A H M E D Y E S E V Î 1

176

Transcript of A H M E D Y E S E V Î 1

A H M E D Y E S E V Î 1
nceleme Aratrma Dizisi Yayn No: 23
Bask Tarihi: Nisan 2015
©Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Bakanl
Takent Cad. ehit H. Temel Kuuolu Sokak No: 30 06490 Bahçelievler/ANKARA Tel: 0312 216 06 00 • Faks: 0312 216 06 09 www.ayu.edu.tr • [email protected]
Editör Prof. Dr. Necdet Tosun
Yayn Yönetmeni Alim Korkmaz
Yayn Koordinatörü Halil Ulusoy
Çevirmen Kazakça - Rada Nabiyeva Rusça - Sofya Sorokina ngilizce - smail Eri
Redaksiyon Türkçe - Yrd. Doç Dr. Mustafa Karata Kazakça - Didar Shauyenov Rusça - Yrd. Doç Dr. Telli Korkmaz ngilizce - Vanessa de Obaldia
Hat Avni Nakkaolu • Adem Sakal • Sava Çevik
Minyatür Jahongir Ashurov • Özcan Özcan
Tezhip Semra Ata • Laleh Garehhasanlo • Zeynep Akbaba
Teknik Abdulkadir Canl • Ali Rza Mukaddem
Tasarm & Bask
SFN Televizyon Tantm Tasarm Yaynclk Ltd. ti. Tel: 0312 472 37 73-74 www.sfn.com.tr
ahmed yesevî
Tosun, Necdet
Ahmet Yesevi / Editör: Necdet Tosun . – Ankara : Hoca Ahmet Yesevi Uluslararas Türk - Kazak Üniversitesi, 2015
240 S: 24x31 Cm. – (Hoca Ahmet Yesevi Uluslararas Türk-Kazak Üniversitesi nceleme Aratrma Dizisi ; Yayn No: 23)
ISBN: 978-9944-237-29-1
297.759092
EDTÖR PROF. DR. NECDET TOSUN
A H M E D Y E S E V Î4
HOCA AHMED YESEVÎ

........................................................................................................................................................................................................................ 52 ....................................................................................................................................................................... 55 .................................................................................................................................... 57 ................................................................................................................................................................................................ 59 ...................................................................................................................................................................................................................... 60 ........................................................................................................................................................................................................................ 63 ................................................................................................................................................................................................................ 64 ......................................................................................................................... 68 ............................................................................................................................................. 71
içindekiler contents
A H M E D Y E S E V Î 5

