz 36 adet üst santral diş kullanılmıştır. Belirli bir referans olması için dişler mine sement sınırından kesilmiştir. Kök kanallarının 1/3 lük kısmında Gates glidden frezler kullanılarak eğelere rahat bir giriş sağlanmıştır. Her dişin uzunluğu #15 nolu K-file kullanılarak X8 büyütmeli stereomikroskop altında eğenin ucu apikal foramenden görülünceye kadar ilerletilerek ölçülmüştür. Ölçümler üç kere tekrarlanmış ve ortalamalar her diş için gerçek uzunluk olarak kaydedilmiştir. Sonra dişler aljinat modele gömülmüş ve elektronik apeks bulucular ile ölçümler yapılmıştır. Bu ölçümler de 3 kez tekrarlanarak ortalaması alınmıştır. Ortalamalar Root ZX Mini uzunluğu(RU), Propex Pixi uzunluğu(PU), Ipex II uzunluğu (I2U) olarak kaydedilmiştir. Her elektronik apeks bulucularla ölçülen değerler birbirleriyle ve gerçek uzunluklar ile karşılaştırılmıştır. İstatistiksel analizler Sample Paired t testi kullanılarak yapılmıştır. Parametreler arasındaki anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak belirlendi. Sonuçların analizleri cihazların minör forameni belirlemedeki güvenilirliklerini ± 0.5 tolerans aralığında değerlendirildiğinde Propex Pixi %94.5, Mini Root ZX için %94.5, Ipex II için ise %97.2 olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonuçları Propex Pixi, Mini Root ZX, Ipex II ‘nin kök kanal çalışma boyunu tespit etmede doğru ve güvenilir cihazlar olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Elektronik apeks bulucu, çalışma uzunluğu, Mini Root ZX, Propex Pixi, Ipex II

ABSTRACT

In vitro comparison of Canal working length determination with NaOCl of three different apex locators.

The aim of this in vitro study is the compare and determine the success of three different modern electronic apex locators.

In this study 36 undecayed upper central teeth have been used. To have a certain reference the teeth have been cut from the cemento enamel junction limit. Easy access has been achieved by using gates-glidden drills to the files of 1\3 of the coronal root canals. Each teeth length has been measured by using #15 K-File X8 magnified stereomicroscope pushing forward until the tip is visible from the apical foramen. The measurements have been repeated three times and the mean for each tooth has been recorded as actual lengths (AL). Later the teeth have been embeded to the alginate placed in plastic boxes and are measured with %5.25 NaOCl in the root canals via #15 K-File electronic apex locators. The mean of the measurements has been taken after repeating them thrice. They are recorded as RU, PU and I2U. All values measured from each electronic apex locator have been compared with the results and actual lengths. The statistical analysis has been made with Sample paired t test. The relevance between the parameters is determined as p<0.05. The analysis of the results when evaluated with ± 0.5mm tolerance for the determination accuracy of the minor foramen were % 94.5 for Propex Pixi, % 94.5 for Mini Root ZX and % 97.2 for Ipex II.

The results of this study have shown that Propex Pixi, Mini Root ZX and Ipex II are accurate and reliable in determining the root canal working length.

Page 22: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.ENES ERDOĞAN-BADE SONAT 16

Keywords: Electronic Apex Locator, working length, Propex Pixi, Mini Root ZX, Ipex II

GİRİŞ VE AMAÇ Endodontik tedavide gerçek kanal

uzunluğunun tam olarak belirlenmesi kök kanalının preparasyonu ve etkili temizlenmesi için en önemli basamaktır.Kanal tedavisi aşamalarının, kök kanal sistemi içerisinde tutulması gerektiği kabul edilen bir görüştür ve bu nedenle Çalışma boyunun apikal sınırı hassas bir şekilde tespit edilmelidir. 1-3

Şekillendirme, yıkama ve doldurma işlemleri apikal daralmada sonlandırıldığında ideal bir periapikal doku iyileşmesi sağlanmış olur.2,4,5

Kanal tedavisinde çalışma boyunun tespitinde, en yaygın olarak kullanılan yöntem geleneksel periapikal radyografilerdir. Bunun yanı sıra teknolojik gelişmelere bağlı olarak, dijital radyografi cihazları ve elektronik apeks bulucular da kullanılmaktadır.5

Gordon ve Chandler5 çalışma uzunluğu tespit etmek için elektronik metodun ilk kez Custer(1918) tarafından denendiğini belirtmişlerdir. Custer; oral mukozaya yerleştirdiği bir elektrot ve kök kanalına yerleştirdiği kanal aleti arasına bir voltaj uygulamış ve oluşan elektrik akımının değerini ölçerek foramen apikalenin yerini tespit etmiştir.

Guise ve arkadaşları6 Suzuki’nin(1942) oral mukoza ile periodontal ligament arasındaki elektrik direncini ölçen bir alet geliştirdiğini bildirdirmişlerdir.Suziki; köpek dişlerinde yaptığı çalışmasında; kanal içerisine yerleştirilen kanal aleti ile oral mukoza’ya yerleştirilen bir elektrot arasında elektriksel olarak 6,5 kΩ’luk bir direncin olduğunu ve bu direncin ağız içinde her yerde aynı olduğunu bulmuştur.

Sunada7 çalışmasında; hastaların yaşlarına ya da dişlerin tipine ve şekline bağlı olmaksızın, kanal aletinin ucu apikal forameni geçerek periodontal membrana ulaştığında, müköz membran ile periodonsiyum arasındaki elektrik direncinin yaklaşık 6,5 kΩ olduğunu tespit etmiştir.

Yıllar sonra elektronik cihazlarda rezistans ölçme fikri bir elektrik prensibi olan

empedans ölçme fikrine yerini bırakmış ve empedans tip elektronik apeks bulucular kliniklerde daha çok kullanılmaya başlanmıştır. Çok kısa bir süre sonra bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak frekans tip ve orantı tip elektronik apeks bulucular endodontistlerin hizmetine sunulmuştur.3,5,8-10

Üçüncü nesil elektronik apeks bulucular olarak bilinen frekans tip apeks bulucular ikinci nesil apeks bulucular ile benzerdir. Ancak bu cihazlar kanal boyunu ölçmek için iki farklı frekans kullanırlar Bu sayede elde ettikleri ölçümleri matematiksel ve algoritmik olarak hesaplayarak gerçeğe çok yakın ölçümler verebilmektedirler.3,10

İlk orijinal 3.nesil elekronik apeks bulucu olanApit/Endex (Osada Electric Co, Tokyo,) adıyla piyasaya sürülmüştür.11Apit/Endex’i daha önceki apeks buluculardan ayıran en önemli özellik; iki farklı frekans kullanması ve kanal içinin elektrolit özellikte bir sıvı ile dolu olduğu durumda bile doğru ölçüm yapabilmesidir. Frank ve Torabinejad11 ise Apit/Endex’i; apikal darlığı ±0,5 mm mesafede tespit etmede %89.64 oranında başarılı bulmuşlardır.

Dördüncü Nesil Apeks Bulucular (Orantı Tip) iki farklı dalga boyuna sahip iki elektriksel akımın anında ölçülmesi ve foramen apikale yakınlarındaki bu elektriksel değişimleri tespit edebilme prensibine göre çalışır.3,5

Welk ve ark.13 çalışmalarında dördüncü nesil ApexFinder AFA’nın apikal daralmanın belirlenmesideki başarısını %34,4 olarak belirlemişlerdir.12 Hoer ve Atin (2004) yine orantı tip aletlerden Justwo’yu % 82,4 Endy 5000 marka aleti ise %81 oranında başarılı bulmuşlardır. Tınaz ve ark.14 in vitro koşullarda Bingo 1020 cihazını denemiş kanal ağızlarının önceden genişletmenin elektronik ölçümler üzerindeki etkisini incelemiş ve Root ZX kadar tutarlı ölçümler verdiğini belirlemişlerdir.1 Bu alet daha sonra Ray-Pex 5 adıyla piyasaya sunulmuştur.

Multifrekanslı ikiden çok frekans kullanarak çalışma boyunu tespit eden apeks bulucuların en önemli özelliği, hesaplamayı sinyalin enerjisini kullanarak yapmasıdır. Diğer multifrekanslı elektronik apeks bulucular

Page 23: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÜÇ FARKLI APEKS BULUCUNUN NaOCl VARLIĞINDA KANAL ÇALIŞMA BOYU BELİRLEME 17

ise hesaplamayı sinyalin amplitüd’ünü kullanarak yaparlar. 15 Plotino ve ark.15 2006 yılında multifrekanslı Root ZX, Elements Diagnostic Unit ve ProPex ‘in doğruluğunu ex vivo olarak araştırmışlar.

He ve ark.16 değişik solüsyonların (% 0.9 NaCI, %5.25 NaOCI, kan ve %17 EDTA) varlığında Raypex 5’in çalışma uzunluğunu belirlemesindeki hassasiyetini değerlendirmişler. ±0,5 mm de NaCI varlığında % 91.5, NaOCI varlığında %91.5, kan varlığında %100 ve EDTA varlığında % 97.8 doğruluk bildirmişlerdir .

Meares ve Steiman 17 NaOCl’in farklı konsantrasyonlarının,Root ZX’ in ölçüm doğruluğunu etkileyip etkilemediğini araştırıldıkları bir çalışmaya göre, %2,65 ve %5,25’lik konsantrasyonlar arasında apikal darlığı tesbit etmedeki başarısını %83 olduğunu bulmuşlardır.

Çalışmamızda; çekilmiş insan dişlerinde, üç farklı tipte elektronik apeks bulucunun (Root ZX, Ipex II, Propex Pixi ) kök kanallarında irrigasyon solüsyonu olarak sodyum hipoklorit kullanıldığında doğruluklarının değerlendirilmesi ve kıyaslanması amaçlanmıştır.

GEREÇ YÖNTEM Bu araştırma için 36 adet tek köklü, kök

rezorbsiyonu olmayan, çürüksüz ve restorasyonsuz yeni çekilmiş üst santral dişler kullanılmıştır. Kök kırığı olan ya da açık apeksli dişler veya kök kanalları tıkalı olan dişler çalışmadan çıkarılmıştır. Dişler üzerindeki periodontal ligamentin uzaklaştırılması için 2 saat süre ile %5,25 NaOCl (Sultan Chemists, Inc, Englewood,NJ,USA) solüsyonunda bekletilmiştir. Kök yüzeyinde kalan organik artıklar küret yardımı ile uzaklaştırılmıştır. Ardından kullanılıcak dişler distile suda yıkanmıştır. Çalışma süresince dişler nem kaybetmesini engellemek için serum fizyolojik içerisinde bekletilmiştir

Yapılacak ölçümlerin sabit ve net bir referans yüzeyine göre yapılabilmesi için dişlerin kron kısımları kesilmiş, kanal ağızları şekillendirilmişdir.

Kanal ağızaları belirlendikten sonra her dişin #15 numaralı K-File (VDW, Münih, Almanya) ile kök kanalları kontrol edilmiş ve tıkalı dişler çalışmadan çıkarılmıştır.

Gerçek kanal çalışma boyunun ölçülmesi: Kök kanalları içerisine #15 no’lu K tipi

eğe yerleştirilerek aletin ucu, X8 büyütmeli Zeiss stereomikroskop (Zeiss, Munich, Germany) altında foramen apikalede görülene dek kanalda ilerletiletilmiştir.Lastik rondel daha önceden şekillendirilmiş referans yüzeyine temas ettirilmiştir. Lastik rondel ısıtılmış mum ile kanal aleti üzerine sabitlendikten sonra bir dijital kumpas kullanılarak lastik rondel ile kanal aletinin ucu arasındaki mesafe ölçülmüştür. Bu uzunluktan 0,5 mm çıkartılarak elde edilen değer kaydedilmiştir.

Tüm dişler için ölçümler 3’er kez tekrarlandı ve ölçümlerin ortalaması alındı, gerçek uzunluklar (GU) kaydedildi.

Çalışma uzunluğunun elektronik apeks bulucular ile hesaplanması:

Dişler, plastik kutulara konulan aljinant içerisine gömülerek, dudak klipsi aljinat içerisine yerleştirilmiştir. Tüm ölçümler aljinatın nemli kaldığından emin olunması amacıyla, aljinant modelin hazırlanmasından iki saatlik süre içerisinde yapılmıştır. (resim 1)

Resim 1. Elde edilen deney modelleri örnekleri

Root ZX Mini’nin(J Morita Corp,), Propex Pixi’nin (Dentsply & Maillefer) ve IPex II’nin (NSK) eğe tutucularına yerleştirilmiş #15 no’lu K tipi paslanmaz çelik eğe, %5,25’lik NaOCl (Sultan Healthcare, Inc.) varlığında, kanal içerisinde ilerletilmiştir. Apeks bulucuların ışıklı göstergesi 0,0 (majör foramen) uyarısı görülene kadar ilerletilmiştir. Ardından lastik rondel diş üzerine oturtularak ısıtılmış mum ile eğeye sabitlenmiştir. Lastik rondel ile kanal aletinin ucundaki mesafe dijital kumpas ile ölçülmüş, ardından minor

Page 24: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.ENES ERDOĞAN-BADE SONAT 18

çapın belirlenmesi için bu ölçümden 0,5 mm çıkartılarak kaydedilmiştir. Her diş için ölçümler 3 kez tekrarlanıp ortalaması alınarak Root ZX Mini uzunluğu(RU) Propex Pixi uzunluğu(PU), Ipex II uzunluğu (I2U) olarak kaydedilmiştir.(Şekil 2 3,4)

Resim 2. Root ZX Mini ile hazırlanan deney

düzeneği

Resim 3. Propex Pixi ile hazırlanan deney düzeneği

Resim 4. Ipex II ile hazırlanan deney düzeneği

Ölçümlerin geçerli sayılabilmesi için apeks bulucuların gösterdiklerin değerin en az 5 saniye sabit kalması beklenmiştir.

Gerçek uzunluklar(GU) elektronik apeks buluculardan elde edilen uzunluklarla (RU, PU, I2U) karşılaştırılmıştır. Gerçek uzunluk elektronik apeks buluculardan elde edilen uzunlukdan çıkarılmış ve tablo haline getirilmiştir.

BULGULAR Çalışmamızda, dişlerin kök kanal

uzunluklarını ölçen üç adet elektronik apeks bulucu kullanılmıştır (Propex Pixi, Root ZX Mini, Ipex II). Apeks bulucular ile in vitro olarak majör apikal foramene olan mesafe ölçülmüş bu ölçümden 0,5 mm çıkartılarak tahmini minör apikal foramene olan uzaklık tespit edilmiştir. Apeks bulucular ile yapılan ölçümler stereomikroskop altında yapılan standart değer olarak kabul edilen her kökden elde edilen ölçümler ile karşılaştırılmıştır.

Apeks buluculardan elde edilen kanal boyu uzunluk bilgileri ile gerçek kanal boyu uzunluk bilgileri arasındaki karşılaştırmalar “Paired samples T test” istatistik yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler SPSS 20.0 for Windows kullanılarak yapılmıştır. Anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak alınmıştır.

Sonuç olarak her üç apeks bulucunun ölçtüğü kanal boyu uzunluklarının gerçek kanal boyu uzunlukları ile oldukça uyumlu ve gerçeğe yakın sonuçlar olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda her üç apeks bulucunun ikili karşılaştırmalarında istatistiksel olarak fark yoktur.

Pozitif değerler gerçek uzunluğu aşan ölçümleri (uzun), negatif değerler ise gerçek uzunluktan kısa ölçümleri belirtmektedir. Elektronik olarak saptanan ve gerçek değerler arasındaki farkın ortalaması her cihaz için hesaplanmıştır. Propex Pixi ile yapılmış ölçüm farkları(FPU), Root ZX Mini ile yapılmış ölçüm farkları(FRU) ve Ipex II ile yapılmış ölçüm farkları(FI2U) olarak kısaltılmıştır. Apeks bulucular ilgili bilgiler Grafik 1, 2, 3 de gösterilmiştir.

Page 25: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÜÇ FARKLI APEKS BULUCUNUN NaOCl VARLIĞINDA KANAL ÇALIŞMA BOYU BELİRLEME 19

Grafik 1.Propex Pixi ile ölçülen uzunluklar ile gerçek uzunluklar arasındaki farkların dağılımı

Grafik 2. Root ZX Mini ile ölçülen uzunluklar ile gerçek uzunluklar arasındaki farkların dağılımı

Page 26: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.ENES ERDOĞAN-BADE SONAT 20

Grafik.2. IPex II ile ölçülen uzunluklar ile gerçek uzunluklar arasındaki farkların dağılımı

Apeks buluculardan elde edilen ölçümler ile gerçek ölçümler arasındaki fark uzunluklarının sayı ve yüzde dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir. Negatif değerler gerçek uzunluktan kısa ölçümleri göstermektedir.

Tablo 1. Gerçek uzunluğa olan mesafeler ve elde edilen gerçek uzunlukların bu mesafeler içindeki dağılımı

Gerçek uzunluğa olan uzaklık(mm)

PROPEX PIXI ROOT ZX MINI IPEX 2

n=36 % n=36 % n=36 % (-1 ile -0.51) 2 5,6 1 2,8 1 2,8 (-0.5 ile 0.0) 15 41,7 20 55,6 19 52,8 (0,01 ile 0.5) 19 52,8 14 38,9 16 44,4 (0.51 ile 1) 0 0 1 2,8 0 0

Apeks bulucuların yaptığı çoğu ölçümün, gerçek uzunluğun ±0,5 mm içerisinde olduğunu göstermektedir. Major apikal foramene ±0,5 mm içinde olan ölçümlerin yüzdesi, Propex Pixi için % 94,5 Root ZX Mini için % 94,5 ve IPex II için % 97,2’tir.Gerçek uzunluğu ±0,5 ±1 mm arasında Propex Pixi %5,6 Root ZX Mini %5,6 ve IPex II %2,8’dir. Son olarak ±1 mm’den fazla olan ölçüm, hiçbir elektronik apeks bulucu için saptanmamıştır. (Grafik 4)

Page 27: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÜÇ FARKLI APEKS BULUCUNUN NaOCl VARLIĞINDA KANAL ÇALIŞMA BOYU BELİRLEME 21

Grafik 4. Üç elektronik apeks bulucunun ölçtüğü uzunlukların gerçek uzunluk ile arasındaki farkların yüzde dağılımı

TARTIŞMA Kök kanal tedavisinin başarısı için gerçek

kök kanal uzunluğuna erişilmesi önemli bir basamaktır. Kök kanal boyu doğru tespit edilemez ise, kök kanal sisteminin temizlenmesi, şekillendirilmesi ve doldurulması doğru bir şekilde yapılamaz.5,18

Birçok in vivo çalışmada elektronik apeks bulucuların ölçümlerinin doğruluğu kendi aralarında ve radyolojik yöntemlerle kıyaslanarak değerlendirilmiştir.5,19-21

Campbell ve ark.22 , Kaufman ve ark.23 ,Wrbas ve ark.24 ,Venturi ve Breschi 25 ,Pascon ark.26 ,Herrera ve ark.27 gibi birçok araştırmacı çalışmalarında elektronik apeks buluculardan elde ettikleri (majör foramen) ölçümlerden 0,5 mm çıkartmışlardır ve bu ölçümü gerçek kanal boyu olarak kabul ederek çalışmalarını kurgulamışlardır.22,23,24,25,26,27 Bizimde çalışmamızda aynı şekilde apikal foramen ile krondaki (kole) referans noktası arasında yaptığımız ölçümden 0,5 mm çıkartarak bulunan sonuç gerçek kanal boyu olarak

kaydedilmiştir.

