12 Sonsuzluğun Etkin Yanı - Carlos Castaneda

143
Sonsuzlugun Etkin Yanr \, 41 d r& irl

description

Carlos Castaneda

Transcript of 12 Sonsuzluğun Etkin Yanı - Carlos Castaneda

Sonsuzlugun Etkin Yanr

\,

41dr&

irl

1

7 8

2 3

I1011

45 6

12

lSBN 9?5?1,503rr

3

,llill[illiilillllilllltili

qAGDA$

OcnsrilER (NEw AGE . EQ) nNanizisicARLos cASTANEDAOzgiin Adr: THE ACTIVE SIDE OF INFINITY

otzist tz

"Published in agreement with the author, c/o BAROR INTER-

NATIONAL, INC., Armonk, New York, IJ.S.A."Yayrn Hakkr' 1998 CARLOS CASTANEDAAGSIM Ajans Ltd.

$ti. Aracrhlryla

Tiirkiye Yayrn Hakkr'2001 Soz Yayrn Oyunajans Ltd. $ti.

SOZ YAYIN OYUNAJANS

YAYTMCTLIK VE ZEKLOYUNLARI TiC. UrD. $Ti.

. 4. Gazeteciler

Sitesi

, C-2D:9, Levent

80630 istanbul

. P.K.

7 Levent 80622 istanbul

Tel (0212) 280 67

0l'

Fax: (0212) 280 68 03

[email protected]

Bu kitabr, insanbilim dahnda alan gahqrnasr yapabilmem iEin gerekli giidtilenmeyi ve geregleri bana sallayan o iki adama adryorum: Profescir Clement Meighan ve Profesor Harold Garfinkel. Ben onlann dnerilerini izleyerek, iEinden bir daha hig grkmayaca[rm bir alan Eahqmasrnrn iEine bahklama dahverdim. onlann o[retisinin ruhuna uygun bir yol izlemedi[im $ayet, soylenecekse, dolrudur bu. Bagka ttirliisri elimden gelmezdi. $amanlann sonsuzluk dedikleri daha ulu bir gtiE, ben daha toplumbilimcilere ozgii agrk segik onermeler tiretemeden cince, beni yutuverdi.

ISBN 975 -1190-34-9

1. Baskr: 2001

Kapak Tasanm Ali Erkmen

Baskr ve Cilt: Mart Matbaacrhk Sanatlarr Tic. ve San. Ltd. $ti. Tel: (0212) 321 23 00 Pbx Faks: (02 12) 295 I I 07

,J

IqINDEKILER

"Scizdizimi"

7

'Obtir Scizdizimi" 9

Girig

10

DUYURUCARLOS CASTANE,DA KULUBU

Havada Bir Urperti 36 Bir Erk Yolculu[u 37 Sonsuzlufun Niyeti 51 Don Juan Kimdi Ashnda? 13

qALI$MALARI BA$LIYORZen . iginizdeki ince Siz ' igimizdeki Qocuk

Geqtalt Bireysel ve GruP

Bilgi:0212-280 6t 42 [email protected]

Bir Devrin Sonu 82 Giinltik Yagamrn Derin Kaygrlarr DayanamadrfrmGorilntii 94 Kagrnrlmaz Randevu 101 Krrrlma Noktasr 109 BiliqsellifinOlgtileri 122Teqekkiir

83

Etmek 135L47148 184

StizdizimininOtesinde

Miijdeci

Ufuktaki Enerji Etkileqimi 167 Farkrndah[rn Karanhk Denizinde Yolculuklar Organik Olmayan Farkrndahk 196 Berrak Gortintim 211Qamur

Golgeler

225

Nihai Yolculugun BaElangrcr 245UEuruma

Dontig

Atlayrq Yolcululu

246273

Siizdizimi Bir adam denklemlerine bakarak, evrenin bir baglangrcl oldu[unu soyledi. Bir patlama olmuqtu, dedi. Bir patlamalar patlamasl, ve evren dofmug oldu. $imdi de geniqlemekte, dedi adam. Yaqrnr bile hesaplamrgtr hatta: gtineqin Eevresinde on milyar kez donmtiqtil dtinya. Bi.ittin dtinya alkrg tuttu; denklemleri bilimseldi adamm. Higbiri dtiqtinmernigti ki, evrenin bagladrfrnr ileri si.irerek,Adam kendi anadilinin sozdizimini yansrtryordu srrf; gergekleri tanrmlarken dofum gibi baqlangrElan, olgunlaqma gibi geligimleri, ve cjltim gibi bitimleri. Evren dolmuqtur, ve yaqlanmaktadrr, diye inangla sUrdi.irdii adam, ve her qey nasrl cili.iyorsa, trpkr kendisinin de anadilinin scizdizimini matematiksel olarak dolrulamasrnrn ardrndan oldtigti gibi, cilecektir.

Obiir StizdizimiEvren sahiden baqlamrq mrydr? GerEek miydi briytik patlama kuramt? Bunlar soru de[iller, ciyle gori.inseler de. GerEekleri tanrmlarken baglangrglar, geligimler ve bitimler koyan sozdizimi, var olan tek sozdizimr midir? Asrl soru, bu. Bagka sozdizimleri vardrr. Orne[in, yolunluktaki farkhhklarrn gergek olarak ahnmasrnr ongdren bir sozdizimi vardtr. Bu sozdiziminde hiEbir qey baglamaz, higbir qey bitmez; bu ytizden dofum kesin, aErk segik bir olay defil, ozel bir yolunluk tiiriidi.ir, olgunlaqma da oyle, oliim de oyle. Bu sozdiziminin adamr, denklemlerine bakarak, evrenin hiE baqlamadrlrnr, hiE bitmeyecefini, oysa sonsuz yofunluk dalgalanmalanndan gegmiq, geEmekte, ve geEecek oldulunu yetkeyle soyleyebilecek denli yeterli sayrda boyuna degiqen farkh yo[unluklar saptadrlrnr gcirtir. Adam pek6ld gu sonuca da varabilir: evrenin kendisi bir yofunluk arabasrdrr, ve kigi ona binip sonsuz defigimlerin iEinden yolcululunu stirdiirebilir. O adam, ola ki, ashnda sadece anadilinin sozdizimini do[r'ulamakta oldufiunun hiE farkrna varrnakstztn, bu ve daha nice sonuElara varabilecektir.

l

GrRr$ ardrna gizlerdi. Bu yontemle, gtinltik yabir farkr yokmuq gibi gosterdi[i kesinlifin verdi[i aclyr gizlemiq oluyordu. Don Juan'rn zaman iEinde bana agrkladrklanna gore, eski qaf Meksika'sr qamanlan, anlmsanmaya defer olaylan boyle derlemenin, benlilin gizli kalmrg koqelerindeki enerjiyi harekete gegirmek iEin gereken en iyi arag oldu[unu bulgulamrqlardr. $amanlar, bu gizli kalmrq koqeleri, bedenin kendisinden kaynaklanan, ve giindelik yagamlmrzrn koqullan ytiztinden yer de$iqtirip, ulaqrlamayacak yerlere itilen enerjinin oluqturdulu bolgeler diye tanrmhyorlardl. Anrmsanmaya de[er olaylarrn derlenmesi, bu anlamda, don Juan ve qizgisinin qarnanlarr igin kullanmadrklarr enerjilerini yeniden konuglandrrmanrn yoluydu. Bu derlemenin onkoqulu, kiqinin coqkularrnrn ve kavrayrqlannrn tiimtinii, hiEbir qeyi atlamaksrzrn, iEtenlikli ve ateqli bir edimle bir araya getirmesiydi. Don Juan'a gore, gizgisinin qamanlan, anrlmaya de[er olaylarrn derlenmesinin, bilinmeyene algrsal olarak yolculuk etmek iEin gerekli olan cogkusal ve enerji ayarlamasryla ilgili araE olduluna inanmrqlardr. Don Juan, elindeki qarnanhk bilgisinin biiti.in amacrnr, nihai yolculuk ile yizyize gelme hazrrh[r olarak tanrmhyordu: bu her insanrn yagamrnln sonunda grkmak zorunda oldu[u yolculuktu. Dedigine gcire, qamanlar, disiplin ve azimleri sayesinde, bireysel farkrndalrk ve irade gtiElerini oliimden sonra airkoyma yeteneline sahiptiler. Qagdag insanrn "ciltimden sonra yagam" olarak adlandrrdrfr belirsiz ve hayali durum, qamanlar iEin, giindelik yagan-lrn pratik olaylan yerine daha farkh bir diizenin pratik olaylarr ile trka basa dolu oldu$u halde. gene de benzer bir iqlevsel pratiklik taqryan, somut bir bolgeydi. Don Juan, qamanlar igin, yaqamlanndaki anrlmaya defer olaylann derlenmesinin, sonsuzlu[un etkin yanl diye adlandrrdrklan o somut bolgeye giriq hazrrhfr anlamrna geldigini ileri sijrtiyordu. Bir ofle sonrasl, don Juan'rn ince bambu kamrqlanndan yaprlnirq salaq qardalrnrn altrnda oturmu$ konuquyorduk. Buqamrn tasalanndan

lifi srradan qeylerin

Giriq

BU KITAP, YA$AMIMDAKI anrmsanmaya defer olaylarrn bir derlemesidir. Bu olaylan, eski gaflarda Meksika'da yaqamr$ $amanlann biliqsel dtinyasrna ulaqabilmem iEin on tig ytl boyunca qaba gosteren ofretmenim, Meksikah Yaqui Krz/'derilisi qaman don Juan Matus'un onerilerine uyarak derledim. Don Juan, bu derlemeyi yapmamt sahk verirken, tavn sanki o anda aklrna gelen stradan bir qeyi soylermiq gibiydi. Onun o[retme tarzt boyleydi. Belirli hamlelerindeki onemli-