....................................................................................................................................................................................................... 72 ...................................................................................................................................................................... 75 .................................................................................................................................... 77 .................................................................................................................................................................................................. 79 .................................................................................................................................................................................................................. 80 ................................................................................................................................................................................................................... 83 ............................................................................................................................................................................................................................ 84 ...................................................................................................................... 87 ................................................................................................................................................................................................ 91
KHOJA AHMED YASAWI
HKMETLER, , , HIKMETS.................................111
, Bibliography ............................................................................................................................................236
A H M E D Y E S E V Î8
XII. yüzylda Orta Asya’da yaam olan Hoca Ahmed Yesevî, hem slâmiyet’in ya- ylmasnda hem de ahlâk ve maneviyatn köklemesinde önemli katklar ol-
mu, ayrca söyledii hikmet tarz iirlerle Türk dili ve edebiyatna önemli hizmetleri geç- mi bir âlim, mutasavvf ve airdir. Hakknda dilden dile aktarlan menkbeler ve kendi- sine nispet edilen birkaç risâle hâricinde onun görülerini ve duygu dünyasn günümüze aktaran en önemli eserler, iirlerinin topland Dîvân- Hikmet ile talebesi ve müridi Sûfî Muhammed Dânimend’in kaleme ald Mir’âtü’l-kulûb isimli eserdir.
Dîvân- Hikmet’in yazma nüshalarndaki iir saylarnn birbirinden farkl olmas ve eski tarihli yazmalarnn pek bulunmamas sebebiyle bu eserin önce dilden dile aktarld, sonralar kaleme alnrken farkl ekillerde derlendii ve hatta baka âirlere ait iirle- rin de bu mecmualara karm olabilecei tahmin edilmektedir. Bununla birlikte Dîvân- Hikmet’teki tüm iirler, Hoca Ahmed Yesevî’nin dinî, ahlâkî ve tasavvufî görülerini yan- stacak niteliktedir.
Yesevî’nin gönül dünyasn günümüze tayan bu iirler, Dou Türkçesi yaz dili gelene- i içerisinde, Çaatay Türkçesiyle kaleme alnd için günümüzde rahatça anlalama- maktadr. Bu iirlerin hem çada Türk lehçelerine hem de ngilizce ve Rusça gibi dünya- da yaygn konuulan dillere çevrilerek insanln istifadesine sunulmas önemli bir ihti- yaçt. Bu ihtiyac ksmen de olsa karlamak için Dîvân- Hikmet’ten önemli gördüümüz Hikmetler seçilmi ve Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi, Rusça ve ngilizceye çevrilerek birçok kiinin okuyup anlayarak istifade edebilecei bir seçmeler mecmuas meydana getirilmitir. Bununla birlikte, Dîvân- Hikmet yüzlerce yl Arap harfleriyle yazlp basl- d için özgün yazmlarn göstermek, bu hâtray yâd etmek ve bir nostaljiyi günümüze sanatl bir ekilde tamak gayesiyle seçilen Hikmetlerin Arap harfli yazm, Latin harfli okunuu, sadeletirme ve tercümeleri birlikte verilmitir. Hoca Ahmed Yesevî’nin hayat
ön söz
A H M E D Y E S E V Î 9
ve menkbeleri ile ilgili yeni çizilmi minyatürler ile baz iirlerin hat sanatyla yazlm levhalar da esere sanat açsndan ayr bir deer katmtr. Sonuçta meydana gelen bu güzel sanat eseri, Hoca Ahmed Yesevî’nin hayat, menkbeleri ve Yeseviyye tarikatnn âdâb hakknda bir giri ile birlikte okuyucularmza takdim edilmitir.
Dîvân- Hikmet’ten seçmeler yaplrken eserin Arap harfleriyle yaplan iki basksndan yararlanlmtr. Bunlardan birincisi, eserin Kazan 1904 basksnn Dayrabay Serkbayu- l ve S. Rafiddinov tarafndan yine Arap harfleriyle ve bilgisayarda dizilerek 2001 ylnda Almat’da yaplan neridir. kincisi ise Kuanbek Kârî, Galiya Kambarbekova ve Rasul smailzâde tarafndan hem Arap harfleri hem de Kazakça uyarlamas (tercümesi) ile bir- likte hazrlanan ve 2000 ylnda Tahran’da yaplan basksdr. Bu ikinci neri hazrlayan- lar Dîvân- Hikmet’in Kazan 1893 ve stanbul 1897 basklarn mukayese ederek daha salam bir metin oluturduklar için, yaptmz seçmelerde daha çok bu ikinci nüshay esas aldk.
Seçilen hikmetlerin Türkiye Türkçesine çevirisi/uyarlamas tarafmzdan yaplm olup gerektiinde Abuka Lügat ve eyh Süleyman Buhârî’nin Lügat- Çaatay ve Türkî-i Osmânî gibi sözlükleri ile daha önce Kemal Eraslan ve Hayati Bice tarafndan yaplan neirlerin sonundaki lügatçelerden de istifade edilmitir. Dîvân- Hikmet daha önce Rusça ve ngilizce gibi dillere bu miktarda tercüme edilmemi olduundan, hazrlanan bu eser, bu iki dili bilenler için de önemli bir kaynak olacaktr. Esasen Ahmed Yesevî gibi bir deerimizin imdiye kadar farkl dillere çevrilip dünyaya yeterince tantlamam olmas bir kayp idi. Farkl dillere tercümeleri, hat ve minyatürleriyle hem ilim hem de sanat eseri olan bu çalma, Ahmed Yesevî’nin dünyaya tantlmas konusunda da önemli bir katk olacaktr. Bu çalmay hazrlayan ekip olarak, eserin baslmasn üstlenen Ahmet Yesevî Üniversitesine müteekkir olduumuzu bildirmek isteriz.
PROF. DR. NECDET TOSUN
Minyatür: Özcan Özcan “Yesevî Atamzdan Anadolu’ya” : , : , Miniature: Ozcan Ozcan, From our ancestor Yasawi to Anatolia
A H M E D Y E S E V Î 15
rta Asya’da slamiyet’in yaylmaya bala- masyla birlikte, Hicrî II. (M.VIII.) asr-
dan itibaren bölgede zahid ve sûfîler de görülmeye balamtr. Bugünkü Türkmenistan snrlar içinde bulunan Merv ehrinde dünyaya gelen Abdullah b. Mübârek (M. 181/797) hem hadis âlimi hem de zahid ve sûfî idi. Merv ehrinde iki tekke (ribât) kurduu ve buralarda halk irad ettii nakledilir. Özbekistan snrlar içinde bulunan Naheb (bu- günkü ad Kar) ve Tirmiz ehirleri de birçok âlim ve sûfînin yetitii bölgelerdi. “Sûfîyi hiçbir ey bu- landramaz, aksine her ey onunla saf ve duru hâle gelir.” diyen Ebû Türâb Nahebî (ö. 245/859-860) ile velîlik konusundaki fikirleriyle tannan ve çok sayda Arapça tasavvufî eser kaleme alan Hakîm Tirmizî (m. 320/932-933) bu sûfîlerin en mehur- larndandr. Hakîm Tirmizî’nin kabri Tirmiz eh- rinde hâlâ önemli bir ziyâretgâhtr.
Buhara ve Semerkand ise hem alimleri hem de sûfîleriyle Orta Asya’nn en önemli kültür mer- kezleriydi. Buhara’nn Kelâbâz (Kelâbâd) Ma-
hallesi’nde yaayan Ebû Bekir Muhammed b. s- hâk Kelâbâzî (ö. 380/990) tasavvufun öretilerini et-Ta‘arruf li mezhebi ehli’t-tasavvuf isimli Arapça eserinde toplam, ayrca Bahru’l-fevâid isimli ese- rinde baz hadislere tasavvufî yorumlar yapmtr.
Tekke âdâbn tespit eden ve düzenledii semâ meclislerinde okuduu âkâne iirlerle tannan Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr (ö. 440/1049) bugün Türk- menistan’da bulunan Meyhene’de yaam ve orada vefat etmitir. Türkmen halk arasnda “Mene Baba” lakabyla anlr. Hayat, menkbeleri ve sözleri Mu- hammed b. Ebû Ravh Lütfullah’n (ö. 541/1147) Hâlât u Sühanân- eyh Ebû Sa‘îd ve Muhammed b. Münevver’in Esrârü’t-tevhîd fî makâmâti’-eyh Ebî Sa’îd isimli Farsça eserleriyle günümüze ula- mtr. Mevlânâ Celâleddin Rûmî’ye nispet edilen ve: “Yine gel, yine gel, ne olursan ol, yine gel” diye balayan mehur rubâî de aslnda Mevlânâ’dan iki asr önce yaayan Ebû Sa‘îd-i Ebü’l-Hayr’n iirleri arasnda yer almaktadr.
Hoca Ahmed Yesevî
Tunçtan yaplm kap tokma
A H M E D Y E S E V Î16
Arslan Bab Türbesi - Otrar / Kazakistan /
, / Mausoleum of Arslan Bab, Otrar/ Kazakhstan
A H M E D Y E S E V Î 17
Yusuf Hemedani Türbesi - Türkmenistan
/ Mausoleum of Yusuf Hamadani /Turkmenistan
A H M E D Y E S E V Î18
Kefu’l-mahcûb isimli eserin müellifi Hücvîrî (ö. 465/1072) Fergana bölgesinde baz mutasav- vflarla karlatn, buradaki halkn eyhlere “Bâb” dediini nakleder. Aslnda bu durum Orta Asya’daki dier bölgeler için de geçerlidir. Ahmed Yesevî’nin bir süre yannda eitim ald Otrarl Arslan Bâb ile Arslan Bâb türbesi içinde kabirleri olan Karga Bâb ve Laçin Bâb da bu unvan ta- maktaydlar. Nesebnâme’lerde Ahmed Yesevî’nin babas, dedesi ve dier baz akrabalarnn “eyh” olarak zikredilmesi, bu bölgede Yesevî’den önce de tasavvufî hareketlerin önemli derecede etkili oldu- unu göstermektedir. Bu eyh ve dervilerin göçe- be ve yerleik Türkler arasnda, özellikle Sirderya kenarlarnda ve bozkrlarda basit Türkçe ile halka hitap ederek slâm’ ve tasavvuf ahlâkn yaydklar anlalmaktadr.
Orta Asya genelde fütüvvet ve melâmet vasfyla öne çkan Horasan tasavvuf kültürünün etkisi al- tndayd. Bununla birlikte Semerkand ve Buhara gibi ehirlerde güçlü medreseleri ve alimleri olan bu muhit, Horasan’n kalenderî merep sûfîlerinin
yaylmas için pek müsait bir zemin deildi. Orada ancak dinî kurallara skca bal bir tasavvuf anla- y geliip yaylabilirdi ve neticede öyle oldu. Ba- dat Nizâmiye Medresesi’nde eitim görüp hoca olmu, sonra Horasan tasavvuf kültüründe yetimi bir sûfî olan Yûsuf Hemedânî, Mâverâünnehr’deki birkaç müridine irad izni verip halife olarak tâyin ettii zaman Orta Asya’nn en önemli iki tasavvuf ekolünün tohumlarn da atm oluyordu.
Yûsuf Hemedanî’nin (ö. 535/1140) iki önemli müridi Hoca Ahmed Yesevî ve Abdülhâlik Guc- düvânî sonralar Orta Asya’nn en yaygn tarikat- lar olan Yeseviyye ve Hâcegân (sonraki adyla Nakbendiyye) isimli tasavvuf ekollerinin kurucu- su olmulardr. Yûsuf Hemedânî’nin kaleme ald baz tasavvufî eserler günümüze ulamtr. Bun- lardan en mehuru Rutbetü’l-hayat isimli Farsça eserdir. Yûsuf Hemedânî’den dinî ve tasavvufî ei- tim aldktan sonra kendi memleketi olan Yesi’ye dönüp orada halk irâd eden Hoca Ahmed Ye- sevî, Orta Asya’nn manevî hayatnda derin izler brakm önemli bir mutasavvftr.
A H M E D Y E S E V Î 19
hmed Yesevî bugün Kazakistan’n Çim- kent ehri yaknlarnda yer alan Sayram
kasabasnda dünyaya gelmi, dinî tasavvufî eiti- mini tamamladktan sonra yine o bölgedeki Yesi (bugünkü adyla Türkistan) ehrine yerlemi, uzun yllar halk maneviyat yolunda irad ettikten sonra burada vefat etmi bir mutasavvftr. Babas brahim eyh, Sayram ve civarnda müridleri olan tannm bir sûfî idi. Anne ve babasn küçük yata kaybeden Ahmed Yesevî, bir süre Otrar’daki Ars- lan Bab isimli eyhin yannda dinî-tasavvufî eitim gördü. Onun da vefat etmesi üzerine baka ehir- lerde eitimine devam etti.
Zamann önemli ilim merkezlerinden Buha- ra’ya giden Ahmed Yesevî burada Yûsuf Heme- dânî’ye intisap edip müridi oldu. Baz kaynaklarda Yesevî’nin ihâbeddin Sühreverdî’ye (ö. 632/1234) veya Ebu’n-Necîb Sühreverdî’ye (ö. 563/1168-69) de mürid olup icâzet ald söylenir. Akrabalar arasnda baka eyhler de olan ve babasnn Ye- si’deki halifesi Mûsâ Hoca ile yaknl bulunan Ahmed Yesevî’nin bu akraba çevresinden de önemli derece- de tasavvufî eitim alm olma- s muhtemeldir.
Eitimini bitirdikten sonra Yesi’de dergâh ku- rup insanlar dinî ve ahlâkî yönden yetitiren Hoca Ahmed Yesevî, tasavvufî düüncelerini Türkçe ve sade iirler ile anlatm, hikmet ad verilen bu iir- ler zamanla toplanarak Dîvân- Hikmet mecmua- lar meydana gelmitir. Baz menkbelerde aaçtan tahta kak yontup satarak geçimini temin ettii ifade edilmekteyse de, aslnda varlkl bir aileye mensup olduu anlalmaktadr. Hakknda nakle- dilen menkbelerden anlald kadaryla Yesevî, dergâhtaki zikir usulü sebebiyle dönemindeki baz âlimler tarafndan eletirilmitir. O da baz iirle- rinde samimiyetten uzak alimler ile sahte sûfîleri tenkit etmitir. Sohbetlerinde ve iirlerinde en çok iledii konular Allah ve peygamber sevgisi, fakir ve yetimleri korumak, dinî kurallara riayet, güzel ahlâk, zikir, nefs ile mücadele, kendini eletirmek (melâmet), ölümü düünmek, manevî mertebeler ve bu mertebeleri amadan eyhlik iddiasnda bu- lunmann kötülüü gibi mevzulard.
Rivayete göre Ahmed Yesevî altm üç yana geldiinde dergâhnda yerin al-
tna küçük bir oda eklinde çilehane yaptrd. Ömrünün kalan ksmn çounlukla ora-
Hayat
A
da ibadet ve tefekkürle geçirdi. Geç dönemlere ait baz kaynaklarda Ahmed Yesevî’nin Hicrî 562 (M. 1166-67) senesinde vefat ettii belirtilmi ise de, baz aratrmaclar bu tarihin biraz daha ileriye alnmas gerektiini düünmektedirler.