Çalışmamızda, dişlerin kök kanal uzunluk ölçümlerini değerlendirmek ve in vivo şartları taklit etmek için dişler aljinat bir model içerisine gömülmüştür. Huang28 apeks bulucuların değerlendirilmesinde in vitro modellerin kullanılmasını desteklemektedir. Aynı şekilde Kaufmann ve Katz29, Donnelly30 , Czerw ve ark.31 Meares ve ark.32 Bodur ve ark.33 da in vitro çalışmalarında aljinat modelleri kullanmışlardır.

Apeks bulucuların üretici firmaları, apeks bulucuların doğru bir şekilde çalışması için kök kanalının nemli olmasının gerektiğini belirtmişlerdir. Çalışmamızda, NaOCl’nin kliniklerde yaygın kullanılan bir irrigasyon solüsyonu olması ve birçok in vitro çalışmada kök kanalında iletken solüsyon olarak sodyum hipokloritin kullanılması nedeniyle %5.25’lik NaOCl tercih edilmiştir. NaOCl, irigasyon iğnesi ile her bir dişin kök kanalı içerisine damlatılmış ve böylece kanalda iletken bir ortam sağlanarak apeks bulucuların doğru bir

Page 28: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.ENES ERDOĞAN-BADE SONAT 22

yanıt vermesi sağlanmıştır.

Ebrahim ve ark.34Dentaport ZX’in farklı çaptaki kök kanal aletlerini kullanarak önceden genişletilmiş kanallarda farklı irrigasyonlar ile beraber doğruluğunu değerlendirmişlerdir. Sonuç olarak %5’lik ve %2,5’lik NaOCl ve %17 lik EDTA bulunmasının ve ı küçük çaplı veya büyük çaplı kök kanal aletlerinin bu noktada doğruluğunu etkilemediğini belirtmişlerdir. Ancak klorhexidin kullanılan grupta ise küçük çapta kanal aleti kullanımının normal uzunlukdan daha uzun bir ölçüm yaptığını saptamışlardır. Biz de klinikte preperasyon sırasında ve sonrasında rutin kullanılmasından dolayı NaOCl kullanmayı tercih ettik.

Elektronik apeks bulucular ile yapılan çalışmaların çok büyük bir bölümünde apikal darlık ya da foramen apikale’nin 0.5 mm ilerisinde veya gerisinde yapılan ölçümler başarılı ölçüm olarak kabul edilmiştir.35-40 Bu çalışmalarda apikal darlık-foramen apikale arası ortalama uzaklık 0,5 mm olarak kabul edildiği için, gerçek kanal uzunluğu ve elektronik apeks bulucu ile yapılan ölçümler ±0,5 mm’lik bir değer aralığında karşılaştırılmıştır. Bunun klinik koşullarda kabul edilebilir bir aralık olduğu ileri sürülerek bu aralıktaki ölçümler başarılı olarak ifade edilmiştir.

Çalışmamızda, minör foramenden refarans alınan noktaya kadar olan uzaklık ölçümleri üç farklı elektronik apeks bulucu (Propex Pixi, Root ZX Mini, Ipex II) ve el ile ölçülmüştür. Bu ölçümler sonucunda standart değer olarak kabul edilen elle yapılan ölçümler dişlerin gerçek uzunlukları (GU) ile apeks bulucuların ölçtüğü değerler ±0,5mm aralığında karşılaştırılmıştır. Ayrıca üç farklı apeks bulucunun ölçümleri de kendi aralarında karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.

Bizim çalışmamızda üç farklı apeks bulucunun kendi aralarındaki ve manuel ölçümleri ile karşılaştırmaları sonucunda aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. (p>0.05)

Mancini ve ark.41 üç farklı apeks bulucunun(Endex, Root ZX, Propex II) apikal

forameni belirlemedeki başarısını dijital radyografiler ile karşılaştırarak değerlendirmişlerdir. Çalışmalarında anterior,premolar ve molar dişler kullanmışlardır. ±0.5 mm referans aralığında anterior ve molar dişlerde üç farklı apeks bulucu ve RVG cihazı premolar dişlere göre daha kötü sonuç vermiştir. Ayrıca üç farklı apeks bulucu arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulamamışlardır.

Bizim çalışmamızda da Root ZX Mini, Propex Pixi ± 0,5 mm aralığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bu çalışma bizim çalışmada olduğu gibi apeks bulucular arasında fark olmaması açısından paralellik göstermektedir.

Stöber ve ark.42 Root ZX ve IPex apeks bulucularının doğruluk derecelerini ±0,5 mm referans aralığı ve ± 1 mm aralığında kesici, kanin, premolar dişlerde değerlendirmişlerdir. Her iki referans aralığında da apeks bulucular arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulmamışlardır. Gerçek çalışma uzunlukları SEM (scanning electron microscope) altında hesaplanmış. ±0,5 mm aralığında Root ZX %72, IPex % 57. 8 başarılı bulunurken, ±1 mm aralığında her iki elektronik apeks bulucu da %100 başarılı bulunmuştur. Bizim çalışmamızda da Ipex ile Root Zx arasında ±0,5 mm aralığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. Çalışmanın sonuçları bizim çalışmamızla benzerlik göstermektedir.

Aggarwal ve ark.43 kanal tedavisi sırasında kullandıkları Root ZX ve Propex’i ±0,5 mm de sırasıyla % 83.3 ve %93.3 oranlarında başarılı bulmuşlar ve her iki apeks bulucunun da, hem kök kanalının hazırlanması aşamasında hem de kanal tedavisi tekrarı sırasında yüksek oranda başarı gösterdiklerini belirtmişlerdir. Bizim çalışmamızda da ±0,5 mm aralığında her iki cihaz için %94.5 başarılı bulunmuştur.

Kang ve Kim44 çok ve tek köklü dişlerde Apex Finder 7005, Apit, Bingo-1020, e-Magic Finder, Propex, Root ZX ve SmarPex ±0,5 mm referans aralığında farklı irrigasyon solüsyonları kullanarak (%5,25 NaOCl, Salin, %0,1 Klorheksidin, %15 EDTA) karşılaştırmışlardır. Çalışmanın sonucunda

Page 29: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÜÇ FARKLI APEKS BULUCUNUN NaOCl VARLIĞINDA KANAL ÇALIŞMA BOYU BELİRLEME 23

farklı apeks bulucuların farklı irrigasyon solüsyonlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını belirtmişlerdir. Bu çalışmanın sonuçları bizim çalışmamızın sonuçlarıyla aletlerin kıyaslanması açısından benzer nitelik taşımaktadır.

Somma ve ark.45 Dentaport ZX, Raypex 5, Propex II apeks bulucularını kök kanal boylarını ölçmedeki doğruluğunu değerlendirmişlerdir. Üç farklı apeks bulucu arasında ±0,5 mm referans aralığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulamamışlardır. Bir önceki çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmanın sonuçları bizim çalışmamızın sonuçlarına benzer nitelikler taşımaktadır.

De Vasconcelos ve ark.46 tek köklü dişlerde ±0,5 mm ve ±1 mm referans aralığında Root ZX, RomiApex D-30 ve Ipex apeks bulucuları karşılaştırmışlardır. Apeks bölgesini göstermede cihazlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken 0,0 mm ve -1,0 mm aralığında Root ZX diğer apeks buluculara göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha doğru sonuç vermiştir. Bu çalışmada bizim çalışmamızdan farklı olarak Root ZX modelinin diğer cihazlara göre daha üstün sonuç vermesi referans ölçümü yapılırken bu ölçümü gerçekleştiren kullanıcıya bağlı (el ile yapılan ölçümde kullanılan kanal aletinin çapı, el ile ölçüm yapılırken minör çapı tespit etmede kullanılan metot, kanal içerisinde kullanılan solüsyonun konsantrasyon farkı... gibi) değişkenlere bağlanabilir.

Plotino ve ark.15 tek köklü dişlerde Root ZX, Elements Diagnostic Unit ve Propex apeks bulucularının kök kanal boyunu tesbit etmedeki doğruluğunu değerlendirmişlerdir. Referans aralığından uzun olan ölçümleri pozitif , kısa olan ölçümleri negatif olarak değerlendirmişlerdir. Çalışmaları sonucunda ±0,5 mm referans aralığında apikal daralım bölgesini belirlemede Propex ile Root ZX arasında ve Propex ile Elements Diagnostic Unit arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulmuşlardır. Propex apeks bulucunun diğer apeks buluculara göre daha yanıltıcı sonuçlar verdiğini belirtmişlerdir. Bu

çalışmanın sonuçları bizim çalışmamızla farklılık göstermektedir. Bu çalışmanın farklılık göstermesinin nedeni operatör farklılıklarından kaynaklandığını düşünmekteyiz. Ayrıca bu farklılığın Propex II’nin daha gelişmiş bir versiyonu olan aynı üretici firmaya ait Propex Pixi’yi kullanmamızdan kaynaklı olabileceği düşünülmüştür.

SONUÇ ve ÖNERİLER Bu in vitro çalışmanın sınırları dahilinde

kök kanal boyu doğruluğunun tespiti için üç farklı apeks bulucu kullanılarak değerlendirilmiş ve bu apeks bulucular arasında karşılaştırma yapılmıştır. Klinik şartları taklit etmek amacı ile aljinat model oluşturulmuştur. Bu çalışmada üç farklı apeks bulucudan elde ettiğimiz ölçümler manuel olarak elde edilen ölçümlerle ve birbirleriyle kıyaslanmıştır. Kullanılan bu apeks buluculardan üçüncü jenerasyon olan Root ZX Mini, dördüncü jenerasyon olan Propex Pixi ve Ipex II ile ölçülen kanal boyu ile manuel olarak yapılan ölçümler uyum göstermektedir. Sonuç olarak bu üç farklı apeks bulucunun kendi aralarında ve manuel ölçümler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark çıkmamıştır.Bu çalışmada hepsi aynı anatomik özelliğe sahip düzgün kanal yapısında apeksi kapalı dişler kullanılmıştır. Oysa klinikte karşımıza farklı anatomide dişler çıkmaktadır. Bu nedenle kök kanal boyunun tespiti için kullanılan apeks bulucuların klinikte tek başlarına her vakada kullanılması tavsiye edilmemektedir. Kök kanal morfolojisinin birçok dişte varyasyonlar göstermesi hekimin önceden bu farklılıkları sadece radyografiler ile tespit edebilmesi nedeni ile apeks bulucuların kullanımı radyografilerle desteklenmelidir.

KAYNAKLAR 1. Sjögren HB, Sandqvist, G ,Wing K.

Factors effecting the long-term resulst of endodontic treatment, J Endod, 1990; 16:498-504.

2. Ricucci D.,Langeland K Apical limit of root canal instrumentation and obturation,

Page 30: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.ENES ERDOĞAN-BADE SONAT 24

part 2.A histological study. Int Endod J. 1998; 31:394-409.

3. Gordon MPJ ,Chandler NP. Electronic apex locators. Int Endod J.2004;37: 425-37.

4. Dummer P.M.H,Mcginn, J H Rees, D G The position and topography of the apical canal constriction and apical foramen, Int Endod J;1984;17:192-8.

5. Tınaz C A . Kanal tedavisinde çalışma boyutu. G.Ü. Diş Hek. Fak. Derg.2001;18: 31-7.

6. Guise G M ,Goodell GG, Imamura G.M. In vitro comparison of three electronic apex locators. J. Endod.2010;36(2):279-81.

7. Sunada I. New method for measuring the length of therootcanal. J. Dent Res. 1962;41: 375-87.

8. Ushiyama J. New principle and method for measuring the root canal length. J Endod, 1983;9: 97-104.

9. Christie W Clinical observation on a newly designed electronic apex locator. Can Dent J. 1994;59: 756-62.

10. Alaçam T Endodonti, 2012. Özyurt Matbaacılık Ankara, s.521.

11. Frank A L ,Torabinejad, M. An in vivo evaluation of Endex electronic apexlocator. J. Endod. 1993;19: 177-9.

12. Welk A R,Baumgartner JC, Marshall J.G. An in vivo comparison of two frequency-based electronic apex locators. J. Endod. 2003; 29: 497–500.

13. Hoer D , Atin T. The accuracy of electronic working length determination. Int Endod J.2004; 7: 125-31.

14. Tınaz A C , Sevimli S L, Görgül G, Türköz E G The effects of sodium hypocholorite concentrations on theaccuracy of an apex locating device. J. Endod, 2002; 28: 160-2.

15. Plotino G, Grande NM , Brigante L, Lesti B, Somma F. Ex vivo accuracy of three

electronic apex locators: Root ZX, Elements Diagnostic Unit and Apex Locator and ProPex. Int Endod J. 2006; 39 (5):408-14.

16. He L, Hu T Q, Zhao H., Lin J Q, Li, P. Effect of four different solutions on the accuracy of electronic apex locators. Shangai Kou Qiang Yi Xue, 2008;17: 304-7.

17. Meares A.W. Steiman R. The influence of sodium hypochlorite irrigation on the accuracy of the Root ZX electronic apexlocator. J Endod, 2002;28: 595–8.

18. Pilot T.F., Pitts D.L.Determination of impedance changes at varying frequencies in relation to root canal file position and irrigant. J Endod. 1997;23: 719-24.

19. Özsezer E, İnan U., Aydın U. In vivo evaluation of Propex electronic apex locator. J. Endod .2007; 33 : 974-7.

20. Kim E., MarmoM., Lee CY, Oh, N S, Kim, I K. An in vivo comparison of working length determination by only root-ZX apex locator versus combining root-ZX apex locator with radiographs using a new impression technique. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 2008; 105:79-83.

21. Krajczar K,Marada G., Gyulaı G., Toth V. Comparison of radiographic and electronical working length determination on palatal and mesio-buccal root canals of extracted upper molars. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 2008;106 :90-3.

22. Campbell D, Friedman S, Nguyen H.Q, Kaufman, AY, Keila S. Apical extent of rotary canal instrumentation with an apex-locating hand piece in vitro.Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod.1998;5(3):319-24.

23. Kaufman, AY, Keila S ,Yosphe, M. Accuracy of a newapexlocator: an in vitrostudy. Int Endod J.2002;35: 186-92.

24. Wrbas K T, Ziegler A.A., Altenburger M J, Schirrmeister J F. In vivo comparison of

Page 31: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÜÇ FARKLI APEKS BULUCUNUN NaOCl VARLIĞINDA KANAL ÇALIŞMA BOYU BELİRLEME 25

working length determination with two electronic apex locators.Int Endod J. 2007;40 (2):133-8.

25. Venturi M,Breschi L. A comparison between two electronic apex locators: an ex vivo investigation. Int Endod J. 2007 ;40(5):362-73.

26. Pascon E A, Marrelli M , Congi O, Cincio R., MiceliI F., Veriani M.A.An ex vivo comparison of working length determination by 3 electronic apex locators.OralSurg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. . 2009;108 (3):147-51.

27. ;Herrera M, Abalos C, Planas A J,Liamas R. Influence of apical constriction diameter on Root ZX apex locator precision. J. Endod, . 2007;33: 995-8.

28. Huang L. An experimental study of the principle of electronic root canal measurement .J. Endod. 1987; 13: 60-4.

29. KaufmannAY, Katz A. Reliability of Root ZX apex locator tested by an in vitro model. J. Endod, 1993;19: 201.

30. Donnelly JC. A simplified model to demonstrate the operation of electronic root canal measuring devices. J. Endod.1993;19: 579-80.

31. Czerw R J ,Fulkerson M.S., Donnelly J.C. An in vitro test of a simplified model to demonstrate the operation of electronic root canal measuring devices. J. Endod, 1994;20: 605-6.

32. Meares A.W.,Steiman R. The influence of sodium hypochlorite irrigation on the accuracy of the Root ZX electronic apex locator. J Endod, 2002;28: 595–8.

33. Bodur H, Odabaş, M., Tulunoğlu O., Tınaz, A.C. Accuracy of two different apex locators in primary teeth with and without root resorption. Clinical Oral Investigations, 2008;12: 137-41.

34. Ebrahim AK,Wadachi R, Suda H. An in vitro evaluation of theaccuracy of Dentaport ZX apex locator in enlarged root canals. Aust Dent J, 2007;52: 193-7.

35. Shabang S,Goon W, Gluskin A. An in vivo evaluation of Root ZX electronic apex locator. J. Endod.1996;22: 616-18.

36. Dunlap C, Remeikis N, Begole E, Rauschenberger C. An in vivo evaluation of an electronic apex locator that uses the ratio metod in vital and necrotic canals. J Endod, 1998;24: 48-50.

37. Ounsi HF Naaman A.In vitro evaluation of the reliability of the Root ZX electronic apex locator. Int Endod J.1999;32: 120-3.

38. Tselnik M., Baumgartner J C, Marshall J.G. An evaluation of Root ZX and Elements diagnostic apex locators. J. Endod, 2005;31: 507-9.

39. D’Assuncao F L, De Albuquerque D S, De Queiroz Ferrerira LC. The ability of two apex locators to locate the apical foramen: an in vitro study. J Endod, 2006; 32: 560-2.

40. Bernardes RA,Duarte M A H, Vasconcelos B C, Moares, IG, Bernerdineli N , Garcia R B, Baldi JV, Victorino F R, Bramente CM. Evaluation of precision of length determination with 3 electronic apex locators: Root ZX, Elements Diagnostic Unitand Apex Locator and Romi Apex D-30. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 2007;104: 91-4.

41. Mancini M, Felici R, Conte G, Costantini M., Cianconi L. Accuracy of three electronic apex locators in anterior and posterior teeth: an ex vivo study. J Endod. 2011;37(5):684-7.