I2

SONSUZLUGUN ETKIN YANI

cinig

13

rasr giineqten krsmen koruyan, ama yalmura karqr ttimiiyle korunaksrz, iistii kapah bir.sundurma gibiydi. Oturmak iEin birkag sa[lam kutu vardr. Uzerlerindeki etiketler solmuqtu; iElerindekini tanrmlamaktan Eok si"is igin yaprqtrnlmrq gibiydiler. Onlardan birinin iistiinde oturuyordum. Strttmt evin on duvarrna dayamrqtrm. Don Juan da bir kutuya oturmuq, Eardalr taqryan direklerden birine yaslanmtqtr. Ben geleli heni.iz birkaE dakika olmuqtu. Srcak ve nemli bir havada biitiin giin araba kullanmrqtrm. Sinirli, huzursuz ve ter igindeydim. Kutunun tisttine rahatga yerleqtilim anda, don Juan konugmaya baqladr. Keyifle stntarak, fazla kilolu insanlartn $i$manhkla sava$mayr bir ti.irlti beceremediklerine iliqkin bir espri yaptr. Dudaklannrn kenannda oynaqan gtiliimseyiqe bakrlrsa, amacl sadece dalga gegmek degildi. Qok dolaysrz, ve aynr zamanda qok dolayh bigimde, bana fazla kilolu oldu[umu iqaret ediyordu. Oyle sinirlendim ki, tizerinde oturdulum kutudan yuvarlandrm ve srrtrmr evin ince duvanna qiddetle garptrm. Darbe evi temellerine kadar sarsmrqtt. Don Juan merakh gozlerle beni stizdi.i, ama iyi olup olmadrfrmr sormak yerine, evi gatlatmamrq oldufumdan emin oldulunu soyledi. Sonra bu evin

kendisi iqin gegici bir yerleqim yeri olduluna, ashnda baqka bir yerde yaqadrlrna dair ayrtnttlt bir agrklamaya giriqti. Ona gerEekte nerde oturdu[unu sordu[umda, gozlerini tizerime dikti. Ofkeli bir bakrq defildi bu; daha gok, uygunsuz sorulara karqr bir engel gibiydi. Ne istedi[ini anlayamamtqttm. Sorumu tekrarlamak i.izereydim ki, beni durdurdu. "Buralarda boyle sorular sorulmaz," dedi, kararlt bir ses"Ycintemler ve fikirler hakkrnda diledilin her qeyi sor. Yale. qadr[rm yeri sana soylemeye hazt oldulumda-bi gtin efer 6lu1s6rn-sormana gerek kalmadan kendim soylerim." Kendimi reddedilmiq hissettim, hemen. istemeden ytiziim ksardr. Qok fena incinmiqtim. Don Juan'tn patlayan kahkahasr dtiq krnkh[rmr biisbtittin arttrrdt. Beni reddetmekle kalmamlq, cince hakaret edip sonra da giilmiiqtii bana. "Burada geEici olarak oturuyorum," diye devam etti, bo-

zulmama aldrnq etmeden, "Eiinkii burasr sihirli bi merkez. Aslmda, burada senin yiiziinden oturuyorum." Bu yanrt goztilmeme yetti. inanamryordum. Herhalde aqalrlanmaktan duydufium rahatsrzhfr hafifletmeye gahqryor, diye diiqiindtim. "Burada sahiden benim ytiztimden mi oturuyorsun?" diye sordum sonunda, merakrmr gizleyemeden. "Evet," dedi, ifadesiz bir sesle. "Seni haztlamak zorundaylm. Sen bana benziyorsun. Sana zaten anlatmrq oldufum bi qeyi tekrarlayacaprm, gimdi: Her qaman ya da btiyiicti kuqalrndaki her bi naguahn , ya da liderin arayrqr, kendisi gibi Eift enerji yaprsrna sahip yeni bi erkek ya da kadrn bulmak tizerinedir; ben senin sahip oldufun bu ozellili Nogales'deki otobtis terminalinde gormiiqttim. Enerjini gordtifiiirnde, iisti.iste binmiq iki rqrltrh kiire gciri.iyorum, ve bu cizellik bizi birbirimrze ba[hyor. Senin beni reddettifinden daha fazla reddedemem, seni." Sozleri gok garip bir srkrntr uyandrrmrqtr iEimde. Bir saniye once ofkeliydim, qimdi ise aflamak istiyordum. Sozlerine devam etti, beni qamanlann sava$Emln yolu olarak adlandrrdrklan bir qeye baqlatmak istedi[ini soyltiyordu, Eok gtiglti duygular ve tepkilerin merkezi olan yaqadrlr bolgeden giiE alacaktr, dedi[ine gore. Savaqa hazr insanlar binlerce yrldrr bu topraklarda yaqamrqlar, onlarrn savaqla ilgileri topra[rn derinliklerine sinmiqti. O gtinlerde kuzey Meksika'nrn Sonora eyaletinde, Guaymas kentinin yiiz mil kadar gtineyinde yaqryordu. Himayesinde ytiriittiiftim alan gahqmasr iEin onu gormeye hep oraya gidiyordum. "Savaqa mr girmem gerekiyor, don Juan?" diye sordum, savaqla ilgilenmemin gtintin birinde gerekece[ini soylediginden beri iyice kaygrlanmrqtrm. Soyledigi her qeyi son derece ciddiye almam gerektilini o[reneli gok olmugtu. "Hem de nasrl," diye yanrtladr, gtiltimseyerek. "Bu bolgede alabilecefin ne varsa hepsini yiyip yuttu[un zaman, ben burdan taqrnaca[rm."

-llSONSUZLUcUN ETKiru yaNT Soylediklerinin dogrulu!undan kuqkulanmak iEin bir neden yoktu, ama onun baqka bir yerde yaqadrgrnr hayal edemiyordum bir trirlii. Qevresindeki her qeyle oylesine uyr* iginGIRIS l-5

l

1

i

deydi ki. Bununla birlikre, evi sahiden gegici bir yer giuiyal. Yaq_ui giftgilerine ait kuliibelerin ripik bii orn.giydi"buiasr, sazdan yaprlmrq dtiz damh, gamur ve kille sruun-iq bir barakaydr; yemek yemek ve uyumak iEin kullanrlan 6,iy,it ui, odadan ve iistii agrk bir mutfaktan oiugmugtu. "$iqman insanlarla u[raqmak gok zor,,,dedi, don Juan. itgisiz bir lafa benziyordu, ama degildi. srrtrmr evin duvanna vurup soztini.i kestilimde anlatmaya baqladrfr konuya geri ddnmiigtii sadece. "Bi dakika cince, evime bi inqaat yrkrm grillesi gibi garptrn,"-dedi, baqrnr iki yana sallayarak. ;'Ne hengameiH.iu"ih bi adama layrk bi darbeydi, dolrusu." Benden umudunu kesmiq gibi konuqtuluna dair rahatsrz edici bir hisse kaprlmrqtrm. Hem"n ruuln-uyu gegtim. Ke-if yaprma gore kilomun normal olduluna iliqkin telagh agrklamalarrmr yapmacrk bir gtiltimse*.y1. dinledi. "Do[ru," diye onayladr, dalga gegerek. "Kemiklerin iri. viicudun on beq kiloyu daha rahathkla kaldrr, ve hig kimse, seni temin ederim ki, hig kimse farketmez.Benetmem." Alaycr srntrqr bana kesinlikl e fazla kilolu oldufumu sciyhiyordu. Sonra bana genel anlamda sa[h[rmla ilgili sorular sordu, ben de kiloma iliqkin baqka bir yoiumdan kurtulabilmek igin umutsuzca konuqup durdum. konuyu kendi degigtirdi. "senin tuhaflrklarrndan, saprnglanndan ne haber?" diye sordu, ifadesiz bir yiizle. iyiler, gibi ahmakEa bir cevap verdim. "Tuhaflrklar, saprnElar", koleksiyonunu yaptr[rm qeylere taktrlr isimdi. o srralarda, trim yaqamlm boyunca gok hoqlandr[rm bir iqe, yenilenmiq bir hevesle tekrar baqlamrqtrm: toplaiabilecef n", q"yin koleksiyonunu yapryordum. Dergiler, pullar, plaklar; ,onra kamalar, mi[ferler, bayraklar gibi itmCl Dunya savagr eqyalan topluyordum.

"Saprnglanmla ilgili olarak sana biitiin soyleyebilecelim, don Juan, koleksiyonlanmr satmaya Eahqtr[rmdrr," dedim, berbat bir qey yapmaya zorlanan bir kurban edasryla. "Bi koleksiyoncu olmak pek de fena bi qey de[il," dedi, buna gerEekten inanrrmrq gibi. "Iqin can ahcr noktasr biriktirmen defil, ne biriktirdigindir. Sen hrrdavat biriktiriyorsun, trpkr kope[in gibi seni tam manasryla tutsak eden bi stirii delersiz nesne. Evcil bi hayvanln varsa, oyle hemen kalkrp gidemezsin; sen ortahkta defilken baglarrna neler gelecefiinin tasasrnr gektilin koleksiyonlann varsa da yapamazsm bunu." "GerEekten ahcr bakryorum, don Juan, inan bana," diye tttraz ettim.

"Yok, yok, yok, seni bi qeyle sugladrlrml sanmayasln," diye karqrhk verdi hemen. "Ashnda koleksiyoncu ruhun hoquma gidiyor. Ben sadece biriktirdiklerinden hoqlanmlyorum, hepsi bu. Oysa senin bu toplama merakrnr iqe koqmak isterdim. Zahmetrne de[ecek bi koleksiyon onerebilirim sana." Don Juan uzunca bir stire duraksadr. Uygun sozciikleri arlyor gibiydi, ya da belki sadece etkileyici, iyi zamanlanmrg bir duraklamaydr bu. Bana derin, iEime igleyen bir bakrqlabaktr.