Ahmed Yesevî’nin brahim adnda bir olu ol- musa da kendisi hayattayken vefat etmitir. Ye- sevî’nin nesli Gevher isimli kz sayesinde devam etmitir. Türkistan, Mâverâünnehir ve Orta Asya’da olduu gibi Anadolu’da da kendilerini Ahmed Ye- sevî’nin neslinden sayan pek çok ünlü ahsiyet çk- mtr. Semerkantl eyh Zekeriyyâ, Üsküplü âir Atâ ve Evliya Çelebi bu isimlerden birkaçdr.
XIV. yüzyln sonunda Emîr Timur, Türkis- tan bozkrlarnda öhreti ve nüfuzu iyice yaylm olan Ahmed Yesevî’nin kabrini ziyaret edip kabrin üstüne bir türbe yaplmasn emretmi, birkaç yl içinde türbe, cami ve dergâhyla birlikte bir külli- ye oluturmutur. Bugün bu türbe Orta Asya’nn en önemli ziyaret yerlerinden biridir. Ahmed Ye- sevî’nin çilehânesi ile türbesi arasnda yüz metre kadar mesafenin olmas, onun ilk ve asl dergâhnn çilehane bölgesinde olduunu akla getirmektedir. Vefatndan sonra defnedildii yere zamanla büyük bir külliye yaplnca kütüphane, aevi, mescid ve dervi hücrelerinden oluan yeni ve daha büyük bir dergâh meydana gelmi olmaldr.
Ahmed Yesevî’nin Yesi’de irada balad sra- larda Orta Asya’da slâmlamann yan sra yaygn tasavvuf hareketleri de vard. Bu dönemde Yesevî, Takent ve Sirderya ötesindeki bozkrlarda yaayan göçebe Türkler arasnda büyük bir etkiye sahip ol- mutu. slâm’n esaslarn, güzel ahlâk, tasavvufun âdâb ve erkânn basit ve yaln bir dille öretiyor- du. Bunun için, halk edebiyatndan alnan anlatm teknikleriyle örülmü hece vezninde manzumeler söylüyordu. Hikmet ad verilen bu manzumeler, dervileri vastasyla en uzak Türk topluluklarna kadar ulatrlyordu. Bu sayede Yesevîlik, ksa süre içinde Orta Asya Türkleri arasnda yayld.
Müridlerinden Sûfî Muhammed Dânimend’in kaleme ald Mir’âtü’l-kulûb isimli eserde Ahmed Yesevî’den nakledilen: “Âhir zamanda bizden son- ra öyle eyhler zuhûr edecek ki, eytan onlardan ders alacak ve onlar eytan’n iini yapacaklar… Ehl-i Sünnet ve Cemâati düman görüp ehl-i bi- dat ve dalâleti sevecekler” eklindeki sözleri ile baz Dîvân- Hikmet nüshalarnda yer alan:
“Müridlikni da‘vâ klur artn bilmes Helâl haram, sünnet, bid’at farkn bilmes Bû-Hanîfe mezhebinde hergiz yürmes Diger bid‘at mezheplerdin yürürler-e”
eklindeki ifadeleri, dier Orta Asya Türkleri gibi Ahmed Yesevî’nin de Sünnî ve Hanefî olduunu göstermektedir.
Ahmed Yesevî’nin sözlerini ihtivâ eden en eski eserlerden biri Sûfî Muhammed Dânimend’in Mir’âtü’l-kulûb isimli Çaatay Türkçesi ile yazl- m olan eseridir. Yesevî’nin menkbelerini ihtivâ eden en eski eser de Hüsâmeddin Snâkî’ye (ö. 711/1311-1312) nisbet edilen Farsça menâkb risâlesidir. Bu eserlerin her ikisi de yaynlanmtr. Ahmed Yesevî, hikmetlerdeki düünceleri ve bil- hassa menkbevî hayatyla Orta Asya tasavvufunun en büyük isimlerinden biri olmutur.
Minyatür: Cihangir Aurov, Arslan Bab ve Genç Hoca Ahmed : ,
: , Miniature: Jikhangir Ashurov, Arslan Bab and young Khoja Ahmed
A H M E D Y E S E V Î22
1. Dîvân- Hikmet Yesevî’nin Türkçe iirlerini içine alan derleme-
nin addr. Dîvân- Hikmet nüshalar, muhteva ba- kmndan olduu kadar dil bakmndan da önemli farkllklar arzeder. Bu durum, hikmetlerin farkl ahslar tarafndan yazldn veya derlendiini gösterir. Bir ksm kaybolan veya zamanla deiik- lie urayan hikmetler derlenirken yeni hikmetler eklenmi, böylece ana metin ksmen aslndan uzak- lamtr. Bununla birlikte, bütün hikmetlerin te- melinde Yesevî’nin inanç ve düünceleri ile tarîka- tnn esaslar bulunur. Hikmetler, Türkler arasnda bir düünce birliinin teekkül etmesi bakmndan çok önemlidir. Dîvân- Hikmet eski ve yeni harf- lerle birçok kez yaymlanmtr.
2. Fakrnâme Yesevî’ye izafe edilen ve Çaatay Türkçesi ile
yazlm olan Fakrnâme, Dîvân- Hikmet’in Ta- kent ve baz Kazan basklarnda yer alr. Müstakil bir risâleden çok Dîvân- Hikmet’in mensur bir mukaddimesi olan Fakrnâme, Kemal Eraslan tara- fndan yaynlanmtr.
3. Risâle der Âdâb- Tarîkat Takent’te yazma nüshalar bulunan bu küçük
Farsça eser, tarikat âdâb ve makamlar, mürid mürid ilikileri, dervilik, Allah’ tanmak ve ilâhî ak gibi konular hakkndadr. S. Mollakanagatul tarafndan Kazak Türkçesi’ne tercüme edilerek ya- ynlanmtr (Almat 2012).
4. Risâle der Makâmât- Erba‘în Yesevî’ye nisbet edilen Farsça, yazma ve küçük
bir eser olup eriat, tarikat, marifet ve hakikattan her biri hakknda onar makam olmak üzere toplam krk makam ve kaideyi ihtiva etmektedir. imdi- lik bilinen tek nüshas Kütahya Tavanl Zeyti- nolu lçe Halk Kütüphanesi’ndedir (nr. 1056, vr. 112a-113a).
Divan- Hikmet, Fransa Milli Kütüphanesi
,
- , Divan-i Hikmet, National library of France
Dîvân- Hikmet, Ta Basklar ,
- , Divan-i Hikmet, Lithography
Eserleri
A H M E D Y E S E V Î 23
Dîvân- Hikmet, Cihangir Aurov Kolleksiyonu ,
- , Divan-i Hikmet, The Jikhangir Ashurov collection
A H M E D Y E S E V Î24
Dîvân- Hikmet, Cihangir Aurov Kolleksiyonu ,
- , Divan-i Hikmet, The Jikhangir Ashurov collection
A H M E D Y E S E V Î 25
hmed Yesevî’nin hayat hakknda eski kaynaklardaki bil- giler oldukça snrldr. O, Türk Dünyas’nda gerçek ha-
yatndan ziyade menkbeleri ile tannmtr. Bu menkbelerden bir ksm onun hayat ve düünceleri hakknda fikir verecek nitelik- teyken, dier bazlar halk muhayyilesinin ürünüdür. Kendisine ait birçok menkbeden bazlar unlardr:
Arslan Bâb, menkbeye göre, ashâbn önde gelenlerinden idi. (Bâb, eyh demektir. Bu kelime sonralar baz eserlere Baba diye geçmitir). Hz. Peygamber’in gazâlarndan birinde ashâb- kirâm aç kalarak peygamberin huzuruna geldiler ve biraz yiyecek istir- ham ettiler. Hz. Peygamber’in duâs üzerine Cebrâil Cennetten bir tabak hurma getirdi. Fakat o hurmalardan bir tanesi yere dü- tü. Cebrâil dedi ki: “Bu hurma sizin ümmetinizden Ahmed Ye- sevî adl birinin ksmetidir.” Her emanetin sâhibine verilmesi tabiî olduu için Hz. Peygamber ashâbndan birini bu i ile vazifelen- dirmek istedi. Neticede hurmay Arslan Bâb’n azna att ve çok sonralar yaayacak olan Ahmed Yesevî’nin terbiyesi ile megul olmasn söyledi. Dört yüz küsür yl yaayan Arslan Bâb Sayram’a yahut Yesi’ye geldi ve vazifesini yerine getirdi.
Baz soy ecerelerinde Arslan Bâb, Ahmed Yesevî’nin baba- s brahim eyh’in akrabas olarak görülmektedir. Muhtemelen Arslan Bâb’n âlem-i mânâda (rüyada) gördüü bu hurma hâdise- si sözlü rivayetlerde deimi ve bu menkbe meydana gelmitir.
Menkbeleri
A
A H M E D Y E S E V Î26
***
Hârezm’in Urgenc ehrinde mâm Mervezî (baz kaynaklarda Mergazî veya Merâgî) nâmnda bir âlim vard. Ahmed Yesevî hakknda söylenen uygunsuz sözler ona kadar gitmiti. Bu sözlere ina-
np kendisini imtihan etmek ve üphesini gidermek gayesiyle yanna baz arkadalarn alarak yola çkt. Yesevî’nin her tarafta talebeleri olduunu, her za- man sohbetinde binlerce kiinin hazr bulunduunu örenmiti. “Ben üç bin mesele ezberledim, hepsini ayr ayr sorar onlar imtihan ederim.” diye düündü. Bu srada Ahmed Yesevî hazretleri tekkesinde bu- lunuyordu. Talebesi Sûfî Muhammed Dânimend’e: “Bakar msn, bize kimler geliyor?” buyurdu. Dâni- mend, Mervezî’nin yanndakilerle birlikte ve hâfza- snda üç bin mesele ile geldiini söyledi. Yesevî’nin emri ile Muhammed Dânimend, o üç bin mese- leden binini Mervezî’nin hâfzasndan sildi. Sonra Yesevî hazretleri talebelerinden Süleyman Hakîm Ata’ya ayn ekilde emretti. O da öyle yapt. Mer- vezî, hâfzasnda kalan bin mesele ile Yesi’ye geldi. Hoca Ahmed Yesevî’nin yanna gelip: “Allah’n kul- larn doru yoldan ayran sen misin?” dedi. Yesevî hiç kzmad. Karlk da vermedi. “imdilik üç gün misafirimiz olun, sonra görüürüz.” buyurdu. Üç gün sonra bir kürsü kuruldu. Mervezî konumak
***
Yine bir menkbeye göre, Yesi ehrine yakn bir yerde Savran diye bir kasaba vard. Bura halknn çou gayr-i müslim olup müslüman Yesi halkna ve özellikle Ahmed Yesevî hazretlerine çok düman- dlar. Ahmed Yesevî’nin büyüklüü, kerâmetleri etrafa yayldkça ve ona bal olanlarn says her geçen gün arttkça Savranllar ziyadesiyle rahatsz oluyorlar, Hoca hazretlerine olan dümanlklar da artyordu. Bir gün Ahmed Yesevî’ye iftira etmek is- tediler. Bir yere toplandlar. çlerinden birinin ökü- zünü getirip mezbahada kestiler. Sadece ayaklarn braktlar. Ertesi gün de kadya gidip ikâyet ettiler. Öküzlerinin çalnp mezbahada kesildiini, kanlar akarak aceleyle götürüldüünü, kan izlerini takip
***
Baka bir menkbeye göre, Hoca Ahmed Yesevî bir gün dergâhnn önünde oturuyordu. Yoldan geçmekte olan bir grup çocuk gördü. Câmiye veya medreseye Kur’ân örenmek için giden bu çocuk- lar mushaflarn bir torba (klf ) içine koymu ve boyunlarndan aa sarktmken, içlerinden bir tanesi Kur’ân’a olan saygsndan dolay mushaf-
A H M E D Y E S E V Î28
***
***
Bir gün Ahmed Yesevî’nin dergâhnda birçok mürid bir araya gelmiti. Ancak buras dar bir yer olduu için müridler çok terlemiler ve ter ortal- a saçlmt. Dergâhn alt ksmna bir küp koyup azn açtlar. Szan ter o küpe doluyor ve küpün içinde güzel bir erbete dönüüyordu. Sûfîler de bu erbetten içiyorlard. Sonradan bu küp, “Ak Küpü” (Hum-i Ak) diye mehur oldu.
A H M E D Y E S E V Î 29
Minyatür: Cihangir Aurov, “Dergaha odun tayan derviler” : ,
: , , Miniature: Jikhangir Ashurov, Dervishes who is carrying woods to dargah
A H M E D Y E S E V Î30
Hoca Ahmed Yesevi Türbesi Türkistan/Kazakistan /
/ Mausoleum of Khodja Ahmed Yasawi, Turkistan/ Kazakstan
A H M E D Y E S E V Î 31
A H M E D Y E S E V Î32
Tomb of Khodja Ahmed Yasawi
Hoca Ahmed Yesevi Mezar
Hoca Ahmed Yesevi Türbesi
Mausoleum of Khodja Ahmed Yasawi
A H M E D Y E S E V Î 33
oca Ahmed Yesevî miladî 1166 ylnda vefat ettiinde, içinde çilehanesinin de
bulunduu dergâhn 100 metre kadar uzana def- nedilmi ve basit bir kabir - türbe yaplmt. Bu ilk türbe o civarda yaayan Müslümanlar için ksa zamanda bir ziyaret mekân olmusa de, çok geçme- den (XIII. yüzyln balarnda) ortaya çkan Mool istilâs ve bu istilânn ykc etkileri bölgeyi olumsuz ekilde etkiledi. XIV. yüzyln sonlarnda Altnorda devletini ykp bu bölgeyi ele geçiren Emir Timur, Moolistan hannn kz Tükel Hanm’ e olarak seçip gelin alayn karlamak üzere yola çkm, yolda Yesi ehrine urayp Hoca Ahmed Yesevî’nin kabrini ziyaret etmiti. Bu Yesi ziyareti esnasnda Timur’un rüyasnda Ahmed Yesevî’yi gördüü, ken- disini zaferle müjdeleyen Yesevî’ye bir ükrâne ol- mak üzere, onun küçük türbesinin yerine büyük bir külliye ina edilmesini emrettii kaydedilir. Külliye- nin yapm için o dönemde Türkistan bölgesinin en mehur mimarlarndan olan Hoca Hüseyin îrâzî görevlendirilmiti.
ki kubbeli dikdörtgen bir yap olan külliyede merkezî bölümün ortasnda büyük bir kazan yer alr. Yedi metalin karmndan oluan bu kazann etrafn- da baz dualar ve kazan ustas hakknda bilgiler vardr. Önceleri bu kazana hafif tatlandrlm su koyularak
Cuma namazlarndan sonra ziyaretçilere ikram edil- dii ve ifal olduuna inanld ifade edilmekte- dir. Bu kazan 1934’te Stalin’in emriyle götürüldüü bir sergiden geri getirilmeyerek St. Petersburg’daki Leningrad Hermitage müzesine konmu, sonralar Kazakistan makamlarnn gayreti ile 1989 ylnda ye- niden türbedeki yerini almtr. Üzerinde büyük bir kubbe olan bu merkezî bölümün çevresinde mutfak (halmhâne), mescid, kütüphane, dervi odalar (hal- vethâne), su kuyusu odas (kudukhâne) gibi çeitli maksatlarla planlanm birçok bölüm vardr.
Merkezî bölümün bitiiinde Orta Asya kül- türünde evliya türbelerinin sembolü olan bir tu (ucunda at kuyruu kllar, sancak ve alem olan bir direk) ve bir kap yer alr. Bu kap Ahmed Yesevî’nin mezarnn bulunduu odaya (Gûrhâne) açlmakta- dr. Ahap oyma içilii ürünü olan kapnn iç ta- rafndaki döküm halkalardan birinde, yapl tarihi olan hicrî 797 (m. 1395) tarihi bulunmaktadr. Bu mezar odasnn üzerinde küçük kubbe vardr. Ye- sevî’nin mezar sandukas, açk yeil renkte bir tatan yaplmtr. Merkezî bölümün yanlarndaki odalar- dan bazlarnda baka mezarlar da bulunmaktadr. XVI. yüzyldan itibaren Kazak Türklerinden baz yüksek mevki sahibi kiiler ve yöneticiler buralara defnedilmitir.
Türbesi
H
Tay Kazan
Tay Kazan
A H M E D Y E S E V Î34
Külliyenin etraf ve üzeri çinilerle süslenmiken, giri kapsnn bulunduu cephesi çinisizdir. Bu durum, Timur’un vefat üzerine külliye inaatnn bitirilemedii ve çini süslemelerinin ksmen eksik kald eklinde açklanmaktadr. Hatta ana giriin üstündeki kemer ksmnn da Timur’un vefatyla eksik kald ve hicrî 1000 (1591-92) senesinde Bu- hara emîri Abdullah Han’n emri ve destei ile bu kemerin tamamland belirtilmektedir. Abdullah Han zamannda kurulan iskeleden kalan tahtalarn bir ksm günümüze kadar ulamtr.
Türbenin dn çevreleyen üç cephesinde üst ke- nar takip eden kuak eklinde çinilerle süslü Kur’ân âyetleri vardr. Bunlar En’âm sûresinin 59-63 âyetle- ri arasdr. Ayrca d cephede çinilerle ve Kûfî hatla Allah, Muhammed, el-Hamdü lillah, Allâhü Ekber, Lâ ilâhe illallah gibi yazlar ilenmitir. Türbenin dnda giri kapsna bakan bahçedeki küçük tür- be, Ulu Beg’in kz ve Ebu’l-Hayr Han’n ei olan Râbia Sultan’n türbesidir.
Hoca Ahmed Yesevi Türbesi Gravürü-1890 i – 1890
– 1890 Gravure of Khodja Ahmed Yasawi`s Mausoleum – 1890
A H M E D Y E S E V Î 35
Hoca Ahmed Yesevi Türbesi Hat Yazlar ve Çini Süslemeleri