42. Stöber E K, Sindreu F D, Mercade M, Vera J, Bueno R. An evaluation of Root ZX and IpexApex locators: an in vivo study. J. Endod, 2011; 37: 608-10.

43. Aggarwal V,Singla M, Kabi D. An in vitro evaluation of performance of two electronic root canal length measurement devices during retreatment of different obstructing materials. J. Endod, . 2010;36: 1526-30.

44. Kang JA, Kim SK.Accuracies of seven different apex locators under various conditions.Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod.106 (4):57-62.

Page 32: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.ENES ERDOĞAN-BADE SONAT 26

45. Somma F, Castagnola R, Lajolo C., Paterno H L, Marigo L. In vivo accuracy of three electronic root canal length measurement devices: Dentaport ZX, Raypex 5 and ProPex II. Int Endod J. 2012;45 (6):552-6.

46. De Vasconcelos B C, Do Vale T M, De Menezes AS, Pinheiro-Junior EC, Vivacqua-Gomes N., Bernardes R.A., Hungaro Duarte M A. An ex vivo comparison of root canal length determination by three electronic apex locators at positions short of the apical foramen.Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 2010;110 (2) :57-61.

Page 33: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 27-34, 2017

ANKARA BÖLGESİ ERİŞKİN BİREYLERDE KIBT İLE 3 BOYUTLU MCNAMARA SEFALOMETRİK ANALİZ

DEĞERLENDİRMESİ

3-Dimensional McNamara Cephalometric Analysis with CBCT in Adults from Ankara Region

Özüm DAŞDEMİR ÖZKAN* F. Erhan ÖZDİLER**

* Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ortodonti Uzmanı ** Ankara Üniv. Diş.Hek.Fak.Ortodonti ABD, Prof.Dr., Öğretim Üyesi

ÖZET

Amaç: Ortodontik sefalometrik normların oluşturulması ve incelenmesi için bugüne kadar birçok klinik ve radyolojik çalışma yapılmıştır. İki boyutlu lateral sefalogramların net bulgular gös-terme konusundaki yetersizlikleri nedeniyle üç bo-yutlu görüntüleme ve bu görüntülerin analiz yön-temlerini de içeren çalışmalar ön plana çıkmıştır. Üç boyutlu verilerin toplumlar arasında farklılık gösterdiği tespit edilmiş ve norm değerlerinin oluş-turulmasına yönelik çalışmalar ön plana çıkmıştır.

Gereç ve Yöntem: Yaşları 18 ile 30 arasında olan, dişleri tamamen sürmüş, dengeli yüz profi-linde, sınıf 1 molar ilişkiye sahip, ortodontik teda-vi görmemiş bireyler çalışmaya dahil edilmiştir. Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi (KIBT) gö-rüntüleri üzerinde üç boyutlu sefalometrik analiz-ler gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Elde ettiğimiz ortalama değerler başka popülasyonlarda yapılan çalışmaların so-nuçlarına göre farklılık göstermektedir. Ayrıca, erkek bireyler için lineer ölçümlerinin ortalama değerleri kadın bireylerden daha büyük bulun-muştur. Erkek bireylerde, kadın bireylere göre midfasiyal uzunluk (p<0.001), mandibular uzun-luk (p<0.001), maksilla/mandibula arası fark (p<0.01), ANS-Me mesafesi (p<0.001) anlamlı olarak daha büyük bulunmuştur.

Sonuç: Ankara bölgesi bireylerine ait McNamara ölçümleri ile elde edilen değerler öz-gündür. Özellikle ortognatik cerrahi vakalarında ortodontist ve maksillofasiyal cerrahlar için yarar-lı olabilir.

Anahtar Kelimeler: KIBT, sefalometrik normlar, 3-boyutlu, McNamara sefalometrik analizi.

ABSTRACT

Objective: Many clinical and radiological studies have been carried out to establish and examine orthodontic cephalometric norms. Beca-use of the deficiencies of the two dimensional late-ral cephalograms in terms of showing clear fin-dings, three-dimensional imaging and studies inc-luding analysis methods of these images have co-me to the forefront. It has been determined that the three-dimensional data differ between popula-tions and studies have been done to determine the norm values.

Materials and Methods: Individuals who we-re between 18 and 30 years old, had complete den-tition, balanced face profile, class 1 normal occlu-sal relationship and received no orthodontic tre-atment were included in the study. Three-dimensional cephalometric analysis was perfor-med on Cone Beam Computed Tomography (CBCT) images.

Results: The mean values we obtained differ according to the analysis results obtained from ot-her populations studies. The mean values of linear measures for male subjects were found to be grea-ter than for female subjects. Male subjects showed larger mandibular length (p <0.001), midfacial length (p <0.001), maxillary/mandibular differen-ce (p <0.01) and ANS-Me distance (p <0.001) when compared to females.

Conclusion: The values obtained by McNa-mara measurements belonging to Ankara region individuals are specific. It can be especially useful for orthodontists and maxillofacial surgeons in planning orthognathic surgery eases.

Keywords: CBCT, cephalometric norms, McNamara's cephalometric analysis, 3D

Page 34: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZÜM DAŞDEMİR ÖZKAN- F. ERHAN ÖZDİLER 28

GİRİŞ Geleneksel iki boyutlu (2B) sefalometrik

analizler, kranyofasiyal yapıları değerlendir-mede ortodontistler tarafından yıllardır kullanı-lan teşhis araçlarıdır. Geleneksel 2B sefalog-ramların düşük radyasyon, düşük maliyet ve yüksek tekrarlanabilirlik gibi avantajları olsa da kafatasının sağ ve sol bilateral yapılarının süperimpozisyonu, magnifikasyon ve midfasi-yal yapıların distorsiyonundan dolayı başarısı düşüktür1,2. Gelişen teknoloji ile birlikte üç bo-yutlu (3B) görüntüleme ortodonti alanında ter-cih edilir hale gelmiştir. Özellikle, Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi (KIBT) ile X-Ray kar-şılaştırıldığında ölçüm içeriği daha kapsamlı-dır. Üç boyutlu rekonstrüksiyon sayesinde tüm organ yüzeyi ve iç yapı bilgileri değerlendiri-lebilir, böylece maksillofasiyal kemiklerin de-taylı bir şekilde görüntülenmesi mümkün ol-maktadır3.

Yapılan araştırmalarda her popülasyonun kendine ait kraniofasyal özelliklere sahip oldu-ğu gösterilmiştir4-6. Bir populasyon için farklı bir popülasyon grubunun sefalometrik normla-rını kullanmak uygun olmayabilir.

McNamara7 çalışmasında 73'ü erkek, 38'i kadın 111 genç erişkin bireyi değerlendirmiş-tir. Frankfort horizontal düzlemini referans düzlemi olarak kullanmıştır. Bireyler, ortodon-tik tedavi görmemiş ideal oklüzyonda dengeli yüz yapısına sahip beyaz ırktandır.

McNamara'nın normları, her hasta için mutlak değerler değil yalnızca bir kılavuz ola-rak kullanılmalıdır. Literatüre bakıldığında bu-güne kadar McNamara analizi kullanılarak Türkiye nüfusu için üç boyutlu sefalometrik değerlerin henüz oluşturulmadığı anlaşılmıştır.

Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’deki yetişkinlerin üç boyutlu McNamara analizi se-falometrik normlarını belirlemek, Türkiye’deki yetişkin erkek ve kadınların arasındaki farkları değerlendirmek, elde edilen verileri McNama-ra’nın 1984 yılında yayınladığı ve literatürde yayınlanan diğer popülasyonlara ait McNama-ra ölçümleriyle karşılaştırmaktır7-9.

GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmamız Kırıkkale Üniversitesi klinik

araştırmalar etik kurulunun 06.07.2015 tarihli, 19/11 karar numaralı izni ile Kırıkkale Üniver-

sitesi Diş Hekimliği Fakültesinde gerçekleşti-rilmiştir. Araştırmamızın materyali özel bir gö-rüntüleme merkezine teşhis ya da kontrol amaçlı başvuran hastaların KIBT kayıtları ara-sından belirlenen kriterlere uygun şekilde seçi-lerek oluşturulmuştur. KIBT görüntülerini in-celeyen iki farklı ortodontist tarafından dengeli yüz görünümüne sahip olduğuna karar verilmiş olan, Sınıf l molar ilişkisinde maksimum inter-küspidasyonun bulunduğu ideal kapanışta, 3. molarlar hariç eksik diş bulunmayan, yüz yapı-larında asimetrinin olmadığı fasiyal ve dental orta hatların uyumlu olduğu, daha önceden herhangi bir ortodontik tedavi, ortognatik cer-rahi yapılmamış, yüz bölgesinde herhangi bir fiksasyon vidası ve plağı bulunmayan, tempo-ramandibular eklemde herhangi bir morfolojik anomalinin olmadığı 150 bireyin KIBT kayıt-ları çalışmamıza dahil edilmiştir.

Çalışmada kullanılan KIBT görüntüleri ILUMA (IMTEC Europa, Oberursel, Alman-ya) cihazıyla elde edilmiştir. Tomografi ciha-zının voksel boyutu 0,3 mm’dir. Cihaz 120 kVp ve 3,8 mA akımda çalışmaktadır. Hasta etrafında 360° rotasyon yaparak 18x14 cm ala-nı ortalama 40 saniyede taramaktadır. Işınlama sırasında hasta oturur pozisyondadır, hastanın başı çene ucu ve kafanın arkasından sabitlen-miştir. Midsagittal düzlem yere dik, Frankfurt Horizontal düzlemi yere paraleldir ve dişler maksimum interküspidasyondadır.

KIBT taramalarından elde edilen ham ve-rinin primer ve sekonder rekonstrüksiyonu üre-tici firmanın yazılımı (ILUMAVision, IMTEC Europa, Oberursel, Almanya) ile yapılmış ve rekonstrükte edilen veriler DICOM dosyası olarak kaydedilmiştir.

Çalışma grubunu oluşturan 150 hastanın DICOM formatındaki verilerinin Dolphin Ima-ging 11.8 programında üç boyutlu sefalometrik analizleri yapılmıştır. Hastaya ait 3B görüntü açıldıktan sonra öncelikle görüntüyü istenilen oryantasyona getirmek için “Orientation” se-çeneğine girilerek üç düzlemde oryantasyon yapılmıştır10.

Sefalometrik McNamara analizinde kulla-nılan landmarkların ve ölçümlerin tanımları Tablo 1 ve 2’de verilmiştir.

Page 35: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

KIBT İLE MCNAMARA SEFALOMETRİK ANALİZİ 29

Tablo 1. McNamara analizinde kullanılan sefalometrik landmarklar ve tanımları7,11,12.

Noktalar Tanımları Nasion (Na) Nasal ve frontal kemiklerin arasındaki kesişmenin anterior noktası Pogonion (Pg) Mandibula simfiz konturunun en ön noktası Sella (S) Sella tursika boşluğunun orta noktası Üst1 labial en ön nokta (U1) Üst kesici dişin labial yüz en ileri noktası Alt1 kesici kenar nokta (L1) Alt kesici dişin kesici kenar noktası Gonion (Go) Mandibular ramus ve korpusun birbirine bağlandığı kısmın orta noktası Gnathion (Gn) Mandibular simfiz üzerinde Pogonion ve Menton noktalarının orta noktası Anterior nasal spina (ANS) Anterior nasal spinanın en ön noktası A noktası (A) ANS’nin altındaki alveol kemik kurvatürünün en içbükey noktası Menton (Me) Mandibular simfiz konturunun en alt noktası Condylion (Co) Mandibular kondilin üst orta noktası B point (B) Mandibula ön alveol kemik girintisinin en derin noktası Orbitale (Or) Göz çukuru alt kenarının en derin noktası Porion (Po) Meatus akustikusun dikey olarak meatusun orta tepe noktası

Tablo 2. Çalışmamızda kullanılan McNamara ölçümleri ve tanımları7,12,13.

Ölçüm Tanım

Maksilla

A-Na Perp (mm) A noktası ile Nasion Perpendiküler arası mesafe

Maksilla Mandibula

Orta yüz uzunluğu (Co-A) (mm): A noktası Condilyon arası mesafe. Mandibula uzunluğu (Co-Gn) (mm): Condilyon anatomik gnathion arası mesafe. ANS-Me (mm): ANS ve Me noktaları arası mesafe. Maks/Mand fark (Co-Gn - Co-A) (mm):

Mandibula maksilla efektif uzunlukları arası fark.

FMA Açısı (º) FH ve Go-Me doğruları arasındaki açı. Fasiyal Açı (º): Porion orbitale doğrusu ile ile nasion pogonion doğrusu arasındaki açı. Mandibula

Pg-Na Perp Mesafesi (mm) Pogonion noktası ile Nasion )Perpendiküler arası mesafe Dişsel

U1 Labial- A (Perp FH) (mm) U1 kesici dişin labial yüzeyi ile FH perpendiküler arası mesafe L1 Protruzyon (L1-APog) (mm): L1 tip noktasının A Pogonion doğrusuna olan uzaklığı.

Çalışmamızda kullanılan ölçümlerin nor-mal dağılım gösterip göstermediğini değerlen-dirmek için yapılan Shapiro-Wilk testi uygu-lanmış olup test sonucunda incelenen tüm pa-rametrelerin normal dağılım gösterdiği belir-lenmiştir. Verilerden elde edilen ölçümlerin karşılaştırılmasında parametrik testlerden Ba-ğımsız T-testi kullanılmıştır. Üç boyutlu sefa-lometrik ölçümlerin tekrarlanabilirliğine ilişkin metot hata kontrolü sonuçları gözlemci içi gü-venilirliği değerlendirebilmek için, rastgele se-çilen 30 hastanın ölçümleri ilk çizimlerden

yaklaşık 1 ay sonra aynı araştırmacı (Ö.D.Ö.) tarafından tekrarlanmıştır. Güvenilirliğin sı-nanması için sınıf içi korelasyon katsayısı (Int-raclass Corelation Coefficient (ICC)) hesap-lanmıştır. ICC değerleri 0.947 ve 0.986 arasın-da değişmekte olup ölçümler arasında yüksek güvenilirlik saptanmıştır. İstatistiksel anlamlı-lık seviyesi p<0.05 olarak kabul edilmiştir. İs-tatistiksel değerlendirmelerde SPSS (Statistical Package for Social Sciences versiyon 18.0) pa-ket programı kullanılmıştır.

Page 36: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZÜM DAŞDEMİR ÖZKAN- F. ERHAN ÖZDİLER 30

BULGULAR Çalışmaya dahil edilen bireylerin yaş orta-

lamaları Tablo 3’te verilmiştir. Bireylerin yaş ortalamaları kadınlar için 21 yıl, erkekler için 23 yıl, ortalama 22 yıldır.

Çalışmamızdaki bireylerin McNamara öl-çümlerine ait veriler, McNamara çalışması7, Bangladeş8 ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye-ti9 popülasyonunda yapılmış olan çalışmaların verileri ile birlikte ortalama değerler ve stan-dart sapma değerleri sunulacak biçimde Tablo 4’te verilmiştir. Elde ettiğimiz ortalama değer-ler diğer çalışmalardan elde edilen analiz so-nuçlarına göre farklılık göstermektedir.

Çalışmamızda erkek bireyler için lineer ölçümlerinin ortalama değerleri kadın bireyler-

den daha büyük bulunmuştur. Erkekler birey-lerde, kadın bireylere göre midfasiyal uzunluk (p<0.001), mandibular uzunluk (p<0.001), maksilla/mandibula arası fark (p<0.01), ANS-Me mesafesi (p<0.001) anlamlı olarak daha büyük bulunmuştur. Diğer değişkenler arasın-da kadın ve erkek bireyler arasında anlamlı fark saptanmamıştır.

Gözlemci arası farklılığı elimine etmek için, tüm ölçümler tek bir araştırmacı (Ö.D.Ö.) tarafından yapılmıştır. Metodolojimizde yer alan hata seviyesini test etmek amacıyla aynı araştırmacı tarafından metot hatası kontrolü yapılmıştır.

Tablo 3. Çalışma örneklemin yaş ortalamaları Yaş Ortalamaları Sayı (n)

Kadın 21.95 ± 4.19 87 Erkek 23.31 ± 4.72 63

Toplam 22.52 ± 4.45 150

Tablo 4. Ankara populasyonunun kranyofasiyal morfolojik özellikleri ve daha önceki çalışmalardan elde edilen veriler.

Ölçümler Türkiye (2017)

(n=150) McNamara (1984)

(n=111) Bangladeş (2013)

(n=100) K.K.T.C. (2016)

(n=121) Ortalama SS Ortalama SS Ortalama SS Ortalama SS

A - Na Perp mesafesi (mm) ,91 3,52 0,75 2,50 0,52 2,64 -0,81 3,54

Orta yüz uzunluğu (mm) 82,56 4,79 95,40 5,15 99,93 3,02 80,4 5,75

Pg-Na Perp mesafesi (mm) -1,61 6,34 -1,05 4,15 0,21 1,87 -5,28 7,33

Mandibula uzunluğu 110,12 5,83 127,25 6,05 133,41 2,66 109,54 6,96 Maksilla-Mandibula farkı 27,54 4,00 31,85 3,65 33,65 2,43 29.15 4,78

ANS-Me (mm) 63,81 5,68 70,65 4,55 74,62 2,79 66,87 6,36 FMA açısı (°) 22,88 5,33 22,00 4,10 24,37 2,18 22,94 5,61 Fasiyal açı (°) 89,17 3,38 0,35 3,35 3,14 0,61 87,48 3,73 U1 Labial - A (mm) 5,47 1,98 5,35 1,85 4,31 1,31 4,45 2,02 L1 Protruzyon (mm) 2,18 2,23 2,00 2,25 3,23 1,22 2,88 2,07 (°): derece, (mm) = milimetre, SS = standart sapma

Page 37: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

KIBT İLE MCNAMARA SEFALOMETRİK ANALİZİ 31

Tablo 5. Ankara polpulasyonu erkek ve kadınlara ait McNamara değerlerinin karşılaştırılması.