"Her sava$gt, gorev icabr, ozel bi albiim haztlar," diye sozlerine devam etti, "savaqElrun kiqiligini ortaya koyan bi albiimdtir bu; yaqamlnln tiim aynntrlanna tanrkhk eden bi albtim." "Bu neden koleksiyon olsun ki, don Juan?" diye sordum ttnaz ederek, "ya da albi.im?" "Qiinkii oyledir," diye kargrhk verdi. "Ama en gok anrlann resimlerinden, hatrrlanmaya defer olaylann resimlerinden oluqmuq bi albtim gibidir." "Bu olaylann anlmsanmasr iqin bazr ozel nedenler mi var?" diye sordum. "Onlann anlrnsanmaya defer olmalarr, kiqinin yaqamrnda ozel bi onem taqrmalanndan ottiriidiir," dedi. "Benim rinerim, senin iEin derin anlamlan olan geqitli olaylann tam bi doktimtinti yaparak bi albtim hazrrlaman. "

16

SONSUZLUGUN ETKIN YANI

GrRr$ mayacaktrn."

t1

"Yaqamtmdaki her olaytn benim igin derin anlaml var,don Juan!" diye qiddetle itraz ettim, ve bunu der demez btiytikltik tasladr!rmtn farktna vardtm.

"Pek saytlmaz," dedi, gtiliimseyerek, tepkilerimin onu mtithiq keyiflendirdigi belliydi. "Yaqantrndaki olaylann ti.imtiniin senin iEin derin anlamlart olmamtqtrr. Oysa bikag olay vardrr ki, kanrmca senin igin biEok qeyi defiqtirmiq, yolunu aydrnlatmrq olmalan olastdrr. Yolumuzu defiqtiren olaylar, kiqisel olmayanlardrr genellikle, ancak aynt zamanda son derece kiqiseldirler de.""Zrtlaqmaya Eahqmlyorum, don Juan, atna inan bana, baqlma gelen her olay bu nitelemeye uyuyor," dedim, yalan soyledipimi bilerek. Bu ciimle afnmdan gtkar Erkmaz oztir dilemek istedim, ama don Juan bana aldrnq etmedi. Sanki hiEbir qey soyleme-

miqim gibiydi. "Basmakahp bi qey gibi diiqtinmeyesin bu albiimii, ya da yagam deneyimlerinin stradan bi tekrarl sanmayasln," dedi. Derin bir soluk aldtm, gozlerimi kapadrm, ve zihnimi susturmaya Ealrqtrm. Qoziimti olmayan sorunumla ilgili grlgrnca bir konuqma stirdtiri.iyordum kendimle: don Juan't ziyaret ermekten hiq mi hig hoqlanmadrlrm kesindi. Onun varhfr igime korku saltyordu. Sozleriyle beni dort bir yandan kuqatryor, ve delerimi gosterebilmem iEin bana higbir qekilde firsat tanrmryordu. A[zrmr her agrqrmda itibar kaybetmekten nefret ediyor, aptal durumuna dtiqmekten i[reniyordum. Ama iEimde bir bagka ses daha vardt; Eok daha derinlerden, uzaklardan gelen, nerdeyse belli belirsiz bir sesti bu. Ahqtrlrm soylegimin salvolarr iEinde, geri donmem igin artrk gok geE oldulunu soyledifini iqitiyordum. Ama ashnda bu benim sesim ve benim dtiqtincelerim de degildi; don Juan'tn dtinyasrnrn iEinde gok fazla yol aldrfrml, ve ona havadan bile claha fazla ihtiyicrm oldulunu soyleyen meEhul bir sese benziyordu daha Eok. "Ne istersen sciyle," der gibiydi ses, "ama boylesine benmerkezci bir kaErk olmasaydtn, bu denli dtiq krnkhlrna u[ra-

"O senin obtir zihninin sesi," dedi don Juan, dinliyormug, ya da di.igi.incelerimi okuyormug gibi. Elimde olmadan srgradrm. Oyle korkmuqtum ki gozlerim yaqlarla doldu. Don Juan'a igimdeki kanqrk duygulan oldulu gibi itiraf ettim. "igindeki bu Eeliqki Eok nomal," dedi. "Ve inan bana, o kadar da iisttine varmlyorum bunun. Ben oyle biri defilim. Sen bi de ci[retmenim nagual Julian'rn bana yaptrklannr bilsen. Ondan biittin varh[rmla tiksiniyordum. Qok genEtim, kadrnlann ona nasrl taptrlrnr, kendilerini nasrl hiE dtiqtinmeden verdiklerini, ve ne zaman ben onlara merhaba demeye kalksam, kafamr koparmayahazn diqi aslanlar gibi tistiime saldrrdrklarrnr goriiyordum. Benden alabildigine nefret ediyorlardr, ve ona dgrktrlar. Ne hissediyordum dersin?" "Nasrl hallettin bunu, don Juan?" diye sordum, Eok btiytik bir merakla. "Higbi qeyi halletmedim," dedi. "Bu aEmaz, ya da her ne ise, benim iki zihnimin arasrndaki mticadelenin sonucuydu. Biz insanlarrn ttimtnrin iki zihni vardrr. Biri tarnamen bize aittir, ve bize daima diizen, dolaysrzhk, irade giicti getiren, zayff bi sestir bu. Obtir zihin bi yabanct donantmdrr. Bize iddiacrhk, geliqkiler, kuqkular, umutsuzluklar getirir."

Kendi zihnimdekileri takip etmekle oyle meqguldiim ki, don Juan'rn soylediklerini ttimiiyle kagrrmrqtrm. Her sozctiltinti aErk segik anrmsryordum, fakat higbiri anlam ifade etmiyordu. Don Juan gayet sakin, ve dosdogru gozlerimin iEine bakarak soyledikierini tekrar etti. Hela ne demek istedigini kavramaktan dcizdim. Dikkatimi sozctikler iizerine toplayamryordum. "Garip bir nedenden citi.irti, don Juan, anlattrklanna dikkatimi veremiyorum," dedim. "Niye yapamadrlrnr gayet iyi anhyorum," dedi, koca bir giiliimsemeyle, "bi giin sen de anlayacaksrn, beni sevip sevmedifine dair ikilemini gozdiiftinde, diinyanrn merkezi benim-benirn, demeyi brraktrfrnda.

SONSUZLUGUN ETKiN YANI

GIRI

$

l9

"Bu arada," diye devam etti, "iki zthnrmtz ile ilgili meseleyi bi yana brrakahm ve anrmsamaya deler olaylarla ilgili hazrlayacalrn albtim konusuna ddnelim. Boyle bi albiimiin disiplinli ve adil olma aErsmdan bi idman oldu[unu da eklemeliyim. Bu albiimii bi savaq edimi gibi diiqiin." Don Juan'rn savr-benmerkezciligimden v azgeEtilimde onu gcirmekten hoqlanrp hoqlanmadrlrma dair ikilemimin sona erecefi--g0ztim gibi gelmiyordu bana. Ashnda bu iddiasr beni daha da krzdrrmrq, btisbiittin hi.israna u[ratmrqtr. Albiimden bir sava$ edimi diye soz etti[ini de duyunca ona bi.itiin hrsrmla saldrrdrm . "Bir olaylar derlemi fikrine inanmak yeterince zor," dedim, isyankAr bir tavrrla. "Usttine tistltik, buna albiim demen ve boyle bir albiimtin bir savaq edimi oldulunu sciylemen benim igin gok fazla. Qok Eapraqrk. Oyle gapraqrk ki, benzetmenin anlamrnr kaybettiriyor." "Ne tuhaf! Benim igin tam tersi," diye cevap verdi don Juan, sakin sakin. "Bciyle bi albtim{in bi sava$ edimi olmasr, drinyanrn anlamrnr igeriyor benim iEin. Ben, unutulmaz olaylar albtimtimiin bi savag ediminden baqka higbi qey olmasrnr istemezdim." Diigiincemi daha ayrrntrh savunmak, ve unutulmaz olaylar fikrini ashnda anladrfrml ona agrklamak istedim. Benim itirazrm, bunu kafa kanqtmcr biEimde tarumlamasma iliqkindi. O giinlerde, dilin kullanrmr konusunda agrkhk ve iqlevsellifiin savunucusu gibi goriiyordum kendimi. Don Juan, kavgacr tavrrma iliqkin bir yorum yapmadr. Yalnrzca, bana tiimtiyle katrhyormuq gibi baqrnr sallamakla yetindi. Bir si.ire sonra, enerjim ya tamamryla ttikendi, ya da dev bir enerji dalgasrnrn altrnda kaldrm. Birdenbire, hig gaba sarf etmeden, taqkrnhllmln yararsuhlrnr anlayrvermiqtim. Qok utanryordum. "Bana ne hiikmediyor da bclyle davranryorum?" diye igtenlikle sordum don Juan'a. O anda tam anlamryla afallamrq durumdaydrm. Kavradr[lm gey beni oyle sarsmrgtr ki, istemeden aflamaya baqladrm.

"Sagma sapan aynntrlarla kendini tizme," dedi don Juan, yatrqtrrrcr bir tavrrla. "Erkek olsun, kadrn olsun, hepimiz boy-

\ "Yani, don Juan, pireyi deve yapmamrz ve aykrrr tabiatrmrz yaradrhgrmrzdan mr geliyor?" "Hayrr, pireyi deve yapmamtz ve aykrnh[tmrz yaradrhqrmrzdan gelmiyor," diye yanrtladr. "Bizim bu pireyi deve yapma ve aykrrrhk etme huyumuz, daha Eok, her birimizin bagrna bela olan, ama yalrnzca btiytictilerin acr ve umutsuzlukla farkrna vardrklan deneytistti bi miicadelenin sonucu: iki zihnin mticadelesi." Don Juan dikkatle beni gozltiyordu, gozlert simsiyah iki komiir parEasr gibiydi. "Bana iki zihnimiz ile ilgili bir geyler anlatrp duruyorsun," dedim, "ama beynim soylediklerini kaydedemiyor. Neden?"

leytz."