Khat Writings and Tile Works of Khodja Ahmed Yasawi`s Mausoleum
A H M E D Y E S E V Î36
hmed Yesevî’nin ardndan müridleri vas- tasyla onun tasavvuf yolu ve düünceleri
zamanla Orta Asya’nn farkl bölgelerine yaylmtr. Bu yolun takipçilerinin mensup olduu tarîkata Ye- seviyye ad verildii gibi, cehrî zikir yapmalar sebe- biyle Cehriyye ve mensuplarndan çounun Türk ol- mas sebebiyle Silsile-i Meâyh- Türk de denilmi- tir. Ahmed Yesevî’nin en mehur halifeleri Mansûr Ata, Saîd Ata, Sûfî Muhammed Dânimend ve Hakîm Ata’dr. Yesevîlik daha ziyade Hakîm Ata ve talebeleri ile devam etmitir.
Asl ad Süleyman Bakrgânî olan Hakîm Ata (ö. 582/1186) tasavvufî eitimini tamamladktan son- ra Yesi’den ayrlp Harezm bölgesine gitmi ve ora- da halk irad ile megul olmutur. Hocas Ahmed Yesevî gibi hikmet tarznda Türkçe iirler söyleyen Hakîm Ata’nn baz iirleri Bakrgan Kitab isimli mecmua içinde günümüze ulamtr. Âhir Zaman Kitab, Hazret-i Meryem Kitab ve Mi‘râcnâme gibi baka manzum eserleri de olan Hakîm Ata’nn ha- yat ve menkbeleri, yazar belli olmayan Türkçe ve mensur Hakîm Ata Kitab’nda toplanmtr. “Barça yah biz yaman, barça buday biz saman” yani “her- kes iyi biz kötüyüz, herkes buday (gibi deerli), biz samanz.” ve “Her gördüünü Hzr bil, her geceyi Kadir bil.” gibi sözleri mehurdur. Kabri, Özbekis-
tan’n Karakalpakistan özerk bölgesindeki Kongrat ehrindedir.
Hakîm Ata’nn en önemli halifesi Zengî Ata’dr (ö. 656/1258). Takent’te yaayan Zengî Ata’nn ço- banlk yaparak geçimini salad ve eyhi Hakîm Ata’nn vefatndan sonra dul kalan hanm Anber Ana ile evlendii nakledilir. Zengî Ata’nn mehur dört halifesi Uzun Hasan Ata, Seyyid Ata, Sadr Ata ve Bedr Ata’dr. Bunlardan Seyyid Ata ve Sadr Ata’nn Det-i Kpçak’taki Sarayçk’a gittii, orada bulunan Altnorda hükümdar Özbek Han’ slâmi- yet’e davet ettii ve Sadr Ata’nn gösterdii kerâmet neticesinde Özbek Han ile birlikte 70.000 kiinin Müslüman olduu nakledilir.
Ahmed Yesevî’nin bir dier icazetli müridi (hali- fesi) Sûfî Muhammed Dânimend Otrar’da dergâh kurup halk irad etmitir. Dânimend’in en mehur talebesi Süzük Ata (baz kaynaklarda lakab Sük- çük veya Süksük eklinde geçer) diye anlan eyh Mustafa’dr. eyh Mustafa’nn halifesi brahim Ata, brahim Ata’nn olu smail Ata’dr. Babas öldü- ünde on yanda olan smail Ata dinî ve tasavvufî eitimine Hârezm, Buhara ve Semerkand’da de- vam ettikten sonra Hocend’e gidip eyh Maslahat Hocendî’den hilâfet alm ve kendi memleketi olan
A
Yesevîlik