Ölçümler Erkek (n=63) (Ort. ± SS)

Kadın (n=87) (Ort. ± SS)

Ortalamalar Farkı

Standart Sapmalar

Farkı 95% Güven Ara-

lığı p A - Na Perp mesafesi (mm) ,59±3,91 1,14±3,22 -,551 ,583 -1,704 - ,602 ,347

Orta yüz uzunluğu (mm) 85,42±4,53 80,49±3,83 4,935 ,684 3,582 - 6,288 ,000***

Pg-Na Perp mesafesi (mm) -1,89±6,45 -1,41±6,29 -,478 1,053 -2,558 - 1,602 ,651

Mandibula uzunluğu (mm) 114,16±4,46 107,19±4,90 6,966 ,781 5,421 - 8,510 ,000***

Maksilla-Mandibula farkı 28,70±3,55 26,70±4,12 1,995 ,645 ,720 - 3,269 ,002**

ANS-Me (mm) 66,57±5,64 61,81±4,82 4,765 ,857 3,069 - 6,460 ,000*** FMA açısı (°) 22,18±5,98 23,39±4,78 -1,210 ,880 -2,949 - ,529 ,171 Fasiyal açı (°) 89,04±3,31 89,26±3,45 -,221 ,562 -1,332 - ,889 ,694 U1 Labial - A (mm) 5,53±2,14 5,43±1,88 ,0965 ,330 -,555 - ,748 ,770

L1 Protruzyon (mm) 2,40±2,63 2,02±1,90 ,375 ,370 -,356 - 1,106 ,313

P < 0.05 = *, p < 0.01 = **, p < 0.001 = *** (°): derece, (mm) = milimetre, SS = standart sapma

TARTIŞMA McNamara'nın analizi, sefalometrik öl-

çümlerde yaygın kullanılan bir yöntemdir. Bo-yutsal ölçümler maksilla ve mandibulanın ka-fatasına göre konumunu ifade etmek için kul-lanılır7. Ölçümler açıdan ziyade doğrusal öl-çümlere dayanır7,14. Sistem teşhis, tedavi plan-laması ve tedavi değerlendirmesinde oldukça kullanışlıdır. Tedavi planı yalnızca geleneksel ortodontik hastalar için değil, aynı zamanda çene displazisi olan ve düzeltilmiş dentofasyal ve ortognatik cerrahi için bekleyen hastalar için daha kolay hale gelir15. McNamara yönte-mi lateral kafatası röntgenine dayalı olarak uy-gulandığında süperpoze olan sert doku görün-tüleri çakışır ve noktaların belirlenmesinde zorluklar olabilir8. Özellikle noktaların zayıf çözünürlüğünden kaynaklanan belirsizlik Frankfort düzlemindeki hatalara ve dolaylı ola-rak analizde yanlışlıklara neden olur. Bu du-rum landmarkları belirlerken ve sonraki öl-çümlerde büyük sistematik hatalara neden ola-bilir. Bununla birlikte, KIBT, kraniyofasiyal iskeletin yüzey yapısını net bir şekilde harita-lamakta ve anormal kemik yapılarını doğru olarak gösterebilmektedir3. Maksillofasiyal is-kelet üzerinde referans çizgisi, mesafe, açı,

alan ve hacim ile ilgili yapılan ölçümler daha doğru ve güvenilirdir ve bunun yanı sıra ope-rasyon öncesi ve operasyon sonrası karşılaş-tırmalara daha net hizmet edebilir16-18.

Standardizasyon sağlamak amacıyla alı-nan görüntülerin, öncelikle bilgisayar yazılım programı (Dolphin Imaging 11.8) üzerinde her üç düzlemde oryantasyonları yapılarak kranyo-fasiyal yapılar istenilen konuma getirilmiştir10.

Örnekler, 18-30 yaş arasındaki bireylerin KIBT verileri içerisinden arşiv taramalarından alınmıştır. Çalışmadaki örneklem büyüklüğü 150 bireydir ve daha önceki çalışmalardaki bi-rey sayısından çok daha yüksektir7,8,9,19,20. Tür-kiye’de ilk kez, ortodontik tedavi görmemiş maksillofasiyal olarak ideal bireyler üzerinde kafatası ile çeneler arasındaki değerlendirmede üç boyutlu görüntüleme sistemi kullanılmıştır.

Wong ve arkadaşları KIBT tekniğiyle elde edilen üç boyutlu görüntüleri kullanarak Gü-ney Çin'de yetişkinlerin mandibula uzunluğu erkeklerde 127.7 mm, kadınlarda 119.7 mm olarak bulmuştur21. Bir diğer çalışma benzer yöntemi kullanarak Çin'in kuzeydoğusundaki yetişkinlerin mandibula uzunluğunun erkekler-de 119.7 mm, kadınlarda 111.9 mm olduğunu

Page 38: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZÜM DAŞDEMİR ÖZKAN- F. ERHAN ÖZDİLER 32

yayınlamıştır20. Çalışmamız da ise yetişkinlerin mandibula uzunluğu erkeklerde 114.1 mm, ka-dında 107.1 mm olduğunu gösterilmektedir.

Kraniofasial ölçümlerde, efektif maksiller uzunluk, efektif mandibular uzunluk, orta yü-zün yüksekliği ve alt yüzün yüksekliği ölçüm-lerinde cinsiyetler arası farklılıklar bulunmak-tadır. Erkeklerin değerleri kadınlarınkinden daha yüksektir. Maksilla iskeletsel ve mandi-bular iskeletsel mesafelerinde cinsiyetler arası anlamlı farklılık yoktur. Bu, erkeklerin mandi-bula uzunluğunun kadınlardan daha büyük ol-duğunu gösterir. Ayrıca, erkek alt yüzün yük-sekliği kadınlarınkinden yüksektir, bu durum erkek kafatasının kadınlardan daha büyük ol-duğunu gösterir. Alt yüz mesafesinde de kadın ve erkek bireyler arasında farklılık ortaya çık-mıştır, bu durum alt yüzün cinsiyet ayrımında karakteristik özellikleri daha iyi yansıttığı şek-linde yorumlanabilir. Kadın ve erkek bireyler arasında açısal ölçümlerde ise anlamlı farklılık yoktur.

Türkiye Ankara erişkinleri için ortalama değerler, McNamara'nın normlarına kıyasla tüm lineer parametrelerde belirgin olarak fark-lıdır7. Türkiyedeki bireylerin, orta fasiyal uzunluk, mandibular uzunluk ve alt yüz uzun-luğu belirgin şekilde daha küçük olduğu bu-lunmuştur. Maksilla iskeletsel, mandibula iske-letsel, U1-A, L1-APog mesafeleri ise çalışa-mamızda Mc Namara çalışmasındaki değerler-den daha yüksek bulunmuştur (Tablo 4). McNamara bu çalışmasını ideal oklüzyon ve fasiyal özellikler gösteren beyaz ırk üzerinde gerçekleştirmiştir. Boyutsal ölçümlerdeki bu belirgin farklılığın 2B görüntülemelerdeki magnifikasyondan kaynaklandığını, açısal öl-çümlerdeki yakınlığın ise değerlendirilen po-pulasyonların (Ankara bölgesi) benzer yüz tipi gösterdiğini düşünüyoruz.

Ülkemizde yapılan benzer bir çalışmada bizim çalışmamıza benzer olarak mandibular uzunluk, orta yüz uzunluğu ve alt anterior yüz yüksekliği erkeklerde kadınlardan daha büyük bulunmuştur, bulunan bu değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edilirken klinik olarak an-lamsız olarak değerlendirilmiştir22.

Swlerenga ve ark.23 bizim bulduğumuz bulgularla paralel olarak alt anterior yüz yük-

sekliği (ANS-Me), orta yüz uzunluğu (Co-A) ve mandibular uzunluk (Co-Gn) değerlerini er-kek bireylerde kadınlardan daha büyük olarak bulmuşlardır.

Miyajima ve ark.’nın19 26 erkek ve 28 ka-dın olmak üzere 54 erişkin Japon birey üzerin-de kraniyofasiyal yapıyı iki boyutlu görüntü-lemeyle incelemek için yaptıkları araştırmada Co-A (p<0,01), Co-Gn (p<0,01), SN/GoGn, (p<0,01) ANS-Me (p<0,05), Occ/SN (p<0,05) ölçümlerinde istatistik olarak önemli fark ol-duğunu bildirmişlerdir.

Vahdettin ve ark.'nın9 boyutsal ölçüm de-ğerleri literatürdeki 2B çalışmalara göre daha düşüktür. Maksiller uzunluk (Co-A) daha önce Türkiye Anadolu, Meksika-Amerika, Japonya bireylerinden daha düşük bulunmuştur, bu du-rumun sebebi bu çalışmalarda 2B görüntüle-meden kaynaklanan magnifikasyonlar ya da etnik farklılıklar olabilir9,19,22,23.

SONUÇ Sonuç olarak, Türkiye-Ankara popülasyo-

nun üç boyutlu KIBT McNamara sefalometrik verileri elde edildi. Cinsiyete dayalı önemli farklılıklar, cinsiyete özgü verilerin kullanıma sunulması gerektiğini göstermiştir. Bu veriler, özellikle ortognatik cerrahi sırasında maksilla-nın yeniden konumlandırılmasında yüz defor-mitelerinin tanı ve tedavi planı için yararlı bir referans olacaktır. Daha önce yapılan sefalo-metrik çalışmalar, ırk grupları arasındaki ölçü-lebilir iskeletsel ve dişsel farklarının var oldu-ğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle, hastaların etnik yüz özelliklerini göz önüne alınması ba-şarılı ortodontik tedavi hedeflerinin belirlen-mesinde kritik bir rol oynar. Bu nedenle, este-tik açıdan hoşa giden bir yüz elde etmek için, farklı populasyon bireyleri kendi populasyonu-nun özelliklerine göre tedavi edilmelidir. Her yaş grubu, cinsiyet ve populasyon için farklı standartlar kullanmak faydalıdır. Oluşturulan McNamara değerleri Türkiye’deki erişkin bi-reylerin ortodontik tedavi ve ortognatik cerra-hisinde ortodontist, oral ve maksilofasiyal cer-rahlar için yararlı olabilir.

KAYNAKLAR 1. Orhan K, Aksoy S. Konik Işınlı Bilgisa-

yalı Tomografi ile Üç Boyutlu Sefalo-metri (Bölüm 15) Güncel Bilgiler Işığın-

Page 39: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

KIBT İLE MCNAMARA SEFALOMETRİK ANALİZİ 33

da Ortodonti, E Özdiler. 1. Baskı, Gümüş Kitabevi, Ankara, 2015, 295-360.

2. Üçok Ö, Kayadüğün A. Ortodontide Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi Endikasyonları (Bölüm 14) Güncel Bilg-iler Işığında Ortodonti, E Özdiler. 1. Baskı, Gümüş Kitabevi, Ankara, 2015, 283.

3. Orhan K. Diş Hekimliğinde konik ışınlı komputerize tomografinin yeri ve önemi. Yeditepe Üniveristesi Diş Hekimliğ Fakültesi Dergisi, 2012, 3(3):6-17

4. Gazilerli Ü. Türk çocukları için Downs ve Tweed ölçümleri. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 1981, 8:115-136

5. Ceylan İ, Gazilerli Ü. Erzurum yöresi çocuklarındaki Steiner, Downs ve Tweed ölçümlerinin diğer bazı gruplarla karşılaştırılması. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 1992, 19: 143-52.

6. Kocadereli İ, Telli AE. Evaluation of Ricketts’ long-range growth prediction in Turkish children. Am. J. Orthod. Den-tofacial Orthop, 1999, 115, 515-20.

7. McNamara JA Jr. A method of cephalo-metric evaluation. Am J Orthod. 1984 Dec;86(6):449-69.

8. Alam MK, Basri R, Purmal K, Sikder MA, Saifuddin M, Iida J. Cephalometric norm study in a Bangladeshi population using McNamara analysis. International Medical Journal, 2013, 20.1: 84-86.

9. Vahdettin L, Aksoy S, Öz U, Orhan K. Three-Dimensional cephalometric norms of Turkish Cypriots using CBCT images reconstructed from a volumetric render-ing program in vivo. Turk J Med Sci. 2016, 46.3: 848-861.

10. Swennen GR, Schutyser F, Barth EL, De Groeve P, De Mey A. A new method of 3-D cephalometry part I: The anatomic Cartesian 3-D reference system. J Crani-ofac Surg 2006;17:314-25.

11. Uzel İ, Enacar A. Ortodontide sefalo-metri, Çukurova Üniversitesi Basımevi, Adana, Türkiye, 2000.

12. Proffit WR, Sarver MD, Ackerman JL. Orthodontic diagnosis: The Problem-Oriented Approach. In: Proffit WR, Fields Jr, Henry W. Contemporary ortho-dontics. 5th ed. Canada: Elsevier Mosby; 2013. p. 156-203.

13. Jacobson A. McNamara analysis. In: Ja-cob-son A, Jacobson R.L .Radiographic cephalometry from basic to video imag-ing. Chicago: Quintessence book. 2006.p. 113-23.

14. Özdiler E, Başpınar E. Angle KL III anomalilerin McNamara sefalometrik an-alizi ile incelenmesi. Turk J Orthod 1992; 5(1): 13-22.

15. Lawrence TN, Ellis E 3rd and McNamara JA Jr. The frequency and distribution of skeletal and dental components in Class II orthognathic surgery patients. J Oral Maxillofac Surg 1985, 43.1: 24-34.

16. Yu CC, Wong FH and Lo LJ. Craniofa-cial deformity in patients with uncorrect-ed congenital muscular torticollis: an as-sessment from three-dimensional com-puted tomography imaging. Plast Recon-str Surg, 2004, 113.1: 24-33.

17. Van Vlijmen OJ and Maal T. A compari-son between 2D and 3D cephalometry on CBCT scans of human skulls. Int J Oral Maxillofac Surg. 2010, 39.2: 156-160.

18. Park SH, Yu HS, Kim KD, Lee KJ and Baik HS. A proposal for a new analysis of craniofacial morphology by 3-dimensional computed tomography. Am. J. Orthod. Dentofac. Orthop. 2006, 129.5: 600. e23-600. e34.

19. Mıyajıma K, Mcnamara JA Jr, Kımura T, Murata S, Lızuka T. Craniofacial struc-ture of Japanese and European-American adults with normal occlusions and well-balanced faces. Am. J. Orthod. Dentofac. Orthop. 1996, 110.4: 431-438.

20. Liang C, Liu S, Liu Q, Zhang B, Li Z. Norms of McNamara’s cephalometric analysis on lateral view of 3D CT imag-ing in adults from Northeast China. J

Page 40: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZÜM DAŞDEMİR ÖZKAN- F. ERHAN ÖZDİLER 34

HARD TISSUE BIOL 2014, 23.2: 249-254.

21. Wong RW, Chau AC and Hagg U. 3D CBCT McNamara’s cephalometric analy-sis in an adult southern Chinese popula-tion. Int J Oral Maxillofac Surg. 2011, 40.9: 920-925.

22. Kılıç N, Çatal G, Oktay H. McNamara norms for Turkish adolescents with bal-anced faces and normal occlusion. Aust Orthod J 2010, 26.1: 33.

23. Swlerenga D, Oesterle LJ, Messersmith ML. Cephalometric values for adult Mex-ican-American. Am. J. Orthod. Dentofac. Orthop. 1994, 106.2: 146-155.

24. Park IC, Bowman D, Klapper L. A cephalometric study of Korean adults. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 1989, 96: 5459

Yazışma Adresi: Özüm Daşdemir Özkan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hacettepe, Talatpaşa Blv No:44, 06230 Altındağ/Ankara 05439358273 [email protected]

Page 41: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 35-38, 2017

BEYAZLATMA TEDAVİSİ : BİR VAKA SUNUMU

Dental Bleachıng Treatment: A Case Report

Osman Gökay*

* Prof.Dr. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı

SUMMARY

In cosmetic dentistry, vital tooth bleaching with gel techniques has been very popular. It in-volves home and office bleaching techniques. At home bleaching, generally, a soft private plastic tray filled with a commercially carbamide perox-ide (CP) gel is used by the patient. Studies showed significant shade or color improvement following at-home use of the CP. In-office bleaching, higher concentration of CP or hydrogen peroxide (HP) is applied to tooth surface under the dentist’s super-vision. It provides faster results compared with home bleaching systems. However, when the two gel techniques were combined, whiter teeth could be obtained.

The 25-year-old man was dissatisfied with the brighter ceramic bridges and crowns than his own teeth, which he had done two months ago in a dentist.

There were two options; either all of the fixed prothesis will be renewed or bleaching treatment will be applied to his own teeth. Replace the proth-esis is more expensive and time consuming. In ad-dition, dental tissue may be damaged during this procedure. Later was chosen and the combined bleaching (home+office) was used in this case.

Patient did not suffer from local complica-tions of teeth and irritation of gums during bleaching. After bleaching treatment, dental hy-persensitivity was minimal. The patient was satis-fied with the results of the bleaching.

Key words: Home Bleaching, Office Bleach-ing, Dental Fixed Prothesis

GİRİŞ Renk bozukluğuna sahip dişlerin beyazla-

tılmaları estetik ve kozmetik diş hekimliğinin en popüler konusudur. Özellikle anterior diş-lerde meydana gelen diş renklenmeleri hastayı oldukça rahatsız eder. Beyazlatma tedavilerine olan ilgi her geçen gün artmaktadır ve jel tek-nikleri kullanılarak yapılan diş beyazlatma te-davileri günümüzde popüler olmuştur. Bu tek-niklerde beyazlatıcı jel dişlere evde ya da kli-nikte uygulanır. Evde uygulanan teknikte, ge-nellikle karbamid peroksit (CP) içeren beyaz-latma jeli kişiye özel olarak oluşturulmuş yu-muşak bir plak ile kendisi tarafından uygulanır. Çalışmalar evde uygulanan tekniği takiben ba-şarılı sonuçları göstermiştir. Klinikte uygula-nan teknikte ise daha yüksek konsantrasyona sahip CP ya da hidrojen peroksit (HP) içeren beyazlatma jeli hekim kontrolünde dişlere uy-gulanır. Bu teknik evde uygulanan yönteme göre daha hızlı sonuç verir. Bununla birlikte iki tekniğin kombine kullanılması (ev+klinik) du-rumunda daha etkili ve başarılı sonuç alınmak-tadır (1).

VAKA

25 yaşındaki erkek hasta başka bir diş he-kimi tarafından iki ay önce yapılan ve kendi dişlerinden daha beyaz renkteki porselen kron-köprülere sahipti. Protezlerin yapımı sırasında diş hekiminin uyarısına rağmen daha beyaz dişleri kendisinin isteğini ifade etmekle bera-ber, şimdi bu durumdan rahatsızdı (Resim 1,2).

Page 42: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

OSMAN GÖKAY 36

Resim 1

Resim 2

Tedavi için karşımızda iki seçenek bu-

lunmaktaydı; ya bütün protezler kendi dişlerine yakın bir renk ile yenilenecek ya da beyazlat-ma tedavisi uygulanacaktı. Protezlerin yeni-lenmesi daha yüksek maliyete yol açması ve daha zaman alıcı olması yanı sıra diş dokuları-na zarar verebilmektedir. Ayrıca kendi diş ren-gine sahip protezler hasta için estetik anlamda memnuniyet sağlamayacaktı. Bu nedenle bu vakada ikinci tedavi seçeneği olan beyazlatma tedavisi kombine olarak uygulandı.