"Nedeninr zamant geldifinde olreneceksin," dedi. "$imdilik, iki zihnimiz hakkrnda sana daha once anlatmrq olduklanmr tekrarlamam yeter. Biri, gergek zrhnimizdir; tiim ya$am deneyimlerimizin tiriintidi.ir, bozguna u[radrlr ve karanhfa itildi,ei igin nadiren konuqur. Obtirti, yaptr firmrz her qey iEin her gtin kullandr[rmrz zihin ise, bi yabanct donantntdu'." "Sanrnm meselenin cizii qu; zihnin bir yabanct donarum oldufu kavramr oyle tuhaf ki, zihnim bunu ciddiye almayr reddediyor," dedim, gergek bir keqifte bulundufum inancryla. Don Juan sozlerim hakkrnda bir yorum yapmadr. Sanki higbir qey soylememiqim gibi, iki zihnimrztle ilgili aErklamalan stirdtirdii. "iki zihin ikilemini Eozmek, ona niyetlenme ile olur," dedi. "Btiyi.ictiler, niyeti Ealrrmak igrn niyer scizctiftinii ytiksek sesle ve agrk qekilde seslendirirler. Niyet, evrende var olan bi gtigttir. Btiyticiiler onu Ealrrdrklarrnda, niyet onlara gelir ve ustahfrn yolunu aEar; bu da btiyiictilerin giriqtikleri her igte daima baqanh olduklan anlamrna gelir." "Keyfi ve onemsiz bile olsa, btiytictilerin her istediklerini elde ettiklerini mi soylemek istiyorsun?"

20

SONS UZLTJGUN

ETTIN YANI

GIRI$

21

"Hayr, bunu demek istemiyorum. Niyet, elbette her amaE igin galnlabilir," diye cevap verdi, "ama btiytictiler, niyetin onlara yalmzca soyut bi qey iEin geldigini zor yoldan olrendiler. Bu, bi.iyticiiler igin emniyet supabrdrr; aksi halde dayanrlmaz olurlardr. Senin durumunda, iki zlhin Eeliqkisini halletmek, ya da gergek zihninin sesini duymak igin niyeti galrrmak, keyfi ya da cinemsiz bi mesele delil. Tam tersine; ruhani ve soyut bi qey, ancak senin igin alabildiline yaqamsal da." Don Juan bir an durakladt, sonra tekrar albiim hakkrnda konuqmaya baqladr. "Kendi albi.imtim, bi savaq edimi olarak, son derece dikkatli bi segim gerektirdi," dedi. "O artrk yagamlmdaki unutulmaz olaylann ve beni onlara yonlendirmi$ olan her qeyin tam bi derlemi. Benim igin neyin anlamh oldulu ve olacalr konusunda yo[unlaqmrqtrm. Bana sorarsan, bi savaqgrnrn albiimti, olabilecek en somut qeydir; oyle isabetlidir ki, can evinden vurur." Don Juan'rn ne istedili hakkrnda en ufak bir fikrim yoktu, ancak onu gayet iyi anhyordum. Tek baqrma oturup, diiqiincelerimin, anrlanmrn, fikirlerimin dzgiirce bana gelmelerine izin vermemi cigtitledi. iEimin derinliklerinden gelecek ve bana neleri segece[imi sclyleyecek sesin yi.ikselebilmesi igin gaba gostermemi sahk veriyordu. Ardrndan eve girmemi ve iqerdeki yatalrma uzanmaml soyledi. Yatak tahta kasalardan yaprlmrgtr ve tizerinde yorgan olarak kullandrlrm birkag di.izine guval vardr. Ttim viicudum afnyordu, ve uzandrlrmda gerEekten gok rahatladrm. Onerilerine uymug ve gegmiqim hakkrnda dtiqtinmeye baqlamrqtrm; iizerimde iz brrakan olaylan anyordum. Hemen fark ettim ki, yaqamrmdaki her olayrn anlamh oldu[una iliqkin iddiam saEmahktr. Anrmsamak iEin kendime baskr yaptrkEa, nerden baqlayaca[rmr bile bilmedilimi keqfetim. Bagrrndan geEenler, birbirleriyle ba$antrslz, sonsuz bn dtiqtinceler ve anrlar zinciri halinde zihnimden gegmekteydi, ama benim igin anlamh olup olmadrklanna karar veremiyordum. HiEbirinin zerre kadar anlam taqrmadrlr izlenimine kaprldrm.

Sanki ttim yaqamrml higbir qey hissetmeden, sadece yiir{ime ve konuqma giicii verilmiq bir ceset gibi yaqamrqtrm. Konuyu ytizeysel bir girigimden citeye gottirebilecek kadar yo[unlaqamaylp pes ettim ve uykuya daldrm. "Bi qeyler becerebildin mi?" diye sordu don Juan, saatler sonra uyandrfrmda. Uyuyup dinlendikten sonra rahatlayacafrma, hAlA huysuz ve kavgacrydrm. "Haylr, higbir qey beceremedim," diye hrrladrm. "iginin derinliklerindeki o sesi duydun mu?" diye sordu. "Sanrnm duydum," diye yalan soyledim.

"Ne soyledi sana?" diye buyurdu, rsrarla. "$imdi hatrrlayamlyorum, don Juan," diye mmldandrm. "Ah, giindelik zihnine donmiiqsiin," dedi, ve srrtrma kuvvetle vurdu. "Grindelik zihnin iqi devraldr yine. Hadi, anlmsanmaya deler olaylan derlemenle ilgili konuqup onu rahatlatahm. Albtime koyacaklarlnr seEmenin kolay iq olmadrfirnr soylemeliyim sana. Bu albiimtin bi sava$ edimi oldufunu soylememin nedeni de bu. Neyi segecelini saptamak igin on kez bagtan almahsrn kendini." O anda, bir saniye iqin de olsa, iki zihnimiz oldufunu anladrm; ancak bu dtiqtince ciyle belli belirsizdi ki, anrnda kaybettim onu. Kahcr olan, don Juan'rn talebini yerine getirmekteki yetersizlifimin duyumuydu. Ancak yetersizlifimi zarafetle kabullenmek yerine, bunun yrldrrrcr bir mesele haline gelmesine goz yumdum. O giinlerde yaqama giictimti daima olumlu qeylerde boy gcistermekten ahyordum. Yetersiz olmak, yenilmekle eq anlamhydr, ve bu da benim igin dayanrlmaz bir qeydi. Don Juan'rn meydan okumasrna ne tepki verecefimi bilmedi[im igin, iyi bildigim tek qeyi yaptrm: cjfkelendim.

"Bunun tizerinde Eok daha fazla dtiqiinmeliyim, don Juan," dedim. "Bu fikri oturtabilmesi iqin zihnime zaman tanrmaltytm." "Elbette, elbette," diye onayladr don Juan. "Hig acele et-

22

SONSUZLUGUN ETKIN yaNi

GIRI

$

23

me, ama elini de gabuk tut." Bundan sonra konuya iligkin baqka bir qey soylenmedi. Eve dcindtigrimde hepsini unuttum; ta ki bir gtin, epey beklenmedik bir biEimde, katrldr[rm bir konferansrn orta yerinde, yagamlmrn kayda defer olaylannr araqtrrmamla ilgili kagrnrlmaz buyruk, bedensel bir sarsrntr gibi, ttim vticudumu tepeden trna$a titreten bir sinir kasrlmasr gibi bana garpana dek. Ciddi biEimde gahgmaya baqladrm. Benim igin anlam taqrdrfrna inandrlrm yaqam deneyimlerimi yinelemek aylarrmr aldr. Ancak derlediklerimi gozden geEirdigimde, ulragrrklanmrn ashnda hig mi hig anlam tagrmadrklannr anladrm. Anrmsadr[rm olaylar, sadece soyut biEimde hatrrrma gelen belirsiz hareket noktalanydr. Bir kez daha. o son derece rahatsrz edici duyguya kaprlmrqtrm; higbir qey hisserrneyi beklemeden, yalntzca edimde bulunmak tizere yetiqtirilmiq oldufum kuqkusuydu bu.

da beni deli ediyordu. Mtithiq rahatsrz oldufum baqka bir qey de, o gtin igin ozel olarak aldrlrm pembe gomlelin kollannrn

Hatrrladrfrm olaylann en belirsizlerinden oldulu halde, biri, [JCLA'daki ytiksek lisans programrna kabul edildilimi ofrendifim giine aitti. Ne denli gabalasam da o gtin neler yaprrfirmr hatrrlayamryordum. O gtine dair ilginE ve benzersiz olan higbir qey yoktu, ama anrmsanmaya deler olmasr gerekir gibi geliyordu bana. Bu okula girmek beni mutlu etmig, kendimle gurur duymamr sallamrg olmahydr, ama bciyle defiildi. Derlemimdeki baqka bir ornek de, Kay Condor'la evliligin egifine geldi$im giindri. Kay'rn soyadr Condor delildi ashnda, aktris olmak igin adrnr defiqtirmiqri. Unlti olmak iEin gansl, Carol Lombard'a gok benzemesinden ibaretti. O giintin akhmda kalmasr, yaganan olaylardan gok, onun gi.izelli[i ve benimle evlenmek istemesi ytiziindendi. Benden bir kafa boyu daha uzundu ki bu da onu biisbtiti.in gekici krhyordu benimanrmsanmaya kesinlikle defier buldu[um anrlardan iEin.