The Wooden Decoration of Khodja Ahmed Yasawi’s Mausoleum’s Entrance Door
A H M E D Y E S E V Î 37
Kazgurt’ta irada balamtr. Olu ve halifesi Hoca shak XIV. yüzyln ortalarnda kaleme ald Ha- dîkatü’l-ârifîn isimli Türkçe eserinde babas sma- il Ata ve dier baz sûfîlerin görüleri ile Yesevîlik âdâbna yer vermitir. smail Ata ve olu Hoca s- hak’n kabirleri Kazgurt yaknlarndaki Turbat’ta- dr. Yukarda ad geçen Süzük Ata’nn Taraz’da yö- neticilik yapan “Melikü’z-zühhâd” lakapl bir kiiye hilâfet verdii, bu silsilenin Ebu’n-Nûr Süleyman Âk b. Dâvûd ve Cemâleddin Muhammed Kâgarî ile devam ettii anlalmaktadr.
Yukarda ad geçen Zengî Ata’nn mürid ve hali- felerinden Sadr Ata’dan sonra srasyla Elemîn Baba (baz kaynaklarda Eymen veya Almîn), eyh Ali eyh ve Mevdûd eyh halk irada devam etmi- lerdir. Mevdûd eyh’ten sonra Yeseviyye silsilesi iki kola ayrlarak devam eder: Bunlardan birisi Kemâl eyh Îkânî, dieri Hâdim eyh ile balamaktadr.
Kemâl eyh’ten sonra silsilenin bu kolu öyle devam eder: eyh Aliâbâdî (Seyyid Ahmed), emseddin Özgendî, Abdâl eyh (eyh Üveys), eyh Abdül- vâsi‘ ve eyh Abdülmüheymin. Bu son zâtn XVI. yüzylda Takent’te yaad bilinmektedir. Bu silsi- ledeki emseddin Özgendî “ems-i Âsî” mahlasyla hikmet tarznda iirler söylemitir.
Hâdim eyh ile balayan dier Yesevî kolu da kendi içinde ikiye ayrlarak devam etmitir: Birinci kol Hâdim eyh’in halifelerinden eyh Cemâleddin Kâgarî Buhârî, Süleyman Gaznevî, Seyyid Mansûr Belhî (ö. 965/1557) ile devam ederek Osmanl dö- neminde stanbul’u ziyaret eden Nakibendî ve Yesevî eyhi Ahmed b. Mahmûd Hazînî’ye ular. Hazînî’nin eserleri unlardr: Cevâhiru’l-ebrâr min emvâci’l-bihâr, Menba‘u’l-ebhâr fî riyâzi’l-ebrâr, Huccetü’l-ebrâr, Tesellâü’l-kulûb, Câmi‘u’l-mür- idîn ve Dîvân. Bu koldaki Cemâleddin Kâgarî