Hastadan ölçü alınarak, şahsi plak hazırlandı, plak içerisine sadece beyazlaması istenen diş-lere gelecek şekilde % 16 CP içeren jel konula-rak (Perfect bleach , VOCO GmbH, Cuxha-ven, Germany) hergün 8 saat süre ile hasta ta-rafından uygulanması istendi, uygulamaya 2 hafta sure ile devam edildi (Toplam 14 gün). Diğer yandan haftada bir kez olmak üzere % 38 HP içeren jel (Opelescence Xtra Boost, Ultra DENT Products, Australia) ile 30’ar da-

kika süren 2 uygulama ile klinik tip beyazlat-ma tedavisi yapıldı. Bu beyazlatma jeli uygu-landığı esnada Plazma Ark ışık cihazı (Reme-cure Plasma Arc Curing and Whitening Device CL-15E Remedent NV, Deurle, Belçika) kul-lanılarak 1 dakika ışık uygulama, 3 dakika bek-letme periyodu ile toplamda 10 dakika süre ışık uygulandı. Tedavi bitimi sonrası fotoğraf-ları Resim 3 ve 4’ de sunulmuştur.

Resim 3

Resim 4

TARTIŞMA Konservatif bir işlem olmasına rağmen

beyazlatma tedavisi bazı yan etkilere neden olabilmektedir. Hemen tüm beyazlatma tedavi-lerinde gözlenen yan etki, dişlerde gözlenen soğuk -sıcak hassasiyetleridir (2,3,4). Peroksit ürünleri minede hidroksi apatit kristalleri, den-tinde ise dentin tübülleri boyunca ilerleyerek pulpa dokusuna ulaşabilmekte ve bu olumsuz etkiyi meydana getirmektedirler (5). Bu duru-ma daha çok genç dişlerinde rastlanılmaktadır,

Page 43: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

BEYAZLATMA TEDAVİSİ

37

çünkü gençlerde dişlerin pulpa odaları daha büyük ve dentin kanalları daha geniştir (6).

Bazı bireylerin zaman içerisinde plağı kullanma konusundaki isteksizlikleri önemli bir dezavantajdır. Ayrıca plak; kullanım esna-sında konuşma zorluğuna ve oral hijyene gereken önem verilmediği durumlarda da di-şetlerinde problemlere neden olabilir. Uygun yapılmamış bir plak ile de dişetlerindeki prob-lemler artabilir (1,7). Bununla beraber daha konservatif olması dolayısı ile beyazlatma te-davileri günümüzde oldukça popülerdir (8,9).

% 10 CP kullanılarak yapılan bir klinik çalışmada günlük 6-8 saat uygulama ile 14 gün süren beyazlatma tedavisinde oral yumuşak dokularda minimal yan etkiler gözlenmiştir. Araştırmacılar yan etki olarak değerlendirdik-leri tüm parametrelerde ise beyazlatma yapıl-mayan gruplar ile arasında önemli farklar ol-madığını açıklamışlardır (10).

Benzer sonuçlar Almeida ve ark. ‘larının (11) çalışmasında bulunmuş olup, araştırıcılar % 10 ve % 16 CP içeren jellerin günde 2 saat ve 21 gün süre ile uygulanmasından sonra biti-şik diş eti dokularında hasar olmadığını rapor etmişlerdir. Fırat ve ark. (12) da yüksek kon-santrasyonda uygulanan CP jelinden (% 35) sonra dahi diş eti ve periodonsiyumda değişik-lik olmadığını gözlemişlerdir.

Bu vakada tedavi sırasında hasta dişleri ve dişetleri açısından rahatsızlık hissetmedi ve te-davi sonuçlandığında sadece minimal dentin hassasiyeti mevcuttu.

Daha önce yapılan çalışmalar istenen renk değişimi süresinin uygulanan beyazlatıcı ma-teryalin konsantrasyonuna bağlı olarak değişe-bildiğini ortaya koymaktadır. Almeida ve ark. (13) ofis tip beyazlatıcılar ile ilk beyazlatma seansından sonra % 60 civarında, Soares ve ark.(14) da % 35 HP ile ilk beyazlatma sean-sından hemen sonra % 50 renk değişiminin ol-duğunu bildirmişlerdir.

Bu vakada ev ve klinik beyazlatma tedavi-leri kombine kullanılmıştır. Beyazlatma teda-visi toplamda 14 gün sürmüştür. Bu sırada plak ile evde uygulanan % 16 CP konsantrasyonda-ki beyazlatma jeline ilave olarak, 3. ve 10. Günlerde iki seans % 38 HP içeren jel ile kli-

nikte beyazlatma tedavisi uygulanmıştır. Bu kombine uygulamanın sonucu hemen alınmaya başlamış ve 4. Günden itibaren neredeyse final beyazlığa ulaşılmıştır.

SONUÇ Hasta beyazlatma tedavisinin sonucundan

son derece memnundu, 3 ay sonraki kontrolde hastanın dişlerinde herhangi bir problemi ol-madığı ve dişlerinin görüntüsünden memnun olduğu gözlendi.

KAYNAKLAR

1) Perdigao J. Tooth Whitening. Springer In-ternational Publishing, Switzerland, 2016.

2) Giachetti L, Bertini F, Bambi C, Nieri M, Scaminaci RD. A randomized clinical trial comparing at-home and in-office whiten-ing techniques: a nine-month follow-up. J Am Dent Assoc 2010; 141:1357–64.

3) Simões RC, Soares D, de Souza CA, San-tos PD, Cintra L, Briso A. Effect of differ-ent light sources and enamel precondition-ing on color change, H2O2 penetration, and cytotoxicity in bleached teeth. Oper Dent 2015; 41:83–92.

4) Serraglio CR, Zanella L, Dalla-Vecchia KB, Rodrigues-Junior SA. Efficacy and safety of over-the-counter whitening strips as compared to home-whitening with 10% carbamide peroxide gel-systematic review of RCTs and meta-analysis. Clin Oral In-vest 2016; 20:1–14.

5) Gökay O, Müjdeci A, Algin E. In vitro peroxide penetration into the pulp chamber from newer bleaching products. Int Endod J 2005; 38:516–20.

6) Hargreaves KM, Berman LH. Cohen’s pathways of the pulp. Elsevier Inc. Eleven Edition 2016.

7) Matis BA. Tray whitening: what the evi-dence shows. Compend Contin Educ Dent 2003;24:354-62.

8) Tam L. The safety of home bleaching techniques. J Can Dent Assoc 1999;65:453-5.

Page 44: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

OSMAN GÖKAY 38

9) Bernardon J, Sartori N, Ballarin A, Per-digao J, Lopes G, Baratieri L. Clinical per-formance of vital bleaching techniques. Oper Dent 2010;35:3-10.

10) Leonard RH Jr, Bentley C, Eagle JC, Gar-land GE, Knight MC, Phillips C. Night-guard vital bleaching: a long-term study on efficacy, shade retention, side effects, and patients’ perceptions. J Esthet Restor Dent 2001; 13:357–69.

11) Almeida LC, Riehl H, Santos PH, Sundfeld ML, Briso AL. Clinical evalua-tion of the effectiveness of different bleaching therapies in vital teeth. Int J Per-iodontics Restorative Dent 2012; 32:303–9.

12) Firat E, Ercan E, Gurgan S, Yucel OO, Cakir FY, Berker E. The effect of bleach-ing systems on the gingiva and the levels of IL-1β and IL-10 in gingival crevicular fluid. Oper Dent 2011; 36:572–80.

13) Almeida AF, Torre Edo N, Selayaran Mdos S, Leite FR, Demarco FF, Loguercio AD, Etges A. Genotoxic potential of 10% and 16% carbamide peroxide in dental bleaching. Braz Oral Res 2015; 29:1–7.

14) Soares DG, Basso FG, Hebling J, de Sou-za Costa CA. Concentrations of and appli-cation protocols for hydrogen peroxide bleaching gels: effect on pulp cell viability and whitening efficacy. J Dent 2014;42:185–98.

Yazışma Adresi: Prof.Dr. Osman Gökay Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı. Ankara, Türkiye. Tel: 05354546341 Fax:0312 212 39 54 e-mail: ogokay@ dentistry.ankara.edu.tr

Page 45: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 39-46, 2017

FARKLI ANATOMİK VARYASYONLAR GÖSTEREN ALT BÜYÜK AZI DİŞLERİNİN ENDODONTİK TEDAVİSİ:

VAKA RAPORU

Endodontıc Treatment Of Mandıbular Molars Wıth Anatomıcal Varıtıons: A Case Report

Hatice YALNIZ* Berkan ÇELİKTEN** Fatma Gül ZIRAMAN***

* Dt. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye ** Dr.Dt. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye *** Prof. Dr. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye

Özet

Kök kanal tedavisinin amacı; pulpa boşluğu-nun mekanik ve kimyasal olarak temizlenerek üç boyutlu olarak hermetik bir şekilde kanal dolgusu ile tıkanmasıdır. Endodontik tedavi başarı oranı alt azı dişlerinde %81,48 iken, tedavi edilmemiş kök kanalları nedeniyle bu oranın yaklaşık olarak %42’ye düştüğü rapor edilmiştir. Bu vaka rapo-runda mesial kök kanallarında varyasyon göste-ren sol alt birinci büyük azı ve sağ alt ikinci büyük azı dişlerinin endodontik tedavileri sunulmaktadır. Çok köklü dişlerin kompleks anatomik varyasyon-lar göstermesi sebebiyle endodontik tedavisi güç-tür. Endodontik başarısızlığın en büyük nedenle-rinden biri kanalların gözden kaçırılması ya da kanallara erişilememesidir. Dişin anatomisinin tam olarak bilinmesi, radyografinin dikkatli yo-rumlanması, klinisyenin beceri ve tecrübesi ile hastaya başarılı bir endodontik tedavi sunulabilir.

Anahtar Sözcükler: Anatomik varyasyon, Alt büyük azı, Kanal tedavisi.

Abstract

The purpose of a successful endodontic treatment is to clean mechanically-chemically and to fill the root canal with three-dimensionally hermetically sealed. The success rates for endo-dontic treatment of lower molars were 81.48%. However, this rate was reduced 42% due to un-treated root canals. This case report presents to endodontic treatments of left lower first molar and right lower second molar teeth, which have ana-tomical variations. Endodontic treatment of mul-

ti‑rooted teeth is always challenging task due to complex variations associated with them. Main reason for endodontic failure is due to clinician’s inability to locate and access aberrant root canals. Knowledge of radicular tooth anatomy and possi-ble root canal variations is mandatory for the cli-nicians. Careful interpretation of the anatomy of the tooth, careful interpretation of the radiograph, and skill and experience of the clinician can pro-vide a successful endodontic treatment to the pa-tient.

Key Words: Anatomic variations, Lower Mo-lars, Endodontic treatment.

GİRİŞ Kök kanal tedavisinin amacı; pulpa boş-

luğunun mekanik ve kimyasal olarak temizle-nerek üç boyutlu olarak hermetik bir şekilde kanal dolgusu ile tıkanmasıdır(1). Nair (2)'e göre başarısız tedavinin ana nedenlerinden biri, kök kanal sistemi içindeki mikroorganizmala-rın hayatta kalmasıdır. Vertucci (3) de gözden kaçan kanalların varlığının, tedavi başarısını önemli derecede etkilediğini belirtmiştir. Bu nedenle, başarılı bir endodontik tedavi için kök kanal anatomisinin ve morfolojik varyasyonla-rının kapsamlı bir bilgisi önemlidir(4).

Hess ve Zurcher (5)’in 1925’teki çalışma-larından günümüz çalışmalarına kök kanalının sadece konik bir kanal ve tek bir apikal fora-

Page 46: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

HATİCE YALNIZ-BERKAN ÇELİKTEN-FATMA GÜL ZIRAMAN

40

menden oluşmadığı, çoğu dişte çoklu kanal ağızları ve apikal sonlanmalar, yan kanallar, deltalar, aksesuar kanallar ve diğer varyasyon-lar bulunduğu rapor edilmiştir(6).

Tüm dişlerin anatomik olarak kompleks bir yapıda olmasına rağmen daimi olarak ağız-da en erken yer alarak çabuk ve erken çürüme-si ile endodontik tedaviye ihtiyaç duyma ihti-mali en fazla olan diş, alt birinci büyük azı di-şidir. Alt büyük azı dişleri genellikle mesial ve distal olmak üzere iki kök, mesial kökte iki, distal kökte bir veya iki kanal dağılımı göster-mektedir. Bununla birlikte, çalışmalar alt azı dişlerin anatomisinde çeşitli değişiklikler oldu-ğunu göstermiştir. Bunların ırk ve genetik tara-fından belirlendiği düşünülmektedir(7). Bu varyasyonlar: alt birinci büyük azı dişlerinde özellikle mongoloid etnik gruplarda %5-40 (8), Avrupa nüfusunda ise %3,4-4,2 (8) oranlarında bulunduğu rapor edilen ayrı bir distolingual kök varlığı (9), alt ikinci büyük azı dişi kökle-rin ve/veya kanalların C-şekilli anatomisi (10), alt birinci (%1-15) ve ikinci büyük azı (%10) dişlerin mesiobukkal ve mesiolingual kanalları arasında orta mesial (MM) kanal (11) olarak bilinen mesial kökte üçüncü kanalın varlığı-dır(12). Bununla birlikte, alt birinci büyük azı-nın distal kökünde üç kanal görülme olasılığı da (13) %0,2-3’tür (14). Ayrıca iki ayrı kökü olan alt birinci büyük azı dişinin dört distal ka-nalı olgu raporları kısıtlıdır.

Endodontik tedavi başarı oranı alt azı diş-lerinde %81,48 iken(15), tedavi edilmemiş kök kanalları nedeniyle bu oranın yaklaşık olarak %42’ye düştüğü rapor edilmiştir(16).

Bu vaka raporunda mesial kök kanalların-da varyasyon gösteren sol alt birinci büyük azı ve sağ alt ikinci büyük azı dişlerinin endodon-tik tedavileri sunulmaktadır.

VAKA RAPORU Olgu I: 19 yaşında erkek hasta sol alt birinci bü-

yük azı dişinde 3 gün öncesinde dişin lingual duvarının kırılmasıyla başlayan şiddetli, spon-tan ağrısı sebebiyle kliniğimize başvurdu. Has-tanın tıbbi anamnezinde sistemik herhangi bir rahatsızlığı bulunmadığı öğrenildi. Klinik ve

radyografik incelemelerde sol 36 numaralı diş-te derin distookluzal bir amalgam dolgu ve al-tında sekonder çürük gözlendi. İlgili dişeti ve çevre dokuların muayenesinde şişlik veya fis-tül ağzı gibi bulgulara rastlanmadı. Dişin peri-odontal durumu normal olarak değerlendirildi. Perküsyon ve palpasyona duyarlılık tespit edilmedi. Vitalite testlerine (elektrik pulpa testi ve soğuk testi) pozitif cevap alındı. İntraoral periapikal radyografisinde dişin mesial ve dis-tal iki kökünün olduğu, mesial kökte lamina duranın hafif aralandığı gözlendi (Resim 1a). Teşhisi semptomatik irreversibl pulpitis olan ilgili dişe tek seans kanal tedavisi planlandı.

Hastanın sol inferior alveolar sinir bloğu-nun lokal anestezisi Ultracaine DS Fort (4% artikain ile epinefrin 1/100000, Hoechst-Marion Roussel, Frankfurt, Germany) ile sağ-landı. Diş rubber dam ile izole edildikten sonra amalgam dolgu kaldırılıp, çürüğün temizlen-mesinin ardından endodontik kavite açıldı. Mesialde bukkal ve lingual kanalların ortasın-da orta mesial kanal, distalde iki kanal olmak üzere beş kanal saptandı (Resim 1b). 15 numa-ralı el eğeleriyle çalışma boyu radyografik ola-rak saptandı (Resim 1c). Propex Pixi apeks bu-lucu (Dentsply Maillefer,Ballaigues, Swiss) ile çalışma boyları doğrulandı. Kök kanalları dö-nen sistem nikel titanyum ProTaper eğeleriyle (Dentsply Maillefer, Ballaigues, Swiss) F2’ye kadar crown down tekniği ile genişletildi. Her eğe değişimi sonrası %5,25’lik sodyum hipok-lorit (NaOCl), son yıkamada ise sırasıyla 1 da-kika boyunca %17’lik Etilendiamin tetraasetik asit (EDTA), 5 ml %5,25’lik NaOCl ve 5 ml serum fizyolojik kullanıldı. Kanallar kağıt kon-lar ile kurulandıktan sonra kanallar çalışma boyları boyunca gütaperka ve AH Plus (Dentsply Destrey, Konstanz, Germany) kanal dolgu patı ile soğuk lateral kompaksiyon yön-temi ile dolduruldu (Resim 1d).

Page 47: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ANATOMİK VARYASYONLAR GÖSTEREN DİŞLERİN ENDODONTİK TEDAVİSİ

41

Resim 1a. İntraoral periapikal radyografisinde dişin mesial ve distal iki kökünün olduğu, mesial kökte

lamina duranın hafif aralandığı gözlendi.

Resim 1b. Kök kanal ağızlarının görüntüsü

Resim 1c. Radyografik olarak çalışma boyutunun

belirlenmesi

Resim 1d. Kök kanal dolgusunun radyografik

görüntüsü

Olgu II: Fakültemize mevcut protezlerinin yeni-

lenmesi için başvuran 54 yaşında erkek hasta, sağ alt ikinci büyük azına yapılan preparasyon sonrası oluşan yoğun hassasiyet ve sonrasında oluşan gece ağrısı sebebiyle kliniğimize yön-lendirildi. Hastanın ilgili dişinde soğuk ve sıca-ğa karşı artmış duyarlılığının olduğu öğrenildi. Dişin perküsyon, palpasyona yanıtı negatif olup vitalite testlerine (elektrik pulpa testi ve soğuk testi) pozitif cevap alındı. Yumuşak dokuda herhangi bir fistül varlığı, şişlik bulunmadı. Pe-riapikal bölgede radyografik olarak lamina dura aralığının hafif aralandığı izlendi. Mesial ve dis-tal iki kökün varlığı tespit edildi (Resim 2a). Tüm bu bulgular değerlendirilerek semptomatik irreversibl pulpitis tanısı konan ilgili dişin tek seans kök kanal tedavisi planlandı.