Benden daha uzun bir kadrnla, kilise tcireniyle evlenmek, gok heyecanlandrnyordu beni. Gri bir smokin kiralamrgtrm. Pantolonun pagalan benim boyumda biri iqin fazlaca geniqti. Ispanyol paga degildi, sadece bol paqah bir pantolondu, ve bu

on santim uzun gelmesiydi; onlarr yukanda tutmak igin lastik bantlar takmak zorunda kalmrqtrm. Bunlann drqrnda her gey rntikemmeldi, benim ve konuklarrn, Kay Condor'un korkup vazgeEtt[ini ve gelmeyecelini keqfettifimiz ana kadar. Kay, gok gorgfil[ bir geng hanrm olarak, motosikletli bir kurye ile bana bir oztir notu gcindermigti. Boqanmaya inanmadrlrnr, yagamrnrn kalan krsmrnr hayata bakrg agrsmr pek de paylaqmayan birine adayamayaca[rnr yaztyordu. Condor sozcii[iin[in afizrmdan her grkrqrnda giilmekten kendimi alamadr[rmr, bunun da, onun kiqililine hiq saygr duymadr[rmr gcisterdi[ini hatrrlatryordu bana. Konuyu annesiyle tartrqmrqtr. Ikisi de beni Eok seviyorlardr, ama ailelerine kabul edecek kadar degil. ikimiz igin de zatarrn neresinden dontilse kArdrr, diye eklemiqti, yiirekli ve mantrkh bir edayla. Zlhntm tamamen uyugmugtu. O gtinti anlmsamaya gahqtrfrmda, kirahk gri smokinim ve bol paEah pantolonumla bir si.irti insanrn oniinde tek baqrna kalakaldrlrm iEin feci qekilde aqafrlanmamrn mr, yoksa Kay Condor'un benimle evlenmekten vazgeEmesinin neden oldu[u yrkrmm mr a[rr bastrfirnr grkaram ryordum. Obtirlerinden aErk biEimde ayrrabildifim yalnzca bu iki olaydr. Yetersiz cjrneklerdi, ama tizerlerinden geEtikten sonra, onlan felsefi tevekkiil oyktileri krhfrna sokmayr baqarmrqtrm. Gergek duygularr hig yaqamadan omrtinti gegiren, her qeye sadece entelektiiel bakrq agrsryla bakan biri olarak dtiqiiniiyordum kendimi. Don Juan'rn mecazlannr ornek alarak, kendim iEin de bir kavram geliqtirmiqtim bile: hayatrnr baqkalan igin, olmasr gerektili bigimde yaqayan bir varhk. Orne[in, UCLA'daki okula kabul edildi[im gtiniin anrmsanmaya defer bir gi.in olmasr gerektifine inanryordum. Boyle olmadrfr iEin, ona ashnda hig hissetmedifim bir onem atfetmek igin elimden geleni yaptrm. Kay Condor ile evlenmenin eqiline geldifim giin igin de aynl $ey geEerliydi. Benim iqin yrkrcr bir gtin olmahydl, ama de[ildi. Onu tekrar zihnim-

1A L+

SONSUZLUGUN

glrciN

YANI

GIRI$

25

de canlandrrdrfrmda, hiEbir ;ey bulamryordum; bu yrizden neler hissetmiq olabilecefime iliqkin kuramlar geliqrirebilmek iEin var giiciimle Eahgmaya baqladrm. Don Juan'r bir sonraki ziyaretimde, evine vartr varrnaz, iki anrmsanmaya de[er olay cirnelimi sundum. "Bi yr[rn sagmahk bu," diye fikrini belirtti. "Bunlann hiEbiri olmaz. Oyktiler; dtiqtinen, hisseden, aflayan, ya da hiEbi qey hissetmeyen bi insan olarak yalntzca seninle ilgili. Bi qamanln albtimtindeki olaylar zamana karqr koyarlar, gtinkti onlann kendisiyle hig alakasr yoktur; ancak gene de o tam ortalannda yer alrr. Qok kiqisel olmasa da, yagaml stiresince, hatta belki sonrasrnda da, her zaman tam ortalannda yer alacaktrr.

Soyledikleri hevesimi krrmrqtr; ttimtiyle bozguna u[ramrq hissediyordum kendimi. O giinlerde don Juan'rn beni aptal yerine koymaktan ozel bir zevk duyan aksi bir ihtiyar oldufuna yiirekten inanryordum. Sanat okuluna giderken gahqtrlrm heykel dcikiimhanesinin ustasrnr hatrrlatryordu bana. Bu zanaat ustasr, terfi eden Erraklannrn yaptrfir her qeyde kusur bulup onlarr durmadan eleqtirir, iqlerini kendisinin tavsiyelerine gcire dtizeltmelerini isterdi. Qrraklar da arkalannr doniip diizeltmiq gibi yaparlardr. Aynr iqi tekrar gozden geEiren ustanrn neqesini ve dediklerini hatrrhyordum: "$imdi bi qeye benzedi iqte!" "Kendini kotti hissetmeyesin," dedi don Juan, beni sarsrp anrlanmdan grkararak. "Ben de bt zamanlar aynr durumdaydrm. Yrllar boyunca, ne seEece[imi bilememekle kalmadrm; iglerinden segim yapabilecefim deneyimlerim olmadrfrnr bile diiqtindtim. Sanki baqrmdan higbi gey geEmemiq gibi geliyordu bana. Elbette her qey geEmiqti bagrmdan, ama kafamdaki beni savunmaya gabalarken, bagka higbi qeyi farkermeye zaman ya da hevesim kalmryordu." "Bana agrkEa soyler misin don Juan, oyktilerimde yanhq olan ne? Bir $eye benzemediklerini biliyorum, ama yaqantrmrn geri kalanl da oyle zaten." "Sana tekrar soyleyece[im bunu," dedi. "Bi savagEmtn

ciykiileri kiqisel de[ildir. Senin okula kabul edildi[in gtine ait oyktin, kendini her geyin merkezine oturtma iddiandan baqka bi qey de[il. Hissediyorsun, hissetmiyorsun; anltyorsun, anlamlyorsun. Soylernek istedigimi anladrn mr? Ttim oykii sadece sensin." "Ama baqka tiirlti nasrl olabilir ki, don Juan?" diye sordum. "Obiir oyktinde, istedifim geye nerdeyse dokunur gibiydin, ama sonra onu da son derece kiqisel hale getirdin. Bi siirti ayrrntr daha ekleyebilece[ini biliyorum, ama o aynnttlar da senin benli[inin uzantrlanndan baqka bi qey olmayacak." "Seni gergekten anlayamlyorum, don Juan," diye itiraz ettim. "Tanrk olanrn goztinden izlenen tiim oykiiler, ister istemez ona ozeldir." "Evet, evet, elbette," dedi giiltimseyerek, her zamanki gibi qaqkrnhfirmdan keyiflenerek. "Ama o zaman onlar, bi savaqEmm albtimtine uygun ciyktiler olmazlar. Baqka amaglara ait oyktiler olurlar. Anrmsanmaya deler olaylardan bizim peqinde olduklanmtz, kigisel olmayanrn karanhk dokunu$unu taqrr. O dokunuq, onlann her yerine sinmiqtir. Bunu baqka ttirlii nasrl agrklayabilirim, bilmiyorum." " Bir esin anr yaqadr[rma, ve kiqisel olmayantn karanhk dokunuqu derken don Juan'ln ne kastettifini anladrfrma inan* drm, o zaman.Btaz sapkrn bir geyden sciz ettigini dtiqtintiyordum. Karanhfirn anlamr benim igin bciyleydi. Ve ona Eocuklu[umdan bir oykti anlattrm. Benden btiytik kuzenlerimden biri trp e[itimi goriiyordu. Stajyer hekim oldu[u giinlerin birinde beni ahp morga gotiirmtiqtii. Geng bir erkefin mutlaka olii insanlan gormesi gerektilini, Etinkii bu gori.intiiniin gok elitici bir gey oldufunu, hayatm fanili[ini gozler ontine serdifini soylerdi. Hep balrra gagya nutuklar gekerek beni gitmek iEin ikna etmeye Eahqrrdr. Oli.im karqrsrnda ne denli giigstiz oldu[umuzu anlatrp durdukga, iyice meraklanmaya baqlamrqtrm. Bir ceset gormemigtim, hig. En sonunda merakrm galip geldi ve pegine takrldrm. Morgda bir stiri.i kadavra gosterdi ve korkudan taq kesil-

26

SONSUZLuCUN ETKiN yRNI

GrRr$

21

memi sa$adr. Bu iqte efitici ve aydrnlatrcr higbir qey bulamamrqtrm. HiE kuqkusuz, hayatunda gordiigtim en dehqet verici qeylerdi. Kuzenim benimle konugurken, sanki her an qrkagelecek birini bekliyormuq gibi stirekli saatine bakryordu. Beni grictimrin yetti[inden daha tazla bir stire morgda tutrnak istedili besbelliydi. Rekabetgi kiqilifirn yiizi"inden, dayanma gi,ictimti, erkekli[imi srnadrlr hissine kaprlmrqtun. Diglerimi srktrm ve sonuna kadar dayannraya ahdettirn. Son, hig umrnadr[rm qekilde geldi. Btitiin cesetlerin uzatrlmrg oldu[u menner masadan bir takrrtr yiikseldi, ve izerr Earqafla orttili.i bir kadavra, sanki oturmaya haztrlanrrmrq gibi yerinden kalkrverdi. Oyle korkunE bir gelirme sesi grkarmrqtr ki, cimriirntin sonuna dek unutamayacalrm qekilde iEime iqledi. Kuzenim bir hekiln, bir bilim adamr olarak, bunun tiiberkr-ilozdan olen bir adamrn cesedi oldulunu, cilerlerinin bir bakteri tara{lndan iEleri hava dolLr Eok btiytik boEluklar btrtkacak biqimde kemirilrniq oldu[unu, ve boyle clurumlaruin urtamtn rsrsr deliEtifinde, bunun bedenin kalkrp oturmasiirir, ]? da en azrndan kasrlntasrna neden oldulunu aErklaml;{r" "Hayrr, daha bulamadrrr," dedi don Juan, baqrnr iki ,velna sallayarak. "Bu sadece senin korkun hakkrnda bi oykil" Kendim de korkudan oliirdtirn; ancak korku kimsenin yolunu avdrnlatmaz. Ama sana ne oldufunu merak ettirn." "Oliim rnelefi gibi Erghklar attirn," dedim. "Baqrrnr gd[si-ine gomtip iisti.ine baqrna kustulum iEin kuzenim bana odlek. tabansrz dedi." YaEamrmrn marazi bir anlslnl canlandrrmlq olmahydrm. Lisede tanrdr[rm, bir salgr bezi hastahlr yiiziinden dev boyutlarda biiytiyen on altr yaqrnda bir oflana ait bir oyktim daha vardr. Kalbi bedeniyle aynr htzda biiyiimedili igin, gocuk kalp yetersizlilinden olmtiqtii. Marazi bir merakla, yaruma bir Eocuk daha ahp morga gittim. Herhalde marazrlikte bizden geri kalmayan morg gorevlisi, brzi arka kaprdan iEeri soktu. $aheserini gcistercli bize. iti metre otuz santimden uzun olan devasa qocu[u normal boydaki bir tabuta sr$drrabilmek iEin bacaklannr testereyle kesmiqti. Olti qocufun san-