Wall Tile Design of Khodja Ahmed Yasawi’s Mausoleum
Hoca Ahmed Yesevi Türbesi Duvar Çini Motifi

A H M E D Y E S E V Î38
Buhârî’den sonra baka bir alt kol eyh Hu- dâydâd Buhârî Gazîregî (ö. 939/1532), Mev- lânâ Velî Kûh-i Zerî, Kâsm eyh Azîzân Kermînegî (ö. 986/1578-79) ve Pîrim eyh yoluyla devam ederek Âlim eyh lakapl Muhammed Âlim Sddîkî’ye (ö. 1043/1633) ular. Bu son zât, 1033’te (1624) tamamla- d Lemehât min nefehâti’l-kuds isimli Farsça eserinde Ahmed Yesevî’den bala- yarak kendi dönemine kadar yaam olan birçok Yesevî eyhi hakknda mühim bilgiler vermitir. Âlim eyh’in halifesi olan Mev- lânâ Osman’a intisap ederek hilâfet alm bulunan Buharal Mevlânâ Muhammedî mlâ (ö. 1162/1749-1750) Yesevîliin yan sra Nakibendiyye’den de icâzetli idi.
Âlim eyh’in halifelerinden Muham- med erîf Buhârî (ö. 1109/1697) Farsça olarak kaleme ald Huccetü’z-zâkirîn li reddi’l-münkirîn isimli eserinde hem cehrî zikrin merû olduunu ispatlamak için de- liller getirmi, hem de önceki Yesevî eyhleri hakknda bilgiler vermitir. Bu zât Yesevî- liin yan sra Nakibendîlik’ten de icâzetli idi. Hikmet tarznda Türkçe iirler yazan Kul erîf ’in de bu zât olduu tahmin edil- mektedir. Kendisinden sonra silsile srasyla Fethullah Azîzân ve Lütfullah Azîzân ile devam edip eyh Hudâydâd b. Ta Muham- med Buhârî’ye (ö. 1216/1801) ular. Tasav- vufa dâir birçok eser kaleme alan eyh Hu- dâydâd’n Bustânü’l-muhibbîn isimli Türk- çe eseri Yeseviyye tarikatnn âdâb hakknda mühim bilgiler içeren ve cehrî zikri savunan bir kaynaktr. Onun halifesi Ömer Îân Ye- sevîlikle birlikte Nakibendîliin Müceddi-
diyye koluna da balyd. XIX. yüzyln ba- larna kadar izi sürülebilen ve zayflam ya da Nakibendîliin içinde erimeye balam olsa da silsilesi bilinen Yesevîlik, bu tarihten sonra yazl kaynaklarda izlenemez olmu, XIX. yüzyln sonlarnda Ruslar’n Orta Asya’da hâkimiyet kurmasnn ardndan da gözden kaybolmutur.
Yukarda ad geçen Yesevî eyhlerinin dnda, kaynaklarda hayat veya silsilesi hakknda yeterli bilgi bulunmayan baka Yeseviyye mensuplar da vardr. Ahmed Ye- sevî’nin halifelerinden Baba Maçin ve Yalg Yunus Ata, smail Ata’nn müridi Otlug Yu- nus Ata, Bahâeddin Nakibend’in kendile- riyle görütüü Kusem eyh, Halil Ata ve Pehlivan Ata, Emîr Külâl’in olu ile görüen Kök Ata, Türkistanl Tonguz eyh, sade- ce Türkçe konutuu için Türkçü Ata diye anlan Takentli bir Yesevî eyhi bunlardan bazlardr.
Yaayan bir eyhten tasavvufî eitim al- mayp rüyasnda Ahmed Yesevî’den ya da sonraki Yesevî eyhlerinden Üveysî yolla hilâfet aldn söyleyen kiiler de olmutur. XV. yüzylda ehrisebz yaknlarnda yaa- yan ve Hazret Beîr diye anlan Seyyid Ah- med Beîrî (ö. 868/1463) ile XVI. yüzylda Dou Türkistan’da yaayan ve Yârkend’de vefat eden Muhammed erîf Buzurgvâr (ö. 963/1556-57) bunlardandr. Seyyid Ahmed Beîrî’nin hayat ve menkbeleri Nâsr b. Kâsm Türkistânî’nin Het Hadîka veya Ha- dâiku’l-cinân adyla anlan Farsça eserinde toplanmtr. Muhammed erîf Buzurgvâr’n
A H M E D Y E S E V Î 39
menkbeleri ise Muhammed Sddîk Zelîlî’nin Türk- çe ve manzum olan Tezkire-i Muhammed erîf Bu- zugvâr isimli eseri ile ayn ismi tayan ancak yazar bilinmeyen mensur Türkçe bir eserde bir araya geti- rilmitir.
Baz kaynaklarda Tatar ve Bulgar bölgelerinde yaayan Bira b. Abra Sûfî, Ufa yaknlarnda kabri olan Hüseyin Beg, Azerbaycan’n Niyazabad eh- rinde türbesi olan Avar Baba ve Türkmenistan’da yaam olan Gözlü Ata gibi ahslarn Yesevî eyhi ya da dervii olduu iddia edilmitir.
XV. yüzyln sonlarnda kaleme alnd tahmin edilen Vilâyetnâme’de Anadolu sûfîlerinden Hac Bektâ- Velî dorudan veya dolayl olarak Ah- med Yesevî’nin halifesi olarak gösterilmise de, bu eserden daha önce XIV. yüzylda yazlan Eflâkî’nin Menâkbü’l-ârifîn’inde ve XV. yüzylda kaleme al- nan Âkpaazâde Târih’inde Hac Bektâ- Velî’nin Vefâiyye tarikat eyhi Baba Rasûl lakapl Baba l- yâs- Horasânî’nin halifesi olduu açkça belirtilmi- tir. Ayrca XVII. yüzylda kaleme alnan Evliyâ Çe- lebi Seyâhatnâmesi’nde Yesevî dervii olarak takdim edilen Geyikli Baba ve Emirci Sultan’n (Emîr-i Çîn Osman) daha eski ve güvenilir kaynaklar olan Elvan Çelebi’nin Menâkbü’l-kudsiyye’si ile Âkpaazâde Târih’inde Vefâiyye eyhi Baba lyâs’n önde gelen halifelerinden olduu ifade edilmektedir. Geç döne- me ait ve güvenilirlii tartmal olan Vilâyetnâme ve Seyâhatnâme gibi baz kaynaklarda Anadolu’da- ki bir ksm Vefâiyye mensuplarnn Yeseviyye tari- katndan gibi gösterilmesi, XIII. yüzylda Vefâiyye eyhlerinden Baba lyâs- Horasânî’nin Anadolu Selçuklu Devleti aleyhine balatt isyann olu- turduu toplumsal psikoloji ile dorudan ilikili ol- maldr. Babaîler syan ad verilen bu hareket devlet
tarafndan bastrldktan sonra Vefâiyye tarikatna mensup, özellikle de Babaîler ile ilikisi bulunan bir- çok sûfî, isyan töhmetinden uzak kalmak için tarika- tnn adn gizlemi ya da Ahmed Yesevî yolundan geldiini öne sürmü olmaldr. Sonraki asrlarda bu söylentiler Vilâyetnâme ve Seyâhatnâme gibi kitap- lara da geçmitir. Bu sebeple güvenilir kaynaklar ve orijinal silsilenâmeler bulunmad sürece Anadolu ve Balkanlar’da Yesevî varlndan söz etmek olduk- ça zordur. XIX. yüzyln sonlarnda Orta Asya’nn Fergana Vâdisi’nde ve Krgz bölgelerinde görülen Laçiler ile Saçl Îânlar’n da Yesevîlikle balants ispat edilememitir. Bunlar Orta Asya Kalenderîle- rinin son kalntlar olmaldr.
A H M E D Y E S E V Î40
Minyatür: Cihangir Aurov, Ahmed Yesevi, Ku ve Hayvanlar Selamlamas
: , ,
: , ,
Miniature: Jikhangir Ashurov, Ahmed Yasawi, Greeting of birds and animals
A H M E D Y E S E V Î 41
ntisap ntisap, tasavvuf yoluna girmek ve balanmak de-
mektir. Yesevîliktetasavvufî eitim intisapla balar. Hoca shâk b. smail Ata’nn XIV. yüzylda Çaatay Türkçesiyle yazd Hadîkatü’l-ârifîn isimli eserinde anlatldna göre, Yesevîlikte intisap merâsimi öy- le yaplrd: eyh, mürid olmak niyetiyle gelen kii- nin elini tutar, tevbe etmesini ve Allah’a yönelmesini tavsiye ederek u tevbe virdini üç kez okurdu: “Es- tafirullâhe’llezî lâ ilâhe illâ Hû el-Hayye’l-Kayyûm ve es’elühü’t-tevbe”. Sonra eline bir makas alr ve: “Yâ eyyühe’llezîne âmenû tûbû ilallâhi tevbeten nasûhâ” (et-Tahrîm, 66/8) âyetini okuyup müridin saçndan, önce sa, sonra sol, sonra da orta taraftan iki üçer adet kl keserdi. Bu saç kesme olay, sembo- lik olarak müridin dünya ve dünyevî eylerin sevgisini kalbinden kesip atmas ve mâneviyata yönelmesi gerektiini ifade ederdi. Bunun peinden eyh, müride nafile namaz klmay, sürekli zikret- meyi, eyhinden izinsiz i yapmamay tavsiye ederdi.
Zikir Yesevîlikte toplu ve sesli olarak icra edilen zikre,
zikr-i erre ad verilirdi. Zikr-i erre, Farsça’da “testere zikri” demektir. Zikrin ilerleyen aamalarnda keli- meler kaybolup sâdece boazdan testere sesini and- ran bir hrlt çkt için bu ekilde isimlendirilmi- tir. XIII. yüzyln sonlar ile XIV. yüzyln balarnda yaad anlalan Yesevî eyhi smâil Ata’nn zikir konusunda öyle dedii nakledilir: “Demirci demiri atete stp çekiçle dövdüü gibi, mürîd de kalbini Hû zikrinin çekici ile dövüp temizlemelidir.” smâil Ata bir mürîdine zikir telkîn ettikten sonra öyle derdi: “Ey dervi! Tarîkat kardei olduk. Benden bir nasihat kabul et: Bu dünyay yeil bir kubbe olarak düün, farz et ki âlemde sâdece sen varsn, bir de
Hak Teâlâ var. O kadar zikret ki, tevhîdin galebesi ile sadece Hak Teâlâ kal-
sn, sen aradan çk!” Hoca shak b. smail Ata, her eyhin ve
müridin zikir için Allah’n isimlerinden birini tercih
ettiini, Hoca Ahmed Yesevî’nin “Allah” ve “Hû” eklinde iki ismi
Yesevîlikte Tasavvufî Eitim
A H M E D Y E S E V Î42
A H M E D Y E S E V Î 43
müridlere telkin ettiini, smâil Ata’nn ise “Hû” zikrini tercih ettiini söyler.
Müellifi bilinmeyen ve Risâle-i Zikr-i Hazret-i Sultânü’l-ârifîn ismiyle anlan Çaatay Türkçesi’yle yazlm bir eserde ise Yesevîlerin zikrinin alt tü- ründen bahsedilir: 1. sm-i zât zikri: “Allah” diye zikretmektir. Bu zikir, “Allah Hû, Allah Hû, Yâ Hû, Allah Hû” eklinde de icra edilir. 2. sm-i sfat zikri: “Hay âh, Hay âh” diye zikretmektir. Bu zikir öle namazndan sonra ayakta (kyâmî) icra edilir, “Hay” ve “âh” derken be parmak yumulur. 3. Dûsere zikri: “Hay, âh, Allah, Hay, Hû” ve “Hay, Hayyen, Hû Al-
lah; Hay, Hayyen, Hû Allah” diye zikretmektir. 4. Zikr-i Hû: “Hû, Hû, Hû Allah; Hû, Hû, Hû Allah” diye zikretmektir. 5. Zikr-i çaykun: Zikir vaktinde ritim, âhenk ve mûsikînin bir arada ve uyum içinde devam etmesi için zâkirin elinde çngrak gibi bir âleti hareket ettirmesi, çak çak diye ses çkarmas- dr. “Hû (çak), Hû (çak)” diyerek zikredilir. 6. Çehâr darb: “Hay, âh âh âh, Hay, Hû; Hay, âh âh, âh, Hay, Hû” diye zikretmektir. Bu alt zikir usûlüne ek ola- rak bir de “zikr-i kebûter” (güvercin zikri) vardr ki “Hû, Hû” diye icra edilir.
A H M E D Y E S E V Î44
A H M E D Y E S E V Î 45
Halvet Dervilerin ibadet ve tefekkür için bir süre
yalnz kalmalarna halvet denir. Yesevîlikte ta- savvufî eitimin önemli unsurlarndan biri de halvettir. Yeseviyye tarîkatnda halvetin gele- neksel bir âdâb ve merasimi vardr. Hazînî’nin Cevâhiru’l-ebrâr’da verdii bilgiye göre, genel teamülden farkl olarak Yeseviyye’de halvet grup hâlinde yaplr. Halvete girecek olan mürîdler, müridin muvafakatyla birgün önceden oruç tutmaya balarlar. Halvetten bir gün önce sabah namazndan sonra müridler zikir ve tekbirlerini çoaltrlar. Ayn gün ikindi namazndan sonra halvethânenin kap, baca, tüm delikleri kapatlr ve müridler güne batncaya dek tevbe ve zikirle megul olurlar. Akam namazndan sonra iftar için scak su getirilir, müridler bununla orucunu açar ve bundan sonra su verilmez. Ardndan kara dardan halvet çorbas verilir. Tüm halvet ehli bu çorbay içtikten sonra harâreti teskin için küçük bir karpuz ya da ayran verilebilir. Yemekten son- ra Kur’ân- Kerîm’den bir sûre, ya da birkaç âyet okunur. Ayakta saf tutup üç kere tekbir getirilir, sonra oturulup gece yarsna kadar zikrullâh ile megul olunur. Bu esnada “hikmet” ad verilen ilâhîler okunur. Ardndan balar tra edilir ve halvethânenin dört yönüne doru tekbir getiri- lir. Bundan sonra zikirle megul olunur. Kandil sönünce birkaç saat istirahat edilir ve görülen rü- yalar eyhe tâbir ettirilir.
Halvet, gece gündüz bu ekilde krk gün de- vam eder. Krk günün sonunda mutfak görevlileri dierlerinden daha önce halvethâneden çkar ve kurban keserler.
Bu kurbanlarn kanlarn ve kemiklerini gö- merek saklamak âdettir. Kesilen kurbanlarn bo- azlar kebap yaplarak souk su veya ayranla hal- vet ehline verilir. O gece sûfîler evlerinde istirahat eder ve ertesi gün sabah namaznda dua ve zikir- lerle halvetin tam olarak bittii ilân edilmi olur.
A H M E D Y E S E V Î46
Sohbet Baz Yesevî eyhleri tasavvufî ve ahlâkî sohbetin önemini
vurgulamak gayesiyle: “Namazn kazâs olur ama sohbetin kazâs olmaz.” demilerdir. Gâfil insanlarn, hatta bu gâfil insanlara ait eyalarn bile sûfîlerin mânevî huzur hâlini bo- zacana inanlrd. Menkbeye göre, Hoca Ahmed Yesevî, sohbetinde beklenen feyz ve huzur hâli meydana gelmeyince müridlerine tekkeyi aratrmalarn söylemi, gâfil bir kiinin bastonunu tekkede unuttuu görülmü, bu baston dar ç- karlnca feyizli bir sohbet yaplabilmitir.
Hilâfet Tasavvufî eitimini tamamlayan dervi, halk irad etme
yetkisi yani hilâfet (icâzet) alr ve halife olurdu. Yesevîlikte icâzet ve hilâfetin sembolü olarak bu kiiye eyh tarafndan bir asâ hediye edilirdi. Çobann koyunlar asâ ile güttüü ve kurtlardan koruduu gibi, halife olan kiinin de mânevî ter- biyesiyle megul olduu kiileri eitmesi ve nefsin tuzakla- rndan korumas beklenirdi. Tasavvufî eitim mertebelerini tamamlamayan müride hilâfet verilmesi uygun görülmezdi. Bu makamlar atktan sonra da içinde kibir duygusunun ka- lp kalmadn anlamak için bazen boynuna bir sepet as- lr ve bir süre dilencilik yapmas istenirdi. Hilâfet asâs alan kiinin yüksek ahlâka sâhip olmas ve Yesevîliin pîri Hoca Ahmed Yesevî’yi duadan unutmamas gerekirdi.
Hizmet Hoca shâk b. smail Ata’nn kaleme ald Hadîka-
tü’l-ârifîn’in üçüncü bölümü eyh ve eyhlik hakkndadr. Bu bölümde “eyhlik, halk Hakk’a davet etmektir”, “bütün in- sanlara efkatli olmaktr” gibi ifadeler yer alr. smail Ata’ya sormular: Halk Hak Teâlâ’ya ulatran kaç tane yol vardr? öyle cevap vermi: “Varlktaki bütün zerreler saysnca yol vardr. Ama bir müslüman rahatlatmak ve ona faydal ol- maktan daha yakn ve daha iyi bir yol yoktur.”
A H M E D Y E S E V Î 47
A H M E D Y E S E V Î48
Netice olarak Hoca Ahmed Yesevî, iirleri, fikir- leri ve eserleri ile Orta Asya’da slâmiyet’in, ahlâk ve maneviyatn yaylmasna önemli katklar olmu bir Allah dostudur. Hikmet tarz iirleri ksa za- manda Anadolu’ya kadar ulam olmal ki, Yunus Emre’nin “Bana seni gerek seni” nakaratl iiri, Ye- sevî’nin “Menge sen ok kerek sen” (Bana srf sen gereksin) iirinin mana ve ekil yönünden tekrar gibidir. Osmanl’da özellikle Nakibendîlere ait Öz- bek tekkelerinde Dîvân- Hikmet’ten baz iirlerin ilahi tarznda okunduu bilinmektedir. Osmanl son döneminde Nakibendî-Hâlidî eyhlerinden Hac Hasan ükrü Efendi (ö. 1327/1909) tarafndan baz hikmetler Çaatay Türkçesi’nden Osmanl Türkçe- sine çevrilmi ve Tercüme-i Dîvân- Ahmed-i Ye- sevî adyla yaynlanmtr (stanbul 1327/1909). Bu durum Ahmed Yesevî’nin Orta Asya’dan binlerce kilometre uzaklarda bile asrlarca unutulmadn ve fikirlerinden istifade edildiini göstermektedir.
Yesevî’nin hikmet tarz iirleri asrlardan beri Kazak bozkrlarnda yankland gibi, Özbek köy- lerinde ve Krgz çadrlarnda tekrarlanmtr. Öz- bekler çayhanelerde Yesevî hikmetleri okuyanlara “Yesevîhân” adn vermiler, bu hikmetler özellikle Fergana vadisinde kadnlar arasnda da okunmutur. Krgzlar’n Dîvân- Hikmet’i ve Hakîm Ata’nn i- irlerini ihtivâ eden Bakrgan Kitab’n çocuklarna okuduklar bilinmektedir. Âhiret’te Srât Köprü- sü’nde Ahmed Yesevî’nin Krgzlar’a yardm edecei eklindeki halk inanc da Yesevîliin Krgzlar üze- rindeki tesirini göstermektedir. Bugün Kazakistan’n Türkistan (eski ad Yesi) ehrinde düün yapan gelin ve damatlarn Ahmed Yesevî türbesine gelip dua et- meleri bile, bu büyük gönül insannn asrlar aan tesirinin bir göstergesidir.
A H M E D Y E S E V Î 49
A H M E D Y E S E V Î50
Bibliyografya
Babadjanov, Bakhtiyar, “Une Nouvelle Source sur les Rit- uels de la Tarîqa Yasawiyya: Le Risâla-yi Dhikr-i Sultân al-‘Ârifîn”, Journal of the History of Sufism, 3 (2001), s. 223-228.
Bice, Hayati, Hoca Ahmed Yesevî, stanbul 2011.
Buhârî, Seyyid Zinde Ali, Semerâtü’l-meâyh, Takent, Öz- bekistan Fenler Akademisi Bîrûnî arkiyat Enstitü- sü Ktp., nr. 1336, vr. 1a-291b.
Buhârî, eyh Hudâydâd b. Ta Muhammed, Bustânü’l-mu- hibbîn (nr. B. M. Babacanov- M. T. Kadrova), Tür- kistan 2006, s. 222-224.
Candarbek, Zikiriya, Nasab-nama Nuskalar Cane Turki Tarih, Almat 2002.
DeWeese, Devin, Islamization and Native Religion in the Golden Horde. Baba Tükles and Conversion to Is- lam in Historical and Epic Tradition, Pennsylvania 1994, s. 567-573.
Ayn müellif, “The Mashâ’ikh-i Turk and the Khojagân: Re- thinking the Links Between the Yasavî and Naqsh-
bandî Sufi Traditions”, Journal of Islamic Studies, VII/2 (1996), s. 180-207.
Ayn müellif, “The Yasavî Order and Persian Hagiography in Seventeenth-Century Central Asia”, The Heritage of Sufism III: Late Classical Persianate Sufism, Ox- ford 2000, s. 389-414.
Ayn müellif, “Yasaviya”, slam na Territorii Bv- ey Rossiyskoy mperii, Moskova 2003, fasikül: 4, s. 35-38.
Eraslan, Kemal, “Ahmed Yesevî”, TDV slam Ansiklopedisi, stanbul 1989, II, 159-161.
Hakîm Ata, Bakrgan Kitab, Kazan 1884.
Hoca shâk b. smâîl Ata, Hadîkatü’l-ârifîn, Takent, Özbe- kistan Fenler Akademisi Bîrûnî arkiyat Enstitüsü Ktp., nr. 11838, vr. 1b-131a.
Hazînî, Ahmed b. Mahmûd, Cevâhiru’l-ebrâr min emvâ- ci’l-bihâr, stanbul Üniversitesi Ktp., TY, nr. 3893, vr. 15a- 17b, 25b-26a.
A H M E D Y E S E V Î 51
Hüseynî, Muhammed erîf, Huccetü’z-zâkirîn li-red- di’l-münkirîn, Süleymaniye Ktp., Reid Efendi, nr. 372, vr. 1b-203b.
Kaya, Önal, Tezkire-i Hakîm Ata: Bir Yesevî Derviinin Menkabevî Hayat, Ankara 2007.
Kenjetay, Dosay, Hoca Ahmet Yesevî’nin Düünce Sistemi, Ankara 2003.
Köprülü, Fuad, Türk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, Anka- ra 1981.
Mevlânâ Safiyyü’d-dîn, Neseb-nâme Tercümesi (hzr. Kemal Eraslan), stanbul1996.
Muminov, Airbek ve dierleri, slamizatsiya i Sakralne Ro- doslovne v Sentralnoy Azii, Almat 2008, II, 188- 193.
Rafiu’ddin, Seyfuddin- Nadirhan Hasan, “Hazînî’nin Câ- miu’l-Müridîn Adl Eseri Hakknda”, Tasavvuf: lmî ve Akademik Aratrma Dergisi, V/12 (2004), s. 159-166.
Safî, Ali b. Hüseyin, Reehât- Aynü’l-hayât (thk. Ali As- gar Mu‘îniyân), Tahran 2536/1977, I, 17-34, 97, II, 370-372.
Sddîkî, Muhammed Âlim, Lemehât min nefehâti’l-kuds (nr. M. Nezîr Rânchâ), slamabad 1986.
Tekcan, Münevver, Hakîm Ata ve Bakrgan Kitab, Selçuk Ün. Sosyal Bilimler Ens. Konya 1997 (yaymlanma- m doktora tezi).
Tosun, Necdet, “Yesevîliin lk Dönemine Âid Bir Risâle: Mir’âtü’l-kulûb”, LAM Aratrma Dergisi, II/2 (1997), s. 41-85.
Ayn müellif.“Ahmed Yesevî’nin Menâkb”, LAM Aratr- ma Dergisi, III/1 (1998), s.73-81.
Ayn müellif. “Yeseviyye”, TDV slam Ansiklopedisi, stan- bul 2013, c. 43, s.487-490.
Yesevî, Ahmed, Dîvân- Hikmet (nr. R. smâîlzâde, K. Kârî, G. Kambarbekova), Tahran 2000.
Zernûkî, Sûfî Muhammed Dânimend, Mir’âtü’l-kulûb, s- veç, Uppsala Üniversitesi Ktp., nr. 472, vr. 158b-177a.
A H M E D Y E S E V Î52
XII ,
- , . - .
« » () , , . , .
() , . , . - ; , , , . - .