Sağ inferior alveolar sinir bloğunun lokal anestezisi Ultracaine DS Fort (4% artikain ile epinefrin 1/100000, Hoechst-Marion Roussel, Frankfurt, Almanya) ile sağlandı. Giriş kavite-sinin açılması ile mesialde bukkal ve lingual kanal girişlerine 1mm ara ile üçüncü ve dör-düncü birer girişin daha olduğu, distalde de iki girişin yakın konumlandığı, eğelerin farklı açı-larla yerleştiği görüldü (Resim 2b). 8,10,15 numara el eğeleriyle çalışma boyu radyografik olarak saptandı (Resim 2c), Propex Pixi apeks bulucu (Dentsply Maillefer,Ballaigues, Swiss) ile çalışma boyları doğrulandı. Sırasıyla 8, 10,15 numaralı eğeler ile giriş sağlanıp kanal-lar rahatlatıldıktan sonra mesial kanalların ge-nişletilmesi %4 taper 25 apikal çapa kadar, dis-tal kanalların ise %6 taper 25 çapa kadar döner

Page 48: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

HATİCE YALNIZ-BERKAN ÇELİKTEN-FATMA GÜL ZIRAMAN

42

sistem nikel titanyum eğelerle yapıldı. Kanalla-rın şekillendirilmesi ve doldurulması işlemleri rubber dam izolasyonu altında gerçekleştirildi. Her eğe değişiminden sonra kök kanalları 1 ml %5,25’lik NaOCl ile yıkandı. Son irrigasyon olarak sırasıyla 1 dakika boyunca %17’lik EDTA, 5 ml %5,25’lik NaOCl ve 5ml serum fizyolojik kullanıldı. Kök kanalları kağıt konlar ile kurulandı. Her kanal girişinden çalışma bo-yunca eğeleme yapılmasına karşın kanal dol-gusunda mesial kökte sadece mesiobukkal ve mesiolingual kanallarda çalışma boyunca güta-perka yerleştirildi. Üçüncü ve dördüncü kanal-ların mesiobukkal ve mesiolingual kanallarla yaklaşık orta üçlüde birleştiği tespit edildi. Kök kanal dolgusu gütaperka ve AH Plus (Dentsply Destrey, Konstanz, Germany) ile soğuk lateral kompaksiyon yöntemi ile yapıla-rak bitirildi (Resim 2d).

Resim 2a. Periapikal bölgede radyografik olarak

lamina dura aralığının hafif aralandığı izlendi. Me-sial ve distal iki kökün varlığı tespit edildi.

Resim 2b. Kök kanal ağızlarının görüntüsü

Resim 2c. Radyografik olarak çalışma boyutunun

belirlenmesi TARTIŞMA Endodontik tedavinin uzun vadeli başarısı

için kök kanalı konfigürasyonunun ve çeşitlili-ğinin kapsamlı bir şekilde bilinmesi şarttır. Hoen ve Pink(16), gözden kaçan kök veya ka-nallar sebebiyle retreatment gerektiren vakaların insidansının %42 olduğunu rapor etmişlerdir.

Alt birinci büyük azı dişlerinde mesial ve distalde olmak üzere iki kök bulunur. Bu diş-lerde görülme sıklığı en fazla olan varyasyon üçüncü kök varlığıdır. Bu üçüncü distolingual kökün görülme insidansları Sudan toplumunda Ahmed ve ark.,(17) ve Belçika toplumunda ise Torres ve ark.,(18) tarafından benzer olarak %3 oranlarında saptanmıştır. Schafer ve ark.,(19) Alman toplumunda bu oranı %0,07 rapor ederken bu oran Kafkasya popülasyo-nunda %10, Asya toplumlarında ise %30’lardadır(20).

Skidmore ve Bjorndahl (21) çalışmaların-da alt birinci büyük azı dişlerinde dördüncü kanal olasılığının %29 olması yönünden dik-katli olunmasını önermiş, sonrasında Sert ve ark. (22) ile Al-Qudah ve ark., (8) bu oranın yaklaşık yüzde 50’lerde (%46) olduğunu vur-gulamışlardır. Gulabivala ve ark., (24) alt bi-rinci büyük azı dişinde dört kanal insidansını %31 bulurken distal kökte iki kanal varlığının %29 olduğunu, arada oluşan farkın mesial ve distal köklerde orta kanallardan kaynaklanabi-leceğini, hekimlerin bu alanları kontrol etmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu çalışmalarda köklerin sayıca varyasyonundan çok, kanalla-rın farklılık gösterdiği belirtilmektedir.

Page 49: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ANATOMİK VARYASYONLAR GÖSTEREN DİŞLERİN ENDODONTİK TEDAVİSİ

43

Resim 2d. Kök kanal dolgusunun farklı açılar ile alınan radyografik görüntüleri

Birinci büyük azı dişlerinde mesial kök genellikle iki kanal içerir. Belçika ve Şili top-lumlarında bu oran %94’tür ve mesial kanallar genellikle tip II ve tip VII dağılım göstermek-tedir (18). Vertucci ise mesial kanalların %43 oranında tip IV, %28 oranında tip II dağılım gösterdiğini belirtmiştir (3). Al-Quadah ve ark. da uyumlu olarak tip IV, tip II insidanslarını %53 ve %36 olarak rapor etmişlerdir. Geri ka-lan %11’in %6’sı üç kanal, %1’i tek kanal, %4’ü de farklı şekil anomalisi gösteren iki kanal içermektedir(23). Pomeranz ve ark., (11) mesi-obukkal ve mesiolingual kanallar arasında görü-len orta mesial kanal varlığı oranını %1-15 be-lirtmişlerdir. Bizim ilk olgumuzda da alt birinci büyük azı dişinin mesial kökünde mesiobukkal, mesiolingual ve orta mesial kanallar gözlen-mekte, bu kanallar ayrı kanal ağızları ve ayrı apikal sonlanmalar göstermektedir (Tip VIII).

Çalışmalarda uyumlu olarak distal kökte kanal dağılımının yüksek oranda tip I olduğu saptanmıştır(3,18). Bunu; Gulabivala ve ark. (24)’nın çalışmasında tip II, IV, VI, 2-1-2-1, 2-3 izlerken; başka bir çalışmada da (8) tip I’den sonra tip II, V, IV, III dağılımlarından bahse-dilmiştir. Distalde görülen iki kanalın yaklaşık %50’si apikalde ayrı sonlanmaktadır (17,22,23). Bizim birinci olgumuzda alt birinci büyük azı dişinin distal kökünde iki giriş ve iki apikal sonlanma gösteren iki kanal, tip IV ka-nal dağılımı göstermiştir.

Martinez-Berna ve Badanelli ilk kez distal kökte üçüncü bir kanal olgusunu rapor etmiş-

ler, bu kanalı santral distal kanal olarak isim-lendirmişlerdir(25). Bu kanalın görülme insi-dansı ırklara göre farklılık göstermiştir. Hindis-tan ve Türkiye’de oran %1,7, Senegal’de %0,03, Ürdün’de %0,07, Sudan’da %3’tür(14).

Alt ikinci büyük azı dişlerinde yüksek oranda iki ayrı kök bulunmaktadır. Gulabivala ve ark.,(24) Tayland popülasyonundan elde et-tiği 60 adet alt ikinci büyük azı dişini incele-miş; %90 iki ayrı köke, %10 C şekilli köke rastlamışlardır. Al-Qudah ve ark., (23) Ürdün popülasyonunda yaptıkları çalışmada %82 ora-nında ayrı iki köke, %10 oranında C şekilli ka-nala, %5 oranında füzyona uğramış iki kanala, %2 oranında da konik tek bir köke rastlamış-lardır. Fan ve ark., C şekilli kanal konfigüras-yonuna füzyona uğramış iki kökün, kökün bukkal ya da lingual yüzeyinde uzunlamasına bulunan bir girintinin sebep olduğunu belirt-mişlerdir(26). Alt ikinci büyük azı dişleri %22-25 oranında tek köke sahiptir(24,27). As-ya popülasyonunda daha sık görülür(28). Nadir olarak (%2) alt ikinci büyük azı dişlerinde üç kök görülebilmektedir(16). Alt ikinci büyük azı dişlerinin mesial kökünde kanal dağılımla-rını Vertucci %38, %27, %26 oranlarıyla tip II, tip I, tip IV olarak belirlemiştir(3). Belçika ve Şili popülasyonlarında ise daha çok tip III ve tip V benzer oranlarda görülmektedir(18). İkinci olgumuzda farklı bir kanal dağılımı göz-lenmiştir. İkinci büyük azı dişinin mesial kö-künde mesiobukkal ve mesiolingual kanal ağızlarına 1mm mesafede üçüncü ve dördüncü birer kanal girişi daha bulunmakta, ancak son-

Page 50: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

HATİCE YALNIZ-BERKAN ÇELİKTEN-FATMA GÜL ZIRAMAN

44

radan bu kanallar mesiobukkal ve mesiolingual kanallarla birleşmektedir. Dört kanal girişi, iki apikal sonlanma gösteren mesial kökte tip 4-2 kanal dağılımı gözlenmiştir.

Alt ikinci büyük azının distal kökünde ise çalışmalarda benzer olarak %80 oranında tip I kanal dağılımı gözlenmiştir(3,29,30). Bizim ikinci olgumuzda alt ikinci büyük azı dişinin distal kökünde iki kanal tip II dağılım göstermiş olup iki girişle başlayıp apikalde birleşmiştir.

Hartwell ve Bellizzi (31), ikinci büyük azı dişlerinde iki kanal görülme oranını %4,1, üç kanal görülme oranını %89,4, dört kanal gö-rülme oranını %5,5 olarak rapor etmişlerdir. Barsness ve ark., (32) ise alt ikinci büyük azı dişinde %11,1 iki kanal, %44,4 üç kanal, %33,3 dört kanal ve %11,1 beş kanal görülme oranlarını in vitro çalışmalarında elde etmiş-lerdir.

Tip IV ve bunun gibi kanal dağılımlı diş-lerde kanal ağızları ve apekslerin farklı olma-sından dolayı endodontik tedavi sıkıntılı değil-dir. Tip II dağılımında da kanal ağızlarının klinisyen tarafından tespiti, apekse ulaşımı da-ha kolaydır. Oysa, tip III ve tip V gibi dağılım gösteren kanallar apikale doğru dallandığından dolayı kanalın fark edilmesi, erişilmesi klinis-yen için zordur, endodontik tedavinin progno-zu da olumsuz etkilenir. Tip 2-3, 2-3-1, 2-3-2 dağımlarda klinisyen sadece iki kanal prepare edip doldurabilirken, tip III, V dağılımlarda klinisyen ancak tek kanalda çalışabilir.

SONUÇ Çok köklü dişlerin kompleks anatomik

varyasyonlar göstermesi sebebiyle endodontik tedavisi güçtür. Endodontik başarısızlığın en büyük nedenlerinden biri kanalların gözden kaçırılması ya da kanallara erişilememesidir. Dişin anatomisinin tam olarak bilinmesi, rad-yografinin dikkatli yorumlanması, klinisyenin beceri ve tecrübesi ile hastaya başarılı bir en-dodontik tedavi sunulabilir. Periapikal radyog-rafi endodontik tedavi için vazgeçilmez bir araçtır. Bununla birlikte, üç boyutlu maksillo-fasial dokuların iki boyutlu görüntüsünü ver-mesi, anatomik yapıların görüntüyü bulanık-landırması gibi sınırlandırmaları bulunmakta-dır. Farklı yatay açılardan radyografiler alına-

rak superpozisyonların görüntüye engel olması engellenebilir. Maksillofasiyal iskeletin ana-tomisini konik ışınlı bilgisayarlı tomogra-fi(CBCT) ile analiz etmek mümkündür. Ancak CBCT endodontik işlemlerde verdiği fazla X ışın dozu sebebiyle rutin olarak kullanılma-maktadır. Klinisyenin çalışma sahasında net görüş sağlayabilmesi için magnifikasyon loopu ve operasyon mikroskop kullanımı önemli ya-rar ve kolaylık sağlamaktadır.

KAYNAKLAR 1) De Moor RJ, Deroose CA, Calberson FL.

The radix entomolaris in mandibular first molars: an endodontic challenge. Int En-dod J 2004;37:789-99.

2) Nair PN. On the causes of persistent api-cal periodontitis: a review. Int Endod J 2006;39:249-81.

3) Vertucci FJ. Root canal anatomy of the human permanent teeth. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1984;58:589-99.

4) Krasner P, Rankow HJ. Anatomy of the pulp-chamber floor. J Endod 2004;30:5-16.

5) Hess W, Zurcher E, eds. The anatomy of the root canals of the teeth of the perma-nent and deciduous dentitions. New York: William Wood and Co;1925.

6) Walton RE , Verneti FJ, eds. Internal Anatomy In; Walton RE, Torabinejad M. Principles and practice of endodontics, 3rd ed. Philadelphia:WB Saunders Com-pany;2002:p.166-81.

7) Curzon ME. Miscegenation and the prev-alence of three-rooted mandibular first molars in the Baffin Eskimo. Community Dent Oral Epidemiol 1974;2:130–1.

8) Ferraz JA, Pécora JD. Three-rooted man-dibular molars in patients of Mongolian, Caucasian and Negro origin. Braz Dent J 1993;3:113-7.

9) Huang RY, Cheng WC, Chen CJ, et al. Three-dimensional analysis of the root morphology of mandibular first molars with distolingual roots. Int Endod J 2010;43:478–84.

Page 51: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ANATOMİK VARYASYONLAR GÖSTEREN DİŞLERİN ENDODONTİK TEDAVİSİ

45

10) Zhang R, Wang H, Tian YY, et al. Use of cone-beam computed tomography to evaluate root and canal morphology of mandibular molars in Chinese individu-als. Int Endod J 2011;44:990–9.

11) Pomeranz HH, Eidelman DL, Goldberg MG. Treatment considerations of the middle mesial canal of mandibular first and second molars. J Endod 1981;7:565–8.

12) Baugh D, Wallace J. Middle mesial canal of the mandibular first molar: a case re-port and literature review. J Endod. 2004;30:185-6.

13) Stroner WF, Remeikis NA, Carr GB. Mandibular first molar with three distal canals. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1984;57:554-7.

14) Kottoor J, Sudha R, Velmurugan N. Middle distal canal of the mandibular first molar: a case report and literature review. Int Endod J 2010;43:714-22.

15) Swartz DB, Skidmore AE, Griffin JA Jr. Twenty years of endodontic success and failure. J Endod 1983;9:198‑202.

16) Hoen MM, Pink FE. Contemporary en-dodontic retreatments: An analysis based on clinical treatment findings. J Endod 2002;28:834‑6.

17) Ahmed HA, Abu-bakr NH, Yahia NA, Ibrahim YE. Root and canal morphology of permanent mandibular molars in a Su-danese population. Int Endod J 2007;40:766–71.

18) Torres A, Jacobs R, Lambrechts P, Bri-zuela C, Cabrera C, Concha G, Pedemon-te ME. Characterization of mandibular molar root and canal morphology using cone beam computed tomography and its variability in Belgian and Chilean popu-lation samples. Imaging Sci Dent 2015;45:95-101.

19) Schafer E, Breuer D, Janzen S. The prev-alence of three-rooted mandibular per-

manent first molars in a German popula-tion. J Endod 2009;35:202-5.

20) de Pablo OV, Estevez R, Peix Sanchez M, Heilborn C, Cohenca N. Root anato-my and canal configuration of the perma-nent mandibular first molar: a systematic review. J Endod 2010;36:1919-31.

21) Skidmore AE, Bjorndahl AM. Root canal morphology of the human mandibular first molar. Oral Surgery, Oral Medicine and Oral Pathology 1971;32:778–84.

22) Sert S, Aslanalp V, Tanalp J. Investiga-tion of the root canal configurations of mandibular permanent teeth in the Turk-ish population. International Endodontic Journal 2004;37:494–9.

23) Al-Qudah AA, Awawdeh LA. Root and canal morphology of mandibular first and second molar teeth in a Jordanian popula-tion. Int Endod J 2009;42:775-84.

24) Gulabivala K, Opasanon A, Ng Y-L, Alavi A. Root and canal morphology of Thai mandibular molars. Int Endod J 2002;35:56–62.

25) Mart´ınez-Bern´a and P. Badanelli. Man-dibular first molars with six root canals. J Endod 1985;11:348-352.

26) Fan B, Cheung GS, Fan M, Gutmann JL, Bian Z. C-shaped canal system in man-dibular second molars: part I – anatomi-cal features. J Endod 2004;30:899-903.

27) Zhang R, Wang H, Tian YY, Yu X, Hu T, Dummer PM. Use of cone-beam com-puted tomography to evaluate root and canal morphology of mandibular molars in Chinese individuals. Int Endod J 2011;44:990-9.

28) Jafarzadeh H, Wu YN. The C-shaped root canal configuration: a review. J En-dod 2007;33:517-23.

29) Manning SA. Root canal anatomy of mandibular second molars. Part I. Int En-dod J 1990;23:34-9.

Page 52: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

HATİCE YALNIZ-BERKAN ÇELİKTEN-FATMA GÜL ZIRAMAN

46

30) Gulabivala K, Aung TH, Alavi A, Ng YL. Root and canal morphology of Bur-mese mandibular molars. Int Endod J 2001;34:359-70.

31) Hartwell G, Bellizzi R. Clinical investi-gation of in vivo endodontically treated mandibular and maxillary molars. J En-dod 1982;8:555–557.

32) Barsness SA, Bowles WR, Fok A, McClanahan SB, Harris SP. An anatomi-cal investigation of the mandibular sec-ond molar using micro-computed tomog-raphy. Surg Radiol Anat. 2015;37(3): 267-72.

Yazışma Adresi: Dt. Hatice Yalnız Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı 06500 Beşevler/ANKARA Mail: [email protected]

Page 53: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 47-51, 2017

ATİPİK PARSİYEL FÜZYON GÖSTEREN ALT SANTRAL DİŞİN ENDODONTİK TEDAVİSİ: VAKA RAPORU

Endodontic Treatment of Atypical Partial Fused Permenant Lower Central Incisor: A Case Report

Hatice YALNIZ* Berkan ÇELİKTEN** Fatma Gül ZIRAMAN***

* Dt. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye ** Dr.Dt. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye *** Prof. Dr. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye

Özet

Füzyon, geminasyon ve konkresens diş sert dokularının gelişimsel anomalisi sonucu meydana gelmektedir. Füzyon, embriyolojik dönemde iki dental germin kaynaşmasıyla oluşan dental yapının, geniş bir kuron şeklinde ağızda görülme-sidir. Ancak füzyon, embriyolojik geç dönemde gerçekleşirse normal boyutunun iki katı kadar bir diş oluşurken, erken dönemde gerçekleşmesi du-rumunda neredeyse normal boyutta tek diş gelişe-bilmektedir Bu anomalilerin tedavisi, fonksiyonel ve estetik nedenlerle endodontik, cerrahi, ortodon-tik veya estetik tedavi yaklaşımları gerektire-bilmektedir. Bu olgu raporunda da, supernumerer keser diş ile atipik parsiyel füzyon gösteren sol alt santral dişin multidisipliner tedavisi sunulmak-tadır.