ki kollarrnda iki kupa tagryormuq gibi tuttulu bacaklarrnr bedeninin iki yanrna nasrl yerlegtirdifini gosterdi. Yaqadrfrm korku, Eocukken morgda duymuq oldufum korku kadar btiytiktti; ama bu yeni korku fiziksel bir tepki defil, ruhsal bir sarsrntrydr. "Nerdeyse oluyor," dedi don Juan. "Ancak oyki.in hdlA fazla kiqisel. ifreng bi oykti. Midemi bulandrrlyor, ama btiytik potansiyel gcirtiyorum. " Giinliik yaqamdaki olaylarda rastlanan dehqete don Juan'la birlikte giildtik. O ana kadar yakalayrp brraktrfrm marazi anlar arasrnda umutsuzca kaybolup gitmiqtim. Ona en iyi dostum Roy Goldpiss'in oyktisiinti anlattun, bu kez. Ashnda bir Polonyah soyadr vardr, ama arkadaqlan Goldpiss (Altrn iqeyen) diyorlardr ona, Etinkti dokundufu her qeyi altrna geviriyordu; mtithiq bir iqadamrydr. iq alanrndaki yeteneli onu son derece hrrsh biri haiine getirmiqti. Dtinyanrn en zengin adamr olmak istiyordu. Ancak rekabetin Eok gLiglti oldufiunu da keqfetmiqti. Ona gcire, sadece iqadamr olarak herkesle boy olEtiqmek yetmezdi; ornelin bir Islarni tarikatrn o zamanki lideri her yrl afrrhfrnca altrnla tartrlmaktaydr. Bu lider her tartrhqrndan once miimkiin oldu!u kadar giqmanhyordu. Sonra, hedefini biraz ktiEiilten dostum, Birleqik Amerika'nrn en zengin adamr oln-raya karar verdi. Bu alanda da vahqi bir rekabet htikiim siirmekteydi. Bir basamak daha indi: Belki Kaliforniya'daki en zengin adam olabilirdi. Bunun iEin de geE kalmrqtr. Kalifomiya'nrn sahibi olan koklii ailelerle, pizza ve dondurma salonlan zincirini kullanarak iq diinyastnda yanqabilecek diizeye yiikselebilme umudunu da yitirdi. Yagadr[r Los Angeles banliyostintin, Woodland Hills'in en zengin adamr olmaya razr oldu. Bir talihsizlik eseri, evinin bir sokak otesinde Mr. Marsh oturuyordu; Birleqik Amerika'nrn her yerinde birinci kalite yorganlar iireten fabrikalann sahibiydi bu adam, ve inanimaz olEi.ide zengindi. Roy'un di.iq krnkhklannln sonu yoktu. Baqarma diirtiisii oyle gtigltiydii ki, sonunda salhfrnr bozmuqtu. Giini.in birinde beyin kanama-

28

SoNSUZLUGUN ETKiN yeNI

GIRI$

29

srndan oldii.

Onun oliimti, sonuE olarak, bana morga ya da cenaze evine yaprlacak tiErinc:d- ziyareti getirdi. Roy'un en yakrn dostu oldu[umdan, karrst cenazenin uygun bigimde giydirilmesine nezaret etmemi rica etmiqti. Cenaze evine gittim, ve bir erkek sekreter tarafrndan arka taraftaki odaya almdrm. Odaya girdilim srrada, yiiksek merrner bir masada gahqmakta olan cenazect, safi elinin orta parma[rnl avcunun iginde tutarak iqaret parmalr ve ki.iEiik parmafryla, Eoktan oltim katrh$rna girmiq olan cesedin tist dudafrnrn kenarlanm zorla yukanya do[ru krvrmakla meqguldii. Roy'un olii suratrnda acayip bir tebesstim belirirken, cenazeci bana dolru hafifEe donrip yaltaklanan bir sesle qoyle dedi: "Umanm bu sizi hoqnut eder, beye-

"Bana senin albtimiinden anrmsanmaya deler bir olay ornefi verebilir misin, don Juan?" diye sordum, her zamanki ortiili.i qikayet tarztmla. "Peqinde oldu[un qeyin bir ornelini gorsem, ortaya bir qeyler Erkarabilirdim belki. Yoksa boyle karanhkta umutsuzca rshk Eahyor gibiyim."

fendi." Roy'un kansr-kocaslnl sevip sevmedi[ini kimse bilmeyecek-onu hak ettifini diiqi.indtifil ttim gatafatla gornmeye karar vermiqti. Bir filmden esinlenerek, telefon kultibesine benzeyen, son derece pahah ozel yaprm bir tabut satrn almrqtr. Roy sanki bir iq gortiqmesi yapryormu$ gibi, oturur vaziyette gomtilecekti. Torene kalmadrm. Tam bir ofke nobeti iEinde aynldrm ordan, krzgrnhkla qaresizlik kangrmr bir duyguyla doluydum, htrsrmr kimseden almam miimkrin de[ildi. "Bugiin gergekten heyheylerin iisttinde," dedi don Juan, gtilerek. "Ama buna kargrn, ya da belki bu ytizden, oraya nerdeyse ulagtrn. Eqi$indesin." Don Juan'r gorrneye her gidigimde, ruhsal durumumda yagadrfirm defiqiklikler hep hayran brrakmrqtr beni. Her zaman huysuz, suratsrz, alabildifine ukala ve kuqkucu bir ruh haliyle vanrdrm oraya. Bir stire sonra gizemli bir qekilde de!igir, gittikEe rahatlar ve sonunda hiE olmadrfrm kadar sakinleqirdim. Ancak yeni ruhsal durumum, eski sozc{ik dalarcrlrmda gizlenmiq olurdu. Benim olalan konuqma biqimim, yi.iksek sesle qikayet etme arzusunu bastrran, ama sonsuz yakrnmalannr konu$maslnln her yerinde sezindiren, tiimtiyle hoqnutsu z btr insanrn taruty dt.

"Kendini bu kadar aErklamaya ufraqma," dedi don Juan, gozlerinde sert bir bakrqla. "Bi.iytictiler, her aErklamada gizli bi oztir vardrr derler. Yani gunu ya da bunu niye yapamayacalrnr agrklarken, ashnda eksikliklerin igin ozir dilemektesin; dinleyenin seni anlayacak kadar nazrk olmasrnr umarak." Aleyhimde konuquldulunda en iqe yarar takti[im, bana hiicum edenleri dinlemeyerek etkisiz hale getirmekti. Ancak don Juan, ilgimi en ufak krnntrsrna kadar esir ahnak gibi berbat bir yeteneEe sahipti. Bana nasrl saldrrrsa saldtrstn, ne derse desin, her sozctiltine beni adeta perginlemeyi baqanyordu. Bu olayda da, hakkrmda soyledikleri hig hoquma gitmemiqti; zira gerEefin ta kendisiydiler. Bakrqlarmdan kagrndrm. Kendimi her zamanki gibi bozguna ulramrq hissediyordum, ama bu seferki garip bir yenilgiydi. Beni giinliik yaqamrmrn dtinyastnda yapaca$r gibi, ya da don Juan'rn evine heniiz vardrfrm zamanki gibi rahatsrz etmiyordu. Qok uzun bir sessizlikten sonra, don Juan tekrar konugtu. "Kendi albiimiimden bi ornek vermekten daha iyisini yapacafrm," dedi. "Sana kendi yaqamrndan anrmsanmaya defer bi olay orne[i verecefim; derlemine mutlaka girmesi gereken bi olay. Ya da goyle diyebilirim; senin yerinde ben olsaydtm, onu kesinlikle anmaya de[er olaylar derlemim koyardtm." Don Juan'rn qaka yaptrlrnr zannedip aptal aptal giildtim. "Bu gi.iliinecek bi mesele defil," dedi, sertEe. "Ben ciddiyim. Bana bi zamanlar tam duruma uygun bi oykii anlatmrqtrn. "

"Hangi oykiiymiig o, don Juan?" "Aynanrn ontindeki viicutlarrn oykiisti," dedi. "O oyktiy{i yeniden anlat bana. Ama anlmsayabildigin tiim ayrrntrlanyla anlat."