A H M E D Y E S E V Î 53
, - .
() . - 1904 . , 2001 . , - , 2000 . 1893 1897 , .
() . () - - ( ) , . , . , - , . , - , . - .
,
A H M E D Y E S E V Î54
Minyatür: Cihangir Aurov, Hiç Kimsede Kalmaz Geçer Dünya
: ,
: ,
Miniature: Jikhangir Ashurov, The world is passing nobody is staying
A H M E D Y E S E V Î 55
- ,
II (.. VIII) . - ( . 181/797) . - () , . - ( ) - . “ - . ” ( . 245/859-860) ( . 320/932-933) - . -
.
. - () ( . 380/990) «- - » - . - «-- » .
- ( . 440/1049) . “ ” . , - -

O
A H M E D Y E S E V Î56
( . 541/1147) « - » « - » . “ , , , ” - .
« » - ( . 465/1072) “” . - . - - . - , “” - . - , - - .
() - () - . - - -
. - . - - , , - .
( . 535/1140) i - ( ) - . - . - «- » . - , , .
A H M E D Y E S E V Î 57

. -- - ( ) - . , . , . - , - . .
- . - ( . 535/ 1140-41) . - ( . 632/1234) - - ( . 563/1168) - () . - . .
- , - , .
- - - . - , . - , - ( , ) . . - , - , , , , , - , , - .
. - . - 562 (1166-67) , .
ii - , . - ii . , -

A H M E D Y E S E V Î58
- - . , .
XIV - - , . . - . - . - ( ) , , - .
, - . - - . , - , - - - . , - . -
. .
- «-» ( ) : « , - . ( ), » :
“ , , , , ”
.
- - «-» ( - ) - . - - (- . 711/1311-1312) . . - , - -
A H M E D Y E S E V Î 59
1. « »
. « » . - . , . - . () . « » - .
2. «»
- «» «- » . « » «» - .
3. « - »
- - . - (), -
-, , . . - (A 2012).
4. « - »
. , , , - . - - (. 1056, . 112-113).
A H M E D Y E S E V Î60
- . ,
-- . - - , - - - . -- :
- («» . - - ). - , - . . . « - »,- . - . . - . - , .
- , . - ,
- .
***
( ) . . , . , - . - « ( ), - - » . .

A H M E D Y E S E V Î 61
***
. - . , .
***
- .
A H M E D Y E S E V Î62
***
***
. - , - . , . , . , - . “ () ”( ) .
A H M E D Y E S E V Î 63
1166 -
100 / . - , - (XIII ) . XIV , , , - , . - - . .
- . - . - , -
. 1934 , - - . - 1989 . - - (), , , (), () .
( ) . - () . - , - 797 (1395 .) . . - . . XVI .
- . - - .

A H M E D Y E S E V Î64
- - 1000 (1591-92) - - . .

.
59-63 . -
-
», « » «
-» . -

-
.
-
() - . - , - - - . , , - . - .
( . 582/1186) - . - , . -
« » - . - « », « » «» . -, « » . « , » « , ( ) » « - , » - . - .
( . 656/1258) . - ( ) -

A H M E D Y E S E V Î 65
. : , - , . , - - , - - 70. 000 .
(- ) . ( - ) - . , . - , - , . XIV «- -» ( ) - - - . - - . -
«-- » , - - .
( ), , . - - . - - . : ( ), , ( ), . XVI . “- ” - .
- : - , - ( . 965/1557) - - . : « », « », « », « », «- » «». -
A H M E D Y E S E V Î66
( . 939/1532), - , - ( . 986/1578-79) (- . 1043/1633) . 1033 (1624) « » - . - - ( . 1162/1749-1750) () .
- ( . 1109/1697) « » ( - ) - - . . . - - - (1216/1801) . - « » -
(- ) . - - . XIX - , XIX - . XIX - - .
- , - . , , , , - , , .
- - . XV - ( . 868/1463) XVI - ( . 963/1556-57) . - - « » « »
A H M E D Y E S E V Î 67
. - «- - » .
- , , - i .
XV - - - , XIV - « » XV « » - - . - XVII « - » - ( ) «- » « - » . «» «» -
, XIII - - . , - , . . - - . XIX - . - .
A H M E D Y E S E V Î68

«» . . XIV - «-» (- ) - , : , , - : “ - ”. : “ ” (-T, 66/8) , , , . , - - . i , , .