Anahtar Sözcükler: dental anomaliler, endo-dontik tedavi, füzyonlu daimi diş.

Abstract

Fusion, gemination and concrescence are developmental anomalies of the dental hard tissue. Fusion is defined as the embryologic union of two dental germs and characterized by an enlarged crown. If it occurs early, two developing teeth could unite to form an almost normal single tooth. However, if it occurs late, one tooth with double normal size may develop. These anomalies may require endodontic and surgical treatment for functional, orthodontic or aesthetic reasons. The purpose of this case report was to present the mul-tidisciplinary treatment of a patient who had a permanent mandibular left central incisor atypical partial fused with a supernumerary incisor.

Key Words: dental abnormalities, endodontic treatment, permenant fused teeth.

GİRİŞ Gelişimsel anomali sonucu yapışık olarak

dental arkta yer alan dişler için sıklıkla ikiz dişler terimi kullanılmaktadır. Aralarında ufak farklılıklar gösteren, ayrımı klinik olarak zor olan, ikiz diş formlarına sahip füzyon, gemi-nasyon, konkresens; diş morfolojisini etkileyen gelişimsel anomalilerin örneklerini oluştur-maktadır(1).

Tannenbaum ve Alling (2) füzyonu, kom-şu iki veya daha fazla diş germinin birleşerek dentinin ve/veya minenin kaynaşması ile alı-şılmadık bir kuron varlığı, tek pulpa kanalı ya da sıklıkla iki kanalın görüldüğü durumlar ola-rak adlandırmışlardır. Ancak füzyon, embriyo-lojik geç dönemde gerçekleşirse normal boyu-tunun iki katı kadar bir diş oluşurken, erken dönemde gerçekleşmesi durumunda neredeyse normal boyutta tek diş gelişebilmektedir(3). Klinik olarak genellikle füzyonlu diş, mesi-odistal olarak biri şekilsiz olmak üzere iki ku-ron ya da insizalinde çentikle birlikte bir oluk görülen geniş bir kuron şeklindedir. Kök iki kanal içerebildiği gibi ayrı iki kök ve iki kanal da içerebilir(4). Bu durumda füzyon tam veya parsiyel olarak görülebilir(5). Tam füzyon, kalsifikasyondan önce meydana gelir ve iki di-şe ait mine, dentin, sement ve pulpa dokularını

Page 54: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

HATİCE YALNIZ-BERKAN ÇELİKTEN-FATMA GÜL ZIRAMAN

48

içermektedir. Parsiyel füzyon ise kalsifikas-yondan sonra meydana gelir ve birleşim kuron-larla sınırlı kalarak dişte iki kuron, tek kök gözlenmektedir(6).

Knezevic ve ark.(7) füzyon ve geminas-yonun görülme sıklıklarının toplamda %1’den az olduğunu, görülen anomalilerin de %57’sinin füzyon olduğunu rapor etmişlerdir. Füzyonun etiyolojisi tam olarak bilinmemekte-dir. Diş gelişimi sırasında meydana gelen ba-sınç ve fiziksel kuvvetin diş germlerinin kay-naşmasında etkili olduğu; travma, genetik ve çevresel faktörlerin; akondrodisplazi, kondro-ektodermal displazi, fokal dermal hipoplazi, osteopetrozis gibi sendromların etiyolojide rol oynadığı düşünülmektedir (8). Bu anomalilerin tedavisi, fonksiyonel ve estetik nedenlerle en-dodontik, cerrahi, ortodontik veya estetik te-davi yaklaşımları gerektirebilmektedir.

Bu vaka raporunda nadir görülen vestibu-lolingual konumlanmış parsiyel füzyon göste-ren alt santral dişin endodontik tedavisi, diş ve dişeti estetiği tedavileri sunulmaktadır.

OLGU SUNUMU 28 yaşında bayan hasta sol alt keser dişi-

nin şekil ve pozisyon bozukluğu göstermesi sebebiyle fakültemize başvurmuştur. Hastanın ilgili dişinde sıcak ve soğuk hassasiyeti bulun-duğunu belirtmesi üzerine hasta endodonti kli-niğine yönlendirilmiştir. Kliniğimize gelen hastanın tıbbi anamnezinde sistemik herhangi bir rahatsızlığı bulunmadığı, dental anamne-zinde de dişin mevcut anomali ile sürdüğü, di-şe herhangi bir tedavinin uygulanmadığı öğre-nildi. Klinik muayenesinde dental arkta diş sa-yısının normal olduğu, ilgili dişin vestibulo-lingual yönde supernumerer bir diş ile füzyona uğradığı, iki dişin birleşim oluğunun vestibülde servikal hattın 2-3mm koronalinde, derin; lin-gualde insizal hatta yakın, sığ bir hat oluştur-duğu, dişin vestibüle eğimli konumlandığı, ka-panış kontrolünde üst dişle temasta olduğu sap-tandı. İlgili dişeti ve çevre dokuların muayene-sinde şişlik veya fistül ağzı gibi bulgulara rast-lanmadı. Dişeti 2-3mm daha koronalde izlenir-ken dişin periodontal durumu normal olarak değerlendirildi (Resim 1). Perküsyon ve pal-pasyona duyarlılık tespit edilmedi. Vitalite

testlerine (elektrik pulpa testi ve soğuk testi) pozitif cevap alındı. Farklı açılarla alınan int-raoral periapikal radyografilerin değerlendiril-mesinde vestibulo-lingual birleşim gösteren dişlerin iki kuron, tek kök ve tek kanaldan oluşması, füzyonun kuronlarla sınırlı kalıp par-siyel gerçekleştiğini; sıklıkla mesiodistal birle-şimli füzyon gözlenirken ilgili dişin vestibulo-lingual olarak birleşimi, atipik bir yapı sergile-diğini gösterdi(Resim 2). Anamnez ve klinik muayene sonucu ilgili dişte hiperemi bulguları saptandı. Öncelikli olarak vestibül birleşim bölgesinde hassasiyet yaratan oluğun kaldırıl-masına, dişin pozisyonunun düzeltilmesine ve estetiğinin sağlanmasına hastanın onayı alına-rak karar verildi.

Resim 1. Tedavi öncesi 31 numaralı dişin klinik

görüntüsü

Resim 2. Teşhis periapikal radyografisi

Page 55: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

FÜZYON GÖSTEREN ALT KESER DİŞİN TEDAVİSİ

49

Hastanın sol alt keser dişinin lokal aneste-zisi Ultracaine DS Fort (4% artikain ile epinef-rin 1/100000, Hoechst-Marion Roussel, Frank-furt, Germany) ile sağlandı. Yüksek devirde, elmas rond frez kullanılarak vestibül yüzeyde kuronların birleşim oluk hattının düzeltilerek restorasyonu amaçlandı. Dentin aşındırılması sırasında pulpa boynuzunun açığa çıkmasıyla, ilgili dişin kanal tedavisi planlandı. Diş rubber dam ile izole edildikten sonra endodontik kavi-te açıldı. Dişin hacmine kıyasla geniş bir pulpa odası ve tek bir kanal girişi ile karşılaşıldı (Re-sim 3). 10 numaralı K tipi el eğesi yerleştirile-rek dişin radyografisi alınarak kanalın çalışma uzunluğu saptandı. Propex Pixi apeks bulucu (Dentsply Maillefer,Ballaigues, Swiss) ile ça-lışma boyu doğrulandı. İkinci kanal olasılığının ortadan kaldırılması için radyografiler açılı alı-narak, endodontik kavite geniş tutularak, loop kullanılarak görüş sağlandı. Sırasıyla 10,15,20 numaralı el eğeleri ile kanallar genişletildikten sonra nikel titanyum Race döner eğe sistemiyle (FKG Dentaire, La Chaux-de-Fonds, Switzer-land) %4 taper, 40 apikal çapa kadar kanal şe-killendirmesi sağlandı. Her eğe değişiminden sonra kök kanalı 1 ml %5,25’lik sodyum hi-poklorit (NaOCl), son yıkamada ise sırasıyla 1 dakika boyunca %17’lik etilendiamin tetraase-tik asit (EDTA), 5 ml %5,25’lik NaOCl ve 5 ml serum fizyolojik ile yıkandı. Kanal kağıt konlar ile kurulandıktan sonra kanal dolgusu güta perka (Pearl Dent, Gyonggi-Do, Korea) ve AH Plus (Dentsply, Konstanz, Germany) kanal dolgu patı ile soğuk lateral kompaksiyon yöntemi ile tamamlandı (Resim 4). Lingual gi-riş kavitesi self-etch adeziv bonding (Clerfil SE, Kuraray, Osaka, Japan) uygulandıktan son-ra kompozit rezin (Clearfil Majesty Esthetic, Kuraray, Japan) ile kapatıldı. Simetrik dişin diş eti seviyesine göre ilgili dişin dişeti ölçümü yapılarak 2mm civarında diş eti gingivektomi yapılarak düzenlendi. Ertesi gün vestibül yüze-yinin restorasyonuna devam edildi. Dişin prot-rüze konumlanmasına sebep olan mine, dentin dokuları aşındırıldı, direkt kompozit rezin uy-gulanması için gerekli düzenlemeler yapıldı. Yüzeyin pürüzlendirilmesi %37 fosforik asit jel (Scotchbond Universal Etchant, 3M ESPE) ile sağlandıktan sonra ince tabakalar halinde

primer ve bonding ajanı (Clearfil SE, Kuraray, Osaka, Japan) uygulandı. Dişin, renk uyumunu sağlayacak şekilde A1 ve A2 renklerinde Clearfil Majesty Esthetic (Kuraray, Okayama, Japan) kompozit rezinlerle simetrik diş formu baz alınarak restorasyonu tamamlandı. Yüzey dokusunu iyileştirmek için restorasyon, kom-pozit bitirme frezleri (HM245012, HM244010, Meisinger, Almanya) ve parlatma diskleri ile cilalandı (Sof-Lex, 3M Espe, USA). 2 hafta sonra ilgili dişe yapılan uygulamaların kontro-lü yapıldı (Resim 5).

Resim 3. Endodontik giriş kavitesi ve şekillendirme

sonrasındaki kanal girişinin görüntüsü

Resim 4. Kök kanal dolgusunun radyografik

görüntüsü

Page 56: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

HATİCE YALNIZ-BERKAN ÇELİKTEN-FATMA GÜL ZIRAMAN

50

Resim 5. İlgili dişin gingivektomi ve estetik restorasyon sonrasındaki ağız içi görüntüsü

TARTIŞMA Daimi dentisyonda süt dentisyonuna göre

füzyon görülme insidansı daha düşüktür, daha çok keser ve kanin dişlerde görülür (9). Daimi süpernumerer dişlerle birlikte görülme sıklığı %0,01 olup, daha çok üst keser dişlerde izlenir (10). Füzyon genellikle anterior bölgede ortaya çıkar ve diastema, arkta kalabalık görünüm, protruziv dişler gibi estetik problemler oluş-turmaktadır. İki normal dişin füzyona uğradığı durumlar, normal iki dişin konumlanmasına nazaran dental arkta daha az yer kaplamakta-dır. Supernumerer bir diş ile mesiodistal füz-yona uğrayan normal bir diş varlığında ise ark-ta kalabalık, çapraşık bir görüntü oluşur(11). Bu vakada alt keser diş arkta normal pozisyo-nunda olup vestibulo-lingual yönlü füzyon göstermesinden dolayı kapanışta yeterli overje-tin olmamasından üst keser dişe temas ederek protrusiv hal almıştır.

Füzyonlu dişin tedavisini hastanın orto-dontik, periodontal, estetik, fonksiyonel gerek-lilikleri belirler(12). Malformasyon gösteren dişlerde kuron şekli, kök oluşumu farklılıkları multidispliner yaklaşım gerektirir. Füzyonlu dişin çekimi, tam füzyona uğramış dişlerin hemiseksiyonu ve bir parçanın çıkarılması, di-şin seperasyonu, kuronun tekrar şekillendiril-mesi, çekim sonrası protetik tedavi, ortodontik tedavi, mesiodistal yerleşim gösteren füzyona uğramış, iki ayrı köke sahip dişlerde tedavi al-ternatiflerinden bazılarıdır(8). Stillwell ve Co-ke(13) bilateral olarak, supernumerer dişlerle füzyona uğramış üst kesicilerde endodontik te-

davi yapmaksızın seperasyon işlemi gerçekleş-tirmeleri sonucu, iki dişte pulpanın açığa çık-masıyla iki dişe parsiyel pulpektomi uygula-dıklarını, 45 gün sonra dişlerde irreversibl pulpitis geliştiğini rapor etmişlerdir. Clem ve Natkin(14) füzyon gösteren dişlerden birini almalarına karşın diğer parçanın vitalitesini ko-ruduğunu takip ederken, başka bir vakada ise seperasyon işlemi öncesi dişlerin endodontik tedavilerinin gerçekleştirildiği belirtilmiş-tir(15). İşlemler sonrası hipersensivite, irrever-sibl pulpitis geliştiği rapor edilmiştir(15,16). Peyrano ve Zmener(17) pulpal bağlantının ol-madığı durumlarda endodontik tedavi gereksi-niminin olmadığını vurgulamışlardır. David ve ark.(18) kök rezeksiyonu sırasında açığa çıkan pulpanın herhangi bir işlem uygulamadan taki-binde 12 yıl semptom göstermediğini gözlem-lemişlerdir. Pulpanın kökte dağılımı, tedavi prognozları vakadan vakaya farklılık göster-mektedir. Bu vakada vestibulo-lingual füzyon gösteren alt keser dişin vestibule eğimli olma-sından dolayı fazla aşındırmanın gerekmesi, birleşim hattı oluğunun derinleşmesi dişe en-dodontik tedavi uygulanmasını gerektirmiştir. Şekil bozukluğunu gidermek, estetiği sağlamak amacıyla diş eti estetiği ilgili dişe gingivektomi yapılması, diş estetiği kompozit rezin uygula-ması ile sağlanmaya çalışılmıştır.

SONUÇ Diş şekil anomalileri diş hekimliği pratik

uygulamalarında nadiren görülebilir. Klinisyen bu oluşumlardan dolayı doğabilecek sorunların

Page 57: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

FÜZYON GÖSTEREN ALT KESER DİŞİN TEDAVİSİ

51

farkına vararak, dişlerin cerrahi olarak ayrıl-ması, restoratif ve protetik tedavileri, farklılık gösteren kök kanal sistemlerinin endodontik tedavileri gibi spesifik tedavi gereksinimleri konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Kompozit dolgularla tedavisi mümkün olabilen olgular olabildiği gibi cerrahi veya ortodontik tedavi gerektiren durumlar da söz konusu olabilir. Klinik ve radyografik olarak anomali gösteren dişlerin kuron ve kök yapılarının dikkatli de-ğerlendirilmesi; tedavinin belirlenmesi ve prognozu bakımından önemlidir.

KAYNAKLAR 1) Moody E, Montgomery LB. Hereditary

tendencies in tooth formation. J Am Dent Assoc 1934;21:1774-6.

2) Tannenbaum KA, Alling EE. Anomalous tooth development: case reports of gemi-nation and twinning. Oral Med and Oral Path 1963;16:883-7.

3) Shaw L. Pediatric Dentistry. 3rd ed. Spain, Pa: Mosby-Wolfe; 1995;97:126-49.

4) Levitas TC. Gemination, fusion, twinning, and concresence. J Dent Child 1965;32:93-100.

5) Hernandez-Guisado JM, Torres-Lagares D, Infante-Cossio P, Gutierrez-Perrez JL. Dental gemination: Report of a case. Med Oral 2002;7:231-7.

6) Lochib S, Indushekar KR, Saraf BG. Oc-clusal characteristics and prevalence of associated dental anomalies in the primary dentition. J Epidemiol Glob Health 2015;5:151-7.

7) Knezevic A, Travan S, Tarle Z. Double tooth. Coll Antropol 2002;26:667-72.

8) Olivan-Rosas G, Lopez-Jimenez J, Gimenez-Prats MJ, Piqueras-Hernandez M. Considerations and differences in the treatment of a fused tooth. Med Oral 2004;3:224-8.

9) Sivolella S, Bressan E, Mirabal V, Stellini E, Berengo M. Extraoral endodontic treatment, odontotomy and intentional re-plantation of a double maxillary lateral permanent incisor: case report and 6-year follow-up. Int Endod J 2008;41:538-46.

10) Kim E, Jou Y. A supernumerary tooth fused to the facial surface of a maxillary permanent central incisor: case report. J Endod 2000;26:45-8.

11) Hashim HA. Orthodontic treatment of fused and geminated central incisors: A case report. J Contemp Dent Pract 2004;5:136-44.

12) Strassler HE, Majidi S, Levine E, Harvey K. Restorative management of double teeth: Two case reports. Dent Today 2010;29:50-2.

13) Stillwell KD, Coke JM . Bilateral fusion off the maxillary central incisors to super-numerary teeth: report of a case. J Am Dent Assoc 1986;112:62-4.

14) Clem VVH, Natkin E. Treatment of the fused tooth. Report of a case. Oral Surg Oral Med Oral Patbol 1966;21:36.5-70.

15) Blank BS, Ogg RR, Levy AR. A fusion central incisor periodontal considerations in comprehetisive treatment. J Periodontol 1985;56:21-4.

16) Kayalıbay H, Uzamış M, Akalın A. The treatment of a fusion between the maxil-lary central incisor and supemumerary tooth: review of a case. J Cllin Pediatr Dent 1996;20:237-40.

17) Peyrano A, Zmener O. Endodontic man-agement of mandibular lateral incisor fused with supernumerary tooth. Endod Dent Traumatol 1995;11:196-8.

18) David HT, Krakowiak PA, Pirani AB. Nonendodontic coronal resection of fused and geminated vital teeth. A new tech-nique. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 1997;83:501-5.