30

SONSLJZLUGUN ETKiN YANI

cini

q

3l

Oyktivti tistiinkori-i bir biqinide anlarmaya baqladrm. Soziimii kesti ve dikkatli, aynntrlr bir anlatr istedi, en baqrndan. Yeniden denedim, anla tatmin olmamrqtr. "Haydi bi yrirtiy,ii;e crkalrm," diye onerdi. "Yiirtirken, cltururken oldulr-rndiln c't)k daha dikkatlisin. Bi gey anlatmaya Eahgrrken bi agalr bi yukan gezinme gereksinmen pek yabana atrlacak bi qey de_[il." Gtin boyunca genellikle yaprr$rmrz gibi, evdeki gardafrn altrnda oturmaktaydrk. Bir dtizen geliqtirmiqtim: Her seferinde aynr noktaya oturuyor, srrtrmr duvara yashyordum. Don Juan'rn ise Eardalrn altrnda Eeqitli yerleri vardr; asla aynr noktada oturmazdt. Giintin en kotii zamanlnda, o$e tizeri bir yiiriiytiqe grktrk. Bana eski bir hasrr qapka giydirdi, giineqin altrna her Erkrqrmrzda yaptrfir gibi. uzun srire tam bir sessizlik iginde yiiriidiik. Elimden geleni yapryor, oyki.intin her aynntrsrnr hatrrlayabilmek igin kendimi zorluyordum. Ogleden sonra, birkaE yiiksek Eah obelinin golgesine oturdufumuzda, r{im oyktiyiiyeniden anlattrm.

igindi. Bunlar, ona gore-Eok ellenceliydi. Bu yiizden, bir gtin heyecandan nefesi kesilmiq bir halde evime gelip de baqrna ola[anristii bir qey geldigini ve bunu benimle paylaqmak istedilini soyledi[inde hiE qagrrmadrm. "Bana bak moruk, bunu kendi gozlerinle gormelisin!" dedi heyecanla, benimle konuqurken hep kullandrlr o yapmacrk Oxford aksanryla. Heyecan iginde odayr arqrnhyordu. "Anlatmasr zor, ama biliyorum befeneceksin. Hayat boyu etkisinden kurtulamayacalrn bir qey bu. Omnince unutamayaca[rn harika bir armafan veriyorum sana. Anhyor rnusun?" Anlach[rn-r, onun isterik iskoEyah'nrn teki oldufuydu. Onet ayak uydurmak, peqinde dolaqmak hep biiyiili keyifti.HiE piqman olmarnrgtrm. "Sakin ol, Eddie, sakin ol," dedim. "Ne anlatmaya Ealrqryorsun'?" Bir geneleve

gitti[ini, ve orada "aynanrn oniindeki vticutlar" adrnr verdigi harika bir qey yapan inanrlmaz bn kadrn buldufunu anlattr. Adeta kekeleyerek, bu inantlmaz olayr qahsen denemek zorunda oldufumu tekrarlayrp duruyordu."Bana bak, para igin endiqelenme!" dedi, hiq param olmadrfrnr bildigi iEin. "Ben zaten iicretini odedim. Biittin yapman gereken benimle gelrnek. Madam Ludmilla sana 'aynanrn ontindeki vticutlar'rnr gosterecek. Ne bomba atna!" Gtili.imserken hep srmsrkr kapattrlr dudaklartntn ardtna gizledifi bozuk diqlerinin goninmesine bu kez hiE aldrnq etmeden, bir coqku nobeti iEinde kahkahalarla giiliiyordu. "Sana soyltiyorum, tek kelimeyle muhteqem!" Merakrm giderek artryordu. Yeni ellencesine katrlmak iEin daha istekli olamarzdrm. Eddie beni arabasryla kentin kenar mahallelerine gotiirdii. Kirli, harap, duvarlartnrn boyalan doktilen bir binanrn onlinde durduk. Bir zamanlar otel iken sonraclan apartmana donUqttiriilmiiq bir yere benziyordu burasr. Lime lirne olmuq bir otel tabelasrnrn kalrntrlartnt gorebiliyordum. Binanrn on tarafrnda, EiEek saksrlart ya da kurumast igin sarkrtrlmrg hahlarla dolu balkonlar straltydt. Giriqte, srkryormuq gibi duran sivri burunlu siyah ayakka-

Yrllar 6nce, italya'da bir sanat okulunda he.ykel gahqrrken, eleqtirmen olmak igin sanat e[itimi goren iskoqyalr bir arkadagrm vardr. En fazla akhmda kalan ozellifi, ki bu don Juan'a anlattrlrm oykriyle de ba$lantrlrydr, kendisi hakkrndaki tumturakh fikirleriydi; en hovardasrndan, qehvetli, Eok yonlti bilgin ve sanatkdr, tam bir Ronesans adamrydr, kendine gcire. Hovarda oldu[u dofruydu; ama qehvetlilik, onun kemikli, kuru, ciddi yaplsrna taban tabana ztttt. ingiliz filozof Bertrand Russell'rn sadrk bir takipEisiydi ve onun mantrksal pozrtivizmini sanat eleqtirisine uygulamayl hayal ediyordu. Qok yonlii bir bilgin ve sanatgr ohnaksa herhalde en Erlgrn hayaliydi; gi.inkii her iqini siir[incemede brrakan biriydi, gahqmak bir cezaydr onun igin. En kuqkulu uzmanlrfr ise sanat eleqtirmenlifi delil, Eevredeki bir srirti genelevin fahiqeleri konusundaydr. Bana verdi$i uzun ve renkli raporlatr-uzmanlrk diinyasrnda yaqadr[r biittin o harika qeylerden beni gtinti gtiniine haberdar etmek

32

SONSUZLUGUN ETKiN YANI

GIRI$

JJ

brlar giymiq, esmer, karanhk gortintiqlii iki adam Eddie'yi coqkuyla selamladrlar. Tehdit dolu, sinsi bakrqh kara gozleri vardr. Ikisi de irikryrm govdelerine ufak gelen parlak, aErk mavi takrm elbiseler giymiqti. Bir tanesi Eddie'ye kapryr agtr.Bana bakmadrlar bile. Bir zamanlar ltiks oldufu belli olan yrkrk dokrik bir mer-

divenin iki katrnr trmandrk. Eddie cine gegti, ve otellerdeki gibi iki yanrnda kaprlar srralanmlg uzun, boq bir koridor boyunca yiirtidiik. Bttiin kaprlar kasvetli, koyu bir zeytin ye$iline boyanmrqtr. Her kaprda, boyah tahtanrn tisttinde zar zor goriilebilen, zamanla parlakhfrnr yitirmiq piringten bir numara vardr. Eddie bir kaprnrn ontinde durdu. Uzerindeki 112 yaztsrnt okudum. Kaprya birkaE kez vurdu. Kapr agrldr, ve sanya boyah saEh, tombul, krsa boylu bir kadrn tek kelime etmeden, iqaretle bizi igeri buyur etti. Kollan firfirh, tiiylerle kaph krrmtzt ipek bir sabahhk ve tistlerinde ktirkli.i toplar bulunan krrmtzt terlikler giymigti. Bizi igerdeki kiiEtik salona ahp arkamrzdan kapryr kapattr[rnda, Eddie'yi berbat bir Ingilizce ileselamladr.

tti.

"Marhaba, Eddie. Arkadaq getirdin, he?" Eddie kadrnla tokalaqtr, sonra gapkrn bir tavrrla elini opSon derece sakin davranryordu, ama farklna varmadan

yaptrlr tedirgin hareketleri gorebiliyordum. "Bugtin nasrlsrnrz, Madam Ludmilla?" dedi, birAmerikah gibi konuqmaya Eahqtr-*Euvallayarak. Eddie'nin bu kotii qohretli evlerde iq kovalarken neden hep bir Amerikah gibi konuqmaya gahqtr[rnr bir tiirlii anlayamamrqtrm. Amerikahlar zengin tanrndrklarrndan, o insanlann arasrnda itibar kazanabilmek igin boyle yaptrlrndan kuqkulanryordum. Eddie bana dondti ve o yapmacrk Amerikan aksanryla konuqtu, "Seni emin ellere emanet ediyorum, ahbap."

Sesi kulaklanma oyle acayip, oyle yabancr gelmiqti ki, giilmekten kendimi alamadrm. Madam Ludmilla bendeki bu ani neqe gcisterisinden rahatsrz olmuqa hiE benzemiyordu.

"Ingilizce biliyor mtisiin, delikanlim?" diye ba$rrdr, sanki salrrmrqrm gibi, "Mrsrrhya benziyorstin, ya da belki Tiirk'e." Madam Ludmilla'ya iki milletten de olmadrlrmr, ve ingiIizce bildifimi soyledim. Sonra bana 'aynanrn oni.indeki vticutlar'rnr hayal edip etmedi[imi sordu. Ne soyleyecelimi bilemiyordum. Baqrmr olumlu anlamda salladrm. "Ben iyi qov yapacak sana," diye soz verdi. "Aynanrn oniindeki vticutlar cin sevi$me, yalmz. Krzrqrp haztr oldufunda, bana haber ver." Ayakta dikildigimiz kiigiik holden grkrp karanhk ve iirkiitticii bir odaya girdik. Pencerelerde afrr perdeler vardr. Duvarlardaki apliklerde dtigiik voltajh san ampuller yanryordu. Ampuller tiip biEimindeydi ve duvarlara dik aErh Erkrntrlar yapacak qekilde yerlegtirilmiglerdi. Odanur her tarafrnda bir e$ya kalabah[r vardr: ktiEiik sandrklara ya da qekmecelere benzeyen mobilyalar, antika masalar ve sandalyeler, duvara dayah ve iizeri kalrtlar, kurqun kalemler, cetveller ve en aztndan bir diizine makasla trka basa doldurulmuq stor kapakh bir yazl masasr. Madam Ludmilla beni eski bir koltufia oturttu. "Yatak obi.il' odada, sevgilim," dedi, odanrn ote tarafinr iqaret ederek. "Burasl benim antisalam (bekleme odam) Burda sana gosteri yapacak, krzrqrp hazr olasrn diye." Krrmrzr sabahh[rnl yere brraktr, terliklerini tekmeleyip attr, ve duvarda yan yana dayah bulunan iki srislti dolabrn gifte kaprlannr aEtr. Her iki kaprnrn da ig tarafina birer boy aynasl monte edilmiqti. "Ve qimdi miizik, delikanlim," dedi Madam Ludmilla, ve yepyeni duran prnl prnl bir Victrola gramofonun kolunu dondtirdri. Bir plak koydu. Bana bir sirk mar$rnl hatrrlatan htiztinlii bir mtizik ytikseldi "Ve qimdi de, iqte gosterim," dedi ve htiztinlti melodiye uyarak finl frnl donmeye baqladr. GenE olmadrfr halde, Madam Ludmilla'nrn viicudu oldukga diri ve olalantistti beyazdr. Krrkh yaqlannrn iyice sonlannda olmahydr. Karnr sarkrktt, ama gok de[il, birazcrk; kocaman goltisleri de oyle. Ytiziintin derisi de hatrrr sayrlr olgiilerdeki grdrsrna dofru sarkmrq-