- « » . « » . - - . XIII
XIV (- ) : « - , «» - ». : “ ! . - : , . , !”. - - , «» «» , «» .
«- - - -» : 1. - : «» . « , , , » . 2. -c : « , » . . «» «» . 3. : « , , » «, , - ; , , » . 4. : «, , ; , , » . 5. : , -

A H M E D Y E S E V Î 69
, - - . « (), ()» . 6. : «, , , ; , , , , » . “ ” (/ ) «, » .
(«» - , ) - () - . . . «- - » , . , . - . , , , . - , - . . - . - . , . «»
() . - . . - .
- - . - , - . - . . - , .

- - : « , » . , . - . - - . .

, , .
A H M E D Y E S E V Î70
. , . . - . .

«- -» ( ) - . «- », « » . : « - ? . : « -- () . ».
- , - , . - . « » , «
» ( ) - . «- » . - - ( . 1327/1909) , «- - - » - ( 1327/1909). - - .
- - . - “” - . . . ( ) - .
A H M E D Y E S E V Î 71
, (. . , . ,
. ), 2000;
, , 1884;
, , , - - , . 11838, vr. 1b-131a;
, , 2536/1977.
. , , ., TY, . 3893.
, - (, . ), 1986;
, - -- -, ., , , 372, vr. 1b-203b;
, -, , - - ., . 1336, vr. 1a-291b;
. , -- , . . . , . . , 2006.
, , - , 2002;
, , 2008.
, «», : , . .. , . 4, : « - » , 2003, . 35-38;
Fuad Köprülü, Türk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, Ankara 1981;
Devin DeWeese, Islamization and Native Religion in the Gold- en Horde. Baba
Tükles and Conversion to Islam in Historical and Epic Tradi- tion, Pennsylvania 1994;
Mevlana Safiyyüddin, Neseb-nâme Tercümesi (hzr. Kemal Eraslan), stanbul 1996;
Necdet Tosun, “Yesevîliin lk Dönemine Âid Bir Risâle: Mir’âtü’l-kulûb”, LAM Aratrma Dergisi, II/2 (1997), s. 41-85;
Bakhtiyar Babadjanov, “Une Nouvelle Source sur les Rituels de la Tarîqa Yasawiyya: Le Risâla-yi Dhikr-i Sultân al- ‘Ârifîn”, Journal of the History of Sufism, 3 (2001), . 223-228;
Önal Kaya, Tezkire-i Hakîm Ata: Bir Yesevî Derviinin Menk- abevî Hayat, Ankara 2007;
Hayati Bice, Hoca Ahmed Yesevi, stanbul 2011;
Seyfuddin Rafiu’ddin- Nadirhan Hasan, “Hazînî’nin Câmiu’l- Müridîn Adl Eseri Hakknda”, Tasavvuf: lmî ve Akademik Aratrma Dergisi, V/12 (2004), s. 159-166.
Necdet Tosun, “Yeseviyye”, TDV slam Ansiklopedisi, stanbul 2013, c. 43, s. 487-490.
A H M E D Y E S E V Î72
- XII -
. , (), , . , , – «- » «-», – .
«- » , , . , . , , «- », .
, . , – – . . , , . , «- » , . . , , , ,

A H M E D Y E S E V Î 73
. , , . , , . , , , .
«- ». . 1904 . ., , 2001 . , 2000 . 1893 1897 . .
. « », «- » ( ) «- » ( ), , . , , . , . , , , . - . . .
,
A H M E D Y E S E V Î74
Minyatür: Cihangir Aurov, Ahmed Yesevi’nin Öütleri : ,
: , Miniature: Jikhangir Ashurov, Advices of Ahmed Yasawi
A H M E D Y E S E V Î 75
II (VIII .) -
. . ( 181/797), - ( ), , . , . (- , ) -, (.. 245/859- 860), : « - , – - », - (.. 320/932-933), - - . - .
- -
. (..380/990), - , «- -- », - - «-».
- (.. 440/1049), - , - , , . « ». , - - (..541/1147) «- - » - «- - ». , - «, , - »

H
A H M E D Y E S E V Î76
, - - -, .
«-» - (.. 465/1072) - , - «». - . - , , - – - -. , - «». , , – – - - - , .
- . , - , . - , - . , - ,
. - .
(.. 535/1140) – , – ( - - ). - . , , – «-». , , - - – , .
A H M E D Y E S E V Î 77
,
. (- ). , - . , - . . , - - . . - - .
- , . (.. 535/1140-41) -. - , - (.. 632/1234) (.. 563/1168). , , - , , , .
- ( - ). - ,
«- ». , - , , , . , - . , , , - - . : , , , - , , , - , , .
, 63 - . , . , - 562 - (1166-67 .). , .
, , . . , ,

A H M E D Y E S E V Î78
. - - , .
XIV . , - - , . , - . . , , , . , , - , , , .
, , , - . - , - . - , , - . – - . . , , .
, - .
– - – «-» , . , «-» , - , - , : « , - , … , ». «- » - :
“ , ,
,
, ”.
«-», - , , - . , - , - , (.. 711/1311). . , .
A H M E D Y E S E V Î 79
1. «- »
– , . - , . , , - , . - , . , . , , - . - . «- » - .
2. «»
. , «- ». «» - , «- ». .
3. « - »
, - . - . , , , . . - (, 2012).
4. « - -»
, - . . , , . 10 . 40 . - , - (:1056, ., 112a-113a).
A H M E D Y E S E V Î80
. -
, . - , – - . .
- - ( «» «»; - «», «»). , - , . - . . , , . . - : « – , ». . , - – - . -, , , .
- - . , - . , , .
***
, - , ( ). , . , , - . - , . , - . : « .

A H M E D Y E S E V Î 81
***
***
A H M E D Y E S E V Î82
- . - . . . - : , . , - , , . - : «, , , - ». , , . - , . , , . - . - . , , . - , . - . , , . . : « - . ». - . -
***
***
. , . , , . . , . . , « ».
A H M E D Y E S E V Î 83

1166 . . - . XIII . XIV . – . . , , - . .
- , , . - , . - - . . 1934 .. - , - 1989 -
. , , - , , , .
, , - , - . , , , . , - , - 797 . (1395 .). - - . - . XVI .
- , - , - - . , , 1000 (1591-92 .) . , , .
A H M E D Y E S E V Î84
- (59-63 -). - , - , , -
, , , . , – .
, , -
. , - , . - - - (« ») - , , , - . – -, -, -. - - .
-, - , (.. 582/1186) - , . - , - . « - ». - : « » ( ), « - » ( ) «-»
( - ). - - - «- » ( -). -, « - , – , - - , – » « -, ». - ( - , ).
- – - (.. 656/1258). . , . - - -. - - – -, -, - -. , - - , , - . , -, - - 70.000 .

A H M E D Y E S E V Î 85
() - . , - - ( ). - - -. - - - , . - . , , . XIV . «- -», - - , - . - - , . -, , , «-- », - . -.
- - – - – - - ( ), . , - , - . , – -
. - ( ), , ( ), . - , XVI . , «- », .
, - , . - , , - (.. 965/1557), - . «- - -», «- -- », «-», «-», «-» «». , - (.. 986/1532), - - , (.. 986/1578-79). , - (.. 1043/1633). 1033 - (1624 .) - « -», , . -
A H M E D Y E S E V Î86
– – (.. 1162/1749-1750) , .
(.. 1109/1697) - «- -», , - , , - , - , . - , - . - , , - . , (.. 1216/1801). , , - «-», - - . , , - . XIX . . XIX , , .
, - .
, , , - , - , - -- , -, , , - , .
, , - - . (.. 868/1463), XV - , (.. 963/1556-57), - XVI , . « » «-- », . - - - « » , - , .
, - , - , - -.
A H M E D Y E S E V Î 87

, «- », XV , , - , , «-- », XIV , « », XV , , - , , . , , - XVII « » , , , - , «-» « », - . , , «- » « », . , - , ,
. - - . , , , , - , . . , - . - . , - , XIX - . , , .

- . - . - «-», - XIV ,
. , , , - . , 66 -, - , ,
A H M E D Y E S E V Î88
. « » . , - (, - ), .

- , - - . «- », «-». , , , , - . -, , XIII . – XIV . : « , , , ». , - : «, ! - . . , – . . , !» - , - «» «», - – «».
«- - - -», - , . 1. «- ». - «», , « , , , ». 2. «- ». - « , ». . «» «» - . 3. «». – « , , , » «, , ; , , - ». 4. «». – «, , , ; , , , ». 5. «». . – « (), ()». 6. « ». – «, , , , , ; , , , , , ». «» (« »). - «, ».
()
– - . - . , . - « -» , - . , , . ,
A H M E D Y E S E V Î 89
. , , - , , . . - . , . . - . . , , - . - - . - , . . , - , .
- . - . . . - - . .

- - . « , », - . , . , , , - . - , - . , .

, - , . , . , , - . - - , - . , , : , . , - , . , .
A H M E D Y E S E V Î90

- - «-» . - , « – », « - ». - - : « ?» : « , . , - ».
, - , - , , - . , , - «Bana seni gerek seni» ( - , !), - «Menge sen ok kerek sen» ( ). , , - , - «- » . -
- (..1327/1909) - 1327/1909 . «Tercüme-i Dîvân- Ahmed-i Yesevî» ( ). , , - .
, - . , , - «». , . , , - «- » . , , - . , - ( ) - , .
A H M E D Y E S E V Î 91
, (. . , .
, . ), 2000;
, -, ,
, . 472, vr. 158b-177a;
, , 1884;
, , , - , ,