Yazışma Adresi: Dt. Hatice Yalnız Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı 06500 Beşevler/ANKARA Mail: [email protected]

Page 58: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

HATİCE YALNIZ-BERKAN ÇELİKTEN-FATMA GÜL ZIRAMAN

52

Page 59: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 44(1) 53-60, 2017

ORTODONTİK DİŞ HAREKETİYLE KEMİK DOKUSUNUN ŞEKİLLENDİRİLMESİ

Regeneration of Bone Tissue With Orthodontic Tooth Movement: Case Report Özer ALKAN* Yeşim KAYA** Betül YÜZBAŞIOĞLU**

* Yardımcı Doçent, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, Van, Türkiye ** Araştırma görevlisi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, Van, Türkiye

Özet

Erken dönem daimi diş kayıplarında sıklıkla karşılaşılan bir durum olan alveoler kemik rezorp-siyonları diş eksiklerinin giderilmesinde rutin bir tedavi yaklaşımı haline gelen dental implantların başarısını doğrudan etkileyen bir faktör olarak kabul edilmektedir. Bu vakalarda uygun boyuttaki dental implantın yerleştirilmesi için gerekli olan kemik dokusunun oluşturulmasında kemik greft-leri kullanılarak yapılan cerrahi ogmentasyon iş-lemlerine gerek kalmaksızın ortodontik diş hare-ketiyle birlikte rezorpsiyon bölgesindeki alveoler kemik dokusunun yeniden şekillendirilebileceği düşünülmektedir. Bu olgu sunumunda, mandibu-lar sol kanin dişini erken dönemde kaybetmiş ve bu bölgede ciddi kemik rezorpsiyonu meydana gelmiş bir kadın hastada mandibular sol birinci premolar dişin sabit ortodontik mekaniklerle mandibular sol kanin diş bölgesine alınması ve kemik dokusunun şekillendiği mandibular sol bi-rinci premolar diş bölgesinde uygun çaptaki imp-lant boşluğunun hazırlanması gösterilmiştir. 1 yıl 6 ay süren aktif tedavi sonunda Angle Sınıf I mo-lar ve Sınıf I kanin ilişki ile beraber mandibular sol birinci premolar diş bölgesinde 7 mm’lik imp-lant boşluğu elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İdeal oklüzyon, ortodon-tik diş hareketi, kemik şekillendirilmesi

Abstract

Alveoler bone resorption is a condition that frequently encountered after early loss of perma-nent teeth and directly affects the success rate of dental implants. In this cases required bone tissue for the insertion of dental implant in appropriate size can be formed via orthodontic tooth move-

ment without need surgical augmentation proce-dures made by bone grafts. In the present case mandibular left fist premolar tooth was taken to mandibular left canine tooth region with fixed orthodontic mechanics is shown in a female pati-ent who missed mandibular left canine tooth in an early stage and in this region severe alveoler bone resorption is occurred. The appropriate diameter implant cavity is prepared in the region of mandi-bular left first premolar tooth where the bone tis-sue is regenerated. 1 year 6 months at the end of the active treatment, Angle Class I molar and Class I canine relationship was obtained concomi-tant with the 7 mm implant space in the mandibu-lar left first premolar region.

Key Words: Ideal occlusion, orthodontic to-oth movement, bone regeneration

Giriş Diş köklerinin çene kemiğine tutunmasını

sağlayan alveol kemiğin şekli ve hacmi dişlerin formu ve sürme yönleri tarafından belirlen-mektedir (1,2). Çiğneme kuvvetlerinin dişler aracılığıyla alveol kemiğine iletilmesiyle, mevcut yapının iç mimarisinde ve dış konfigü-rasyonunda bir takım değişimlerin meydana geldiği bilinmektedir (2-6). Alveol kemiğin yüksekliğinde ve genişliğinde ciddi kayıplara neden olabilen durumların başında ise erken dönem diş çekimleri yer almaktadır (1,2,7).

Diş eksikliklerinin tedavi seçenekleri ara-sında hareketli protezler, sabit protetik uygu-lamalar, fiber köprüler ve dental implant uygu-lamaları yer almaktadır (7-9). Komşu dişlerde

Page 60: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZER ALKAN-YEŞİM KAYA-BETÜL YÜZBAŞIOĞLU 54

preparasyon gerektirmemesi ve ilettiği stimu-luslarla alveol kemiğin devamlılığını sağlaması gibi avantajlara sahip olan dental implant uy-gulamaları günümüzde sıklıkla tercih edilmek-tedir (7,9,10). Ancak başarılı dental implant uygulamaları için uzayın üç boyutunda da ye-terli seviyede alveol kemik bulunmalıdır (8-10).

Uzun süreli dişsiz bölgelerde meydana ge-len alveol kemik kayıpları nedeniyle dental implant uygulamalarının sınırlı kalabildiği gö-rülmüştür (11-13). Bu vakalarda uygun boyut-taki dental implantın yerleştirilmesi için gerek-li olan kemik dokusunun oluşturulmasında ise kemik greftleri kullanılmaktadır. Cerrahi pro-sedür gerektiren bu uygulamaların ağrı, infek-siyon, hemoraji ve his kaybı gibi dezavantajları olduğu bilinmektedir (2,4,11-13). Dental imp-lant uygulamaları için gerekli olan alveol ke-miğin oluşturulmasında greft uygulamalarına alternatif diğer yaklaşım ise ortodontik diş ha-reketi ile alveol kemik dokusunun yeniden şe-killendirilmesidir (12-17).

Bu olgu sunumunda, ideal oklüzyonun oluşturulmasında anahtar role sahip olan man-dibular kanin dişin erken dönemdeki kaybında ortaya çıkan estetik ve fonksiyon bozuklukla-rının düzeltilmesinde ortodontik diş hareketiyle beraber kemik dokusunun şekillendirilme me-kanizmasının kullanılmasının sonuçları değer-lendirilmiştir.

Olgu Sunumu 17 yaşındaki kadın hasta erken dönem diş

çekiminin neden olduğu estetik kaybı şikayeti ile kliniğimize başvurmuştur. Ağız hijyeni iyi olan hastanın klinik muayenesinde konveks bir profil, Angle Sınıf II molar ilişki, 3 mm over-jet, 4 mm overbite ve alt orta hatta 0.5 mm sola kayma tespit edilmiştir. Mandibular sol kanin dişin erken çekimi sonucunda ise alt keser diş-lerin eksen eğimlerindeki bozulmayla birlikte alt çenede asimetrik diestamaların bulunduğu görülmüştür (Resim 1,2).

Model analizinde üst çene diş arkında 5 mm, alt çene diş arkında ise mandibular sol kanin dişe yer açılması planlandığında 1.5 mm yer darlığı hesaplanmıştır (Resim 2).

Panoramik radyografide mandibular sol kanin dişin erken çekimine bağlı olarak man-dibular sol lateral dişin çekim boşluğuna dev-rildiği ve ilgili bölgede vertikal kemik kayıpla-rının mevcut olduğu görülmüştür. Ayrıca man-dibular sağ birinci büyük azı dişinde kompozit restorasyon bulunduğu tespit edilmiştir. Ne-moCeph NX 2005 (Nemotec, Madrid, Spain) programı kullanılarak yapılan sefalometrik analizde ise düşük açılı dik yön büyüme mode-li ve keser dişlerin norm değerlerde bulunduğu iskeletsel Sınıf I ilişki kayıt edilmiştir (Resim 3).

Tedavi başı toplanan ortodontik materyalin analizi sonucunda planlanan sabit ortodontik teda-vinin hedefleri: alt ve üst diş arkında tespit edilen çapraşıklığın elimine edilmesi, alt çenedeki rezorb-siyon alanına mandibular sol birinci premolar dişin ortodontik hareketle taşınıp kronunun yeniden şe-killendirilmesi, mandibular sol birinci premolar di-şin kendi anatomik pozisyonunda ise uygun dental implantın yerleştirilebileceği kemik dokusunun şe-killendirilmesi ve artmış olan overjet ile overbite’ın düzeltilerek Angle Sınıf I okluzyonla birlikte ideal gülme estetiği ve fonksiyonun sağlanmasıdır.

Günümüzdeki tek diş eksikliklerinde sıklıkla tercih edilen tedavi seçeneği dental implant uygu-lamalarıdır. Ancak uzun süreli dişsiz bölgelerde meydana gelen alveol kemik kayıpları nedeniyle bu uygulamaların bazı vakalarda sınırlı kalabildiği gö-rülmüştür. Bu vakalarda uygun boyuttaki dental implantın yerleştirilmesi için gerekli olan kemik dokusunun oluşturulmasında iki farklı tedavi seçe-neği bulunmaktadır. Bu seçenekler cerrahi prosedür gerektiren kemik grefti uygulamaları ve ortodontik diş hareketleri ile alveol kemik dokusunun yeniden şekillendirilmesidir.

Hastanın cerrahi prosedür gerektiren kemik grefti uygulaması hakkındaki kaygılarından dolayı ortodontik diş hareketiyle rezorbsiyon alanındaki alveol kemik dokusunun yeniden şekillendirilmesi seçeneği tercih edilmiştir.

Page 61: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

DİŞ HAREKETİYLE KEMİK DOKUSUNUN ŞEKİLLENDİRİLMESİ

55

Resim 1: Tedavi başı ağıziçi ve ağızdışı fotoğrafları.

Resim 2: Tedavi başı dental model fotoğrafları.

Resim 3: Tedavi başı panoramik ve sefalometrik radyografi.

Page 62: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZER ALKAN-YEŞİM KAYA-BETÜL YÜZBAŞIOĞLU 56

Angle Sınıf I molar ilişki elde edilinceye kadar servikal headgear kullanılarak üst molar dişlerin distalizasyonu yapılmıştır. Seviyeleme, tam yuvarlak nikel-titanium ark telleri ile ger-çekleştirilmiştir. Seviyeleme ve sıralama iş-lemlerini takiben mandibular sol birinci pre-molar diş .016x .022 çelik ark teli üzerinde açık coil spring kullanılarak rezorbsiyon böl-gesine doğru meziyal yönde hareket ettirilmiş-tir (Resim 4). Mandibular sol birinci premolar dişteki boyut uyumsuzluğu meziyal ve dista-linden toplamda 1 mm stripping yapılarak gi-derilmiştir. Dişin şekil uyumsuzluğunu dü-zeltmek için ise su soğutmalı elmas frezlerle lingual tüberkül 3-4 seans aşındırılmıştır (18). Hasta 1 yıl 6 ay süren aktif tedavi süresince 3-4 haftalık aralıklarla kontrole çağrılmıştır. Pe-

kiştirme tedavisinde ise alt ve üst diş arkında essix plaklar kullanılmaktadır.

Tedavi sonu toplanan ortodontik materyal incelendiğinde alt ve üst diş arkında tespit edi-len çapraşıklığın elimine edildiği, alt çene diş arkında orta hat sapmasının düzeltildiği, alt çe-nedeki rezorbsiyon alanına mandibular sol bi-rinci premolar dişin ortodontik hareketle ta-şınması sonrasında mandibular sol birinci pre-molar dişin kendi anatomik pozisyonunda uy-gun dental implantın yerleştirilebileceği kemik dokusunun şekillendirildiği ve artmış overjet ile overbite’ın düzeltilerek Angle Sınıf I ok-luzyonla gülme estetiğinin ve fonksiyonunun artırıldığı tespit edilmiştir. Bu durum sabit or-todontik tedavinin saptanan hedeflerine ulaşıl-dığını göstermektedir (Resim 5,6).

Resim 4: Ara aşama ağıziçi fotoğrafları.

Resim 5: Tedavi sonu ağıziçi ve ağızdışı fotoğrafları.

Page 63: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

DİŞ HAREKETİYLE KEMİK DOKUSUNUN ŞEKİLLENDİRİLMESİ

57

Resim 6: Tedavi sonu dental model fotoğrafları.

Tedavi sonu alınan panoramik radyografi-

de; diş köklerinin birbirine paralel ve perio-donsiyumun ile çevre dokuların sağlıklı olduğu tespit edilmiştir. Sabit ortodontik tedavi sonra-sında ise mandibular sol birinci premolar dişin kökünde rezorpsiyon benzeri herhangi bir pa-tolojik durumun meydana gelmediği görülmüş-tür (Resim 7).

Tedavi başı ve tedavi sonu sefalometrik analizlere ait veriler tabloda gösterilmiştir (Re-sim 3,7,8, Tablo 1).

Dental implant planlamasında konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleme tekniği (KaVo 3D eXam, Kavo, Germany) kullanıl-mıştır. Üç boyutlu görüntülerde mandibular sol birinci premolar ile ikinci premolar dişler ara-sındaki boşluğa ait kemik seviyesi vertikal yönde 17,40 mm, horizontal yönde 8,70 mm olarak ölçülmüştür (Resim 9). İmplant uygu-laması için ağız içinde yeterli mesafe ile birlik-te uygun alveoler kemik boyutunun sağlandığı hastaya açıklanmıştır.

Resim 7: Tedavi sonu panoramik ve sefalometrik radyografi

Page 64: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZER ALKAN-YEŞİM KAYA-BETÜL YÜZBAŞIOĞLU 58

Resim 8: Tedavi başı ve sonu lateral sefalometrik radyografilerin çakıştırması.

Resim 9: Dental implant uygulaması yapılacak bölgeden alınan üç boyutlu bilgisayarlı tomografi görüntüsü

Page 65: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

DİŞ HAREKETİYLE KEMİK DOKUSUNUN ŞEKİLLENDİRİLMESİ

59

Tablo 1. Tedavi başı ve tedavi sonu sefalometrik değerler

Değerler Tedavi Başı (T0) Tedavi Sonu (T1) SNA () 81,1 81,2 SNB () 77,2 77,1

ANB () 4 4,1 SN-MP () 25,7 25,9

FMA () 25,8 26 1/SN () 94 97,7

1 / NA () 12,8 16,5 1 – NA (mm) 0,7 1,7 1 / NB () 23,8 26 1 – NB (mm) 2,2 3,2 1/MP () 96,6 98,6 Üst Dudak-E Doğrusu (mm) -2,9 -2,9 Alt Dudak-E Doğrusu (mm) -3,2 -3,2

Tartışma Erken dönem daimi diş kayıplarında uzun

süreli fonksiyon eksikliğine bağlı gelişen alve-oler kemik rezorpsiyonları diş eksiklerinin gi-derilmesinde rutin bir tedavi yaklaşımı haline gelen dental implantların başarısını doğrudan etkileyen bir faktör olarak kabul edilmektedir (1,7,12,19-21). Uygun boyuttaki dental imp-lantın yerleştirilmesi için yetersiz kemik doku-suna sahip vakalarda ise iki farklı tedavi seçe-neği bulunmaktadır. Bu vakalarda kemik grefti (2,11,22) veya ortodontik diş hareketiyle kemik dokusunun şekillendirilmesi (12,13,15,20,21)

sonucu yetersiz olan alveol kemik miktarının artırılabileceği gösterilmiştir.

Alveol kemik miktarının üç boyutta da ar-tırılabildiği kemik grefti uygulamalarının; çoğu zaman birden fazla cerahi işlem gerektirmesi, iyileşme periyodunun uzun olması, fonksiyon kaybı, his kaybı, ağrı, enfeksiyon, hemoraji ve yerleştirilen greft materyalinin rezorbe olabil-mesi gibi dezavantajlarının olduğu bildirilmiş-tir (2,11,22,23). Herhangi bir cerrahi işleme ge-rek kalmaksızın sabit ortodontik tedavi meka-nikleri ile elde edilen diş hareketleri sonucunda da alveol kemik miktarının dental implant uy-gulamalarına uygun hale getirilebileceği göste-rilmiştir (4,12,13,15,19-21). Ancak bu tedavi

seçeneğinde uzun süreli sabit ortodontik tedavi uygulamalarına bağlı olarak periodontal prob-lemler, kök rezorpsiyonları ve diş çürükleri gi-bi bazı komplikasyonlarla da karşılaşılabilece-ği bildirilmiştir (15,24).

Tedavi başı toplanan teşhis materyalinin analizi sonucunda sabit ortodontik tedavi ile Angle Sınıf I ideal okluzyonun sağlanması he-deflenmiştir. Bu noktada ideal okluzyonun sağ-lanmasında kilit rol oynayacak olan eksik mandibular sol kanin dişin restorasyonu için alternatifler değerlendirilmiştir.

Alternatif yaklaşımlardan biri komşu diş-lerde preparasyon gerektiren sabit protetik res-torasyon uygulamalarıdır. Ancak alveol kemik rezorpsiyonunu engelleyemeyecek olan bu yaklaşımın 17 yaşındaki kadın hasta için ol-dukça invaziv olduğu düşünülmüştür. Bir baş-ka yaklaşım eksik mandibular sol kanin dişin arkasındaki tüm daimi dişlerin sabit ortodontik mekaniklerle mezyalizasyonu ile mevcut boş-luğun kapatılmasıdır. Bu durumun en önemli dezavantajı ise üst çene en arka diş olan ikinci moların oklüzyondaki antagonistini kaybetme-si nedeniyle çiğneme fonksiyonun dışında ka-labilmesidir.

Günümüzdeki tek diş eksikliklerinin res-torasyonlarında dental implant uygulamaları-

Page 66: ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DERGİSİdergi.dentistry.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/... · 2018-03-20 · Prof. Dr. Banu ÖNAL Ege Üniversitesi

ÖZER ALKAN-YEŞİM KAYA-BETÜL YÜZBAŞIOĞLU 60

nın daha konservatif olduğu düşünülmektedir. Bu yaklaşımın en önemli avantajı alveol kemi-ğe iletilen stimuluslarla kemik rezorpsiyonu-nun önlenebilmesidir. Vakanın tedavi başı or-todontik materyali incelendiğinde mandibular sol kanin diş bölgesindeki alveol kemik mikta-rının dental implant uygulaması için yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Bu noktada cerrahi işlemler gerektiren kemik grefti uygulaması yerine mandibular sol birinci premolar dişin çekim boşluğuna doğru meziyal yönde hareket ettirilmesine, kronunun yeniden şekillendiril-mesine ve mandibular sol birinci premolar di-şin kendi anatomik pozisyonunda da dental implantın yerleştirilmesine karar verilmiştir.

Tedavi sonu kayıtları değerlendirildiğinde tedavi amaçlarına ulaşıldığı, iyi bir oklüzal ilişki ile beraber mandibular sol birinci premo-lar ve ikinci premolar dişler arasında vertikal yönde 17,40 mm, horizontal yönde ise 8,70 mm’lik bir boşluk elde edildiği saptanmıştır. Panoramik radyografide, bu vakalarda sabit or-todontik tedavinin önemli bir komplikasyonu olan kök rezorpsiyonun meydana gelmediği görülmüştür.

Sonuç olarak implant uygulamasının plan-landığı ancak alveol kemiğin yetersiz olduğu bölgelerde, yeterli ve sağlıklı kemik oluşumu kemik grefti uygulamalarına gerek kalmadan ortodontik diş hareketiyle alveol kemik doku-sunun yeniden şekillendirilme mekanizması sonucunda da elde edilmektedir. Yazışma Adresi Özer ALKAN Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, Van, TÜRKİYE, [email protected]