34

SONSUZLUGUN ETKIN yRNI

GrRr$

35

tt. Ktigiik bir burnu, krpkrmlz boyah dudaklarr vardr. Kirpiklerine kahn bir tabaka siyah rimel stirmtiqtti. Tipik bir yaqlr fahiqeydi iqte. Ancak gocuksu bir yan vardr onda, ktzlara yakrqrr bir teslimiyet, bir gi.iven duygusu taqryordu, beni sarsan bir tathhla sahipti. "Ve qimdi, aynanrn oniindeki figtirler," diye ilan etti Madam Ludmilla, miizik eqlifinde. "Bacak, bacak, bacak!" dedi; miizikle birlikte once bir bacalmt, sonra obiirtinti yukan firlatarak. Sag elini bagrrun izerinde tutuyordu, hareketleri yapabilecelinden emin olmayan kiigiik bir krz gibiydi. "Ddn, dcjn, don!" dedi, bir topaq gibi dcinerek. "KlE, krg, krE!" dedi sonra, bir kankan dansgrsr gibi grplak poposunu gostererek. Victrola'run zemberelinin kurgusu bitip de mi.izik hafiflemeye baqlayana dek, aynl hareketleri defalarca tekrarladr. Mi.izik hafifledikEe, Madam Ludmilla'run gittikEe kiigtilerek, uzaklara do[ru dcine done kayboldulu duygusuna kaprlmrqtrm. Varhlrndan haberdar olmadr[rm bir garesizlik ve yalnrzhk duygusu benlilimin derinliklerinden yiikseldi, yerimden kaldrnp odarun drqrna firlattr beni, deli gibi merdivenlerden indim, binadan drqan, sokala attrm kendimi. Eddie drqarda durmuq, parlak mavi elbiseli adamlarla sohbet ediyordu. Nasrl koqtu[umu gori.ince, kahkahalarla gtilmeye baqladr. "Bomba gibi degil miydi?" dedi, h6l6 Amerikah gibi konu$maya gahqarak. "'Aynanrn ontindeki hareketler on seviqme, yalnrz.' Ne ig ama! Ne iq ama!" Oykiiyii don Juan'a ilk aktarrqrmda, o htiziinlti melodiden ve yagh fahiqenin mi.izik eqlilinde beceriksizce donmesinden ne kadar derinden etkilendigimi anlatmrqtrm. Arkadaqrmrn ne denli katr yi.irekli oldu[unu anlamak da Eok etkilemiqti beni. Sonora srradallannda bir tepede otururken, don Juan'a ciyktimii yeniden anlatrp bitirdi[imde, tanrmlanamaz bir qey anlaqrlmaz bigimde etkisi altrna almrqtr beni; titriyordum.

"Bu oykti," dedi don Juan, "anlmsanmaya de[er olaylar albiimi.ine girmeli. Arkadaqrn, yaptrlr hakkrnda higbi fikri olmadan bi qey verdi sana; kendisinin de soyledi[i gibi gerEekten bi omi.ir boyu sende kalacak bi qey." "Bu hi.iziinlii bir oykti benim igin, don Juan, ama hepsi

bu," dedim. "Sahiden de htiziinlti bi oykii, trpkr obtir oykiilerin gibi," diye yanrtladr don Juan, "ama benim iEili onu farkh ve anlmsqlmaya de[er krlan, obiir ciykiilerindei."i gibi sadece seninle de[il, biz insanofullarrnrn ttimtiyle ilgili olnrasr. Anhyor musun, Madam Ludmilla gibi, geng olsun yaEh olsun, her birimiz qu ya da bu qekilde aynanln ciniinde hareketler yapmaktayn.Insanlar hakkrnda bildiklerini bi toparla. Bu diinya izerindeki hangi insanr alrsan al, hig kuqkusuz anlayacaksrn ki, kim olursa olsun, ya da kendisi hakkrnda ne dtiqtiniirse diiqlinsiin, eylemlerinin sonucu her zaman aynrdr: bi aynanrn oni.indeki anlamsrz hareketler. "

Havada Bir Urperti

Bir Erk Yolculufiu

N JUAN'I TANIDtCltvt gtnlerde'oldukga gahqkan bir loji olrencisiydim, ve kariyerirne miimktin oldu$ugok sayrda yayml olan profesyonel bir antropolog olab aq lamak i s tiy ordum, Akademik bas amakl an trmanmaya , ve hesaplanur-a gore aldr$rm karar, ilk adrmda Bir-

amerika'mn giineybatrsrndaki Ifuzrlderililerin salaltrcr ileri kullanrmtna ait veriler toplamaktr. ilk olarak projeme iligkin clnerilerini almak amacryla, o

,t

38

SONSUZLUGUN ETKIN YANI

BiR ERK YOLCULUGU

39

bolgede gahqmrq olan bir antropoloji profescirtine danrqtrm. Bu adam otuzlu yrllann sonu ile krrkh yrllann baqrnda, Kaliforniya Krzrlderilileri ile giineybatrdaki ve Meksika'daki Sonora Krzrlderilileri iizerinde Eok sayrda yaylnl bulunan tanrnmr$ bir budunbilimciydi. Agrklamalarrmr sabrrla dinledi. Amacrm "Etnobotanik veriler" baqhfrnr koyacafrm bir teblig kaleme almak ve cizellikle Birleqik Amerika'nrn giineybatrsrna iliqkin antropolojik konular iqleyen bir dergide yayrmlarmaktr. Salaltrcr bitkiler toplamak, ornekleri uygun bigimde tanrmlanmalan igin UCLA'daki botanik bahEesine gottirmek, ve ardrndan gtineybatr Krzrlderililerinin onlan nigin ve nasrl kullandrklannr agrklamak niyetindeydim. Binlerce kayrt toplamayr planhyordum. Hayallerim arasrnda konuyla ilgili ktiEtik bir ansiklopedi bastrrmak bile vardr. Profescir beni balrqlar imiggesine gtihimsedi. "$evkini krrmak istemem," dedi yorgun bir sesle, "ama bu hevesine karqr Erkmadan edemeyece[im. Antropolojide heveslilik makbuldtir, ama dolru ycine kanalize edilmesi koquluyla. HA16 antropolojinin altrn Ea[r igindeyiz. Sosyal bilimlerin iki temel dire[i, Alfred Krober ve Robert Lowre ile gahqacak kadar qanshydrm. onlann giivenine hiE ihanet etmedim. Antropoloji hala ana bilim dahdrr. Obtir bilim dallannrn hepsi ondan kaynaklanmahdrr. Tiim tarih bilimi, cirne[in, "tarihser antropoloji" olarak adlandrnlmah; felsefe bilimi "felsefi antropoloji" olmah. Her geyin olgtisii insan olmah. Bu ytizden, insan araqtrrmasr olan antropoloji tiim obtir bilim dallannrn esasl olmahdrr. Bir gtin olacak." Hayretler iginde ona bakakaldrm. Daha gegenlerde kalp knzi geEirmiq, tiimtiyle pasif, yardrmsever, ihtiyar bir profescirdti o, benim bildi[im. igindeki tutkuyu depreqtirmiq olmahydrm. "BiEimsel gahqmalanna a$rrhk vermen gerektifini driqtinmriyor musun?" diye devam etti. "Alan gahqmasr yapmak yerine dilbilim gahqsaydrn senin igin daha iyi olmaz mrydr? Bu faktiltede dtinyanm en seEkin dilbilimcilerinden birine sahibiz. Yerinde olsam onun dizinin dibinden ayrimaz, alabile-

celim higbir bilgi krnntrsmt kagrrmazdtm. "Aynca karqrlaqtrmalt dinlerde de mtithig bir otoritemiz var. Ve birkaE ender yetenekte antropolofumuz var ki, bunlar biliqim ve dilbilim agrsmdan ttim diinya ki.iltiirlerindeki akraba sistemler i.izerinde gahqmalar yapmrq kiqiler. Diinya kadar hazrrhk yapman gerek. $imdi kalkrp alan gahqmasl yapacalrm demek, gtiliing bir taklitgilik olur ancak. Kitaplanna gomtil, geng adam. Benim oltidiim bu." inatla, onerimi bir baqka profesore, daha genE olanlardan

birine gotiirdi.im. HiEbir agrdan daha yardtmct oldulu sciylenemezdi. Yi.iziime karqr gtildii. Yazmak istedi[im teblilin fasaryadan bir iq oldu[unu, hayal gticii ne denli zorlansa da buna antropoloji denemeyecefini soyledi. "Bugtinlerde antropologlar," dedi, profesorlere yakrgrr bir edayla, "birbirleriyle miinasebeti olan qeylerle ilgileniyorlar. Bilim adamlan trp ve eeza alanmda dtinya yiiztinde mevcut olan her bir sa[altrcr bitki hakkrnda bitmez tiikenmez atagtrcmalar yaptrlar. Orada kemirilecek tek kemik kalmadr artrk. Senin soziinii ettifin o veri toplama iqleri on dokuzuncu yizyrhn baqlannda kaldr. Iki ytiz yrl oluyor, nerdeyse. Geliqme diye bir qey var; biliyorsun." Sonra antropoloji ile en fazla ilgili oldu[unu soyledifi, felsefi bahiste geliqme ile mi.ikemmeliyetin tarumlanmast ve geEerlili[i hakkrnda bir nutuk atmaya giriqti. "Antropoloji," diye devam etti, "varoluqtaki miikemmeliyet ve geliqim kavramlannt agtk seEik ortaya koyan tek disiplindir. Tannya qtikiir ki, bu olumsuzluk devrinin tam ortasrnda bile, hdlA bir umut rqrlr var. Uygarhk ve toplumsal di.izenin gerEek geliqimini yalnrzca antropoloji sergileyebilir. Insan bilgisinin geliqimini sadece antropologlar insanh[a hiEbir kuqkuya yer brrakmadan kanrtlayabilir. Uygarhk tekAmi.il eder; ve geliqim ile mtikemmeliyet Eizgisinin her bir h{icresine tam tamrna uyan toplum omeklerini yalnrzca antropologlar sunabilir. igte antropoloji budur! Yoksa saEma sapan bir alan gahqmasr deEil; zaten o da alan gahqmast olmaz, olsa olsa masttirbasyon olur. "

40

SONSUZLUGUN

plr